Vapurlarımızı Vermiyoruz!

0
FZ
İstanbul, sürekli inşaat halinde olan, sürekli bir yerleri yıkılıp yeniden yapılan şehir. Forever Under Construction. Bir türlü tarihine, geleneksel değerlerine sahip çıkamayan, hazine değerindeki kalıntılarını süsleyip, koruyup dünyaya tanıtmak dururken onların üzerine beton döküp otopark kuran, butik açan açgözlü insanların şehri...

Şimdi de sıra vapurlara gelmiş görünüyor. İstanbul dediğimizde akla gelen silüetin, manzaranın temel öğelerinden, güzelliklerinden biri iptal edilmeye çalışılıyor. Tabii bunu kabullenemeyen İstanbullular da buna direniyor ve Vapurumu Vermiyorum diyor. Siteyi ziyaret edip söz konusu protestoya imzanızla ve mesajınızla katılmanız mümkün.

Görüşler

0
adervis
Iyi de vapurlar kalkacak diye bisey yok ki..
Gecenlerde televizyonun birinde IDO'nun basindaki bir adam soyledi boyle bisey dusunulmedigini.

Ilgili sayfada da kimin neden vapurlari kaldirmak istedigine iliskin bir bilgi de yok. Yada ben goremedim.
0
quentin
evet kısa süre içerisinde vapurlar kalkmayacak ama norveç tipi büyük ve kaba vapurlar alacak zamanla şimdikilerin yerini.
amacı sadece daha fazla insan taşımak olan vapurlar.
0
yilmaz
sanmıyorum daha büyük vapurlar konsun. şu anki vapurlar yolcu sayısını karşılayabiliyor. özellikle bahçekapı , fahrikoruturk gibi nispeten daha yeni olanlarının kapasiteleri oldukça yüksek. burda önemli olan ne kadar sürede ne kadar yolcunun taşınacağı. 20-25 dklık bir süre içinde çok fazla üzerine gidileceğini sanmıyorum.
0
yilmaz
vapurlar kaldırılacak diye birşey yokki ortada. eski suadiye paşabahçe (ki bunlara hergün biniyordum bir vakit bozulurlardı iskeleye 40 dk da yanaşamazlardı.) gibi vapurlar kaldırılacak dolayısıyla.
birçok iskele tinerci yuvasını andırıyordu en azından boyuyorlar için bence iyi olmuş.
0
parsifal
Önce giderlerini kıs, sonra atıl duruma getir, en sonunda çalışanlarını emekliye ayırarak ve belediye malı yaparak üstüne İDO bayrağı tak. Yapılan iyileştirmelere kaynak yaratmadan "atıl durumdaydı, biz aldık acaip süper yapacağız" diyen belediyenin, hiç bir hesap yapmadan şile'ye bile sefer düzenlerken, beşiktaş İDO iskelesini yıkmışken (inanmayan sabah ve akşam iskeleye uğrayan deniz otobüsünün nasıl yanaştığını gözleriyle görebilir) bu işide eline yüzüne bulaştıracağına eminim. En yakın ve en güzel örnek Turing'in elinden alınıp şahsi malmış gibi har vurulup harman savrulan yıldız sarayı vb. yerlerdir.
Daha başka örnekler ister misiniz? tabi buyrun:
- gelişigüzel yerleştirilen sokak lambaları (bknz ıhlamur kasrı önü lamba çümbüşü)
- helikopterle geçerken hiçbir bilimsel sayım yapılmadan inşa edilen kışlaönü viyadük karmaşası
kendi kaynaklarını kullanarak bilimsel çevrelere toplu taşıma çözümleri yaptıran daha sonrada bu projeleri yarım yamalak uygulayarak milleti çileden çıkaran belediye bakalım bundan sonra kapanmayan iştahını hangi alanda gösterecek?
ne de olsa iett denilen kurumun sloganı belli "biz insan taşıyoruz". ama paran varsa seni klimalı otobüste daha pahalı taşımayada talip oluyor. Hemde anlamsız saatlerde anlamsız güzergahlarda koyduğu anlamsız seferlerle...
Belediye kime hizmet eder bunun bile farkında değiller.
0
conan
Site cok cok cok kotu bi site. Vapurlara yonelik tehdit nedir? Neden kaldirilacakmislar? Bunun arkasinda kim var? Hic bir bilgi vermiyor. Sonra da imza istiyor. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak buna denir kesinlikle!

