Öğrenmenin Psikolojisi

0
FZ
comp.lang.lisp'i takip ederken Robert Strandh'in bir mesajına rastladım. Strandh mesajında kısa süre önce yazdığı bir makalenin adresini veriyordu. Öğrenmenin psikolojisi üstüne yazılmış bu kısacık makale kendime, etrafımdaki insanlara ve günlük hayatıma dair çok güzel ipuçları barındırıyor, pek çok şeyi aydınlatıyordu; bu yüzden makaleyi Türk diline kazandırıp FM camiası ile paylaşmak ve bu önemli konuyu masaya yatırmak istedim.

Robert Strandh Bordeaux Üniversitesi'nde (Fransa) çalışan bir bilgisayar bilimleri profesörüdür. 1988 yılından beri üniversitede araştırmalarını sürdüren Strandh genel olarak programlama ile, özel olarak da dinamik dillerle, ağırlıklı olarak Common Lisp ile ilgilenmektedir. Robert Strandh 7 yıldır kendi yazılım projeleri için de Common Lisp programlama dilini kullanmaktadır.

Öğrenmenin Psikolojisi

Sık sık öğrencilerin yaptıkları işte yeterince yeterince verimli olamadıklarını görüyorum. Genellikle verimsiz ve yavaş yöntemleri kullanıyorlar. Birkaç örnek vermem gerekirse:
  • Öğrenciler 10 parmak yazmayı bilmiyorlar. Bunu öğrenmek için belli bir zaman harcamak yerine saatlerini yavaş yazmak ve hataları düzeltmekle geçiriyorlar.
  • Öğrenciler, genellikle kullandıkları editördeki sürüm kontrol sistemi arayüzü, Lisp arüyüzü, vs. gibi gelişmiş özellikleri bilmiyorlar. Bunları öğrenmek için biraz zaman ayırıp öğrenmek yerine kendi bildikleri şekilde yapmaya çalışıp boşa zaman harcıyorlar.
  • Öğrenciler, hata ayıklayıcı kullanmayı bilmiyorlar. Bunun yerine çıktı üreterek programlarındaki hataları bulmaya çalışıyorlar.
  • Ve saire.


Bu tür yanlış alışkanlıklar sadece öğrencilerle sınırlı değil, aynı zamanda yazılım endüstrisine de hakim.

İyi ama daha etkin ve verimli çalışma yöntemleri varken insanlar neden boşa zaman harcamaya devam ediyorlar? Bu iyi bir soru. Aslında, bu o kadar iyi bir soru ki gidip dostum Lisa Feldman Barrett'a sormaya karar verdim; kendisi ABD'nin doğu yakasındaki en büyük üniversitelerden birinde psikoloji profesörü olarak çalışıyor. Bana anlattıkları şüphesiz psikolojiye benim gibi yabancı bir "sokaktaki adam"ın anlayacağı şekilde basitleştirilmişti. Bu basitleştirilmiş açıklamalara rağmen yukarıda gözlemlediğim olguyu ve bunun nasıl telafi edilebileceğini daha iyi anlamamda bana faydası dokundu.

Bu olgu meşhur psikolog Carol Dweck tarafından da epey incelenmiş (onun kullandığı terminoloji ise burada okuyacağınızdan biraz farklı).

Dostum Barrett bana insanların bu bakımdan ikiye ayrılabileceğini söyledi, mükemmelciler ve performansçılar.

Mükemmelciler kategorisinde yer alanların doğal bir entelektüel merakı vardır. Sürekli yaptıkları işi yapmanın daha iyi yöntemlerini, yeni araçları gereçleri ararlar. Mükemmellik peşindedirler ama o arayışın kendisinden de çok büyük zevk alırlar ve aslında mükemmelliğin bir ideal olduğunu, erişilmez bir şey olduğunu gayet iyi bilirler. Bu kategorideki insanlar için başarısızlık mükemmellik arayışındaki doğal durumlardan biridir. Aslında, başarısızlık gidilen belli bir yolun neden yanlış olduğunu derinlemesine gösterir ve gelecekte benzer hataların yapılmasını engeller.

