Bilgisayar, Emek, Hakkını Aramak ve Organize Olmak Üstüne

0
FZ
Üyesi olduğum cember.net'in Bilişim / Internet forumunda üyelerden biri "ne olacak bu bilgi teknolojileri çalışanlarının hali, verilmeyen fazla mesaileri, sömürülmesi, organize olamamaları, baskı grubu oluşturamamaları, 'bilgisayarcı' diye ne idüğü belirsiz bir kategori altında karman çorman ilerleyen düzen..." konulu bir yazı yazınca ilginç bir tartışma başladı.
Türkiye Bilişim Derneği temsilcilerinin de katıldığı tartışmada dikkatimi en çok çeken mesajlardan birini, yazarının da izni ile FM camiası ile paylaşmak istedim çünkü FM takipçileri arasındaki bilgi işlem profesyonellerinin bu konudaki fikirlerinin ve geribeslemelerinin tartışmaya katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. 7 Renk Yazılım genel müdürü Ulaş Karakul konuyla ilgili tartışmalara bakıp şunları yazmış (vurgular bana ait):

"Emre Sevinç’e teşekkür ederim, onun cesaretlendirmesi olmasaydı herhalde bu foruma bir daha yazmazdım. İnsan çoğunlukla bu kadar alakasız bir konumda kaldığında, kendisini çölde vaaz veriyormuş gibi hissediyor. Tartışılan konuyla ilgili ideal olanla mümkün olanı birbirinden ayırıp her ikisine ilişkin fikirlerimi belirteyim.

Kendi haklarını koruma yönünde ortak tutum geliştiren bir topluluk, öncelikle kim olduklarına ilişkin ortak bir kavrayış geliştirmelidir. Kim olduklarına ve nereye gittiklerine ilişkin… Eh kim bu BT çalışanları, ben forumun ilk yazılarından sandım ki maaş aldıkları işyerlerinde, çalışma koşullarından rahatsız olan ve bu rahatsızlığın sektörel alışkanlıklarla ilişkisini fark ederek benzer konumda olanlarla birlikte sektörel alışkanlıkları değiştirmeye yeltenen kimseler... Hoş bu alışkanlıklar çalışanlara da sinmiş olduğundan, "server crash" durumunda eyvallah sabahlarız ama sürekli fazla çalışmak olmuyor deniyor. Niye ki? Çalışanlar her ne nedenle olursa olsun fazla mesainin karşılığını isteme hakkına sahip değiller mi? BT çalışanlarının çalışan olmaları, onları diğer çalışanlara yaklaştırırken aynı mesleki formasyona sahip olan işverenlerden uzaklaştırır. Yani BT çalışanlarının bu tartışma bakımından öncelikli nitelikleri BT’cilikten çok çalışan olmaktır, en azından çözülmesi talep edilen sorunlar bakımından. Meslek odaları kategorik olarak korporativist örgütlenmelerdir. Yani insanlar mesleki nitelikleri itibariyle bir araya gelirler ama aralarındaki bölüşüm ilişkileri göz ardı edilerek sanki homojen bir kitleymiş gibi değerlendirilirler. Sözgelimi mimarlar odasında, müteahhitlik yapan mimarlarla gariban autocad operatörleri sanki aynı sorunları yaşıyormuş gibi ele alınır, oysa garibanların sorunlarının çözülmesi büyük ölçüde diğerlerinin aleyhine düzenlemelere bağlıdır. Şimdi eğer bilgisayar mühendisleri bugün, diploma sahibi olmayanların tehdidi altında iseler o zaman tamam, oda kursunlar ve örneğin bilgisayar şirketi kurmak için bilgisayar mühendisliği diplomasının zorunlu hale getirilmesi mücadelesi yürütsünler ya da ne bileyim en azından bilgisayar mühendisi denetimi getirilsin diye yürüyüş yapılsın. Sorun bu değil ki, en azından forumun başında üzerine konuşulan sorun bu değildi. Sorun BT çalışanlarının, aralarında bilgisayar mühendisleri de bulunan işverenlerle aralarındaki ilişkinin rehabilitasyonu. Bilgisayar mühendislerini, şehir bölge planlamacıları mı sömürüyor?

