Microsoft GNU/Linux ile Savaşında Yeni Bir Yöne Kayıyor

0
anonim
News.com´un haberine göre Microsoft tarafından finanse edilen " bağımsız " araştırmalar serisi çerçevesinde Get The Facts kampanyası başlatıldı. Kampanya çerçevesinde Microsoft TCO kavramından vazgeçip " interoperability " kavramını tartışmaya açmak istiyor.
Bu kavram yazılımlar arası iletişim ve işbirliği anlamına geliyor. Microsoft ise doğal olarak sunucudan istemciye kadar olan yelpazede tamamen kendi yazılımlarından oluşan paketler kullanılırsa toplam maliyetlerin düşeceğini ve verimliliğin artacağını idda ediyor. Bu aşamada piyasada B2B için üretilen yazılımların uyumluluğu ile ilgili bazı noktalara dikkat çeken şu makaleye bir göz atmakta fayda var sanırım.

Bu haberi yazarken gördüğüm ve oldukça güldüren şu sayfaya da bir göz atılabilir. Microsoft´tan birileri gerçekten Unix den Windows a nasıl geçerim diye düşünenlerin var olduğunu mu sanıyor. Yoksa bu kötü bir şaka mı :) ?

Tabi burada unutmamamız gereken Microsoft´un halen elinde bulundurduğu pazar hakimiyetidir. Geçen yıl katıldığım bir kongrede ilköğretim öğrencileri için "Bilgisayar ve Çocuk" konulu bir resim yarışması düzenlenmişti ve benim tüylerimi diken diken eden bir şekilde çizilen bütün resimlerdeki bilgisayarların ekranında Windows yazıyordu. GNU/Linux camiası son kullanıcılara yönelik çalışmalarına gerekli önemi vermediği sürece (birçok deneyimli GNU/Linux kullanıcısının sergilediği GNU/Linux´ta hiçbir şeyi MS Windows kolaylığında bekleme, madem ki GNU/Linux kullanıyorsun bunlara mecburen katlanacaksın yaklaşımından bahsediyorum) Microsoft´un son kullanıcı üzerinden pazarı ele geçirme olasılığı her zaman var olacaktır. TCO da aradığını bulamamış gibi gözüken Microsoft halen elinde bulundurduğu son kullanıcı hakimiyetinden yararlanarak bu projesinde başarılı olabilir mi acaba?

Görüşler

0
cayfer
İşte "özel sektör dinamizmi"ne mükemmel bir örnek. "Yılmak yok, hep saldırgan olacaksın". TCO masalı tutmadı; tutamazdı çünkü bilançolar, faturalar ortada. Öyleyse başka noktadan saldır!

Ölçülebilir kıstaslarla saldırınca sonu hüsran oldu elbette. Şimdi daha akıllıca bir şekilde pek de kolay ölçülemeyecek, kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterecek ve çok da tartışılacak "interoperability" den yaklaşacaklar demek ki.

İyi.. bunu da göreceğiz.

Burada son aylarda yaptığım bazı gözlemleri sunmak istiyorum:
Masaüstünde MS üstünlüğü tartışılmaz; özellikle bilgisayar kullanmaktan beklentileri arasında oyun, müzik, vs. vs olan kullanıcılar için. Tamam, biliyorum, hepsi Linux'da da var ama bu işin içinde olmayanlar kuramıyor. Driver vs yüzünden bir sürü insan Linux'u terkediyor.

Ancak, bir de bilgisayardan "iş" bekleyen kitle var. Hatta yukarda sözünü ettiğim kullanım profilinden özellikle uzak durmaya çalışan bir kitle var. İşverenler personelin önüne koydukları bilgisayarların p2p, oyun amaçlı kullanılmasından çok rahatsız. Haksız da değiller elbette. Virüsler de cabası. Tipik olarak mühendis maaşı ödedikleri personel bütün gün virus-solucan savaşı veriyor. Ha babam disk formatlıyor, güncellenmiş virus veri tabanı peşinde koşuyor. Sonra UNIX veya Linux kullanan kuruluşlarda bu tip sorunların pek de fazla olmadığını, oralarda makinelerin donanım özelliklerinin ikide bir yükseltilmediğini duyuyorlar ve bedelini pek de düşünmeden ciddi ciddi *NIX (*NUX) platformunu düşünüyorlar. Interoperability önemli elbette ama kaç kişi uygulamalar arası veri paylaşımını kullanmaya cesaret edebiliyor ki? Disklerin ikide bir formatlandığı, paylaşımın büyük tehlikeler getirdiği bir ortamda bir başkasının makinesindeki Access veri tabanına nasıl güvenir de Excel dosyanızda buna referans verirsiniz? (tabi bunu yapabilecek bilgisi olan elemanınız olduğunu varsayarak).

İnsanlar kolaylıktan çok güvenli çalışmaya önem veriyorlar artık. Bence bu "interoperability" kriterleri de bu nedenle tutmayacak.

Çevremde bir çok kişi Linux'u ciddi ciddi düşünmeye, hatta istemeye başladı. Nelerle karşılacaklarını bilmiyorlar ama "Ne olsa bundan iyidir yaaa" diye düşünüyorlar. Çünkü Wİndows sistemleri (net'e bağlı ağları kasdediyorum) ayakta tutmak için çok fazla kaynak harcıyorlar artık.

XP ve 2003 işletim sistemlerinin "kolay kullanılır" olması da artık pek söz konusu değil. Sağolsunlar (Micros~1 yazılımcıları) çeşitli ayar ekranlarında gereksiz değişiklikler yapıp işlemleri iyice karmaşık hale getirdiler.

Linux dünyasının son kullanıcıları kazanmak konusunda önünde daha uzun yıllar olduğunu düşünüyorum ama asıl pazar (biz profesyonellere ekmek açısından) kurumsal kullanıcılardır. Bu kurumların yöneticileri gördükçe, duydukça UNIX dünyasına giderek artan şekilde daha sıcak bakmaya başladılar.

Adamların ve kadınların tek istediği "güvenilir, hep çalışan" bir muhasebe/stok/finans vs. yazılım sistemi. Her ellerini attıklarında verilere ulaşabilmek. Yok XML'miş, yok .NET'miş, yeni teknoloji imiş, pek kimsenin umurunda değil aslında. KISS (Keep it Simple, Stupid) ilkesi eninde sonunda herkesin geleceği noktadır. Asıl amacın bilişimden yararlanmak olduğu bir kuruluşta teknoloji önemli değildir. Aklı başında yöneticiler "yeni teknoloji" diye her önüne çıkan teknolojiye saldırmaz. XML bugün iyi hoş; ama ya iki yıl sonra? Ayrıca XML, yıllardır kullandığımız SQL veritabanlarındaki hangi boşluğu dolduruyor? Web Services dediğinizin bir SQL istemcisinden ne farkı var? Yanıt verecekseniz lütfen pratik yanıtlar olsun. Teknolojinin üstünlüklerini ben de biliyorum, merak ettiğim bu teknolojinin ABC AŞ'nin finans sisteminde nereye oturduğudur. Sonuçta yine muhasebe elemanlarının çoğu hesap makinesiyle hesapladıktan sonra değerleri Excel tablosuna girecek! Merak etmeyin, bu sorun Türkiye'ye özgü değil; dünyanın her yerinde durum aynı.

