Türkçe XP'de kablosuz ağlar için değiştirilmiş olan içeriği daha anlaşılır diye buraya ekliyorum
-------------------------------------------
-------------------------------------------
-------------------------------------------
Option Explicit
Dim objShell, objScriptExec
Dim strIpConfig, intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip show config")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep 700
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip set dns ""Yerel Ağ Bağlantısı"" static 208.67.222.222")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip add dns ""Yerel Ağ Bağlantısı"" 208.67.220.220")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip set dns ""Kablosuz Ağ Bağlantısı"" static 208.67.222.222")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip add dns ""Kablosuz Ağ Bağlantısı"" 208.67.220.220")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("ipconfig /flushdns")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Program Türkçe XP'ler için sadece "Yerel Ağ Bağlantısı"nın TCP/IP'sini değiştiriyor. "Kablosuz Ağ Bağlantısı"nın TCP/IP dosyasına dokunmuyor.
Bunun için ben dosyadaki iki "Yerel Ağ Bağlantısı" bölümünün bir kopyasını o kısmın altına ekledim ve "Yerel Ağ Bağlantısı" yazılarını "Kablosuz Ağ Bağlantısı" şeklinde değiştirip kaydettim.
Daha sonra bu dosyayı çalıştırdığımda hem "Yerel Ağ Bağlantısı" hemde "Kablosuz Ağ Bağlantısı" ile wordpress'e erişebiliyorum.
Aynı şey bendede olmuştu. Önce görev yöneticinden named.exe isimli TreeWalkDNS programının çalışan dosyasını sonlandırmalısın sonra programın kendini program ekle kaldırdan kaldırabilirsin.
Bu işmelerden sonra bilgisayarı yeniden başlatıp açar ve çalışrıtırsan problem kalmayacaktır diye düşünüyorum. En azından bende öyle olmuştu.
Meselenin salt partiler ile hiçbir alakası yoktur. Neden bu konuyu bu noktaya getiriyorsunuz ki. Bence yukarıda yazılan habere hiç yakışmayan bir yorum.
Partiler siz oy verin veya vermeyin o ülkedeki insanları temsil ederler. Kaldı ki hiçbir insan hiçbir zaman sürekli doğruyu yapamayabilir.
Bu konuda görev bilişim dünyasınındır. Bilgilerini ve yönlendirmelerini hükümet ve tüm partiler ile paylaşmalılar. Bu noktada konuyu sen şuna oy verirsen bak böyle olur demeye gidecek bir duruma getirmek hiç doğru olmayan bir yaklaşım biçimidir.
Ayrıca yasalar doğru yazılmayabilirler ancak bu onların saçma olduğu manasına gelmez. Sonuçta dediğim gibi genelimizi temsil eden milletvekillerinin çıkarmış olduğu yasalardır bunlar.
Yorumunuzdaki son satır ile ilgili olarak yorum bile yapma gereği duymuyorum.
Bu konuyu her yönüyle ele alan ve popilist bir yaklaşım sergilemeden yazılan yazı için çok teşekkür ediyorum.
Uzun zamandır ilk defa sansür konusunda ciddi sitelerde böyle bir yazı okumamıştım. Genellikle yazılanlar ya devlet herşeyi çok iyi yaptı demekte ya da internet sansürlenirmi kardeşim bu ne saçma şey demekte.
Yine aynı insanlar kendileri internette her türlü siteye girerken çocukları ve kardeşlerinin internete girerken her türlü siteye girmemesi için yana yakına içerik filitreleyici program aramakta.
Bu gerçekten ikiyüzlülükten başka birşey değildir. Artık şunu bilmeliyiz ki herşey dengeli yapılmak zorunda. Özgürlük dediğimiz şeyin başkasının özgürlük alanını kısıtlamadığında özgürlük olduğunu unutmamalıyız.
Eğer bir site insanların bilgisayarlarına nasıl zarar vereceğini(tabi art niyetli yaklaşımdan bahsediyorum) överek anlatıyor ise bu sitenin yarın bir gün sizin özel veya şirketinizin sitesinede zarar verebileceğini unutmamak gerekiyor.
