"Vatan üzerinde yaşayan varsa vatandır" ifadesi nasıl vatan kavramını açıklamaya yetmiyorsa; "Bir ülkede genelağ, eğer onu kullanan varsa, vardır" ifadesi de aynı derecede yetersizdir.Çünkü kullanmak sadece tüketmek olarak kalıyorsa orda tek taraflı bir menfaat ilişkisi vardır. Genelağ kullanıcıları ve üyeleri olarak ortamın getirdiği yarar ve hakların korunması ve devam ettirilmesinden sorumlu olmalıyız veya sorumluluk hissetmeliyiz.Gündemdeki gelişen olaylar çerçevesinde eğer sahip çıkan olmazsa nelerin yaşanabileceğini kestirmek zor değil.İktidar, her zaman gücünü arttırmak ister ve bunun için de her fırsatı kullanır. Çağdaş toplumlar, iktidarın kazanılmış hakları gasp etme güdüsüne karşı koydukları için "çağdaş" sıfatını kazanırlar.Bu bakımdan, son zamanlarda gelişen üzücü olayların "özgürlük" ve "kazanılmış haklar" gibi önemli değerlerin yozlaştırılması girişimlerine alet edilmesine karşı gelmek bir zorunluluktur. Oysa kamuoyunu bilgilendirmek ve gerekirse öncülük etmesi gereken basın yayın organları, gündemdeki üzücü olayları bir reklam kampanyasına dönüştürebilmektedir.Buna küçük bir örnek, önemli bir gazatede çıkan ve ismi lazım olmayan bir firmanın ismi lazım olmayan yazılımı ile ilgili baş sayfa haberidir. Ülkemizin bu konularda daha emekleme aşamasında olması Türklerin bir şeyler yapmadığı anlamına gelmiyor tabi.Kuruculuğunu ve başkanlığını bir Türk'ün yaptığı, özgürlük ve hakların korunmasına yönelik çok sayıda oluşumdan biri olan organizasyon hakkında bilgi için buraya bakılabilir. Çocuk istismarı ve bilişim alanındaki suçlar ile ilgili hukuksal çalışmaların farklı ülkelerde ve bizdeki durumu hakkında açıklayıcı bilgi ve kaynağın olduğu bu yazıya da bakılmasını öneririm.Bu yazıdan önemli gelen bazı cümleleri alıntılamakta fayda var:
Bu mahkemenin gerekçesine göre, demokratik bir toplumda serbest toplumsal fikir alışverişinin sağlayacağı toplumsal yarar, internette sansürün sağlayabileceği toplumsal yararla karşılaştırılamayacak kadar önemlidir.
Elektronik veri taşıyan hard disk, disket ve manyetik bantlar, CMUKun 102.maddesi anlamında kağıt kapsamında değerlendirilmelidir. Böylece, uygulamada sık sık rastlandığı gibi kolluk tarafından bunlar üzerinde inceleme yapılması kanuna uygun değildir. Çünkü, CMUKun 102/1.maddesi, bu yetkiyi, özel hayatın gizliliği ilkesine verilen önem gerekçesiyle hakime vermiştir.
Londra Üniversitesi öğretim görevlilerinden Lars Daviese göre, siber suç diye bir şey yoktur. Sadece suç vardır. Davies, temel kaygısının bireysel hakların sınırlanacağı olduğunu vurgulayarak şu örneği vermektedir: Sübyancılık korkunç bir suçtur. Ama eğer bir kişi yanlışlıkla çocuk pornosu pazarlayan bir siteye giderse ne olacak? Derhal takibe mi alınacak? Ve bu kişi, bu siteye yanlışlıkla gittiğini nasıl kanıtlayacak?
Son olarak da bir filmden alıntı yapalım:
"a building is a symbol, as is the act of destroying it. symbols are given power by people. a symbol, in and of itself is powerless, but with enough people behind it, blowing up a building can change the world."
"bina sadece bir sembol, onu havaya uçurma eyleminin olduğu gibi. Sembollere gücünü insnalar verir. Yalnız başına bir sembol hiçbirşeydir, fakat arkasında yeterince insan olursa bir binayı havaya uçurmak; Dünyayı değiştirebilir"V for Vendeta