Sonuç olarak:
Aklı olan yazılım şirketleri ellerindeki birikimi UNIX dünyasına taşır. Tam zamanıdır. (Bkz. IBM ve HP'ın Linux'a dayalı gelirlerindeki artış). Windows hızla masaüstüne sıkışıp kalıyor ve ekmek masaüstünde değil, sistem odasında...

sevgiler

0
Nightwalker
Yorumun sonundan başlayarak eklemek istediğim birkaç nokta var.
"ekmek masaüstünde değil, sistem odasında..."
Dediğiniz doğru ama yine buradaki bir tartışmada Microsoft un en büyük geliri Windows dan değil Msoffice satışlarından elde ettiğini okumuştum.
" İşverenler personelin önüne koydukları bilgisayarların p2p, oyun amaçlı kullanılmasından çok rahatsız. Haksız da değiller elbette."
Teorik olarak yine doğru bir saptama. Ancak her ne kadar işverenler böyle düşünsede onlarda çalışanların hangi platformda daha verimli olabileceklerini hesaba katmak zorundalar bence. Yani işin içine insan faktörü girince oyun teorisinin yerini tiyatro teorisine bırakması gibi [juliamandelbrot.bravepages.com], bu konuda da teorik olarak doğru olanlar işin içinde gözünü windowsla açan bir kuşak girince değişir gibi geliyor.
"Yok XML'miş, yok .NET'miş, yeni teknoloji imiş, pek kimsenin umurunda değil aslında. KISS (Keep it Simple, Stupid) ilkesi eninde sonunda herkesin geleceği noktadır. Asıl amacın bilişimden yararlanmak olduğu bir kuruluşta teknoloji önemli değildir. Aklı başında yöneticiler "yeni teknoloji" diye her önüne çıkan teknolojiye saldırmaz. XML bugün iyi hoş; ama ya iki yıl sonra? Ayrıca XML, yıllardır kullandığımız SQL veritabanlarındaki hangi boşluğu dolduruyor? Web Services dediğinizin bir SQL istemcisinden ne farkı var? Yanıt verecekseniz lütfen pratik yanıtlar olsun. Teknolojinin üstünlüklerini ben de biliyorum, merak ettiğim bu teknolojinin ABC AŞ'nin finans sisteminde nereye oturduğudur"
Söylemek istediğinizi anladım ama XML örneği pek doğru olmaz. Çünkü bu konuda basitçe XML in metin tabanlı olması Internet ortamında, yani değişik sistemlerin barındıran ortamlarda veri taşınmasını sorunsuz hale getirir diyebiliriz. Pratik olarak ise dövizle mal alıp satan, ancak son kullanıcıya bu ürünü TL olarak internet üzerinden pazarlayan bir firmayı ele alalım ( Klasik bir bilgisayar firması mesela ). Bu firma döviz kurunu XML sayesinde merkez bankasının web sitesinden anlık olarak güncelleyebilir ve satışta müşteriye en uygun fiyatı sunarken kendiside zarar etmez. Tabi bu ve buna benzer örnekler çoğaltılabilirde. Ancak burada önemli olan XML in bir günde doğmuş zıpçıktı bir teknoloji olmadığıdır. Ve bence her "aklı başında yönetici" de yeni teknoloji piyasasında bir yer bulmak istiyorsa yeni teknoloji trendlerini kullanarak maksimum karı diğer firmalardan önce elde etmeyi düşünmelidir.

Saygılar.

0
cayfer
>>Microsoft un en büyük geliri Windows dan değil Msoffice satışlarından

Doğru olabilir ama o, MS'in ekmeği...


>> çalışanların hangi platformda daha verimli olabileceklerini hesaba katmak zorundalar

Doğru elbette ama platformdan öte kullanılacak uygulama programı önemli. Bir otelde resepsiyondaki makinede Windows (ya da bir başa OS) çalışmasının ne anlamı var? Heryerde gördüğümüz manzara insanların önlerindeki makineyle fal baktiklari, itiraf.com'u dolaştıkları. Hastanelerde EKG cihazını sürmesi, veri toplaması gereken bilgisayarlarda fal bakıldığını, oyun oynandığını gördüm.

Uzun yıllar önce bir otel yazılımını satan/destekleyen bir şirkette çalışan bir bayanla tanışmıştım. Ortak müşterimizin, masalara otel yazımı terminali olarak kurulan (o zaman Windows 3.1) makinelere Office yüklenmesi isteğine bu bayan "olmaz! bunlar bilgisayar değil, falanca sistemin terminali" demişti. "Olur mu canım, bunların içinde bilgisyar yok mu?" diye sorulunca, "Asansörünüzde de bilgisayar var, gidin ona yükleyin" demişti. Bu katı, şakayla karışık ama ciddi baskı sayesinde o bilgisayarlar yıllarca sorunsuz çalıştı. Ama bir gün "verimlilik" için bu ilkeden vazgeçildi ve otel personeli devamlı format atmakla, virüs temizlemekle uğraşmaya başladı.

>> XML in metin tabanlı olması Internet ortamında...
Zaten UNIX'in başarısı da mümkün olduğunca tüm veri dosyalarının ASCII text dosyalar olmasına gayret edilmesindendir. (KISS ilkesi) Ben yazılımcı gözüyle bakmamaya çalışmıştım. O bilgisayar firmasının yöneticisi döviz kuru sorunlarının çözülmesini isteyecektir elbette ama kendisi için bunun XML ile mi, finger ile mi olduğu önemli değildir. Yazılım ve donanım yatırımlarını salt yeni teknoloji diye ikide bir altüst eden IT elemanlarına kızıyorum.

sevgiler
0
muhasebeci
Selam arkadaşlar,

Cayfer bey size sonuna kadar katılıyorum. Eklemek istediğim bir kaç şey var. Pek çok kişinin bildiği gibi sadece linux için yazmaya devam ettiği muhasebeci isimli bir projem var. Gelen maillere inanamazsınız. Linux altında finansal yazılım olmaması çok büyük bir eksiklik. İşyerimde sürekli bilgi işlem bölümünü niye linux kullanmıyoruz diye sıkıştırıyorum. Sorunun cevabını iyi bir şekilde biliyorum, cevap her zaman alternatif muhasebe programı yok oluyor. Bende buradan hareketle sadece linux masaüstüne yönelik (burası çok önemli) bu programı yazıyorum. Demek istediğim linuxu masaüstüne taşımanın yolu sadece muhasebe programıyla değil, muhtarlıklar için, okullar için, dershaneler için de gerekli uygulamaları geliştirerek yani bilgisayarı kullanmak zorunda olan kişilere linux altında bir alternatif sunabilmekten geçiyor. Linux için masaüstüne yönelik henüz ne gibi alternatifler varki(mecburen kullanılması gerekn programlar, openoffice haricinde), vakti zamanında(2,5 yıl önce) cebit fuarında logo standına gidip linux versiyonu varmi diye sormuştum, linuxu kaç kişi kullanıyor ki diyerek alaylı bir şekilde cevap vermişlerdi, 2002 yilindaki fuarda geliştirmeye başladıklarını söylediler, 2003 yilinda geliştirmeye devam ettiklerini söylediler ve halen daha bunların linux için bir sürümü yok. Piyasayı işte böyle insanlar yönlendiriyor. Esas para sistem odasında da değil. Esas para masaüstünde, IBM'in logo ile imzaladığı stratejik ortaklık anlaşması da nereden çıktı derseniz cevap ta burada, linuxtan adam akıllı para kazanmak isteyen kişi yada kurum herşeyden önce masaüstündeki ihtiyaçları bir şekilde karşılayabilmeli. Geçenlerde şahsıma gelen bir mailde bilgisayar firmasının bir tanesi program hakkında detaylı bilgi istemişti, linux hizmeti vermek için araştırmaya giriştiklerini ve linuxta muhasebe programı olmamasından dolayı araştırma yaptıklarını, araştırma sonucunda da bana ulaştıklarını belirttiler, bende projenin gelecek planları hakkında bilgi verdim. Bu da işin diğer bir boyutu, bilgisayarcı diye bildiğimiz bilmemne bilgisayar gibi firmalar kendilerini biraz aşıp formatlamak ve driver kurmaktan başka bir şey öğrenmeye(linux) karar verdiklerinde linux masaüstünde de hızla yayılmaya başlıyacak. İşyerlerinde de personel mecburen linuxla başbaşa bırakıldığında da hiç merak etmeyin, en kısa zamanda o oyun oynadığı evdeki pc'sine de linux kurup kurcalamaya başlayacaktır. bahsettiğim bu kısır döngü bir kaç yıl içinde başlayacak. Linuxta daha yapılacak çok şey var, fakat m$nin şimdiye kadar yaptiklarindan daha fazlasını yapabileceğini hiç sanmıyorum. Yaptıkları, tüm marifetleri ortada çünkü. Bir kaç yıl daha 6.8 milyar $ gibi bütçelerle araştırma yapmaya devam ettiklerinde 3 - 5 sene sonrasını görür gibiyim. m$ longhorndan beklediğini bulamayacak, ve çare olarak office, sql gibi ürünlerini makyajlayıp önümüze sunmaya devam edecek. Yine hayal kırıklığına uğrayacak ve son çare olarak ürünlerini linux üstüne taşıyacak. Aha buraya yazıyorum en fazla 7 bilemedim 10 sene sonra m$ tarafindan yazılmış msoffice for linux diye bir ürün oldukça rağbet görmeye başlayacak :))

Yüksel ÖZCAN (core of muhasebeci)
http://muhasebeci.sf.net [muhasebeci.sf.net]
0
SHiBuMi
"XML bugün iyi hoş; ama ya iki yıl sonra? Ayrıca XML, yıllardır kullandığımız SQL veritabanlarındaki hangi boşluğu dolduruyor? Web Services dediğinizin bir SQL istemcisinden ne farkı var?"