Bir alan adi alinmis, ustune yeliz hanima bi email konmus, TEK sayfadan olusan bi harika yaratilmis... Bu kadar ciddiyetsiz bir sayfaya da 8bin'in uzerinde insan "imza" atmis. Ne diyeyim ki...
0
conan
Haa bu arada soldaki resimleri de nerden bulmuslar diyecek olursaniz: http://images.google.com/images?biw=&q=vapur&hl=en&btnG=Search+Images

RAD dedigimiz sey bu olsa gerek!

Google'da vapur ara, resimleri harddiske kaydet, iki satir bir sey yaz, iki asp tingirdat, toplumsal kitle hareketi yarat. Bu kadar da kolay olmamali be guzelim! Azicik bilinclendirmeye yonelik calisma yapin da biz de ogrenelim bu tehditleri...
0
loker
Eeee? resimleri başka bir yerden alsa kampanya daha mı doğru olacaktı... Brecht görse küçük dilini yutardı ya, bu kadar yabancılaşma harbi bomba... adamın kampanyada takıldığı şeye bak...

kardeşim, vapur diyoruz, deniz diyoruz boşver şimdi fotoğraflar, google, moogle... onlar ayrı.... gel bir oturup asıl konu üzerine düşünelim... vapurlar bu kente bir şey katıyor mu katmıyor mu, kattıkları varlığına değiyor mu, ya da bunlar hesaplanmaksızın tarihi ve kültürel önemleri onların sübvanse edilmelerine (gerçi maddi zararda olduklarını sanmıyorum) yeterli midir?

Bunlardan falan bahsedelim... boşverelim şimdi google'ı falan... gerek yok yani...
0
conan
Madem cevap vermeyecekmissin [www.fazlamesai.net] ben de doseyeyim bari ;) Kampanyada takildigim sey google'dan alinmasi veya tek sayfa olmasi degil loker kardesim. Vapur diyosun deniz diyosun ama dogru duzgun diyemiyosun. Sorun burada. Ben o sayfaya baktigimda sorunun ne oldugunu anlayamiyorum. Ve bu sekilde iki sayfa html yazip da activist moduna girenlerden de bikmis durumdayim. Sorun burada iste. Vapurlar gidiyor diyorsun. Ve bu cok onemli bir konu. Iste ayni onemi hazirladigin sayfada da gostermen lazim ki ben de aa noluyo olm! Vapurlarima dokunani keserim diye imza atayim. Ben sayfanin dizaynina da bir sey soylemedim ki. Benim kil oldugum sey google'dan arastirma yapilip zart diye ilk gelen 5 resmi sola koymalari. (Hepsinin de linki ayni sayfaya gidiyor :) Bu da bana ciddiyetsiz bir sayfa cagrisimi yaptiriyor. Tekrar ayni konuya donuyoruz. Bu kadar ciddi bir olayi bu kadar ciddiyetsiz bir sekilde ortaya sunmak... Sayfaya bir durum izahi, bir olay aciklamasi yapilsa. Kimler sorumludur bunlar yazilsa. Neler yapabilecegimiz anlatilsa... Nasil olur? Imza'larin nereye gidecegini bile bilmiyorum ben. Ne yapilacak bu imzalarla, birisi cikip da bir anlatsa? Vali'ye mi gidilecek, belediyeye mi gidilecek? Belediye bunu kabul edecek mi? Ya da h4x0run birisi gidip iki satir cURL ile o imzalari bi anda sacma sapan seylerle mi dolduracak? Bunu yaparsa belediye bir organiyla buna gulmeyecek mi? Bu ve buna benzer sorunsali anlat ama sayfani text yap, sahsen boyle olunca dizayni benim umrumda olmaz, emek harcanmistir, toplum bilinclendirilmeye calisilmistir, giderim imzami basarim. Gordugun gibi binbir tane soru var kafamda, ama sen nasilsa cevap yazmayacaksin sorun degil... ;) Bu sayfanin yaraticilari ne yapacaklarini bilmiyorsa, bir html sayfasi daha yaparsin usenmeden: soyle soyle sorunlarimiz var yardim edin dersin, hepimiz elinden tutariz. Iste boyle :)
0
conan
Bu arada paragraflarimi yedi yorum kosesi. Cok da guzel paragraflamistim :(
0
darkhunter
Bu arada paragraflarimi yedi yorum kosesi. Cok da guzel paragraflamistim :(
PhpNuke karadeliğine hoşgeldin :)