Bizim parkın ortasındaki ağaçla ilgili fikrimiz ağaçla ilgili gerçeği zerre kadar değiştirmediği gibi, yoksaymak genellikle kafayı toslamakla sonuçlanır. İsteyen denesin. Bu tartışmaya katılanların bence temel sorunu kendi durumları ile ilgili gerçeği kabul etmekte yaşadıkları isteksizlik. Örneğin 'yani ilerki süreçte zaten hiçbir kimse bir şirkete bağlı olarak çalışmayacak hepimiz proje bitince dağılan ekiplerin bir parçası olacağız yada uzman olduğumuz konuda birçok firmaya destek veren belki de home office çalışan çözüm ve değer merkezleri olacağız' ifadesi bana biraz Balzac karakterlerini hatırlattı. Evet, ilerde belki de yazılımcılar tam da yukarıdaki gibi değer merkezleri olacak ama bu iyi midir? Proje bitince dağılan sektörler şu anda var, mesela dizi oyuncuları tam böyle. İş kaptıklarında bölüm başına 3-5 milyar alıp sonra rating düşük gelince, kapının önüne konuluyorlar. Sosyal güvenlik yerine, gittikleri sağlık ocağında çalışanların "Ay siz şu dizide Fadime'sine kavuşamayan Osman değil miydiniz" demesini umuyorlar. Ki bir yazılımcı herhalde "Ay siz şu hastane otomasyonunun, gelir gider modülünü yazan değil misiniz?" diye bir ilgi bekleyemez, ancak ancak "çok güzel yazmışsınız bakın borcunuz anında çıkıyor monitörde" tepkisini alır. BT’cilerin gittikleri yol onları freelance değer merkezleri olmaktan çok, kabalaştırıyorum kusura bakmayın, gerek duyulduğunda çağrılan tesisatçılar olmaya götürmektedir. İşverenler, sosyal güvenlik, kıdem tazminatı gibi konularda maliyeti dışsallaştırabilmek için elbette yazılımcıları evlerine gönderir. Bu yapılırken yazılımcıların "home office değer merkezleri" olmaya sevinmeleri bana, kurban bayramına sevinen koyun karikatürünü hatırlatıyor.

Yazılımcıların bir kısmı köşeyi dönemez mi? Tabii ki mümkün. Bilişim sektörü iyi hazırlanmış çarpıcı fikirlerle küpünü doldurma olanağını her zaman barındırıyor (gibi görünüyor). O "garajdan çıkan dünya devleri" argümanının benzerini her sektörde bulabilirsiniz. Tezgahtarlık yaparken mağaza sahibi olanlar, inşaatta çalışırken keşfedilip şarkıcılığa sıçrayanlar, ya da diyelim ki emlak sektöründe spekülasyonlarla voliyi vuranlar falan filan. Yazılımcılığın şarkıcılıktan daha garantili olduğunu kim söyleyebilir? Hele de bugünün Türkiyesinde bir "hareketli" bir de "duygusal" "çalışma" yapıp, minimalist müzikal faaliyetle star olunmuyor mu? Gerçek hayatta garajdakilerin binlercesi "garage office"lerde en iyi ihtimalle, fikirlerini sattıkları devlere destek verebilmektedir. Bilişim tarihinin tüm sayfaları bu örneklerle dolu. Yoksa bir arama motoru da biz yapardık ne olacak? Şunun şurasında kaç bin yazılımcı, 24 saat online fikir geliştiriyor.

Eğer yazılımcılar, kendilerini en azından yazılımcı olduğu kadar çalışan olarak görmeye başlarlarsa, o zaman belki gerçek sorunlara gerçek çözümler bulabilirler. Yazılımcılara vaad edilmiş bir toprak yok, çalıştıkları şirkette kendilerini diyelim ki muhasebe departmanıyla kıyaslasınlar. Muhasebe müdürüyle, bilgi işlem müdürünü veya normal muhasebe çalışanıyla bilgisayar teknisyenini... Görelim bakalım ne kadar elitmişiz, ne kadar seçilmişiz. O zaman karar veririz oda kurup barbarlara karşı kaleyi mi savunmak lazım yoksa musabecilerle birlikte zam istemek mi?

Nihayetinde bana kalırsa sorun sendikal faaliyetle çözülebilir ama bugün mümkün değil çünkü bizzat sorunları yaşayanlar, kendileri hakkındaki gerçeği baş aşağı çevirmekten vazgeçmiyorlar. Hayat eninde sonunda işi bu noktaya getirir getirmesine, o zamana kadar da süreç, çalışanların sendikal faaliyete hazırlanmasına dönük fikri tartışmalarla ilerler. Ha tabii ki bu yazdıklarım rahatsız edici bulunabilir ve görmezden gelinebilir. Ne yapalım? O zaman da "brunch"lara akar, "brain storming"lere dalar, o da olmadı nefesimizi tutarak kod yazma yarışması yaparız. Bakalım akciğer kapasitesinin kod yazma üzerindeki etkisi ne kadarmış."

Görüşler

0
raman
Bence çok güzel bir yazı omuş.Bir şey belirtmek istiyorum,bilgisayar mühendisliğinden mezun olan bir insan Elektrik mühendisleri odasına (EMO) kayıt olmak zorunda.Ben Çukurova Üniversitesi Elektrik elektronik mühendisliğinde okuyorum.Bizim fakülteyede kurdular Bilgisayar Mühendisliği biz o arkadaşlarla kol çalışması yapıyoruz derslerin içeriğinin daha iyi olması için; ve o insanları da odaya kayıt olmaya davet ediyoruz.Bunun faydasını ilerde göreceklerdir.Evet programcı arkadaş,bilgisayar teknisyeni arkadaş photoshop ta çalışan grafiker arkadaş ya dizgide quark kullanan insan;hepside emekçidir sonuçta ve emekçiler istediklerini sadece ama sadece birlikte güç oldukları zaman alabilirler.Bir "oda"da yada sendikada örgütlenmedikleri zaman ne fazla mesai ücreti alabilirler ne de düzenli çalışma saatleri elde edebilirler. Tabi diğer insanların fikirlerinide almak gerekir.Siz ne diyorsunuz bu duruma.
0
mturker
Bildiğim kadarıyla bir süredir Bilgisayar Mühendisleri Odası kurulma çalışmaları var. Bu çalışmalar planlardan öteye gidebildi mi haberim yok.
0
yetgin

