CD'sinin mi? CDsinin mi? Yoksa sidisinin mi?

0
sundance
Bir önceki haberde haberi yazan arkadaşımızın "Ben sidisinin yazmıştım, CDsinin diye yanlış olarak değiştirilmiş" demesi bayağıdır yapmayı düşündüğüm bir araştırmayı tetikledi. Zira genel kullanım "CD'sinin" olmasına rağmen, "CDsinin" ve hatta "CD sinin" yazanlar bile var (sidisinin lafını ilk kez duydum ama) Bunun üzerine, bu konuyu biraz araştırdım.

Bulabildiğim en iyi kaynak, Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN 'ın Yabancı Kökenli Bilişim Terimlerinin Yazılışları makalesi. Bu makalede halihazırda yabancı dildeki kısaltmaların sonuna Türkçe ek geldiğinde bu ekin nasıl yazılacağı ile ilgili net bir kural bulunmadığı, fakat en yakın kullanımın CD'sinin şeklinde, yabancı dildeki isimlere Türkçe ekler gelmesindeki (Nice'li, Bordeaux'lu gibi) kullanım olduğu belirtiliyor. Yazıda bu konudaki birçok karmaşaya da açıklık getirilmiş.

Görüşler

0
simor
Açıkçsı ben CD sinin yazmayı tercih ederdim ama bu sefer kural hatası oluyor. CD'sinin de kuralsızlık bence çünlü cd özel isim değil. CDsinin diye bir bileşik ismimiz de yok. Madem hocamızda çözüm bulamamış bence en uygunu CD-sinin. Dilimizin yazımında eskiden satır sonuna gelen tireleme (hypenation) nasılsa artık kullanılmıyor veya kalktı. Aldım onu başka yerde değerlendirdim. Nasıl ama :)
0
simor
Veya kabuğuyla beraber şöyle mi yazsak?. CD | grep .sinin :)
0
simor
düzeltme:(hypenation) değil "hyphenation" olacak özür dilerim.
0
simenon
Terimlerin Turkce karsiliklarinin arandigi bir baslik altinda 'kesme isareti' yerine hyphenation kelimesini gormek cok garip geldi.
0
simor
Doğrudur, bende garipsedim aslında şu anda. CD kelimesini türkçeye terimleştirmeye çalışmak yerine neden kendi kısaltmamızı türetmediğimizi düşününce...

0
sefalet
"...yabancı kökenli terimlerin yazılışında Türkçenin dil bilgisi kuralları göz önünde bulundurulmalıdır."

Güzel bir yazı fakat çok önemli bazı noktalara değinmemiş.

"sidisinin" yazılışı aslında yapılan bir hatanın yumuşatılmasından ibarettir.Ana hata yabancı terimin kullanılmasıdır.Sayın Akalın bunu belirtmiş.

Bir Türkçe metni yazdığınızda ana ölçüt, teknik bir yazı dahi olsa, metin içinde geçen terimler okuyan tarafından bilinmese bile, okuyanın bu terimleri Türkçe'nin okuma kurallarına göre okuyabilmesidir.ADSL (a-de-se-le), CD (ce-de) diye okunmalıdır.Ama "CD" dilimize yazılıştan çok okunuş olarak geçmiş bir terimdir.Kimse metin içinde CD kısaltmasını ce-de diye okumamaktadır.Ben bir konuşma yaparken "Cede'den kurulan sistemlerin..." dediğim zaman pek kimse tarafından anlaşılmam.Madem "sidi" okunuşu yerleşmiş o zaman okunduğu gibi yazılması gerekir Türkçe kurallarına göre.

Bunun dışında bahsettiğim ana ölçüte dayanarak her türlü özel isim, terim Türkçe nasıl okunuyor ise Türkçe metin içinde öyle yazılmalıdır.Terimlerin özgün hallerini yazmak Türkçe metin okumayı imkansız hale getirecektir.Terimlerin özgün yazılışları parantez içinde belirtilebilir.Bunu yaptıktan sonra terimin özgün halini yazmanın işlevsel hiç bir yararı yoktur.Aksi halde Türkçe metin okuma imkansız hale gelecek dolayısı ile Türkçe ses yapısı bozulacaktır.Sayın Akalın çok net olmamakla beraber benzer bir şey söylüyor:

"Terimlerin yabancılaşması ve İngilizce kökenli terimlerin kullanılması, yazmada ve okumada yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Türkçenin ses ve biçim yapısına aykırı terimler, genellikle özgün biçimleriyle Türkçe metinlerde yer almaktadır. Bu terimlerin Türkçe ekler alması sonucunda tuhaf, gülünç ve düşündürücü durumlar ortaya çıkmaktadır. Özgün biçimleriyle yazılan İngilizce terimlere, daima özgün okunuşları göz önünde bulundurularak ekler getirilmektedir. Kimi eklerin ses yapısı, eklendiği İngilizce terimle uyumlu olmaktadır, ancak İngilizcede ses değerleri farklı harflerin bulunduğu terimlerde sorun yaşanmaktadır."
0
roktas

Madem "sidi" okunuşu yerleşmiş o zaman okunduğu gibi yazılması gerekir Türkçe kurallarına göre.

Hayır, böyle bir Türkçe kuralı yok. CD hakkında yaygın olanın "sidi" telaffuzu olduğunu unutmayın, yaygın olan önerdiğiniz "yazım" biçimi değil. Kanaatime göre bu tarz hemen hemen bütün öneriler, özü itibarıyla dilin genel karakterini ifade eden "Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dildir" tespitinin normatif olarak yorumlanmasına dayanıyor. Halbuki bu bir norm değil.

Sundance'ın yazdıklarına bir ekleme yapayım. Ödünçlemeler yani dilimize mal olmamış yabancı kelimelerle ilgili olarak meydan boş bırakılmamış, İmlâ Kılavuzunda önemli bir bölüm var meselâ: "Alıntı Kelimelerin Yazılışı". Özellikle bilişim terimlerinde ortalığın dağınık olduğunu ben de kabul ediyorum, ama bu "alıntı yabancı kelimeler" konusu her dilde sorundur zaten. Türkçe'deki durumun diğer dillere nispetle (kendimizce norm kabul ettiğimiz kabullere göre yapay sözcükler uydurmayı zorunlu kılacak ölçüde) daha dramatik olduğunu düşünmüyorum.

0
roktas
s/norm kabul ettiğimiz/norm olarak yorumladığımız/
0
sefalet
"Hayır, böyle bir Türkçe kuralı yok."

Ben böyle bir kural olduğunu söylemedim.CD nin Sidi şeklinde yazılması gerektiğine dair bir Türkçe kuralı yok.Bunu belli bir Türkçe kuralına göre değil birden çok kurala dayanarak söylüyorum.Siz CD yi CD diye yazın ve ce-de şeklinde okuyun itirazım olmaz.Maalesef dilimize yerleşmiş ve Türkçe kurallarına uydurulmuş bir kısaltma derim geçerim.Ama CD şeklinde yazar ondan sonra si-di şeklinde okursanız Türkçe dil bilgisi hatası yapmış olursunuz.Sundance'ın işaret ettiği Akalın'ın makalesinde bu açıkça belirtilmiş.Türkçe harflerin okunuşları bellidir.

İmla kılavuzlarına hiç güvenmeyin TDK'nın en çok hata yaptığı alandır çünkü.İsterseniz farklı yıllara ait yazım kılavuzlarını açın bakın aradaki farkları ve çelişkileri görürsünüz.

"Kanaatime göre bu tarz hemen hemen bütün öneriler, özü itibarıyla dilin genel karakterini ifade eden "Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dildir" tespitinin normatif olarak yorumlanmasına dayanıyor."

Demişsiniz.Peki bu tespit doğru mudur yanlış mı? Türkçe'de, yazıldığı gibi okunmayan "Türkçe kökenli sözcük" var mı?

Bir dilin dil bilgisi zaten o dilin genellik gösteren özelliklerinin yerleşmiş ilke haline getirilmesi ile oluşur.Sizin tabirinizle normatif olarak yorumlanmasıyla.
0
roktas
TDK İmla kılavuzunun _en güncel sürümüne_ güvenmelisiniz. Kılavuzun gayesi o zaten, güvenilecek _resmî_ kaynak... O çapta bir eserde yer yer baskı hataları olabilir, ama bu ana işlevini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki kılavuzda önerdiğim bölüm baskı hatalarının en çok görülebileceği "Genel Dizin"e ait bir bölüm değil.

Farklı yıllara ait kılavuzlarda farklılıklar olması doğal, bunu bir olumsuzluk olarak görmeyin. TDK komisyonu yeni bir baskı öncesinde toplanarak yapılacak değişiklikleri değerlendirir ve bu değişiklikler bir Bilim Kurulunda tartışılarak kılavuza son hali verilir. Sonuçta ortaya çıkan farklı tablo Türkçe'nin gelişimiyle alâkalı bir durumdur.

Kendi adıma konuşmam gerekirse ben bu özgün Türkçe karşılıkları icat etmekte çok çekingen/isteksiz davranıyorum. Bu bir yana başkalarının önerilerini kabul etmek noktasında da (önerilen kadar Öztürkçe olmayan, ama Türkçe'ye makul düzeyde mal olmuş seçenekler varken özellikle) muhafazakâr olduğumu söylemeliyim. Biraz da şeytanın avukatlığına soyunan bu tutum "yeni kelimeler icat etmeyelim" demek değil. Sadece bu türetmeleri (şahsi değerlendirmeyin lütfen) kolayca, düz bir mantık silsilesini takip ederek yapmayalım demek. Tartışmanın odağını kaçırmamak için "normatif yorum" konularına girmek istemiyorum. "Sidi" önerinizle ilgili asıl derdim buydu.