Hocam siz XML'in ne olduğunu tam olarak anlayamamışsınız ya da yanlış anlamışsınız. XML ile SQL arasında direk bir bağlantı yok, XML in SQL deki birtakım boşlukları doldurmak gibi bir kullanım alanı da yok. Kibarcası sizi kandırmışlar.

Web servisleri dediğimiz olay basitçe, bir uygulama sunucusundaki bir fonksiyonun ya da bir uygulamanın uzaktaki başka bir makinadan tetiklenmesi ve geri dönen değerin o makinadaki uygulama tarafından kullanılabilmesini sağlayan altyapı. Bunu halihazırda geçmişte denemiş DCOM ve CORBA teknolojilerine karşılık üstünlüğü, XML tabanlı SOAP yapısının diğer alternatiflerine göre platform bağımsızlığı anlamında üstün olması ve farklı türde cihazlarda (el bilgisayarı, pc, cep telefonu) kullanımının diğerlerinden daha rahat olması. Neden ? Çünkü metin tabanlı bir sistem. Çünkü standartları açık ve hızlı öğreniliyor. Çünkü tek bir sistemin tekelinde değil.

Interoperability benim gördüğüm kadarıyla Windows altında sıkça kullanılan bir özellik. Bu konuda Microsoft Office in sunduğu imkanlar tatmin edici. İnsanlar zaten çoğu zaman bu özellikleri farkında olmadan kullanıyorlar. Kullanıcı için bir excel dosyasını alıp bir powerpoint dosyasının üzerine götürdüğünde exceli powerpointin içine gömülmesi çok doğal bir durum. Linux altında OpenOffice ile çalışırken aynı durum sözkonusu mu bilmiyorum ama bu özelliğe rastladığımı hatırlamıyorum, varsa düzeltirsiniz. Ancak bu sefer Microsoft en azından doğru bir argümanla yola çıkmış, Microsoft ürünleri gerçekten de Linuxtaki eşdeğer çözümlerden interoperability anlamında daha üstün.

Ben Microsofttan bu yazı karşılığında anlaştığımız bedeli tahsil etmeye gidiyorum, size sevgiler & saygılar, iyi geceler güzel rüyalar...
0
skoylu
Seni tekrar görmek güzel Shibumi..,

Bence XML olayı bir balondur. Öyle ya. XML kullanmadığımız için bugüne kadar o tür işleri yapamıyorduk..

XML olayının balon olması kadar önemli olan husus şudur ki, metin tabanlı ve güya nereye istersen oraya gidebilecekmiş gibi görünüyor olması açısından milletin tavlanması vede malın satılması kolaylaşır.

Bunu kanıtla dersen, şu en alttaki XML yazan Turuncu yere tıklayalım. Şimdi buradan bize bir XML data gelecek. İyide ne yapacağız şimdi bunu ? Bizim programımızın oradaki title TAG'ının başlık LINK tagınında URL olduğunu bilmesi gerekiyor. Eee, bunu bir şekilde kodluyor olduktan sonra neden XML yükü ile uğraşayım ki ?

Şimdi bakalım. Hal böyleyken XML olmadan bu bilgiyi taşıyamazmıyız ? Dahası bunu mesela BINARY formda taşısak daha az kaynak tüketirmiyiz tüketmezmiyiz ? Şimdi sana bir örnek. LF (\ ) her zaman satır sonu mudur ? URL içinde boşluk olabilir mi ? Bu durumda bunun yerine

http://fesmekan.com/url/dosya.php?arg=5&oteki=10 İşte bu bizim ilk URL satırımız

http://fesmekan.com/url/dosya.php?arg=6&oteki=10 İşte bu bizim ikinci URL satırımız

Bunları parse etmek, taşımak, kullanmak filan daha kolay ve hızlı değil mi? Nası ldersen her dilde string search vardir:

char *title = strstr(line, " ");
title[0] = 0;
title++;
printf("%s %s"), title, line);

Al en zoru olan C deki vaziyet bile bu kadar basit bir noktada.

ama bu işi bilen adam için öyle. Bilmeyen adam ilettiği pakete bakınca aklının yattığı bir şeyler görürse bunun daha kolay olduğunu farzedecektir doğal olarak. Vede gider bunu kullanmaya ısrar eder.

Ama trend o yönde ve bende o yöne gidiyorum, burada bir sürü işi XML ile yapıyorum.

MS'nin durumuna gelince. MS'nin hem en büyük handikapı, hemde en büyük gücü Entegrasyonudur. OS olarak size three tier modelini sunmaya çalışır. Örneğin, Siz hiç bir zaman doğrudan bir codec kullanıp MPG çözmezsiniz. MCI üzerinden codec'i istersiniz ve böylece MCI sayesinde hiç alakanız olmayan duymadığınız görmediğiniz bir formatı bile kullanabilirsiniz.

Ama bunun getirdiği sistem yükü vs. o kadar yüksektir ki, dahası kod yükü de öyle zordur ki, doğru düzgün dökümante bile edilemez, çünkü siz dökümanları bastırırken bile API'nize bir sürü şey eklenmiş ve çıkarılmış olur.

Sonuçta bu kadar karmaşık bir sistemde ancak o kadarcık çalışır. Malum problemlerdir ki yeterince yaptık bunun kavgasını burada seninle.

Elbette SQL ile XML arasında bağlantı yok. Ama eğer SQL'ün ürettiği datayı XML üzerinden cliente yollamaya çıkarsan o zaman görürsün aradaki bağlantıyı. Bir dene bakalım BASE64 encoding, XML capsulation vs. nasıl boğuyor makinelerini, hem client hemde server tarafında.

Diyeceksin ki ya ne var bunda ? PIV 3.0G+ alırsın, 2 GB RAM alırsın, 8 Tane processor alırsın.. Cevap gene bir soru olur: XML olmadan bundan daha az harcayıp, bir ton thread'ı daha az race condition ihtimali ile çalıştırarak, bundan daha fazla performans elde edebiliyordun. XML kullanıyor olmuş olmak için bu kadar yüke girip SQL datayı ODBC (mesela) yerine XML ile taşımanın attraktif havasından başka neyi olabilir? Peki bir balon neyle şişer?

Sanki şimdi cep telefonları filan data alamıyor mu ? SOAP sanki yeni bir icat. Hepsi, MS'nin yeni para yolma taktiği. Başka bir şey değil bence..

0
FZ
Burada sanırım tek başlık altında çok farklı konular tartışılıyor bunun da okuyucular açısından kafa karışıklığına yol açması bir hayli yüksek ihtimal.

XML´den girilip Microsoft´un programlama modeli eleştiriliyor, verilen örnek Microsoft´un kendi iç yapısında kullandığı bir model. XML ile alakasız bir codec örneği verilmiş.

Daha önce defalarca tartışıldı, XML, SOAP falan ve tartışmak iyidir, insanı aydınlığa götürür.

Burada, sanki XML tek başına Microsoft´un bir ürünüymüş gibi bir hava oluşmuş. Bunun böyle olmadığı hepimizin malumu öyle değil mi? XML, XSLT, XSL, RSS, SVG, vs. Yani XML bağlantılı bu dillerin, standartların W3C standardı olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi?

Bu standartları sadece MS değil IBM de dahil olmak üzere pek çok şirket tarafından desteklendiğini biliyoruz değil mi?