Çok guzel demiş; eline, klavyesine sağlık. Sendika denince tüyleri ürperen insanlar sektörümüzde çok fazla oldugu için revadır diye geçiriyorum bazen içimden. Hoş bu sitede de asagıdaki linki yolladıgımda yok sen kırılmışsın, evli adamlarla bu isler yürümez, sertifika sahibi olmakla olmuyor(sertifika sahibi olmadığım bir yana, olmak iyi yada kötü diyemem) kendini feda etmek lazım gibi abuk subuk yanıtla karsılasabiliyorum ama yine ucundan destek olsun, kendimi tekrar etmiyeyim diye linki geçiyorum:

İlanla Eşşek Aramak Üzerine

Özetle herkes kendi şartlarını kendi pazarlık kabiliyetine oluştursa bile; sendikal bilinç olmadan (sendikalı olmak bile demiyorum) çalışma şartlarının düzelmesine ihtimal vermiyorum. Ne zaman, patron velinimet olmaktan çıkıp, karşılıklı çıkar anlaşması yapılan eşit bir birey olarak görülmeye başlanır... Ne zaman kapıda ki iş bekleyen(!) kişilerin de bizim gibi insanlar olduğunun farkına varılıp, hayaletlerle savaştan vazgeçilir... Ne zaman en üstten asta doğru (sırf kendini göstermek için) işler artıp, zamanlar sıkılaşmadan iner ve orta kademe omurilik sahibi olup astın haklarını da üste karşı savunur...

Belki.

0
bm
Marstan gelmis bir insana bu problemi anlatacak olsaniz nasil anlatirdiniz? Sikayet tam olarak nedir? Uzun ve belli olmayan calisma saati mi? Az para mi? Isin ve gelirin emniyette olup insanlarin onlerini net gormek istemeleri ama bunun mumkun olmamasi mi? O esekli yazi dahil iki tane yazi okudum, uc bes sey anladim ama net bir fikrim olmadi. Soyle birsey mi mesela:

Haftada 40 saat veya kac saat diye anlasmissam o kadar calismaliyim, is yerinde calismaliyim, daha fazla calistirilacaksam cok onceden haberim olmali ve anlastigim ucretin saat basina dusuninin su kadar kati olmali, su kadar hafta tatilim olmali, SSK'nin uzerine ozel saglik ve emeklilik sigortam olmali. Boyle birsey olsa bunu baz rakama gore rakamlandirmak kabil olur belki. Biraz calismayla bu yapilir, en azindan isveren tarafinin hangi rakam uzerinden yuruyecegi gorulebilir.

Biraz anladigim bir tarafa bulasayim: Bu server cokerse sabahlariz lafi iyi de, nicin sabahlandigi da soylenmeli bence. Ariza vukuunda kisa zamanla ayaga kaldirilacak bir duzen teklif edildi de isyeri almadi mi? Yahut alindi da personel mi kullanamadi? Bir teknik adam 'birsey olmaz, hemen ayaga kaldiririz' diye iskembeden atip sonra gercek suratina carpinca isten atilmak korkusuyla mi sabahliyor, yoksa ihtimallerin bildirilmesine ragmen para harcanmadigi icin sonunda olacak olup insanlar nahak yere be bila bedel mi calistiriliyor? Bunu soruyorum cunku ortak bilinc filan bir tarafa, kendi maasinin birkac, bes, on misli masrafi yaptirip sonra duzgun kullanamayan teknik insanlar oldugu gibi, soyleyince puhu kusu muamelesi gordugu ihtimaller gerceklesince isine/sorumluluguna sahip olmaktan uzun sure calisanlar da var. Bunlarin ikisinin degeri isyeri cin farkli elbette, bu deger farkinin paraya donmesini de mi eklemeliyiz yukarki soru listesine?

0
yetgin

"Haftada 40 saat veya kac saat diye anlasmissam o kadar calismaliyim, is yerinde calismaliyim, daha fazla calistirilacaksam cok onceden haberim olmali ve anlastigim ucretin saat basina dusuninin su kadar kati olmali, su kadar hafta tatilim olmali, SSK'nin uzerine ozel saglik ve emeklilik sigortam olmali. Boyle birsey olsa bunu baz rakama gore rakamlandirmak kabil olur belki. Biraz calismayla bu yapilir, en azindan isveren tarafinin hangi rakam uzerinden yuruyecegi gorulebilir."

