Neden Ordu Parası ile Araştırma Yapılmaz?

0
FZ
Benjamin Kuipers, MIT'de, Tufts'ta ve University of Texas'ta çalışmış, AAAI ve IEEE üyesi bir bilgisayar bilimleri profesörü. Uzmanlık alanları arasında yapay zekâ, bilişsel haritalar, kalitatif simülasyon gibi konular mevcut.

Kuipers, Why don't I take military funding? (Neden askeri fonlardan faydalanmıyorum?) başlıklı yazısında araştırma ödenekleri söz konusu olduğunda neden kesinlikle askeri araştırmalardan yahut ordu tarafından desteklenen kurumların araştırmalarından ve paralarından uzak durduğunu anlatıyor.
Askeri araştırma fonlarından faydalanmadan da sivil kurumların problemleri üzerinde çalışarak araştırma yapılabileceğinin ve bilgisayar alanında parlak bir kariyerin mümkün olabileceğinin örneklerini veren Kuipers politik problemlere askeri çözüm getirmenin uzun vadede işleri daha da çıkmaza sokacağını ve şiddet içermeyen çatışma çözme yöntemlerinin tek çıkış yolu olduğunu belirtiyor.

Ordu tarafından beslenen bilgisayarcıların Internet, yapay zekâ gibi çok önemli alanlarda çok büyük gelişmelere yol açtıklarını kabul eden Kuipers, bunlara rağmen ana amacı şiddet ve insan öldürme aracılığı ile hedeflere varma olan dev bir organizasyonun doğrudan ya da dolaylı şekilde desteklediği araştırmalara herhangi bir şekilde katkıda bulunmayı ahlaki olarak reddettiğini söylüyor.

Acaba siz bir bilgisayar bilimleri araştırmacısı yahut yardımcı olmanız gereken ve sizden gelecek paraya güvenen doktora öğrencilerini yönlendiren bir bilgisayar bilimleri hocası olsa idiniz ordu bağlantılı 1.000.000$ bedelindeki bir projeyi reddeder miydiniz?

Görüşler

0
loker
kendi çelişkilerinin farkına varması (interneti de ordu yaptı gibi) ve sınırlarını net çizebilmesi açılarından çok leziz bir yazı olmuş valla... hele ki 11Eylül olayına göndermelerini, şiddet karşıtlığını bilimsel düzeyde önemsenmesi gereken ilkeler olarak konuya bağlaması ve hepsinden önce bunu yapabilen insanın teksas gibi tutucu bir bölgede yetişen bir bilim insanı olabilmesi bana cidden moral verdi...
0
bm
[...]hepsinden önce bunu yapabilen insanın teksas gibi tutucu bir bölgede yetişen bir bilim insanı olabilmesi bana cidden moral verdi...

Adam Quaker oldugunu soyluyor! Tutuculuktan kasit ne cikartamiyorum simdi ama eger dinse, dini soyledigini gerektiriyor zaten buyuk olcude. Hatta soyledigi ve soyleme tarzi (individual testimony vs.) Quaker tarzi.

Bir kotulugu yok Quaker olmanin elbette, ama belki yanlis bir izlenim alan olur diye sizin 'tutucu' demenizi vesile edip soyleyeyim dedim.

0
loker
Eheh elbette aczimendilerin hrıstiyanlıktaki karşılığı gibi bir tarikattan dolayı şiddet karşıtı olması da başka bir tutuculuk... tam da bu tip şeylere bol derecede teşne, lümpen bir eyalette büyümüş yetişmiş bir insanın, bu makaledeki bakış açısına sahip olması ortak paydalar ve iletişim olanakları açısından sevindirici demek istiyorum işte...
0
newman
Benim oturdugum yerden gorebildigim kadariyla Texas'in tutuculugu daha cok "milliyetcilik, kovboyculuk" tarzi birsey olsa gerek: hiristiyanlikla ilgisi belki vardir, ama cok emin degilim. Cumhuriyetci partinin gidisati ve Texas'tan aldigi yogun destek, FOX tv'nin haberleri, vs. bana bu izlenimi veriyor; yoksa Texas'tan pek kimseyi bilmiyorum :).
0
FZ
FOX TV diye bir şey var hala değil mi? Para filan da kazanıyor. Ve ben hala insanlığa dair umut besliyorum. İncelenmesi gereken bir vakayım.
0
newman
Evet, bir de Bill O'Reilly amcamiz var: bazen gulmek icin seyrediyorum :) Ama cogunlukla insanin gulesi gelmiyor dogrusu...
0
sefalet
Eee savaştan bazıları para kaybeder bazıları da kazanır, işin doğası ve amacı bu değil mi!