Bu arada FM'nin (artık hangi platformda olacaksa) 150 yıl sonraki olası başlığı: "Uzay gemilerimizi vermiyoruz! Tabakaneye bok mu yetiştiriyosunuz 2 ışık yılı yavaş gidin ulan!" :)
0
oktay
İnanamıyorum. İstanbuldaki vapurlar gidiyor ha!!!!!! Sırada ne var ? İzmirdeki vapurlar mı? Bursa Fuar'daki sandalları da kaldırsınlar bari de tam olsun. Yuh be. Orada o kadar martı besleyen, açık havada kız arkadaşıyla kaçamak yapan insancıklara ne olacak diye hiç düşündüler mi? Bence bu kampanya çok iyi fakat yetersiz. Bu kampanya her türlü su üzerinde giden taşıtı da ekleyecek şekilde genişletilmeli. Ben kendime düşeni yaparak http://www.denizyatagimivermem.com sitesini açacağım. (Conan kızmasın diye PHP ile yazıp, resimleri de elimle çizicem :P )

Oktay
0
realist
Demek artık İstanbul'a geldiğimde Kadıköy-Karaköy hattını hızlı teknelerle klima serinliğinde geçeceğim. Yandım ki ne yandım.
İş güç başka, nostalji keyif başkadır. Belediyeye başvurursunuz. Eski vapurlarla boğaz turu ayarlanır. Vakti olan biner, şehri seyreder. Depo suyundan bayat çayını içer.
Maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.
0
loker
Kusura bakmayın paşam, sizin aceleniz olduğunu bilemeyip işi yokuşa sürmüşüz... realist'e bir jet-ski getirin, son vites yetişsin tabakhanesine...
0
realist
"Bilgisayarcılar Kıraathanesi" tabirinden kıraathane sözcüğünün gerçek anlamını çıkarıyordum. Hata etmişim. Mekanımız kenar mahalle "kaave"siymiş. Internet "kaave"sinde "çık lan dışarı" diyen de olamayacağına göre rahat olun. Moderatörle aynı taraftaysanız moderasyon yoktur. Had safhada terbiyesizlik mazur görülür.
0
bm
Iyi de burada moderasyon yok ki? Zaman zaman hepimiz terbiyesizlige maruz kaliyoruz, hatta burada edilen lafin alintilanip baska yerde terbiyesizlik yapildigini de gordum. Nette oluyor boyle seyler, caninizi sIkmayin.