Performansçılar ise, mükemmelcilerin tersine, mükemmellik filan aramazlar. Bir an önce bir işi gerçekleştirmek isterler. Bu yüzden entelektüel meraka zaman kalmaz. Onun yerine, eldeki problemi çözmek için bilinen teknikler hemen uygulanmalıdır. Bu tür insanlar için başarısızlık hali bir felakettir ve başarısızlığın tek özelliği işin gecikiyor oluşudur, başka bir şey değil. Benzer şekilde, yeni bir şey öğrenmek bu insanlara göre başarısız olma ihtimalini de getirir bu yüzden de mümkünse yeni bir şey öğrenmekten uzak durulmalıdır. Performansçılar için diğer insanların bilgisi de bir tehdit unsurudur. Etraflarındaki insanlar kendilerinin bildiği araçları, teknikleri ve yöntemleri kullandığı sürece sorun yoktur çünkü kendilerine güvenirler ve diğerlerini geçebileceklerini düşünürler. Ne var ki, diğerleri farklı şekilde bir şeyler öğrenmeye başladığında ve bu şeyler biraz daha iyi yöntemler ve araçlar anlamına geliyorsa performansçılar kendilerini savunma ihtiyacı hissederler. Başka insanların başka şeyleri biliyor olması, performansçıların da yeni şeyler öğrenmesi anlamına gelir ki yukarıda da belirttiğimiz gibi yeni bir şey öğrenmek demek, başarısızlık riskini de göze almak demektir. Bu tür insanlar için olası davranış şekillerinden biri başkalarının bilgisini aşağılamaktır. Eğer bu iyi yapılabilirse yeni bir şeyler öğrenme ihtiyacı da ortadan kalkar ve bu da performansçının amacına gayet uygundur.

Bu öğrenme modeli, sık sık gözlemlediğim diğer şaşırtıcı eylemleri açıklamamda da yardımcı oluyor. Yazılım geliştirme konusunda çömez olan ve tek bir programlama dili bilen bazı programcıların uzman yazılım geliştiricilere gidip seçmiş oldukları dilin neden kötü bir seçim olduğunu anlatmaya çalıştıklarını gördüm. Bir keresinde, bir bilgisayar bilimleri öğrencisi ile konuşurken bana belli bir programlama dilinin kötü olduğunu söyledi. Hatta kendisine göre o programlama dili o kadar kötüydü ki, öğrenci sırf bu yüzden başka bir üniversiteye geçiş yapmış ve böylece o programlama dilinin kullanıldığı dersleri almaktan kurtulmuştu. Kısaca söylemek gerekirse, neden bahsettiğini bilmiyordu. Onu biraz sıkıştırdığımda, kötülediği dilde tek bir program bile yazmadığını itiraf etti. Gerçekten de neden bahsettiğinin farkında değildi ve bunun için savaşmaya hazırdı. Programlama dilleri söz konusu olduğunda kişinin bilgi sahibi olmadığı dil hakkında olumsuz fikir sahibi olması genellikle o dilin özelliklerine yüzeysel bir bakış sonucunda olmaktadır. Performans takıntısı olan insanlar için, programlama dilindeki performans eksikliği o dilin kökten reddedilmesini savunmak için en güçlü sebep olacaktır (her ne kadar performans dilin değil, o dilin belli bir implementasyonunun sorunu olsa da).

Okurun tahmin edebileceği gibi, şaşırtıcı gözlemlerim genellikle performansçılarla ilgili. Yukarıdaki tartışmayı elbette epey basitleştirilmiş halde aktardım. İşin aslı şu ki insan belli bir problem alanında performansçı olabilirken başka bir problem alanında mükemmelci olabilmektedir. Bu yüzden, mesela matematik alanında mükemmelci olan fakat söz gelimi kelime işlemci kullanmak konusunda performansçı olan profesörler biliyorum. Bir insanı, belli bir alanda çalışırken büyük bir entelektüel merak sahibi ve her şey hakkında her şeyi bilmeye çalışır halde görmek öte yandan başka bir alanda bir şeyler becermeye çalışırken hakkında hiçbir şey bilmediği bir yöntemi tamamen yapay sebeplerden ötürü savunurken görmek gerçeküstü bir deneyim.

Bu yüzden, gözlemlediğim şey zaten çoğu kişinin gözlemlemeyi beklediği şeyden (örn. yeni araçları ve yöntemleri öğrenme konusunda tereddüt) kat kat daha fazlası. Belli bir alanda bilgi sahibi olmayan ya da belli bir aracı, tekniği kullanmasını bilmeyen bazı insanların saatlerce o alanın, aracın ya da tekniğin neden gereksiz olduğunu açıklamak için ciddi çaba sarf ettiklerini gözlemledim. Durumu daha da vahim kılan şey, ellerindeki hatalı argümanları karşı çıktıkları alanda uzman kişilere karşı savunmak konusunda hevesli olmaları idi.

