"Haftada 40 saat veya kac saat diye anlasmissam o kadar calismaliyim, is yerinde calismaliyim, daha fazla calistirilacaksam cok onceden haberim olmali ve anlastigim ucretin saat basina dusuninin su kadar kati olmali, su kadar hafta tatilim olmali, SSK'nin uzerine ozel saglik ve emeklilik sigortam olmali. Boyle birsey olsa bunu baz rakama gore rakamlandirmak kabil olur belki. Biraz calismayla bu yapilir, en azindan isveren tarafinin hangi rakam uzerinden yuruyecegi gorulebilir."
Benim bildigim pek çok işveren bunlara yaklasmak bile istemiyor. Ornegin isyerinin sartlariyla X maas alirken, bu sartlarla X/2 ye bile olmuyor. Eşekli yazıda gectigi gibi ;) diger calisanlara da ornek olması korkusu var. Ornegin 6 ay boyunca 9-24 arası calistim(zorunda kaldim) ve boyle calisan çok insan taniyorum. Bunun az yada cok bilmekle ilgisi yok IK politikasi olarak bundan verim alinabilecegi gibi bir yanilgi var.
Her turlu deger farkı paraya donsun, benim acimdan sorun yok. Sorun su ki pekçok firma işe aldigi adami ne ise alirken ne de ise aldiktan belirli bir sure sonra tartabiliyor. Yani bu degeri olçmesi gereken kişiler işinin ehli değil bir kere. Örnegin bir yazilim müdürü (ben yazılım isinde calisiyorum bu arada) bana verdiği işin ne kadar süreceği konusunda benim bir görüş hakkimin olmayacagi konusunda israrci olacak kadar zırcahil olabiliyor. Cogu tanidik/torpil/kisisel pazarlama ile ama isten anlamayarak belirli yerlere gelmiş o kadar çok insan var ki, sektorun (uretim acisindan) toplu olarak bir yere gelmesi imkansızdan da ote bir şey. Gerçi sektörü değil çalışanları konuşuyorduk. Çalışanlar da eğitim ve kişisel gelişim olarak o kadar isteksiz ve vudumduymaz ki, o değer farklarının ortaya çıkmasından son derece rahatsız olacak ve su anki sistemin yürümesinin kendi lehlerine bulacak durumda. Tabii ki bu durumda bir şeyin düzeleceği filan yok, çünkü böyle bir arayışta olanlar verdiğiniz örneğin ikinci versiyonundaki %2 lik kısım çünkü. Diğerleri şikayet eder gibi yapar ama bir üst kademeye bile en ufak bir serzenişte bulunmaz. Sadece kendi aralarında vıdı vıdı...
Ortada tek problem yok yani, problemler muhtelif.
Çok guzel demiş; eline, klavyesine sağlık. Sendika denince tüyleri ürperen insanlar sektörümüzde çok fazla oldugu için revadır diye geçiriyorum bazen içimden. Hoş bu sitede de asagıdaki linki yolladıgımda yok sen kırılmışsın, evli adamlarla bu isler yürümez, sertifika sahibi olmakla olmuyor(sertifika sahibi olmadığım bir yana, olmak iyi yada kötü diyemem) kendini feda etmek lazım gibi abuk subuk yanıtla karsılasabiliyorum ama yine ucundan destek olsun, kendimi tekrar etmiyeyim diye linki geçiyorum:
İlanla Eşşek Aramak ÜzerineÖzetle herkes kendi şartlarını kendi pazarlık kabiliyetine oluştursa bile; sendikal bilinç olmadan (sendikalı olmak bile demiyorum) çalışma şartlarının düzelmesine ihtimal vermiyorum. Ne zaman, patron velinimet olmaktan çıkıp, karşılıklı çıkar anlaşması yapılan eşit bir birey olarak görülmeye başlanır... Ne zaman kapıda ki iş bekleyen(!) kişilerin de bizim gibi insanlar olduğunun farkına varılıp, hayaletlerle savaştan vazgeçilir... Ne zaman en üstten asta doğru (sırf kendini göstermek için) işler artıp, zamanlar sıkılaşmadan iner ve orta kademe omurilik sahibi olup astın haklarını da üste karşı savunur...
Belki.
Trafik kazalarında bu kadar niyazi veren bir ülkede belki böyle düşünmek ayıp ama niyeyse bana şunu hatırlattı.
Zor zar yetiştiriyor, sonra da ya kaçırıyor yada öldürüyoruz.
1.000.000 Parayı Reddeden Matematikçi: Perelman ( 44)