Bazı arkadaşların karşı çıkabileceğini tahmin ederek söyleyeyim: yeni kelime önerileri veya bir şekilde yaygınlaşmış uygun karşılıkların resmileşmesi, TDK başta gelmek üzere sahalarında ehil akademisyen ve aydınların katıldığı _zorlu_ bir süreç içinde gerçekleşmelidir[1]. Ben acizane kendimi bu sürecin ürünlerine müşteri olarak veya eski tabirle iki üç farklı seçenekten uygun olanı seçme (rey verme) meziyetine sahip bir rey ehli olarak görüyorum.

[1] Yeni kelime türetmek, Dennis Ritchie'nin bir mülakatta yeni programlama dili geliştirmek konusunda yaptığı nefis değerlendirmeyle benzeştirecek olursak "zar atmak" gibidir, önerinin zerafeti veya mantıksal sağlamlığı bir yana şansa çok ihtiyacınız vardır. Meselâ en azından arkasındaki akıl yürütmeyi beğendiğim böyle bir öneri: BERİM. Biraz tanıtıma ihtiyaçları var, belki bu öneriyi ayrı bir başlıkta tartışmak lâzım. :-)

0
sefalet
Bir yanlış anlaşılma sezinlediğim için öncelikle belirtmek istediğim bir şey var."Sidi" yazımını ben CD ye karşılık diye ortaya koymadım.Dil bilgisi kurallarına aykırı bir kullanmaya dikkat çekerek, en azından yapılan hatanın yumuşatılması amaçlı bir girişimde bulunmak sitedim.Bunu daha önce belirttim.Ana hata terimlerin karşılıklarının bulunmamasıdır.(dile çok hızlı giriyorlar bahanesine hiç katılmam,bizim doğrudan alanımız olmasa da dakikalarca yazışıp bu konularda tartışabiliyoruz)Ama karşılık bulunmadığı zaman terimler Türkçe dil bilgisi kurallarına uydurulmak zorundadır.Benim bütün söylediğim bu.

Türkçe'nin kuralları bellidir.(üstünde tartışılan kurallar mevcut ama dili çok etkileyen konularda değil)Yazım kılavuzları sözlük gibi değildir, en son sürüme güvenmek ve onu takip etme durumu çok geçerli olmaz.Bunun nedeni yazım klavuzlarının dil bilgisi kurallarının belirtildiği çalışmalar olmasıdır.Takdir edersiniz, dil bilgisi devamlı değişen kurallar dizisi değildir.Ama böylesi sabit sayılabilecek bir alanda bile özellikle Cumhuriyet tarihinde dil kurumlarının kalite ve politikasına bağlı olarak dilin temel kurallarına karşı affedilmez bir kayıtsız kalma durumu yaşanmıştır.Özellikle yabancı sözcüklerin Türkçe yazımı konusu tam bir hokkabazlık örneğidir.


Bizim kılavuzlarımızda yabancı sözcüklerin yazımı konusunda neredeyse her türlü ihtimal kabul edilmiştir.Özgün hallerinin yazımından tutun, özgün hallerinin okunuşunun yazılmasına kadar birbirinden zıt uygulamalar aynı kılavuzun içinde kural diye bize sunulmuştur.Bu durum yabancı sözcüklerin dile baskısı karşısında beceriksiz kalmaktan başka bir şey değildir.Aynı kılavuz içinde hem Türkçe nasıl okunuyor ise öyle yazın hem de sözcüğün özgün hali ne ise öyle yazın diye orta yol politikası gütmek, işin ehli olunmadığının göstergesidir kanımca.
0
feran
Dil yaşayan bir araçtır. Bu nedenle sürekli değişim yenilenme ve dönüşüm içindedir. Belli kuralların da zaman içinde yenilenme gereği doğmaktadır. Dilin genel kuralları içinde özellikle uluslararası gelişmeler paralelinde yeni sözcüklerin, kullanılan dile çevrilmesi, uyarlanması, dönüştürülmesi ya da oluşturulması gereksinmesi doğar. Bu süreçte alternatifler içinde zamanla bazıları yerleşir bazıları unutulur. Dilin kullanımı sadece linguistik bilimi değil tüm sosyal bilimleri ilgilendiren bir kültür olgusudur. Bir tek örnek vermek istiyorum. Özellikle tıp alanında Avrupa üstünlüğü ve egemenliği dönemlerinde bizim de Fransızcadan uyarlayıp ENFEKSİYON haliyle kullandığımız sözcüğün son on yılllarda ABD deki tıbbi gelişmeler nedeniye İNFEKSİYON olarak yazılıp okunması gerektiğinin hem tıp hem dilbilim çevrelerinde ciddi tartışmalara neden olduğunu biliyor muydunuz?
0
sefalet
Yazdıklarınızın yazım ile ilgisini kuramadım.Dil yaşayan bir araçtır diye söyleyip dilin her kuralının değişebileceğini mi ima ediyorsunuz? Yukarıdaki yazıda sözcük karşılığı bulmaktan ya da siyasi ve kültürel gücü elinde bulunduran dilin diğer dilleri etkilediğinden bahsetmedim.Bir dilin değişmez bazı kuralları vardır dedim.Bunlar o dilin matematiksel yapısını oluşturur.Onları kaldırdığınıza ya da onlar yozlaştığında elinizde bir tek kelimeler kalır.Kelimeler de dil demek değildir.Portakalı sıkınca kalan posa gibi yani.O posa portakal mıdır? değildir.Kurallar ile çok fazla oynanmaz bu anlaşılması çok güç bir konu değil.
0
feran
"Yazdıklarınızın yazım ile ilgisini kuramadım." demişsiniz Sayın Sefalet, Yazdıklarım zaten sizin yazınızla ilgili değil geneldi. "Kelimeler de dil demek değildir" de demişsiniz. Kişisel birşey yazmadım ama yeni gördüğüm için sadece bir soru soracağım; "Kelimeler olmazsa dil nedir?"
0
sefalet
Yazınız benim yazımın cevap kısmında gözüktüğünden doğal olarak üstüme alındım ve yürütmeye çalıştığım tartışma ile ilişkisini kuramadım, onu belirtmiştim.

"Kelimeler de dil demek değildir" derken; bir dilde dil bilim açısından değişmez bazı kurallar vardır, (Prescription) bunlar o dili dil yapan özelliklerdir hatta bunlar kelimelerden daha önemlidir demeye getiriyorum.Çünkü bu kurallar kelimelerin nasıl oluşması gerektiğini, nasıl ve neye göre biçim değiştirebileceklerini ve nasıl diğer kelimeler ile bir araya gelebileceklerini belirler.Bu özellikler bir dili diğer bir dilden ayıran kendine özgülüklerdir.Demek istediğim buydu umarım açıklayıcı olabilmişimdir.
0
roktas
Aynı kılavuz içinde hem Türkçe nasıl okunuyor ise öyle yazın hem de sözcüğün özgün hali ne ise öyle yazın diye orta yol politikası gütmek, işin ehli olunmadığının göstergesidir kanımca.
Ama bunlar dilin "kiri"[1] işte. :-) Ehillikle alâkalı bir durum yok ortada. "Normatif"lik çevresinde ettiğim laflarla biraz da bunu kastettim. Dilde böyle matematiksel bir insicam/düzen beklemeyelim. TDK kılavuzunda (yeni baskılarında) sözünü ettiğiniz tarzda bir tutarsızlık görmedim. Tipik bir örnek vereyim. Birleşik kelimelerle ilgili kurallarda dayanak noktası teşkil edebilecek şöyle bir ifade geçer:
Birleşme sırasında kelimelerden hiçbiri anlam değişikliğine uğramamışsa bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır. Ör. bal arısı, kuru fasülye.

Sonra da şu söylenir:

Her iki ögesi de aslî anlamını koruduğu hâlde yaygın bir şekilde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan kelimeler de vardır. Ör. başbakan, başkent, beyefendi

Türkçenin daha birçok bölgesinde var bu tür şeyler...

[1] Bu "kirlilik" nasıl baktığınıza bağlı olarak "güzelliğe" dönüşebilir (göze güzel görünebilir). Çok da alâkalı olmayacak biliyorum, ama bu örneği vermeden duramayacağım: Perl dili öyledir meselâ :-) O kriptik görüntü ve bazı tutarsız kuralların arkasında ben çok _pratik_ ve güzel bir dil bulurum.

0
sefalet
Türkçe'nin bugünkü sorunlarını en son yazım kılavuzuna bakıp tartışmak pek bir yarar sağlamaz. "Kir" içinde güzellik görebilmek gibi romantik bir yetenek bende pek yok maalesef.Bir şeyi hatırlatmak isterim biz Türkçe'nin çok tartışılan öyle mi olsun böyle mi olsun diye ilim adamlarının yıllarca tartıştığı bir kuralı tartışmıyoruz.Kural baştan konmuş, böyle ise böyle yazarsın böyle ise böyle okursun denmiş.Ama uygulamaya bakınca (eski kılavuzlardan bu yüzden örnek verdim) Türkçe'nin ana kurallarının uygulamada geçersiz kılındığı açıktır.Yani bir dilin belli başlı bir kuralı ile oynamak, onu yok saymak nasıl "güzel" olabiliyor anlayamıyorum.Bunu yapanlarda ehil ama "şakacı" insanlar mı demeliyiz.