Benzer şekilde, bazı insanların bazı araçları, o araç çok şey yapabiliyor diye reddetmelerine tanık oldum. Bir aracın sahip olduğu çok fazla özellik ve işlevsellik ancak ve ancak o anda istediğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz şeylere erişimi engelliyorsa veya zorlaştırıyorsa kötüdür. Bazı insanların belli bir aracın ihtiyaç duyduğu bellek miktarından şikayet ettiğini duydum, oysa ki söz konusu bellek miktarı en fazla birkaç saatlik mesai maliyetine denk gelmektedir. Favori davranış kalıplarından biri de belli bir araca yapması gereken işi belirten bir isim takmak ve sonra da aracın söz konusu işten fazlasını yaptığını öne sürmektir. Söz gelimi otomatik hizalama yapabilen bir metin editörü "mutfak lavabosu" türünden bir araç olmakla suçlanabilir çünkü sade metin düzenleme işlemi yapmaktan çok daha fazlasına imkan vermektedir.

Belirtmeye gerek var mı bilmem, bu insanlar kendilerini komik duruma düşürmektedirler ancak bundan rahatsız oldukları pek görülmemiştir

Bu olgunun gücünü abartmak mümkün değil. Kısa süre önce bir programlama dilinde 10 yıldır uzak durduğum çok güzel bir özellik keşfettim. Bu durumun sebebi ise 10 yıl önce bu özelliğin ne olduğundan haberi olmayan arkadaşımın söz konusu özelliğin faydasız olduğunu iddia etmesiydi. İkimiz de kendi aklımızın kurbanıyız. Arkadaşım kurban çünkü yaptığı farklı seçimi savunmak zorundaydı ama ben de kurbanım çünkü farkında olmadan söz konusu özelliği gereksiz kabul edip onu öğrenmek zorunda kalmamanın rahatlığını yaşadım. Bundan ötürü son 10 yıldaki verim kaybının hesabını azımsamak güç. İnsan psikolojisine dair şimdi sahip olduğum bilgilere o zaman sahip olsaydım benim için çok daha iyi olabilirdi.

Umarım bu sık rastlanan olgu öğrencileri kendi davranışları, hevesleri, karşı çıkışları hakkında düşünmeye yönlendirir ve her öğrencinin mükemmelci olmasına yardımcı olur.

Robert Strandh


Çeviren: Emre "FZ" Sevinç
16 Temmuz 2005
İstanbul

Görüşler

0
cirmiktian
Bize kazandirdiginiz bu guzel makale için teşekkurler.
0
yilmaz
Aslında bu durumda yapılması gereken öğrenciye o dilin ne kadar kullanılabilir olduğunu anlamasını sağlamak.
örnek vereyim.
Üniversitede Yapay zeka diye bir ders var ve programlama dili olarak lisp gösteriyorlar. (Hocanın öğretmek gibi bir niyetide yok.. bu arada soyliim o dersi alamadım)
Ben java yadığım için banada oldukça garip geliyor yazılışı keyword'leri vs. Kanaatimce o dersi alan kimse "hello world" bile yazamaz.
0
FZ
Bir sakıncası yoksa öğrenebilir miyim, Türkiye'deki hangi üniversitemizde YZ dersinde uygulama dili olarak Lisp gösteriyorlar? Lisp derken Scheme mi yoksa Common Lisp mi? Bunu öğrenebilirsem gerçekten sevineceğim, en azından Common Lisp ile uğraşan başka kimler var öğrenmiş oluruz.

Bu arada insanların "hello world" bile yazamayacağına dair düşünceinizin sebebi nedir?
0
yilmaz
iu bil muh 3.sınıf
scheme olması lazım.
0
FZ
İstanbul Üniversitesi, Bilgisayar Müh. lisans seviyesinde Scheme gösterildiğini öğrendiğime sevindim ancak herhalde öğrencilere iyi sunulmadığı için kötü bir deneyim oluyor, bu yüzden de üzüldüm. Özellikle gelen öğrenciler önceki yıllarından C, Java, C++, VB, vs. tarzı dilleri gördülerse sadece o zaman Scheme'e iyi giriş yapılmazsa muhtemelen çok rahatsız olacak ve psikolojik direnç göstereceklerdir.
0
bm
Hmm bu derse ve hocasina baktim ben, bir fenalik gozukmuyor muhakkak birseyler ogreniliyordur. Dersi alabilmis olan var mi burada?

