Türk Lise Öğrencileri Haritada Türkiye'yi Bulamadı

0
mos
Liselileri kapsayan raporda 'öğrencilerin Türkiye'nin yerini bilmedikleri ve dinlerini tanımadıkları' ortaya çıktı.

Milli Eğitim Bakanlığı, kamuoyunda LGS olarak bilinen, "2004 Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı"na ilişkin bir analiz raporu hazırladı. "8. sınıf öğrencilerinin ülkelerinin harita üzerindekini yerini bilmediği ve dinlerini tanımadığı" sonucu çıkan raporda, ezberciliğe alışan öğrencilerin kavrama yeteneği kazanamadığı da vurgulandı.
LGS'de Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarından test uygulandı. Raporda, Türkçe'nin en kolay, Matematik'in en zor, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler'in de zor sayılabilecek testler olduğu ifade edildi. Öğrencilerin başarısız olduğu saptanan konular şöyle:


TÜRKÇE: Sözcüğün cümledeki değişik anlamlarını ayırt edebilme. Verilen cümleye anlamca en yakın olan cümleyi bulabilme. Paragraftaki görüşü destekleyen cümleyi bulabilme. Cümlede öğe eksikliğinden kaynaklanan anlam belirsizliğini bulabilme.

MATEMATİK: Tüm konularda başarı istenen düzeyde değildir. Test öğrencilere çok zor gelmiştir.

FEN BİLİMLERİ: Isının maddeler üzerindeki etkisini kavrayabilme. Düzgün doğrusal hareket yapan cisimlerle ilgili problem çözebilme. Cisimlerin hızlarıyla ilgili grafik yorumlayabilme. İnsan vücudundaki bazı sistemlerin çalışma ilkesini kavrayabilme.

SOSYAL BİLİMLER: Verilen bilgiye dayanarak öteleme yapabilme. Harita üzerindeki bilgilerden hareket ederek, Türkiye'nin dünya üzerindeki yerini kavrama. Oruç ibadetini ve özelliklerini kavrayabilme.

Kaynak: Milliyet Gazetesi

Görüşler

0
FZ
Hangisi daha vahim bilemiyorum, gençlerin haritada Türkiye'yi gösterememeleri mi, yoksa MEB'deki ne idüğü belirsiz tiplerin "dinlerini tanımıyorlar" yorumu mu...

Çok daha vahim bir haber var bugünkü Radikal'de:

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=137088

"Sultanbeyli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, dört gün önce ilçedeki ilköğretim okullarında okuyan ve aralarında 50'yi aşkın sekizinci sınıf öğrencilerinin bile bulunduğu yaklaşık 1000 öğrencinin okuma-yazma bilmediğini açıkladı. Müdürlük, bu nedenle söz konusu öğrenciler için ders saatleri dışında okuma-yazma kursu açıldığı bilgisini de verdi."

Bence Milli Eğitim Bakanlığı'nın ismini değiştirip başka bir şey yapmak lazım.

21. yüzyıldayız, Türkiye'nin en büyük ve sözde kozmopolit şehrindeyiz, çocuklarımızın okuma yazma öğrenmeden yollarına devam edişlerini izliyoruz. 70 milyonluk insan kaynağımızın ezici çoğunluğunu oluşturan gençlerimizi ne de güzel harcıyoruz. Avrupa yaşlı biz genciz ve bu en büyük avantajımızı dibine kadar kullanıp ortaılığı silkelemek dururken... Neyse... (FZ monitöre kafa atmamak için derin nefes alır ve gidip biraz ders çalışır).
0
bm
Baska bir listeye gectigim bir haber:

OECD ulkeleri icinde matematik, okuma, fen ve problem cozme alanlarinda ogrencilerimizin ancak Meksikalilardan daha iyi oldugu ortaya cikti.

Herneyse. Sonuclar: (15 yasindaki cocuklar icin):

http://www.oecd.org/dataoecd/15/47/34011082.xls

Raporlari indirebileceginiz sayfa:

http://www.oecd.org/document/55/0,2340,en_32252351_32236173_33917303_1_1_1_1,00.html

BM
0
mos
bana biraz icerigin kirpilarak sunuldugu bir haber gibi geldi bu, ama yine de kendi yorumumu katmadan dogrudan alinti yaparak buraya gondermeyi uygun gormustum.

soyle ki; (iyimser bir yaklasimla,test sonuclariyla ilgili yorumlarin bire bir aktarilmadigini varsayiyorum)

dinin -orda burda- yarim/yanlis ogretilmesindense okulda ehil insanlarca temel kaideleri cercevesinde verilmesi daha makul bence.

buradan hareketle de sunu soyleyebilirim, hangi din olursa olsun, cocuklar dinlerine ait temel kaidelerden, rutinlerden, yasaklardan bihaberlerse bu da bir sosyal bilgiler problemidir.

ama habere bakinca, "hmm cocuklar oruc tutmayi bile bilmiyorlar yuh imansiz veletler sizi!" demis gibi duruyor MEB. Ama -dedigim gibi- bence cimbizlamislar..

cok mu iyimserim?

0
FZ
Çocukların dini? Çocukların dini ne demek yahu? Çocuğun dini mi olur? Ona hangi din dayatılırsa o dayatılmış olur. Yani görülen o ki MEB son 50 yıldır yaptığı gibi gencecik beyinlere, bünyelere belli bir din atfetmekle yetinmiyor, bunlara dair bilgi eksikliğini de haber etmeye yol açacak kadar önemsiyor, bunu coğrafi, kültürel, matematiksel ve fen bilimsel bilgiler kadar önemli buluyor, vahim bir şey olarak öne sürüyor.

Şaşırıyor muyum? Hayır. Anadolu'daki üniversitelerde hala bazı yerlerde öğrencilerin ramazanda oruç tutmadıkları için tehdit edildikleri, dövüldükleri, taciz edildikleri, vs. günümüzde bu duruma şaşırmıyorum.