XML´in tek mevzusunun, al şu veriyi ``parse´´ et olmadığını da bilyoruz değil mi? Yani yeni etiketleme (mark-up) dilleri yaratmanın, STANDARTLAŞMANIN ve bu STANDARTLAR üzerinden hızlı şekilde iş güç yapmanın önemini biliyoruz değil mi? Konu C dilinde string fonksiyonları ile teker teker veriye erişmek değil, çok daha fazlası. Tekrar duruyorum ve RSS diyorum. Standartlar üzerinden daha az kod kullanımı diyorum, bileşenleri birleştirerek iş güç yapmak diyorum.

MS dünyasında, veritabanlarından bir örnek: Bir sistem var, oradan veri çekmemiz gerekiyor. Sistemi geliştirenler doğal olarak doğrudan veritabanlarına erişmemizi istemiyorlar, ne yapacaklar? Karmaşık bir veri setini nasıl yollayacaklar? Evet, dümdüz bir HTML sayfası yollayabilirler dinamik olarak gelen parametrelere göre biz de onu parse etmekle uğraşıp dururuz, HTML formatında en ufak bir değişiklik olursa gene duruma göre kodu değiştirmek gerekir.

Peki ne yapıldı? Veriyi http üzerinden XML olarak gönderen bir sayfa hazırlandı o sistemi geliştirenler olarak, biz de o sayfayı sistemimizin içinden çekip tek harekette Recordset formatına dönüştürdük ve sanki doğrudan bir veritabanına bağlanmışızcasına eski tarz kodlama ile (yani bir nevi saydamlık olayı) işimize gücümüze devam ettik, ne oradakiler tedirgin oldu, ne biz zorlandık ne de sistemde herhangi bir yüklenme oldu.

Bir de yani XML muhabbeti açıldığında, biz bu veriyi binary olarak da yollarız, kendi istediğimiz herhangi bir formatta da yollarız, siz de oturup kendi parserınızı yazabilirsiniz (ve her farklı format için farklı kod, vs.) demenin bir manası yok diye düşünüyorum çünkü bunun böyle olabileceğini programlama ile uğraşan herkes biliyordur herhalde. Konu bunu genelleştirmek ve semantik olarak daha anlamlı bir sistem oluşturmak. XML tabii ki semantik esnekliğin artması için tek başına yeterli ama bu standardı ve mantaliteyi bu yolda atılmış bir adım olarak görüyorum.
0
skoylu
>Bir sistem var, oradan veri çekmemiz gerekiyor. Sistemi geliştirenler doğal olarak doğrudan veritabanlarına erişmemizi istemiyorlar, ne yapacaklar? Karmaşık bir veri setini nasıl yollayacaklar? Evet, dümdüz bir HTML sayfası yollayabilirler dinamik olarak gelen parametrelere göre biz de onu parse etmekle uğraşıp dururuz, HTML formatında en ufak bir değişiklik olursa gene duruma göre kodu değiştirmek gerekir.

Peki XML olursa böyle olması gerekmez mi ? Hadi sizin RSS formatı şunu anlasın bir güzel:

<başlık>Feşmekan</başlık>

Sadece oradaki TITLE yerine BAŞLIK yazdım hocam, yok başka bir şey. Hadi anlayıversin o uçan ve kaçan XML düzeneği..

Konu şu. XML data taşır. OK. Güzel. Ama taşınan bilginin ne olduğunu bilmez. Bu noktada bilignin lazım olduğu şey olan Bilgisayar için aslen XML gibi yükten başka bir şey olmayan bir düzenektense, bilgisayarın doğal diline daha yatkın olan protokoller kullanılabilir. Kısacası oradaki o XML kodlarız olur mevzusu aslen XML ile yapılmaya çalışanlardan ziyade SGML vs. gibi durumlar için öngörülmüştür. Söylediğim gibi, gönderen tarafın önce bilgiyi insancaya çevirmesi, sonra da alan tarafın bu insancayı tekrar makine diline çevirmesi acayip saçma gelmektedir netekim. Haa, derseniz ki, XML ne için iyidir. Bu tür bir uygulama için değil de, örneğin, CD üzerinde veri dağıtmak için iyidir. Neden derseniz, bu veri mesela PDF formatında olursa, okuyan adamın illaki PDF okuyucuya sahip olması gerekir. Ama XML olarak bunu koyarsınız, yanına da bir kaç XSLT vs. sonuçta adam hangi formatta isterse o formata çevirtir ve okutursunuz. burada da, adamın her okuma durumunda gidip yeniden çevrim yapmasıda angaryadır sadece..

Bilmem anlatabiliyormuyum. XML'in bu kadar şirin görünmesinin asıl nedeni milletin şöyle bakıp fransız olduğu acayip bir şeyler yerine nispeten daha yatkın olduğu bir takım düzenler görmesidir. Alın size bir xml tree:

x000 -+- x000a
+- x000b
+- x000c -+-- x0001
+- x0002

Şimdi bu şekil size ne kadar anlamsız geliyorsa bu bilgisayara da o kadar ve hatta 10 kat fazla anlamsız geliyor şu alttaki:

Aile -+- Ana
+- Baba
+- Çocuk --+--- Erkek
+--- Kız

Bilmem anlatabildim mi ? Konu sadece insanlara cazip görünmek. Bu kodlamanın bilgisayar için zerre kadar kullanışlılığı yok. Sonuçta XML amacından farklı bir yolda kullanılmaya çalışılıyor. Kaldiki makul bir SOAP paketini anlamanız sıradan pek çok binary paketi anlamanızdan kat kat zor olabilir, isterseniz bir deneyin..

0
FZ
Sadece oradaki TITLE yerine BAŞLIK yazdım hocam, yok başka bir şey. Hadi anlayıversin o uçan ve kaçan XML düzeneği..

Dünya çapında (yeterince yaygın diye okuyun) kabul görmüş XML tabanlı bir spesifikasyona uygun olmayan bir etiket (tag) yazıp ondan sonra da, hadi bakalım, al bunu XML parser´ına ver, bakalım görelim nasıl patlayacak demeniz ne kadar anlamlı? RSS tanımlaması dışına çıkıp sonra da bakın ben bir RSS belgesi yazdım ama küçücük bir değişiklik yapınca karşı taraf okuyamadı, ya bakın gördünüz mü, hani nerede kaldı taşınabilirlik diyemezsiniz. RSS yapacaksanız RSS etiketlerini kullanarak iş güç yaparsınız.

Not: Bu muhabbetleri okuyup da RSS ile ilgili meraklanan diğer okuyucular aşağıdaki güzel makaleye göz atabilirler:

http://www.xml.com/pub/a/2002/12/18/dive-into-xml.html
0
SHiBuMi
Hocam, RAMden CPUdan çok daha değerli bir şey var: ZAMAN. 1 adam/gün için 250$ı gözden çıkardığın bir ortamda, bir işi 1 ay kısaltıyor olmayı, 1GB RAM daha az kullanmaya tercih ederim. Büyük bir firmayla çalıştıysan bilirsin, bilgisayar demirbaş statüsüne girer, firmaya bir değer olarak girer, dolayısıyla alımını / upgrade'ini kabul ettirmek daha kolaydır. Yazılım için harcanan para ise buharlaşıp giden paradır, masraftır, bu sebeple kabul ettirmesi çok daha zordur.

Bu alemde hoşunuza gitsin gitmesin, ticaret yapıyoruz. Makinalar güçlendikçe, insanların dilinden daha fazla anlamaya mecbur kalacaklar. Bizim geliştirme ve destek sürelerimizi kısaltabilmemiz için makina ile olan sürecimizin kısaltılabildiği kadar kısaltılmış olması ve basitleştirilmiş olması gerekiyor. BASİTLİK, altın sözcük. Ama makina için basitlik değil, onun işi hesap yapmak zaten. Basitlik bu makinayı programlayanlar için, ki daha kısa sürede işini tamamlasın, üretim maliyeti düşsün, karlılık artsın. Kapitalist düzendeyiz ve makinaların henüz yoğun iş temposundan kararacak birer ruhları yok değil mi ? O yüzden gel bırak ne kadar yüksek performanslı programlar yazdığını kanıtlama hevesini, karına, çocuklarına, sevgiline ayıracağın vakit artsın :)
0
roktas

Kısacası oradaki o XML kodlarız olur mevzusu aslen XML ile yapılmaya çalışanlardan ziyade SGML vs. gibi durumlar için öngörülmüştür.


