GPL Kimin Umurunda?

0
arsenelupin
Bugün yolum düştü, Anadolu Ajansı'nın web sitesine uğradım. Gayet güzel (!) bir site. İçerik-telif hakkında da böyle bir uyarı koymayı da ihmal etmemişler.
Adres kutucuğundaki URL'ye bakınca, Mambo altyapılı olduğunu fark ettim ve herhangi bir yerde, bir GPL uyarısı aradım, mamafih yoktu!

Tam da Fatih Altaylı'nın "Ne zaman adam oluruz?" köşesine layık bir durum.

Ne zaman adam oluruz?

- Telif haklarının yalnız bizim üretimimizi korumadığının bilincine vardığımız zaman!
gnu

Görüşler

0
bm
Hmm, linklemek yassah demisler ama buradan linkli? N'olucak simdi?
0
FZ
Evet, bu adreste demişler ki:

© Anadolu Ajansı'nın sayfasına kendi logosu altında dahi olsa link yapılamaz. Başka bir site logosu altında link yapılması ise kesinlikle yasaktır.Bunu ihlal eden siteler için tüm hukuki haklarımız saklıdır.

Basın Kanunu'nun İlgili Hükümleri:

© TBMM'de 9 Haziran 2004 tarihinde kabul edilen 5187 sayılı Basın Kanunu, yukarıda söz edilen yasaklara uymayanlara ağır cezalar getirmektedir.

Basın Kanunu'nun "Yeniden Yayım"a ilişkin yasak ve bu yasaklara uymayanlar için öngörülen cezaları düzenleyen 24. Maddesi şöyledir:

"MADDE 24. - Bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yeniden yayımlayanlar beşmilyar liradan onmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Bu eserleri, yeniden yayım hakkı saklı tutulmuş olmasına rağmen, süreli yayın sahibinin izni olmadan yeniden yayımlayanlar yirmimilyar liradan kırkmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar."

Ayrıca Basın Kanunu'nun 27. maddesi ile "Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlara ilişkin davalar acele işlerden sayılır" hükmü getirilmiştir.

Anadolu Ajansı, yukarıda açıkça vurgulanan yasaklara uymayanlar hakkında, Basın Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca her türlü hukuki girişimde bulunacaktır.
0
bm
Yani bir daha llink vererek bir de tezyif ediyorsunuz ha? Basin kanunundan ciktik TCK'ya yaklasiyoruz.
0
FZ
Vallahi buradaki AB günlüğü'ne bakınca merak ettim AB'ye mi yaklaşıyoruz yoksa TCK'ya mı...
0
bm
AB de bir halt olsa bari. IMF'i aritmetik kurallarini devlete hatirlattigi zaman, AB'yi de milleti sopalamayin gumrukleri biraz acin filan dedigi zaman seviyorum ben. Yoksa AB tarzi da 85 milyon Euro butceli bin burokratli buyurgan bir telif haklari dairesi kurmak, baska birsey degil. Suna bir girsek de bizim ceberrut devletten korkmadan (yabanci ya) kalaylayabilecegimiz burokratlar olsa diye bekliyorum. Mesela su MEB sitelerini yaptirtanlarin yabanci ve Bruksel'de oldugunu dusunebiliyor musunuz?
0
bm
Durun desteksiz atmis olmayayim. Mustakbel AB ortaklarimiz (nam-i diger: kicimizin kenari) akademik burokratlarin nasil dusundugune dair bir link: http://itre.cis.upenn.edu/~myl/languagelog/archives/001911.html

Bir de alinti yapayim:

"As someone with a couple of decades of experience in negotiating information-sharing arrangements with European agencies in general, and French ones in particular, I'm enjoying a quiet chuckle at the thought of the "protection against perverse effects" that the people serving in such entities can be trusted to provide."



0
myavuzselim
Ben burada link vermeyi yasaklayan birsey goremedim.
0
bm
"Anadolu Ajansı'nın sayfasına kendi logosu altında dahi olsa link yapılamaz." diyor?
0
myavuzselim
Yani bunu soylemek yetiyor mu yasak olmasi icin? Sen websiteni acik bir sekilde internete koy, sonra da link yapilamaz de. Not: bu yoruma cevap verilemez. Bunu ihlal eden siteler için tüm hukuki haklarım saklıdır.
0
loker
Bence orada bahsedilen, bir haberin kaynağı olarak AA sayfası linki kullanılamıyor. Yani 'referans' yapılamıyor. Hoş bu söylediğim daha küçük ve yenilir, yutulur bir lokma mı? Hayır, tersine siz daha çocuksu ve saçma bir iddiaya şaşırarak içime su serptiniz... Haber ajansının halka açık yayınladığı haberleri tartışırken haber kaynağı olarak AA yazmak için telif ödüyorsak neden yayınlanıyor? Yani zaten şifreli girilen, fotoğraf falan bakılabilen bölümleri var bu adamların 'servis' denen... Oralarda da ya küçük bir ücret karşılığı dolaşıp, istediklerini alıyorsun ya da süper paket benzeri uygulamalarla çok ciddi rakamlar ödeyerek zaten hepsini önden almış gibi kullanabiliyorsun diye biliyorum. Onlara zaten link verilse n'olacak, yetkisi olmayan kullanıcı o linkten yararlanamıyor ki zaten... Off olayın kendi işleyiş ve doğasını hiç anlayamamış, kağıtta kalmış ifadeler resmen...
0
arsenelupin
Burada benim vurgulamak istediğim noktadan çok uzaklaşılmış. Amacım "aha da nasıl link veriyorum!" demek değil, adamların GPL lisansı dahilinde bir yazılımı kullanırken hiçbir şekilde bunlardan bahsetmemeleri, mamafih kendi telif hakları söz konusu olduğunda her türlü sert üslubu kullanarak insanları uyarmalarıydı. Koskoca Mambo ve Joomla (cümle) ekipleri, birileri çıkıp üstüne yatsın diye kod yazmıyor olsa gerekler.
0
arsenelupin
joomla düşüklüğü olmuş; düzeltiyorum: amacım [...] uyarmaları gibi çelişkili bir duruma dikkat çekmekti..
0
bm
Hmm. Mambo sitede bizi kullandigizi bildirin diyen bir lisanla mi dagitiliyor? Degilse ortada bir kusur yok bence. Site duzgun calisiyor gibi de gozukuyor. Benim canimi sIkan yari-resmi bir kurumun yapilamayacaklar arasina link atamazsin filan da yazmasiydi. O sayfadaki hitap tonunu da begenmedim. Yani dediginizi anladigimi zannediyorum ama katilmiyorum. O sistemi uretenlerin boyle bir arzusu olsaydi lisanslarinda soylerlerdi diye dusunuyorum (sitede GPL yaziyor).
0
arsenelupin
Sanırım başka bir konu hakkında konuşurken de bahsetmiştik: GPL ile lisanslanmış ürün kullanan kişi, kaynak kodları ve lisansı kamuya açmak durumunda. İstersek belki - ki bundan da pek emin değilim- kaynak kodları verirler ama lisansa dair bir ibare bulunmaması, kodun GPL ile lisanslanmış bir serbest yazılım olduğunu saklamaya yönelik bir davranışa eğilim duyulduğundan şüphelenmemize yol açıyor.
0
bm
Yok degil. Kullanan degil dagitan kisi. Yani siz Mambo'dan turetilmis bir paket yapip AA'ya vermis/satmis olsaniz onlara kaynak kodunu vermeyi teklif etmelisiniz. Onun disinda bir gereklilik yok.