Keşke gerçekten tek derdimiz dini bilgiler olsaydı... Saçmasapan tartışmalarla, sanal gündemlerle oyalanıp duruyoruz.
0
mos
Dayatmaciligi , sizin gibi olmayanlari zor kullanarak kendinize benzetmeye calismayi dogru buldugumu filan dusunmeyin, universitelerde hem tutmayanlarin tutanlara tahriklerine, hem tutanlarin tutmayanlara kaba kuvvet uygulamasina sahit oldum. ikisi de son derece yanlis.

ama beri yandan, cocuk diye siniflandirdigimiz grup ergen lise talebesi.

sizin
"dinin hic bir sekilde orgun egitimde bulunmasi dogru degil"

demenizi sonsuz saygiyla karsiliyorum, belki siz haklisinizdir, ama benim nacizane kanaatim boyle degil, cocugumun TV den ogrendigiyle dogruyu yanlisi ayirtetmesine benim ona dinini ogretmemi ya da ogretilmek uzere ehil ellere teslim ettigimin huzurunu yasiyor olmami tercih ederim.

tabi burada dinden ne anladigimiz da onemli, benim din diye tarif ettigim aslinda bir yasam disiplini ve hayat felsefesi. size gore bunun adi sadece toplumsal bilgiler iceren bir el kitabidir belki, ama adina din demediginiz icin size *yanlis* gelmiyor olabilir.

cocugumun biz evleniyoruz evinden atilan semra hanim(!) in diyaloglarini, birbirleriyle swing yapan yeni model evli ciftlerin yasamlarini, bir spor karsilasmasinda tiner cekip birini bicaklayan birini gosteren haberlerden dogruyu bulmaya calismasini istemezdim.

Hm liselerde zorunlu din egitimi tartismasina donecek gibi bu sohbet :)

ama buna da karsiyim temelden.

Ama aslinda basitce, soylemeye calistigim sey su:
eger bir genc, dinine ait cok basit kurallardan bihaber yasiyorsa bu da bir sosyal bilgiler eksikligidir, genel kultur eksikligidir.

bir musluman gencin oruc ne demek sorusuna "eeoo bilmem?" demesi ne kadar beni guldururse benzer sekilde bir hristiyan gencin de "istavroz ne?" dedigimde dudaklarini bukmesi dumur eder.

yani din sosyal bir olgudur ve bu konudaki bilgi eksikligi de pekala sosyal bilgiler sorunu kabul edilebilir.

ama haber bence cimbizlanmis, gereksiz bir yer cok goz onune sokulmus :)

0
FZ
Şöyle diyeyim o halde: Bence de Anadolu'da yaşayan (tüm Türkiye diye okuyun, kültürel taban olarak vurguluyorum Anadolu'nun zenginliğini) bir insanın Kuran'ı, Tevrat'ı, İncil'i okumamış olması, bunlardan bihaber olması, geleneklerden, bu toprakların tarihinden bir şeyler kapmamış olması onun açısından büyük eksikliktir. Kültürel olarak engin bir birikime sahip olan bir genç bu ülkeyi ve insanları daha iyi kavrayacak, uluslararası platformda da ezilmeden büzülmeden, göğsünü gere gere kendisini ve ülkesini temsil edebilecektir. O Anadolu değil mi Mevlana'nın cenazesinin arkasından Hıristiyan papazlar da yürümüştür büyük bir saygı ile (acaba şimdi gericiliği ile meşhur sevgili Konya ilimizde yaşıyor olsa idi Mevlana, saygı mı görürdü yoksa linç mi edilirdi eylemlerinden ve sözlerinden ötürü, merak ederim bazen).

TV'nin ve büyük basının beyine tecavüz edici etkilerine gelince, valla aslında okul dediğimiz tam da buna panzehir olsun diye yok muydu? :) Ama görülen o ki TV ile beyinleri süngerleşen ve hayat gailesi ile sinirleri laçkalaşmış öğretmenler de pek bir şey yapamıyor. Doğru dürüst eğitim veren öğretmenler özel okullarda doğru dürüst para alan ve görece daha rahat yaşayabilenler, tabii özel okullarda ders verip de aslında hiçbir şey öğretemeyen çapsızları ve her türlü yokluğa rağmen en ücra köşelerde yoktan var ettikleri okullarda çocukların ufkunu genişleten eli öpülesi idealist öğretmenleri ayrı tutuyorum bu genellemeden.

Genç bir insanı TV'nin ve günlük gazetelerin salaklaştırıcı, gerizekalılaştırıcı etkilerinden uzak tutmak, eğer o insan çocuğunuz ise zor olmasa gerek. TV'ye siz müdahale edebilirsiniz, çocuğunuza okuma yazma öğrettikten sonra ona okuyabileceği ilginç ve ufuk açıcı kitaplar sunabilirsiniz. İnanın bana Binbir Gece Masalları, benim diyen TV dizisinden çok daha macera dolu, tahrik edici, ağız suyu akıtıcıdır! Aslında yapmanız gereken şey gerçekten basit: Çocuğunuzla ilgilenin, gerçekten ilgilenin, vakit ayırın. Ona soru sorun ve sorduğu her soruya da detaylı cevap verin. Onunla beraber etrafı, bu ülkeyi gezmeye, hiç değilse haftasonu 1 gün vakit ayırın. Felsefe demek sadece felsefe tarihi, Aristo ne demiş, Marx ne yazmış, Keynes ne demiş değildir. Felsefe biraz da işte genç bir insanı çocukken almak, sıkıcı bir ortamdan uzak, sevgi ve saygı çerçevesinde soru sormak ve onu da soru sormaya yönlendirmektir. Eğer bir ebeveyn olarak çapınız buna yetmiyorsa, o kadar akıllı ve yol gösterici olamayacağınızı düşünüyorsanız o zaman da ya çocuk getirmeyin bu dünyaya ya da yapabiliyorsanız gerçekten iyi öğretmenler tutun ona. Ama bir şekilde vakit ayrılmasını sağlayın. Öteki türlü çocuğunuzu TV'ye, gazetelere emanet ederseniz sonra da kalkıp okullarda ahlâk bilgisi verilse güzel olur dini bilgileri de versinler çocuğum düzgün adam olsun dersiniz. Bence ahlâk okulda kolay kolay verilmez, doğru dürüst hayat bilgisi hayatın içinde, sokakta, en yakın kişisel ilişkilerde edinilir.

