Bir (f) koyun MSN'e, vicdanınız rahatlasın!

0
sundance
"Nickinin başına 17 Ağustos depreminde ölenler için gül koyarmısın (F ) şeklinde Bu msjı listendeki herkeze gönderir misin?"

Yok kardeşim yapmam. Çünkü bunu yapmak hiçbir şey yapmamaktandaha kötü bir şey. Çünkü bunu yapınca, bir şey yapmışım gibi düşüneceğim, ama oralarda bir yerlerde "vayy be ne kampanya yaptım kitleleri arkamdan sürükledim" diyen bir sivrizekalının egosunu tatmin etmiş olmak dışında bir şey yapmamış olacağım.
Daha da kötüsü depremden sonra enkazlarda çalışan, ordaki insanlara yardımcı olan birçok fedakar insanın çabasına, emeğine küçük de olsa ortak olduğum gibi bir hisse kapılacağım. Ve gerçekte hiçbir şey yapmamış olacağım.

MSN'e (F) koymak mı bütün yapılabilen? Bu kadar aciz miyiz? Çıkıp "N'oluyor kardeşim, depremin üstünden bu kadar zaman geçti, onsekizbin kişi öldü, binlerce bina yıkıldı, hala aynı tas aynı hamam. Nedir sizin derdiniz?" denilemiyor mu da kendimizi harflerden güllerle avutuyoruz?

Daha önce buna benzer düşüncesizce forwardlar üzerine Fazlamesai'de çok güzel bir yazı yayınlanmıştı. Onu okumanızı tavsiye ederim.

Görüşler

0
cirmiktian
Katiliyorum, zaten herzaman yapılan veya yaptıgımız seyin aynısı;
Yaprağa Takılıp ormanı gormemek.
gul koy butun dertler bitsin....
0
darkhunter
Bu tip olaylar bütün dünya da yaygın uzun zamandır. Daha bu sabah "afrikalı bebelere" yardım ile ilgili 3 tane spam aldım. Bu tip spam ler v.b. söz konusu yardım ihtiyaçlarını da yardım etmek isteyenleri de konudan uzaklaştırıyor. Yazıda da bahsedildiği gibi direkt yardım etmek söz konusu iken millet mesajı yönlendirmeyi ya da koluna sarı bir bileklik takmayı tercih ediyor. Manasız buluyorum. Yardım, konu ne olursa olsun, bu şekilde yapılmaz...

Bu iş, bebelere lolipop dağıtıyoruz katkı için hs no'muz şu... şeklinde de olmuyor.

Bir tavsiye: Eğer birilerine, bir oluşuma yardım etmek istiyorsanız direkt onunla bağlantı kurun ya da konuyla ilgili vakıf ve organizasyonlarla... Özel sektör ile değil, çünkü bu konu bir reklam aracı değil. Kulvarları karıştırmayalım.
0
bm
Katiliyorum katilmasina da:

<i>Bu iş, bebelere lolipop dağıtıyoruz katkı için hs no'muz şu... şeklinde de olmuyor.</i>

Burada cikan haberden bahsediyorsaniz[1], niye olmuyor onu anlamadim. Adamlar ne hazirladiysaniz gelip alip cocuklara goturuyorlar, hazirlamak istemiyorsaniz parayla yaptirabiliyorsunuz. Olmayan nedir? O gurup benim gorebildigim kadariyla ozellikle bunu reklam olarak kullanmamaya da gayret ediyor. (Benim bir alakam yok yanlis anlasilmasin. Cocuklara kitap kalem lilipop gondermek yeterli degil daha fazla yapalim diyorsaniz da hemfikirim.)

[1] http://www.fazlamesai.net/index.php?a=article&sid=3183
0
darkhunter
Evet daha fazlasını yapmak gerek. İyi niyetli olduğunuzdan eminim ama bu çocuklara kalem, cetvel, lolipop dağıtan zihniyet, biraz vicdan rahatlatıp hayata devam etme eğiliminde gibi geliyor bana. Yanlış anlaşılmasın tabiki bunlar gerekli ve tabiki bu şekilde de yardım edilmeli, hiç olmamasından daha iyi kuşkusuz...

Rahatsızlığım, bahsi geçen haberle ilgili de değil aslında, genel bir tutum. Benzer minimalist zen kampanyaları bazen buz dağının altını unutmamızdan başka bir işe yaramıyor. Bunu hatırlatmak istedim sadece... Zarfı gönderdiğim çocuğun kendisine küfür edilmiş gibi hissetme ihtimali beni utandırıyor doğrusu. Bu iş böyle olmaz dememin nedeni bu. Bunlar sadece benim fikirlerim hiçbir kampanyaya bağlanmasın bu arada. Sadece daha ciddi yaklaşmamız gerek galiba...
0
darkhunter
Bu arada konu yardımsa ve özel bir girişim varsa ben "güven" gerekçesiyle uzak durmayı yeğlerim...
0
sefalet
Şimdi bir gariplik var gibi geliyor bana.MSN de adımızın başına gül, yaprak, bayrak koyunca birşeyler yapmış gibi hissetmek ne kadar sağlıklı bir duygudur birazda bunu düşünmek gerek.Böyle yapınca sorun bu tür bir kitlesel dışavurumu başlatanda mı olur? ya da "bebelere" lolipop dağıtanda mı olur? Sorun acaba bir şey yapmış hisseden bizde olmasın?

İnsanlar adlarının başına ne koyarsa koysun bunu bir şey yapmış saymak zaten sağlıklı bir düşünce değildir.Ama bu yüzden de herhangi bir sosyal yardım yada kitlesel dışavurum şekillerini suçlamamak gerekir.

Yıllarca insanların duyarsızlığından yakındık şimdi bunu herhangi bir dışavurum yapıldığında yadırgamaya dönüştürmeyelim.