GPL v.3'de webden kullanilan fakat dagitilmayan kodlar icin birseyler dusunuluyor galiba. Bir link vereyim http://www.newsforge.com/article.pl?sid=00/11/01/1636202 (daha iyi linkler de var, ama usendim simdi)

0
darkhunter
Içerik yönetim sisteminin lisansı, bu sistemle kayıt altına alınan ve gösterilen verileri de kapsamaz mı?
0
darkhunter
Şöyle bir düşündüm, sanırım kapsamaz :) Ama net bir yaklaşım varsa bu konuda öğrenmek isterim doğrusu.
0
loker
Abartmayalım, İYS'ler birer araçtır, hangi şartlar altında kullanılacaklarını belirleyen lisanslar içerikleriyle ilgili düzenlemelere karışırsa tam tabirle sapla saman da karışır... Yani bunun gnu/linux sistem üzerinde gpl muhasebe programı kullanan bir muhasebecinin muhasebe kayıtlarını isteyen herkese vermek zorunda olmasından farkı ne? ve bu örnekte araç-içerik ilişkisi mantıklı geliyor mu? Mülkiyeti kaldırırsak ben kendi adıma mutlu olurum, amma velakin bunu GPL'den beklemek de saflığı bile aşar, öyle değil mi? :-)
0
bm
Program baglaminda 'mulkiyet' kiligina giren kanuni imtiyazi kaldirirsak zaten GPL de yok oluyor. Acik veya kapali lisanslama kalmiyor ki?
0
darkhunter
MS'in ürettiği içerik yönetim sistemlerinde (ofis suitleri gibi) yeri geldiğinde MS, kendi lehine hak iddia edebilmekte. Ya da bunlara koşulsuz ulaşabilmekte. Bir takım kanunlarla belge ve bilgileri kendi imtiyazları dahilinde kullanabilmekte. Bence diğer tarafın tavrı saflık. GPL'in durumu malum ama FDL içeriği açık tutamaya (açıkça) zorlayarak İYS'lere entegre edilmeli gibi. Mülkiyet kavramı da kalkmasını en son istediğim şeylerden biri ;-) Bence bu (meclisten dışarı) modern insana aykırı bir durum... 50.000 yıl önce böyle bir devrim arzuluyor olsaydınız, en yakın işbirlikçiniz olabilirdim. Ama şimdi zor :)
0
sefalet
Elli bin yıl önce neyi paylaşacaktınız, taş baltaları mı?Modern insan demek zora gelince "ama şimdi zor" demek midir?

Mülkiyet yok olmadıktan sonra ( en azından pek çok alanda) sahiplenmenin forumlarda şu şöyle yapmış sizce bu ihmal mi ya da bunun kaşı gözü tamam burnu eksik bu olmaz gibisinden tartışmalar yaratmaktan daha öte zararları da olmaktadır ve olacaktır.(yanlış anlaşılmasın bu başlığı değil ama bu tartışma ve benzerlerini yaratan kavram karmaşasını kastediyorum)
Hatta size dünyanın tüm sorunları altında bu kavram yatar der ve ispatlayabilirim.
0
darkhunter
:)

Ben de size Dünya'nın varolmasının nedeni mülkiyet kavramıdır derim. Gerisi hiçbirşey ifade etmeyecektir bu durumda...

Mülkiyet kavramı olmasa da hırs, öfke, nefret ya da en ilkel haliyle öldürme içgüdüsü yada ihtiyaç kaynaklı saldırganlık söz konusu olur. En basit örnekleri için -her zaman dediğim gibi- maymun belgesellerini takip ediniz.

50.000 yıl öncesiyle sonrası arasındaki farka gelince, çok basit bir nedeni var: çıtır-çerez bir örnekle açıklayayım, siz hayatın anlamına dem vurun : 50.000 yıl önce öldürdüğümüz hayvan sayısı, sahip olduğumuz eş sayısıyla doğru orantılıydı... Şimdi ki zamanda konu bu kadar (ne yazık ki) gerzekçe gelişmiyor.

Mülkiyet insanın hatta ve hatta canlının doğası gereği var olan bir kavram, bunu diyalektik ideolojilerle değiştiremezsiniz.

Haa, derseniz ki yok ontolojisi var, ahlakı var o zaman da bir ütopyanın paradigmasını görürsünüz sadece.
0
darkhunter
Şimdi aklıma geldi, belki hatırlarsınız : Tıpkı "Sodom ve Gomorah" gibi :) Tradisyonlar bazen sert sosyolojik tepkilere dair ipuçları ile dolu olurlar...
0
FZ
"Canlının doğası gereği var" sözü açıkçası bana içi bomboş bir söz gibi geliyor. "... doğası gereği ..." kalıbındaki cümlelerin böyle olduğunu düşünüyorum. Fizik "yasalarına" dahi yanlışlanabilme ihtimalleri olarak baktığımız günümüz bilimsel anlayışında "doğası gereği" deyip bir şeyleri sabitlemek pek anlamlı gelmiyor.

"Mülkiyet" dediğimiz şeyin belli bir süre önce dünyanın belli bölgelerindeki insan topluluklarının bitkileri evcilleştirip çiftçilik yapmaya başlamaları ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Belli coğrafi/iklim koşullarının izin verdiği çiftçilik, dolayısı ile enerjiyi uzun süre depolayabilme, dolayısı ile daha çok insanın doyabilmesi, dolayısı ile nüfusun belli bölgelerde artması, artan nüfusla birlikte gelişen daha karmaşık sosyal örgütlenmeler. Bu karmaşık sosyal örgütlenmelerin getirdiği politik oluşumlar, güç hiyearşileri, şeflikler, krallıklar, uzmanlaşma, gücün belli ellerde toplanması ve gittikçe karmaşıklaşıp büyüyen yapılar.

Primat belgesellerini seyrederken de dikkatli olmayı öneriyorum, yukarıda belirttiğim gibi birkaç bin yıl önce çiftçilik yapmaya başlayan, duvarlara resim çizen ve alet yapma konusunu yavaş yavaş geliştiren onlar değildi, bizdik. Şimdiki birtakım içgüdülere göndermede bulunmaya kalkarsak garip bir durum yaratmış oluruz çünkü içgüdülerimizden ibaret değiliz. Oradaki şiddetle bizdeki şiddet aynı mı?

Ütopya diye bazı şeyleri kesip atmak mümkün, uzunca tartışmak da mümkün. İnsan beyni bu, torba değil ki büzesiniz, mevcut durumu beğenmeyen insanlar her zaman olur ve bunların bir kısmı düşüncelerini derinleştirir, çözümlemeye çalışır, bazı şeyleri fark eder. Hiçbir şey olduğu gibi kalmıyor, bir zamanlar "para" var mıydı? Büyük bir icat. Başlangıcı olan bir şey, değişebilecek ya da dönüşebilecek ya da sönümlenip yerini bambaşka bir sisteme bırakabilecek bir şey. İnsanlık tarihinde bunu görmüyor muyuz, sürekli bir değişim. Bugün normal dediğimiz şeyler belki de 1000 yıl önce yaşayan insanın beyninin en ücra köşesinden, en uçuk ütopya dahi olarak bile geçmiyordu, kim bilir...