http://www.dailytech.com/article.aspx?newsid=3794

http://www.techcrunch.com/2006/08/07/google-pegged-to-search-myspace/
0
FZ
Çağrışım yaptı aklıma Miller'ın All My Sons'ı geldi. Kimisi para kazanır kimisi para kaybeder. Kimisi savaş ekonomisinden nemalanır, parasını kazanır ve oğlunu öldürür. Ne kadar dolaylı yoldan olursa rahatsızlık o kadar az olur. Belki de 1000 birimlik fiziksel şiddetin 1000'de 1'ine dahi maruz kalmayan bir insanın diğerlerinin ne hissettiğini, o 1 birimlik şiddetin dahi yarattığı psikolojik değişimi görmeden çok daha fazlasının neye benzeyeceğini tahayyül etmesi zordur.
0
libertarian
bunu eklemeyi ihtiyac olarak goruyorum.

"
(matt damon, as will hunting, being interviewed for a possible job with
the national security agency - the spooks who conduct electronic
eavesdropping for the u.s. government)

why shouldn't i work for the nsa? that's a tough one. but i'll take a shot.
say i’m working at the n.s.a. somebody puts a code on my desk, something nobody
can break. so i take a shot at it and maybe i break it. and i’m real happy with
myself ‘cause i did my job well. but maybe that code was the location of some rebel
army in north africa or the middle east. once they have that location they bomb the
village where the rebels were hiding and fifteen hundred people i never had a problem
with get killed.

now the politicians are sayin’ “send in the marines to secure the area” ‘cause they
don’t give a shit. it won’t be their kid over there, gettin’ shot. just like it wasn’t
them when their number got called, ‘cause they were pullin’ a tour in the national guard.
it’ll be some guy from southie takin’ shrapnel in the ass. and he comes home to find that
the plant he used to work at got exported to the country he just got back from. and the
guy who put the shrapnel in his ass got his old job, ‘cause he’ll work for fifteen cents a
day and no bathroom breaks. meanwhile my buddy from southie realizes the only reason he was
over there was so we could install a government that would sell us oil at a good price. and
of course the oil companies used the skirmish to scare up oil prices so they could turn a
quick buck. a cute little ancillary benefit for them, but it ain’t helping my buddy at two
dollars and fifty cents a gallon. and naturally they’re takin’ their sweet time bringing
the oil back and maybe even took the liberty of hiring an alcoholic skipper who likes to
drink martinis and play slalom with the icebergs and it ain’t too long ‘til he hits one,
spills the oil and kills all the sea life in the north atlantic. so my buddy’s out of work
and can’t afford to drive, so he’s got to walk to the job interviews, which sucks ‘cause the
shrapnel in his ass is giving him chronic hemorrhoids. and meanwhile he’s starvin’ ‘cause
every time he tries to get a bite to eat the only blue plate special they’re servin’ is north
atlantic scrod with quaker state.

so what’d i think? i’m holding out for somethin’ better. i figure i’ll eliminate the middleman.
why not just shoot my buddy, take his job and give it to his sworn enemy, hike up gas prices, bomb
a village, club a baby seal, hit the hash pipe and join the national guard? christ, i could be
elected president.
"
0
FZ
Türkiye'deki yansıması: "Çıkarsa tezkere Bilal gitsin askere!".

İstatistikleri bilmiyorum ancak Çanakkale savaşında epey okumuş genç bir kitleyi çarpışmalarda kaybettiğimize dair zaman zaman bahis açılır (ve kısa bir süre sonra biz Cumhuriyet'i kurmaya çalışırken ABD, bugünkü NASA'nın temellerini atmaya, roket sistemlerini denemeye başlamıştı). Günümüzde de oğulları büyük üniversitelerde okumuş, birkaç dil öğrenmiş ve kısacık bir eğitimden geçirilip çatışmada ölmüş olan analar babalar, "oğlumuz şehit olmadı, vatan sağolsun da demeyeceğiz, biz orada pisi pisine ölsün diye yetiştirmedik evladımızı bunca sene" demeye başladı.

Dünya ekonomisinin büyük kısmının "savaş ekonomisi" olması içselleştirilip meşrulaştırılması değil, her seferinde inatla açık edilip mücadele edilmesi gereken bir şey. En büyük vatansever kimdir memlekete en çok parayı çeken, en ücra köşede dahi gençlere istihdam yaratan ve refahı artıran mı yoksa kurşun atan, yiyen ve buna katkıda bulunan mı?