Benim bildigim pek çok işveren bunlara yaklasmak bile istemiyor. Ornegin isyerinin sartlariyla X maas alirken, bu sartlarla X/2 ye bile olmuyor. Eşekli yazıda gectigi gibi ;) diger calisanlara da ornek olması korkusu var. Ornegin 6 ay boyunca 9-24 arası calistim(zorunda kaldim) ve boyle calisan çok insan taniyorum. Bunun az yada cok bilmekle ilgisi yok IK politikasi olarak bundan verim alinabilecegi gibi bir yanilgi var.

Her turlu deger farkı paraya donsun, benim acimdan sorun yok. Sorun su ki pekçok firma işe aldigi adami ne ise alirken ne de ise aldiktan belirli bir sure sonra tartabiliyor. Yani bu degeri olçmesi gereken kişiler işinin ehli değil bir kere. Örnegin bir yazilim müdürü (ben yazılım isinde calisiyorum bu arada) bana verdiği işin ne kadar süreceği konusunda benim bir görüş hakkimin olmayacagi konusunda israrci olacak kadar zırcahil olabiliyor. Cogu tanidik/torpil/kisisel pazarlama ile ama isten anlamayarak belirli yerlere gelmiş o kadar çok insan var ki, sektorun (uretim acisindan) toplu olarak bir yere gelmesi imkansızdan da ote bir şey. Gerçi sektörü değil çalışanları konuşuyorduk. Çalışanlar da eğitim ve kişisel gelişim olarak o kadar isteksiz ve vudumduymaz ki, o değer farklarının ortaya çıkmasından son derece rahatsız olacak ve su anki sistemin yürümesinin kendi lehlerine bulacak durumda. Tabii ki bu durumda bir şeyin düzeleceği filan yok, çünkü böyle bir arayışta olanlar verdiğiniz örneğin ikinci versiyonundaki %2 lik kısım çünkü. Diğerleri şikayet eder gibi yapar ama bir üst kademeye bile en ufak bir serzenişte bulunmaz. Sadece kendi aralarında vıdı vıdı...

Ortada tek problem yok yani, problemler muhtelif.

0
bm
Burada iki farkli sey okuyorum ben. Cevabinizin son kisminda yazan dogru ise bu piyasanin tozunu atmasi lazim isinin ehli insanlarin. Isler de dost arkadas hesabi aliniyorsa o zaman ayri, ama (simdi antipatik olacak piyasa dendi diye ama) duzgun calisan bir piyasada bir avuc isinin ehli adamin bir araya gelip kendilerini bu sIkIntIdan siyirmalari kabil olmali? Muazzam yatirim gerektiren isler degil ki bunlar? Ne eksik bu resimde? (Sendikalasma filanin disinda birsey soruyorum simdi).
0
yetgin
Isler, dost arkadas; parti örgütdas, komisyon vs vs ile alınıyor. Parti devreye girmeden alınabilecek işlerde rakamlar küçük, çok fazla irili ufaklı firma var, bir Oracle RDBMS üzeride çalisacak zannımca 4adam aylık bir portal projesi için sırf is dönsün diye 1500$ dolar fiyat veren firmalar var. Oysa bir kisinin vergisi algısı diger masraflarıyla aylık maliyeti bunun üzerinde. Bakın freelance demiyorum. Olmayacak islere olmayacak teklifler veriliyor, bu yüzden vaktinde adam gibi biten proje yok gibi, eh calısanlar da bu islere itiraz etmeyince mesai saatleri gece gündüz haftasonu dinlememeye basliyor.

Siz isinizde iyi olduktan sonra bir sekilde sıyrılıyorsunuz, oyle yada boyle, gerekirse baska bir is/pazar kolunda. Ha yarattınız istisnai konum size baska bircok noktada eksi puan olarak dönüyor orası ayrı.

Yatırım isini bilemem. Evim arabam yok. Universite ikinci sınıfta sıfır sermayeyle kurup yürütemediğimiz iş saymazsam, bir daha + pozisyona gecemedim. (o işle alakası olmaksızın). Bu kısmını o minimal imkanı olanlar düşünsün. Yine de teknik bir konuda iyi olmakla ticari bir konuda iyi (Türkiyede iyi olmak diye bir şey yok BİTİRİCİ olmak diye bir şey var) olmak noktasını birbirine karıştırdığınız izlenimine kapıldım.
0
bm
Parti devreye girmeden alınabilecek işlerde rakamlar küçük,

Ne partisi bu? Devlet isinden mi bahsediyoruz?

Yine de teknik bir konuda iyi olmakla ticari bir konuda iyi (Türkiyede iyi olmak diye bir şey yok BİTİRİCİ olmak diye bir şey var) olmak noktasını birbirine karıştırdığınız izlenimine kapıldım.