Uzun vadede geleceği tahmin etmeye kimsenin gücü yetmez (ve uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız öyle değil mi?) ancak eğer evrenin deterministik olmadığını düşünüyorsanız (ben böyle düşünüyorum) çok büyük değişiklikler olabileceği düşüncesi de size garip gelmeyecektir. Kendi adıma, kısa sürede içinde bulunduğumuz sistemlerin temellerinde büyük değişimler olabileceğini düşünmüyorum ancak insan zihni evrimine devam ediyor, çevre koşulları değişmeye devam ediyor, keşfedilen gerçekler birikmeye devam ediyor. Belki de Kurzweil'in bahsettiği gibi bir tekillik noktasına doğru artan bir ivme ile yürüyoruz ama içinde olduğumuz için anlamamız ya da herkesin bunu görmesi o kadar kolay olmuyor.

Ben şimdilik sadece insanın olağanüstü esnekliğine ve çok farklı koşullarda hayatta kalabilmesine ve en değiştirilemez gibi görünen şeyleri bile değiştirebilme dehasına güveniyorum.
0
darkhunter
Hiç birşeyi sabitlemeyelim o zaman hiçbir şeyin bir doğası olmasın, öyle herşey havada uçsun... Bu daha mı anlamlı sizce? Bence yanlışlanabilirkten ve bilimsel olmaktan söz ederken dikkatli olmak lazım.

Kesip atmıyorum, siz bana aksini ispat edebilir misiniz? Eğer edemiyorsanız sizin de durmanız gereken nokta orası. Burada bunun olası olmasını savunmuşsunuz. Bu aynı anda olmaması ihtimalini de doğrular (mülkiyetin). Bu da aynı ihtimal dahilinde geçerli olduğu için anlamsız bir söylem şekli oluyor gibi...

Tabi benim göremediğim birşey varsa bilemem...

Niyeyse fikir beyan etmekten ziyade, "bilim sizi affetmeyecek" tavrı hakim. Son hatırladığımda bende bilim üreten bir topluluğun üyesiydim ama.

Varsa bu konuda somut bir bilginiz, okumak isterim.

Kısaca hatırlatayım, mülkiyet bence evrimle kazanılmış bir kavram ve insanın şu anda doğa da hayatta kalabilmesi için pozitif önemi var. İleri de bir evrimle bunu aşacak mıyız? Bunun için bir kanıtınız ya da öngörünüz var mı? Şu anki durum için teori verirken şimdiki zamanı baz alırız. Yoksa bilim saçama sapan bir uğraş olur...

Bir nebze sosyolojinin konusu olan bu durumla ilgili geleceği bilemeyiz demek aczi ifade ediyor sadece...
0
FZ
"Dil insanın doğasında" vardır gibi bir şey derseniz bunu biraz anlayabilirim. Örüntü tanıma konusunda (pattern recognition) uzmanlaşmış bir görme sistemimiz var doğamızda derseniz, bunu da anlarım.

"Mülkiyet" gibi üstyapısal bir şey insanın doğasında vardır dediğinizde bu çok bir şey ifade etmiyor çünkü duruma göre bunun ölçüsü, derecesi filan değişir.

Bir başka örnek vereyim, şöyle cümleler söylense gene anlarım: "Mülkiyet" denen şey, belli insan topluluklarında, belli büyük sosyal örgütlenmelerde karşılaştığımız bir özelliktir. Söz konusu sosyal örgütlenmelerde enerji, mal, vs. belli küçük yapılarda odaklanır ve yoğunlaşır; kavram genelleştirilip değişik modellere göre toplumdaki diğer bireylere de yayılabilir.

Fikir beyan etmediğimi nereden çıkarıyorsunuz? "Mülkiyet" denen şeyin belli tür sosyal örgütlenmenin özelliklerinden biri olarak gündeme geldiğini, bir zorunluluk olarak görülemeyeceğini, aynı sözcüğü kullandığımız halde tarihi/coğrafi olarak çok farklı oluşumlarla karşılaştığımızı söylüyorum. Bunlardan bahsederken, politik ve ahlaki bir tavır ortaya koymamaya çalışıyorum çünkü şu anki niyetim bu değil. Sadece insanların tavırlarının ve zihinlerinin de doğanın evriminin bir parçası olduğunu ve nasıl ki bitkileri ve hayvanları evcilleştirerek doğaya müdahale ediyorsak kendi zihnimiz ve kültürümüzle aktif rol alarak yine pek çok "kavram"ın tekabül ettiği fiziksel duruma da müdahale ettiğimizi düşündüğümü belirtiyorum. Hala bir fikir öne sürmediğimi mi söylüyorsunuz?

Bir de benim anlamadığım bir şey var, söz gelimi mülkiyet deyince siz ne anlıyorsunuz? Ya da mülkiyet yok deyince ne anlıyorsunuz? Benim için her ikisi de çok soyut. Osmanlı İmparatorluğu ortamında filanca toprak düzeninde mülkiyet var mıydı? Hem evet, hem hayır mıydı? Filanca çiftliğin sahibi çiftçi miydi? Padişah mıydı? Daha mı karmaşıktı? Sovyet dönemi Rusya'sından farklıydı öyle değil mi, ne kadar farklıydı? Ya da mülkiyet demek, şu şu mallar benimdir, şu arazi de benimdir, devlet de dahil kim müdahale etmeye kalkarsa elime silahımı alır sonuna dek savunurum gibi bir şey mi? Ya da mülkiyetin olup olmaması şimdi artık parça pinçik hale gelmiş mikromilliyetçilik ile debelenen eski Yugoslavya bölgesinde 40-50 yılı sürmüş düzen gibi bir şey mi?

Son kısımlarda geleceği bilemeyiz demeye gelince, tahmin edemeyiz değil, tahmin etmeye çalışır, pek çok model kurup, zamanın geçmesini bekleyip test ederiz. Çok daha temel bir şeyden bahsediyorum ki bu durumda işin içine felsefe giriyor, dolayısı ile ideoloji de giriyor, orada yazdıklarıma dikkat ederseniz vurgulamaya çalıştığım şey şuydu: Evrenin deterministik olmadığını kabul ederseniz o zaman "bak bu mevzu son 10.000 yılda böyle gelişti, bundan sonra da zor değişir, kasma boşuna, bunu böyle kabul et ve devam et, şu sınırların ve çerçevenin dışına çıkma" cümlesi size çok bir şey ifade etmeyecektir. Hele ki sosyal bilimler söz konusu ise, ben biraz tedirgin oluyorum, ne bileyim yani benim bulunduğum noktadan bakınca, teorik iktisat, vs. böyle sanki olmuş olan bir şeye bakıp bundan karmaşık matematik formülleri ile söz edip bunu bir zorunluluk olarak sunuyormuş gibi geliyor. Bir hayli şüphelendirici bir durum, sonra meğer adamların kendi içlerinde de ciddi kamplaşmalar olduğunu, birinin iktisat budur, al sana formül dediğine ötekinin o aksiyomları nasıl kabul edersin, o varsayımları nasıl ispatlarsın! diye karşı çıktığını görüyorum. Dolayısı ile evet, en akıllı insanlarımız dahil hala büyük bir aciz içinde olduğumuzu düşünüyorum ve en azından bunun farkında olursak ilerlemeye devam edebiliriz, sorgulamaya devam ederiz gibi geliyor.