Sosyal yardım öyle bir şey ki en ufağı bile bir fark yaratır bunu unutmamak gerekir.Bana sorarsanız pek çoğu havanda su dövmek yada "gerçek sorunun" üstüne örtmek için kullanılır.(live 8 örneğin, yada fakir ülkelerin borçlarını silme hikayesi)

Hayır bunlar olmasın dediğim yok sahile vurmuş denizyıldızını tekrar suya atmak misali tabiki yararı olacaktır ama sorun ortadan kalkmayacaktır.Attığınız deniz yıldızının yerine başka bir yıldız gelecektir.Bu madalyonun başka yüzü tabi.
0
bm
Buyuk olcude katiliyorum ama:

<i>Yıllarca insanların duyarsızlığından yakındık şimdi bunu herhangi bir dışavurum yapıldığında yadırgamaya dönüştürmeyelim.</i>

Ben boyle dusunmuyorum. Isin Istanbul tarafini birakalim, zelzelenin vurdugu yer Turkiye'nin cok fakir bir bolgesi degil. Yani soz konusu olan duyarlilik imkansizliktan ziyade gaflete karsi olacak herhalde. Bir de anlayamadigim isler var bunda. Hurriyet okullar yikilmasin diye bir kapmanya yapti, ama sonuclarini aciklamadi (hangi okul, kim kac paraya yapmis bilemiyoruz yani. Sorumlu bilinmiyor, problem nerededir bilinmiyor, o zaman bu caba neye yaradi?). Odalar bagiriyorlar 'biz size demistik ama birsey yapilmiyor' diye, ama yikilan binalarin arkasindaki bir cuval evrakta imzasi olan uyelerini ihrac ettilerse de ben bunun haberini gormedim.

Bugun Istanbul'da buyuk bir felaket olsa cesetlerimizi sokak kopekleri kazip yiyecek bunu biliyoruz. Tavsiye ederim komsularinizla bir konusun bu konuda, baktiralim yaptiralim filan diye. 'Yaa evet' yahut 'devlet yapsin' veya 'dogru ama ne yapalim, hepsi namussuz'un disinda birsey duyarsaniz buraya yazin, ciddi ciddi tasinmayi dusunebilirim. Bunlar ev ve araba sahibi insanlar, Turkiye ve dunya olcusunde fakir insanlar degiller ama evlerinin saglam olmasi onleri ilgilendirmiyor pek. Gazete'de televizyonda da 'eseklik etmeyin' diye bir yayin cikmiyor anladigim kadariyla. Ben bu 'birsey olmaz abi' tarzinin bir turu mudur, yoksa 'bu korkan mendebur kendi yaptirsin' tarzi midir, kendi kendine caresizlik doldurusu yapip rahatlamak midir anlamis degilim.

Duyarlilik farkindalik bilmemne tek baslarina bir ise yaramiyor, birsey yaparmis gibi yapmaya devam ediyoruz. Burada biraz sanki dogru laflari edersek birsey olmus gibi gelmesi soz konusu da olabilir, biraz dua gibi belki biraz da cevreye uymanin rahatlatici etkisi var. Benim Sundance'in tepkisinden anladigim bu (ve katiliyorum).

Sosyal yardim dediniz de, siz belki bilirsiniz, bir ara cok carpici bir benzetme cikmisti sosyal yardim konusunda simdi aradim bulmadim. Soyledi galiba: iste bir sekilde yeni ve cok pahali arabanizi bir yere park ediyorsunuz dolasmaya cikiyorsunuz. Dolastiginiz yerde oynayan cocuklar var. Sonra tren mi geliyor toprak mi kayiyor neyse bir durum oluyor, ya arabayi ya cocuklari kurtaracak bir durumda kaliyorsunuz. Soru su, o durumda tereddutsuz cocuklari secenler aslinda ona birebir oturan durumda niye arabayi seciyorlar?
0
sefalet
Ben insanların duyarsız olmadığını yada "sanki dogru laflari edersek bir sey olmus gibi gelmesi" gözleminin doğru olmadığını söylemiyorum.Tam tersini söylediğimi düşünüyorum.Yalnız eleştiriyi kurarken pirenin içinde çirit attığı yorganı yakmayalım diyorum sonra lazım olabilir.

Duyarsızlığı eleştirirken duyarlılık olarak tanımlanabilecek davranışları da arada kaynatmayalım kaygısı duyuyorum.

Deprem konusu epey karmaşık bir konu.Deprem olduktan sonra (malum bölgelerimizde ve malum hasarların olduğu) düşünmeye başladık ki dersimizi alıcaz, bilinçlenicez falan filan.Açık söylüyorum bu tür bir bilinç sıçraması bugünü geçtim tarihte bulmanız zor.Deprem konusunda sorunu biliyoruz "YAPILARIMIZ ÇÜRÜK".Buraya kadar sorunu biliyoruz hadi çözelim demek yetmiyor ama malesef.Başka pek çok koşulu hesaba katmazsak o zaman duyarsızlık olarak tanımladığımız durumu "keyfiyet" olarak açıklama yanılgısına düşebiliriz.Kimse ölmek istemez ama sistem eğer size 30 yıl içinde ciddi bir deprem olacağını bilmenize ve içinde yaşadığınız yapının çürük olduğu bilgisine rağmen bu ölüm korkusunu unutturuyorsa bu işte gariplik çok derinlerde demektir.

Yaşamak o kadar zahmetli, yorucu ve yıpratıcı oldu ki insanların durup düşünmeye hele öndeyide bulunup önlem almaya fırsatları kalmıyor.

Yanlış anlaşılmasın bireylerin kusuru yok herşey toplumsal sistemin bireyi soktuğu durumda demiyorum.Ama büyük ölçüde böyle diyorum.Yoksa genetik olarak ilk güdüsü hayatta kalmak olan bir canlının ölüm olasılığı olan bir konuda bu kadar duyarsız davranmasını bilimsel olarak açıklayamayız.

Dünyanın hiçbir yerinde bu türde bir bilinç sıçraması yaşanıp, insanların organize olduğu bir toplumsal hareket ben bilmiyorum.Toplumu organize eden yada toplumsal organizasyonun adresi Devlet ve sivil kuruluşlardır.

Topu devlele atıyor gibi gözükmek istemem ama bu durumda olmamızda ana etkenlerden biri geçmişte doğru yönetilmememizdir.İnşaat kalfasının bir süre sonra palazlanıp ülkenin her yerine yaptığı yapıların varlığını düşünürseniz, sorun çok köklü.

