OECD Internet kullanım istatistikleri

0
sundance
OECD ülkeleri arasında altı ayda bir yapılan istatistiklere göre, Aralık 2006 itibariyle Türkiye, geniş bant kullanımında Meksika'nın hemen önünde yeralmış.(30/31)

Türkiye'nin hemen önünde ise Yunanistan bulunmakta. DSL/Kablo ve Fiber bağlantılarının gözönüne alındığı Bu istatistiklerde önemli bazı veriler var.
Öncelikle Türkiye'nin sonlarda yeralmasından belki de daha önemli bir konu, evlere fiber gibi son yılların gözde teknolojilerinden birinin nerdeyse hiç uygulanmıyor olması.

DSL/Kablo/Fiber istatistiklerinde OECD ortalaması sırası ile (100 kişi başına düşen) 10.5 / 4.9 / 1.1 iken, Türkiye'nin istatistikleri 3.8/0/0 şeklinde.

Belki sevinilebilecek tek nokta 2003'de 0.3 olan genişbant kullanımının 2004'de 0.7, 2005'de 2.1 ve 2006'da 3.8'e gelerek ciddi bir artış göstermiş olması.

Daha derin yorumlar için, istatistik doktorası yapan arkadaşlarımızı sahneye davet ediyorum :)

OECT'nin IT konusunda ana endikatör kabul ettiği diğer bileşenler de burada

Görüşler

0
mturker
Türkiye için kablo 0 olarak gösterilmiş. Yanlış bilgi mi yoksa 0.2 , 0.4 gibi değerlerin sıfır kabul edilmesi mi ? Çünkü Türkiye'de kablo Internet kullananlar da var bildiğim kadarıyla, kalktı filan mı yoksa ?
0
Thiras
Yo hala var kablonet. Hatta son yaptığı indirimlerle ADSL'den baya abone çekecek gibi gözüküyor. Fakat araştırmada neden göstermemişler bir fikrim yok. Belki onların kablodan kastıyla kablonet farklı teknolojilerdir.
0
bm
Bu pek manali degil, cunku 100 kisi basina yapmislar. Demografik yapi, hane basina dusen kisi sayisi degisiktir her memlekette. Cocuk cok bizde daha gelismis ulkelere gore ve hane basina dusen kisi sayisi daha fazla. Cok daha iyi cikar demiyorum, ama bakilacak rakam o olmali gibi geliyor bana. Netten diger kaynaklari kullanarak bu istatistigi cikartmak mumkun aslinda ama ugrasamadim simdi. Yapilmisini bilen varsa link versin lutfen.

Hazir yaziyorum bir de sadece yuzdelerin degil nete ulasan toplam insan miktarinin da onemli oldugunu duusdundugumu soyleyeyim. Yani yuzde ne olursa olsun nette iki kusur milyon Turk varsa, onlarin uretecegi icerik daha yuksek bir orana tekabul eden yarim milyon Yunanli'nin ureteceginden daha zengin olacaktir. Nette daha eski zamanlarda olan Ingilizce icerik zenginliginin bir sebebi de oranlar dusuk olsa da insan sayisinin fazla olmasiydi. (Bu son noktada 'ama o zaman gayet iyi egitimli insanlardi nettekiler' diyecek de cikacaktir, hakli da olur, ama yine de miktar onemli bence.)
0
anonim
nete ulaşan insan miktarı göz önüne alınırsa doğru bir düşünce ama burada bağlantı hızları temel alınmış kişiler sıralamaya alınmamış sadece bu hızda bu kadar insan bağlanıyor gibi alınmış.

birde şu var hane başı hesabı yapılması ihtimali çok düşük olur türkiyede köşe başı internet kafeler le dolu ve hiç biri tam olarak sistemini bakım vs. gibi bi işleme sokmuyo sadece sorun çıktığında bakma ihtiyacı duyuyor. ve benim bildiğim şehir merkezin hemde işlek bir mekanda sistemi hala windows 98 olan kafeler var. ekstradan bağlantılarıda 256k.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Wikipedia ne kadar güvenilir?

feran

Aklınıza gelenden daha çok sayıda dilde bir bilgi kaynağı olan, Wiktionary, WikiBooks, vb. pek çok açık ve özgür kaynak ile gönüllerde yer edinen Wikipedia ya da nam-ı diğer Vikipedi kimileri tarafından 21. yüzyılın ansiklopedisi olarak kabul edilirken kimileri tarafından da şüphe ile yaklaşılan bir Internet sitesi.