Bir dilden beklentim bana matematiksel düzen göstermesi değil.Beklentim sadece varolan bir düzenin (matematiğin) yozlaştırılmaması.

Bende başka bir örnek vereyim o zaman:

PKK kısaltmasını nasıl okuruz, pe-ka-ka diye değil mi?

Ama kılavuzlara bakın ne deniyor, kısaltmaların harfleri alfabede nasıl okunuyorlar ise öyle okunmalıdır.

Yani PKK aslında pe-ke-ke olarak okunmalıdır.Takan var mı? yok. Kural hatası mı? evet en güzelinden.Bunun böyle olmamasını istemek çok mu? ya da buna "kir" deyip güzellik mi arayalım?
0
roktas
Ben de özetle diyorum ki dil böyle kişisel beklentileri/yorumları dayatmaya gelmiyor. Yeri geliyor mevcut matematiksel düzene aykırı gelişmeler de olabiliyor. Resmî yazım kılavuzuyla, dili kullananlar arasındaki ilişkiyi bile "buyuran/uygulayan" şeklinde tanımlayamıyoruz. Karmaşık etkileşimler var ortada.

Cevabınızın bütününde bu bana ait "kirlilik" sözünün suiistimali konumunda örnekler var. Aşağıdaki _retorik_ de onlardan biri... Tamam, bu lafı geri alıyorum, takılmayalım ona.

Yani PKK aslında pe-ke-ke olarak okunmalıdır.Takan var mı? yok. Kural hatası mı? evet en güzelinden.Bunun böyle olmamasını istemek çok mu? ya da buna "kir" deyip güzellik mi arayalım?

Takmıyorlarsa hata yapıyorlar. Buradaki sorununuzu, daha doğrusu "sidi" konusunu[1] ortaya atarken kullandığınız telaffuz/yazım ilişkisi mantığını PKK kelimesine nasıl uyarladığınızı anlayamadım. Ben yaşadığım anın vacibini yerine getirir ve "pe-ke-ke" diye telaffuz ederim, sehven "pe-ka-ka" demişsem de yanlış olduğunu kabul ederim. Burada bir sorun görmüyorum.

[1] Benim itirazım sizi "sidi" yazımına götüren akıl yürütmeyle ilgiliydi. CD _kısaltmasına_ karşılık Türkçenin selikasına uygun nasıl bir _kısaltma_ bulabiliriz, mevcut seçenekler nedir ayrı bir konu. Arkadaşların bir kısmı örnekler vermiş, ama ben bunun üzerinde durmuyorum.

0
sefalet
Suistimal sözünü üstüme alınmadım.Bilerek isteyerek üstüne gittim o başka.Benim itirazım sizin kural ihlallerini olağan ve neredeyse olması gereken bir şey gibi ifade etmenize.

Dile özen göstermek, yapılması gereken bir şey mi?

Öyle ise, yani en azından bunda mutabık isek dile özen göstermenin yolu nedir? Kedi değil bu kucağınıza alıp sevesiniz.Dilin kurallarına dikkat eder, genel bir yanlış kullanım varsa eleştirirsiniz.Benim aklıma başka şey gelmiyor.Mevcut matematiksel düzene aykırı gelişmeler oluyor ise, bu gelişmelerin mantığını çözer ve dil kuralları içinde bir yanıt bulmaya çalışırım.

Demek istediklerimin kişisel beklenti vs. ile ilgisi olmadığını belirtmek isterim.PKK örneğini verdim çünkü çok yapılan bir yanlışı göstermek istedim.Ayrıca okunuş ve yazım ile ilişkisi çok açık diye düşünüyorum.

Bunların dışında daha önce söyledim tekrar altını çizmek isterim; yabancı isim ve terimlerin, eğer Türkçe bir metin içinde kullanılacak ise okunduğu gibi yazılmasını savunuyorum.Belki bu "sidi" mantığını anlatmama yardımcı olur.Çünkü bir dilde en büyük garabetlerden biri, o dilde bir metni okuyan insanın metni okuma güçlüğü çekmesidir.Eğer savunduğumu belirttiğim uygulama size ters geldi ise size öyle metinler gösterebilirim ki her satırda takılmadan okuyamazsınız ve bu sizin suçunuz olmaz. Bu garabet değildir de nedir?
0
FZ
"sidi" deyince ben i'yi uzatmaya dair bir bilgi göremiyorum orada, yani "pisi" gibi okuyorum, pisi, sidi, pisi, sidi. Halbuki CD görünce, siidi gibi bir ses çıkarıyorum. Yani "sidi" lafını görünce okuduğumdan farklı bir ses dizisi olmuş oluyor. Dolayısı ile "CD"nin okunuşunun "sidi" olmadığını düşünüyorum. Nasıl ki PC'nin okunuşu "pisi" değilse.
0
sefalet
Bir yabancı sözcüğün kendi özgün dilinde okunuşunun illa tıpatıp Türkçe ses karşılığının olması gerektiğini nereden çıkarıyorsunuz? En yakın nasıl söyleniyorsa okunuş o olur.Nasıl tam taklit ederiz değil amaç.
0
FZ
E ama sidi yazınca sidi okuyoruz, yani pisi yazısını görünce PC'yi akıl etmelisin demek gibi bir şey bu. Soru: Neden pisi? Oldu mu bu şimdi? Olmadı. Olmayınca olmuyor yani. Kötü bir çözümü zorlamak yerine daha iyi bir çözüm düşünelim.
0
sefalet
"siydi" olsun o zaman veya şapka koyun i ye.PC zaten karşılığı olduğu için boşverin gitsin.Zaten olay CD yi nasıl yazırız sorunu değil.Ben terimlerin zaten karşılıklarının bulunması gerektiğini savunuyorum.Ama özel isim veya daha karşılığı verilmemiş bir terim olur, bunları okundukları gibi yazalım diyorum.
0
yilmaz
"CD" şey olsun "verit". nasıl? şimdi bu kelimyei ben uydurdum bunun copyright!ı falan bana ait di mi? TDK alıp sozluğe koyarsa onları mahkemeye verebilirmiyim? bizim HALICI halılarında bu sozcuğu kullanabilir mi ?
0
acemi_

Türkçe'de kısaltma kullanmak pek tercih edilmediği için de biraz sorun yaşıyoruz. Birçok yabancı terim için önerilen Türkçe karşılıklar ilk bakışta komik görünüyor ama bunların orijinal halleri de aslında pek kullanılmaya elverişli şeyler değil.

Örneğin CPU (si-pi-yu) yerine central proccessing unit veya CD (si-di) yerine compact disk veya ADSL (a-di-es-el) yerine asymmetric digital subscriber line demek de hiç pratik değil.

O nedenle CD yerine yoğun teker terimini kullanmaktansa bunun kısa hali YT'yi (ye-te) kullanabiliriz.

0
sefalet
katılıyorum.
0
feran
"Yoğun teker" sözü kullanılıyor mu sizin öneriniz mi bilmiyorum ama compact disk Türk diline yerleşmiş ve anlaşılan sözcüklerden oluştuğu için doğrudan kompakt disk olarak ve KD kısaltmasıyla kurallara uygun kullanılabilir. Çünkü burada kompakt "Yoğun=dense" anlamında değil daha çok "özlu ve sıkıca paketlenmiş anlamlarında" kullanılıyor. KD'yi beğenmiyorsanız, özlü disk önerilir.
0
sefalet
Yoğun Tekerlek Türk Dil Kurumu'nun önerisidir.Kompakt Disk olmasın diye zaten bütün çaba.Öyle olacaksa Türk Dili ne hale gelir yabancı terimlerden tasavvur etmesi çok zor değil.
0
feran
Tasavvur etmeye gerek yok zaten şu anda durum Türk dilinin ne halde olduğu! Şu kadarını söyleyeyim radyo, televizyon hatta teknoloji sözcüğünün kendisi bir yana lokanta ve otobüs sözcükleri de yabancı sözcüklerdir farkında mısınız?Ama lokanta öylesine yerleşmiş ki onu alaturka bulanlar yıllardır daha fiyakalı diye restoran hatta "restorant" diyor.
0
feran
KD-kompakt disk, veya ÖD- özlü disk yerine Türkçe okunuşu da aslına en yakın olarak şu anda aklıma SD de geldi! Sıkı disk veya sımsıkı disk. Compact sözcüğünün Türkçe karşılıkları arasında 'sıkı' sözcüğü de yer alır.
0
acemi_
KD'yi beğenmiyorsanız, özlü disk önerilir.

İkimizin dediği de olsun "Özlü Teker" teriminin kısaltılmışı ÖT'te işi tatlıya bağlayalım isterseniz? Hem bu durumda, terimin kısaltılmış hali bile tek başına olayı kısmen açıklıyor.

Örneğin "Müzik setine bir ÖT koyda ötsün" gibi hoş kullanımlar çıkabilir.