Son olarak, oruç meselesine gelelim: Valla kusura bakmayın ama oruç tutan bir adama Müslüman olmayan birinin "yahu bence saçma bir iş yapıyorsun, tuttuğun orucun hiçbir manası yok, bu ibadet saçma, boşu boşuna aç kalıyorsun, bu yaptığın aptallık" demesi ile oruç tutan bir adamın tutmayan ve konu ile de alakası olmayan bir adama gidip de tehdit etmesi, fiziksel şiddet uygulaması arasında dağlar kadar fark var. İkincisine terör diyoruz, yani şiddet kullanarak bir fikri dayatma, hedefe varmaya çalışma. Kendinizi 40 kişinin oruç tuttuğu bir ortamda oruç tutmayan 41. olarak hayal edin, laik olduğu iddia edilen bir ülkede, o kişilerin size karşı bakışlarını ve taciz sözlerini düşünün, siz o esnada yemek yediğiniz için. Bu durumda benim tavrım net: Bana mı tutuyorsun kardeşim! ;-) Yani bir insan tamamen kendi gönül rızası ile ibadet olduğunu düşündüğü bir şeyi yapacak, bu yüzden yine tamamen kendi imanı doğrultusunda kendisini bir fiziksel ve manevi sıkıntıya sokacak, bu kendi bileceği iştir, oruç da tutabilir, kırk gün çile de çekebilir, bu onun iç dünyası ile ilgilidir ama o insan kalkıp da "bak zaten oruçluyum, sinirlendirme beni" tavırlarında hareket etmeye başlarsa, işte orada ciddi bir problem var demektir. Kişi, gönüllü olarak yüklendiği bir şeyi bahane edip problem çıkarıyor ve etrafına zarar veriyorsa oturup bazı şeyleri en baştan düşünmekte fayda vardır.
0
bm
Tabi eve televizyon sokmamak gibi bir yol da var. (dunyanin haberi var nette o problem degil) Cocugu olup da televizyonu olmayan insan tanimiyorum ben Turkiye'de ama televizyonun ailenin normalde zaman gecirdigi yerlerde olmadigi evler biliyorum. Ne derece yapilabilir bilmiyorum, buyuk konusmayayim. Benim TV'm yok ama cocugum da yok. (Yanliz disarida TVsiz cocuk buyuten aileler taniyorum, olabiliyor ama burada o tip alt kulturler bulunabilir mi bilmiyorum.)

0
FZ
Ne güzel yahu, böyle kendi kendini üreten bir algoritma gibi, özyineli (recursive) fonksiyon gibi. Kitlelere veriyorsunuz TV'yi, veriyorsunuz gazeteyi, bir güzel kıvama getiriyorsunuz, sonra bunlar kendilerine dayatılan model doğrultusunda (e tabii kim evde kalmak ister, kim yalnız kalmak ister değil mi) bir araya gelip çoğalıyorlar ve çocukları da kendilerine benziyor böylece sizin istediğiniz türden insan modeli kendi enerjisi ile kendisini çoğaltıyor, artık elinizde çok daha fazla malzeme var işleyebileceğiniz ve bunu elde etmek için aslında çok da fazla bir yatırım yapmadınız, başka bir deyişle yaptığınız yatırımı fazlası ile geri aldınız.

Evet, güzel bir model.

Peki ben neden hala Foucault okumadım? Hapishanenin, deliliğin ve cinselliğin tarihini yazmadı mı o çılgın adam?

Çok değil, sadece birkaç yüzyıl önce bugün anladığımız anlamda okul, psikiyatri kliniği ve hapishane yoktu. Kitlelerin kontrolü henüz "modern"leşmemişti. Sonra ne olduysa, nasıl olduysa, oldu, "ilerledik" yani. İnşallah kısa sürede çok daha fazla ilerleriz ;-) Günlük perspektiften bakıp yüzlerce, binlerce yıla yayılan global ölçekli süreçleri algılamak zor oluyor, hem de insan böyle kızdığı şeyler 40 50 yılda, kendisi yaşarken düzeliversin istiyor...

Altkültürlerin kendi kendini yüksek hızda aşırı şekilde çoğaltmaları için ne yapmak lazım acaba?
0
malkocoglu_2
||Çok değil, sadece birkaç yüzyıl önce bugün
||anladığımız anlamda okul, psikiyatri kliniği ve
||hapishane yoktu.

Psikiyatri'nin eskiden yoklugu ve bugun olmasi hakkinda Dr. Jung'un ilginc bir gorusu var. Eskiden dinler daha on plandaydi ve insanlarin bazi ruhi ihtiyaclari bu sekilde karsilaniyordu. Dinlerin zayiflamasi ile (ozellikle Avrupa'da), psikolojik yardim, destek, vs yeni "kafa uzmanlari" tarafindan verilmeye baslandi.

Ilginc bir yan gorus.



0
mos
artik haberin ekseninden uzaklasiyoruz , ama benzer bir dikkat cekici sey de yoga, meditasyon v.s. gibi bedensel ve zihinsel rahatlama metodlarinin basin yayin organlarinin da sonsuz destekleriyle(?) artik gundelik yasamimizda yer edinmeye baslamis olmasidir.

ustelik bu oyle yuzyillarla ifade edilecek bir olay degil, yoganin tarihi degil tabi ki kastettigim. ama bir geriye bakin, bundan 3 bilemediniz 5 sene once yoga ile ilgili herhangi bir minik habere rastlamaniz ne kadar zordu? simdi ana haber bultenlerimizi susluyorlar.

cok genis bir perspektiften bakilacak olursa , bu trendin altinda yatan seyin insanlarin zihinsel acliklarini/bosluklarini dolduracak alternatifler arayisi icinde olduklari soylenebilir. halbuki eskiden bu bosluk (iyi ya da kotu , dogru ya da yanlis olarak) bilakis din tarafindan dolduruluyordu.

0
FZ
Uzakdoğu konusu ile ilgilenenlere saygı duyarım (genel olarak bir konuyu derinlemesine öğrenmeye ve pratik yapmaya çalışan her dürüst insana duyduğum türden). Budizm, Zen, Taoculuk, Yoga, vs.

Ancak biraz dikkatli bakan herkesin rahatlıkla görebileceği gibi (rahat olan şey görmek, zor olan o rahatlığa erişebilecek dikkat ve keskin eleştirel bakış açısı ile birleşecek olan bilgi birikimini edinmek ;-) bu mevzular en basit tabir ile "trendy" olup genel geçer eğilimleri ve ticari kaygıların akacak mecra bulamamış olmasını (ya da çok iyi bulmuş olmasını) yansıtmaktadır.