Bir olcude haklisiniz, ama ben 'kose donmek' veya 'zengin olmak'tan degil hayatini 'cok sukur iyiyim, isim de iyi ve cok sIkmiyor, ailem sIkIntIda degil, cok da korkum yok' diyerek surdurecek kadar kazanmaktan bahsediyordum. Bunun icin gereken ticari acidan 'iyi' olma ozelligi ile zengin olmak icin gerekenin farkli oldugunu dusunuyorum.

0
yetgin
O cumle eksik olmus. Önceki faktörlerin tamamı diyelim. Zaten o kısmı benim ilgi alanımın dışında. Büük işleri büyüklere bırakalım. Çalışmaktan memnun olunmayan yerlere mesela.

"Bunun icin gereken ticari acidan 'iyi' olma ozelligi ile zengin olmak icin gerekenin farkli oldugunu dusunuyorum."

Mutlaka. Ama buradan varacağımız sonuc ne. Memnun olmayan herkesi birer "değer merkezi" haline getirmek mi?

Zaten bu sartlar yüzünde kimse maaslı calısayım kafam rahat olsun, isime konsantre olayım derdinde değil. Bir çok kişinin ya kafasında ilk fırsatta yürürlüğe konacak bir B planı var, yada şu an piyasadaki 3er 5er kişinin biraraya gelmesiyle kurulmuş ve cogu telef olup kapanan bir B planının aktif parcası.

Ama bu B planlarının sayısı o kadar fazlaki piyasa şartları onları bu B planına iten çalışma şartlarına geri itiyor. Hic is olmamasındansa 4adam/ay lık projeye 1adam/ay lık fiyat veriyorlar mesela...

İlla piyasa ekonomisine saldırı olarak algılamamanız gerekir. Nedense bende böyle bir izlenim oluştu, yanılıyorsam afedersiniz. Sonucta sendikalar da şu anki düzende yasal birer haktır.
0
bm
Mutlaka. Ama buradan varacağımız sonuc ne. Memnun olmayan herkesi birer "değer merkezi" haline getirmek mi?

Hali anlayamiyorum ki birsey soyleyeyim? (Mars benzetmesini unutmayin). Bir iki sey duydum, %2 isini dogru durust yapan adam var, parti/arkadas olmadan proje bulunmuyor ve insanlar dusuk fiyata is yapiyorlar vs. diye. Bunlardan tutarli bir sonuc cikartamiyorum. Bir suru sonuc cikabilir, mesela (1) berbat teknik adamlar menun olmadiklari sekilde calisip kotu isler yapiyorlar patronlari da bunlari devlete kakaliyor; (2) berbat teknik adamlar beceremeyecekleri islere oyle dusuk fiyatlar veriyorlar ki o %2 iyi is yapacagini ve bunun para edecegini kimseye anlatamiyor; (3) ortada oyle bir fenalik var ki, ne dogru durust is var ne dogru durust calisan ama bir takim adamlar zengin oluyor. Filan.

İlla piyasa ekonomisine saldırı olarak algılamamanız gerekir. Nedense bende böyle bir izlenim oluştu, yanılıyorsam afedersiniz.

Insanin adi cikacagina... Ortada acik ve dengeleri iyice bozulmamis bir piyasa mi var daha anlayamadim ki. Eger o %2 rakami dogruysa o adamlarin makul bir piyasada ihya oluyor olmalari lazim. Hadi ticari beceriksizlik diyelim, o zaman da rahat ediyor olmalari lazim. Oyle degil mi? Bunlar obur arkadasin dedigi gibi 'kucuk burjuva hayalciligi' degil, hakikaten bilgili insan o kadar kitsa ve o bilgi paraya donen bir ise yariyorsa en azindan o insanlar ama memuriyette ama serbest calisip rahat ediyor olmali degil mi?

Sonucta sendikalar da şu anki düzende yasal birer haktır.

Ben buna birsey demedim, ama 'Marstan gelene nasil anlatirsiniz' sorusunun cevabi degil bu.

0
yetgin
Valla Marstan gelene Türkiyeyi anlatmak beni aşar. Zaten benden başka anlatmaya uğraşan olmadığına göre milletin marslılardan bile ümidi yok sanırım :)

(1) berbat teknik adamlar menun olmadiklari sekilde calisip kotu isler yapiyorlar patronlari da bunlari devlete kakaliyor;

- Bence doğru.

(2) berbat teknik adamlar beceremeyecekleri islere oyle dusuk fiyatlar veriyorlar ki o %2 iyi is yapacagini ve bunun para edecegini kimseye anlatamiyor;

- Anlatanları da vardır herhalde, bunun istatistiğini yapabilecek durumda değilim ama böyle bir güçlükleri olduğu da bence doğru.

(3) ortada oyle bir fenalik var ki, ne dogru durust is var ne dogru durust calisan ama bir takim adamlar zengin oluyor.

- Buna da katılmıyorum diyemeyeceğim. Tam olarak bu seviyede değilse de buna yakın bir yerde.

Sonucta kisisel görüslerim bunlar. Bilir de bilmezlenir bir haliniz var. Bayagı anlamıssınız yani.