Kuipers'e tekrar teşekkürler, "işimi çok iyi yapmalıyım"ın ötesine geçip "ben bu işi neden yapıyorum, neye, kime, nasıl hizmet ediyorum ki uzun vadede?" sorusunu sorup böyle net bir yanıt verdiği için.
0
bm
Bu 'yetiskin insan gucu kaybi' isi yuzunden, 'belki de savaslarda karsilikli olarak dogrudan sivillere saldirmak dogrudur, hic olmazsa savas sonunda yetismis adam ve kadinlari olmus yasli ve cocuklardan olusan caresiz toplumlar kalmaz' diyeni de duydum. Simdi link filan veremiyorum, benim de tepeme cikmayin 'vaay ne dedin' diye -- ben boyle demiyorum diyen var ben okudum diyorum.
0
FZ
Onu diyenler olduğu gibi "yahu savaş belki de rasyonel bir şeydir o zaman desteklemeliyiz mi ki acaba" gibisinden düşüncülerini açıkça dile getiren "pek değerli" bilgisayar bilimcilerimiz de yok değil. Adı dilimin ucunda, bir türlü bulamadım. İsrailli meşhur bir bilgisayar bilimleri profesörü. Sanırım karmaşıklık teorisi, Kolmogorov karmaşıklığı ya da düğüm teorisi konusunda da epey önemli çalışmaları olan bir profesör idi kendisi (bir tek ismini hatırlayamıyorum iyi mi!)
0
sefalet

Hadi İsrailli ifla olmaz bir kaç bin senelik gelenekten geliyor, çok sevgili açık kaynakcı Eric Raymond'ın da savaş konusunda benzer düşünceleri olduğunu hatırlatırım.
0
darkhunter
Bilim'de ahlak olmaz. Bilim adamında olur ama yazık ki onu bağlar sadece.
0
FZ
İyi ki onu bağlar sadece. Böylece seçim yapabilme ve savunabilme özgürlüğü ortaya çıkar. Seçimleri anlamlı ve değerli kılan da bu özgürlük olur.
0
mentat
ilaç gibi yazı. sağol.
0
bm
Ima etmis ama acikca soylememis, pek ilkeli olmadan en azindan muhtemel zarara sInIr getirecek bir yaklasim da sadece gizli olmayan ve sonuclarinin yayinlanmasinda herhangi bir kisitlama olmayacagi pesinen kabul edilmis arastirma yapmak.
Yine adam oldurmek girebiliyor isin icine (yazida izah ettigi gibi, acik olmasi gerekmez), ama en azindan yayin yapildigi icin herkesin bu kapasitesi artiyor. En azindan soguk savas zamaninda (yeni iki superguc varken) bir nebze makul olabilen birseydi bu. Politikasi bu olan okullar ve laboratuarlar var, orada calisiyorsaniz devletten ne para getirirseniz getirin gizlilik kosullu calisma yapamiyorsunuz. O da bir baska yol.
0
koraypeksayar
Evet Kuiper çelişki içinde görünebilir fakat konular arasındaki ince çizgiyi çekmeyi çok iyi biliyor. Bu yüzden tümevarımla bakıldığında çelişkisel görünebilir savı.

"Ordu sadece para veriyor. Bunun nesi yanlış" sorusunu sorabilecek derecede konunun vehametinden uzak kimselerin kafasını karıştırmadan fikirlerini açıklayarak ilgi çekiyor. Artısı da kendi şiddetsizlik söylemini açıklarken tamamen şiddetsiz bir üslup kullanıyor.

Öteki türlü davranıp sert olsaydı "Bu adam radikal, hatta deli, dinlemek yersiz" tepkisini yiyebilirdi. Biliyorsunuz bazı kurumlar bazı ülkelerde hala "kutsal"...

Ordunun, hele ki Amerikan ordusunun, hangi teknolojiyi ne amaçla kullanacağı belli olmaz. Tamamen barışçıl amaçla tasarlanan bir araç çok tehlikeli bir silaha dönüşebilir. Atom çekirdeği de temiz ve sürdürülebilir enerji amacıyla parçalanmıştı hatırlarsınız. Ama kazın ayağı ordunun elinde kartal pençesi oldu... ;)

Önemli bir nokta daha var ki o da soru soranların birisine verdiği "sivil bir okul seçerken dikkat edin ordu bağışı almış olabilir" tavsiyesi...

İşte esas düşünülesi konu da bu !

Ordunun müesseseleri sadece üzerinde tabela olanlar mı yoksa orduya ait herhangi bir nesneyi içinde bulunduranlar mı ? Ordunun bu "franchise" girişimine de şüpheyle bakıyor ki haklı.