Ders:
http://www.trans.istanbul.edu.tr/ce/DesktopDefault.aspx?tabindex=2&tabid=26&ItemID=48

Hoca: http://www.trans.istanbul.edu.tr/ce/DesktopDefault.aspx?tabindex=4&tabid=25&personid=16

0
yilmaz
derse common lisp de eklenmiş ben size sınav sorularını yazayım.

1. Derste açıklanan orenklerden 1 incisini kodlarıyla birlikte yazın.
2. Derste açıklanan orenklerden 2 incisini kodlarıyla birlikte yazın.
3. Derste açıklanan orenklerden 3 üncisini kodlarıyla birlikte yazın.
0
darkhunter
Yurdumun akademisyen manzaraları işte, her yerdeler :)

O yüzden özellikli bilgisayar konusunda "alaylı" olmakta fayda var ülkemizde. Hiç değilse 4-5 yıl eğitildikten sonra edindiğiniz absürd bakış açısını değiştirmek için bir 4 yıl daha harcamazsınız :)

0
darkhunter
Tabi istisna olmanın ötesinde kaliteli eğitim almakta mümkün. Tarzım böyle sınav sorularıyla insanları eğitmeye çalışan akademisyenlere. Kişi yada kurum hedeflemeden :)
0
bm
Allah allah, niye boyle yapiyorlar acaba? Ogrencilerin o dersi hakikaten ogrenebilecek bir durumda olmadiklarini mi dusunuyorlar? (Yani ipin ucu kacmis, o materyal hakikaten ogretilmeye ve duzgun imtihan yapilmaya kalkilirsa imparatorun ciplak oldugu ortaya cikacak diye mi, 'ezberle gel gecer not vereyim' yapiliyor?)
0
yilmaz
dersi veren hoca Türkiye'nin en genc bilim adamı secilmis. soylenene gore kendi adıyla anılan matrisi varmış. Ama matematik alanında çok iyi.
0
ttk
hööö %-0

Adam galiba başka bir dilin gizli fanatiği falan olsa gerek. Bir şeyden öğrenciyi nefret ettirmenin en güzel yollarından birisini kullanıyor.
0
azertet
dersin hocasında yaptığı bilimsel çalışmalar olarak bir fenalık yok, tabii yaptığı çalışmaları kişiliğinden soyutlarsak. bu zamana kadar birçok bilimsel çalışma sunmuş ve ödüller almış bir insandır. yilmaz adlı arkadaşın da dediği gibi kendi bulduğu bir matris vardır. ama iu bilgisayar mühendisliği bölümünde verdiği yapay zeka dersleri açısından bakarsak olaya, o derse sadece o dersi ingilizce olarak verebilecek başka kimse olmadığı için veriyordu. doğal olarak kimsede bir heves oluştuğunu görmedim(dersi birlikte aldığım arkadaşlarımdan). derste Robert J. Schalkoff tarafından yazılmış
"Artificial Intelligence, An Engineering Approach" adlı kitap okutuluyordu. tabii, yilmaz'ın yazdığı soruları sormamıştı bize ama bu o hocanın uzmanlık alanı değildi, ve hep "keşke hoca olsa da bu alanda çalışan gelip dersi verse" diyordu, dolayısıyla o da kitaptan çalışıyordu ve anlatıyordu, tabii ders onun alanı olmadığı için haliyle "herkes geçsin önemli değil" gibi bir durum oluşuyordu. yalnız bu hoca kendi ilgi alanı olan derslerde öğrenciyi çok zorlar. yapay sinir ağları, devre teorisi, lineer cebir, ve bilimum birçok matematik dersi ilgi alanıdır(matematik aşığıdır).

yapay zeka dersinde önce bir miktar prolog sonra da bir süre lisp ile uğraşmıştık. ama dediğim gibi hoca çok ilgili olmadığından, common lisp ile programlamışsın yada başka birşeyle mi çok önemli değildi(zaten programlamayla hiç ilgisi yoktur).