0
Zebani
Hadi abi müzik makinesine bir ÖT koyda hep beraber ötelim. ;-)
0
Zebani
Abi İbrahim Tatlıses 'in son ÖT'ü çıktı mı?
0
feran
Ülkemizde görülen rüyayla ilgili önerilerle bürokratik işlemler yürütülürken, sizin yaratıcılığınız gülümsetti beni de. Aslına tutar mı tutar neden olmasın? Ha bu arada hard-disk için TDK ne demiş acaba? Yazılım diski mi? YEDE! :)
0
feran
Özür dilerim "hardware ile software"'i karıştırdım. Donanım diski mi ? diye sormalıydım.
0
sefalet
Ama yoğun tekerlek terimi kısaltması düşünülerek hazırlansaydı daha iyi olurdu.Ye-te ye ses olarak alışmak çok zor.Bu bakımdan CD ye karşılık olarak başka seçenekler düşünülebilir.
0
Zebani
Bence, sorun önerilen yeni terime alışmaktan çok alıştığımız terimlerden vazgeçmekteki gösterdiğimiz tembellik ve dikkatsizlikten kaynaklanıyor gibi...

(SD="Sıkı Disk" burada Disk zaten Türkçe değil. )

Terimin ortaya çıktığı dilden dilimize aynen çevrilmeye çalışılmasının, teknik terimlere karşılık ararken yapılan genel bir hata olduğunu veya bir çeşit kendimizi bu yönde gereksiz yere kısıtlamak düşünüyorum. Bunun yerine teknik terimin bize çağrıştırdığı nesneyi veya konuyu çağrıştıracak yeni bir Türkçe karşılık bulunması daha uygun bir seçenek olabilir görüşündeyim.

Bir diğer seçenek de, bir başka dildende olabilir, tamamen uydurulmuş ta olabilir ama Türkçe 'nin kurallarına uyduğu sürece yeni kelimeler önerilebilir. Zamanla önerilen bu kelime veya kelime gurubu eğer tercih edilecek bir seslendirmeye ve kullanım kolaylığına sahipse eğer anlamda kazanmaya başlayacaktır.

Sözün özü, her zaman karşılık bulmaya çalışmaktansa nesneye,duruma veya konuya uygun isim bulmaya çalışmak daha uygun olur sanırım.

Ben denizin (dilbilim üzerinde eğitimli olmasamda) görüşü zaten kullandığımız bütün kelimelerin bir isim olduğudur, şöyle örnekleyeyim "2 'ye İki" demişiz ve öylece kullanıyoruz veya herhangi başka bir olguya isim vermişiz ve bu şekilde dilimiz geliştirmişiz. ["Olgu" bu da bir isim :) ] Neden 2 'ye "Üç" değil de "İki" demişiz diye soran var mı? :)
0
feran
Ben disk sözcüğünün 'öz Türkçe' olduğunu söylemedim ki! Sadece yerleşmiş sözcüklerin zorlanmamasından yana olduğumu kompakt ve disk sözlerinin Türk dilinde yılardır kullanıldığını söyledim. Çok daha karmaşık teknoloji terimleri üzerinde çalışıp anlaşılır karşılıklarını bulmak uyarlamak ya da oluşturmak daha gerekli iken varolan anlaşılır ve kullanılmakta olanlar üzerinde zaman harcanmaması gerekir gibi bir düşüncedeyim. Siz lokantanın hatta kamyonun doğrudan yabancı sözcüklar olduğunun farkında mıydınız?
0
roktas

Bence, sorun önerilen yeni terime alışmaktan çok alıştığımız terimlerden vazgeçmekteki gösterdiğimiz tembellik ve dikkatsizlikten kaynaklanıyor gibi...

Sorunlu _civarı_ yerinde tespit etmişsiniz. Temel sorun, okuyanların kolayca algılayacağı makul Türkçe karşılıklar varken istikrarlı şekilde[1] bunların kullanılmaması, veya şayet bilinmiyorsa, içten gelen bir çabayla bunların araştırılmamasıdır. Temel sorun falan kelimenin Türkçe bir karşılığının olmaması değildir, bu zaten her dilde mevcut olan ve süreç içinde dilin canlılığıyla kısmen çözüme bağlanacak unsurlar içeren bir vakıadır (Öztürkçesi "oluntu").

[1] Bu tip forumlarda, e-posta listelerinde bir tutam tembelliğe kimse birşey demez, istikrarlı bir hâl almadığı sürece.

0
Zebani
Bu sıralar ehliyet kursuna gidiyorum (gidiyordum). Öyle bir hastalık ki bu durum! "Motor stop edilir." deniyor, "Motor durdurulur." demek unutulmuş gitmiş. Azeriler de benzer bir hastalık var. Atletizm yarışmalarından birinde görmüştüm, Azeri kanalında, (AzTv sanırım) "Bitiş" yerine "Finiş" kullanıyorlar.
0
feran
Şimdi Azeriler "Uçak iniyor yerine 'düşüyor' da diyorlardı:) Bu konuda hoş olmayan anıları olanlar var. Bu bir not. Asıl söylemek istediğim dil konusunda tartışılacak konuların sayısı öylesine çok ki; mesela "ful dolu" diye yaygın kullandığımız bir yanlış, mesela; çok yerine kullandığımız 'oldukça' yaygın bir yanlış, mesela; insanlar için kullandığımız 'bir SÜRÜ' yanlış... Bunları çoğaltabiliriz bence önemli olan tartışmak ve tartışmak uygar tavırlarla ve uygar platformlarda tartışmak. Yoksa tartışmamanın sakıncaları çok. Dil konusu teknolojiden daha çok duyarlı ve ilgili olduğum bir konu olduğundan söyleyeceklerim uzuyor, bağışlayın . Ama sormak istediğim ve yanlış kullanılan iki sözcük daha var! Number ve digit'in Türkçe karşılıkları olarak ne kullanıyorsunuz?
0
Zebani
Number: Sayı
Digit: rakam :)

(Moon Star Türkçe Dil Klavuzu)
0
simenon
Number: Sayi, rakam Digit: Hane?
0
sefalet
"basamak" kelimesini de unutmayalım.
0
simenon
Katılıyorum, tesekkurler.
0
kesken
universitede hocamiz formula-1 arabasina Fe-1 arabasi dediginde tum sinif kopardi, daha sonra kulagimiz alisti herhalde Fe-16 dediginde cok gulen cikmadi sinifta. mezun olduklarinda 'cip'e 'kirmik' demeye alismis bir suru adam vardi, hocanin kimi zaman sinavda not kirmaya dayanan sert tutumu nedeniyle.

e-posta listelerinde vs. kimsenin bogazina bicak dayanamaz nasil konusacagi ile ilgili, ama en azindan akedemik kadrolara yaptirim uygulanabilir bu konuda.
0
roktas
Çok yerinde gözlemler... Birkaç örnek de benden. Meselâ burada "kapasitör/kapasite" yerine "sığaç/sığa", "lineer sistem" yerine "doğrusal dizge", "response" yerine "tepke" veya (bazen benim tercih ettiğim bir karşılık olarak) "cevap" diyoruz. Öğrenciler bu kelimelere çok alıştılar artık. Pardon "alıştılar" yanlış bir tanımlama oldu, ilk öğrendikleri karşılıklar bunlardı zaten :-). Bilgisayar alanında çok zorlu terimler var fakat. "Firmware" böyle meselâ. TDK "ürün bilgisi" diyor buna, TR'deki yerelleştirme grupları ise (ben de dahil) "yerleşil" diyor. Bunları bir karara bağlayıp hemen taze beyinlere öğretmemiz lâzım. ;-)
0
simor
Firmware için bir de şunlar var 1. Bellenim. 2. aygıt yazılımı.
0
simor
Ha bir de hatırlatayım haddime düşmez ama.. Taze beyinler, güdük otoriteler tarafından yeterince tecavüze uğradı zaten. Bırakın tepeden, yandan, sağdan, soldan duyumlar ile değil de, özgür iradeleriyle, birşeyler üretirken karar versin o taze beyinler.
0
ttk
Bence CD'sinin :)
Teker meker de ne ola ? Hiç mi teker görmemiş bu ismi oturtan(!)lar ?
(gülücüklü kısım hariç mesajı dikkate almayınız.)
0
Zebani
Dikkate alamadan duramadım. :) Teker ve meker nedir? :)
0
ttk
TDK cd'ye yoğun teker demiş ya.
Parlak teker belki de daha uygun bir isim olurdu :)
Hatta teker deyince milletimizin aklına gelen şeyleri düşünüp tekere hiç bulaşmamaları belki daha da iyi olabilirdi :)
0
Zebani
Sanrım biraz iyi niyetli olmak lazım. :) Her kelime başka yan anlamlar çağrıştırabilir. Kişilerin iç dünyasına göre değişir. :)
0
feran
Ben LP yerine uzunçalar sözünün uygun olduğunu ve oturduğunu düşünüyorum. Ama disk sözünün spor terimi olarak yıllardır Türk diline yerleşmiş olduğunu da. O nedenle CD kısaltmasındaki disk sözünün aynen kalması bana uygun geliyor. Burada kompakt ki o da diyelim fonksiyon gibi kullanılan ve oturmuş bir sözcük. Ama ille de bir söz gerekirse 'Yoğun' yerine 'özlü' sözünün çok daha anlama yakın olduğunu düşünürüm. Hatta 'sıkı' daha da uygun ama sizin tekere takıldığınız gibi ben de sıkıya teredütle yaklaştım. Oysa TRT 1'deki yarışma programının sunucusu hemen her programında "Sıkı bir yarışma oldu!" diyor rahatlıkla. Demek ki; "Dervişin fikri ve zikri" meselesi mi diyelim:) Ne mutlu aynı anda birçok anlam içeren sözcükler yönünden çok zengin bir dilimiz var. Şaka bir yana bu arada hard-disk yerine TDK ne önermiş cidden merak ettim.
0
sleytr
Aynı mantıkla "ağır teker" olabilir mi? :Pp
0
feran
Bence aynı mantıkla hard-disk için Sert Teker, Katı Teker veya Güçlü Teker denebilir??? de Ben halen kullanılmakta olan ya da Türk Dil Kurumu'nun önerdiği bir söz var mı diye soruyorum.
0
darkhunter
Bilişim terimleri sözlüğünde [1] "sabit disk" kullanılmış. [1]http://www.tbd.org.tr/index.php?module=dict&page=sozcuk_ara
0
feran
teşekkürler:) ben de bu yanıtı bekliyordum. Anlaşılan 'disk' konusunda bir sorun olmuyor değil mi!
0
darkhunter
TBD'nin öngörüsü böyle anlaşılan. Aslında benim açımdan da pek problem değil böyle olması. Nihayetinde dili canlı tutan ve geliştirip, değişitiren insan. Post modern dejenerasyondan söz etmiyorum tabi. Ama öz türkçe olarak nitelediğimiz şeyde bile çağın toplumlarından bu dile katılmış o kadar çok kelime var ki. Bu konuda bir tavır takınacaksam ne post modern tanımlamalardan, ne de gelenekçi yapıdan yana olurum. Mesela "sabit disk" dedik, disk sözcüğü "sabit disk" tanımlanmadan önce de vardı. Bunu şu anda Türkçe'den söküp atmanız imkansız. Muadilleriyle ezilmesini denemek ise dili yönlendiremiyor günümüzde. CD ise nispeten yeni bir tanım ama ben bunun bile "sidi" gibi birşeyle değişebileceğini sanmıyorum. "Yoğun tekerlek" ise komik olmanın ötesinde birşey ifade etmiyor. Bunu kimseye kabul ettiremezler bu saatten sonra. Öznel bir yargıdır ama Türkçeyi vakt-i zamanında "oturgaçlı götürgeç" ya da "ulusal düttürü" şeklinde tanımlamalarla manipüle ettikten sonra kimsenin TDK'yı "sallamaması" gayet doğal. Sadece filolojiye gömülmemek lazım bu işlerle uğraşırken, sosyoloji de bilmek lazım.
0
acemi_

