Sam Williams'ın GNU hareketi ve Richard Stallman üzerine, bu yılın Mart ayında kaleme aldığı "
Free as in Freedom" adlı kitabın tamamına Internet üzerinden de erişebilirsiniz.
Kitabın belki de en zevkli bölümü 1. bölüm: Bu bölümde 80'li yılların başında MIT yapay zekâ laboratuvarında çalışan Stallman'ın bozuk bir XEROX yazıcının yazılımına düzeltmek için müdahale etmek istemesi ama XEROX'un kaynak kodunu vermemesi ve sonrasında gelişen olaylar anlatılıyor. Önce efendi ve nazik bir dille derdini anlatmaya çalışan Stallman, insanların "hadi len, biz burada ticari iş yapıyoruz, yok sana kaynak kod, mod, ne halin varsa gör!" demesi üzerine ufaktan bir şok geçiriyor ve "sizin allahınız, kitabınız var mı üleennn!" diye elini kolunu sıvıyor ve GNU isimli organizasyonu kuruyor. (Ve bugün çoğumuzun bu organizasyona ait olduğunu bilmeden, Linux ve benzeri sistemler üzerinde kullandığımız bir ton çok önemli yazılım geliştirilmeye başlanıyor.)
öncelikle şunu söylemeliyim: ben dilimize yabancı sözcüklerin girmesinden rahatsızlık duymuyorum. bunun doğal bir şey olduğunu, dilin de yaşayan bir "şey" olduğunu, bu yüzden çevresel etkilerden etkilenmesinin gayet normal olduğunu düşünüyorum.
yabancı kelime girmesin diye zorlarsak, dil kısırlaşır.
her yabancı kelimeye "mutlaka" bir türkçe karşılık bulmalıyız diye düşünürsek bu defa da "komik" durumlar söz konusu olabilir. malum her uydurma sözcük "bilgisayar" kadar başarılı değil..
fakat sözcüğün yerli malı olması, yabancı olması bir şey, bunu yanlış yazmak başka bir şey..
fakat biz daha kendi kelimelerimizi bile doğru yazamıyoruz, kalkıp da konjonktur mü yazmak lazım, konjenktür mü yazmak lazım diye tartışmak ne kadar anlamlı ya da yapıcı olur emin değilim.
eğer yazının hedef kitlesi "selamsss naber yaw" diye selam veren internet insanlarıysa zaten tıp bu konuda çaresiz :)