Duyarlı olmalıyız bunu hafife almayın devletten talep etmeyi bilmeliyiz, talep uygulamaya geçmediği zamanda cezalandırmayı bilmeliyiz.Bunun ikiside bizde pek yok.



0
afsinbeyx
Bu sabah bir arkadasIm aynen bu yazIlan seyi forward etti. Sevdigim bir arkadasIm oldugu icin kotu bisey soylemedim fakat tabii ki dedigini yapmadIm.
Aynen burda yazan sebeblerden dolayI.
Hersey ne kadar kolay ? Bir F koy depremi protesto et , trafik kurallarIna uymayan insanlarIn yaptIgI kotu davranIslara , karayollarInIn neden yogun oldugunu dusunmeyen yoneticilere , yola mucur dokup isaretleri duzgun yerlestirmeyenlere yani kIsacaz hepsine birden "trafik canavarI" diyelim ve sanki uzaydan gelmis bir canavar gibi davranalIm, biz yapmadIk sanki.
Deprem de aynI. O binalarI yapanlar , hala onlem almayanlar ne yapIyor ? Biz neler yapIyoruz ? Bir F koyuyoruz MSN'de , olup bitiyor.. Bu kadar kolay mI.
Aksam haber programlarInda cIkacak : "milyonlar MSN'de gul koydu profile'Ina , depremde olenler anIldI"..
Ne kadar guzel (!) degil mi? Tam da haberi magazin magazini haber sana medyamIza gore.

isin bir baska boyutu da "forward" hastalIgI..

Toplu mesaj , toplu mail , bir tane imzalanIp fotokopi ya da daha gelismis araclarla cogaltIlan tebrik mektuplarI , topluca profillere gul koymalar..

Ne kadar kolay , tek tusa bas , olenler anIlsIn , kutlanacaklar kutlansIn , protestolar yapIlsIn.

Peki ya gercek ne oldu ? Gercek tepkiler ? Gercek onlemler ? Gercek tebrikler , arayIp sorarak , gercekten sesini duyurarak.

Sonra da "internet insanlarI antisosyal yapıyor" yakInmalarI.

Tabii yapar bu gibi seylere alet olunursa..

Herneyse..
0
parsifal
bende (f) koyanları protesto ediyorum ve sonuna (so) koyuyorum. Oturduğum yerden ancak bu kadarını yapabiliyorum. Biliyorum çok düşüncesiz çok acımasız hatta bi o kadar da hayvanım. Ama bi arkadaşımızın babası ne demiş: "Olum ne olacaksan ol ama en iyisini ol!"
0
sefalet
Belki sorun hangi harfleri koyacağımız değil bu işin oturduğumuz yerden olmayacağını bilmektir.Belki o zaman olacağımızın en iyisi olabiliriz.
0
blacklungfever
ben koydum gulu icim rahatlatsin diye, vicdani masturbasyon! haha
0
Anduril
İyi de insanlara hatırlatmaya ne gerek var?!?!?! Ve de insan gülü görünce sevinecek mi? Sosyal duyarlılıkla alakası olmayan bence boş bir kampanya. Yarayı deşmeye gerek yok!!!
0
redogre
Yahu bende bu (f) ne diyodum, gaimde bakıp.

Benim aklıma hep şu balık tutma balık verme hikayesi geliyor, live8 de yardımlar sayesinde hayatta kalan bir kız çıkıp konuştu, onun için hayatta kalmak demekti çünkü bu yardımlar. Ama tabii olarak ölüler çıkmadı televizyona "Verdiğiniz para bir kısmımızı yaşattı ama biz öldük, bize yetmedi. Birşeyleri değiştirmek yerine göze daha az batar hale getirdiğiniz sürece bizden daha çoğu ölecek." diyemediler.

Ben açıkçası parasal yardıma da karşıyım. Çevrecilere de karşıyım. %2 lik ozon delici gaz indirimi için Bush on takla attı, ee sonuç? %2 ! eh bize kansersiz 2 ay falan kazandırır.

Benim en büyük korkum kansere kesin çare bulmaları. Niye derseniz, büyük bir olasılıkla çook pahalı olacak ve nası olsa artık çaresi var diye kimse iplemiyecek, paran varsa yaşarsın...

Eskiden köyün şifacısı köyün en fakiriydi, ne zaman doktorlar, ilaç firmaları zengin oldu, biz o noktada hapı yuttuk.
0
robertosmix
Canı sıkılanın FM'yi blog niyetine kullanması ilginç tabii.. Moda oldu herhalde.
0
feran
Ben bu konuda dün (16 Ağustos) Japonya'da 7.2 ölçek deprem olduğunu ve sadece 30 kadar (kesin sayıdan emin değilim ama 50 kişiyi geçmediğinden eminim) kişinin YARALANDIĞINI hiç ölen olmadığını hatırlatmak istiyorum. Gül yerine bu haberi herkes görseydi ve TV'lerimizde deniz-güneş-kum-mayo haberleri kadar yer alsaydı birileri belki utanırdı, birçok kişi de uyanırdı. Neymiş; DEPREM ÖLDÜRMÜYOR BİNA ÖLDÜRÜYOR...
Allah herkese her konuda duyarlılık ve sorumluluk duygusu nasip etsin, yöntem nasılsa bulunur.
0
feran
Ben bu konuda dün (16 Ağustos) Japonya'da 7.2 ölçek deprem olduğunu ve sadece 30 kadar (kesin sayıdan emin değilim ama 50 kişiyi geçmediğinden eminim) kişinin YARALANDIĞINI hiç ölen olmadığını hatırlatmak istiyorum. Gül yerine bu haberi herkes görseydi ve TV'lerimizde deniz-güneş-kum-mayo haberleri kadar yer alsaydı birileri belki utanırdı, birçok kişi de uyanırdı. Neymiş; DEPREM ÖLDÜRMÜYOR BİNA ÖLDÜRÜYOR...
Allah herkese her konuda duyarlılık ve sorumluluk duygusu nasip etsin, yöntem nasılsa bulunur.
0
simor
Belki klasik olacak ama,
Aslında bu konuları 17 ağustosta değil hergün konuşsak. Çünkü gelecek olan depremde bir felaket ve daha da kötüsü kaos yaşayacağız.
17 ağustos sabahı sabah işe gitmek için yola çıktığımda insanların suratları hala aklımda. Arkadaşlarımdan yakınları veya çocukları ölenler ve kurtulup hala psikolojik çöküntü yaşayanların durumları içler acısı. Paraları olmadığı için profesyonel destek alamayanalar, evsiz kalanlar vs.. Yaşarken ölmek bu demek heralde. Bunların büyük oranda sebebi ise doğal afet değil de 3 torba çimentonun hesabını yapan veya 2 kruşluk kafalarını kullanmayıp ustalarından ne öğrendilerse onu kanun sayan şerefsiz insan kırıntıları.