Eğer bir sitede çocuk pornosu var ise yarın bir gün o videoda veya resimde yer alan çocuğun kimin çocuğu olacağını bilmemizin garantisi var mı?
Ama dedikya itidal lazım herşeyde. Bunun yanı sıra yasaklarda yöneticilerin keyfi uygulamaları ile uygulanmamalı.
Gerçi bu konuda Türkiye'deki kurum elinde direkt olarak yasaklama yetkisi varken mümkün olduğu kadar mahkeme kararları ile yasaklamaya çalışıyor.
Böyle olduğunda ise mahkemelerimize ve yasa koyucularımıza düşüyor görev.
Bu görevde şu;
Diyelim sitede bir konuda hakaret yapılıyor ve sizde diyorsunuz ki bu içeriği sitenden kaldır. Ancak bu noktada şu unutuluyor aynı sitede tam tersi işler yapıldığında ne kadar değerlendiriliyor? Yani aynı sitede diyelimki başka bir ülkenin kurucu bir liderine saldırı varken kim ne yapıyor?
Burada senin benim diye bir tavır mı takılıyor. Ya da bu şekilde sitelerin yasaklanması doğru mu? Burada ülke çıkarını koruyorum derken aslında sadece kendi ülkemizde yasakladığımızı ve diğer ülkelerin bunu izlemesinin daha kötü olduğunu unutuyormuyuz.
Sonuçta bu konularda siteler ile var olan ilişkilerin daha iç içe olması gerekiyor. Yani bir sitedeki içerik eğer yasalara uygun değilse bu site sahipleri ile enine boyuna konuşulmalı. Bu site eğer dünya çapında bir site ise (ki sitelerin artık tamamı böyle) senin için yasa dışı olanın başka bir ülke için yasa dışı olduğunu unutmamak gerekiyor.
Yani internette tamamı ile yerel yasalar uygulanamaz. Bu konuda global bazda belki çok anlamam ama BM'ler gibi kurumlar ile ülkelerin ortaklaşa kabul ettiği kurallar uygulanmalı.
O zaman ne site sahiplerinin canı yanar. Ne özgürce internette dolaşmak isteyenin canı yanar. Nede devletler interneti tamamen sahip bırakmış olmaz.
Ama şunuda söyleyeyim RapidShare'i bu konu ile suçlamak ise tam anlamıyla işgüzarlık olur.
Neden derseniz. Bu bir teröristin bir terör eylemini gerçekleştirmek için kullandığı yolu terörist ilan etmeye benzer. Kaldı ki aynı yol çok iyi amaçlar içinde kullanılıyor.
Zaten ne geldiyse başımıza bu yasaklamalardan geldi. Eğer zamanında napster ve kazaa bu şekilde engellenmeye çalışılmasaydı şu anda dosya paylaşım teknolojilerinin geleceği düzeyi tahmin bile edemezdik.
Ben müzik, sinema ve yazılım gibi sektörlerde para kazanma işinin yanlış şekillerde yapıldığına inanıyorum.
Örneğin siz bir Windows'u öğrenmeden nasıl iş yerlerinde kullanacaksınız. Ya da ne olduğunu bilmediğiniz bir şeye nasıl 120 dolar vereceksiniz. Siz Photoshop ve office gibi programları öğrenmeden nasıl bunları iş yerlerinde kullanacaksınız.
Veya siz bir şarkının güzel olup olmadığını bilmeden nasıl olurda bir albüme bir sürü para verirsiniz. Bir filmin iyi olup olmadığını bilmeden nasıl arşiviniz için para veripte alırsınız.
Bu sektörlerin geneline baktığınızda aslında hizmet sektörü olması gereken işler direkt satış konusu edilmişler. Aslında bu ürünlerin hepsi ticari maksat taşımadığı sürece ücretsiz edinilebilmesi gereken şeyler.
Peki nereden mi kazanacaklar. Gerçekten kendilerine güveniyorlarsa çok güzel bir işletim sistemi veya grafik yazılımı yapacaksın ve bunu ticari kullanımlar için ücretli lisans yapacaksın. Öğrenciler ve bu yazılımları öğrenmek isteyenler ücretsiz kullanıp öğrenecek ama işin içine ticari bir firma girdiğinde zaten bu firma bu işten ticari menfaat sağladığı için ve eğer işinide görüyorsa seve seve parasını ödeyecekler.