Bu doğru değil. Ayrıca SGML gibi daha üst (meta) bir standart varken XML'in icat edilişini de gereksizleştiren bir yorumlama. SGML-XML ayrımını doğru anlamamız lazım. SGML internet`in bu kadar yaygın olmadığı ve daha enteresanı Web`in hiç varolmadığı günlerde ortaya çıkmış çok kompleks bir ISO standartıdır. Gerçekte iptidai bir SGML numunesi (instance) olan HTML`in Tims Berner Lee (web'in mucidi) tarafından icat edilmesinin nedeni de bu kompleksliktir. (SGML bir dil değil, etiketleme dillerinin kendisiyle tanımlandığı bir standart`tır. Hazretin HTML dilini tanımlarken başvurduğu standart yani.) Fakat hadisenin gelişimi HTML`in çok kadük kaldığını gösterdi. Bunu en iyi anlayan kişi de yine (Sir) Tim Berners Lee`dir. O zamanın şartları içinde mazur görülmesi gereken bu seçimi (hata diyemiyorum) düzeltmek için ne yaptı derseniz XML`in arkasındaki organizasyon olan W3C`yi kendisinin kurduğunu hatırlatmak isterim :-) XML, SGML`in kırpılmasıyla oluşturulmuş standarttır; öyle ki XML ile tanımladığınız bir etiketleme diliyle oluşturulan bir belge (mesela bir browser ile) online olarak çok daha çabuk parse edilebilir. SGML`de bulunan birçok esneklik XML`de basitçe yoktur. Bu ne kazandırır? Gariban browser`ların bir web sayfasıyla (hele de MS Word ile kaydedilmiş olanlarla) karşılaştıklarında neler çektiğini göz önüne alın: "Hmm, bu etiketin kapatma çifti yok, fakat şu state`te olduğumuza göre yazar şunu istemiş galiba..." vesaire. Yani tarayıcıların HTML parser`ları her türlü saçmalığı da idare edecek boyutlarda şişirilmiştir (bloatware). Siz şimdi bunu kısıtlı işlemci ve bellek kaynaklarına sahip bir mobil cihaza sığdıramazsınız. İşte XML`in varlık nedenlerinden birisi....

XML önemli bir standarttır. Bu standart SGML`de olduğu gibi pekalâ ISO tarafından da sahiplenebilirdi. Fakat W3C, biraz hantal bir kurum olan ISO`ya göre çok daha çabuk çalışan bir kurumdur. XML, hakkında söylenen `21nci yüzyılın ASCII biçemi` gibi iddialı laflarla yanlış konumlandırılabilecek, her derde deva birşey değildir. Kullanımının cuk oturduğu yerler vardır, gereksiz olduğu yerler vardır. Mesela herhangi bir iş için "hangi biçemi kullanayım?" derken kararınız düz metin biçeminden binary biçeme doğru meylediyorsa XML dikkate alınması gerekli bir seçenektir. `expat` (Openoffice`de kullanılıyor), `libxml` (GNOME), `xerces` (Apache) gibi artık çok olgunlaşmış parser`lar mevcut olduğundan karar vermeniz de zor olmaz :-)

Meselenin Micros~1 ile ilgili kısmına gelince, MS`in bu standartı bulandırma şansı pek yok, ama şunu sıkça yapıyor. XML ancak bir şemayla anlamlı olan bir şeydir. Bu şemayı kullanıcılardan saklarsanız veya bunun için ayrıca para talep ederseniz `açık standartlar` mefhumunu zedelersiniz. MS bunu istikrarlı şekilde yapıyor. Yanlışım varsa düzeltin, en son hatırladığım şu: Office 2003 ile binary doc biçeminden XML`e geçtik dediler, fakat yazdığınız bir Word dosyasının XML içeriğinin anlam ifade etmesi için gerekli `XML schema` için `Professional` sürümü edinmeniz gerekiyor.
0
SHiBuMi
Bundan daha net ve güzel anlatılamazdı :)
Teşekkürler, eline aklına sağlık
0
SHiBuMi
Hocam, motivasyon kaynağı olarak Microsoft gibi bir düşman yaratmanızı anlıyorum da, sonunda beşiktaştan bikaç puan çalalım da lig heyecanlansın derken işi inatlaşmaya götürüp eline yüzüne bulaştıranlara benzemeyesiniz ? XML hakkında, MSin para yolma taktikleri hakkında söyledikleriniz yanlış ve bir dayanağı yok ama, dışarda bunlara inanmak isteyen sürüyle garibim var. Sizin olay artık biraz tribünlere oynamaya dönmüş, ne dersiniz ?
0
skoylu
Burada bir inatlaşşma yok aslında. Sadece bir şeyin altını çizmek gerekiyor. Eğer bilgisayarın ürettiği veri karşı tarafta bilgisayar tarafından işlenecekse gene bunun insana yatkın olmasından ziyade makineye yatkın olması herkes için daha kolay ve daha iyidir.

Bugüne kadar hiç elle ciddi manada bir XML dosyası oluşturanınız varmı ? Mesela, gzip ile açın bir sxi/sxw dosyanızı ve bir anlamaya çalışın bakalım bir şey anlayabilecekmisiniz? Zaten hiç bir aklı başında adamın bu dosyayı mıncıklamak istemeyeciğini söylersek abartmış olurmuyuz? Hal böyleyken o dosya formatını oluşturmaktan 10 kez daha kolay yoldan bu işi native yöntemlerle çözebilirdik.

OpenOffice için XML formatlı dosya kullanarak veri saklamak makul bir eylemdir. Ama şu bizim alttaki XML düğmesinin yaptığı aslında tam bir komedi değil mi ? Birisi çıkıp HTML kodunu değiştirirse ne olacak diyoruz. Bende çıkıp XML tagını değiştiremez miyim ? Bu ne kadar "valid" ise HTML'i değiştirmekte o kadar "valid" değilmi sonuçta ?

Kısacası iki bilgisayarın birbiriyle insan dilinden konuşması garip bir eylemdir. Bunu söylemek isterim. Vede eklerim. Sanmayın ki DTD, XSLT vs. yazmak, parsere SAX/XPATH/DOM vs. kasmak şu bu native bir format oluşturmaktan daha kolaydır. Aslen bunun altındaki espri şudur, 1 Ayda yapılacak işi 1 güne indirmek filandan ziyade.

Şimdi, DTD olayı bir txt file. XML olayıda öyle. Bu durumda kimseden saklayamazsınız. Eğer veriyi XML olarak sunmaya başlarsanız bir yerde gizli bir taahhüt imzalamış olursunuz, ben bu veri iletim protokolüne sadık kalacağım diyerek. Ya uymazsanız? Çokta tınn... XML olarak devam ettiğiniz sürece dileyen herkes (XML dosyayı ele geçirebilen en azından) formatınızı kolayca kullanabilir.

İnanın ki XML ile yapmak, pek çok iş için ek yükten başka bir şey değildir. Ama işin şöyle bir güzelliği vardır. XML ile uğraşan bir ton adamdan biri sizin için XML parse eden, oluşturan, formatlayan vs. bir şeyler yapmıştır zaten ve sizde alır kullanıverirsiniz. Sonuçta iş yükünüz azalır. Geliştiren herkes aslında farkındadır bu XML mevzusunun balon olduğunun, ama gene aynı şekilde, yazacağı şeyin XML mevcut kaldıkça kullanılabilir olacağının da farkındadır. Kısacası XML olayı boş bir olaydır. Ama verilen destek sayesinde hayatınızı kolaylaştıracağıda mutlaktır. İşte bütün mesele bu.