Şaka bir yana bu arada hard-disk yerine TDK ne önermiş cidden merak ettim.

TDK'nın önerisi nedir bilmiyorum ama harddisk için "sabit sürücü" terimi yaygın olarak kullanılıyor.

0
feran
sabit sürücü hard-disk drive di mi?
0
acemi_
"harddisk" ve "harddisk drive" aynı şey. Bazıları kısaca harddisk diyor.
0
007
Aynı şey değil pek. Kabaca görselleştirmek gerekirse: "floppy disk" disket, "floppy disk drive" ise disketi içine soktuğumuz ve tık tık ses çıkarıp lambası yanıp sönen disketi işleyen alettir . Aynı şekilde "hard disk drive" da, "hard disk" i işleyen (okuyan/yazan) düzenektir.
0
ahmetaa
Selamlar. Bu konuda bir kac yorum yapmak istiyorum. CD kullanimi halk tarafindan kabul gordugu icin bence makul karsilanmali. Ancak okunusu konusunda problem olabilir "ce de" seklinde okunsaydi sanirim dilimize daha uygun olurdu, fakat "si di" seklindeki okunus yerlestigi icin artik bu zor gorunuyor. dil bilgisinin bu konuda nasil isledigini bilmiyorum. Bu sekil kisaltmalarin bence Turkcelestirilmesi konusu cok onemli degil, yabanci teknik kavramlarin karsiligi varsa donusumu gereklidir diye dusunuyorum. (cip->yonga, prosesor->islemci gibi.) Burada da sorunlar var mesela Spam kelimesinin ingilizce kullaniminin spam anlami ile bir iliskisi yok (SPAM islenmis tenek kutuda satilan bir domuz urunu markasi neticede ). Benzeri durum blog kelimesi icin de gecerli. BLog'un hic anlami yok. Bu durumda bu kavramlara turkce karsilik bulmak zor olabiliyor. Belki dogrudan "sIpam", "sipem" ya da "bIlog" seklinde kullanimi uygun olabilirdi.
buyuk harflerle yazilan kisaltmalara kesme isareti koyulur diye biliyorum. yani CD'si {si di'si - ce de'si} seklinde.
Ancak Zemberek kutuphanesinin bu konuda nasil islemesi gerektiginde takildik. bazi yabanci kelimelerin turkce okunuslari ile mi yoksa yabanci okunuslari ile mi ek eklendigi konusunda hic bir yerde guvenilir bir bilgiye ulasamadim. Ornegin: Google'ye mi yoksa Google'a mi? bazi kelimelerin ise turkce okunusu soz konusu olmayabiliyor mesela "Lynx" gibi. Bu nedenle ozellikle halk agzinda yer etmis yabanci okunuslari burada dikkate almak gerekebilir diye dusunuyorum.
Eger bu konuda gecerli bir kaynak bulamazsak Zemberek icinde saniyorum yerlesik yabanci okunusu dikkate alip ekleri ekleyecegiz.
0
sefalet
Güzel bir noktaya değinmişsiniz ama biraz açmak gerek konuyu.Verdiğiniz örneklerin hepsi İngilizce ve evet hiçbiri kök ve ekler bakımından bir anlam teşkil etmiyor.Aynı "George" ya da "Tom" isminin bir anlamı olmadığı gibi.Peki neden böyle diye sormak gerekmektedir.İngilizce kelime dağarcığının yüzde doksanı başka dillerden gelmiştir.(fransızca, almanca)Bu çok yüksek bir orandır.Şekspir (Shakespeare) olmasa heralde İngilizce olmazdı tartışması çok yapılır.İngilizce'ye girmiş büyük orandaki yabancı kelimeler İngilizce dil bilgisini bitirmiştir.Orta düzey İngilizce bilenler dahi İngilizce dil bilgisindeki kuralsızlıklar sayısının neredeyse kurallar kadar olduğunu bilir.(belki fazla)

Bu duruma gelmiş bir dil yani dil bilgisi kuralları yozlaşmış bir dil doğal olarak kelime türetemez.Matematiği bozulmuş bir dil ne doğru dürüst kullanılabilir ne de kelime türetiminde bulunabilir.Matematik yapmak için matematik kurallarına ihtiyaç vardır.Gerek bilişim dünyasında gerek başka alanlarda İngilizce yeni kelimelerin manasız olmasının ana nedeni budur.Bu yüzden ya bir anlama gelmeyen sesten ibaret kelimeler üretilmekte ya da eski sözcüklere yeni anlamlar yükleyerek anlam karışıklığı ortaya çıkmaktadır.Sözcüğün ilk anlamı ile hiçbir alakası olmayan üçüncü dördüncü anlamlar oluşmakta ve anlam bakımından büyük oranda bir yavanlık gerçekleşmektedir.

İngilizce, yabancı sözcüklerin bir dile ne yaptığına iyi bir örnektir.(çok ironik)Bazı devletlerin siyasi ve kültürel baskısı ortadan kalktığı zaman, İngilizce aynı latince gibi büyük olasılıkla kullanım dışı kalacaktır.

Bu anlattıklarımın ana dilimiz ile ilgisini kurmayı, size bırakıyorum.
0
xcorex
siz iyimisiniz ya? son problem bu yani? :D cdsinini nası yazalım. güzel.
0
robertosmix
Bence cdsidisinisin yazılmalı.. böyle çok daha güzel olur. Evet.
0
feran
Sayın xcorex biz iyiyiz de siz nasılsınız? Bütün yazıları dikkatle okumamış olduğunuz izlenimini aldım. Okumuş olsaydınız en azından kullandığınız başlıkta Türk dilinin kurallarına duyarlılık gösterip 'edebiyadı' diye yanlış yazmazdınız da edebiyatı olarak doğrusunu yazardınız diye düşünmeden edemedim. Buna rağmen yine de çok iyiyim. Ancak sizin de iyi olmanızı dilerim:)
0
xcorex
ozaman bilerek 'edebiyadı' yazdığımı anlamadınız. :) onu kazayla öyle yazacak kadar cahil değilim. bilerek yazacak kadar cahilim orası ayrı.. demek istediğim, yani iş geldi geçti de "cdsinin" i nasıl yazsak konusuna mı geldi.. çok önemli bi konu tabi, gerekli mercilere başvurup buna bir çözüm istemeliyiz.. geleceğimiz söz konusu :S
0
feran
"bilerek yazdığımı anlamadınız" derken doğrudan bir suçlama cümlesi kurduğunuzun bile farkında olamayacak kadar da cahil olduğunuzu düşünüyorum. Benim yazdığım her cümlenin sanırım, düşünüyorum gibi kişisel görüş cümlesi olduğunu ve de bilerek yaptığınızın çok iyi anlaşıldığını anlatan ifadeler olduğunu bile algılayamayacak düzeyde "belki de diplomalı" cahil olduğunuzu belli eden ifadeleriniz var. Bu konunun önemli olmadığını düşünüyor iseniz neden "değerli zamanınızı" ayırıp ve beyninizin gri hücrelerini pek zorlayarak hem de iki defa yazmaya bu kadar uğraştınız? Yazık ki sizin gibi düşünen insanlar "geleceğimiz".
0
xcorex
ala ala.. kafayi yicem da düşün düşün çözemiyorum.. ozaman söylediginize göre körcahilim yani.. hala nasıl bi suçlama yaptığımı çözemedim. bu cahili biraz aydınlatıverin beyefendi.