Bunun dışında asıl parayı tabi teknik destek ve servis işleriyle kazanacaklar.
Bir diğer taraftan bakacak olursak bir sanatçının parçalarını internetten ücretsiz edindiğinizi düşünün bu sanatçının konserine kim bedava gidiyor Allah aşkına. Kimsede konser için verdiği paralara yanmıyor. Çünkü sanatçıyı zaten seviyorsa ve beğeniyor ise bu parayı veriyor.
Ülkemizdede bu böyle değil mi. Albüm piyasası çok ciddi bir piyasa değil ama sanatçıların zaten albüm yapma amacı konserlerine taban oluşturacak parçaların görsel olarak reklamından başka birşey değil mi?
Size aslında var olan pazarlama yönteminin yanlış hatta haksız olduğu hakkında birkaç örnek de verebilirim.
Örnek 1: Bu ülkede sesinde çok güzel şarkılar dinlediğiniz Nilüfer kendi albümlerinde söylediği halde konserlerinde Kayahan bestelerini söyleyebiliyor mu? (Bilmeyenler Kayahanın bestelerini Nilüfere okutmayı yasakladığını internetten arayıp öğrenebilir ler.)
Bu iş sizede saçma gelmiyor mu?
Örnek 2: Youtube'de insanlara gitar çalmayı öğreten video dersleri bu öğretilen derslerin içinde telif hakkı olan şarkılar çaldı diye yayından kaldırtılıyor.
Düşünün ben doğum gününüde şarkı söyledim diye telif haklarını ihlal mi edeceğim.
Uyarı: Bu bir uyardırı. Neyin uyarısı mı? Haklarınıza sahip çıkma uyarısı.
Çünkü her önüne gelen her şeyi lisanslar ise bu dünya da yaşamak da lisanslanacak. Üstelik bunlar bir fayda adına yapılacak.
İddia ediyorum ki eğer gerçekten everensel yasaların gözetildiği bir yargılama yapılsa mp3 ya da film paylaşan hiçkimse bu işten ötürü cezalandırılmaz. Bundan ticari bir menfaat edinmediği ve bu eylemini özellikle paylaştığı sanatçıya zarar vermek için yapmadığı sürece.
Çok uzattım biliyorum ama ne tarafından bakarsanız bakın bu işe birde korsan ismini vermeleri çok büyük bir hakarettir. İnsanları sömürmek yasal oluyor ama sen elindeki mp3'leri arkadaşlarınla paylaşınca(ticari menfaat olmadığı sürece) korsan oluyorsun.
Bu kaldırılabilecek bir hakaret değildir. Ben şimdi şurda bir parça mırıldansam da korsan mı olacağım.
O zaman ilan ediyorum. Bu ülkedeki herkes korsandır. Sıkıyorsa birisi hiçbir şekilde bu sayılan kapsamlara giren bir iş yapmadığını iddia etsin.
Edemezler çünkü kendileride aslında bu yaptıkları mücedelenin asılında sadece para kazanmak adına yapılan bir mücedili olduğunu biliyorlar.
Pardus'un devletin işletim sistemi olduğunu da nereden çıkarıyorsunuz?
Pardus Tübitak'ın kendi geliştirdiği ürünlerden elde edilen gelir ile geliştirilen bir proje. Bunun onu devletin işletim sistemi yaptığı sonucunu nerden çıkarıyorsunuz. O zaman tüm memurları da siz devletin kendi malı yaparsınız. Bu aidiyetlik meselesini siz nasıl anlıyorsunuz?
Şimdi devlet çıkıp size bir sinema filminizden dolayı kültür bakanlığı vasıtası ile maddi destek sağlasa sizin yapmış olduğunuzu bu film devletin filmi mi olur?
Ayrıca genel felsefesi bakımınıdan baktığınızda bunun dışında bile bu film sizin malınız değildir çünkü filimde oynayan oyuncusundan set ekibine kadar herkesin bir aidiyetliği vardır.