Evet, şimdi RPC konusuna bakalım, mesela XML-RPC.. Ne kadar basit, sade ve yalın? Bunu binary implement etmeyi bir düşünün. Ne lazım? Dikkat edin, XML ile yapmaktan bin kere daha kolay. Hadi yüz olsun. Ama kolay işte.. Ama birde şu portmapper mevzusunun, SMB/CIFS'in RPC'sini vs. düşünün. Gerçekte onların yapabildikleri ile XML'in yapabildikleri arasındaki farkı bir tahayyül edin. Basitçe, şunu söyleyeyim. İyide, bir ton özellik, güzellik vs. koyacağız derlerken bir bakmışlar ki çorba olmuş bir protokol RPC. İşte XML'in güzel tarafı burada. Hantallığı, açıklığı ve kabiliyetsizliği, protokolü öyle çorba yapamayacağınız kadar belirgin. Ve dahası, sizin işlerinizin %95'i için XML kabiliyetleri de yeterli.

0
FZ
`` Şimdi, DTD olayı bir txt file. XML olayıda öyle. Bu durumda kimseden saklayamazsınız. Eğer veriyi XML olarak sunmaya başlarsanız bir yerde gizli bir taahhüt imzalamış olursunuz, ben bu veri iletim protokolüne sadık kalacağım diyerek. ´´

Hah işte, ben de tam olarak bunu diyordum. Standartlara sadakat kötü bir şey mi? Bu standart deyip durduğumuz şey iki üç adamın kendi keyfi için uydurduğu bir şey mi? Bu standartlar üzerinde kafa yoran ve bunları onaylayan bilgisayarcılar aptal mı, yoksa birtakım gizli çıkarlar mı var, dünyayı ele geçirmeye mi çalışıyorlar ya da bize hayatı zehir etmeye falan?


``Ya uymazsanız? Çokta tınn...´´

Eğer uymazsanız standardın dışına çıkmış olursunuz, tıpkı ANSI C kurallarına göre C yazacağım deyip sonra da ANSI C standardının içinde olmayan bir şeyler yaptığınızda problem çıktığı gibi burada problem çıkar. Ben bir SVG dokümanı yazmayı taahhüt ediyorum dersem ve sonra kalkıp hadi bir de şöyle bir etiket koyayım, şuradaki özelliği değiştireyim dersem bu SVG olmaktan çıkar mı, evet çıkar. Gidip kendi grafik dilimi oluşturmak isteyebilirim ve sonra bunu kabul ettirmek için de kasabilirim. Bu da mümkün, burası özgür bir ülke. Karar bize kalmış.

``XML olarak devam ettiğiniz sürece dileyen herkes (XML dosyayı ele geçirebilen en azından) formatınızı kolayca kullanabilir. ´´

E tamam işte, zaten insanların XML´i benimsemesinin sebeplerinden de biri bu zaten. İnsanların benim dosya formatıma bulaşmalarını istemiyorsam ya da işlerini zorlaştırmak istiyorsam bunu ikili formda tutar formatı da hiçbir yerde yayınlamam, oturun reverse-engineering yapın kardeşim derim.

``Hantallığı, açıklığı ve kabiliyetsizliği, protokolü öyle çorba yapamayacağınız kadar belirgin. Ve dahası, sizin işlerinizin %95´'i için XML kabiliyetleri de yeterli. ´´

XML´i geliştiren biri olsaydım herhalde yukarıdaki sözleri övgü olarak kabul edebilirdim :) KISS (Keep It Simple Stupid) ilkesi geliyor insanın aklına. Acaba şu bizim işlerimiz denilen işler çok az insanın ilgilendiği, küçük hacimli işler mi?
0
cayfer
Sevgili Shibumi,

ben daha kibar olmaya çalışacağım ve bir hikaye anlatacağım:

Sovyet Rusya zamanlarinda bir avrupali iş için Moskova'da bulunuyormuş.Ayakkabısı parçalanmış, mihmandarına derdini söylemiş. "Ooo, kolay" demiş, "seni Moskova'nun en muhteşem ayakkabı mağazasına götüreyim". Kocaman bir binaya girmişler. Girişte iki kapı: Erkek-Kadın. Erkek yazan kapıdan dalmışlar, "Kışlık-Yazlık" kapılarıyla karşılaşmşlar. "Kışlık" kapısından girince gene iki kapı: "Ayakkabı-Bot", Sonra gene iki kapı: "Deri-Suni Deri". Avrupalı'ya artık gına gelmeye başlamış. Epey bir kapıdan sonra artık üzerinde "Altı kauçuk, siyah, bağcıklı, deri, içi kürklü, ..., erkek ayakkabıları yazan bir kapıya gelmişler. "Eh. tamamdır artık herhalde, başka ayrıntı kalmadı" diye düşünerek son kapıyı açmışlar ve kendilerini sokakta bulmuşlar.

"Eeee. nerde ayakkabı?" diye sormuş avrupalı. Mihmandarı "Sen ayakkabıyı boşver, organizasyona bak, organizasyona..." demiş.

Web Services ve SQL sunucusunun eşdeğer olduğunu falan söylemedim ben. Karşılaştırmadım da. Adam bankanın ana sunucusundaki bakiyesini merak ediyor. Adam yarınki iş seyahatinde gideceği şehirde bir otel odası istiyor. Adam bilançosunu görmek istiyor.
Bunları göremediği, bulamadığı zaman "parser hatası", SOAP DCOM uyumsuzluğu gibi hikayeler dinlemek istemiyor. Boş otel odası bulan programın nerede çalıştığı o adam için önemli değil! Otelci için de önemli değil.

Programcı gözüyle bakalım bir de olaylara. Bir yerlerde (genellikle sistem odasında :) ) aklınıza gelebilecek tüm teknolojilerle servis sağlayabilen bir öğrenci veri tabanı sistemi olsun. Size de bu dönem "ABC" dersini almakta olup da mezuniyet döneminde olan öğrencilerin listesi lazım oldu. Sorgunu yazdınız ya da bu bu sorgunun sonuçlarını size bulup gönderecek servisi bulup çalıştırdınız. Bu iş için yazacağınız programda size listenin

(liste)
(ogrenci>)
(adi)hasan(/adi)
(soyadi)kara(/kara)
(...)....(/...)
(/ogrenci)
(ogrenci)
..
(/liste)

diye gelmesiyle

"ADI:SOYADI:DERS:NOT:.."
"hasan:kara:ABC:87:...:"
"ayse:beyaz:..."

diye gelmesi arasında ne fark var diye sormak istiyorum. işaretinin bir insanın ailesinin tüm fertleri tarafından kullanılan ikinci adı olduğunu parser size söylecek mi yoksa siz alfabetik liste hazırlarken işaret (Tag) adı "soyadi" olan alana göre mi ("surname" de olabilir tabii ) sıralayacaksınız

XML ile ": delimited" dosya arasında ben hala bir fark göremedim. Beni kandırmadılar, farkları açık açık söylüyorlar, ben de anlayabiliyorum ama pratik yararını, gerçek bir farkını göremiyorum.

WAP uzun yıllardır ortalıkta, hala işe yaramıyor. Yazdığınız hiçbir uygulama aynı marka ama farklı model iki telefonda sorunsuz çalışmıyor. Emülatörü başka, telefonun kendisi başka "render" ediyor (tabi syntax hatalarıyla başa çıkabilirseniz).
Farklı markalar arasındaki uyumsuzlukları duymak dahi istemezsiniz. Eğer cep telefonları WML yerine düz metin gösterecek şekilde yapılsaydı hayat şimdi çok farklı olurdu, emin olun! Çünkü insanlar e-postalarını okumak istiyıor, haber almak istiyor, yoksa WML kullanmak istemiyor.