Not: Birkaç örnek daha vermeden edemedim, hazır dil ve beyin konusu açılmışken girişte, evrim filan deyip duruyoruz, hiçbir şey göründüğü kadar basit değil, beynin neocortex kısmıdır olayımız, bizi biz yapan, süper entelektüel yapan deyip duruyoruz, nerede ise sıfır cortex beyinli süper matematikçi çıkıyor Oxford'dan. Bu da yetmiyor, filanca bölge konuşma bölgesidir, bakın onca hastayı inceledik, hep orası çıktı diyoruz, bir sürü teori çakıyoruz, bir bakıyoruz sürünüyor olması gereken, iki sözcüğü bir araya getirmemesi gereken beyne sahip biri çıkıyor, Chicago Üniversitesinde edebiyat doktorası yapıyor. Yine allak bullak oluyoruz. Genellikle tekil vaka deyip geçmek zorunda kalıyoruz çünkü insanlarda kontrollü deney yapmak ve aynı koşulları bir kereden fazla yaratmak pek mümkün değil. Sadece beynin kendisi bile bu denli problem yaratırken onbinlerce beyni, zihni barındıran yapılarda tarihin belli bir döneminde, belli çevrelerde ortaya çıkmış ve çok çok farklı kılıklara bürünüp şimdi tek bir sözcükle ifade edilmeye çalışılan bir şeyi sabitlemek bana doğru gelmiyor.
0
darkhunter
Sosyal bilimlerin yapısı gereği yorumlamaktır aslolan, sanırım bu noktada bir karmaşa söz konusu. Evrensel doğrulara ulaşmak imkansız, sadece kategorizasyon, beyin cimnastiği ve tecrubelerin paylaşımı ortaya çıkıyor.

Mülkiyet deyince benim aklıma üstyapısal bir kavramdan ziyade, en basit haliyle sahiplenmek geliyor. Çok geniş bir konu, bir duyguyu bir düşünceyi, bir insanı, bir objeyi ya da bir alanı sahiplenmek...

Teorik iktisat örneğiniz çok hoş, benzer bir durumu iki filologun ölü bir dil üstüne yaptıkları anlam tartışmasında gördüm. İki farklı kaynakla kendilerini destekleyen filologlar, bu kaynakların çevresinde birbirlerine sataşıp, birbirlerini yanlışlamaya çalışıyorlardı. Bizimki de benzer bir durum. Aslında çoğu sosyal bilim sujesinde, aktivite bizim burada çevirdiğimiz geyiklerin biraz daha süzülmüş ve iyi araştırılmış hali...

Not: Problemin kaynağı da beyin değil mi zaten? :) Onu hallettiğimizde ortada ne sosyal ne sayısal ne de turing problemler kalacak. Siz beyni bütünün bir sadece bir parçası olarak nitelemişsiniz. Bence bütünün ta kendisi olma ihtimali bile var o şeyin :)
0
sefalet
Hazır siz beyin, dil konusuna değinmiş iken bazı şeyleri de belirtmekte fayda var.Beyin ve dilin yapısına, işleyişine dair bilgilerimiz çok az.Ve bildiğimizi sandığımız çoğu şeyde değişiyor devamlı.

Bu konuda hurafe de az değil ve bundan bilim dünyası da payını oldukça alıyor.Örneğin üstün zeka, deha kavramları hiç de sözlük anlamı ile kullanılmaz.Sözlük anlamına baktığımızda olağan üstü şeyler ortaya koyan kimse anlamını taşırlar.Ama biz kullanırken bu özelliğin doğuştan gelen bir yeti olduğunu bilinçli ya da bilinç altında kabul ederiz.Halbuki dehanın göstergesi ortaya konan üründür.Bir emek ve bu emeğin gerçekleşmesindeki etkenler bütününü kavramak, çok yapmaya alışık olduğumuz bir düşünce tarzı değildir.Adam yetenekli diye söyleyip kestirip atmak ruhbilimsel bir rahatlama sağlar.

Aynı şekilde insanların kendilerini bazı alanlarda yeteneksiz görmesi "ya benim matematiğe yatkınlığım yok, anlamıyorum" diyerek ya da "resme, müziğe karşı yetneğim yok" gibi ifadeler yalnız bir durum saptaması yapmanın dışında bir şeyleri örtmek ve kaçmak için kullanılırlar.Freud'un bana iki çocuk verin birini dünyanın en iyi hırsızı diğerini de en ahlaklı insanı yapayım sözü bu duruma uymaktadır.Aynı şekilde bizim yetenek diye ifade ettiğimiz her husus sağlıklı bir insan tarafından ucu açık olacak şekilde kavranıp, gerçekleştirilebilir.Bunu zekanın ve bilincin tekil yapıda değil farklı işlevlerin bir arada çalışması ile oluşan olgular olmasından çıkarabiliriz.Üstün zekanın doğuştan olduğuna dair ya da yapısal bir takım özgün hallerin sonucu olduğunu belirtir bilimsel verilerin bulunmamış olması da bahsettiğim düşünceyi destekler niteliktedir.

Beynin farklı bölgelerinin farklı işlevlere sahip olduğunu söylenir, doğrudur da.Fakat bu uzmanlaşmanın keskin hatlarının olmadığı gözden kaçırılmaktadır.Zihinsel faliyetlerimizi yapan nöronların yapısal anlamda beynin diğer bölgeleri ile farklılık göstermediği biliniyor.Yani konuşma yetisini gerçekleştiren nöron, duyma ya da dokunma yetilerini gerçekleştiren nöronlardan farklı yapıda değil.Hatta böceklerdeki nöron ile beynimizde bulunan nöronlar için de aynısı söylenebilir.Bu noktada uzman nöronların kurduğu özel örgüler önem kazanmaktadır.

Bunu daha iyi anlamak için beyin hasarı görmüş ve konuşma yetisini kaybetmiş bir hastanın durumunu düşünelim.Hastanın beynin konuşmayı destekleyen bölgesinde tümör vardır ve bu yüzden o bölgenin bir kısmı alınmıştır.Ameliyattan sonra hasta konuşma yetisini kullanamaz.Ama zamanla ve yapılan alıştırmalar ile beynin konuşma yetisini tekrar kazandığı saptanmıştır.Peki fiziki olarak önemli bir bölgesi alınmış konuşma yetisi nasıl tekrar oluşabiliyor.Bu nokta incelendiğinde konuşma ile uzmanlaşmış bölgenin kalan nöronlarının tekrar bir örgütlenme içine girdiği ve bununla da kalmayıp beynin diğer işlevlere sahip uzman bölgelerinden nöron çaldığı tespit edilmiş.Yani konuşma bölgesi dokunma ya da duyma bölgelerindeki nöronları konuşma yetisi için kullanmaya başlamıştır.Bu veriler felsefede akıl için çokca kullanılan "boş sayfa" ifadesine çok uymaktadır.Beynin bölgeleri her ne kadar doğuştan görev paylaşımı yapmış olsa da bu illa genetik olarak onlara verilen görevi yapmak zorundalar anlamına gelmemektedir.Beynin nasıl canlının bulunduğu çevre şartlarından etkilendiğini gösteren çok iyi bir örnektir bu durum.

Ayrıca otistik çocuklarda görülen ve olağan dışı hesap ve hafıza yetileri yine bu durum ile açıklanabilir.Çünkü otistik insanlarda beynin bazı bölümleri doğuştan gelen görev dağılımına karşı gelip örneğin muazzam matematiksel işlemler yapma eğiliminde olabiliyor.Bu insanlarda konuşma yetisi ve benzeri zihinsel faliyetler bozuk olmasına rağmen bu işlevlerden sorumlu bölgelerin pilan dışı başka zihinsel faliyetlere kayması durumu gerçekleşiyor olabilir.Aynı tümörlü hastada olduğu gibi duyma bölgesindeki nöronlar önceden saptanmış görevleri dışına çıkıp diğer bir işlevin yerine getirilmesinde çalışıyor olabilir.

