Gelin bazı sorulara beraber cevap bulmaya çalışalım:
Soru 1) İlk Intel tabanlı Apple bilgisayarın çıkması için öngörülen zaman 2006 ortaları. Peki o zaman bu açıklama neden şimdi yapıldı? Apple önümüzdeki bir sene içinde elindeki stokları bitirmesinin ne kadar zor olabileceğini tahmin edemedi mi?
Cevap 1) Benzer bir davranışı geçtiğimiz aylarda IBM'de yaptı. Sektörde dayanıklılığı ve güvenilirliği ile tanınan IBM Thinkpad (Laptop) ailesini Linova isimli bir Çin şirketine devrettiğini açıkladı. Bildiğim kadarıyla satışlar düştü. Öte yandan bu örneği Apple'ın durumu ile karşılaştırmak belki de doğru değil. Zira IBM Thinkpad'lerin öleceğini duyurmadı, sadece bir başka firma ile devam edeceğini duyurdu. Apple ise, Motorola işlemcili i/powerbook'ların sadece ölmeyeceğini, aynı zamanda bunların üstünde kullanılan yazılımların da muhtemelen artık desteklenmeyeceğini, Intel tabanlı Apple'lara uygun yapılacaklarını anons etti.
Apple'ın bu konuda söylediği ise yazılımcılara zaman tanımak, belli başlı yazılımların yeni sistemde sorunsuz çalışmasını sağlamak.
Bana çok doğru gelmiyor, mantıklı ama milyarlarca dolarlık Apple satışını bilerek baltalamak için yeterli sebep değil bu.
Ve bu anonsu olayın gerçekleşmesinden bir yıl önce yaptı. Ya ellerindeki stoklar minimumda, bu karşılayabilecekleri bir stok yakma operasyonu, ya da olay gözüktüğünden çok daha büyük.
Soru 2) G4/G5 işlemcilerin devamlı övünülen performans avantajları ne oldu?
Cevap 2) Motorola işlemcilerin, mimari ve tasarım açısından Intel işlemcilere göre üstün olduğu (Intel'in hala 80386 mimarisini desteklemeye çalışması öte yandan Motorola'nın 80'lerin ortalarından beri min 16 registerlı işlemciler kullanması vs.) Öte yandan, Intel'in son beş yıldaki atılımları artık Moore kanununu bile zorlamaya başladı (yaklaşık her 18 ayda bir cpu hızı iki katına çıkacak).
Bu yarışta AMD'de oldukça iddialı gidiyor, özellikle 64 bit piyasasında Intel'e çok ciddi bir alternatif, dahası birçok alanda Intel'in de önünde. Öte yandan Sun ve Motorola bu açıdan oldukça zayıf kaldılar. Matematiksel işlemler konusunda çok başarılı olan işlemcileri, saat hızı olarak oldukça gerilerde kaldı ve ara da gittikçe açılmakta.
Soru 3) Eğer ki mesele performans ve saat hızlarıysa, neden AMD değil?
Cevap 3) Düşük enerji tüketimi ve performans konularında AMD kesinlikle Intel'in önünde. Dahası bütün bunları daha düşük maliyetle yapabiliyor.
Peki niye?
Galiba Apple Intel ile birleşmeye hazırlanıyor!
Bir düşünün, Microsoft'un temel rakibi kim?
GNU/Linux mu? Apple mı? Sun mı?
Hiçbiri değil.
Linux değil, zira Linux camiasının Windows'dan pazar çalmak gibi bir yaklaşımı yok. Yapılan, insanlara rahat kullanabilecekleri, istedikleri bir ortam, bir alternatif sunabilmek. Ve bu gayet de iyi yapılıyor. Ama ne pazarlama kampanyaları ile ne de başka bir şey ile, yaptığı işi iyi yaparak.
Apple değil, çünkü Apple tarih boyunca hep niş oyuncusu olmuştur. Nispeten kültürlü/zengin sınıfa hitap eden ürünlerle kendini ortaya koyan Apple hiçbir zaman toplama Wintel makinalarının pazarına saldırmamıştır bile. Dahası son iki,üç yıldır götürdükleri multimedia ürünlerle kendi pazarını daha da geliştirmek konusunda oldukça pozitif işler de yapmıştır.
Ama Apple da gayet iyi farkındadır ki bilgisayar dünyası şu anda mobil cihazlarla genişlemekte ve bu mobil cihazların üstünde bile Windows koşmakta (tökezleyerek, zırt pırt çakılarak da olsa)
Solaris değil, zira Solaris'de Apple'ın kişisel pazarda yaptığını (çok daha züppece ve burnundan kıl aldırmayarak) sunucu pazarında yapıyordu. Ta ki Linux gelip çok ciddi bir rakip olana kadar.
Sonuçta geldiğimiz yer şu, Linux ve Microsoft ciddi şekilde ilerliyorlar. İkisi de her yeni pazarda kendilerine yer buluyor. Apple'ın bir şeyler yapması gerekiyordu.