İnsanlar iki üç ay yoga yapıp, üstüne hafif aikido sosu döküp akabinde üç beş T'ai Chi dersi alıp huzuru garantilemek istiyorlar. Batı felsefesindeki "derin düşünme" anlamına gelen "meditasyon" sözcüğünü çok acayip bir şekilde kalkıp doğu kökenli fiziksel egzersizlere uyguluyorlar (nefes, chi kung, vs. egzersizleri, gayet de fiziksel egzersizlerdir, oturarak ya da durarak yapmanız, az yer değiştirmeniz bu gerçeği değiştirmez, mevzu öyle kafayı boşaltmak falan da değildir...). Meditasyon yapan Descartes idi, Buda değil!

Yahu elin doğulusu tapınağa kapanıyor, yıllarını veriyor, yine de bir şüphe, bir tedirginlik içinde, bizimkiler 6 ayda İngilizce, 30 günde programlama öğrenip 1 yıldan kısa sürede huzura kavuşmak ve aynı zamanda zengin olmak istiyorlar! Aynı "bizimkiler", yine "trendy" olduğu zaman soluğu ritm, davul ve göbek dansı kurslarında alıyorlar. Aynı bizimkilere uzakdoğudaki nefis köreltme, egoyu yok etme mantalitesinin "dervişlikte", "sufilikte" de olduğunu söyleyince belki çok acayip karşılıyorlar. Sevmeleri için herhalde Mercan Dede gibi her şeye pek bir aşk (!) ile yaklaşan (o aşk neyedir acaba, kızlara mı, erkeklere mi, ecstasy ortamlarına mı, bilemem artık) birilerinin çıkıp böyle şeylerden bahsetmesi gerekiyor herhalde.

Bugün eğer Anadolu'da yetişen insanların manevi boşluk çektiği bir noktaya geldiysek, medeniyet üstüne medeniyet kurulmuş, kültür fışkıran, derin bir insanlık birikimini katmer katmer taşıyan bu topraklarda zırtapozluklardan medet umar hale geldiysek... oturup bazı şeyleri, belki de en temel şeyleri yeniden düşünmekte fayda var. Biz, burada iken, bu topraklarda cenneti kuramayacaksak neden çabalıyoruz ki, birilerinden daha yukarıda olmak için mi? Korkularımızdan kaçmak için mi? Sürekli ezilmemek korkusu ile daima daha güçlenmeye çalışmak için mi?

Hırsızlara hırsız, katillere katil, fahişelere sanatçı değil de fahişe diyebileceğimiz günler geldiğinde, bu tavrı sadece bir avuç azınlık değil sokaktaki adam da benimsediği zaman (aha işte kendimi gene soyutladım mı, bir dakika yahu, ben de sokaktaki adam değil miyim! Ne devlet yönetiyorum, ne büyük şirket, ne büyük bir gazete yazıyorum, ne bürokratım, ne birtakım böyyük karar meclislerini etkileyebiliyorum, olsa olsa ortalamanın az buçuk üzerinde kitap okumuş, ortalamanın çok değil biraz üzerinde zekâ sahibi bir adamım, hani biri kalkıp yine halk-aydın ayrımı yapmasın da, o yüzden diyeyim dedim, feci şekilde bunaltmaya başladı da bu mantalite beni), belki o zaman bir şeyler daha güzel olmaya başlayacak.
0
honal
Bahsettigin bir altkurturlu de benim ve yillardir buradayim;), kendimi bildim bileli evimde televizyon gormedim[öcüü gavur icadi;)] ama bilgisayarim, internetim ve kitapligimdan cok cesit kitap hicbir zaman eksik olmadi, TVden alacagim "ustkultur" kalsin ben halimden memnunum...
0
bm
Din ogretmeye ehil insanlari nereden buluyoruz? Diyelim bulduk, ve yine diyelim soylendigi gibi din kulturu anlatildi iste Musluman budur, Sunni sudur, Sii buna inanir, (kacis yok) Alevi olmak soyle birsyedir, ayni sekilde Hristiyanlik, Musevilik vs. vs. Peki cocuklar 'yahu Allah birse bunlarin bir kismi yanlis yapiyorlar' demez mi? Normal derste bu tip sorularin sorulmasini istiyoruz, peki din dersinde? Ne diyecek hoca? Bizim aklimiz ermez o artik Tanrinin bilecegi is mi diyecek? Ama kutsal kitaplarda bunun hakkinda 'soyle yapin' denen yerler var? Hoca Marsdan gelmis de tamamen disardan bakiyormus gibi mi yapacak? Yaparsa bazi veliler cocuklarimiz kafir oluyor diyecekler, yapmazsa bu sefer devlet eliyle cocuklari dindar ettik laik memlekette. Benim aklim hic ermiyor bu isler nasil olacak diye. (Hos basbakanin dedigi bu 'esit mesafe' laiklik ilkesine de aklim ermiyor, kac boyutlu uzayda basbakanimiz?)
0
FZ
Embedded in a hyperspace, eyes like multivalued functions unfolding like the leaves of a manifold and deeper relationships than the deepest well...

Akıllı bir adamın sözleri geliyor aklıma: Tüm erdeminiz korkaklığınızdan!
0
mos
yapmayin yahu..
bu tip bir tartismanin ortasinda bulunmaktan rahatsizlik duyuyorum.

benim soylemeye calistigim bu degil,

din de pekala sosyal bir olgudur ve "ben bu dine inaniyorum" diyen birinin o dinin basit kurallarindan bihaber olmasi da bu baglamda sosyal bir bilgi eksiklidir.

olcmenin degerlendirmenin neye gore yapildigini bilmiyorum, belli ki herkese oruc nedir gibi absurd bir soru yoneltilmis, ama ben bunun dogru oldugunu soylemiyorum, sadece sohbet oyle sekillendi ben dini veya ahlaki egitimin gerekli oldugunu, sokaktan degil ehil ellerden ogrenmenin daha makul oldugunu soyledim hepsi bu.
0
bm
FZ'yi bilmem, ben demek istediginizi anladigimi dusunuyorum.

Turkiye'de dogmus bir Musluman cocuk Muslumanligin ne oldugunu bilsin. Bilmezse, ne bileyim basbakan nasil secilir bilmemek gibidir diyorsunuz, degil mi? Ama bunu yapamiyoruz, idealde bile nasil yapilacagini bilmiyoruz aslinda diyorum.

Din, ve ozellikle benim anladigim sekliyle benimki (sunni Islam) o kadar edilgen degil. Abdest almak namaz kilmak oructan da ibaret degil. Elimizde (devleti biz kabul edelim) tevhid-i tedrisat ve Diyanet isleri gibi iki tane otoriter kurum var, en iyi niyetimizle ve en ehil insanlarla bile hem laikligi muhafaza edip hem cocuklari cahil birakmamayi bu arada ogretmenlere de yalan soyletmemeyi nasil yapabiliriz ben bilmiyorum. Siz biliyor musunuz?