Vapurlarin icinde berbat olanlarinin oldugunu, bu vapurlara keyif icin degil isine gidip gelmek icin binenlerin pek de memnun olmadiklarini soyleyenler de hakli, vapura binelim denize karsi vapur cayi icelim diyenler de. Istanbullu (ozellikle iki uc nesildir Istanbul'da olanlar) boyle seylere sahip cikmak istiyorlarsa rahmetli Celik Gulersoy'un ornegini takip etmek belki en iyi yol. Belediyeye firsat vermeyeceksiniz, elinizden geleni vakif vs. marifetiyle secilenlerin direkt kontrolunden kurtaracaksiniz. (Gulersoy kalici yapamadi, ama yol bence gerek pratik gerek felsefi acidan dogru). Eger yok edeceklerse (etmeyecegiz diyorlar) bu vapurlari belediyenin elinden kurtarmanin yoluna bakmak lazim.

Ben cocukken belki 2 milyon kisiyi barindiran sehir simdi 10 kusur milyon nufuslu. Gocen gayrimuslim nufusu da hesaplarsaniz belediyenin dayandigi tabanin 'ah ah bizim Istanbul' diyenlerimizle ayni arzu ve ozlemler icinde olmadigini, bu insanlarin sehirle nostalji vs. hissedecek bir baglari olmadigi ortaya cikar. Kaldi ki hizli hizmet vs. istenmesi yanlis olan seyler degil. Acele etmek her zaman iyi birsey degildir diyerek 300 bps modem de kullanabiliriz. Razi miyiz?

Bu arada sayin doktor mimar (ve sofor ehliyeti sahibi ve uzun boylu ve en buyuk adam ve ...) buyuk sehir belediye baskani karsi taraftaki mediregin uzerine bir kazulet heykel dikecekmis onu da yaptirtmasak diyorum. Her tarafa ismini yazan, iz birakacagim diye acayipliklere heves eden belediye baskanlarindan sIkIldim ben artik. Yegenime liseyi iyi derece ile bitirdi diye sayin (artik siz doldurun) belediye baskanimiz kutusunun uzerine ismini yazdirdigi bir bisiklet hediye etti. Buna memnun olan aileler vardir muhakkak ama ben cogu yerinde bisiklete binilmesi mumkun olmayan bir sehirde durduk yerde ustune isim yazilmis kutulu bisikleti (anladigim 9000 tane) belediyeye 'al sen veriyormus gibi yap namin yurusun' diye kimin niye verdigini merak ediyorum. Bisikletci reklam yapacaksa kendi markasini yazardi diyorum? Su adami karsimiza alsak da 'cebinden mi verdin de ustune ismini yaziyorsun' diyebilsek keske diyorum.

Eger belediyeyle ugrasacaksak vapur vs. icin degil, kimlerle neler yaptiklarina bakmak icin ugrasalim. Suyumu akitamayan pahali ve kotu hizmet veren kuruluslarin otoparklarindaki manda kasa Mercedesleri sayalim mesela (sayin ... lara Mercedesten baskasina binmeyen boyyuk insan sifati da eklenmeli bence, topuna, eger islere bulastirdilarsa yedi sulaleri de dahil). Vapurlarimiz icin bunlardan 'aman dileyecek' duruma dustuysek zaten vapurlarin yok olmasindan cok daha buyuk problemlerimiz var demektir.
0
FZ
Bu arada sayin doktor mimar (ve sofor ehliyeti sahibi ve uzun boylu ve en buyuk adam ve ...) buyuk sehir belediye baskani karsi taraftaki mediregin uzerine bir kazulet heykel dikecekmis onu da yaptirtmasak diyorum.


"Tüküreyim böyle heykelin içine" (ya da buna çok benzer) cümlesini sarf etmiş büyükşehir belediye başkanları da gördü ülkemiz. Aklıma o geldi şimdi. Uluslararası kültürden nasip almayı geçtim yaşadığı topraklardaki kültürlerin "terbiyesi"nden ve yine aynı topraklarda yetişmiş büyük insanların yol gösterici düşüncelerinden bir nebze dahi payını alamamış pek çok yönetici ile "sanat" ve "estetik" konuşmak ne kadar anlamlı onu düşündüm bir an.