Halk halk olmadıkça, bu hertarafımızı saran kadercilik hastalığından kurtulmadıkça daha çok öleceğiz ve öldüreceğiz. Dünyanın bütün ülkelerin arasında en çok potansiyel katil barındıran ülke bizim ülke heralde.

Devlet denen boş kağıt ise üzerine sadece borç hanesi yazılan bir parjömen parçası işte. Bizim, bilim adamlarını dinleyip bu şehri yeniden inşa etmemiz hiç zor değil. Adam bar bar bağırıyor orda binaların kontrol edilip yıkılacakların acilen yıkılması gereklidir diyor. Kaldırım yapan yaptıran zihniyet daha toplu taşımayı bile üzerinden grostonlarca tanker geçen boğaz geçidine daldırma tüple çözmeye çalışıyor.
Komşusunu mu düşünecek? İnsanını mı düşünecek.

Bir ülkede insana verilen değer aynı zamanda kendine de ne kadar değer verdiğiyle ölçülür. Ama dağda bilerek aç ve cahil bırakılmış insanlarımızı şehre dolduran zihniyetler doğal nüfus kontrolu olarak bakıyorlar bu durumlara. Onların doğal seleksiyonu bu.
Biz de elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz. Çünkü biz belimizde silah, ağzımızda yavan politikacı nidalarıya dolaşmıyoruz.

Bizim, özbenliğimizi koruyarak bu hayvanların arasına girip onları evcilleştirmemiz ve adam etmemiz gerekiyor. Bize düşen görev de bu. bir nesil 3 nesil 5 nesil yok olacak. Biz kaybolacağız ama bir amacımız olacak bari hayatta. Herkesin bir amacı vardır bu hayatta yanlış anlamayın. Fakat oturduğum odada biri osuruyosa kalkar bi çift laf ederim ona. Bana da etsinler herkes etsin.
0
simor
Parjömen ne yau.
Pardon parşömen olacaktı
0
sametc
benim vicdanım böyle hiçmi hiç rahatlamaz.

bunun vicdan ile değil sundance hocamın dediği gibi bir sivsizekalı birinin gururunu okşamak ile alakası var......

benim vicdanım direkt olay yerinde yardım etmek veya para yardımı ile rahatlar.......

0
rainstorm
öncelikle kendi kendime hayıflanıyorum. neden sundace la aynı düşünceye sahipken konu hakkında neden bunu bi şekilde dile getirmedim diye.Konudan alakasız olarak neden birileriyle aynı düşünceye sahipken illa birilerinin ön ayak olmasını bekleyip neden sesimi önce duyuramıyorum/duyuramıyoruz. Gelelim konumuza inanın samimiyetle sölüyorum bu şekilde bişiler yapmak lazım diyen insanlar hede hödö den başka bir şey değil.Belki buna(hede hödö) kendimde dahilim (öz eleştiri önemlidir) ama lazım/keşke yerine olayları direkt aksiyona döken insanlar olmasa dünyada bir çok şey gerçekleşmezdi diye düşünüyorum. Hiç bir şey yapmayıp hani su kendini iy pazarlayanlar var ya aynı tipler işte. Çevrenize bi bakın; bir kelimeyle bitirilecek olayı 10 cümle ile anlatıyorsa, çok popüler görünüp her türlü boş aktiviteye ön ayak oluyorsa,cok iş yapıyor görünüp aptal patronların gözünde iyi bir yerde duruyorsa (aslında sizin bulunmanız gereken bir yer) ve o kişiyede sinir oluyorsanız o kişinin msn inde (f) vardır.saygılarımla.
0
anonim
Bundan 7 sene once ICQ da hergun "bu msg ı bilmemkac bin kisiye forwardlayabilirsek su olacak bu olacak" tipli mesajlar geliyordu. Sonunca cok sıkıldım ve uzunca bir msg yazdım. Mesajda ICQ nun paralı olmayacagını(AOL yeni almıstı Mirablisi, cok modaydı bole msglar) kankanseri kızların ICQ mesajıyla kurtulmayacagını oldukca tatlı/sert/bıkkın bir dille anlatıyordum. Msg i bir kere yazdım ,Notepad e kopyaladım. Ilk gelen malum mesaja cevap olarak attım. 5 dakika sonra benim yazdıgım mesaj bana aynı kisiden geri geldi. Nasıl yani derken farkettim ki bana "geyik" mesajı atan kisi benim mesaji begenmis, bunu tum listesine forwardlayayım demis, sonucta bana da geri donmus. Karmasık duygular icine dusen bendeniz ise bir sure ICQ ya girmemeye karar verdim.

Burada ve f li msn isminde elestirelecek sey cok genis bir bakıs acısıyla bakıldıgında dunya gencliginin sistematik olarak dusuruldugu durumdur. 68 yılında fransada baslayan anarsist ve protest akım, cok agızlar yaktıgı icin son 30 kusur yıldır cesitli koreltme teknikleri ile engellenmektedir. Eskiden en ufak bir olayda sokaklara dokulen genclik, artık MTV si, bol paparazi haberleri ile hayatımızın heryerine kadar giren yuzeysel, kor ve tepkisiz hayat gorusu ile tepkisini(!) icq da msn de isim degistirerek, msg forwardlayarak gostermektedir.