Benim lise zamanimda mecburi olmustu din dersi ama ondan evvel de hep almistim. Bize soylenen, ve kitaplardaki genel hava oyle notr ve kultur verme havasi degildi. Tarih kitaplarinda nasil isgal ederken de isgale ugrarken de hep biz hakliysak, din kitabinda da ister istemez o hava vardi. Buna nasil engel olunur bilmiyorum. Benim gordugum kadariyla zararli mi onu da bilmiyorum. Ama laik degil o kesin. Diger mezhepleri yok sayip, diger dinleri 'orjinalinden carpitilmis' olarak ogretiyor bir de eh buna da ses cikartacak ortamlar olmaya basladi Turkiye'de.

Rahatsizliginizi anliyorum, ben de rahatsizim ama karsimizdaki problem kucuk degil. Hem makul insanlarin farkli dusunebilecegi bir konu, hemde envai cesit suistimale acik. (ki biz en kolay boyutuna bakiyoruz bence). Konusmayip n'apalim? Kaybolmuyor ki problem?
0
FZ
Ben araya minik bir giriş yapayım (madem laf açıldı). Zannımca hemen hiçbir kitlesel eğitim şekli ideolojiden muaf değil. Herhangi bir ülkenin tarih eğimi, bir başka ülkenin din eğitimi, bir başka pek bir modern ülkenin felsefe eğitimi, vs. Her ülke, her devlet belli bir ideolloji dayatır. Türkiye'deki F tipi cezaevleri sorun oldu, gidelim bakalım İspanya'daki, Almanya'daki F tipi cezaevleri nasılmış, pek mi insani davranıyorlarmış. Bunların farkında olmak lazım, her yerde, otorite, kendisine karşı gelenin canına en sert şekilde okuduğu gibi, çocuklarını da belli bir doğrultuda yetiştirmeye çalışır, bunda temelde garip bir şey yok. Eğer bir gariplik varsa, belki o, bunu kabullenmek olabilir, o zaman çok daha temel şeyleri sorgulamalı yoksa yani bazı aksiyomları kabul edip bunlardan çıkacak sonuçlara itiraz etmek çok anlamlı değil gibi görünüyor.

Dolayısı ile bunun farkında olmak önemli diye düşünüyorum ve evet, bence de bu zorunlu olarak iyi ya da kötü değil.

Kendi adıma diyorum ki, bu ülkenin bilimsel yayın sıralaması ilk 10'da olsun, adam başına düşen gelir 30.000$ olsun, bir sürü Amerikalısı, Avrupalısı, Çinlisi, Hintlisi buraya ilim irfan edinmeye, araştırmaya yapmaya gelsin, benim üniversitelerimden yayın yapabilmek için birbirini çiğniyor olsun, e tamam o zaman %99.999999999'u Müslüman olan ülkede (virgülden sonraki basamak sayısı esnektir ve sakız gibi kullanıla kullanıla komik duruma düşürülmüş, bence ayıp edilmiştir, bunun sorumlusu da artık kimdir, o ayrı tartışma konusu) ben de azınlık olayım.

Benim bildiğim İslam kültürü ta İspanya'daki Endülüs'e gidip olağanüstü güzellikler de yarattı, önemli bilimsel çalışmalara da imza attı, hummalı kaynak aktarım, çeviri işlerine de girişti, aynı kültürün devamı, aynı uygarlığın devamı kendi içinde çok insanı çok insana da kırdırdı. Benzer olaylar Hıristiyan kültürün içinde de oldu, otuz yıl savaşları, yüz yıl savaşları bir yanda, olağanüstü sofistike müzikler, dahiyane resimler, heykeller, binalar bir yanda. Bunlara baktıktan sonra diyorum ki ben de, valla yani muhatap olacağım insan önce adam olsun, tutarlı olsun, mert olsun, cesur olsun, manevi değerlerine bağlı olsun ondan sonra ister Müslüman olsun, ister Hıristiyan, ister Yahudi, ister Budist, ister dost, ister düşman, her halükârda öyle birini tercih ederim.
0
everestk
kusura bakmayın ama türkiyede doğmuş müslüman bir çocuk ne demek ?
insanlara bir şeyler öğretilmiyor dayatılıyor
kim karar veriyor o çoçuğun birşeylere karar vermesine birşeylere inanıp inanmamasına
türkiye de doğmak şansızlık mı acaba bir grup azınlık haricinde ufkunuz kapalı olarak doğuyorsunuz at gözlükleriyle bütün ömrünüzü tüketiyorsunuz
tabi dünyanın çoğu yerinde belki de her yerinde böyledir ama türkiyede yaşamak gerçekten zor
0
bm
Dogru, hakikaten o cumle olmamis. MOS oyle bir cumle kullanmazken ben onu agzindan demedigi birseyi soyleyip carpitmisim. Ozur dilerim. Neyin kastedilidigi acik olsa gerek ki kendisi tepki gostermedi.

0
mos
ben sizin beni anladiginiza ikna olup huzur icinde uyudum dun gece :-)


0
Armish
Bence olay biraz abartilmis. Eger bir sinav analizinden bahsediyorsak, mevzu bahis soru buyuk ihtimalle su sekildedir:

Turkiye'nin matematik konumunu asagidakilerden hangisi belirtmektedir? (veya benzeri)
A) 36° - 42° Kuzey enlemleri, 26°-45° Dogu boylamlari
B) 26° - 45° Kuzey enlemleri, 36°-42° Dogu boylamlari
C) 36° - 45° Kuzey enlemleri, 26°-42° Dogu boylamlari
D) 26° - 42° Kuzey enlemleri, 36°-45° Dogu boylamlari


Bu soruyu bilememek bence o kadar da abartilacak birsey degil. Yazida da bahsettigi gibi tamamen ezbere dayali bir bilgi.

Fakat olay biraz carpitilmis sanirim. Bunu eger bir suredir sinavlarla ilisigini kesmis bir insan okursa, "Genclere bak, haritayi onune koymuslar Turkiye nerede demisler, adam onu bile gosterememis" seklide yorumlar...