Her tarafa ismini yazan, iz birakacagim diye acayipliklere heves eden belediye baskanlarindan sIkIldim ben artik. Yegenime liseyi iyi derece ile bitirdi diye sayin (artik siz doldurun) belediye baskanimiz kutusunun uzerine ismini yazdirdigi bir bisiklet hediye etti. Buna memnun olan aileler vardir muhakkak ama ben cogu yerinde bisiklete binilmesi mumkun olmayan bir sehirde durduk yerde ustune isim yazilmis kutulu bisikleti (anladigim 9000 ...

Geçen hafta mıydı, LeMan dergisinde Nihat Genç yazısında Melamilik [1] konusundan bahsediyor, "melamet" [2] kavramına değiniyordu. Abdülbaki Gölpınarlı'nın "MELAMİLİK VE MELAMİLER" eserine [3] değindikten sonra konuyu biraz daha deşiyordu. Şaşırdım, neden, çünkü yine benzer şekilde düşündüm, demek ki bu topraklarda böyle bir kültür varmış, insanlar güçlerini hayırlı işler için kullanır da kimseciklere bunu belli etmezlermiş, şimdi neden bu tavırdan, bu kültürden nasibini alan kimse kalmamış (vardır belki, tanım itibariyle bilmiyoruzdur, kastım bunun antitezinin çok daha yaygınlaşması)? Öğrendiklerimden anladığım kadarı ile bir dönem bu topraklarda bir şekilde var olmuş o tavrın, o "yol"un üyeleri, zanaat sahipleri, meslek, bilgi ve para sahipleri pek çok güzel şey yaparmış da kimsenin haberi olmazmış oysa günümüzde, bırakınız belediyeyi, ismini yıldızlı harflerle sağa sola çakmadan hayır işi yapan holding var mı? Falan leo'suydu, lion'uydu, vs. bilmem ne sözde yardım kurumuydu filan, en ufak bir bağışlarını cümle aleme duyurmuyorlar mı? Filanca zenginimizin ne kadar hayırsever ve cömert olduğunu tüm TV kanalları gözümüze sokmuyor mu?


1- http://tr.wikipedia.org/wiki/Melamilik

2- http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?KELIME=melamet

3- http://www.pankitap.com/kitaplar/melamilikve.html
0
loker
Yaşdığımız şehrin kültürel dokusuna ait bir unsura bağlı kalmak, sempati duymak ve bunun için sesini çıkartmaya çalışmak neden yanlış geliyor anlamakta zorlanıyorum.

Bunu yapması gerektiğine inanmış bir insan, gitmiş bir domain almış, becerebildiği ölçüde de bir web sitesi yapıp sesini duyurmaya çalışıyor. Niye küçümsediniz ki şimdi? Evet grafikten pek anlamadığı ortada, site genel olarak bu site okurlarının ölçütlerinde fazlasıyla ilkel, fotoğraflar da google'da aranıp bulunmuş... EEEEEEEEE???

Tasarım yarışmasına mı katılıyor, site mi pazarlıyor arkadaşım, derdiniz ne ki? Google'dan aramak yerine gidip kendi çekseydi daha mı çok sevecektiniz siteyi, bu nasıl bir yaklaşım anlamıyorum ki...

Eh tabii, siz bilgisayar başından ancak son derece zorunlu hallerde kalkıp seyahat ettiğinizden sizin için seyahat ederken yaşananlar önemli değil, ne kadar sürdüğü önemli ve vapurlarla ilgili bir derdiniz yok... Bunu anlıyorum, ama kampanyayı başlatmış amatör girişimcilere bu saldırgan yaklaşım niye?

Niye bu kadar sorunlusunuz yahu? ekşisözlük tayfası mı bulaştı nedir, ona saydır, buna küfret, onu beğenme, bunu beğenme...

Tamam ben de böyle aksi, sert, ağzı bozuk, huysuz bir adamım, kabul ediyorum... ama konu beni ilgilendirmiyorsa laf giydireceğim diye gidip sitenin kodundan falan açık aramıyorum, artık abartmayın isterseniz...