Yıllar once okudugum bir arastırmada universite gencligine parası olması durumunda nasıl harcamak istedigini sormuslar. Gencligin %60 dan fazlasının bu parayı bogaza nazır luks gecekluplerinde harcamak istediği ortaya cıkmıs. Bundan carpıcı bir sonuc olamaz kanımca. Medyanın nasılda baslatılan trendlerle insanları zehirlediginin, onları ici sonderece bos olan parlaklıga ozendirdiginin kanıtıdır.

30 yıllık degerli bir devlet tiyatrocusunun oyun basına, gecede odacıyla aynı ucreti aldıgı, daha dogrusu devletin sanata bu kadar deger bictigi bir ulkede daha farklı sonuclar gerceklesmesi zaten dusunulemez.
0
sundance
Diyorum işte, şu haberdeki daha önceki makale ile ilgili linki bir tıklayın.

Her Ramazan'da yardım maillarının arttığını, insanların hiç okumadan araştırmadan, yıllar önce vefat etmiş arkadaşlarla ilgili, dangalakça bir forwardlama güdüsü ile mail gönderdiklerini, bundan dolayı dolayı, ailelerinin her mail aldıklarında biraz daha kahrolduklarını, yardım isteyen sağlık ocaklarındaki personelin, çok önceden gelen yardımlarla ilgili hala gereksiz yere yardım gelmesi yüzünden dolandırıcı durumuna düşüp haklarında dava açıldığını ve daha birsürü saçmasapanlığı okuyabilirsiniz.

Düşüncesizce yapılan bir işin sonuçlarını bazen uzun uzun düşünmek gerekiyor.
0
sefalet
Bence sapla samanı bir güzel karıştırıyorsunuz. MSN de isimlerin önüne çeşitli şekiller koyarak bir şeyler üzerinde insanların ortak duygular beslediğini sembolik olarak göstermek ile e-posta yada benzeri araçlar ile mesaj tırafiği yapmak ayrı şeyler.Biri "pasif dışavurum" diğeri ise mesaj tırafiği yaratmak suretiyle "hareketli dışavurum" olarak adlandırabilir.Bunlar arasındaki farkı görelim lütfen.

Eski mesajların yıllar sonra da dolaşmaya devam etmesi hem insanları rahatsız etmesi hem de net tırafiğini boşuna işgal etmesi nedeniyle kötü tabi.Fakat bu üstesinden gelinebilecek bir durum.İnsanlar mesajları aktarmadan önce ne olduklarını biraz inceleyebilirler.Hatta tarih ve yeterli bilgi olmayan mesajları direk silebilirler.Bu insiyatif ellerinde bulunmakta.Reklam mesajları ile bu tür yardım ve dışavurum hareketlerini birbirine karıştırıyoruz.

Kimse kan kanseri için nette gezen mesajların boşa olduğunu düşünmesin iyice bir incelesinler.Bunu nette gördüğü mesaj sayesinde kan kanseri gencecik bir insana yardım etmiş biri olarak söylüyorum.Bir şeyler hoşumuza gitmiyor olabilir ama bu bütün sepete çürük deme hakkını vermez bize.

1.insanların tepkilerini ve duygularını ifade etmesi (ister gül koysun msn de ister başka bir şey) iyi bir şeydir.Hele asosyalliğin arttığı ve her şeyin sanallaştığı modern dünyada.

2.Boş içerikli ve maksatlı mesajlara herkes karşı ama bunları engellemek yine onları eşe dosta aktaran bireylere düşmektedir.Ve bu tür mesajlar ile sosyal yararı olan mesajları ayırma zorunluluğunun anlaşılması gerekir.

3.Sosyal konularda "sadece" pasif dışavurumlar yapıp bir şeyler yaptığını düşünmek bu tür düşünen insanların sorunudur.Bir eylem amacı dışında etkilere yol açmıyor diye eleştirilemez.
0
sundance
3.Sosyal konularda "sadece" pasif dışavurumlar yapıp bir şeyler yaptığını düşünmek bu tür düşünen insanların sorunudur.

Bu aslında <b>böyle düşündüğünün farkına varmayanların</b> sorunudur.
0
yetgin

Ali Kırca bugünkü köşe yazısında terörün neden başarısızlığa(korku salma noktasında) uğra(dı/yaca)ğı noktasında beşerin hafızasızlığından yola çıkarak kendince umut dolu bir yazı yazmış. Nedense insanoğlu hakkında yalnızca bir bulantı oluşturdu bende.

Gelelim " çünkü "süne. Terörün, insanları ölümle korkutamayarak, asıl amacında yenilgiye uğramasının sebebi; insanların hep birlikte, topyekun " kahramanca " davranmasından değildir. Tıpkı ölüm korkusunun kendisi gibi, terör korkusu da " hayatın en büyük mucizesi "ne yenilir aslında: Unutmak. Evet. " Unutmak "tır o mucizenin adı.

Siz bugün nikinizin başına gül de koysanız, kanda koysanız, bugün bir işe yaramadığı gibi, yarın bugün işe yaramadığı kadar bile yaramayacak.

İnsanoğlu böyle. Birşeyleri düzeltmeye uğraşmaktansa, kendini avutmanın bir yolunu bulmada uzmanlaşmayı tercih ediyor.

Hal bu iken, aternatifini sunsanız bile çaba göstermektense unutmayı yeğleyecek olan kişiler gül koysa ne olur msnlerine, koymasa ne olur? Buna karşı çıksanız ne olur, çıkmasanız ne olur? Ha biz yanlış yapıyoruz, önce kendi apartmanımızın fizibilite testini yaptıralım mı diyecekler?