uğraşın bakalım çürümüş, yozlaşmış ve bir işe yaramayan türkçeyi nekadar ilerletebileceksiniz. bu tür kafalar yüzünden hiçbir şeyi türkçe yüklemek istediğim halde yüklemiyorum.. çünkü komik. karşıma --anadilim olan-- türkçe yazılar çıkıyor ve hiçbişey anlamıyorum. çaresiz bir şekilde ingilizce kuruyorum sistemimi.. HERŞEY TÜRKÇE OLMALI anlayışı bana son derece saçma geliyo.. bulun CD ye türkçe karşılık onu kullanın.. nekadar iyi olur valla. ya gerizekalı bi kelime koyabileceksiniz yerine (ex: YT, özlü teker ahaha :D), yada koyabileceğiniz tek diğer şey "KD" demek olacak (kompak disk).. süper olur yani.. onuda kafanıza göre ayırırsınız artık.

bakın arkadaşın teki "sabitdisk" demeye başlamış onu anlatıyo.. sabitdisk ne demek biri açıklasın bana? sabitdisk denen manasız tabiri geçtim.. hani türkçe? disk ne demek?

size kolay gelsin.. ben "diplomalı cahil" olduğum için pekte konuşmasam iyi olur bu konularda.. fazla bile konuştum. cümleler sapıtmaya başlayabilir.. beynimin gri hücreleri de baya zorlandı zaten.. ama bi üçüncüyü yazmaya dayanırlar.. "edebiyad" .. zaten ne anlarım ki..

konuşturtmayın beni zaten saçma saçma muhabbetleri gördükçe kimi zaman gülsemde bi süre sonra sinir bozucu olabiliyo.
0
Zebani
Burada dilimiz tartışıyorduk sanırım CD üzerinden. Şahsi sorunlar yaratmasanız.
0
Zebani
Şahis sorunlar yaratmasanız derken kimseyi de hedef almadım. :) Ben de yeni bir şahsi tartışmanın sebebi olmak istemem. :)
0
xcorex
:)
0
sundance
Gördüğüm kadarıyla siz de çok sinir bozucu olabiliyorsunuz. Beğenmedinizse tartışmayı katılmazsınız, bu kadar basit. Malesef daha fazla aydınlatamayacağım sizi.
0
feran
" bu cahili biraz aydınlatıverin beyefendi."-xcorex Hahhaa... Ben cahil olduğunuz izlenimini kendi "itiraf"ınızdan edindim. Ama çok da önyargılı olduğunuz kesin! "beyefendi" olduğumu nasıl da anladınız:) "saçma "diye nitelediğiniz "muhabbet" ten ben çok yararlanıyorum, ama sadece sizi okuduğumda "sinir bozucu" bile bulmayıp çok eğleniyorum.
0
xcorex
ok. kalsın burda daha cevap yazmıycam. çünkü gerçekten 'Zebani' nin dediği gibi şahsi tartışmaya döndü. anlatmak istediklerimi anlayabilenler anladı.
0
tongucyumruk
CD'sinin mi, yoksa sidisinin mi yoksa bunun yerine bambaşka birşey mi yazdığımız en az Linus Torvalds'ın Linux çekirdeine yaptığı son eklemeler, Stallman'ın son vecizeleri, Intel'in yeni işemcileri veya Pardus'un son sürümü kadar önemli bir konudur. Şimdi adını hatırlayamadığım bir filozofun dediği gibi: Dilimin sınırları, düşüncemin sınırlarıdır.

Aynı kullandığınız programlama dilinin programlamaya yaklaşımınızı etkilemesi gibi günlük hayatta insanlarla konuşurken, yazışırken veya sadece düşünürken kullandığınız dilde düşüncelerinizi etkiler. Hatta Stallman'ın "Linux değil GNU/Linux" inadının kökenlerinde de bunun yattığını düşünüyorum. Dilinizi doğru kullanmak, geliştirmek, zenginleştirmek birçok konuda ufkunuzun açılmasını sağlayacaktır. Bu nedenle CD yerine ne gibi bir Türkçe karşılık bulmamız gerektiği konusu hafife alınacak bir konu değildir. Dahası bu konu "gerekli merciler" tarafından değil bu dili konuşan insanlar tarafından halledilmesi gereken bir konudur.

Kısacası evet, "CD'sini" mi, yoksa "sidisini" mi yazacağınızı tartışırken geleceğiniz sözkonusu...
0
simor
Çook iyi dediniz. Filozof da iyi demiş.

"Dahası bu konu "gerekli merciler" tarafından değil bu dili konuşan insanlar tarafından halledilmesi gereken bir konudur."

Bence de...
Belki bu tip takıldığımız terimlere, sebepleri ve düşüncelerimizle birlikte Türkçe (öztürkçe değil) öneriler yapabileceğimiz bir yer olmalı. Sonra da en hoşumuza gidenleri çeşitli şekillerde yazdıklarımızda kullanalım. Her yazılan-çevrilen kanun değil, kullandıkça bir yere oturuyor. Sanal alem ile gerçek dünyayı da iletişimsiz bırakmamak gerekir ayrıca. Mesela ben sabitdisk ismini gittiğim heryerde artık kullanıyorum. Yazıcıyı da, tarayıcıyı da.

TDK sadece önerilerde bulunuyor. TDK kendi dışında halka bunları tartışma olanağı sağlayabilseydi herşey farklı olurdu.
Ama birde işin diğer yönü varki köyde-kasabada, dağda, bayırda kendi dilini çoktaan geliştirmeye başlamış bir halk var. Mesela geçenlerde bir arkadaş kendi memleketinde söylenen bir kelimeyi dile getirdi (inanın hatırlamıyorum). O nedemek dedim... İşte öle deniyo...Olm anlamı ne?... işte abi öle deniyo... iyi iyi çay koyimmi?...
Herhalde insanlar kendine özgü bişey yaratıp sadece kendilerine mâletmek istiyorlar e o da güzel bişey tabi. Ama yakında etrafımızda deliler gibi guburuk, gudilik, şabarık, gulluguç vs vs diyen insanlar görürseniz şaşırmayın
0
roktas
TDK sadece önerilerde bulunuyor. TDK kendi dışında halka bunları tartışma olanağı sağlayabilseydi herşey farklı olurdu.

Aslında TDK elinden geleni yapıyor, iş bireylerde bitiyor. TDK'nın güzel bir hizmeti var: "Dağarcığınıza Her Gün İki Söz", herkese tavsiye ederim.

0
simor
Hmm.. evet güzel bir hizmet olabilir. "TDK sadece önerilerde bulunuyor. TDK kendi dışında halka bunları tartışma olanağı sağlayabilseydi herşey farklı olurdu."
0
feran
Sağolun tonguçyumruk. Bilişim teknolojisi bu kadar ve hızla ilerlememişken, günlük gazetelerin özellikle dış haberler servisleri daha çok siyasal ve ekonomi terminolojinin oluşmasında ve doğru kullanılmasında sorumlu ve katkılıydı. Bu belki de kendi sosyal sorumluluk duygularındandı(söylediğim yıllarda medya bugünden hayli farklıydı). Bir örnek vermekle yetineceğim. Secretary of State sözcüğünü Devlet Sekreteri diye çeviren arkadaşlarımız vardı. Amerika Birleşik Devletleri "Dışişleri Bakanı" için. "geleceğimizin" çoğunluğunun 'siz' gibi düşünenler olduğunu umarak seviniyorum.
0
roktas
Şimdi adını hatırlayamadığım bir filozofun dediği gibi: Dilimin sınırları, düşüncemin sınırlarıdır.

Hmm, bu söz ünlü Avusturyalı filozof Ludwig Wittgenstein'ındır:

The limits of my language are the limits of my mind. All I know is what I have words for.
0
czcrk
CD bence artık çok geç kalınmış bir terim.

ben cookie yerine çerez, scanner yerine tarayıcı , webbrowser yerine web tarayıcı diyebiliyorum. çünkü bu terimlerin ilk türkçesini duydum. disket sürücünün floppy drive olduğunu sonradan öğrendim. biraz zorlarsam proxy server yerine vekil sunucu kullanabilirim. bence terimlerin türkçelerini ne kadar çabuk üretebilirsek o kadar hızla yaygınlaşır. biraz da şans ile ilgili, floppy ile disket arasında belki çok zaman vardır ama ben bilmiyorumdur.

Eğer biz bu hataları tekrarlamayıp, çevirilerimizi daha disiplinli gerçekleştirirsek, bir gün gelişen teknoloji ile cd ölecek, ve sadece Türkçe kavramlarla kullanacağız teknolojiyi.
0
ttk
Merhaba

Mâdem ööle işte bööle :) kâbilinden bilgisayarın parçaları için şahsen kullandığım isimleri aşağıya sıralayayım belki bir işe yarar. Bu isimlerle bilgisayar almak istediğim yerlerden istediğim parçayı kolayca anlatarak alabiliyorum :

  • Monitör.
  • İşlemci
  • Anakart
  • İşlemci Fanı veya soğutucu.
  • Disket sürücü
  • Harddisk
  • Klavye ve fâre (bazen maus.)
  • Cd (sidi) veya DVD (dividi) okuyucu, yazıcı
  • Kasa, kasa fanı :)
  • Usb (yu es bi veya usb diye okuyorum, kafaya estiği gibi o anda) disk veya stik.
  • Kablosuz xxxx (her neyse) - wireless demiyorum.
  • Ağ kartı
  • Sviç. Artık "hub" yok ama onu da hub yazıp hab okuyordum.
  • Hot swap (bunu okunduğu gibi söylüyorum, va mıdır uygun ve kulak iğrendirmeyen bir Türkçe karşılığı ?)
Sizin kullandığınız daha uygun, YOĞUN TEKER gibi âdeta dalga geçmek için uydurulmuş hissi vermeyen karşılık kullanımları da öğrenmemiz iyi olabilir ne dersiniz ?