Hehe : )
Aklıma birşey geldi: Jesus Christ Superstar'da Roma Ordusu Judas'a İsa'nın yerini söylemesi için para teklif eder. Judas direnir, yok işte bu kanlı para, ben almam bunu, bana rüşvet sökmez vs... Ama Romalılar akıllı ve askerler ya, sivili nasıl kandıracaklarını biliyorlar :) Derler ki. "Biz seni araştırdık. Çok barışçı, insancı birisin. Al bu parayla fakirleri doyur, bir vakfa bağışla, insanları kurtar". Judas da bunu yer ! Olan zavallı İsa'ya olur.

Sözün özü:
Kuipers şiddeti çözüm olarak gören bir oluşuma ucundan kenarından ortak olmak istemiyor, bunun bireysel bir tepki olduğunu söylüyor.

Yorumum:
Gayet haklı. Keşke bu fikri savunan oluşumlar suç sayılmasa, bu düşüncedeki bireyler "vatan haini" olarak yaftalanmasalar da, bu hareket bireysellikten evrenselliğe taşınabilinse. İnsanı sevmeyen vatanı da sevemez :)

Keşke devletlerüstü bir kuruluş olsa da silahkanmayı ve savaş teknolojilerine yapılan yatırımları denetleyebilse...

Konuşabilirken silahlara ne ihtiyacımız var ki ?
0
sefalet
"Atom çekirdeği de temiz ve sürdürülebilir enerji amacıyla parçalanmıştı hatırlarsınız."

Bildiğim kadarı ile çekirdek bölünmesi ilk olarak doğrudan bomba yapabilmek için uygulandı.
0
sky_khan72
- Keşke devletlerüstü bir kuruluş olsa da silahkanmayı ve savaş teknolojilerine yapılan yatırımları denetleyebilse... -

Keşke böyle bir kuruluş işe yarayabilseydi. Nükleer silahlara sahip ülkeler bunlara başka bir ülke sahip olmasın diye uğraşırken önce kendi ellerindeki silahları da yoketseydi. İran ABD'ye kafa tutabilmek için tek çözüm nükleer silaha sahip olmaktır düsturuyla davranmasaydı vs.

Olmaz ya diyelim ki dünya nüfusunun %60-70 'i vicdani retçi hale geldi, yani %60-70 savaşa ve silahlara tümden karşı, bu çözüm olur muydu? Geri kalan %30 önce bunları sonra birbirlerini öldürmeye devam ederdi sanırım.

Keşke; keşke şiddet insanın söküp atamayacağımız bir parçası olmasaydı.

Dipnot: Amacım yapılan bu tür davranışları eleştirmek falan değil, sadece iyi niyetin yeterli olmadığını ve savaşsız bir dünya düşüncesinin çok uzağında olduğumuzu düşünüyorum.

0
simor
Keşke bazı insanlar silahlanmanın ve savaşların dünya da düzenin tek işleyiş yolu olduğunu sanmasalardı.

Keşke kimse dünyanın 60-70 i adına konuşmasa ve onları dinleme ihtimalinin olduğunu kabul etse.
Keşke ülkemdeki nükleer santral karşıtları neden karşı olduklarını bilseler.
Keşke sanrılarla yorum yapılmasa ve bu sanmalar dünyanın gerçekleri gibi önümüze konmasa.

Keşke insanı bu kadar iyi tanıyan insanlar buralarda harcanmasa.

Keşke insanlar sadece iyi niyetle yetinse.
0
sky_khan72

Hoşunuza gitmeyebilir veya katılmayabilirsiniz ama keşke öfkenizi bana yöneltmeseydiniz. Benim yazdıklarım herhangi bir kişiye yönelik değildi.

"Keşke insanı bu kadar iyi tanıyan insanlar buralarda harcanmasa." :
Küçümseme saldırının gerek şartıdır. Saldırmak için ilk adımı attınız, nereye kadar gideceksiniz? Hoşunuza gitmeyen şeyler söyleyen birini öldürmezsiniz sanırım. (Bu bir paradoks, size silah doğrultan birinden gözünüzü kapatarak kaçamazsınız!)

DEMONIC MALES: Apes and the Origins of Human Violence

Önceki iletide yazdığım şeylere şempanze topluluklarındaki erkeklerin, komşu bölgelerde yaşayan şempanze topluluklarına bu grubun erkeklerini öldürmek/sakat bırakmak için seferler düzenlemeleri (ki biz buna kendi aramızda savaş diyoruz) ve bilinen dünya tarihi kanıttır.