Bu arada unutmadan bu kadar kötümser bir yaklaşım sergilediğiniz bu devlet Yunanlılara ait değil ;). Hala bizim devletimiz. Demek ki siz kendinizi ve kendi devletinizi beğenmiyorsunuz.
Hadi meseleyi devlet meselesi olmaktan çıkaralım. Allah aşkına söyleyin birisi size maymun benzetmesi yapsa siz buna karşılık verme ve bu kişiyi engelleme özgürlüğünüzü(Üstüne basarak söylüyorum) kullanmaz mısınız?
Bu kadar tartışmanın tek sebebi birinin bir kuyuya taş atması desem şimdi siz bu lafın içinde söylemediğim kelimeyi çıkartır beni burada hemen laf bombardımanına tutardınız(Bu arada bu lafı söylemiyorum misal olarak veriyorum). Şimdi bu lafı söylemek benim özgürlüğüm mü olur yoksa benim nezaketsizliğim mi olur?
Bu kadar diyorum gerisi artık sizin kendi içinizdeki doğru ve yanlış terazinize kalıyor.
Bu seferlik herkese gerçekten doğru yaptığı işte kolaylıklar diliyorum.
Öncelikle şunu söylemek isterim. Özgürlük derken anlamamız gereken şey nedir?
Burada dikkat edilmesi gereken şey özgürlüğün her isteyenin her istediğini yapması olmadığını bilmektir. Özgürlük belirli sınırlar içerisinde ve diğer insanlarında özgür olduğunu unutmadan kendi istediklerini yapmak ve söylemektir.
Siz şimdi her istediğinizi söyleyemediğinizden bahsediyorsanız bu konuda yanlış düşünüyorsunuz. Eğer mesajların modere edilmesinden bahsediyorsanız geliştirici listesini bende takip ediyorum o mesajda son derece şık olmayan bir üslupta yazı yazılmasından kaynaklanan bir moderasyon vardır. Moderasyonun mesajın içeriği ile alakası yoktur.
Şimdi Pardus projesinde yöneticilerin özgürlükten ne anladıklarına bakalım.
Projede örneğin grafik işleri ile tek bir kişi ilgilenmektedir ve istediği gibi simge ve grafikleri tasarlamakta özgürdür. Elbetteki bu kişiye tavsiyelerde bulunuyor ve o bu tavsiyeleri dikkate alıyor. Ama en can alıcı nokta insanlar o kişinin profesyonelliğine saygı gösterip yaptığını ve düşüncelerini küçümsemiyor ve son kararı daima bu profesyonellik çerçevesinde o kişiye bırakıyorlar. Bu şekilde bu geliştirici son derece özgür oluyor yapacağı işlerde.
Pardus projesi ekip içine her hangi bir önyargısı olmadan ve kapalı kapılar ardında olmadan geliştiricide arıyor. Hatta şu an itibarı ile anasayfada bu yazıyı görebilirsiniz.
Siz şimdi bu kurumun özgür olmadığını mı söylüyorsunuz? Doğru bir biçimde bir öneride bulundunuz ve haksız gerekçeler ile bu öneriniz dikkate mi alınmadı?
Bir kez daha özgürlüğün her şeyi söyleyebilmek ve yapabilmek olmadığını hatırlayalım lütfen.
Lütfen haberin başlığını doğru bir şekilde değiştirelim. Başlık farklı içerik farklı. Rtük'ün bir filtre yapması söz konusu değilken başlığı okuyan yanlış bilgilenmiş oluyor.
Ana işlevlerinden bir tanesi haber iletmek olan bir sitede lütfen bunlara dikkat edelim.
Aslolan müzik endüstirisinin bize aynı müzik parçasını tekrar tekrar almaya zorlamasıdır. Cep telefonuna indirmek için ayrı para öde. Bilgisayar için ayrı para öde. Yasal mp3 için ayrı para öde. Üstelik yasal mp3'ünün kopyasını alamayacağın için silinirse bir daha satın al ve bir daha para öde.
Bunun itunes ile alakası yok. Hangi marka olursa olsun durum değişmiyor.
Beden olması gereken konusundan bir öneri. Ulusal ve uluslararası lisans veritabanı oluşturulur. Bu veritabanı kişilerin sahip olduğu müzik parçası lisansı, film lisansı veya bilgisayar programı lisansı gibi lisanları saklar.
