Neyse, 1 saat sonra dostum geldi, buyur ettim, işinin acil olduğunu söyledi, ben de tamam dedim, bir dakika müsaade etmesini, bilgisayarda çok az bir işim kaldığını belirttim. Ben uğraşırken o da arkamdaki koltuklardan birine oturdu, sehpadaki dergileri, kitapları falan karıştırdı vakit geçirmek için. Bir ara arkamdan şu soru geldi: "Ya Emre, senin bilgisayara da zırt pırt virüs bulaşıyor mu?". Şaşırmıştım, "yoo, yani zaten Debian GNU/Linux üzerinde çalışıyor makina, birkaç aydır evde MS Windows kullanmadım, gereksiz hiçbir program, servis falan da çalışmadığı için...".
Daha detaylı konuşmaya pek fırsat ve vakit olmadığı için arkadaşımı makinaya buyur ettim, oturdu yazmaya başladı. Biraz sonra eşi de geldi, oturduk onunla konuşmaya başladık. Yahu dedim ne oldu böyle, hem senin bilgisayarın hem de eşinin bilgisayarı dururken... Ne iş? Adam sanki yarası deşilmiş gibi açtı ağzını yumdu gözünü:
- Abicim sorma yaa! Eşimin bilgisayarı bir türlü açılmıyor, neden anlamadık, Windows XP yüklü, birkaç aydır güzel güzel çalışıyordu ama dünden beri açılmıyor. Hayır yani öyle fiziksel bir durum olmadı, elektrik kesintisi filan, ya da işte öyle zırt pırt program kurma durumlarımız da olmadı. Açılmadı, hasta etti bizi, çıkamadık işin içinden.
- E peki ya senin PC?
- Benimki de sorunlu, Win2000 yüklü alette virüs var dedi gelip bakan bir arkadaş. Internet Explorer falan sapıttı. O sapıtınca başka şeyler de sapıttı. Şu anda kullanılmaz durumda! O yüzden sana gelmek zorunda kaldık. Evdeki iki bilgisayarı da kullanamıyoruz.
Durumun ne olduğu ve işin rengi anlaşılmıştı. Matematik öğretmeni dostum yoğun bir şekilde çalışırken biz de salonda oturmuş eşi ile konuşmaya devam ediyorduk. Ben de daha önceki muhabbetlerimize referansta bulunarak problemin donanım problemi değil, yazılım problemi olduğunu ve aslında bu durumu önleyebileceklerini falan anlatıyor, Linux'tan, firefox'tan vs. dem vuruyordum. Oradan başka, teknik olmayan konulara da geçtik, ve saire derken geceyarısı oldu ve nihayet benim makine ile yapılan iş bitti.
Yorgun argın sandalyeden kalkan arkadaşım yanımıza geldi, her ikisi de bana baktılar ve biraz bezgin bir ruh hali ile şöyle dediler:
- Yahu, biz kısa süre içinde ADSL de almayı düşünüyoruz, sen de bir ara bize bir uğrasan, şu Linux'u bize bir kursan, şu sendeki görüntüden daha kolay kullanılır arayüzler olduğunu da söylemiştin (benim fluxbox'ı kast ediyorlardı), yani bizim halledebileceğimizi iddia etmiştin, eğer gerçekten kolayca kullanabiliyorsak, daha güvenli falansa o zaman bir şans verelim, belki bu dertlerimizden kurtuluruz...
Kabul ettim ve en kısa sürede, müsait bir zamanımda onlara gayet kolay kullanabilecekleri (GNOME arayüzlü Debian) bir Linux sistemi kuracağıma ve nasıl kolayca kullanılabileceğini birkaç saatlik bir eğitimle anlatacağıma dair söz verdim. Ayrıca WINE altında AutoCAD 2004 çalıştırılabiliyor mu, buna da bakacaktım çünkü eğer bu da olursa Windows'a dönmek için hemen hiçbir sebepleri kalmayacaktı (ve eğer OpenOffice matematik editörü ile yazılan ve MS WORD formatına çevrilen belgeler MS WORD tarafından açılabiliyorsa).
Arkadaşlarım, bilgisayarı bir araç olarak kullanmak işlerini görmek istiyorlardı ve evlerindeki iki bilgisayar MS Windows'un yol açtığı problemler yüzünden işlevini bir süreliğine yitirmiş onlar da zor durumda kalmışlardı.
Evet, şimdi değerli, bilgili, son 10 yıldır MS Windows kullanan insanlar, "kardeşim bir antivirüs kursalarmış, IE ile abuk sabuk siteleri ziyaret etmeselermiş, firewall kursalarmış..." diyebilirler. Bunlar, evet yapılabilir, yapılmalıdır belki falan ama yani daha basit, temel ve güvenli, kabul edilmiş, kendini ispatlamış, son kullanıcıya da gayet güzel hitap eden bir GNU/Linux çözümü varken neden bunu kullanıp insanlara yardımcı olmayalım?
Dün akşam başımdan geçen bir olayı paylaşmak istiyorum... Makinanın başında güzel güzel işime gücüme bakarken ve bir yandan "hmm, acaba önce ödevimle ilgili olarak Prolog mu çalışsam yoksa keyifli bir şekilde Common Lisp mi çalışsam" diye düşünürken ve Emacs'i her ikisi için de ayarlamış, dosyaları filan açmışken telefonum acı acı çaldı. Arayan, İTÜ Matematik Müh. bölümünden bir dostumdu. Kendisi birkaç yıldır bir lisede matematik öğretmenliği yapıyordu. Müsait olup olmadığımı, bana gelip bilgisayarımı kullanması gerektiğini söyledi. Hay hay, tabii ki dedim ve şöyle düşündüm: Bu dostumun evinde iki bilgisayar var, gemi mühendisi eşinin kullandığı güçlü bir bilgisayar ve kendisinin kullandığı yine yeni alınmış sağlam bir alet, herhalde ikisinde de ciddi bir sorun oldu ki bana gelmesi gerekti. Biraz sonra okuyacağınız gibi durum biraz daha çetrefilli imiş...
Eşe dosta ebeveynlere kurmaya en uygun dağıtım bence.