Öte yandan tarihte ilk defa AMD'nin gerisinde kalan Intel de (64 bit/fiyat-performans oranı) son bir yıldır bu gölgeden kurtulmaya çalışıyordu. Ama tek başına üvey ikiz kardeşinden kurtulması çok da kolay değildi. Ne de olsa halihazırda dünyanın en çok kullanılan işletim sistemi Intel üzerinde de AMD üzerinde de çalışmakta, ikinci işletim sistemi ise çok daha fazlası üzerinde. O zaman bir şeyleri değiştirmek konusunda daha radikal bir şey yapmak gerekiyor, üçüncü işletim sistemi ile birleşmek gibi :)
Dahası, Intel ve Apple, AT&T'nin 1984'de Amerikan Adalet Bakanlığı'nın tekelleşme yüzünden aldığı kararla sekize bölündüğünü ve şu anda bu parçalardan biri olan Pasific Bell'in yine benzer bir sebeple devlet zoruyla bölünmek arifesinde olduğunu hatırlıyor/biliyor.
Antropologlar insan vücudunun belli bir orandan büyük olamayacağını, iskeletin ve dolaşım sisteminin bunu kaldıramayacağını söylüyor, benzer bir şey böcekler için de geçerli. Kısaca yirmi metrenin üstünde bir insan ya da otuz santimden daha büyük bir böcek olamıyor, fiziksel sebeplerle.
Dolayısıyla MS eninde sonunda bölünecek ve bu tür bir bölünmenin öncesinde kim ikinci en büyükse ve elinde yeterli imkanlar varsa, en büyüklük tahtına geçmek için fırsat yakalamış olacak.
Böyle bir şey için, Intel'in kendine daha yakın, kontrol edebildiği bir işletim sistemine ve son zamanlarda çok ciddi satış rakamlarına sebep olan taşınabilir sistemlere (multimedia cihazları ve laptoplar) sahip bir firmaya, Apple'ın ise sırt sırta çalışabileceği Sony ile flört etmeyecek (Motorola'nın en büyük hatası bence) en küçüğünden en büyüğüne her türlü sistemde yerleşebilecek bir işlemciye ihtiyacı vardı.
Muhtemel bir Apple-Intel birleşmesinden daha iyi bir aday görebiliyor musunuz ikincilik koltuğu için?
Tabi ki bütün bunlar biraz beyin cimnastiği, biraz fantezi. Bu boyutta bir birleşmenin ne gibi tsunamilere gebe olduğu, finans sektörünün buna nasıl tepki vereceği gibi birçok bilinmeyen var.
Bilinen o ki, Apple'ın bu kararı göründüğü kadar basit bir karar değil, arkasında en az bir süpriz var.
Kıvılcım Hindistan
a.k.a. Sundance
Geçtiğimiz hafta bilişim dünyasını temelden sarsan bir haber aldık. Bu habere göre Apple bundan sonra Intel işlemciler kullanacakmış!
Bir müddettir bu tür bir şey olabileceği ile ilgili bazı yorumlar ortalıkta dolaşmaktaydı. Özellikle de Pc Magazine editörlerinden John Dvorak, 90'lı yılların ortalarından beri bu tür bir şeyin olması gerektiğini söylediğini vurguluyor ve dahası bu anlaşmanın Linux'a zarar vereceğini söylüyordu.
Herne kadar Dvorak birçok boşa giden kehanette bulunmuş olsa da bunda yanılmadığını görüyoruz. Aslında bu konuda çok daha çarpıcı bir makale PBS tarafından yayınlandı.
Peki gerçekte Apple'ın hareketinin anlamı ne ve bu hareket kime karşı?
Bir müddettir bu tür bir şey olabileceği ile ilgili bazı yorumlar ortalıkta dolaşmaktaydı. Özellikle de Pc Magazine editörlerinden John Dvorak, 90'lı yılların ortalarından beri bu tür bir şeyin olması gerektiğini söylediğini vurguluyor ve dahası bu anlaşmanın Linux'a zarar vereceğini söylüyordu.
Herne kadar Dvorak birçok boşa giden kehanette bulunmuş olsa da bunda yanılmadığını görüyoruz. Aslında bu konuda çok daha çarpıcı bir makale PBS tarafından yayınlandı.
Peki gerçekte Apple'ın hareketinin anlamı ne ve bu hareket kime karşı?
Anlaşılan MAC piyasayla bir bütün olarak savaşmayı planlıyor. Yakın zamanda MacOS'un x386 tabanlı bilgisayarlarda kullanılamayacak olması da ne biçim bir pazar stratejisi bunu da anlayamadım. Gerçi Mac'ci bir arkadaşın söylediğine göre MacOS uzun zamandan beri kapalı kapılar ardında x86'lar üzerinde test ediliyormuş.
Bir tekelden kurtulalım derken yeni bir tekel daha karşımıza çıkmasında başka ihsan istemem...