Mesela siz bir sanatçının mp3'ünü aldığınızda sizin isminizle birlikte satın alınan bu parçanın sizde bulundurma, dinleme ve kullanma gibi haklarının olduğuna dair bilgilerin yer aldığı bir veritabanına bu satınalma ile ilgili bilgi gönderilir. Daha sonra siz bu mp3 dosyasını kaybetseniz bile elinizdeki lisans vasıtası ile bu dosyayı tekrar hiçbir ücret ödemeden edinebilirsiniz.
Burada kilit noktada olan şey sizin sadece mp3 lisansına sahip olmanız değil o müzik parçasının lisansına sahip olmanız. Yani istediğinizde sadece maliyetini ödeminiz karşılığında mp3'ünün sahibi oluduğunuz müzik parçasının müzik cd'si yada DVD'sinide edinebilmeniz.
Bu veritabanı meselesi aslında enbaşından düşünülmeliydi ve uluslararası veritabanı oluşturulmalıydı. Bu çok zor bir sistem değil. Milyardolarların döndüğünün söylendiği müzik ve film endüstirisi için bu çok zor birşey olmasa gerek.
Benim kızdığım asıl nokta ise yasal mp3 ya da yasal film kullanımını zorlamak amacıyla tamamen yasal olan paylaşım programlarının köşeye sıkıştırılmak istenmesi.
Neden herkes bu programlara mp3 paylaşım tarafından bakıyor. Bu programların engellenmesi veya bu programlara ceza verilmesi tamamen yasa dışıdır.
Çok iddialı bir söyle değilmi. Birde şöyle düşünün ben internetten kendi yaptığım müziğin Türkiye çapında duyulması için bir paylaşım programını kullanıyorum. Aynı sanatçıların albümlerini dağıtmak için dağıtım şirketlerinin karayollarını kullanması gibi.
Şimdi düşünün aynı kara yolunu hem korsan cd satan kişiler kullanıyor hemde yasal. Bir deneyelim bakalım. Karayollarını CD satan tüm şirketlere kapatalım. O zaman ne tepki verirler.
İnternet için farklı bir şey düşünmek aptallıktır ve tamamen hukuk dışı, özgürlük dışı birşeydir. Burada aslolan kolluk kuvvetlerini görevidir.
Nasıl mı? Mesela korsa CD için nasıl polis denetlesin ve baskınlar yapsın diyorsanız yasadışı bir yolla mp3 paylaşımının önünede paylaşımı yapan kişileri tek tek bularak geçmeleri gerekmekte.
Hiçbir servis sağlayıcısını engellemek için çabalamaya zorlayamazlar. Bu karayolları genel müdürlüğüne karayolunu kullanan korsan CD satıcıların bul demeye benzer. Bu ne kadar abes ise paylaşım programlarını engellemeye çalışmak ve servis sağlayıcıları bu tür tedbirler almak için zorlamakta o kadar abes.
Ya ben bu programlar vasıtası ile tamamen yasal dosyalar paylaşıyor isem. Şimdi kim benim bu hakkımı engelleyebilir. Hangi hukuk kuralı bunu emreder.
Bu olanları düşününce aslında bunların tamamen zengin müzik endüstrisinin biraz daha zenginleşmek için gücünün kullanmasından ibaret olduğunu düşünmekteyim.
Müzik endüstirisinin bize aynı müzik parçasını tekrar tekrar almaya zorlaması sistemin bize bir oyunu. Cep telefonuna indirmek için ayrı para öde. Bilgisayar için ayrı para öde. Yasal mp3 için ayrı para öde. Üstelik yasal mp3'ünün kopyasını alamayacağın için silinirse bir daha satın al ve bir daha para öde.
Bir bu açıdan bir düşünün özgürlüğü engelleyenler ne kadar haklı.
Bu arada bu yazımdan sakın korsan mp3 kullanmanın mazeretleri olduğu sonucunu çıkarmayın. Sonuçta herşey yasalar ile çözülecektir. Yasalar karşısında o an ne yasadışı ise ona uymak gerekir. Ama haklarımızıda savunmamız gerekir.