Alıntı:
"Wars, genocides, rapes and riots are the unhappy legacy of human history, activities seemingly coded into human nature itself. Can anything interrupt this seemingly endless cycle of victims and victimizers? According to Richard Wrangham and Dale Peterson, evolutionary biologists and the authors of Demonic Males, the answer to that question lies several million years in the past, when humans distinguished themselves from their nearest primate relatives, taking their tentative first steps out of the African jungle on the way to language, culture and the atomic bomb."

Çeviri:
"Savaşlar, soykırımlar, tecavüzler ve isyan/kargaşa gibi insan doğasında kodlanmış gibi görünen eylemler insanlık tarihinin uğursuz mirasıdır. Kurbanlar ve kurban edenlerin bu sonsuz gibi görünen döngüsünü kırabilecek birşey olabilir mi? "Şeytani Erkekler" adlı kitabın yazarları evrimsel biyologlar Richard Wrangham ve Dale Peterson'a göre bu sorunun yanıtı, insanların en yakın primat akrabalarından ayrıldıkları, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarından başlayarak dile, kültüre ve ordan atom bombasına uzanan yola çıkmak üzere ilk adımlarını attıkları milyonlarca yıl öncede yatıyor."

Alıntı:
"to find a better world we must look not to a romanticized and dishonest dream forever receding into the primitive past, but to a future that rests on a proper understanding of ourselves"

Çeviri:
"Daha iyi bir dünyaya erişmek için ilkel geçmişimizi gözden kaçıran romantikleştirilmiş ve aldatıcı bir hayale saplanmak yerine kendi kendimizi doğru anlamak üzerine kurulu bir geleceğe bakmalıyız."

0
FZ
Bu tür araştırmaları biraz da mevcut durumu meşrulaştırmaya zemin hazırlamaya teşne faaliyetler olarak görüyorum. Asıl küçümseme, evrimsel genetik bir yakınlıktan yola çıkarak "bakın bakın gördünüz mü filanca hayvan türü de masum değil, süper şiddet uyguluyor yemek yeme haricinde" demek ile bağlantılı. İnsanın olabileceği ve yapabileceği şeyleri küçümsemek. İnsanı anlamak için şempanzelere gitmeye ne hacet (ne de olsa evrimsel akrabalarımız, yavrularına ateş başında anlı şanlı vatansever savaş ve katliam hikayeleri anlatmıyorlar), pek çok "ilkel" insan toplumunu incelemek yeterli olacaktır. Belli fiziksel şartlarda, nüfusta ve kaynak yoğunluğunda "niye savaşmak ile uğraşalım ki" şeklinde yaşayanlar olduğu gibi birkaç sene önce birbirlerini kör bıçaklarla kesen Hutu Tutsi katliamını da biliyoruz (sadece birbirlerine karşı değil, grup içi katliamlar da mevcut idi o korkunç dönemde).

Uzun lafın kısası insan dediğimiz canlıda hiçbir şey öyle çakılmış, değiştirilemez, yönlendirelemez değil. İnsan doğuştan ne bir melek ne de bir canavar. Nasıl şekillendirirseniz öyle. Kültür, asla küçümsenmemesi gereken bir şey. Geleceğimize dair farklı bakış açılarımız olmasa idi bugün ne bilim, ne din ne de sanat diye bir şey olurdu. Eğer insan doğasının değişmez bir yanı varsa o da sürekli değişmesi, yenilik üretmesi, hayal kurması ve farklı yaklaşımlar denemesidir. Asıl romantizm kaba şiddeti olduğu gibi kabullenmek ve "eh ne yapalım, yani şimdi bir anda tüm silahları yok edip orduları dağıtacak halimiz yok ya, gülerle adama" yaklaşımı ile mevcut durumu içselleştirmek ve bunu yaymaktır.