Böylelikle beynimizi kendimiz yani yapıp ettiklerim şekillendiriyor.Daha da net söyler isek beynimizi nasıl kullandığımız onun nasıl bir örgün yapı oluşturacağını belirleyen en önemli etkendir ifadesi çok yanlış olmayacaktır.

0
sefalet
"Ben de size Dünya'nın varolmasının nedeni mülkiyet kavramıdır derim. Gerisi hiçbirşey ifade etmeyecektir bu durumda..."

Bunu daha evvel hiç duymamıştım yeni bir yaklaşım sanırım.Böyle sözleri söylemesi kolay olur ama inanın savunması o kadar kolay olmaz.Doğada çok çeşitli türlerde, sosyal yaşamın bir parçası olarak bir şeylere sahip çıkma davranışı evrimleşmiştir.Buradaki anahtar sözcük "evrim".Kısaca tanıtayım bu kavramı size; çok basit olarak, canlının zaman içinde koşullara bağlı olarak kendisinin hayatta kalmasını destekleyecek "değişim" lere uğramasına evrim diyoruz.Burada ikinci anahtar kavram "değişim".Bir başka bildiğimiz nokta varsa o da canlıların sadece dirim bilim alanında değil sosyal yanlarının da "evrim" sürecinden geçtiğidir.

Çok güncel örnek isterseniz kendinize özgür yazılımın otuz sene önce neden olmadığını ama son yirmi senedir nasıl ortaya çıktığını bir sorun.Bu ne demektir?Bu şu demektir, bir şeyin doğasına bakıp bu böyledir ve böyle devam edecektir demek çok acemice bir söylem olur demektir.Özellikle de bilimin alanına giren konularda.

Eğer bir insan gelişiminden bahsetmek mümkün ise (şöyle üstün körü insanlık tarihine baktığımızda bile) insanın olması gerekeni düşünüp bunu gerçekleştirme uğraşı içine girdiği içindir.Sizin talihsiz bulduğum sözünüz ile "ütopik" düşünenler sayesindedir.Hiç bilimsel olmayacak ama insanın konut yapımına başlaması sırasında da (mimarlığın doğuşu) sanırım bunu aklına getirenlerin "ama şimdi zor" yaklaşımları ieşliğinde "ya bunun rüzgarı var yağmuru var komik olmayın mağaralar varken" gibisinden görüşler ile boğuşmuşlardır diye düşünüyorum.

"50.000 yıl önce öldürdüğümüz hayvan sayısı, sahip olduğumuz eş sayısıyla doğru orantılıydı..."

Konuyu çok belirleyici değil ama bu sözünüzde biraz tutarsız geldi bana.Şöyle bir avcılığın ana, hayatta kalma yollarında biri olduğunu düşünürseniz, bir erkeğe epey bir kadın düşmesi gerekir ki ben bu tür bir harem toplumu belirtisi hiç görmedim o dönemlere ait bilgiler arasında.Yani o dönemde de olay o kadar "gerzekçe" değildi sanırım.
0
darkhunter
Harem toplumu belirtisi görmediniz mi bir daha incelemek ister misiniz? Anaerkillikten başlamanızı öneririm. Özgür yazılım mı? Ekonomiden (yani yaşamın kaynağından), reel sektörden örnekler verin lütfen. Yardım kurumları da tarihle başlar ya da Prometheus da vardır tarihte, ama siz mülkiyetin kalkmasından söz ediyorsunuz. Doğal bir karmayı bozmaktan yani, neyi savunduğunuzun farkında mısınız? Evet, bence bu noktaya gelmemizin nedeni mülkiyet kavramı (iyi yada kötü). Bunun savunulacak bir yanı yok sağlık düşünme yetisi olan herkesin görebileceği birşey bu...
0
sefalet
"50.000 yıl önce öldürdüğümüz hayvan sayısı, sahip olduğumuz eş sayısıyla doğru orantılıydı... Şimdi ki zamanda konu bu kadar (ne yazık ki) gerzekçe gelişmiyor."

Bu sözü söylüyorsanız ve bilimsel çerçevede kalma iddianız var ise söylediklerinizi önce sizin desteklemeniz gerekir.Verdiğiniz tarihlerde insanoğlu avcı-toplayıcı bir yaşam tarzı içindeydi.Sayıları değişen küçük topluluklar halinde yaşardı.Bu toplulukların anaerkil olanı ya da ataerkil özellikler gösterenleri vardı.Çok eşliliğin bile olduğu toplulukların, harem toplumu olarak tanımlanması mantıklı olmadığı gibi bilimsel de olmayacaktır.Çok eşlilik ima ettiğiniz ölçülere hiç ulaşmamıştır diyebilirim.Ayrıca kaç eşin olduğu, yaşamın şekillenmesinde ifade ettiğiniz ölçüde bir öneme de sahip değildi .O zamanlar için yaşamın belirleyicileri doğal çevre şartları ve buna gösterilen uyum idi.Eş sayısına bakıp o zaman olaylar böyle gelişiyordu demenin neresi bilimsel orasını da çok kavramış değilim.

Mülkiyetin doğal bir karma olduğunu söylemek bilimsel bir ifadenin dışında salt kurgusal (spekülatif) bir ifade olur ve çok bir anlam da içermez açıkcası.Mülkiyete doğal bir eğilim olarak bakmak ile bunun sosyal yaşamın yarattığı bir olgu olarak bakma arasında dağlar kadar fark var.Veriler pek doğal bir eğilim olduğunu söylemiyor ama öyle bile olsa öldürmekte doğal bir eğilim, öldürüyor musunuz?

"Ekonomiden (yani yaşamın kaynağından...)"

:) bu da değişik bir yaklaşım.Ben karbon bazlı zannediyordum yaşamın kaynağını ama her gün yeni şeyler öğreniyor insan.Ekonomi ne zaman ortaya çıkmıştı iyi düşünmek gerek ondan sonra bulduğumuz tarihi insanlık tarihinin bütününden basit bir işlem ile çıkarır isek, geriye kalan bize daha tutarlı bir seçenek sunar, yaşamın kaynağı hakkında.

Ekonomi bile evrim geçiriyor, madem özgür yazılımı beğenmediniz (neden anlamış değilim sanırım sizin "reel sektör" tanımınıza uymadı) o zaman 19.yy'ın emek kavramı ile günümüzde bu kavramın tanımına bakmak kafi olacaktır.Örneğin kafa emeğinin ekonomide belirleyici olmadığı dönemler ile günümüz ekonomisinin ana belirleyicisi olmasını nasıl açıklarız?

Hiç bir şey sabit değildir.Öyle olsa bu bilimin sonu olurdu.Olduğunu varsaydığımız kurallar belli zaman aralıkları için vardır.Sonra kuralların kendisi de başka kurallara dönüşürler.Yani işlevlerini, anlamlarını kaybederler.Mülkiyet insanlık tarihinde önemli bir unsurdur ama işlevi artık azaldığında hatta yarardan çok zarar getirdiğinde o da başka kavramlara yerini bırakacaktır.İster çok sevelim ister sevmeyelim.
0
darkhunter
Bu elli bin yıl şakayla karışık bir ironiydi, sosyolojinin (günümüze oranla) daha basit temellere oturduğunu vurguladım sadece bunun dışında bir anlamı yok.