Bunun dışında unutulmaması gereken en önemli şeyide unutuyoruz.
Projenin ismi nedir? Her Çocuğa Bir Dizüstü.
Ve soruyorum. Şu anda kullandığımız bir bilgisayarı ne kadar zaman kullanabiliyoruz. Yani satın almış olduğumuz bir bilgisayarın ömrü nedir?
Bunların cevabını düşündüğümüzde aslında projenin gayet tutarlı bir proje olduğu ortaya çıcaktır.
Burada konuştuğumuz konu çocuklar. Onlar illaki bilgisayar kullanımını yeni öğrenecek seviyedeler ve bu süre zarfında ne oyun oynamak için nede 3 boyutlu modelleme yapmak için bir imkanları olmayacak :)(Tabi bunu yapabilen zeki beyinlerin yanlarında illaki yardımcılarıda vardır)
Daha yeni bilgisayarı öğrenen bir çocuğun en önemli ihtiyacı temel bilgisayar kullanımını öğrenene kadar ve okul derslerini yapabileceği olanaklara sahip bir bilgisayarın olmasıdır. Ve bu bilgisayarın taşınabilir olması yani okul ve ev arasında taşınabilmesi ayrı bir avantajdır.
Daha sonrasında illaki o çocuk ve ailesi kendi imkanları ile başka bir bilgisayar alabilir. Ama bu süreç içerisinde bu dizüstü bilgisayarlar kendinden istenen işi yeterince yerine getirmiş olacaktır.
Sanırım biz işletim sistemi ile işletim sistemi çekirdeğini karıştırıyoruz.
Linux bir işletim sistemi çekirdeğidir. Bu çekirdeğin üzerine kendiside birçok eklemeler yapan her dağıtım artık gerçek bir işletim sistemidir.
Bir işletim sistemini gerçek bir işletim sistemi yapan herşeyinin kendisi tarafından yapılması değildir. Bir Windows'u bile düşünseniz şu anda herhangi birisinin kullandığı basit bir Windows yüklemesinde bile kaç farklı firmanın yazılımı daha var.
Birşeyleri eleştirmek adına uğraşırken zarar vermemeye dikkat edelim. Eleştirilerimiz yıkıcı değil yapıcı olsun. Öyle olsun ki biz Türklerden de birşeyler çıksın. Yoksa bu şekilde biz ancak birbirimizi yeriz.
Diğer yorumlarda konuyu çok farklı yerelere çekmişler. Neyse.
Burada dikkat etmemiz gereken şey şu ki bu lisanslama ve telif hakkı olayını o kadar ileri götürdülerki adamlar herşeyi yasal yaptıklarını zannetmeye başladılar. Tam bu noktada kendilerini insanların yasal iş yapmaları için denetlemeye çalışırken kendilerinin yasa dışı iş yaptıklarını ya unutuyorlar ya da unutmak işlerine geliyor. hatta bu işlerine geliş o kadar büyük ki bunu yasaların dışına çıkarak yaptıklarını bile insanlara farkettirmiyorlar.
Burada kendilerini artık yasa yerine koymaya çalışıyorlar. Asıl sorun ise bu insanlara kendi seçtiğimiz vekillerin(Dünya genelinde diyorum) yardımcı oluyor olması. Hala Microsoft tekelini davaları sürmekte. Bu davalar sürerken ve hatta Microsoft bu davalardan büyük cezalar yerken bu kuruluş birde başka kuruluşları yasa dışı iş yaparken basmaya çalışacak öylemi?
Bu yasalar kimleri koruyor. Asıl olan kendi durumunu takip edemiyecek küçük işletmeleri koruması değilmidir. Kaldı ki büyük işletmeler zaten birçok avukatı vasıtası ile kendilerini koruyabilecek yapıya sahipler.
Sonuç olarak bu telif hakkı ve lisans meselesi o kadar çığrından çıkmaya başladı ki bu böyle sürerse yakın bir gelecekte hiç kimsenin temel bilgileri öğrenipte başka birşeyler üretme kapasitesi kalmayacak. Bu tezinin dayanağı nedir diye sorarsanız bende size sorarım, acaba kaçınız lisanslı bir Windows kurupta(Sadece Windows Kullananları kastediyorum) bu bilgisayarı öğrendiniz?