Ayrıca deniz otobüsü denilen iğrençlik çoktan kullanılıyor, hız ve klima isteyenlerin tercih etmesinde hiçbir engel yok... Ben de kişisel olarak hepsinin birden var olmasını tercih ediyorum... Herkes kendi keyfince, kültürünce takılsın yani... Acelesi olan hızlı, keyfi olan efil efil seyahat etsin... Nedir bu maksimizasyon derdi, daha hızlı yaşama telaşı...

Ulan bu kadar çalışıyoruz, çalışıyoruz da bir yere mi varıyoruz? Hala işsizlik had safhada, hükümet memur maaşlarını açlık sınırının 3 lira altından 5 lira üstüne çıkartan bir zam yaptı... Eh işte, üç aşağı, beş yukarı lafı gerçek oldu... Biz kime, niye çalışıyoruz anlamaksızın, bir acele, bir acele...

Bir de tabii fm okurları bilişimci ya, saatleri bile değerli, dakikalar son derece önemli... sanki kurduğu şey değil, adamın kendi görev kritik sunucu... bilader kurdun sunucunu, evine dönerken bir sigara yak (pardon steril modern bireylerdensen sigara içmeyip kırmızı et de yemiyor olabilirsin), depo suyundan çay gibi saçma yakıştırmalar yerine kırk yıllık tabirle karbonatlı çay al bi tane... gün batımının ya da mehtabın ya da öğle sıcağının keyfini sür... bu kadar mı yabancılaştınız be!
0
FZ
Site ile ilgili makul bulduğum tek eleştiri şu anlamda: Neyin protesto edildiğine dair nesnel ve kaynak gösteren bir bilgi yok.

Bunun haricinde yazdıklarına katılıyorum, özellikle şu kısımlara:


Nedir bu maksimizasyon derdi, daha hızlı yaşama telaşı...



evine dönerken bir sigara yak (pardon steril modern bireylerdensen sigara içmeyip kırmızı et de yemiyor olabilirsin), depo suyundan çay gibi saçma yakıştırmalar yerine kırk yıllık tabirle karbonatlı çay al bi tane...


Verimli kılınması gereken teknolojik durumlar vardır, çoktur. Optimize edilmesi gereken programlar vardır çoktur. Ve saire, ve saire ama HAYATI optimize etmeye kalkmak, her alanda MAKSİMİZASYONA gitmeye çalışmak, sağlık FETİŞİZMİne bel bağlamak (ne kadar uzun yaşadığımız mı önemli, ne denli dolu dolu, coşkulu ve güzelce yaşadığımız mı), sanırım son 100 yılın mefhumları ve bir saplantı halini alabiliyor.

Şu tavır, problemli bir tavır: Geçmişe takılıp kalmayın, her şeyi verimlilik ve maksimizasyon açısından düşünün. Bugün eğer İstanbul bu hallere geldiyse, bugün şehrin kültür hazinesi olan kısımlar paramparça oldu ise, yıkılıp alışveriş merkezi, otopark vs. yapıldı ise, ticareti ön planda tutan kitlelere "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" dendi ise, o zaman halimiz nicedir, hep birlikte görüyoruz. Bazı şeyleri birbirinden ayırmakta fayda var diye düşünüyorum. Önceliklerimizi belirlemekte, sıralamakta da fayda var, önceliğimiz nedir? Bu şehrin HER TARAFINI, HER ÖĞESİNİ iş merkezli hale dönüştürmek mi?

Aklıma hep şu geliyor: Paris kasaba, Londra köy iken (ve ortada New York diye bir şehir yok iken) İstanbul şehirdi. Bugün ise durumun bir nevi tersine dönmüş olmasının sebebini neye borçluyuz acaba?