Yada insanların kimliklerini cep telefonlarının modelleri ile ifade edileceğini sandığı (aslında kimliksizliklerini de çok iyi ifade ettikleri), televizyonların bir kaç yıl içinde çocuk mezarı haline gelen tepeleri değil, üstünde üstsüzlerin güneşlendiği kum tepelerini ilgi çekici kıldığı (suçun hepsini TV ye vermiyorum yanlış anlaşılmasın), 100 yıldan fazladır aktif savasta olan ABDnin askeri kaybından daha fazla trafik niyazisi verişimizi, otabanda makas atarak ilerlemeyi geçtim trafik ışıklarında kırmızı yanarken yayaların üstüne üstüne sürenleri bile engelleyemediğimiz düzensizlikler, adaletsizlikler ve bireylerine birey olmayı, sosyal bilinci ve hatta çalışanlarına çalışan haklarını bile öğretememiş güzide ülkemde,

her gün sokağa çıkmak ayrı bir macera iken 30 yıl içinde gerçekleşmesi çok muhtemel bir depreme önlem alınmasını, bilinçli olunmasını beklemek nasıl bir bekleyiştir?

Bu kadar yüzeysel mi?

(Kurduğum uzun cümledeki, düşüklüklerin farkındayım, özne nesneler yer yer birbirine karıştı, özne yüklem uyumsuzlukları var, ama ben de düştüm artık mecalim kalmadı, sanırım meramımı biraz anlatabildim, ben yatmaya gidiyorum, bizim çocuk(küçük ve haşarı olanı) bugün de camdan balkondan düşmedi, şükredip, zıbaracağım. Karamsarlığım için özür dilerim. İyimser olmak için kendim birşeyler yapana kadar herhangi bir sebep göremiyorum...)

0
bm
Gecmisteki acilari unutmak veya alismak ile gelecek ile ilgili sorumsuz davranmak farkli seyler. Elbette insanlarin acilarini unutmalari bir nimet. Ecelle olum de var bu dunyada, sirali olursa butun buyuklerimizi gomuyoruz biz toprak altina girmeden. O acilara dayanacak ve hayatimizi devam ettirebilecek bir yapimiz var. 'Mucize' denir mi buna bilmiyorum, ama gerekli oldugu da mevcut oldugu da acik bu mekanizmanin. Hos degil, ama yapabilecegimiz birsey olmamasini kabullenip yuruyoruz. O konuda 'ne yapabiliriz'in cevabi 'caresi bulunamadi' cunku.

Deprem isi oyle degil ki? Caresi var. Yeni binalar icin isler dogru yapilacak, eskiler de tamir edilecek. Bu iste benim cok kisitli gozlemlerimden cikartabildigim problem insanlarin teknik adamlara guvenmemeleri, riski hesaplayamamalari ve bir sekilde biraz zorlamayla imkani yeteceklerin dahi devletin _kendilerine_ birseyler yapmasi gerektigini dusunmeleri.

Teknik adamlara guvenmemekte hakli olabilirler, benim duydugum argumanlarin icinde evvelce bahsettigim 'yahu bu projeleri yapanlar, kontrol edenler, gelmeden imza atanlar da muhendis ve mimar degil miydi? Bilerek mi yaptilar? Simdi mi guvenecegiz?' tarzi var. Profesyonel imzanin haysiyeti yok pek memlektimizde, cezai sorumlulugu da uygulanmiyor. Dikkat edin boyle attigi imzadan dolayi basi belaya giren hakim olsun, fenni mesul olsun, belediye muhendisi olsun gazete haberi oldugunda genellikle '15 gun rapor aldi' gibi ek bilgiler de cikar. Yani bu sefer imzasi yuzunden basi derde giren bir insan icin bir doktor hasta olmadigi halde hastadir diye rapor yazip imzalamis. Muhabirler bunu yazarken 'kepazelik ustune kepazelik' diye haber yapmiyorlar, gayet normal geliyor.

Risk hesabi belki kendi hayatininda ileriyi gormeye ve etkilemeye calismak yerine etrafa bakip insanlarin yaptiklarini taklidi kestirme olarak secme meselesi olabilir. Bunu sonunda olum olmayan ama sonunun iyi olmadigi kestirilebilen islerde de goruyoruz. (mesela herkes yapiyor diye kredi karti borcu yapmak, borsa cikiyor diye riskli yatirim, kimse calismiyor diye ders calismamak vs.) Belki o noktada bir iki kisinin gorunen birseyler yapmasi digerlerinin de taklit etmesine yol acabilir. Bilemiyorum.

Bu devlet yapsin lafi en anlayamadigim taraf. Imkani zorlayarak da olsa yetecek insanlardan bahsediyoruz birinci adimda. Devletin yapacak oldugu sey zaten onlara degil, onlardan aldigi maddi kaynak ile fakirlere olabilir. Insanlar 'yemeden yapsinlar, cok da sikayet etmeden vergi veririm" filan demiyorlar, bir sihirli hal olacak bes kere devlet diyecegiz ve isler kendiliginden yapilacak gibi konusuyorlar. Bunun sebebini hic cikartamiyorum ben. Belki TV'den bahseden arkadaslarin dedigi gibi politikacilarin kivirttigi yalanlari duya duya hakikaten inanmis insanlar?

Herneyse, kendi evinde bu konularda henuz basarili olmamis biri olarak zaten benim birsey dememem lazim. Benim hayret ettigim bir iki mutesebbis muhendis ile sigortanin ne ise yaradigini bilen sigortacinin nicin bir araya gelip 'biz konrol ve tadilat yapiyoruz, bunlar da bizim yaptigimizi su muazzam paraya sigortaliyorlar' filan seklinde hem hizmet edip hem ekmek yemedikleri. Belki vardir bunu yapanlar da ben bilmiyorum? Insanlara hayatiniz iyi olacak diye boyali gazoz, karaktersizliginiz yok olacak bir farkiniz olacak diye statu cihazi satmayi bilen, isi ikna etmek olan insanlar var, "gebermeyeceksiniz!" diye bu hizmeti satmak cok zor olmasa gerek?
0
sefalet
"Herşey devletten beklenmez" lafı bizde pek moda oldu ama şunu söylemek isterim bu lafın ardına sığınmak bana biraz yıllarca ilgi görmemişliğin bir yansıması gibi geliyor.Genelde bu laf sivil toplum hareketlerini özendirmek için kullanılır ama nedense bizde artık devletin öz görevleri için bile kullanılıyor.