Bilimsel çerçeveden söz ederken çok eşlilik mevzusuydu takıldığım nokta. Harem hayatı deyince de çok eşlilik deyince de benim aklıma aynı şey geliyor. Sanırım bu nokta da ayrılıyoruz.

Yaşamın kaynağı mülkiyettidir bir yerde. Evet bu konuda ısrarlıyım, çünkü sahip olduğumuz değerlerden tutunda sosyal yapılanmamıza kadar bu kavramın etkilerini görmek mümkündür.

Doğru bir yerden gitmişsiniz. Mülkiyet gibi öldürmekte doğal bir eğilim. Evet, manipüle edildiğimizde öldürebiliriz. Hepimizde böyle bir içgüdü mevcut. Ve insanlar birbirlerini öldürüyorlar...

:) Özgür yazılımı seviyorum, bunun için vakit harcıyorum. Ama özgür yazılım bile mülkiyet kavramından tamamen kopmuş bir kavram değil. Hala isimler var, geliştiriciler, vakıflar... Yasal haklar söz konusu olduğunda bu hakların sahipleri var.

Her şey sürekli değişiyor ve gelişiyor. Bu bağlamda mülkiyetin gelişmesi ve değişimi sandığınız kadar kolay olmayacaktır. Değişeceğine inanıyorum ama ortadan kalkacağına değil.
0
butch
Birilerinin Google'ı da uyarması gerekiyor.
0
yilmaz
http://www.aa.com.tr/administrator/

mambo kullanıyorlar ama copyright ı silmişler. ayıp ayıp. mambo gpl ile dağıtılıyor. o zaman biz bunlardan source kodlarını isteyebilir miyiz?
0
sleytr
En azından html kaynağına dokunmamışlar;
<meta name="Generator" content="Mambo - Copyright 2000 - 2004 Miro International Pty Ltd. All rights reserved." />
0
exalted
AA'nın ilgili yerine e-postalarımızı atarak uyarıda bulunmayı teklif ediyorum. Benim hızlıca bulduğum adres: teknik@anadoluajansi.com.tr, daha olumlu bir adres bulan varsa lütfen bildirsin, aksi halde özgürlüğün korunması ve bu konuda bilinçli olma adına birer e-postanızı göndermenizi rica ediyorum.

Sevecenlikler,
Ali Servet Dönmez
0
Anduril
"Mamafih" kelimesini yanlış kullanmışsınız gibime geldi. Bu kelimenin manası "bununla birlikte" dir. İnanmıyorsanız :) TDK ya başvurun : http://tdk.org.tr/tdksozluk/sozbul.ASP?kelime=mamafih&submit1=Ara Hatta hoşuma gitti ; örnek için Attila İlhan dan bir söz koymuşlar : "..... tansiyon tatmin edicidir, mamafih ihtiyatı elden bırakmayacağız." Ha belki ben yanlış biliyorumdur o ayrı mesele. Belki sizin bildiğiniz başka bir kullanımı da vardır , onu bilemem. Neyse kolay gelsin. NOT : Biraz dağınık bir yazı oldu , biçimlendirmeleri yapmadım. Kusra bakmayın.
0
arsenelupin
TDK, bu sefer doğru söylemiş: "durum böyleyken" ~ "durum böyle olduğu halde".
"aradım, mamafih bulamadım" =>"aradığım halde bulamadım"
0
Anduril
Özür dilerim , kafam dağınıktı ve cümleyi yanlış anlamışım. Bu arada TDK zaten hep doğru söyler :)
0
anonim
Galiba "kusra bakma"da da bir yanlışlık var. Zannımca bir ünlü düşmesi olmayacak. Mamafih, haberdeki "mamafih" kullanımı bana da yanlış geldi. :)
0
SHiBuMi
GPL lisanslı bir içerik yönetim sisteminin reklamının siteye konulup konulmaması gerektiği konusunu daha önce php-nuke sebebiyle bir kez daha bu sitede tartışmıştık. Php-Nuke'un yazarı, php-nuke logosunu ve bilgisini sitesine koymayan php-nuke tabanlı bir avukatlık sitesini kendi sitesinde eleştirmiş ve bunun yapılmasının etik olmadığını savunmuştu. Konu slashdot dahil çeşitli sitelerde tartışılmıştı.

Ben GPL lisanslı bir içerik yönetim sisteminin logosunu ve bilimum tanıtım mesajını siteme koymak zorunda mıyım ? Hayır hiç de değilim. GPL lisansının hiçbir yerinde bunu zorunlu koşan bir ibare yoktur. GPL lisansı da zaten geliştiricinin reklam yapma hakkını değil, ürünün özgür olma hakkını koruyan bir lisanstır. Bundan hoşlanmıyorsanız, GPL lisansı kullanmayın, kendinize özgü bir lisans geliştirip illa sitemin reklamını yapacaksınız diye bir şart koşun, olsun bitsin.

Yorum yaptığımız konularda kendi kafamıza göre kurallar icat edip insanları yargılamadan, biraz araştırma yapıp bilgi sahibi olmamız gerekli diye düşünüyorum. Mambo'nun lisanslaması ile ilgili bilgilendirici adres:

http://2005.mamboserver.com/index.php?option=com_content&task=view&id=49&Itemid=86

Ve bu adresteki bilgilendirme:

You MAY distribute it and charge for that service. You MAY change it, add design and content to it and you MAY charge for that. You may NOT alter the license and you must NOT alter the copyright. You do NOT have to show a 'Powered by Mambo' graphic, as it not a copyright notice.

In other words, you must NOT pretend that Mambo is yours, and you must NOT charge people for Mambo. Use Mambo to empower yourself and your clients by taking away the 'Black Magic' that surrounds putting content on the internet. Charge for the value you add and not for the hard work that Miro, the Mambo Development Team and the Mambo community have put into it.

Özetle:
  • Mambo'nun kurulumunu yapabilir ve bunun karşılığında ücret talep edebilirsiniz.
  • Mambo'yu değiştirebilir, içerik ve tasarım ekleyebilir ve bunun karşılığında ücret talep edebilirsiniz.
  • Lisansı ve copyright bilgisini değiştiremezsiniz.
  • Mambo'nun logosunu sitenize koymak zorunda değilsiniz, çünkü bu logo herhangi bir copyright değeri taşımaz.
  • Yapmamanız gereken, Mambo'yu kendinizin geliştirdiğini söylemek ve Mambo'nun yalnızca yazılım kısmı için ücret talep etmek.
  • Kaynak kod içersindeki GPL lisans bilgilerini değiştiremezsiniz.
  • Mambo'nun GPL olması, içerinde GPL olması zorunluluğunu getirmez. Mambo'nun lisansı, içerik lisansını hiçbir şekilde bağlamaz.


  • Sevgiler
    Shibumi
0
bm
Shibumi eline saglik ama

... and you must NOT charge people for Mambo. Use Mambo to empower yourself and your clients by taking away the 'Black Magic' that surrounds putting content on the internet. Charge for the value you add and not for the hard work that Miro, the Mambo Development Team and the Mambo community have put into it.

Bu da GPL ile uyumlu degil. Manali da degil bence. Ne demek bu?

0
bm
Dugmeye erken bastim, kusura bakmayin.

Mambo icin para alamazsin diye birsey yok Mambo GPL ile dagitiliyorsa. ("Mambo icin para istemeye kalksan alici bulur musun?" sorusu farkli bir soru).