Okuma/yazma bilmeme haberi kotu bir durumu gosterirken, bu (cografya ile ilgili olan) haberin o kadar da "ciddi" bir sorun oldugunu dusunmuyorum...
0
bm
Bunun cevabi (c) ise, dayak ve kirik vermenin egitimde faydali oldugu gibi teoriye inanmaya baslayacagim. Degilse tersi.
0
mos
A ise de ben ayni seyi dusunecegim :)


0
FZ
Cevap A şıkkı.

Yani 36º - 42º kuzey enlemleri ile 26º - 45º doğu boylamları arasında kalıyor sevgili ülkemiz.
0
nehuse
Hiç abartma yok hatta daha vahim lise sona geldiği halde tamsayıları toplayamayan bir çok öğrenci var ilköğretimde kalma diye bir şey yok öğrencinin 10 zayıfı dahi olsa veli istedikten sonra sınıfı geçiyor.Lisede durum çok farklı değil bir öğretmen olarak elimizden gelen fazla bir şey yok malesef sırf eğitim oranı yükseltilsin diye konulan bu yönetmeliklerin ne kadar yararlı olduğu öss de sıfır çeken bir çok öğrenciden anlaşılabilir.
0
sametc
Bugün'un dunyası maalesef tek tip insan yetiştiriyor: KORKAK -- televizyonlarda dikkat ederseniz serap ezgu ile kadının sesi yasemin ile kadının sesi işte biz evleniyor tip program korkak ve dunyadan umudu kesmiş insanları gosterip umutsuzluğa iten programlardır....
ve 25 yıl boyunca hep başkasının himayesi altında calışan insanlar var dusunebiliyormusunuz kendi işini kurmamış korkmuş neden bilmiyorum!

bu sorular ezber'e dayalı sorular bilinmemesi mumkun.......
Din sorusuna gelince neden sorulmasınki ahh tabii hukumet bir dinci seriat kokenden gelen parti hukumeti olunca tabii insan halamı seriat ozlemi diyebiliyor ! ama onun icin sorulduğunu sanmıyorum

neyse Turkiye ve turkler adına umutsuzluğa kapılmadan once MUSTAFA KEMAL ATATURK'un NUTUK'unu okuyalım ve turkiye ve turklere umudumuz kaybolmasın.
0
abakana
İşini kuramamak kısmında toplumun genel havası etkili. kimdi hatırlamıyorum ama 70 lerde müzisyen olmak isteyen bir delikanlıyı babası evden atmakla tehtid etmiş, tabii ilk konserden sonra fikrini değiştirmiş. baba iş olarak devlette sadece memuriyeti görmüş. ama oğlunun iş yapabildiğini görünce ikna olmuş.
bu bana neden ilginç geldi? oss de tercih yaparken ailemin baskısı ile karşılaştım. abim hariç hiç biri istemiyordu malzeme bilimlerini yazmamı. taa ki bir otomotiv fabrikasının müdürünün kampüs programında malzeme bilimlerinin ufku açık bir dal olduğunu öylemesine dek.
insanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar.
0
sametc
>"insanlar bilmedikleri seylerden korkarlar" aynen cok doğru
ama 25 yıl baskasının himayesi altında calışıyor ise hala mı ticaret hakkında bir fikir edinemedin ? hala guvenin kendine gelmedi ?


universite'den mezun olan gencler işsiz deyip duruyorlar ne bekliyorsun boş bir yer bul hemen ordan universiteden kazandığın guvenle saldırsana boyle ornekler cok sizde bilirsiniz .....
universite iş bulmayı oğretmez universite bir konu uzerinde uzmanlık kazandırır ben universiteyi meslek kapısı gormuyorum ama medya denen sey bunu boyle gosteriyor....

+ dunyanın en zevkli oyunu ticaret.
0
bm
Kendi isini kurmak ve bagimsiz olmak tabi biraz da tarz meselesi. Onemli olan is/para/hayat'a caresizlik degil yapilan secimler ve sonuclari olarak bakabilmek. Maasli calismanin da bir alisveris oldugunu, baska alisverislerin ve secimlerin yapilabilecegini vs. anlayarak yapmak ile, 'buna mahkumum' demek arasindaki farktan bahsediyorum.

Umut kaybedecek birsey yok aslinda. Nereden nereye geldi memleket ve insanlarin dusunce tarzi diye bir dusunup 5,10,20 vs senelik araliklarda karsilastirirsak ortaya cok berbat bir tablo cikmiyor.
0
mos
Dün FZ'nin verdigi link sohbet sirasinda dikkatimden kacmis, simdi bir goz gezdirdim de..

Amerikan filmlerinde bazen görür/duyardim okur-yazar olamadan sinif gecen ogrencileri, aman abartiyorlar derdim.
eh demek gercekten olabiliyormus boyle acaip seyler..

13 yaşındaki M. K. ise Sultanbeyli'nin başka bir ilköğretim okulunda öğrenci. Beş yıl boyunca kendi okuluna giden M. K., okul binası deprem yüzünden hasar görünce altıncı sınıfa başka bir okulda gitmek zorunda kalmış. Ancak ders yılının başında M. K.'nın okuma-yazma bilmediği ortaya çıkmış. Dört kardeşi olan M. K.'nın babası çalışmıyor. Evi, temizlikçilik yapan annesi ve sekiz yıllık zorunlu eğitimi bitirmeden okuldan ayrılıp konfeksiyonda çalışan ağabeyi ile ablası geçindiriyor. M. K., hafta sonları pazarda soğan satıyor

e biraz medya isi susleme sanati diyelim, biraz fazladan dramatize edilmis diyelim ama neticede ortada can sikici bir gercek oldugu kesin : 13 yasinda ve okur-yazar olamamis, okur-yazar olmadan sinif gecmis bir genc..

sistem mi? bozuk ekonomi mi? hayat sartlari mi? ilgisiz anne baba mi?



0
malkocoglu_2
?????? "Ezbercilige alisan genclerin.." deniyor, sonra "Turkiye'nin dinlerini tanimadigi" soyleniyor. Turkiye'nin dinlerini bilmek te bir ezberdir. Tabii cocugun bunlari bilmesi iyidir, ama yani, bence hayat memat meseleleri olan GUC kazandiracak aksiyona donuk teknik bilgiyle birebir degil.

Duzgun dogrusal hareket yapan cisimlerle problem cozebilme, evet, onemli. Cunku burada hiz ve ivmelenme kavramlarindan bahsedilir, ve cocuk 1'inci ve 2'inci turevlerin ne ise yaradigini ilk kez anlamaya baslar. Analiz (calculus) icin cok iyi bir motive edici faktor bence...