"Hakikaten bilgili insan o kadar kitsa ve o bilgi paraya donen bir ise yariyorsa en azindan o insanlar ama memuriyette ama serbest calisip rahat ediyor olmali degil mi?"

Insanlarin ortalama iki yılda bir is degistirdigi bir ortamda mı? Bilginin paraya net dönüstüğünden emin değilim. Paraya dönen girişimdir. Oturup birisinden aldığınız OSu IBM e satarsınız mesela. Bill anlamaz demiyorum ama Bill'e kazandıran anlaması degil ticari basarısı onu diyorum. Birde sunu unutmayın bir is ters giderse gördüğüm kadarıyla herkes iste kalıyor. Yani siz isinizi sorunsuz bitirseniz bile digerleriyle beraber calısıyorsunuz. Anca beraber kanca beraber durumu da var. Daha pek cok faktör de var. Ya bu %3 'acgozluyse' ve ulan isi ben yapıyorum aynı/daha az maasi alıyorum diye hırslanıyorsa. ust kademenin bunu ölçmekten aciz olduğu durumda bu %4 ün de pekala memnun olmama durumu yok mu? (Bu arada yüzde iki yi misal olarak algilayalim 50 de bi yada 20 de bir olsa cok farkedecek mi?)

Bir de benim görüşlerimin kendi gözlemlerim üzerinden genellemeye dayanıyor. bunu unutmamak lazım. Sonucta herkes ortanın üzerinde (diğer maaşlı mesleklere gore) kazanıyor. Ne bundan vazgecmeye razılar ne cok(gece/gunduz) calısmaya. Asıl sorun bu. Sendikal bilinc ne ise yarıyacak diyen varsa ortak tavır maasları düsürmeye imkanları arttırmaya yarayacak. Bu da yine kisisel görüsüm.
0
bm
Sonucta kisisel görüslerim bunlar. Bilir de bilmezlenir bir haliniz var. Bayagı anlamıssınız yani.

Son hali bilmiyorum ama memleketi biliyorum biraz. Yalniz farkindaysaniz 'oda' veya 'sendika'nin cozecegi problem nedir sarih bir sekilde ortaya konmadi, o uc maddenin ve kalanlarinin nasil dagildigina bagli olarak belki birsey belirir. Domuzlugumdan sormuyorum bunu, ama 'bunu herkes bilir' tavriyla anlatilan seylerin sarih bir sekilde acilmasinin herkese faydali oldugunu dusunuyorum. Sendika %2 icin yok tabii, onlarin problemini cozecek olan o degil. Kalan %98'e faydasi olabilir ama dediginiz gibiyse uretir gibi yapanlarin haklarini alir gibi yapan bir sendika olmaktan ileri gider mi bilmiyorum. (sizin son cumleniz dogru tahlil olabilir, artamiyorum).

Oda fena birsey degil, ama zorla uye olunmayan meslek kurulusu herhalde daha iyi. Sirf muhendis odasi diye dusunmeyin, ben ticaret odasina zorla verdiklarini helal eden kimse de tanimiyorum. Herkesin zorla uye oldugu odadan da uyelerimizin %98'i bilgisizdir diye bir laf zor cikar tabii.

Insanlarin ortalama iki yılda bir is degistirdigi bir ortamda mı? Bilginin paraya net dönüstüğünden emin değilim. Paraya dönen girişimdir. Oturup birisinden aldığınız OSu IBM e satarsınız mesela.

O miktar para 'ihtiyac' degil zaten. Haklisiniz baska sartlar altinda degerli olabilecek de olsa sadece bilgi, bilgi sahiinin ulasabildigi ortamlarda net olarak paraya donecek diye birsey yok. Belirli bir konuda bilgilinin kit oldugu ve o bilginin paraya donen islerin ortaya cikmasina yaradigi durumlarda ise elbette donuyor. X cinsi program para ediyorsa, bunu yazabilen insan da nadir buluyorsa gayet tabii o bilgi para eder. Maddelendirdigim durumlarda hal oyle degil galiba. Devlete satarken zaten orada para yapilan isten cok tandiklik rantindan geliyor anladigim -- is harc-i alem. Ikincisinde musteri X diye birseyin oldugunu tahayyul edemiyor ki bilip istesin, aklina sokmanin yolu da yalan dinlemekten bezdigi icin ortada degil. Ucuncusunde X'i bilen zaten talihine kusmus, X'e para verecek olan veya ortaya cikmasina sermaye tarafindan yerdimci olacak olan da dolarda mi dursam hazine bonosunda mi filan diyor. Degil mi?

Birde sunu unutmayın bir is ters giderse gördüğüm kadarıyla herkes iste kalıyor. Yani siz isinizi sorunsuz bitirseniz bile digerleriyle beraber calısıyorsunuz. Anca beraber kanca beraber durumu da var.