Mevcut yapılanma ve eğitim sistemleri ile toplumsal psikolojide büyük değişimler olabileceğini iddia etmek elbet de naif bir yaklaşımdır ve daha iyi bir dünya, bebeklerin bombalara hedef olmadığı, ailelerin birkaç saniye içinde ortadan yok olmadıkları bir dünya için samimi şekilde çaba sarf etmek isteyenlerin tam da bu sebepten ötürü radikal yani temellere, köklere yönelik yaklaşımlar geliştirmelerinde mecburiyet vardır. Dolayısı ile insan doğasına dair dönüp belki de hapishane deneyine, Milgram deneyine ve Hannah Arendt gibi felsefecilerin yapıtlarına bakmakta ve bunları daha da detaylandırıp öteye götürmekte fayda olabilir (diğer alanlarla bağlantı kurarak).
0
sky_khan72
Ben biraz daha kötümserim o kadar. Bana göre insan doğuştan ne melek ne de canavar demek eksik kalıyor, insan doğuştan hem melek hem canavar. İçimizdeki şiddeti kendimize yakıştıramayanların şempanzelere bakmasında da fayda var. Çünkü şiddet, trafik canavarı gibi dışımızdaki hayali bir varlık olarak algılandığı sürece çözüm bulunamaz. Ben de aynı şekilde çözüm bulabilmek için belirtilerimizi iyi incelemek zorundayız diyorum. Yazdıklarımdan savaşsız bir dünyayı hayal edemeyeceğim ya da şiddeti olduğu gibi kabullendiğim sonucunun çıkarılmasına üzüldüm, demek ki iyi anlatamamışım.
0
sefalet
İnsan bir hamurdur. Tüm genetik yapısını aynen diğer nesile geçiren ve yaşam koşullarında hayatta kalabilmek için gerekli pek çok şeyi kalıtsal olarak bilen böceklerden farkımız olduğunu unutmayalım.FZ'nin dikkat çektiği gibi kültür ve kültürün şekillendirdiği bireydir burada konumuz dolayısı ile toplumsal sistemin nasıl daha iyi olabileceğidir sorun, bireyi daha ileri götürebilmek adına.

Doğaya bakıp benzerllikler bulmaya çalışmak mümkün ama bu bakış diğer örnekleri göz ardı etme adına olmamalı.

Örneğin bonoboları incelerseniz, bırakın insanoğlunu, kuyruksuz maymunlar bile daha az şiddetin yolunu bulmuşken insanın bunu beceremeyeceğini söylemek tuhaf kaçmaz mı?

http://sefalet.blogspot.com/2005/12/ormann-hippileri.html
0
sky_khan72

Verdiğiniz linkte "geçmişimizi anlamak için şempanzeler, bonobolar ve insanın içinde bulunduğu üçlünün araştırılması temel olacaktır" diyorsunuz ben de kendimizi sadece bonobolarla özdeşleştirip şempanzelerle bağımız yokmuş gibi davranmayalım diyorum. Çünkü şimdiye kadar yapılanın bu olduğunu düşünüyorum.
Bonobolar çözüm bulmuş mu? Evet. İnsanlar bonobolardan daha fazla şiddet gösteriyorlar mı? Evet. Belki şiddetin doğasını anlamak için şiddetin olduğu yere yani şempanzelere bakmak bizi bir adım öteye götürmek için gerekli olan adımdır diyorum. Yoksa FZ'nin veya sizin söylediklerinizde karşı çıktığım birşey yok zaten. İnsanın bunu başaracak güce sahip olmadığını söylemiyorum insan savaşsız bir dünya kurmak gizilgücüne de , kendi türünü yoketme gizilgücüne de sahiptir. Sadece savaşsız bir dünya idealine en azından yakın gelecekte erişemeyeceğimiz gibi bir karamsarlığa sahibim. Karamsar olmak mıdır suçum?
0
sefalet

Suçlu aranmıyor yanlış anlıyorsunuz.Son yazdıklarınızla beraber ne söylemek istediğiniz daha iyi anlaşılıyor:Burada kimsenin yakın gelecekte savaşsız bir dünya beklentisi olduğunu sanmıyorum.Mesele sadece teşhis ve tedavi yolunun ne olması gerektiği hususunda.Farklı şeyler söylemiyoruz.
0
Zebani
evrim teorisyenlerinin genelde söyledikleri bir şey var. ortam şartlarına göre evrilmek. peki diyorum ki bizim evcil hayvanlarımız neden evrilmediler??? neden bizim aklımızdan istifade edemediler??? acaba insanlık tarihi binlerce yıldır var olduğu ve insanlığın evrimi milyonlarca yıl sürdüğü için mi??? neyse şempanzeler ve onlardan benzetim yaparak umarım barışı bulabilir zavallı(!) insanoğlu!!!
0
sefalet