Bu arada, havuz problemlerinin kaldirildigini (hangi siniftan oldugunu bilmiiyorum, tamamen olabilir) duydum, GORA film ekibiyle yapilan bir roportajda Cem Yilmaz'a atfen soylendi, galiba tek kisilik sovlari sirasinda cok dalga gecmis.



0
bm
Cehaletimi mazur gorun, mufredat programi hazirlanirken soytarilardan gorus mu aliniyor artik? (Pardon Turkce konustum, stand upci olacak dogrusu).
0
bio
Cem Yılmaz'ın görüşüne soytarı olduğu için değil de o da bu ülkenin ilkokullarında, üniversitelerinde okuduğu için de değer verilmiş olabilir. Onun da sizin benim kadar eleştiri yapmaya, fazlamesai forumlarında yazmaya hakkı vardır hani.

Ha denir ki "biz de yıllardır söylüyoruz yaprak kıpırdamadı, soytarı söyleyince mi dank etti" o da medyanın, kitlelere ulaşabilmenin gücüdür. Her yerde böyledir. Ben de anlattıklarımı dinleyecek bir kaç milyon insan bulsam beni de ciddiye alırlar büyüklerimiz.

Şaka bir yana, o havuz problemlerini (ve de bir çok diğer "klişe" problem türünü) normal zekaya sahip bir ilkokul 3. sınıf, 4. sınıf öğrencisinin "anlayarak" çözmesine imkan yok. Tamamen problem tipi ezberlemeye dayanıyor.
0
mos
duzgun dogrusal hareket, nasil surtunmeyi, ivmelenmeyi, hizi ogretiyorsa,soz gelimi dinde anne-baba haklari da aile kavramini sorgulamayi, gozgen gecirmeyi ogretecek, Mevlana okumak toplumsal kucaklasmayi, ne olursan ol yine gel demeyi, Yunus Emre okumak yaradilani Yaratan'dan oturu sevmeyi ogretecektir.

yani müspet ilimler nasil insana somut bir takim kurallar kaideler ogretiyorsa, sosyal bilimler / felsefe gibi dusunsel ve davranissal bilimler de soyut bir takim kaideler hakkinda sorgulama ve dogrulama yetenegi kazandirir.

yani egitimi sadece fizik ve matematikten ibaret gormek dogru bir yaklasim degil, hele ki ortaogretim icin.


0
everestk
soysal bilimler felsefeyle dini karıştırmamak lazım
din dogmatik bir olgudur tartışmaya kapalıdır
din öğretilerek hiçkimseye ahlak verilemez
yani egitimi sadece fizik ve matematikten ibaret gormek dogru bir yaklasim degil, hele ki ortaogretim icin.
buna kesinlikle katılıyorum felsefe eğitimi de verilmeli çocuklara toplumda bir bir birey olabilmeleri için bir yol gösterilmeli bir hayat görüşü verilmeli
0
FZ
Evet felsefe ile din farklı şeyler ama benim gördüğüm Türkiye'de en çok tartışılan konulardan biri din, yani kim ne derse desin, ne kadar kapalı olduğunu iddia ederse etsin açıkçası ben bu kadar uzun, iştahlı, tahrik edici şekilde tartışılan bir başka konu bilmiyorum (beyne tecavüz edici, yarışma, futbol programlarını tartışma türü olarak kabul edilemeyeceği konusunda anlaşabileceğimizi umarak böyle dedim).
0
everestk
haklısın biz tartışırız ama din kendi içinde kapalıdır yani öyle der. tartışma, kabul et der.
geliştirilmeye kapalıdır diye düşünüyorum.
kaynak kodu kapalıdır :)
0
mos
bu her din icin gecerli degil daha spesifik bakacak olursak,
islam dini kayitsiz sartsiz teslim ol, kabul et der, evet.
ama kaynak kodu apacik ortadadir(kutsal kitap). Ancak kodun lisansi "onu kullanin ama degistiremezsiniz!" der, uzerinde dusunmenin de kotu bir yani yoktur. ama Allah askiniza 1500 senedir en "benim" diyen din alimleri bile bir cok konuda yorum ayriligina dusebilmislerken siz nasil din ve dusunce yanyana gelemez kabilinden bir sey diyebilirsiniz ki? Felsefeden, sorgulamadan kastimiz dinin temel yasaklarina ters ise, haklisiniz, "burada dur" der islam. ancak mezheplere bakin, tarikatlara bakin.. dunya uzerinde onca muslumanin hangi ikisi birbiriyle ayni yorumlamis ki dini? bas aktor "dusunebilen tek varlik" olan insanken, isin icinde akli olan, zihni olan bir canli varken, yorumun olmadigindan bahsetmek pek mantikli gelmiyor bana.

beyin bulandirmak istemiyorum, ama yorum yapmanin her anlamda yasaklanmis olmadigi acik. bugun buyuk otorite kabul ettigimiz islam dusunurleri, ilahiyatcilar bile soz gelimi basortusu konusunda fikir ayriliklarina dusebiliyorlar, bir ayetten sayfalarca yorumlar cikarilabiliyor. bir ayetteki bir kelimenin farkli anlamlari uzerine sayfalarca farkli bakis acilari getirilebiliyor.

bununla birlikte islam dininin kutsal kitabinin ilk ayeti (ilk inen ayetten bahsediyorum, bildiginiz gibi Kuran'daki surelerin dizilisi inis sirasina gore degil) Oku! 'dur.

bos bos bak, papagan ol ezberle degildir.

su anki bulanik kafaml ve yorgun bunyemle dusunduklerimi dogru anlatabildim mi pek emin degilim :-/

0
everestk
evet lisans da asıl sorun:)
ben de yorgunum(beynen ve fiziki olarak)
dediklerinizi yanlış anlamış da olabilirim
bu tartışmanın sonu gelmez heralde fznin dediği gibi çok seviyoruz bu tartışmayı
ama bunu eklemeden yapamayacağım :)
(büyük otorite olarak kabul etmiyorum o "alimleri"
siz edebilirsiniz)
tabiki din düşünceyle yan yana gelir ama okadar ilerisine geçemez aynı kısır döngüde tartışır dururlar o büyük alimler
0
bm
Bu iste soyle bir hosluk var: ana dokuman degismedigi icin Gazali vs.'ye baktiginiz zaman o arayisin bugun de ayni oldugunu farkediyorsunuz. Bilim gibi degil, "o zaman oyleymis, simdi sunlari ogrendik"i yok (bu arada bu adamlar bilim/din arasinda hatirladigim kadariyla hicbir problem gormuyorlar zaten, yani 'Allah'in varligini isbat ettim' yahut filanca teori oyle degildir diye konusan simdiki zibidiler gibi degiller.)