Excel dosyasını sunum dosyasının üzerine sürüklenmesi hoş birşey tabi ama sütten ağzı yananlar bunu yapmıyor. Bir kullanıcımız yıllarca biriktirdiği tarihi filim parçalarını (akademik bir çalışmaydı) etraftan gelen tavsiyeler üzerine yedekleme ihtiyacı duydu. Gene tavsiyeler doğrultusunda CD yazıcı almış. Sonra içgüdülerine dayanarak filimlerin bulunduğu dizindeki ikonları CD sürücünün üzerine sürüklemiş. 600 küsür MB'lık dosyaların iki dakikadan az bir sürede CD'ye aktarılabildiğini görünce 52 hızlı CD yazıcılara olan saygısı bir kat daha artmış. Sonra çok akıllıca bir iiş yapıp CD içeriğini gösteren dizinde oluşan ikonlardan birkaç tanesine tıklayıp kopyalamanın başarılı olup olmadığını da denemiş. Ve ardından diskindeki filimleri silip yeni filimler biriktirmek için çalışmalarında devam etmiş. aradan epey bir süre geçince eski filimler lazım olmuş. O da ne, CD'de filimler var ama hiçbiri açılmıyor. Hemen bilgisayar merkezi aranıyor ve kısa sürede sorun anlaşılıyor. CD'de filimler değil kısa yolları var. "Ama denemiştim, çalışıyordu" diye ağlamaklı konuşan bilim insanına durumu anlatmak zor olmadı ama kabullenmesini sağlamak zor oldu.

Excel tablonuzu sunum dosyasına sürüklediniz; şimdi sunuma giderken dizüstü bilgisayarınıza Excel tablosunu da koyacakmısınız, koymayacak mısınız? N'olmaz n'olmaz diye koyacaksanız, hangi dizine koyacaksınız? Sanırım sizin için de interoperability'den çok sunumun başarıyla yapılıp bitirilmesi önemlidir. O yüzden ben olsam Excel tablosunu sürüklemekten çok efendi gibi ilgili tabloları sunumun içine "Paste" ederim. Hatta eşşeğimi sağlam kazığa bağlamak için bir de sunumu HTML'ye çevirip bir web alanına da koyarım ki, gittiğim yerde dizüstü bilgisayarı çalışmaz etmezse hiç değilse oradan gösteririm.

Linux altında OpenOffice ile çalışırken bunu yapabileceğinizi ben de sanmıyorum. Denemedim, belki de olur ama olsa bile sürüm 1.2'de oluyordur belki, ama sunumu yapacağım yerde 1.1 varsa ne olur bilemeyeceğim için yapmam. kazık-eşşek meselesi.

Micros~1'un interoperability yeteneklerine gelince... İnsanlar her uygulama programını hala her bilgisayara AYRI AYRI yüklerken interoperability'den söz etmek ne derece anlamlı acaba? Şirketinin borç/alacak durumunu görmek isteyen bir adamcağıza "şimdi senin makineye bir program yüklicez, ne biçim XML yapcak ama..." demek mi daha anlamlı yoksa "Valla bilgisayarın önemli diil, sen şuraya bi telnet çek, borcunu/alacağını gör" demek mi daha anlamlı?

Interoperability programlar arası veri transfer yeteneği ise bundan bana ne? Beni insanlarla makineler arası veri transfer yeteneği daha fazla ilgilendiriyor açıkcası.

Peki XML kullanmayalım mı? Olur mu öyle şey, tabi kullanacağız. Ama "XML" olduğu için değil, gerekli olduğu için kullanacağız. "Yeni teknoloji" olduğu için değil, "gerekli teknoloji" olduğu için kullanacağız.

Windows'da Excel-PP arası sürükleme yapılabilmesi güzel tabi (hiç değilse heyecanlı) ama bu işletim sisteminin bir yeteneği değil, Excel ve PP yazılımlarının yeteneği. Excel ile Logo Muhasebe yazılımı arasında da aynı şey olacak mı? Örneğin bir MP3 dosyayı yazıcı ikonuna sürükleyince yazıcıdan dinleyebilecek miyim? (Bkz. fazlamesai.net) Sabah işe geldiğimde Windows'um açılacak mı? (neden kapatıyorsam?) Evimdeki makineden ofisimdeki xyz sunucusuyla "interoperate" edebilecek miyim?" (Man-Machine interoperatin'dan söz ediyorum).

0
abakana
Aslında şudur budur pek de önemli şeyler değil.

Belli bir veriyi cayfer' in dediği gibi de işaretleyebilirsiniz xml ile de işaretleyebilirsiniz, hatta olanakları arttıralım burada iletilen veri olduğuna göre Morse ile de işaretleyebilirsiniz, kabliyetiniz varsa makinalar ile telepati bile işinizi görür. Ama XML bir teknolojidir demek onca yıllık insanlık tarihine hakaretten başka bir şey değildir.

Birde nedense moda akımları takip etmek gereksizdir diyen herkese antiKapitalist gruptan demek farz-ı ayn haline geldi galiba, zira Sun' ın da çok güzel XML-RPC hizmetleri var ama insan skoylu' nun baktığı noktadan bakınca yani "makinalr arası iletişimde ne diye veriler kayığa konup kayık sırt üstünde taşınıyor?" bunların denildiği gibi iyi şeyler olmadığını, yalan dolandan ibaret olduğunu görüyor.
Hemen canlı örnek verelim. Şu çok bilindik bir film vardır. Adamın başına gelmedik kalmaz ve birde bacağı kırılır vs.. Eğerki o adam benim rahmetli dedem olsaydı doktor' un elindeki aletin bir hükmü kalmazdı zira en azından 6 ayda bir benim zor taşıdığım iki çanta dolusu ilacı olurdu. Ya bunu birde başka yönden düşünelim uzay istasyonunda zaten dandirik düzeyde olan işlem gücü ile gerekli hava durumu kontrol ediliyor ve bu meşhur n-tier yapılanma ile dünyadan alıyor emirlerini, tabii bu her tür iletişim için geçerli ama bir an önce harekete geçmesi gereken yerde alet hala xml biçme ile uğraşıyorsa sorun var demektir.

Morse ile başladık onunla devam edelim. :) 3 Temmuz' da başlayan Uzaylı saldırısına karşı atak için iletişimde Morse alfabesi kullanılmıştı. Bakıldığında gayet güzel de iletişilmişti. Bir programcının yapması gereken kısa yoldan köşe dönmek değil gerekeni yapmaktır.
0
FZ
Whitehead´in bir lafı vardır: Matematiğin amacı kendi kendini gereksiz kılmaktır.

Bilgisayarlar için de benzer şeyi düşünebiliriz. Oturup her şeyinizi assembly ile de yazabilirsiniz, peki bunu yapıyor musunuz? Hayır, başkasının yazdığı bileşenleri kullanıyorsunuz böylece bir üst düzeye yani meta düzeye çıkıyorsunuz. Tasarım önemlidir, tasarımınız ne kadar gelişmiş ise programcı o kadar az kod yazar ve yazılan kod da o kadar üst seviyeli olur.

Oturup C ile yüzbinlerce satır üzerinde kıvrak şekilde hareket ediyor olabilirsiniz ancak insanlarla bir şey paylaşacak iseniz belli bir takım standartlar geliştirmeye çalışırsınız ve de bunu yaygınlaştırmaya.

NASA için program yazıyorsanız ve optimize olması gerekiyorsa altından girer üstünden çıkarsınız, kimse, HAYIR bu gereksizdir, saçmadır demiyor ki. Bir işin gerekliliği diğerinin de kendi alanında gerekli olduğu gerçeğini değiştirmez.
0
skoylu
Sevgili FZ, Elma ile uskumruyu karıştırıyoruz bu tarifle. Şöyleki, sen hangi dilde yazarsan yaz, bu bir şekilde makine diline dönecek zaten. buradaki temel yaklaşım şudur, eğer kullandığınız dil ne kadar düşük seviyeli ise oluşacak makine koduna o kadar fazla hükmedebilirsiniz. Dolayısı ile de makineye. Ama mesela muhasebe programı yazarken makineye hükmetmeniz gerekmez. Boşu boşuna onunla kasmazsınız. Dahası burada kodu yazan sizsiniz, makine değil.

Fakat bizim söylediğimiz konu şu. Şimdi A makinesindeki X programı B makinesindeki Y programı kullansın diye bir veri üretiyor. Vede bunu insan diliyle yapıyor. Araya bir tercüman giriyor yani. B makinesindeki adam da bu veriyi alıp tekrar başka bir tercümanla kendi anlayacağı şekle çeviriyor. Sonuçta bu en uç işlerden birisi aslında.

Çoğu zaman bu süreç A[0] makinesindeki X programının A[1] makinesindeki X programı ile haberleşmesi için kullanılıyor. Gelde çık içinden. Ne gerek var ki buna ?