Ayda yılda bir işimizin düştüğü sitelere üyelik için harcanan zamanı unutun

pirx

Acil birşeyler ararken veya öylesine gezinirken, bir daha belki de hiç uğramayacağımız sitelerdeki uzunca formları doldurup üyeliği aktive etmekten falan sıkılmayan var mı? İşte geç de olsa bu derde çözüm iddiasında bir site (belki daha önce de bu tip bir örnek vardır bir yerlerde ama ben görmedim)

http://bugmenot.com/ sitesi herkese açık bir kullanıcı adı/parola veritabanı gibi çalışıyor. Gerçi çok fazla deneme fırsatım olmadı ama bugüne değin böylesi bir sitenin geç bile kaldığını düşünüyorum.

Güzel Siteler - 4: Lost Library

larweda

Son yıllarda ülkemizde de son da olsa popüler olmaya başlayan bilim kurgu ve fantazi edebiyatı, yayınevlerinin de desteğiyle yavaş yavaş hakettiği yerine gelmeye başlıyor. J.R.R. Tolkien`in Lord of the Rings`i (Yüzüklerin Efendisi), Frank Herbert`in Dune`u, Ursula K.Leguin`in Earthsea`si (Yerdeniz üçlemesi), Anne McCaffrey`in Dragonriders of Pern`i (Pern'in Ejderadamları), Terry Pratchett`in Discworld`ü (Diskdünya :-) David Eddings`in Elenium/Tamuli ve Belgariad serileri, Arthur C. Clarke`ın Space Odyssey ve Rama serileri, Dragonlance (Ejderha mızrağı), Philip Dick, Terry Brooks, Wolfgang Hohlbein ve Doris Lessing`in kitapları son 2-3 yılda türkçeye çevrilen fantasy/BK klasiklerinden bazıları.

İşte LostLibrary de bu hikayeler, konular ve kitaplar hakkında kaliteli türkçe içerik sağlayan çok az siteden biri. Siteyi hazırlayan insanların da yaşam tarzlarında BK ve Fantasy edebiyatının büyük yer kapladığı açıkça belli oluyor. Tatmin edici bir içeriğin yanında göz bozmayan bir tasarım da sunan LostLibrary, şiddetle tavsiye olunur.

Hapishaneden canlı webcam yayını!

larweda

Amerika Arizona`da bir hapishane, Crime.com`un desteğiyle hapishane içine tutukluların yaşadığı bölgelere webcam koymuş ve buradan insanlara seyrettiriyor. Bir nevi reality show yani. Bence önemli olan soru ise, her zamanki Internet`in ne kadar özgür olduğu tartışması. Acaba bu hapishanede yatan mahkumlar webcam konulmasından hoşlanıyorlar mı,ya da onaylıyorlar mı? Onaylıyor gibi görünseler de bu gerçekten kendi istekleri mi yoksa suçlu oldukları için onlar adına karar verilebiliyor mu? Bu konu tahminen Amerika`da da tartışmalar çıkaracaktır, biz de gelişmeleri takip ederek buradan aktarmaya devam ederiz.
Webcam'leri görebilmek için bir form doldurup email adresi vermek gerekiyor, sonucunda da birsürü spam e-mail alıyorsunuz, ben bu sorunu da halletmek için mailexpire`ı kullandım, ki bu da bir sonraki yazının konusu.

E-Posta, HTML ve Gereksizlik Üzerine

sundance

E-posta, Internet'in belki de en çok kullanılan araçlarından biri. Taa ARPANET zamanlarından itibaren insanların haberleşmesi için kullanılan, daha sonra 70'lerin sonundan itibarense USENET vasıtasıyla çok daha geniş kitlelere ulaşan e-posta, hemen hepimiz için normal postadan daha önemli bir araç halini aldı.

Önceden tamamen text olan e-posta'lar, zamanla dosya naklini mümkün kılmak için attachment kabul eder bir hale geldiler. Uzun süre böyle devam ettikten sonra (bildiğim kadarıyla Microsoft'un bir hareketiyle) HTML e-posta kavramı geldi. Artık e-postamızda, süper html formatında yazılar, resimler, kimden geldiğini bile bilmediğimiz reklam bombardımanları ve katastrofik virüsler başgösterdi.

İyi de Laz'ın söylediği gibi "Şart midur ?"*