Bir davranisin yukarki ifadeye aykiri olup olmadigini nasil biliriz anlayamiyorum ben. Musterinin XYZ arzusunu karsilayan ve Mambo kullananan bir site hazirlamaya ve musteriye kendi makinesinde teslim etmeye $10k istiyorum diyelim. Kaynagi da veriyorum. Yukarki sartlari ihlal edip etmedigimi bana soyleyebilecek olan var mi? Faturaya Mambo $0.00 ayarlama kurma uyarlama $10,000.00 mi yazilmali yani?

0
exalted
Neden Mambo'nun bir kopyasını, hiçbir lisans ihtilali yapmadan, müşteriye ücret karşılığında sağlamayasınız? Elbette ayrıca kopya sağlama ücreti yanında kendi yaptığınız ayarlama, uyarlama, kurma ya da adına ne derseniz deyin bu hizmetleriniz için de ücret talebinde bulunabilirsiniz.

Sevecenlikler, exalted
0
bm
Ben de onu diyorum, ShiBuMi'nin gectigi Mambocularin aciklama yazilarinda bu tutarsizlik var.
0
exalted
Orda anlatılmak istenin Mambo'yu yalnızca sağlamak adına almak isteyebileceğiniz bir ücretten çok, Mambo'yu sanki kendiniz geliştirmiş gibi bir ücret talebinde bulunmanız olduğuna inanıyorum. Yine de özgün metnin sahibi ben olmadığımdan, Mambo takımına sorulabilir. Benim düşüncem GPL'de nasıl yazarların hakkını yemeyin ifadesi hakimse, bu kez Mambo takımı da: "bizim hakkımız olan geliştirme ücretini sakın müşterilerinizden almayın" dedikleri yönünde.

Sevecenlikler,
exalted
0
exalted
Orda anlatılmak istenin Mambo'yu yalnızca sağlamak adına almak isteyebileceğiniz bir ücretten çok, Mambo'yu sanki kendiniz geliştirmiş gibi bir ücret talebinde bulunmanız olduğuna inanıyorum. Yine de özgün metnin sahibi ben olmadığımdan, Mambo takımına sorulabilir. Benim düşüncem GPL'de nasıl yazarların hakkını yemeyin ifadesi hakimse, bu kez Mambo takımı da: "bizim hakkımız olan geliştirme ücretini sakın müşterilerinizden almayın" dedikleri yönünde.

Sevecenlikler,
exalted
0
exalted
Sıkıntı sanıyorum "Hangi amaçla olursa olsun, programı çalıştırma özgürlüğü, özgürlük 0"da kendini gösteriyor. Öyleki GNU GPL etkileşimli olan programların bir yerinde lisans bilgisinin kullanıcılar tarafından erişilebilir olmasını ister. Mambo için durum bence budur, oldukça etkileşimlidir, ancak bir kullanıcı olarak ben AA'nın sitesinde lisans bilgisine ulaşamıyorum. Ölümcül bir yanlış değildir, ancak yanlıştır.

Sevecenlikler,
Ali Servet Dönmez
0
SHiBuMi
Saçma. Bu durumda siteye yazılımın çalışması için gerekli diğer araçların da tek tek lisans bilgisini koymamız gerekir: Linux dağıtımının lisansı, web sunucusunun lisansı, geliştirme yapılan dilin lisansı, yararlanılan kod kütüphanelerinin lisansı, vsvsvs
0
bm
Haklisiniz. Tmmob.org.tr ve emo.org.tr, apache ve php kullanirken sayfalarin altina GPL'le dagitilan programlarla hazirladik yaziyorlar mesela. Bunun manasini pek cozememistim farkettigim zaman da. GPL reklami yapmak iyi guzel de, bu de sefer yanlis bilgi verilmis oluyor. (Ustelik en azindan Apache lisansinin GPL uyumlu oldugu konusunda da supheler var http://www.apache.org/licenses/GPL-compatibility.html )
0
bm
Haklisiniz. Tmmob.org.tr ve emo.org.tr, apache ve php kullanirken sayfalarin altina GPL'le dagitilan programlarla hazirladik yaziyorlar mesela. Bunun manasini pek cozememistim farkettigim zaman da. GPL reklami yapmak iyi guzel de, bu de sefer yanlis bilgi verilmis oluyor. (Ustelik en azindan Apache lisansinin GPL uyumlu oldugu konusunda da supheler var http://www.apache.org/licenses/GPL-compatibility.html )
0
exalted
GPL'in mantığında belirli bir yazılımın dağıtımında lisans bilgisinin de dağıtılması var. Reklam amaçlı değildir, reklam oluşu, eğer oluyorsa, kendiliğinden gelir; lisans bilgisinin verilmesi o yazılım üzerindeki özgürlüğün korunması içindir. GPL ile lisanslanmış bir yazılım özgür bir yazılımdır ve dağıtımı sırasında mutlaka teslim alan tarafa bu lisans bilgisi de dağıtılır, bu sayede dağıtan tarafın özgürlüğün devamı adına sorumluluğu kalmamış olur. Bundan sonra ne olacağı teslim alan tarafa kalmıştır. GPL'in detayları ise teslim alan tarafın bu özgürlüğü zedelememesi ile ilgilenir.
0
bm
Iyi de ShiBuMi'nin dedigi (ve ornegi benim aklima getiren) durum bu degil ki? Yazilimi dagitmaktan degil, web sitesinden bahsediyoruz. Site'ye gelene lisans bilgisi verilecekse, o zaman kullandigimiz cekirdek GPL, libc LGPL, CMS'in yazildigi dil PHP lisansli, web sunucu Apache lisansli, veri tabani BSD lisansli filan yazmak lazim belki. Daha da bitmedi. Isteyen yapar tabii, istedigi sekilde secip de yapar, ama burada tam da prensipli birsey goremiyorum ben.
0
exalted
Sanırım bir ağ hizmetçisini kendi bilgisayarınız gibi görmekte sıkıntı çekiyorsunuz. Kendi bilgisayarınızda birbirinin üstünde onlarca yazılım çalışıyor ve bu yazılımlar belirli programlama dilleri ile yazılmışlar; siz bir yazılım yazdığınızda ya da yazılmış herhangi bir yazılımı kullanırken sizin altınızda olan biten ile ilgilenmemelisiniz. Daha net olmak gerekirse grafiksel metin editörünüzü kullanırken X yazılımının lisansı sizi ilgilendirmemeli. Eğer derdiniz X yazılımının lisansı ise, o zaman da mesela sistemin çekirdeğinin lisansı ile ilgilenmemelisiniz; bahsedilen yazılımların hangi programlama dilleri ile yazıldıkları ise tamamen konu dışıdır. Bir ağ hizmetçisi bilgisayarda tıpkı sizin bilgisayarınızda olduğu gibi onlarca yazılım çalışmaktadır ve bir ağ sayfasını gezerken sizi ilgilendiren alttaki onlarca yazılım ya da onların yazıldıkları programlama dilleri değil, sizinle son olarak buluşan yazılım olmalıdır. Bir başka durumda sayfalarda gezinmiyor da direk belirli bir ağ hizmetçisi yazılımı ile etkileşiyorsanız o halde o yazılımın yeteneklerine bağlı olarak lisans bilgisine ulaşabilir olmanız gerekmektedir. Daha net olmak gerekirse Mambo kullanırken Mambo'nun imkanları sayesinde basit bir bağlantı ile lisans bilgisine ulaşırken, Apache kullanırken örneğin komut satırından bir parametre yardımı ile lisans bilgisine ulaşabilmelisiniz, ancak tüm bu yazılımların çalışması sürecine dayanan uygulama zorunlu değildir, yalnızca yazılımın etkileşme imkanı varsa bunu kullanmanız şiddetle tavsiye edilmektedir; bunun dışında yazılımın dağıtımı sırasında (çalıştırılabilir, kaynak dosyası ya da her ikisi birlikte) teslim alan tarafa lisans bilgisini de dağıtmak ile yükümlüsünüz.
0
bm
Kusura bakmayin ama ben bana ne anlattiniz anlamadim. Ozellikle "Bir başka durumda sayfalarda gezinmiyor da direk belirli bir ağ hizmetçisi yazılımı ile etkileşiyorsanız o halde o yazılımın yeteneklerine bağlı olarak lisans bilgisine ulaşabilir olmanız gerekmektedir" gibi ifadelerdeki gereklilik nereden cikiyor anlamiyorum.
0
exalted