Iyi idareci isin kimde takildigini bilir ama. Takim da bilir. Aslinda boyle beraber hareket etmek -- eger birisinin ayibini kapiyorsa -- kimseye iyilik degil. Insanlar bilgisayar isinde bile isin bir boyutunda kotu/verimsiz oldular diye obur boyutlarda da basarisiz olacak degiller. Bazen isten cikartma, takimdan ayirma vs. insanlarin gercekten verimli olacaklari yerleri bulmalarina da yariyor. Orada nazik bir denge var tabii, adam ailesini gecindirme korkusu yasarken bunu goremiyor. Bazi seylerin gencken olmasi, ve genc insan calistiranlarin 'yerini buldurmak' gibi bir ahlaki yukumlulukleri oldugunu bilmeleri lazim. Ama tabii bunlar 'Allah sansini acik etsin, iyi insanlara denk getirsin' demekten cok farkli degil. Insanlar bir sekilde _duzenin_ bunlari temin etmesini istiyorlar -- o mumkun mu bilemiyorum.

Bir de benim görüşlerimin kendi gözlemlerim üzerinden genellemeye dayanıyor. bunu unutmamak lazım.

Gayet tabii, tesekkur ederim vaktiniz icin. Belki vesile olur baskalari eksik gorduklerini tamamlarlar.

0
rafet
Bence de sendikalasmak, odalasmak gerekiyor.Kucuk burjuva hayalciliginden kurtulup bilgisayar calisanlarinin da cogunluk olarak emekci saflarinda yer aldigini gormek, buna gore tavir ve tutum almak gerekiyor. Umarim cabuk akillanirsiniz. Yoksa siz akillanana kadar patronlarin cikarina karsiliksiz emek harcamaya devam edip gideceksiniz.
0
darkhunter
Hadi canım sende...

Emekçiymiş; böyle düşününler bir zahmet grev koysunlar. Bakalım lokavt kaç saat sonra gelecek...
Bu ülkede maden işçileri var, gemi söküm atölyelerinde çalışanlar var v.s. v.s. ...

Hak ararken de mantıklı olmamak için bir gerekçe yok bana kalırsa. IT sektörü yüzde 95 özel sektörün insiyatifidir, iş ararken de şartlar değişirken de genel sözleşmelerin çerçeveleri bellidir. Rahatsız olunan şartlar söz konusuysa başka bir iş bakarsınız yada hiç başvurmazsınız. Var olmayan hakları kazanma çabası varmış gibi saçma bir üslup yüklenmesin kimse...

Yapılan ekstraların, çalışma saatleri dışındaki işlerin kanunla korunan ve çalışana sağlanan ayrıcalıkları vardır. Işveren bunu göz ardı ediyorsa hukuksal yollar, işverenden para almak için güzel bir yol olur.

Standartlarınızın yükselmesini mi istiyorsunuz? Kim istemiyor ki? Bunun için bilgisayarcı olarak hak aramaya gerek yok... INSAN olarak hak aramak daha ulvi olur...
0
darkhunter
Yazdıklarım sizi rahatsız mı etti? O zaman bir de patronlarınızla dialog kurmayı deneyin :)
0
bm
Işveren bunu göz ardı ediyorsa hukuksal yollar, işverenden para almak için güzel bir yol olur.

Simdi nasil bilmiyorum ama eskiden kucuk sirketlerde calisanlar 'ben elime gecene bakarim, ne yaparsan yap' deyip isverenlerine kendi vergilerini kacirttirirlardi. Hal hala buysa o alinacak para zaten bir ise yaramaz. Boyle bir yola giren insan da zaten orada barinamadigi gibi baska is bulurken de zorlanir. Bu cozum degil yani. Ama tabii ben eski zamani biliyorum, simdi eminim herkesin muhasebesi duzgundur, calisanlar da aman elime az gecmesi onemli degil seve seve vergimi SSK'mi veririm yeter ki goster filan diyorlardir.

0
darkhunter
Vergi kaçırmak eskisinden daha zor olmamakla birlikte, çalışanları kayıt ettirmeniz uzun vadede daha makul bir yol artık. Çünkü bazen öyle bir durum oluşuyor ki, kayıtsız çalışanın tüm tazminatını bir de cezayla _çarparak_ tek seferde ödemek zorunda kalıyorsunuz... Bu reaksiyonun başlaması için birinin maliyeyi arayıp, şu firma şu şahsı kayıtsız çalıştırıyor demesi bile yetebiliyor çoğu zaman. Çalışanlar da daha bilinçli şimdi... İşveren ve çalışan için bir takım iyileştirmelere de neden oluyor kayıtlı çalışan.

