"I didn't have the money to buy a new laptop"
Yukarıdaki cümle genç bir çocuğa ait değil. Yukarıdaki cümle genç bir üniversite öğrencisine de ait değil. Yukarıdaki cümle sıradan bir programcıya ait değil. Yukarıdaki cümle başarısız ya da meşhur olmayan bir programcıya da ait değil.
Cümle, yaklaşık 15 yıl önce Perl programlama dilini yaratan karizmatik programcı ve dilbilimci
Larry Wall´a ait. Bu programcının geliştirdiği Perl programlama dili
sözlük hazırlama esnasında yine bu programlama dilinden faydalanan Oxford resmi İngilizce sözlüğe
girdi. Onbinlerce sistem yönetim yazılımında kullanıldı. Yüzbinlerce web sitesi Perl kullanarak iş güç yaptı ve yapmaya devam ediyor. Perl son zamanlarda
moleküler biyoloji alanında veri işleme için de kullanılıyor. Söz konusu adam işte bu dili geliştirmiş ve Linus Torvalds henüz lisede okurken insanlık kültürüne armağan etmiş olan adam. Bu adam şimdi yeni bir efsaneye, Perl 6´ya imza atmaya çalışıyor. Geliştirdiği Perl açık kodlu, karşılığında 5 kuruş istenmiyor ve aklınıza gelen hemen her işletim sisteminde çalışıyor. Böyle bir adamdan bahsediyoruz yani.
Bu adam, yeni bir dizüstü bilgisayar alacak kadar parası olmadığını söylüyor.
Şaşırdım mı? Evet. Şaşırdım mı? Hayır.
Larry Wall, efsanevi
State of The Onion sunularının sonuncusunda,
4. sayfada bu yazının açılış cümlesini sarf ediyor.
Ne dersiniz? Sizce bu adam zor durumda mı? ;-)
Hani gündemdeki popüler konulardandır, "ya hoca biz şimdi bu kodları açarsak aç kalmaz mıyız yaa?" falan denir. Bunu diyenler muhtemelen Larry Wall kadar çok ve kaliteli kod üretmemişlerdir. Acaba diyorum şimdi Larry Wall gerçekten de acınası durumda mı?
Başka bir perspektif: Daha çok kazanmak varken neden daha az kazanalım? Sahi, Larry Wall, bir dönem NASA için çalışmak dururken acaba daha bol paralı bir işe mi girseydi?
Aklıma
Once Upon A Time In China filmindeki bir sahne geliyor. Yağmurlu bir ortamda canını dişine takarak gösteri yapan ve sonra yere atılan paraları toplayan bir kung-fu, demir gömlek ustası. Bir süre sonra aynı usta çetin bir kavgada kılıçlı bir adamı silah kullanmadan yendikten sonra bir genç yanına gelip "usta bana da öğret, zor durumdayım, bana saldırıyorlar, artık para bile kazanamıyorum," der. Usta önce biraz ilerideki lokantadaki lezzetli yemeklere yutkunarak bakar, acı acı gülümseyip cevap verir: "Kung-fu ustası olsan ne olur ki, ben de pek para kazanamıyorum".
Sanırım en temel kavramların yeniden düşünülmeye ve irdelenmeye ihtiyacı var; sanırım felsefeye keyfi yerinde, sadece entelektüel olarak huzursuz olan insanların değil asıl ciddi anlamda zor durumda olan insanların ve belki de en çok
gençlerin ihtiyacı var. Sanırım büyük adamlar küçük adamların bazı temel kavramları yeniden düşünmelerini istemiyor. Sanırım bu isteklerini gerçekleştirmeleri sahip oldukları muhteşem güce rağmen yine de kolay olmayacak. Ne dersiniz? Şimdi biz bu kodları kapayıp da mı saklasak yoksa açıp da mı saklasak? ;-)
*) Amaç nedir? FM dağıtımının bir özelliği olmalı, bu da kesinlikle her şeyin evrenselleştiği dünyanın karşısına ulusal işletim sistemi gibi ucube bir sloganla çıkmak olmamalı. Varolmayan bir şey öner derseniz, ben işlevlerinin çok büyük bir kısmı web üzerinden yapılabilen bir sistem yaratmayı öneririm. Öyle ki ofis kullanıcıları için gelişmiş bir web tabanlı uygulama bulunurken, adminler için de yine gelişmiş ama basit bir sunucu kontrol arayüzü bulunacak. Bütün bunların yönetimi de yine web tabanlı olacak ve kimse config dosyalarıyla uğraşmak zorunda olmayacak.
*) Dağıtım tamamen kendine özgü mü olacak, yoksa başka bir dağıtımı mı taban alacak. Eğer başka bir dağıtım taban alınacaksa düşüncem bunun kesinlikle RedHat olmaması. - SuSE 7.2+ iyidir :)
Web-tabanlı olur mu bu işler demeyin, vaktiniz olursa www.e-smith.com dan oradaki dağıtımın ISOsunu indirip kullanmadığınız bir makinaya kurun. Partitiondan sistem kurulumuna kadar hemen her şey sizin standart bilgileriniz alınarak yapılıyor ve sizin fazla bir bilgiye sahip olmanızı gerektirmiyor. Aynı şey bir derece SuSEde de mevcut. YaST yavaş ama yine de çok iyi bir yönetim aracı, işimi görüyor ve oldukça kolaylaştırıyor. Sonuçta yavaş yavaş gidilen nokta, open-source geleneğini kaybetmeden M$a pazar kazandıran nitelikleri bünyeye katıp, yeni yeni teknolojilerle birleştirmek değil mi?
Yalnız özel olmanın çok önemli bir şartı var. Kendinize has yazılımlar geliştirmelisiniz. Yoksa Gelecek Linux gibi sıradan hatta kötü bir RedHat klonu olmaktan öteye geçemezsiniz. SuSE bu konuda öncü ve oldukça başarılı. Dış uygulamalarla da entegrasyonu oldukça iyi. Yaptığı atla deve de değil, postfixi alıp amavis ile kaynaştırıyor, yanına procmail kuruyor sonra alın size MailServer diyor. SuSEFirewallu yapıyor, ipchains kullanarak çok basit bir şekilde firewall kurmanızı sağlıyor. Bunlar basit gibi gözüken ama kilit noktalar.
Sonuç, zaten yapılmış olanı bir kez daha tekrarlamak ve kötü bir kopya olmaktan öteye gidememek uğruna boşuna vakit kaybetmek istemem ama farklı bir şeyler yapıp ulusal saçmalıklarla değil direk evrensel normlarda üretim yapmaya varsanız yanınızdayım :)