0
ttk
Ekran kartını unutmuşum :)
0
sundance
Biraz fazlâ â kullanıyor olabilir misiniz? ;)
0
roktas
[Sundance: Şapka konusuna atlamamam düşünülemez bile]

Türkçe'de düzeltme işareti (şapkalı harf) diye birşey var. Birçok insan varlığından bile haberdar değil bunun. Arkadaşımızın en azından bu hassasiyeti taşıması güzel. Bana düşen o hassasiyetin içini biraz daha doldurmak (uzatılarak okunan bütün ünlü harflere düzeltme işareti konulması gerekmiyor). TDK'dan aynen alıntı yapıyorum (kısa bir bölüm):

Düzeltme İşareti Düzeltme işaretinin kullanılacağı yerler aşağıda gösterilmiştir: 1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine ko­nur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilen), âlim (bilgin); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sa­hibi), hâkim (yargıç); hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu). UYARI : Katil (< katl = öldürme) ve kadir (< kadr = değer) kelimeleriyle karışma olasılığı ol­duğu hâlde katil (ka:til = öldüren) ve kadir (< ka:dir = güçlü) kelimelerinin düzeltme işareti konma­dan yazılması yaygınlaşmıştır. 2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerle özel adlarda bulunan ince g, k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlüleri üzerine konur: dergâh, gâvur, ordu­gâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût. 3. Nispet i'sinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır. Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması da önlenmiş olur. Nispet i'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik.

Ben bu düzeltme işaretini fazla kullanırım, askerlikten kalan bir alışkanlık, siz bana aldırmayın. Yukarıdaki alıntıdan aklınızda kalması gereken özet şu olsun:

  • Okunuştaki inceltmeyi yansıtan düzeltme işareti _daima_ üç harften: 'g', 'k', 'l' ünsüzlerinden sonra gelen 'a' ve 'u' ünlüleri için kullanılır[1].
  • Yukarıdaki şartları taşımayan durumlarda düzeltme işareti kullanma konusunda kararsızsanız bu işareti _kullanmayın_.
  • Ama şu kelimelerde asla kararsızlık yaşamayın: "hal/hali" yerine "hâl/hâli", "hala" yerine "hâlâ", "kar/karı" yerine "kâr/kârı".
[1] Yeni kurallarda 'l'den bahsedilmemiş, sanıyorum onu kaldırdılar. Örnek vereyim: "lâik", "lâle". Bu kelimeleri telaffuz ederken 'l'den sonra gelen 'a'nın inceldiğini farkedin.
0
değnekçi
"Monitör" yerine "Ekran"ı, "Harddisk" yerine "Sabitdisk"i (her ne kadar "disk" Türkçe olmasa da) kullansan daha iyi olmaz mı?
0
007
Bence hiç vark etmez hepsi Fransızca nasıl olsa. "Moniteur" ve "écran" kelimelerinden geliyorlar. Görüntüleyici öneriliyor TDK tarafından onların yerine. Ama artık monitör ya da ekran demek o kadar da kötü gelmiyor kulağa. Halbuki "sitedeki kukiler" (cookies) felaket bir kullanım, tam özenti gibi duruyor.
0
Zebani
"Ekran" sanki daha güzel gibi. :) Ama bazen de "Monitör" kullanıyoruz :) en azından yanyana üç dört sessiz harfin olduğu kelimeler değiller. Telaffuzu kolay ve okundukları gibi yazılıyorlar. İngilizler gibi kafamızı karıştırıcak bişey yok. :)
0
myavuzselim
Monitörle ekranin anlami ayni degil bildigim kadariyla:
http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozbul.ASP?kelime=monit%F6r&submit1=Ara
http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozbul.ASP?kelime=ekran&submit1=Ara
 
Kisaca monitör aletin adi, ekran ise alette goruntunun goruldugu cam yuzeyin adi.
0
Zebani
Düşününce sanırım haklısınız. Linklere bakmama bile gerek yok. Dalgınlıkla olmuş. Fazla kaptırmışız kendimizi. :)
0
FZ
Ben esasında sevmiştim "tıkız teker" lafını :) Komik geliyor insanlara herhalde, sebebi de "teker" lafını komik bulmalarının yanısıra "tıkız" lafını duyanların da herhalde yine komik manzaraları (böyle tıkış tıkış olmuş, ya da şişman, tombik filan?) düşünüyor olmaları. Evet, ilk bakışta komik, neymiş, tıkız, hahah, çok komik, tıkız ne yaaa! falan diyor insanlar herhalde. Oysak "kompakt" öyle mi ya, huşu içinde söyleniyor, teknolojik, matematiksel, fiziksel, fenomenalijistik bir havası var, güzel de tınlıyor, kom-pakkk-t! sondaki k ile t'nin o güzel bileşimi filan. Pekiyi "compact" için bir önerileri var mı? Tıkızın anlamı nedir? Teker, neden "disc"in karşılığı olamaz? Eğer komiklik ise "uçak" lafı da bana komik geliyor böyle "tıkınak, yiyek, yapak, edek, hadi gari" gibi, ne o öyle "uçak", böyle bir nevi "hadi uçurak bunu". Yani bu mudur? (Kendi kendini eğlendiren FZ, ilkokuldan itibaren verilecek modern ve seyreltilmiş dilbilim derslerinin daha hayırlı nesillerin yetişmesine katkıda bulunacağı düşüncesi ile rüyaya yatmak üzere derin bir tefekküre dalar...)
0
Zebani
:)
0
feran
Uçak yerine tayyare, Gezegen yerine seyyare :)
0
feran
Uçak yerine tayyare, Gezegen yerine seyyare Yıldız yerine sitare :)
0
007
:))))))))))))))))) Ama uçak en azından zorla Türkçeleştirilmeye çalışılmamış bişey. Mesela "hava düzlemi" (airplane) demiyoruz di mi :D Problem şurda: adam bir şey icat etmiş, özelliklerine bakmış ve çarpıcı bir tanesini seçerek o şekilde adlandırmış: kompakkkkt olma özelliği mesela ;) Biz de illa ki bunu harfi harfine çevirmeye çalışıyoruz. Halbuki "floppy disk" yerine "disket" niye mi daha çok kullanılıyor? Çünkü, bence, onda zorla benzetmeye çalışma yok. Yani "yumuşak teker" gibi saçma sapan bir şey değil (floppy o anlama mı geliyor bilmiyorum, webster'dan öyle anladım).
0
007
Şimdi aklıma benzer bir örnek geldi. Şu Geroge Bush'un üstünden düştüğü "Ginger" ın adı, nedense, Türkçeleştirilmeye çalışıldı ülkemizde. Adam yapmış, belki de o sırada zencefilli bir şey yiyordu, "hadi uleyn bunun adı da zencefil olsun bagam" deyiverdi. O kadar debelendik ki ve muhakkak bir kelime atamamız lazımdı ki, sonunda Ginger'ın karşılığına "şey" kelimesi uygun görüldü. Yani zorlamayla güzel olmuyor.
0
FZ
Ama uçak en azından zorla Türkçeleştirilmeye çalışılmamış bişey.

Nasıl yani? Bal gibi de zorla yapılmış bir şey. Hele bir kullanma! N'oldu, alıştık işte. Fena mı oldu? Bkz. üçgen, altıgen, vs. gibi terimler. Atatürk dönemi. Zorlama mı? Evet, bir sorun mu var? Düşünen insanlar zorlamayacak da kim zorlayacak? Zorlama olur, gittiği yere kadar. Bu zorlama topla tüfekle yapılan zorlama değil ki, yani büyük ölçüde öyle değil.

Mesela "hava düzlemi" (airplane) demiyoruz di mi

Demiyoruz çünkü anlamı o değil.

:D Problem şurda: adam bir şey icat etmiş, özelliklerine bakmış ve çarpıcı bir tanesini seçerek o şekilde adlandırmış: kompakkkkt olma özelliği mesela ;)

Çarpıcı? Nasıl yani?

Biz de illa ki bunu harfi harfine çevirmeye çalışıyoruz. Halbuki "floppy disk" yerine "disket" niye mi daha çok kullanılıyor? Çünkü, bence, onda zorla benzetmeye çalışma yok. Yani "yumuşak teker" gibi saçma sapan bir şey değil (floppy o anlama mı geliyor bilmiyorum, webster'dan öyle anladım).

