Şahsen, çok ilginç açıklamalar beklemiyorum. Kurum başkanının fikirlerinden yola çıkarsak...
Amaç doğru ama yöntemi hatalı buluyorum. Bazı temel eğitim bilim ilkelerine uyulmadığı düşüncesindeyim. Bunlardan ilki, tabi ki sunumların İngilizce olması. Kursun amacını doğru anladıysam, sosyal bilimler okuyan öğrencilerin zihinlerinde matematik ve bilgisayar bilimlerine ait bazı kavramların oluşmasını sağlamak. Bunu da, kavramların, teknik alanlar dışındaki kültürel öğeler ile olan ilişkileri gösterilerek yapılması amaçlanmış. Çok doğru bir çıkış noktası ama bir üniversitede böyle bir yaklaşım tarzı doğuyor ise eğer, demek ki o eğitim sisteminde önemli ve temel bazı eksiklikler var demektir. Her ne kadar üniversitenin sosyal bilimlerinde okuyor olsalar da, bu tarz temel kavramları öğrencilerin çok daha erken dönemde görmüş olup içselleştirmeleri gerekirdi. Bu bakımdan amaç olarak çok doğru bir yerden yaklaşıldığını düşünüyorum ama bunun yeri, zamanı ve tarzı farklı uygulanmalı. Yine de, sistemin geneli düşünüldüğünde, bu açıdan kaybedilmiş nesilleri kazanmak adına saygı duyulması gereken bir uygulama.
Metamatik, fizik veya kimya olsun, temel kavramların bu sunumlarda gördüğümüz tarzda öğretilmesi gerekir. Ama bizim eğitim sistemimiz daha çok problem çözme üzerinden konulara yaklaşarak, öğrenciyi salt uygulama içinde boğma yöntemini izliyor. Sonunda yüksek matematik konularındaki problemleri çözebilen ama temel matematiksel kavramların farkına varmamış bir öğrenci tipi ortaya çıkıyor. Halbuki ileri matematik, fizik veya kimya öğretmeden önce, kavramsal boyutta zengin bir temelin verilmesi çok daha yararlı olur. Çünkü en nihayet herşey kavramlara dayanıyor.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, ana dil bu tür alanlardaki kavramsal temelin içselleştirilmesinde oldukça önemli bir etken. İki dilli (billingual) olmayan bir çoğunluğun (iki veya daha çok sayıda ana dili olmayan), bu türdeki temel kavramları en iyi kendi dillerinde anlayabileceklerini gösteren yığınla çalışma mevcut. Bu yalnız bizim yaşadığımız bir sorun da değil. Amerika'da İspanyolca ana dili olan öğrencilerin (ki bazı bölgelerde öğrenci sayısının çoğunluğunu oluşturuyor) İngilizce verilen temel derslerdeki kavramları, ana dili İngilizce olan diğer öğencilere göre belirgin oranda eksik kavradıkları saptanmış.
Ayrıca sunumlardaki hocamızın belirttiğinin aksine, İngilizceyi sadece daha çok konuşur, okur vs. yaparsak daha iyi kullanır hale gelmeyiz. Bu noktada yapılan hata elzem derecede önemli. Farkedilmeyen bir gerçek var ki, bilişsel olarak da net olarak gösterilmiştir, eğer çift ana dilli değilseniz, ikinci dilde (ana dilden sonra öğrenilen dil) öğrendiğimiz pek çok kavramı kendi ana dilimizle bağlantılı olarak kavrıyoruz. Bu nedenle ana dilimizin ne kadar gelişkin olduğu, ikinci dildeki başarımızı da etkiliyor. Daha da özetlersek, İngilizcenizi geliştirmek, eğer ana dilinize hakim değilseniz, pek mümkün değil.
Bu konuyla ilgili Türk bilim insanlarının yaptığı az sayıda çalışmadan biri olarak şu makale gösterilebilir. Bu makalede bahsi edilen pek çok husus, sunum sırasında gerçekleşmektedir. Özellikle izleyenlerin verdikleri karşılıklar ve aradaki etkileşimin düzeyi konusundan.
Bir diğer eleştirmek istediğim husus daha alt düzeyde bir yöntem hatası ama önemli. Sunumu izleyenlerin kültürel arka planı pek hesaba katılmamış gibi duruyor. Müzik gibi evrensel sayılabilecek bir alanda bile, kulak aşinalığı önemli bir etkendir. Patsy Cline veya Chi Mai örnekleri yerine veya yanında, gösterilmek istenilen matematiksel farklılıklar, izleyenlerin daha aşina olduğu, hemen kavrayabileceği ve dikkatleri daha fazla üzerine çekecek örnekler üzerinde gösterilebilir. Kurtlar Vadisi'nin müziğinde de sunumdaki örneklere benzer özellikler bulunabilir. Hababam sınıfının ünlü müziği de aklıma gelen başka bir örnek.
Not: sadece izleyebildiğim bir kaç sunum üzerinden eleştirilerimi yaptığımı belirteyim. Kullanılan oynatıcının istediğiniz yerden başlatma özelliği olsa iyi olur gibi geldi bana. Son olarak, şempanzelerin de sayı kavramına sahip olduklarını hatta belli düzeye kadar bizden daha iyi sayabildiklerini biliyoruz, hatırlatmak istedim.
Freewifi gibi fikirlerin hayata geçebilmesi için gerekli romantizm günümüzde kalmadı maalesef. Yeni bir keşif değil, insanoğlunun bir araya gelip bir şeyler yapması için argo deyimle kuyruğun hafif titremesi gerekmektedir.
Yıl 2006, şöyle bir haber girmişiz. Belki ışık yakar.
Ağ üzerinde çalışan bir vekil kullanmak yeterli oluyor youtube için. Örnek
Baştan yarışmanın kurallarını detaylı anlatmayarak hata ettim sanırım. Şuradan bakılabilir.
Google 50 yıl içinde kendini yok edecek! ( 26)
Öngörünün yanına bir de e-tavsiye verelim:
Akıllı ol kendi gündemini yarat!