Son olarak: Ama iyi ama kötü, bir şeyleri protesto eden insanlar hep olmuştur, olacaktır. Pek çok şey eleştirilebilir, tartışılabilir, masaya yatırılabilir ve fakat insanlara bakıp "çocuksu bir romantizmle, hayatın acımasız gerçeklerinden habersiz, boş ve gereksiz nostaljiyle tutuculuk yapıp gelişmenin önünü tıkıyorlar zavallılar" manasına gelecek yaklaşımları benimsemek bence çamura yatmaktan başka bir şey değil. Çok basit bir örnek vermem gerekirse, ben İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat fakültesinde okudum ve oranın o kocaman kantini, bahçesi ile birlikte koca üniversitenin en önemli sosyal mekanlarından biriydi, anfilerde bir şey öğrendiysem o kantinde de bir şeyler öğrendim ben, kişisel gelişimimin bir parçası idi ve tüm bunlar bir yana benim ve binlerce kişinin o kantinde pek çok anısı vardı. Bir rektör geldi, modern, çağdaş, işbilir (!) (bkz. Tansu Çiller modeli) ve ekonomik (!) ve rasyonel (!) davranışla yerle bir etti kantini, yerine moleküler biyoloji laboratuvarı açtı. Bu, fiziksel bir eylemin çok ötesinde zamana ve ruhlara yayılan bir eylemdi, benim ve binlerce insanın hayatının bir kısmına, bireysel hafızalara ve kolektif hafızalara karşı girişilmiş, daha doğrusu onu yok sayan bir eylemdi ve sırf bu yüzden bile o rektörü bir kaşık suda boğacak pek çok insan tanıyorum. Kimisi yersiz yurtsuz görebilir kendini, kimisi için bir yerlere bağlanmak bir anlam taşımayabilir ama hayatı boyunca bir yerden başka bir yere taşınmış, sürüklenmiş benim gibi bir insan için uzaktan da olsa bir yerle bağlantılı olmak, bazı şeylerin köklü bir şekilde geçmişle bugün arasında köprü kurduğunu bilmek çok anlamlı ve derin bir duygu idi. 1200'lü yıllarda Mevlana "dünle beraber gitti cancağızım, düne ait ne varsa... bugün yeni şeyler söylemek lazım" demişti bunu hep hatırlayalım ama şunu da unutmayalım: bunu diyen ustayı bugün hala anıyor, eserlerini basıyor, sözlerini tartışıyoruz (sadece biz değil, Avrupa'da da, ABD'de Mevlana okunur, insanlar yeniden keşfeder, tartışır, vs.) ve iyi ki de geçmişle aramızda bu tür bir köprü var diye düşünüyorum.
0
loker
Bu konuda flame'e sebebiyet vermemek için kim ne yazarsa yazsın, cevap vermeyeceğim diye düşünmüştüm, ama bu mesaja kocaman bir tebrik yazmak istiyorum... Özellikle, NY, London, Paris karşılaştırması bence durumu çok iyi anlatıyor, ağzına sağlık...
0
yilmaz
böyle saçmalık olmaz. ayda yılda 1 tane vapura keyif yapmak için bineceksin diye. sabahın köründe o çürümüş vapurlara binip işine giden aynı şekilde dönen insanların rahatını yok mu sayacaksın. paşabahçe vapuru leş kokuyodu be. o kokuyu hatırlamak istiyorsan git bi ahır bul. fenerbahçe vapurunun daha iskeleye bir seferde yanaştığı görülmüş şey değil. suadiye vardı eskiden. dünyanın tek "v" şekilli gemisi. allahtan ona da tanker çarptı da hurdaya ayrıldı. bu kadar rezillik sana hoş gelebilir ama hergün o makinelere binen insanlara hoş gelmiyor. ayrıca o vapurdaki çaylar rezalet. 2 demlikle günü geçiriyor adamlar.
0
cemal27
Birde www.vapurlarhepkalacak.com sitesini ziyaret etmenizi öneririm. Sayfada güzel şeyler var. Görüşlerinizide gönderebiliyorsunuz.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Tom Waits, Rain Dogs ve Arçelik

redogre

Bu aslında bir haber sayılmaz. Şarkı 1985 yılında yapılmış Rain Dogs albümünden "Jockey Full of Bourbon". Arçelik reklamında 1999-2000 yıllarında cingıl olarak kullanılmıştı. Hala da kullanılıyor arada bir. Bunun nesi ilginç? İlginç olan şarkının sözleri.
Nakarat kısmı şöyle:

Hey little bird, fly away home
Your house is on fire, children are alone

Türkçe meali ise:
Hey küçük kuş, haydi eve uç
Evinde yangın var, çocukların yanlız


Arçelik huzur dolu aile hayatını gösterirken kullanıyor bu müziği. Böyle bir ironi herhalde sadece biz Türklere özgü.
Şarkının tüm sözleri için: tom waits lyrics archive
Not: Konuya dikkatimi çeken Zoe'ye teşekkürler.

MEB İhbar Hattı Kurdu

nehuse

Meb bir ihbar hattı kurarak "İnternette; özellikle cinsellik, şiddet, kumar, ideolojik propaganda, bomba yapımı vb. konularda sizinle sohbet etmek isteyen yetişkin olduğunu anladığınız kişileri" bize ihbar edin diyor. İnternetin bilinçli kullanımı ve İnternet Güvenliği Projesi kapsamında yapılan bu hattın sizce faydası olur mu?

67 makale arxiv'den kaldırıldı

nec

Ars Technica'da yer alan habere göre, 67 makale intihal gerekçesiyle arxiv.org'dan kaldırıldı. Makale yazarları listesi ilgi çekici.

FATİH projesinde neden PARDUS kullanılmıyor?

anonim

FATİH projesinde PARDUS'un neden kullanılmadığına dair bir bilgi bulabilsek ne iyi olurdu. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlar varsa yorum yazarsa iyi olur. Sabah gazetesinin haberine göre proje çok kapsamlı ve büyük. Bu kadar kapsamlı bir projede eğer PARDUS kullanılsa idi ne olurdu? Veya kullanıyor da biz mi bilmiyoruz?

Bilimsel Toplantıların Duyuru Siteleri: Erişilebilirlik Üstüne

FZ

İki farklı bilimsel toplantı. İki farklı duyuru web sitesi.

Bu sitelerin amacı nedir, bağlanan kişiye en kestirme yoldan o bilimsel toplantı ile ilgili detayları sunmaktır öyle değil mi, yani toplantı yeri, tarihi, katılım şartları, vs.

Amaç bilgi vermekse bunun için standartların kullanılması, web sitesinin olabildiğince hedefe yönelik, kolay erişilebilir ve her türlü platformdan ulaşılabilir olması gerekmez mi? Böyle bir iş için grafik etkilerin yoğun olduğu, tamamen FLASH tabanlı bir siteyi mi tercih edersiniz yoksa w3c standartlarına uygun metin tabanlı web tarayıcılarla dahi görüntülenebilecek bir siteyi mi? Tüm içeriği, tüm bilgileri bol grafik efektli bir FLASH dosyasının içine gömerek mi sunmayı tercih edersiniz yoksa metin tabanlı HTML ya da XHTML olarak sunmayı mı? Amaca uygun iş yapmayı mı yoksa sırf teknoloji olsun diye teknoloji kullanmayı mı?

Yorumu size bırakıyorum, buyrun kıyaslayın (kendiniz de benzer örnekler bulabilirsiniz):

1- http://www.dilkongre2004.anadolu.edu.tr/

2- http://cs.bilgi.edu.tr/pages/turing_days/

Not: İkinci web sitesi ile ilgili tek eleştiri Türkçe halinin olmaması olabilir ki söz konusu etkinlik İngilizce gerçekleştirileceği için belki bu mazur görülebilir (yine de Türkçesinin olması kötü olmazdı).