netice olarak, hoca derse ingilizce(kaldı ki türkçe verebilecek olan da yok :( ) olarak verebilecek kimse olmadığından giriyordu, ama dürüstçe bu dersin alanı olmadığını, alanı olan bir hoca bulunsa çok iyi olacağını belirtiyordu. ama pek birşey kalmadı aklımda, muhtemelen diğer arkadaşlar için de aynısı olmuştur. bu arada bu kadar bahsettik, ismini de zikredelim, Dç. Dr. Sabri Arık.
0
bm
Pekiyi soyle birsey sorayim, 'bu yapay zeka da neymis' diye merak eden bir IU bilgisayar ogrencisi Russel&Norvig veya baska kaynaklari okuyarak ve icabinda o kitaplardaki kaynakcayi kullanip kutuphabe/web arastirmasi yaparak kendisini yetistirebilecek seviyede midir? O materyal zaten bir donemlik derse sigacak materyal degil, isteksiz hocayla belki hic olmaz, ama okul kendi kendine ogrenebilme ozelligini kazandirdiysa bunlar telafisi zor seyler de degil.
0
azertet
Pekiyi soyle birsey sorayim, 'bu yapay zeka da neymis' diye merak eden bir IU bilgisayar ogrencisi Russel&Norvig veya baska kaynaklari okuyarak ve icabinda o kitaplardaki kaynakcayi kullanip kutuphabe/web arastirmasi yaparak kendisini yetistirebilecek seviyede midir?

evet, yetiştirebilecek seviyededir. ama işin asıl önemli olan yönü, alttaki kısım gibi geliyor bana.

ama okul kendi kendine ogrenebilme ozelligini kazandirdiysa bunlar telafisi zor seyler de degil.

bunu söylemek üzücü ama, okul bilgisayar biliminlerindeki gelişmekte olan konulara dair bir heves uyandırmadı bende, birçok arkadaş için de öyleydi. siz tabii şimdi şunu diyebilirsiniz, "ee siz o bölümü niye yazdınız da oraya gittiniz, hiç mi bilgisayar bilimlerindeki konulara hevesiniz yoktu yada heves duymadınız?". bilgisayar bölümlerine giren birtakım insanlar gerçekten bilgisayarla çok ilgili oldukları için, (tam oranları bilemesem de) büyük bir kısmı da "iyi puan aldık, popüler olan, iyi para kazandıran bir meslek seçelim" diyerek bu bölümlere giriyor. bölüme giren adam bu şekilde düşüncelerle girince, bölüm de kimsede bilgisayar bilimindeki gelişmeler ve önemli konular üzerine heves yaratmayınca, haliyle öğrenci popülist yaklaşımlarla iş dünyasına giriyor. ben ilk iki sene pek bilgisayarla ilgilenmedim, biraz php ile uğraştım, c, java ile uğraştım, ama benim için asıl uyanış da özgür yazılım dünyası ile tanışmam ile oldu. bilgisayar bilimleri üzerine bilgilerimi özgür yazılım dünyasına girmemle artırdım.

telafisi zor şeyler değil gerçekten ama size o ilk ateşi gösterecek bir kaynak lazım. hani dizilerde olur ya filmlerde olur ya bazı öğretmenler(matematik, spor, müzik farketmez) gelir çocukların kolundan tutar, ve onlara asıl önemli şeyi, araştırma hevesini aşılar, pek böyle öğretmenlerle karşılaşmadım, üniversite ise iyice sönük geçti. neyse umalım ki insanlar geçkin yaşına gelmeden kendilerine böyle araştırma hevesi içinde olacakları alanlar bulsunlar. zaman geçtikçe çalışmak gerekiyor, iyice uğraşmak zor oluyor.
0
yilmaz
hoca ile kimsenin bir problemi yok zaten.
ama açıkçası ben lisp'i ünide duydum ilk kez. haliyle tahtadaki kodu da görünce insanın alışık olmadığı birşeyde olunca bu ne deyip geçiyorsun. ben pek iu de insanları programlamaya sevk eden birşey göremedim.
bilg. muh. seçmemin nedeni bu işe duyduğum heyecan ve aşk. IU'ye gittiğimde de amacım bu konuda daha detaylı bir donanıma sahip olmaktı. ama şu kadarını soyleyeyim tüm heyecanımı yitirmeme neden oluyordu az daha.
0
msf
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği [www.ceng.metu.edu.tr]'nde Introduction to Computer Engineering Concepts [www.ceng.metu.edu.tr] dersinde 1.sınıf öğrencileri Scheme öğrenirler. Bu aldıkları ilk bölüm dersidir ve ciddi ödevler yaparlar. Benzer şekilde Sabancı üniversitesi uzun zamandır, Koç üniversitesi ise 2 senedir öğrencilerine ilk yıllarında Scheme ile programlama öğretiyor.