Valla bizim kedi senden akıllı. Onun aklına böyle saçma sorular takılmıyor.
0
Zebani
ne güzel getir de tanışalım. belki bana bi faydası dokunur.
0
Zebani
"... (10 milyon yıl önce) dodo 'nun atası sonunda güvercin cennetini bulmuştu. bu cennete yırtıcılar olmadığı için dodo uçmaya da ihtiyaç duymamıştı. o yüzden uçma yetisini de kaybetti. vs.." national geographic channel - pazartesi - 25/09/2006 - saat 16:15... sizin kediye selamlar... size faydalı olmamış umarım tanıştığımızda ben faydalana bilirim.
0
newman
Bence de konuyu "bonobo maymunlari gibi mi olmaliyiz, yoksa sempanzeler gibi mi acaba?" tartismasina (tabii oradan da evrim tartismalarina) girmeden goturebilseydik daha verimli olurdu. Daha sosyal, psikolojik (insan psikolojisi) ve tarihsel icerikli yani...
0
FZ
Mümkün değil. Bu anahtar sözcükler geçtiği anda en az 1 kişi bulunabilir ki mevzuyu evrim... hmm maymunlar... hmm Tanrı.... hmm zeki tasarım... noktasına çeksin :) Ondan sonra tartışma /dev/null karakteristiklerini sergiler ve en az bir kişi bulunabilir ki "aslında üzülüyorum size, cehennemde yanacaksınız, doğru yolu bulsanıza!" desin. Sonrası ise tarih, aynı diyaloglar 10001. kez tekrarlanır durur. (Evrimin yavaş işlediğinin bir göstergesi! ;-)
0
Zebani
haklısın belki! evrim beni evirecek kadar yaşabilsem. :) ben evrim tartışması açmak niyetiyle yazmadım ama sizin deyiminizle arkadaş "ufuk açıcı" yorumunda bulundu sağolsun. belirtmek istediğim diğer nokta ben herşeyi evrime de dayandırmıyorum. "neden ordu parası ile araştırma yapılmaz?" gibi bir başlığı evrime taşıyan ben değilim "yüce dikkatlerinize". ey evrimin son noktası olan (evrim) kutsalı varlıklar. bol selamlar...
0
Zebani
benim söylemek istediğim basitçe kendimizi anlamak için şempanzeler dışında seçeneklerde olduğuydu. ama bunu sadece böyle yazsaydım siz daha mutlu olurdunuz. ama sizi mutlu etmek gibi bir mecburiyetim olduğundan şüpheliyim.
0
sky_khan72
ECHO

Yoo, yanılıyorsunuz.

"neden ordu parası ile araştırma yapılmaz?" gibi bir başlığı evrime taşıyan moron benim. Karamsarlığını belirten bir mesaja "Sen buralarda harcanma, s.tt.r git, yorum falan yazma" yorumu gelince kendini kaybedip; konunun sosyal, psikolojik (insan psikolojisi) ve tarihsel içerikli yönlerine eğilmek varken bunlarla ilgili hiç birşey yazmayıp, erkek şempanzelerin toplanıp komşu kabilelerdeki erkekleri öldürmelerini gözlemleyen bilim adamlarının yazdığı kasıtlı olarak mevcut şiddet durumunu meşrulaştırmak için yapılmış bir araştırmayı alakasız şekilde insanların savaşlarına benzeterek alttan alta bütün insanların aslında şempanze olduğunu iddia etmek yoluyla forumdaki müstesna insanları kendi alçak seviyesine çekmeye çalışan küstah şempanze benim. Tartışmamanın gidişatından da sıkılınca insanlar bunu okuyunca bişey anlayacaklar mı diye düşünmeden, alaydan başka birşey içermeyen ve ne dediği anlaşılmayan sabuklamalara başlayan deli maymun benim.

>/dev/null

0
redogre
Alerji=Normalde vücudu koruyan bağışıklık sistemi, bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere karşı da aşırı yanıt verir. Bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan antijene de "alerjen" denir.

Evrim karşıtı düşünceyi her yere taşımaya çalışan insanlar çok alakasız bir yerde bile evrim, maymun atalarımız laflarını duyunca, konu ile alakasız da olsa hemen evrim varsayımdır lafını sokuşturuveriyorlar.

Evet biz ne diyoruz evrim teorisi, TEORİ.. Ama nedense görev gibi, tartışılan konunun içeriğinden bağımsız bu yorumlar giriveriyor araya.

Peki ben ne yapıyorum, salak gibi konuyu deşip malzeme çıkartıyorum..

0
robertosmix
Hazır konu delik deşik olmuşken, kambersiz düğün olmaz diyip ben de bir kaç fikrimi belirtmek istiyorum. İyi de ediyorum.

Efenim, Evrim teorisini ciddi anlamda tartışmak, ele avuca sığar birşeyler çıkarabilmek, ve bunları faydaya yönelik olarak insanlara sunabilmek konusunda çok aciz olduğumuzu, neredeyse 14-15 yaşlarımdan beri bir çok forumda ve benzeri ortamda yaptığım tartışmalar sonucu öğrendim. Zaten bilim bizden çoook uzakta olduğu için de bu aslında normaldir. Hayır evrim diyince herkesin bir fikri var. Ama evrim teorisini anlat diyince çok azının "bilgisi" olduğu anlaşılıyor. Bilgi olmadan fikir ne alaka diyorsunuz ama.. nafile.