Kısaca, zor değil ama daha caydırıcı eskisiye göre... Aksini yapmak daha mantıklı işveren için. Olması gerektiği gibi...
0
edi
Yorumdan öte FM e bir soru niteliğinde olacak: Peki EMO gibi örgütler sendikalaşmanın neresinde? Dediklerine göre
xxyy. nolu kanuna göre meslek kuruluşudur, bilgisayar mühendislerini de bünyesinde bulundurur
Henüz öğrenciyim ve mezun olunca bana yasal haklarımı talep etmemde yardım edecek meslek örgütlerin varlığından çok haberdar değilim. Peki mühendisleri geçtik, bu sektörde para kazanan diğer aktörler için meslek örgütleri mevcut mu?
0
wetware
Meslek orgutu ve sendika farkli kavramlardir. Ve cikarlarin catismasi da muhtemeldir. Meslek orgutleri, bir bilgisayar muhendisinin, bir prgramcidan farkli bir calisan olduguna dair bir yanilsama da yaratabilir, yaratiyor da... Ne yapmali? Aslinda bilmiyorum... Bu konuda net bir fikri olan birini de tanimiyorum. http://sendika.org/forum/read.php?23,1365 Bildigim sadece, kendi gelecegimizi kendimizin sekillendirecegi.
0
pirx
vay be, "dating"den başka alanlarda da invite sistemine geçilmiş de haberimiz yok. davetiye için bilgisayar mühendisliği diplomasının fotokopisi de gerekiyor mu?
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Tom Waits, Rain Dogs ve Arçelik

redogre

Bu aslında bir haber sayılmaz. Şarkı 1985 yılında yapılmış Rain Dogs albümünden "Jockey Full of Bourbon". Arçelik reklamında 1999-2000 yıllarında cingıl olarak kullanılmıştı. Hala da kullanılıyor arada bir. Bunun nesi ilginç? İlginç olan şarkının sözleri.
Nakarat kısmı şöyle:

Hey little bird, fly away home
Your house is on fire, children are alone

Türkçe meali ise:
Hey küçük kuş, haydi eve uç
Evinde yangın var, çocukların yanlız


Arçelik huzur dolu aile hayatını gösterirken kullanıyor bu müziği. Böyle bir ironi herhalde sadece biz Türklere özgü.
Şarkının tüm sözleri için: tom waits lyrics archive
Not: Konuya dikkatimi çeken Zoe'ye teşekkürler.

Bir başka toplumsal sorumluluk projesi: Türk Telekom

FZ

Sosyal sorumluluk projeleri, kişilerin ya da kurumların yaşadıkları, gelirlerini kazandığı topluma karşı bir borç ödeme olarak düşünülebilir.

turk.internet.com geçen hafta İşte Sosyal Sorumluluk Projesi Böyle Olur başlıklı bir yazı yayınlamıştı.

Sitede son yayınlanan haberlerden birine göre Türk Telekom da benzer bir yoldan gidiyor...

Türkiye'de Tehlikeli Bir Salgın: 400.000 kişi hasta

FZ

Dünya Sağlık Teşkilatı'nın salgın hastalıkları izleme odasında bilgisayarlara bağlı duran alarm kesik kesik ötmeye başladı. Nöbetçi iki uzman hemen özel ekranın başına koştular. Ne oluyordu? Çin'de yeni SARS vakaları mı görülmüştü? Yoksa beklenen 'kuş gribi' bir yerde çirkin yüzünü mü göstermişti? Ya da Afrika'daki AIDS faciasında yeni bir sıçrama mı gerçekleşmişti?

Ekrandaki verileri izleyen uzman: "Kötü haber Türkiye'den" dedi. Tuşlara birkaç kez dokunup bir süre araştırma yaptı. "Bir çeşit üst solunum yolları enfeksiyonu olarak başlıyor ama başka biçimlerde de kendisini gösterebiliyor. Özellikle gençleri vuruyor. Kız-erkek ayrımı yapmıyor."

ÖSS Başvuru Sistemi Değişti! Yine e-devlet...

jfever

Geçtigimiz günlerde fm'de e-devlet stratejileri konuşuluyordu ve bugün bir haber gözümün içine battı. Bu kadar mı olur dedirten haberimiz şöyle..

Neden 10 trilyon? Neden randevu sistemi? Ve takip eden bir sürü neden..

Müzikte En Büyük Korsan ADSL Aboneli Internet Kullanıcısı İmiş

FZ

Doğan Müzik Yapım A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Samsun Demir, müzik CD ve kaset pazarının, yılın ilk 6 ayında yüzde 17.5 küçüldüğünü, bunun da Türkiye’de ADSL abonelerinin sayısındaki artışla birebir bağlantılı olduğunu söyledi. Demir, "ADSL sayesinde ne yazık ki internetteki korsan müzik sitelerinden parça indirmek çok kolaylaştı" dedi.

Demir, "ADSL sayesinde ne yazık ki internetteki korsan müzik sitelerinden parça indirmek çok kolaylaştı. Hatta bu yüzden normal korsan pazarı bile ilk kez yok olma tehlikesiyle karşı karşıya" dedi. Samsun Demir şöyle konuştu: "Çünkü önceden bir parçayı indirmek 10-15 dakika alabiliyordu. ADSL aboneliği bu süreyi 1 dakikaya indirdi. Şimdi bizlerde bu şekildeki korsanlıkla mücadeleye odaklanıyoruz.