"Yumuşak" lafı da çok çağrışımlı bir laf değil mi? Vallahi insan gülmek istedikten sonra zor şey değil bir sürü çağrışım bulup çıkarmak (hoop birader, sen kime yumuşak diyorsun bakiim!?, falan filan...). Pekiyi, yumuşak komik geldi. Esnek desek? O da mı komik? Yani saçma sapanlığına kim karar veriyor ki bunun? Esnek teker dese mesela birisi, bak kardeşim esniyor bu deyip 5.25"lik disketi gösterse, buyur bak büktüm, geri esnedi filan dese, tabii gençlerin bir kısmı 3.5"lik disketleri düşünürse, onlar pek esnek sayılmazdı, sert plastik ama 5.25"lik o zımbırtılar gayet esnekti. Esnek disk mi diyelim? Neresi disk resmen dikdörtgen görünüyor yahu deyip zarfa mı bakalım mazrufa mı? Komik olmaktan kaçalım derken komik duruma düşüyor gibi olmuyor muyuz bazen? Birileri halimize bakıp gülüyor mudur? Almanlar "fernsehen" dedikleri zaman çok mu komik oluyorlar mesela? Ya da 1.5 milyar Çinli televizyon lafına benzer bir laf kullanmayınca? "Herkes böyle diyor ama ya ama bana ne yaaa..." argümanının paramparça olduğu nice milyar insan, nice coğrafya yok mu? Şimdi artık hangisi komik benim de kafam karıştı, en iyisi biraz tıkınak, sonra biraz oturak, sonra az biraz konuşak, yiyek, ardından tıkız tekerlerden bir şeyler seyredek, uçak, kaçak, vs...
0
007
Yo yo, uçak için "zorla Türkçeleştirilmeye çalışılmamış" derken kastım o değildi. İnsanlara yapılan zorlamadan bahsetmiyorum ki ben (ki bence gayet de iyi olmuş Atatürk zamanında yapılan Türkçe kullanma zorlaması, nasıl saygı duymam). Benim dediğim zorlama, bir terimi çevirirken, hiç gecelerce kafa patlatmadan, tıpatıp aynısının Türkçe karşılığını kullanmak. "Hava düzlemi" örneğini onun için kullanmıştım. Anlamı umrumda değil, kastettiğim şey şu:
uçak != (air'in Türkçesi + plane'in Türkçesi)
ama
tıkız teker == (compact'in Türkçesi + disk'in Türkçesi).

Çarpıcının açıklaması... "Compact" Disk'in en çarpıcı özelliği fazla veri alması, "flash" disk'in en çarpıcı özelliği hızlı olması...vb. ve bu özelliklerin bu aygıtların isimlerinde yer edinmeleri. Elbette bu bir genelleme olamaz. Sonuçta Ginger'ın en önemli özelliği zencefil bitkisine benzemesi değil.

"Almanlar "fernsehen" dedikleri zaman çok mu komik oluyorlar mesela?"
E olmuyorlar işte, ilk paragrafta anlatmak istediğim de o benim. "Uçak" da airplane'den bozma değil, "Fernsehen" da television'dan bozma değil o yüzden bence ikisi de gülünç değil. Uçak, gidek, gelek, yapak, yiyek diyerek gülmek sadece eşseslilikten kaynaklanıyor.
0
feran
Ne mutlu ki birçok eşsesli ve metaforik kullanabileceğimiz Türkçe sözcüklerimiz var bu da dilimizin bir zenginliği. Uçak söz konusu olunca aklıma geldi "uçku" pist anlamında tutmadığı gibi nesil yerine de "kuşak" sözcüğüne rahmetli Ulunay ya da Burhan Felek tam anımsayamadım, "Oldu olacak 'uçkur' diyelim", demiş ama kuşak sanırım uçak gibi "tuttu" :)
0
FZ
Kuşaklar boyu süren serbest çağrışımlar... Oldu olacak tıkınak (acıktım sanırım ben).
0
ttk
Bu ara geçen tartışmalar epey bir kilo almanıza sebep oldu görüldüğü kadarı ile. Bence bu site sizin sağlığınız açısından zararlı olmaya başladı.
FM : Kolesterolünüze tavan yaptıran site :)
0
Zebani
Flash Memory 'ye sanırım Çubuk Hafıza filan deniyordu. Bence kullanışlı da bir isim. Kullanmaya çalıştım ama pek fazla kullanan olmayınca böyle alık alık bakıyorlar adamın yüzüne. :)
0
yilmaz
uçak sözcüğünün enteresan bir hikayesi var. aslında "uçak" uçağın ineceği pist "uçku" da bizim uçan nesne olarak piyasaya sürülmüş. Fakat uçku tutmamış bizim uçan nesneye de "uçak" demişler. tv de anlatıyorlardı.
0
simenon
Bence CD'sinin olmalı. Kaldi ki, 'sidi' Turkce okunus degil. Sorgulamamiz gereken CD'sinin mi? CDsinin mi? Yoksa cedesinin mi? olmali.. Konu hakkinda bir kac yorum yazmama ragmen az once sede olarak Fransizca okudugumda aliskanligimla yuzlestim. Bu gibi kisaltmalarda (DVD, VCD, vb), TDK anlamli bir karsilik bulmadigi surece (ki zorlaniyor cidden), ' koyup, eki yazmak en akla yatkin olan diyorum.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

MSN'de 3. Hotmail'da 6. Yazılım Geliştirmede Kaçıncı?

anonim

Microsoft, Antalya Kemer'de düzenlediği basın toplantısında Türkiye'de 14.4 milyon MSN Messenger kullanıcısı, 10.2 milyon Hotmail kullanıcısı olduğunu belirtmiş. Bu değerlerle Türkiye, MSN Messenger'da dünya üçüncüsü, Hotmail kullanımında ise dünya altıncısıymış.

Toplantıda Microsoft tarafından Türkiye bilişim pazarı konusunda açıklanan veriler ise oldukça ilgi çekici. Türkiye bilişiminin 4.4 milyar dolarlık Pazar pastası incelendiğinde Türkiye pazarının yarıdan fazlasının (2,36 milyar dolar, %54) donanıma ayrıldığı görülüyor. Yazılıma ayrılan pay ise yüzde 14 civarında (617 milyon dolar) kalıyor. Pastanın kalan kısmı ise (1,4 milyar dolar, %32) servisleri kapsıyor. Teknoloji kullanımında gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin hala donanım konusundaki açıklarını kapatmaya çalıştığını ve yazılım ve hizmetlere gereken payın verilemediği ortaya çıkıyor.

ODTÜ Teknokent 5 Yılda 10 Kat Büyüdü (Peki Ya Silikon Vadisi?)

FZ

Radikal'deki habere göre ODTÜ Teknokent'in 2002'de 25 milyon dolar olan cirosu, yaklaşık 10 kat büyüyerek 250 milyon YTL'ye çıktı. 2005'te 149 olan firma sayısı 195'e ulaştı. 7 yıl önce 12 bin metrekarelik alanda hizmet verirken, şimdi 80 bin metrekarelik kapalı alan var. Teknokent'in AB ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri, ABD, Türki cumhuriyetleriyle İsrail ve Katar gibi ülkelere teknoloji ihraç ettiği belirtilmiş. Yazının sonundaki bir cümle ise dikkat çekici:

WikiLeaks Sarsıntısı Devam Ediyor!

sundance

Ekvator hükümeti geçmişte de birçok defa, üst düzeyde önemli dökümanı sızdıran WikiLeaks kurucusu Assange'yi güvenli ve özgür bir ikamet için Ekvator'a davet etti.

Hayatından endişe ettiği için uzun süredir havaalanlarında yaşadığını söyleyen Assange'ye, Ekvator makamlarından gelen bu sığınma teklifi Amerikan Dışişleri'nin 250,000 dökümanının iki gün önce basına sızdırılması ile büyük sarsıntı geçiren uluslararası diplomasi için de ilginç bir gelişme.

Doğrulama imkanı bulamasak da sözkonusu WikiLeaks dökümanlarının Türkçe hallerine WikiLeaksTr.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Bir Ülkenin Beyni Nasıl Felç Edilir

FZ

Bir Ülkenin Beyni Nasıl Felç Edilir*

Üzerine titreyerek yetiştirdiğiniz çocuğunuz stresli bir sürecin ardından üniversiteye girdiğinde onun zarar görmesini ister misiniz? Evladınızın kandırılması hoşunuza gider mi? Peki çocuklarınızın öğretmenleri yani üniversitedeki hocaların bir kısmı sizi ve hemen herkesi kandırsa neler hissedersiniz? Maaşınızdan veya kazancınızdan kesilen vergilerin, sizi ve çocuklarınızı kandırmaya çalışan insanlara verildiğini öğrenseniz kendinizi iyi hisseder misiniz? Böyle insanların çocuğunuza ve başkalarına örnek olmalarını ister misiniz ya da çocuklarınızın böyle insanlara dönüşmesini?

Benim bir çocuğum olsa yukarıdaki soruların hepsine hiç tereddüt etmeden "hayır!" cevabını verirdim. Dahası böyle soruların sorulmasını bile garip karşılardım.

Henüz bir çocuğum yok ama yukarıdaki soruları sormama yol açan bazı olgulardan ve olaylardan haberdar olmak beni epey rahatsız etmeye başladı. Sizi de rahatsız etmesi gerektiğini düşündüğüm için bu yazıyı yazmaya karar verdim. Neden sizi de bu rahatsızlığa ortak etmeye çalıştığımı aşağıda izah edeceğim.

Yunan Türk Dostlugu(!)

PCc0d3r

Akşama doğru canım çok sıkıldı şu eski hack siteleri vardı ya gardiyan.com cehennem.com gibi efsane diye nitelendirebileceğim siteler (yani en azından 4-5 sene önce benim gözümde öyleydiler) işte onlara bir göz atayım dedim. gördüğüm manzara şöyle; "yunanlılar turk sitelerini gün be gün hack`liyor". açıkçası çok canım sıkıldı. Bizimkiler de karşı tarafın sitelerini hacklemişler.