Ama bunlari konusacaksak baska seyden bahsediyoruz aslinda, cocuk okumayi ve iki cumleden fazla suren bir mantik yurutmeyi takip etmek gibi basit seyleri yapabiliyorsa zaten bu konularda kalani meraka bakiyor. Bu bahsettigimin olamadigini biliyoruz. Bir de otoriter sisteme o kadar alismisiz ki ailelerin muhtemel arzularini goz ardi ediyoruz. Ateistlerin, gayri-muslimlerin vs. cocuklarini gectik: belki adam cocugunun din konusunda supheci/sorgulamaci olmasini istemiyor? Ne olacak o zaman? Sorgulamaci olacaksak bunu da sorgulamamiz gerekmez mi?
0
malkocoglu_2
Evet, din egitimi cok rahat suistimal edilebiliyor. Ben ne yazik ki ayni kategoriye tarih ve sosyal bilimleri de ekliyorum, sebeplerini soyleyeyim. Bu tur dersleri dogru durust, tartismali, ayni noktaya en az iki yonden bakabilecek/gosterecek sekilde hoca olmadan (ki pek azdir), cocuga hayat gorusu degistirtecek seklinde ogretmek cok zor. Muspet bilimler bu konuda daha sansli, cunku formul ortada. Problemler var. Tabii bu dersleri de 'daha iyi' ogretmek mumkun, ama en azindan eger hakikaten kotu bir sekilde ogretmek icin ugrasmiyorsaniz, (orn: yabanci dille, anadolu liselerinde falan), kotu sekilde ogretmek daha zor.

0
malkocoglu_2
Ha bir de:: Hindistan uzun bir suredir ilkokullda BASIC programlama dilini ogretiyor. Ustteki haberde ne yazik ki rakkamlarla (yuzdeler, somut sorular) uzerinden konusulmamis, ama eger durum dedikleri kadar koyuyse, programlama dilini gelene kadar cok yol katetmemiz gerekecektir... Tabii tekrar soyleyeyim, sinav sonuclarinin sorulara, bolgelere gore yuzde dagilimini gormek lazim. Boyle ustunkoru bazi raporlarin altinda Turkiye'nin bilinen bazi cabuk tepki getirecek taraflarinin gidiklanmasi istegi yatiyor. Ayrica MEB, kendi acigini boyle gosterdigine gore, bu tur sonuclari egitimi reformdan gecirmek icin silah olarak kullanmak isteyebilirler. Yani tabii, iyi de olur. Dinden bahsedilmisken, ilk kez sadece Islam dinini degil, karsilastirilmali olarak dinlerin ogretilmesin mufredata alan bu hukumet. Yuksek egitim tarafinda da insallah YOK'unde yokolacagini kisa bir zamanda goruruz.









Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

İşbirliği Teorisi: Hile Yapmanın Zararları Üstüne

malkocoglu

Ünlü bilim adamı Darwin, bir insan özelliğinin eğer avantaj sağlayan bir özellik ise bir nesilden ötekine geçeceği fikrini öne sürmüştü. Fakat Darwin, gene kendi teorisi olan en güçlünün hayatta kalacağı kuralını çiğnemeden, ilk insanların hayatla mücadelede niye ilk kez işbirliği yapmaya karar verdiklerini bir türlü açıklayamamıştı. Geçen hafta ortaya çıkan bir matematikçi gurubunun teorileri, bu sorunun nihai olarak çözmeye aday gözüküyor.

Matematik Dünyası Dergisi Kapanma Tehlikesi İle Karşı Karşıya

FZ

Prof. Dr. Ali Nesin'in çağrısına [PDF] kulak verelim:

Arkadaslar,

Buyuk olcude Yaysat’in uyguladigi en son dagitim politikasi yuzunden MD’nin gelecegi sonmek uzere. Bu oyle bir politika ki, Yaysat’in sattigi MD’lerden dolayi Yaysat’a borclu cikabiliriz...

Biraz hesap yapalim. Olgular soyle:

802.11g Artık Bir Standart

murat09

Kablosuz yerel ağlarda yeni standartın adı 802.11g. Beklendiği gibi yeni standart olarak olarak ilan edilen 802.11g, kablosuz ağları 54Mbps hızla tanıştıracak.

Acaba bir bilgisayar simülasyonunda mı yaşıyoruz?

Blixa_Bargeld

Yale Üniversitesi felsefe bölümünden Nick Bostrom'un makalesine göre Matrix gerçek olabilir!
Bostrom'a göre yaşadığımız hayatın insan-sonrası bazı varlıklar tarafından yaratılmış bir bilgisayar programı olma olasılığı var.
Eğer böyle bir programın içindeysek nasıl davranmalı?
Robin Hanson'un makalesi ise bir simülasyonun içinde nasıl davranmamız gerektiğini tartışıyor...
hepsi burada http://www.simulation-argument.com/

Yazılım Patentine Hayır: NoSoftwarePatents.com

Soulblighter

Red Hat, MySQL AB ve üç Alman web barındırma şirketi, yazılım geliştirici Florian Muller ile beraber NoSoftwarePatents.com sitesine destek olmak için birlik kurdu.

Birliğin görev yöneticisi Muller, ABD'deki Patent ve Ticari Marka Ofisinin, Avrupa'daki eşi olan Patent Kurultayının şu an patentlere izin vermediğini söyledi. Fakat, Avrupa Birliği'nin, yazılım patentini oluşturmak istemesi, ABD'deki sisteme benzer bir sistem oluşturacağından yazılım patenti karşıtlarını korkutuyor.

Avrupa Konseyi ise yazılım patentine destek vererek, Avrupa Parlementosuna bu öneriyi sunmuştu.

"Geçen sene Avrupa Parlementosu öneriyi reddedmiş ve yazılım patentine karşı çıkmıştı. Fakat Konsey öneriyi veto edebilir." diyor Muller ve ekliyor "Yazılım patentinden tamamen kurtulmak için Patent Ofisi'nin yazılım patentini tanımadığını bildiren kesin kararı gerekiyor."

Kaynak: NewsForge