Umarım herşeye dar bir at gözlüğü ile değilde geniş bir özgürlükler penceresinden bakmaya başlarız. Ancak bu belirli şirketlerin değilde tüm insanların hayrına olur.
Ben Oled'leri Film gibi üretilebilmesi sayesinde geleceğin televizyon teknolojisi olacağına eminim.
Lazer televizyonlar ise olsa olsa şu andaki crt - lcd ( ucuz - pahalı ) gibi bir oled - lazer piyasasında kendisine yer bulur diye düşünüyorum.
Yani Lazer tahminimce Oled'den daha pahalı ve sadece oturma odalarının büyük, pahalı ekranları olarak kalır. Ama oled ekranlar çok geniş bir kullanım alanı bulur diye düşünüyorum.
Aslında bu noktada XGL sadece bir örnek GNU/Linux'ta bunun dışında 3 Boyutlu masaüstü sistemleride geliştirilmekte. Bunun farkındayım.
Bu noktada önemli olan bir işletim sisteminden sadece görsellik bekleyen kitlenin GNU/Linux ile istediklerinin fazlasını kolaylıkla karşılayabilecek olması.
Bir şekilde insanları Linux veya alternatif işletim sistemlerini kullandırmaya mecbur etmiş olurlar ve insanlar diğer işletim sistemleri için ihtiyaç duyulan çözümleri daha çabuk üretir ve bulur hale gelirler.
Düşünsenize bir XGL yüklü bir Linux sistemi var iken kim Lisansız bir Vista sistemi ve Lisans sorunları ile boğuşmak istesin.
Burada bence asıl sorun şu ki bir programı üretmek o program için fahiş fiyatlar istemek için yeterli değildir. Aslolan o işletim sistemi için vereceğin hizmetten alacağın fiyattır. Microsoft bu sisteme geçmediği sürece daha çok kullanıcı kaybedecektir. Bunu yapacağı Her eve bir bilgisayar kampanyaları ile engelleyemezler.
Hadi tüm bilgisayar kullanıcıları için Hayırlı olsun diyeyim.
Sizleri bilmem ama bu tür haberler beni çok üzüyor. Şunu söylemek isterim. Pozitif PC bana Scribus'u tanıttı ve büyük emekle Türkçeleştirerek önüme servis yaptı.
Hangi Basılı bilgisayar dergisi bu tür şeylerle uğraşıyor. Tek yaptıkları hazır olanı sunmak. Türkiyedeki dergilerin bazılarında yabancı yazarların makalelerinin Türkçeleştirilip verildiğini görürsünüz.
Bir zamanlar okuduğum mikrohaber diye bir site vardı. O sitenin yayını bittiğindede aynı üzüntüyü yaşamıştım. Birçok teknik konu hakkında o siteden bilgi almıştım.
Doğruyu söylemek gerekirse Pozitif PC benim için ondan sonra gelmiş ikinci önemli gelişim aracı idi. En azından donanım tanıtırken basılı dergiler gibi Donanım tanıtımı mı yoksa reklam mı olduğu bilinmeyen bir şekilde yapmıyorlar.
Sadece şunu söylemek isterim ben her zaman okumaktan vazgeçmeyecek bir Pozitif PC okuyucusuyum. Şimdi ya da sonra. Kısmet.
Pozitif PC Okuyucusu
Okuyucu Numarası : 1
Adı Soyadı : Hakan ARIN
Şu programda gösterilen ilginç bir ekran vardı. Hani herşeyi el ile kontrol ettiğimiz. Minority report'taki gibi. Bunun videosunu izleyebileceğimiz bir adres varmıdır.
Şu programda gösterilen ilginç bir ekran vardı. Hani herşeyi el ile kontrol ettiğimiz. Minority report'taki gibi. Bunun videosunu izleyebileceğimiz bir adres varmıdır.
Bakın bu adam bizim aldığımız windowslar sayesinde bu halde değilmi? O zaman niye kendimize kızacağımıza (Tabi herkesin düşüncesi farklı olabilir)Bir şirketin sahibine kızıyorsunuz.