Aslen konu burada şu. Programcıyım deyen adamın Kafası bu iki program arasında robust, concurrent, correctable vs. bir iletişim yöntemi bulacak kadar çalışmıyor. Dahası mevcutları çözecek/kullanabilecek kadarda çalışmıyor kafası. Ama kendini sağda solda programcıyım diye tanıtıp yağlı işler peşinde koşuyor. Şimdi bu adam kafasına daha makul gelen XML gibi bir şeye elbette sarılacak sonuna kadar. Ne olacak ki, alırsınız 2 GB RAM, 16 CPU vs. ne olacak ki ? Alın makineyi..

Aslında arkadaki gerçek konu şu. Böyle yaparak aslen tam olarak isteneni yapabilmiş olabiliyorlar mı ? Ben ilk XML kullanmaya 1992'de filan başladım. Ve bildiğim kadarıyla o yıllardan sonra pek tarifi değişmedi. Sonuçta 12 Yıl geçmiş üzerinden, XML olmadan bu kadar çabuk yapılamazdı veya bu kadar kolay yapılamazdı diyebileceğim bir tek uygulama dahi görmedim.

Bütün mesele gene aynı şekilde. Mesela birileri oturuyor BROWSER'in CSS ile XML'i adam gibi gösterebilmesi için gereken şeyleri yazıyor. Sizde browser ve parser/renderer yazmaktan sıyırıyorsunuz netekim.

Fakat, şu kadarını söyleyeyim siz burada sadece browser ve fare bildiğiniz için öyle görüyorsunuz olayı. Biraz işi bilen adamın gözünde her ikiside hikayedir. Sizin öyle hazırlayacağınız şeyden 10 kat daha sağlam ve hızlısını sizden yarı yarıya daha çabuk yapabileceği bir ton şey olduğunu bilir ortamda.

XML kötü ve hatta tu kaka değildir. Bilakis çok makul ve faydalı bir yapıdır. Fakat, bizim milletin bazıları bunu sihirli değnek gibi görmek istemektedirler. Asıl sorun budur. Sanmayın ki XML ile yapınca bütün dertler sona eriyor, erecek. Öyle olsaydı şu gün hiçkimse HTML bile kullanıyor olmazdı. Sadece kendinizi avutuyorsunuz. Bir parser yazmak vs. o kadar zor değildir. Dahası XML kabiliyetleri native yürütücünüzünkinin yanına semtine yaklaşamaz bile. Aç tag, kapa tag ile öyle aklınıza gelen her şeyi yapabileceğinizi sanıyor olmanızın tek sebebi, sadece o kadarcık şey biliyor olmanızdan fazlası değil. XML ve onun sırtında duracağı iddia edilen .NET için, sadece göz boyama diyebilirim. Gereksiz yük, gereksiz kafa karıştırma.. Ama XML'in kullanılacağı çok çok faydalı olacağı/olduğu 100 ton işte var elbette..


Tipik MCSE vakası gibi bir durum yani mesele. İki makinayı bağlamaktan acizdir ama havası hep limittedir. İşte aynen böyle: XML ile yaptık. Halt ettiniz. Güya yeni teknolojiymişde, şöyleymişte böyleymişte... Elbette havalı adları vs. ile Windows kullanıcılarını, patronları filan kolayca kandırabileceklerdir. Zaten bu garibimler de Virüs, çökme, alçak sürünme gibi vaziyetleri kanıksamıştır. Sonuçta işlerine devam edebilirler. Konu budur aslında.
0
Nightwalker
Peki XML kullanmayalım mı? Olur mu öyle şey, tabi kullanacağız. Ama "XML" olduğu için değil, gerekli olduğu için kullanacağız. "Yeni teknoloji" olduğu için değil, "gerekli teknoloji" olduğu için kullanacağız.

Aslında cayfer hocamın bu cümlesi bence tüm bu tartışmaları özetliyor. Ama siz burda önemli bir noktayı kaçırıyormuşsunuz gibi geliyor bana.

XML ve onun sırtında duracağı iddia edilen .NET için, sadece göz boyama diyebilirim. Gereksiz yük, gereksiz kafa karıştırma..


Şu noktada .Net ve XML i birbirinden ayırmamamız iyi olur. Çünkü .Net konusu daha önce uzun uzun tartışıldı burada. XML içinse
Ama XML'in kullanılacağı çok çok faydalı olacağı/olduğu 100 ton işte var elbette..
Cümleniz zaten durumu özetliyor bence.

Saygılar.


Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

M$ Ve Oyunları

anonim

Aşağıdaki yazı bir üniversite öğrencisi tarafından yazılmış, serbest yazılımın yaygınlaşmamasının uzun vadedeki etkilerinden birini gösteren bir yazıdır.

-bana dokunmayan yılan bin yaşasın ve bu dünya kimseye kalmaz dert etmeyin takılın diyenlere adanmıştır-

Windows XP altın çantalarda çıktı!!

elrond

Windows XP nin son interm build`i olan 2542 den kısa bir süre sonra 2600 yani RTM (Released to manufacturing) sürümü -2542 üzerine 3 temel hata düzeltilerek- çıktı. XP nin pazarlama kampanyalarının şimdiye kadar görmediğimiz ihtişamda olacağının sinyalleri gelmeye başladı. Zaten Microsoft bunun böyle olacağını daha önce açıklamıştı. Ben şahsen 24 Ekim`i çok merak ediyorum. Bu arada 2600 sürümü 6 büyük PC üreticisine altın çantalarda sunuldu! Microsoft un Redmond'daki binasına gelen HP, Compaq gibi üreticilerin temsilcileri özel altın kaplama çantalarda ürünü alıp Helikopterleri ile firmalarına döndüler!!

Bill Gates´i Destekleyelim !

redogre

Önemli not: Bu yazıda geçen tüm fikirler sadece birer varsayımdır. Her cümleyi "ya ...... olsaydı" diye okuyabilirsiniz.

Bu siteye yazı yazan veya yorum yapan çoğu kişiye göre Bill Gates bilgisayar dünyasını tekeline almaya çalışan bir canavar. Şirket politikaları, açık sistemler ve özellikle Linux için şirketi tarafından yapılan yanıltıcı yayınlar, milyonlarca bug, kullanıcıyı kendine bağlayan canlı güncelleme sistemleri vs vs....

Peki ne oldu da 20 yaşındayken bu sitenin takipçilerinden farkı olmayan bir geek bu hale geldi?

Anti-virus gerektirmeyeceği bile yazıldı ama KORSAN'ı engellenemedi!

darkhunter

MS'in 4 yıldır beklenen işletim sistemi Vista, kimilerine göre anti-virus yazılımlarına bile ihtiyaç duymadan çalıştırılabilir durumda... Yukarıdaki bağlantıda ne yazdığını anlayabilmek için aptal olmak gerekmekle birlikte, AI yetenekleriyle donatılmış yeni sistem (Mesela: "Live dışında bir siteye girdiğiniz tespit edildi! Emin misiniz?"), bu başarıya rağmen P2P ağlarında serbest salınıma geçmiş durumda...

Babadan kalma! Google

sundance

Malesef bilişim dünyamızda Micros~1 Türkçe'si diye bir kavram var, genelde terimlere çok da iyi araştırmadan, zorlama karşılıklar bulunması ile oluşturulmuş eğreti bir sözlük dağarcığından oluşuyor.

Peki MS İngilizcesi, yani bazı şeylerden bahsetmek içn MS'in ürettiği terimler nasıl acaba? Mesela ISV (Bağımsız Yazılım Üreticisi) lafına "Microsoft olmayan yazılım firması" anlamını yüklemiş durumdalar. Daha eğlencelisi ise "legacy (miras, babadan kalma)"lafı. Micros~1 bu kelimeyi yine kendisinin olmayanları karalamak için kullanıyor. Cümle içinde kullanımı ise "Legacy search engine Google" şeklinde

Lütfen Fazlamesai yine taraf tutuyor diye bizi suçlamayın, bu sözler uzun yıllar MS'da çalışmış yazılarının birçoğu Türkçe'ye de çevrilen Joel Spolsky'e ait.