Yine ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği'nde teknik seçmeli olan AI [www.ceng.metu.edu.tr] dersinde programlama dili olarak Common Lisp kullanılıyor. Zaten Lisp veya Prolog benzeri bir dilden faydalanmayan bir AI dersi biraz eksik olur sanki :)

Sözün özü Türkiye'de durum o kadar da kötü değil, programlarında MIT'i örnek alan üniversitelerde Scheme ve(ya) Lisp ile karşılaşılıyor. Umarım başka üniversitelerde de farklı dillere sıcak bir yaklaşım vardır.
0
FZ
ODTU'de, Sabancı'da ve Koç'ta Scheme ile başlandığını öğrendiğime sevindim. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bilgisayar Bilimleri bölümü de Scheme ile programlama öğretmeye başlıyor.

ODTU'de, AI dersinde Common Lisp ile uygulama yapılması da güzel ancak sanırım tam da bu yüzden insanlar Common Lisp'in ciddi bir uygulama geliştirme dili olduğunu fark etmeyip onu egzantrik bir YZ programlama dili olarak algılıyorlar, sadece YZ bağlamında gösterildiği için. Şunun gibi, tamam YZ ödevlerinizi Common Lisp ile yaptınız, şimdi gidin "gerçek" projelerinizi Java (ya da C, ya da C++, vs.) yapın" gibi.

Bir soru: ODTU'deki AI dersinde Common Lisp ile örnek yapılırken öğrencilere önerilen Lisp geliştirme ortamı nelerden ibaret (yani hangi CL derleyicisi, vs.)?
0
FZ
Common Lisp ile "gerçek" projeler geliştirmek demişken Practical Common Lisp'ten bahsetmemek olmaz tabii:

http://www.gigamonkeys.com/book/

Common Lisp'in YZ dışında neler yapabileceğini gösteren ve 2005 yılında yayınlanmış bir kitap.
0
msf
YZ dersini (henüz) almadığım için dersi alan bir arkadaşıma sordum. Cevabı şu şekilde oldu :
"Önerilen lisp interpreteri gcl(GNU Common Lisp) ama ödevleri clisp ile de yapabiliyorsunuz. Eğer ödeviniz gcl ile çalışmıyorsa, bunu söylemeniz yeterli, ödeviniz clisp ile kontrol ediliyor. "

Tabi burda Common Lisp'in çok detaylı bir kullanımının söz konusu olmadığını da eklemek gerek, nesneye yönelik uygulamalar gibi. O yüzden 1. sınıftaki Scheme bilgisinin üzerine birkaç kat çıkmak yeterli.

ODTÜ için konuşacak olursak, oldukça farklı dillerle öğrencinin tanışması sağlanmaya çalışılıyor. İş "gerçek" projelere gelince de, bitirme projesinin en ciddi proje olduğunu düşünürsek, kullanılacak diller ve araçlar konusunda tamamen özgürüz. Hocalar tarafından herhangi bir dayatma söz konusu değil. Popüler olmayan dillere yönelmek de tabi ki öğrencinin seçimi oluyo bu durumda. Tabi "bana bu sene içinde C/C++, Java ve C#(.net) harici öğeler de barındıran bitirme projelerini göster" diyecek olursanız, çok fazla örnek veremeyeğim kesin maalesef.
0
FZ
Cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Bu arada okuyanların kafasını netleştirmek için, GCL yani GNU Common Lisp bir "interpreter" değil bir "derleyici":

http://www.gnu.org/software/gcl/

Paralel programlama ile ilgili çalışmaları da varmış, bunu duyduğuma sevindim:

"pargcl, an MPI extension enabling lisp programs to run in parallel across computing clusters, will be incorporated soon."

clisp'in sayfası ise:

http://clisp.cons.org/

Tekrar teşekkürler.
0
hAhAyiDU
Çıktı alınası güzellikteki bu makale için teşekkürler.