Pekiyi, lisansı birkez daha, bu duruma özel olarak, gözden geçirdim ve tekrar düşününce çok fazla detaylarda boğulmadan AA'nın sitesinde GPL bildirisinin olmamasının özgürlük adına bir tehdit olmadığına karar verdim.

Mambo'da belirtildiği gibi:
"7. Does the GPL mean that my website content is also GPL?

No. The copyright and license of Mambo does not cover the content that you create. Using Mambo does not place any restrictions, legally, on the license or copyright you use for the content of your website."

Ayrıca GPL'de belirtildiği gibi:
"Activities other than copying, distribution and modification are not covered by this License; they are outside its scope."

Ancak unutulmamalı ki:
"5. May I remove "powered by Mambo, Copyright Miro etc" from the footer?

Yes you can although we would hope that you would retain it as a badge of honour."

ve

"6. May I remove the "copyright" statements from the source code to Mambo?

No, you must keep all copyright notices and credits in the source code."

Özet: GPL özgür yazılımın ne amaçla kullanıldığı ya da elde edilen ürünün özgür olup olmadığı ile ilgilenmez.

Tüm anlaşılmazlıklarım adına özür diliyorum, umarım bu kez sade olabilmiştir.

Sevecenlikler,
exalted

0
bm
Bunlar iyice dusunmemize ve konusmamiza vesile oldugunuz icin asil bizim size tesekkur etmemiz lazim. Tesekkurler.
0
exalted
Siz bir yazılım yazdığınızda o yazılımın çalışmasını destekleyen tüm araçların lisans bilgilerini dağıtımınıza dahil ediyor musunuz, ya da yazmıyorsanız da eder misiniz? Yaptığınız yargının kendisinin "saçma" olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Linux yazılımının dağıtımında lisans bilgisinin verilmesi gereklidir, çünkü Linux yazılımı GPL lisanslıdır, ancak bu belirli yazılımın lisans bilgisinin neden koyulması gerektiğini düşündüğünüze anlam veremedim.
0
SHiBuMi
Sevgili exalted,

Yazılımın lisansını kodunun içine koymakla, lisansı web sitenden yayınlamak bambaşka şeyler. GPL lisansının istediği, Mambo gibi GPL ile lisanslanmış bir yazılımı dağıtırken, GPL lisansını da bu dağıtımın içine eklemen. Biz Mambo'yu bir web sitesinin üzerinde çalıştırdığımızda, onu dağıtmış olmuyoruz, kullanmış oluyoruz. GPL lisansının içeriğinde, kullanım esnasında lisans bilgisini yayınlamak ile ilgili hiçbir bağlayıcı madde yoktur.

Ne zamanki Mamboyu alırsın, kendi sitene koyup bir download linki verirsin, alın bu Mambo dersin, GPL o zaman devreye girer. O zaman bu dağıtımı sana ulaştığı GPL lisansını koruyarak yapmak zorundasın. Ve hangi medya ile dağıtıyorsan (Zip, Iso vs) onun içine GPL lisansını koymak ve daha önemlisi GPL lisansının talep etmiş olduğu tüm kurallara uymak zorundasın.

Mambo'yu alıp Tambo yapar, dağıtımın içindeki GPL lisans bilgisini çıkartır, kaynak kodunu dağıttığın kişilere kapatır ve Tambo'yu ben yaptım dersen, GPL lisansını ihlal etmiş olursun, ister maddi talebin olsun, ister olmasın.

Bu sefer daha anlaşılır olmuştur umarım, AA'daki insanların işgüzar bir mantıkla yanlış yargılandığını düşünüyorum çünkü.

Sevgiler
Shibumi
0
exalted
Ben programın kullanılması esasına dayanan bilgi ile ilgili burdan yola çıktım:

If the program is interactive, make it output a short notice like this when it starts in an interactive mode:

Gnomovision version 69, Copyright (C) year name of author
Gnomovision comes with ABSOLUTELY NO WARRANTY; for details
type `show w'. This is free software, and you are welcome
to redistribute it under certain conditions; type `show c'
for details.


Sevecenlikler,
Ali Servet Dönmez
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

DotGNU Ortaklaşa Kodlama Yarışması Başladı

FZ

Free Software Foundation, bünyesindeki GNU projesinin bir parçası olan DotGNU Projesi kapsamında uluslararası ve tüm programcılara yönelik ödüllü bir yarışma düzenliyor.

Yarışmaya katılan programcılar DotGNU Portable.NET System.Windows.Forms C# sınıfları bölümünü tamamlamak için yarışacaklar. Yarışmanın hedefi kapalı kodlu olan kitaplığın açık kodlu ve her sistemde çalışabilir halini somut olarak hayata geçirmek.

Nokia S60 Web Tarayıcısını Özgür Bıraktı

tongucyumruk

Finlandiya'lı meşhur cep telefonu üreticisi Nokia, GNU/Linux ve GNOME tabanlı maemo'yu kullanan Nokia 770 Internet Tablet ile özgür yazılıma göz kırpmıştı. Nokia'dan geçtiğimiz günlerde gelen bir açıklama Nokia'nın özgür yazılım'a olan bu desteğinin süreceğinin işaretiydi. Nokia, S60 3rd Edition tabanlı sistemlerde kullandığı KHTML tabanlı web tarayıcısının kodlarını BSD lisansı altında açtı.

Orange - Açık Lisanslı 3d Kısa Film Projesi

anonim

www.blender.org da yapılan açıklamaya göre, Blender Derneği[1] ve Hollanda Medya Sanat enstitüsü[2] açık kaynak uygulamalar ile hazırlanacak, Açık kaynak bir kısa animasyon film çalışması için anlaştılar.

OpenGL artık özgür

sundance

SGI firması haklarını elinde tuttuğu üç boyutlu hızlandırma teknolojisi OpenGL'i Free Software Foundation'ın kabul ettiği şartlarda yeniden lisansladı.

Linux.com'da yeralan habere göre bu, ticari bir firmanın Özgür Yazılım Dünyası'na bugüne kadar verdiği en büyük hediye.

Türkçe Open Source muhasabe yazılımı

raistlinthewiz

Fazlamesai slashdot tarzı bir site olduğuna göre sanırım ordaki gibi sorular sorabiliriz.
Hepimiz compiere'ı duymuşuzdur ve başarısını biliyoruzdur.
Peki Türkiye open source bir muhasebe yazılımı üretilse sizce, Türk yazılım firmalarının tepkisi nasıl olur, kullanıcılar buna nasıl yaklaşır?