Hayır devlet beni korumak için milyar dolarlık ordu kuruyor ve besliyorda yine beni korumak için neden yapılarımı kontrol etmesin ve düzene girmesini sağlamasın anlayamıyorum.Bu devletin asli görevlerindendir yoksa devlet vergi koyucu kurum değildir ki.

DASK diye bir şey var devletin depreme yönelik olarak yapıların sağlamlığını kontrol eden ve buna göre yapının yapı özelliğini sigorta eden bir uygulama.Bu bir hizmettir.Geç kalınmış hatta eksik bir hizmettir ama benim devlet tanımım içinde devletin doğal olarak vermesi gereken bir hizmettir.

http://www.dask.gov.tr/bilgi/sss.htm

Ayrıca özel sigortalarda bulunmakta.Sigorta yapılırken yapıların kontrol edilmesi hem yapı kalitesini hem de olabilecek zararların karşılanmasını sağlamaktadır.Maliyetlerde gayet ödenebilir sınırlarda.
0
bm
<i>Hayır devlet beni korumak için milyar dolarlık ordu kuruyor ve besliyorda yine beni korumak için neden yapılarımı kontrol etmesin ve düzene girmesini sağlamasın anlayamıyorum.Bu devletin asli görevlerindendir yoksa devlet vergi koyucu kurum değildir ki.</i>

Iyi de devlet orduyu bizi diger devletlerin ordularindan korumak icin ayakta tutuyor. Ben gordugumu soyluyorum, zengin olmasa da zorlansa gucu yetecek insanlar bir sekilde kayitsiz kalabiliyorlar. Iste ne bileyim betondan tugladan bina yapilmis, malzemesi tamam midir soyle sarsilrisa ne olur diye bakilip ya ic rahatlatilacak ya caresi fiyatlandililacak alt tarafi. Maddi kulfetine katlanilabilineceklerin bunun yaptirmamasi abes biraz. Bir de her turlu izni alinmis kaydi kuydu olan yapilardan bahsediyoruz. Hani ne bileyim bir yere gecekondu dikilmis devletin haberi yokmus durumu degil ki?

Insanlar belediyeyi filan pek sevmiyorlar, personeline guvenmiyorlar ama diger taraftan da ne kendi sorumluluklarini almak istiyorlar ne de devlet yapmiyor filan demekten vaz geciyorlar. Ben de anlayamiyorum nasil is diye. Her is boyle degil halbuki. Maddi kulfeti cok daha dusuk gerci ama, en azindan Istanbul'da dogal gaz satan Igdas, manometre ile gelip tesisati kontrol ediyor mesela. Insanlar gazdaki tehlikeyi gayet iyi anliyorlar ve korkuyorlar herhalde ki yonetmeligin gerektirmedigi durumlarda dahi 'aman hemen gelsinler baksinlar' demeye bir heves var. Ayni hevesi elektrik tesisatindaki duzgun topraklama icin goremiyorum mesela. Halbuki yuksek tirajli gazetelerde 'elektrik carpti ve oldu' diye haberler de cikiyor.

DASK'i sordum, bana soylenen gelip bakmadiklari ve bir kere de yakayi kaptirdiginiz zaman devamli odemeye mecbur edilmeniz. Belki yalan soylediler bilmiyorum. Ekspertiz isinde tavsiye edebileceginiz dogru durust biryer varsa, cok makbule gecer ama. Benim yukarida sigortadan kastim devletin havuz yaratmasindan cok muhendisin yaptigi isin arkasinda duracak ve isler kalitesizse muazzam cani yanacak bir kurulusla halkanin tamamlanmasi idi. Yani felaket olunca bir havuzdan para almaktan ziyade, isi baskasi icin muazzam maddi yuk riski haline getirip duzgun yapildiginin kontrolunu saglamakti kafamdaki maksat.
0
sefalet
Şimdi bm dediğinizi anladım ama uygulamada pek geçerli olmuyor o.Parası olan yaptırsın bencede yaptırsın ama düşününki bir yapının bir dairesinde oturuyorsunuz 10 daire var.Sizin durumunuz iyi ödeyebilirsiniz ama komşular aynı fikirde değil.Hadi çıkın bu işin içinden.Bu noktada devletin maliyet açısından kolaylık sağlaması ve bazı şeyleri kendinin yapması gerekir.

DASK ı bir havuz gibi düşünmeyin sadece kontrol benim bildiğim kadarıyla var.Çok iyi bilmesem de iyi taraflarından biride o zaten.Sigorta yaptırmadan önce mutlaka gelip bakmaları gerekir ki ona göre yapınıza sigorta yapsınlar yada yapmasınlar.Tapu ve benzeri koşulların hepsinin uygun olması gerekiyor.Bu bakımdan mevcut yapıların denetlenmesi için yararlı bir uygulama.

Eskiden inşaat denetimi vardı ama uygulanmıyordu şimdi biliyorum ki metreküp üstünden inşaatta kullanılan beton teste tabi oluyor ve yapılar yerinde denetleniyor.Ama ne kadar düzgün sürdürülür ve iş sıkı tutulur bilemiyorum.
0
bm
Ben de sizi anladim simdi, ben insanlarin gucunun yetmeyecegi durumdan bahsetmiyorum. Biraz fedakarlikla (can bu yahu?) guclerinin yetebilecegi durumlarda dahi kayitsiz kalinmasindan bahsediyorum. Devlet gucu yetmeyenlere maliyet acisindan kolaylik yaparken _zaten_ bu insanlardan alarak yapacak iken bu insanlar _kendilerini_ dahi kurtarmak icin birsey yapmaya hevesli degiller gibi geldi bana. Isin garipligi de orada, muazzam bir tutarsizlik var. 'Insanlar fakirdir zaten guclerinin yetmesi mumkun degildir devlet veya ozel her ne ise yardim edilir' dersine gelemiyoruz ki? 99'da burada degildim ama zengin muhitlerde bile muazzam bir seferberlik oldugundan soz edilmiyor. Var miydi? Benim sorduklarimin cogu gak guk ediyor 'biz de merak ettik filancanin enistesine sorduk ama ...' filan gibi seyler soyluyorlar.