Hiç kimse, fikrinden vazgeçmez. İki kısma ayrılmıştır bu tartışan kitle! Biri, "Tövbe haşa, Allah bizi bir anda ışınlamıştır" diyen, diğeri de "Yok abi biz doğanın bir parçasıyız vs." gibi takılanlar. Ancak sorun şudur ki, "kökenlerinin" doğadan geldiklerini iddia edenler bir anda "dinsiz" olarak nitelendirilme tehlikesindedirler. Ne de olsa öteki kitle çoktan hak yolunu bulmuştur. Onlar suçlansa suçlansa "bağnaz vs." olarak nitelenirler. Nihayetinde resmiyette T.C. islam ülkesidir, bağnaz olmayanların ülkesi değildir.



Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

fazlamesai.net'e soralım: Nereye gidiyoruz?

some_plus

Bu siteyi takip edenlerin çoğu tahminen bilişim camiasından. Herkes, her sabah kalkıyor, bazısı okula, bazısı işe gidiyor. Şahsen gözlemlediğim birşey var, o da bu camiadan bir çok kişinin güne uykusuz olarak başlıyor olması.

Benim düşüncem bunun sebebinin bitmek bilmeyen bilişim deliliği olması.

Fazlamesai.net yine yeni yeniden!

sundance

Merhaba arkadaşlar. Fazlamesai iki yılı aşkındır aynı arayüz ile camianın nabzını tutmaya, Eve gidip bilgisayarla uğraşmak isteyenlerin, biraraya geldiği, haber ve tartışma sitesi olmaya devam ediyordu.

Bu iki sene içinde 'bozuk değilse tamir etme' mantığı ile küçük değişiklikler dışında fazla bir oynama yapmadık sitede. Fakat en önemli özelliği bilgi paylaşımı ve diyalog olan sitemizde, anonim yorumlar o kadar hat safaya ulaştı ki kimin kime ne dediği belli olmaz oldu. Bu bahaneyle, bahar temizliği mantığıyla ;) yeni tasarıma, yeni altyapıya geçtik. Elbet aksamalar, problemler olacaktır ama sizlerin de Fazlamesaileriyle kısa zamanda gidereceğimize eminiz. No anonim, bol katılım!

fazlamesai.net'e soralım: Çin Nereye Gidiyor?

anonim

ABD tüm dünyanın nefretini toplayarak yoluna devam eder, AB bir birlik olmaktan daha çok uzak, Rusya hala toparlanmaya çalışır ve Japonya Asya'daki teknoloji liderliğini Tayvan ve benzeri ülkelere bırakmaya başlamışken düne kadar insan hakları ihlalleri ve ucuz malları ile gündeme gelen bir süper güçün ayak sesleri artık çok net duyuluyor. Bu girizgahı bana yazdıran sebeplere gelince...

Bilgisayar Biliminin/Mühendisliğinin Anlamı

FZ

Eminim bu siteyi takip eden insanlardan bir kısmı genç arkadaşların sorduğu "ya, hocam ben bilgisayar okumak istiyorum, bilgisayar mühendisi olacağım, ne dersin?" şeklindeki sorulara maruz kalmıştır. Bu tür sorulara kapsamlı ve sistematik olarak cevap vermek, genç (ya da yaşlı) insanları "bilgisayar mühendisliği/bilgisayar bilimleri" nedir, ne değildir konusunda aydınlatmak kolay değildir. Ancak geçen gün sundance arkadaşımın bana gönderdiği bir belge bu konuya son noktayı koymuş durumda: ODTÜ'den Dr. Göktürk Üçoluk'un BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİNE İLİŞKİN SIKÇA SORULAN SORULAR başlıklı yazısı sanırım konu ile ilgili hemen herkesi aydınlatacak nitelikte.

George Monbiot: İklim Değişiklikleri ve Küresel Yoksulluk Üstüne

FZ

Gazeteci, yazar, akademisyen, çevreci ve politik eylemci George Monbiot, 2005 yılının Şubat ayında, University College London'da bir konuşma gerçekleştirmiş. 100 yıl içinde olası iklim değişiklikleri ve küresel yoksulluk gibi ağır konular üstüne eğlenceli, zeki ve vurucu üslubu ile konuşan Monbiot'un konuşmasını Ömer Madra Türkçeye çevirmiş.

Konuşmanın tam metni aşağıdadır.