İngilizcesine bakmadım ama özenle çevirilmiş bu makalede yalnız bir harf hatası var.(Benim görebildiğim)
Okurun tahmin edebileceği gibi, şaşırtıcı gözlemlerin genellikle performansçılarla ilgili.
Doğrusu "gözlemlerim". En azından cümlenin akışı bunu gerektiriyor. Hatanızı aradığımdan değil FZ yalnızca bu güzellikte bir makalenin hatasız olmasını istedim. Şimdiye kadar yazdığınız makaleler için teşekkürler.
0
FZ
Dikkatimi çektiğiniz için çok teşekkür ederim. Gösterdiğiniz hatayı düzelttim.

Bu makalenin altında FM'ye yeni katılan insanların yorumlarını görmek de sevindirici oldu benim için.
0
sleytr
gerçekten çok faydalı bir makale. çeviri için teşekkürler.

FM'de yayınlalan makale çevirilerinin birçok kendini geliştirme kitabından daha iyi olduğunu düşünüyorum. Hatta artık bunları bir sayfaya bağlayıp "FM diye bi site var, orda cok faydalı ceviriler oluyor" yerine "aha şu adreste bookmarkladığım yazıları mutlaka okumalısın!" diyeceğim.

not : genede makalede bahsedilene benzer bir hata yapıp sizi bu kitapları okumaktan alıkoymayayım, cünkü sadece bir kaç tane o tip kitap okumayı deneyip vazgeçmiştim :)
0
sekopasha
Bu çok güzel ve yararlı makaleyi çevirip bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim!
0
FZ
Ya siz? Siz hangi kategoriye giriyorsunuz? Mükemmelci misiniz yoksa performansçı mı? Ya da bazı alanlarda mükemmelci, bazı alanlarda performansçı mısınız?

Ya çevrenizdekiler? Yazıdaki kriterlere göre yakın çevrenizdeki arkadaşlarınız mükemmelci mi performansçı mı?
0
Soulblighter
Ben mükemmeliyetçiyim. Bu yüzden işimi uzun sürede yapıyorum :) Ama ne yazık ki eğer bu işi profesyonel olarak yapıyorsanız, yani bu işten para kazanıyorsanız, performansçı olmak gerekiyor sanırım. Ürünü sattığınız adama benim kodlarım daha iyi benim programımım daha performanslı çalışır, benim programım gelişime daha açık gibi cümleler söyleyemiyorsunuz. Çünkü bunlar onlar için pek birşey ifade etmiyor.

Mükemmellik verimliliği arttırır. Bir bilgisayar programı yazıyorsanız mükemmele yakın olması gerekir. Yoksa düzeltmelere ve yamalara (bkz Windows) harcayacağınız zaman, mükemmeli (bkz Unix, Linux, BSD) yaratmak için harcayacağınız zamandan daha fazladır.

Program yazmak sanattır. Sanat da mükemmellik ister.
0
Soulblighter
Bu arada ellerine sağlık. Çevirin çok güzel ve akıcı. Güzel bir makaleyi bize kazandırmış oldun.

Valla fazlamesai.net'i seviyorum ben. Güzel ve akıllı insanlarla, güzel konular hakkında fikirlerimizi paylaşabildiğimiz bir platform. Öğrenmenin en güzel yolu...

Emeği geçen herkese tekrar teşekkürler...
0
serdem
Mükemmel bir makale, teşekkürler. Çeviri de mükemmel. Yazarın kendisin de ima ettiği gibi sorun sadece yazılımcılar arasında değil, her alanda geçerli.

Özellikle şu cümlelere bayıldım :
"...Bu tür insanlar için başarısızlık hali bir felakettir ve başarısızlığın tek özelliği işin gecikiyor oluşudur..."

"...Performansçılar için diğer insanların bilgisi de bir tehdit unsurudur..."

Ekleyebileceğim bir şey perforsmançıların yapmadıkları işleri cilalayıp sunmaktaki becerileri. Onları, ellerinde bir takım dosyalarla ortalıkta koşturarak görürsünüz. Sanki dünyayı yok edecek bombanın patlamasına 40 saniye kalmış da bunlar bombayı kaptmaya gidiyorlarmış gibi bir ifade vardır. (Oysa ellerindaki dosyada sadece mükemmelliyetçinin iş teslim zamanlamaları yazılır.)

S:E

0
yilmaz
dersi veren hoca Türkiye'nin en genc bilim adamı secilmis. soylenene gore kendi adıyla anılan matrisi varmış. Ama matematik alanında çok iyi.
0
vizyoner
KATILMIYORUM.
Performans ölçülür ve teorik olarak üst noktası mükemmel değerindeki performanstır.
Performansçıların bir kısmı da bunu amaçlar. Hepsi adına konuşamıyorum görüldüğü kadarıyla "tanımlanmışlar" zaten.

Makale için çok teşekkürler bu arada.
0
ttk
Elinize sağlık, güzel bir seçim ve çalışma.
0
acemi_
Makaleyi okuduktan sonra bir çok defa başlayıp yarım bıraktığım 10 parmak klavye kullanma çalışmalarıma yeniden başladım. 10 parmakla yazmanın bileği daha çok yorduğu, kod yazarken 10 parmağa çok da ihtiyaç olmadığı gibi bahanelerim vardı.

Debian kullananlar için:
apt-get install gtypist
0
serdem
Daha eğlencelisi için:

apt-get install tuxtype
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

MS Windows´tan GNU/Linux´a Geçenlere `Rusya´dan Sevgilerle´

FZ

Daha önce FM bünyesinde bazı çalışmalarımız olmuştu hangi amaç için hangi programı kullanalım falan gibisinden. Son aldığımız haberlere göre ise bir grup Rus bilgisayarcı oturmuşlar ve mükemmel bir sayfa hazırlamışlar. Eğer siz de doğru yolu bulup Windows ortamlarından Linux´a geçmeyi düşünüyor ve fakat `yaw hani Windows ortamında video editing için şunu kullanıyordum, FTP istemcisi olarak bunu, editör olarak falancayı, IP telephony için filancayı, acep bunların GNU/Linux muadilleri, kalburüstü alternatifleri nedir, ne değildir?´ gibi cümleler kuruyorsanız hemen şu güzel sayfaya bakıyorsunuz ve huzura eriyorsunuz.

Tüm özgür yazılım kullanıcılarına Rusya´dan sevgilerle ;-)

Türk Telekom Naapılsın?

larweda

Yaklaşık 3 haftadır yayında olan Türk Telekom anketimizi sonlandırdık. Bir süre önce herkes Türk Telekom hakkında heryerde atıp tutuyordu: Sizlerin sonuçları ise şöyle: Anketimize gelen 251 oyun %60,56'sı telekom'un satılmasından, %34,66'sı da satılmamasından yana. İşin en ilginç yanı ise bu kadar polemik yapılan bir konuda hakikaten bizlerin de düşüncelerimizin karmaşıklaştığı ve ortak bir konuda uzlaşamadığımız.
Anket sonuçları

Sundance de Apple'a geçti - 1

sundance

Geçtiğimiz haftalarda Linus Tornvalds'ın artık Apple tabanlı bir laptop kullanmaya başladığını haber yapmıştık. Bu ayın başında meşhur Lisp hackerı Paul Graham da Mac'in Dönüşü makalesinde ibook ve powerbookların hacker camiasında popülaritesinin artmasından bahsetmişti.

Uzun zamandır 12inch ufak tefek bir laptop almayı planlıyordum, i386'mı olsun yoksa powerpc'mi diye düşünürken, bir arkadaşımın G3 ibook'unu satmaya karar verdiğini duyunca harekete geçtim. Bu makale i386'dan powerpc'e geçişde ne gibi kolaylıklar ve zorluklar yaşadığımın iki bölümlük hikayesidir.

DBR Yayın Grubunun Tercihi FreeBSD

FZ

Eski çalışma arkadaşlarımdan biri (ki aynı zamanda inf0 isimli FM üyesi oluyor kendileri) ile geçen gün ICQ'da karşılaştım, konu konuyu açtı derken kendisi DBR (Doğan Burda Rizzoli) yayın grubunda çalıştığını söyledi. Geleneksel bir bilgisayar muhabbetine aramızda devam ederken, MS Windows'u bırakıp FreeBSD'ye geçtiklerini söylemesi nazar-ı dikkatimi celbetti ;-) Bunun üzerine kendisi ile bir röportaj yapmam farz oldu, buyrun okuyun:

fazlamesai.net TRT2´de...

acemi_

Pazar günleri saat 11:10'da TRT2'de yayınlanan Internet TV programında, bu hafta fazlamesai.net tanıtıldı. Canlı olarak sunulan programın Site Önerileri bölümünde, siteden görüntüler verildi ve sitede yer alan bölümler kısaca tanıtıldı.

Programın web sitesi olan internettv.gen.tr adresinden, program hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Geçtiğimiz hafta yayınlanan bölümle ilgili bilgilere, bir süre sonra arşiv bölümünden ulaşabilirsiniz.