Kaçınız elinde fırsat olsa böyle bir şirketin başında olmak istemezsiniz?
Ben kendimi bildim bileli ticaret böyle işliyor. Yani ne kadar para kazanıyorsan o kadar başarılısın. Ama Microsoft'un görmediği birşey varki bu linux'a destek veren şirketler aslında ileriye yönelik yatırım yapıyorlar. Yani Microsoft'un geri dönemeyeceği bir yola girdiği zaman için. O gün Bill Gates Linux'a destek verenlerin ticari zekasının daha iyi olduğunu anlayacaktır(Tabi asıl amacı amerikanın istihbaratına katkı değil idiyse).
Ama iş işten geçmiş olacak zira o gün hiçbir kurum onun işletim sistemini kullanmayacaktır. Kim tek amacı para kazanmak olan bir tüccarın ürenine güvenebilirki?
Ben buna katılmıyorum. zira insanların istekleri bu olmasa bu kadar çok değişirmi bu isimler. Microsoftun en iyi yaptığı işlerden birisi bu (Yani müşterinin nabzını iyi tutması).
Bence insanların msn messenger kullanmasındaki en büyük etken her microsoft ürününde olduğu gibi en başta(ilk sürümler ile insanları kendine bağladılar) kullanım kolaylığı, sonra şirin ifadeler titreşim gönderme vb. ufak hoşluklar, sonrasında insanlara mail hesabı ile daha entegre bir sistem sunması, en sonunda ise zaten kullanan insan sayısının çoğalması ile bir vazgeçilmez haline gelmesi.
ICQ'mu?
Bu sürede o ne yaptı? Ne yapacak gittikçe karmaşıklaşan, daha fazla spam kullanıcı sayısı artan bir program. Aslında lite sürümünü çıkarması biraz bazı şeyleri gördüğünü gösteriyor ama bence lite sürümü çıkarırken görsel olarakta programını güncellemeliydi ve bu hareketli animasyonlar, titreşim ve benzeri özelliklere daha iyi karşılık verebilirdi.
Bu arada şunuda unuttum. Dil desteği çok önemli ICQ her çıkardığı sürümde bütün dillere birden işzamanlı destek verse daha iyi bir iş yapmış olurdu.
Şunu bir düşünün sadece davetiyeyle üye almasına rağmen gmail neden bu kadar çabuk büyüdü.
Sanılmasınki sadece verdiği mail kapasitesinden dolayı bu kadar büyüdüğünü. Bence Türkiye'de ki en büyük hataları Hotmail'in Türkçe sayfasını çıkarmaması oldu. Bunun sonucunda nemi oldu ben hotmail adresimi sadece msn messenger'da kullanır oldum. Ama asıl mail adresim gmail adresim oldu.
İnsanların nabzını yoklamak çok önemli.
Yardım
Editör markdown formatını desteklemektedir. Detaylı bilgi için bu adresi ziyaret edebilirsiniz.
@kullanici ile birisinden bahsedebilir veya :emoji: ile emoji kullanabilirsiniz.
Erişim Çözücü: Engelli Sitelere Erişim Problemi Çözücü ( 68)
-------------------------------------------
-------------------------------------------
-------------------------------------------
Option Explicit
Dim objShell, objScriptExec
Dim strIpConfig, intSleep
intSleep = 2000
Set objShell = CreateObject("WScript.Shell")
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh -c interface dump > c:\\ipconfig_backup.txt ")
Wscript.Sleep 700
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip show config")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep 700
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip set dns ""Yerel Ağ Bağlantısı"" static 208.67.222.222")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip add dns ""Yerel Ağ Bağlantısı"" 208.67.220.220")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip set dns ""Kablosuz Ağ Bağlantısı"" static 208.67.222.222")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("netsh interface ip add dns ""Kablosuz Ağ Bağlantısı"" 208.67.220.220")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
Wscript.Sleep intSleep
Set objScriptExec = objShell.Exec("ipconfig /flushdns")
strIpConfig = objScriptExec.StdOut.ReadAll
WScript.Echo strIpConfig
-------------------------------------------
-------------------------------------------
-------------------------------------------