Benim simdi rahmetli olmus amcalarimdan biri insaat muhendisiydi. Birilerine zamaninda bir han yapmis. 99'da gitmis projeye bir daha bakmis kolonlari incelemis filan, 'gittigim yerde cay ismarladilar ama pek ciddiye almadilar sahipleri bir arayip tesekkur bile etmedi" diye (belki biraz da cok iyi is yapmis olmasinin anlasilip takdir edilmemesi hasta yataginda agirina gittigi icin) anlatirdi.

Bilemiyorum tabii, cok kucuk bir orneklemeden hareket ediyorum ama isin ciddiyetini maddi durumdan bagimsiz olarak kavrayamamis gibi gozukuyoruz.
0
sefalet
DASK olayında yapınızın projesine uygun olup olmadığı ve üstünde yapıyı etkileyecek değişiklik yapıp yapmadığınıza da bakılıyor onu da eklemek istedim ki kolonları kaldırıp dükkan yapan kansızları biliyoruz bu ülkede.Denetlemeler bir defalık da değil zannedersem.


Bu tip işlerin sosyal yaygınlık kazanması birazda örnek olmak ile oluyor açıkcası.Örneğin bizim içinde olduğumuz apartman bulunduğumuz semtte ilk defa cephe temizliği yapılan yapı oldu.İnsanlar yılların kir pası gidince cepheden ortaya göze hoş gelen bir yapının çıktığını gördüler ve ne pisliğin içinde yaşadıklarını anladılar ondan sonra tüm cadde aynı şekilde cephe temizliğine girişti.Ne yapılar çıktı ortaya o kirin pasın içinden görülmesi gerekirdi.Semtte zengin mağazaların vs. olduğu yüksek geliri olan insanların yaşadığı bir yer.Sizinde bahsettiğiniz gibi bir bilinçsizlik ve aldırmazlık var ama bürokrasinin ve devletin pasif kalmışlığının da buna katkısını unutmamak gerekir.

Örnek olmak bilinçli bireylere düşen bir görev.Yapı denetlemesi ister özel sektör ister DASK gibi oluşumlar ile yapılsın maliyet bakımından çok büyük rakamlara çıkmıyor.Açıkcası ben sağlamlığı hakkında bilgim olmayan bir yapıda oturmam.
0
bm
Bakacagim bu DASK'a bir daha. Tesekkur ederim. Ustelik satilik yer var apartimanda, komsunun anlastigi emlakciyi da bununla ugrastirabilecegimi dusunuyorum.

Ornek olmak dediginiz cok dogru. Ben ilk basta elektrik su dogalgaz filan faturalarinin acik gelmesine kiziyordum. Insanlarin durumu iyi olmaz, odeme sektirirler, bunu is yaptiklari sirketin konu komsuya ilan etmesi yanlis diye dusunuyordum. Ama tersi de oluyor, 'ne yapiyorsun da faturan az geliyor?' filan diye de sorup, tasarruf ogrenmek isteyen insanlar cikiyor.

0
sosgezbir
Bence başına hala (w) koymalıyız.
0
yetgin
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Vikipedi Kalkındırma Çağrısı

kernelpanic

Belki bir çoğumuz biliyor, Vikipedi adında bir internet sitesi var… kendini ;

“Vikipedi, kullanıcıları tarafından ortaklaşa olarak birçok dilde hazırlanan, özgür, bağımsız, ücretsiz bir İnternet ansiklopedisi. Wiki teknolojisi kullanılarak hazırlanır. Sürekli ilave ve değişiklikler yapıldığı için hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. ”

şeklinde tanımlayan bu sanal ansiklopedi, kullanıcıların katkılarıyla oluşuyor. Ziyaretçiler bildikleri bir konuda başlık açabiliyor yahut bir başlığa ekleme yapabiliyorlar. Wikipedia’nın türkçe ayağını oluşturan Vikipedi az da olsa yükselişte olmasına rağmen malesef ki ülkemizde yeterli ilgiyi bulamıyor.

Kablosuz ağları bulan tişört

anonim

Hürriyet gazetesi Teknoloji bölümünden bir haber. ABD de yeni çıkacak olan bu üründe, üzerindeki özel bir düzenek vasıtası ile çevresindeki kablosuz ağları, ve de sinyal güçlerini görebilirsiniz. Tahmini satış fiyatı 30$ olması bekleniyor.

Douglas Adams'ın Mac'i

anonim

Aslında eski bir hikaye ama daha önce bahsedilmediği için FM'cilerin bu güzel hikayeden mahrum kalması doğru olmaz.

Yıl 2003. Kahramanımız Phil Beesley ihtiyaçlarını karşılayacak bir Mac arayışındadır. Aradığı özelliklerde test edilmemiş bir ürünü eBay'de bulur ve alır. Bilgisayarı çalıştırdığında büyük bir sürprizle karşılaşır.

Dejenere Günlük...

parsifal

Gelen bir linkle irkildim!!!e-gunluk

Yazıyorsun günlüğü, giriyorlar okuyorlar...
Hatta en çok okunan günlükler diye top 10 bile yapmışlar.
Tabi bütün günlükler tüm okuyuculara açık değil. Fakat açık olanlar var. Gir istediğin günlüğü oku. "Kapı deliğinden gözetlemek" veya "duvara bardak dayayıp komşuyu dinlemek" gibi bir şey.
Benim bildiğim günlük kutsaldır. Sırlarını paylaşırsın falan...
O da bekaretini kaybetmiş, dejenere olmuş...

Özgür Yazılım Geliştiricilerinin Asıl Motivasyonu Özgürlük Değil Ego Tatmini

FZ

Brian Masterbrook ve Planet Lisp sayesinde, Emacs'ı Mac ortamına "taşıyan" Andrew Choi'nin özgür yazılım dünyası ile ilgili enteresan bir yazısından haberdar oldum. Choi diyor ki asıl motivasyon kaynağı özgürlük falan değil, geliştiricilerin büyük bir kısmı kendi reklamları olsun diye bu konuya giriyorlar, özgürlük sadece yüzeydeki bir görüntü. Choi, bunun işaretlerini de şöyle sıralıyor: