Microsoft Açık Koda Isınmaya Başladı

0
FZ
Microsoft'un Microsoft Windows Server 2003, Compute Cluster Edition işletim sisteminde uzun zamandır paralel bilgi işlemcilerin kullandığı açık kodlu MPI (Message Passing Interface) altyapısını kullanacağı haberleri epey tartışmaya yol açtı ve ilgiyle karşılandı.

Microsoft'un artık gizlisi saklısı olmadan rüştünü ispatlamış açık kodlu yazılımları kendi ürünlerinde kullanmaya başlaması kimilerine göre yeni bir dönemin başlangıcı.

Görüşler

0
zekeriya_akyildiz
Bunun asıl sebeibi Microsoft 2003 Serverları Cluster yaptığınızda maksimum 8 adet serveri cluster olarak çalıştırabiliyorsunuz vede öyle herşeyi değil genelde microsoft ürünlerini (exchange server vs. vs) clustering olarak çalıştırabiliyor. Loadblancing bayaa bi kötü birde. Durum bu yani adamlar yeni bir clustering şekli yapmalıydı ya oturacaklar yüzbinlerce dolara kendileri yeniden kodluyacaktı yada hazır ve ücretsiz olanı alıp istedikleri şekle sokacaktı.
0
darkhunter
Bunun açık kaynağa ısınmakla falan ilgisi yok. MS herzamanki gibi ucuz bir yatırım stratejisi ortaya koyuyor. Birkaç Milyon $ harcayıp MPI'dan daha dandik bir cluster sistemi yazmak yerine yıllardır geliştirilen, kullanılan, açıkları kapatılan bir sistemi kullanacaklar.

Bu arada MPI; GPL,BSD yada LGPL falan kullanmıyor. Kaynağı dağıtabileceğiniz Free bir lisans (Copyright) onlarınki. Freeware gibi :)
0
anonim
Micro~1'un bu yaptığını birde etik açıdan incelemek gerekiyor bence. Microsoft MPI kütüphanelerini kullanıp kapalı kodlu bir yazılım üretecek, bu ne derece de etik?. Daha detaylı olması açısından şöyle bir örnek vereyim; bilimsel bir makale yayınlarken önceden yazılmış makaleleri inceliyorsunuz ve ortaya yeni bir bakış açısı koyuyosunuz fakat bu makalelere hiçbir referans vermiyorsunuz, bu ne derece de etik olur?
0
FZ
Doğru dürüst bir üniversitede iseniz hocanız sizi dövmekten beter ya da doğru dürüst bir konferansa ya da bilimsel dergiye yollarsanız, bu sefer de oranın hakem kurulu sizi tokatlar. Sonra da gider paşa paşa referanslarınızı koyarsınız. Tabii Stephen Wolfram kadar zengin, zeki ve ukala iseniz o zaman ayrı, gider kendi kitabınızı bastırır ve ister belli yerlere referans verir, ister vermezsiniz.
0
zekeriya_akyildiz
Adamların etikten, rekabetten,meşrutiyetten,adaletten,kibarlıktan(şu CEO ları çok kaba) anladıkları yokki! tek dertleri çep boşaltmak. Şimdi yine 64bit olayındaki gibi yine bir ilki biz yaptık süper yaptık diyecekler ve beni çıldırtacaklar.
0
loker
Etik kavramı bir çok önkabule bağlı bir tartışma değil mi? Adamların kullandığı açık kaynak kodlu yazılımın lisansı son derece önemli bence... BSD lisansı şirketlere bu serbestliği tanıyor örneğin (serbestlik-özgürlük arasındaki farkı bilmeyen nice kapitalist-muhteris arkadaş da buna alkış tutuyor) ve eğer BSD lisansı kullandıysanız böyle bir durumda mutlu olmanız bile gerekir bence... Yok GPL bir yazılım bu şekilde kullanılırsa bu yalnızca ahlaken yanlış olmaz, aynı zamanda kanunen de suç olur...

Ki bence kod ve ahlak arasındaki ilişkiye gireceksek, bence kapalı kaynak kodlu program yazmak zaten ahlaksızlık, o yüzden bunun yöntemleri üzerine çok detaya inmeye gerek duymuyorum...

Kendi iradesiyle kaynak kodu kapalı yazılım yazan ya da yazmayı düşündüğü için bu lafımdan alınan varsa tek referansımın, bilginin herkese ait olduğu önkabulu olduğunu söyler, lafı uzatmam... Bunu farklı yorumluyorsak farklı yaşarız, siz kendi hayatınızda mutlu-mesut ve bana göre ahlaksız biçimde yaşamakta özgürsünüz, bunu bir flame almayın...
0
FZ
"Ahlaksız" bir insan olabileceğini düşünmüyorum. Herkesin bir ahlakı vardır, yani bir değer sistemi, öncelik verdiği şeyler, vs. Olsa olsa bir insanın ya da bir grup insanın değer sistemini tasvip etmediğimizi ve buna karşı olduğumuzu belirtebiliriz.

"Bilgi" meselesine gelince, yukarıdaki laflarım doğrultusunda, bilgisini kullanıp bir şey geliştiren ve buna bir fiyat biçen adamın ahlakına karşı çıkmam mümkün değil mevcut ekonomik sistemde (mevcut ekonomik sistemin eleştirisi ayrı bir tartışma konusu). Bir insan "böyle bir ürün yaptım, eğer kullanmak istersen kullanmana izin veririm şu şartlar altında" derse buna itiraz etmek bana -dediğim gibi mevcut sistemde- tutarlı görünmüyor. Ancak konuyu uç noktaya çekersek, sağlık örneği filan, yani işte diyorsunuz ki ölüyorum ve filanca adamda beni bu hastalıktan kurtaracak bir ürün var, onu içersem kurtulacağım ama bu adam o ürün için, ilaç için 10.000$ istiyor ve benim bu kadar param yok o zaman yani yaşama hakkı bağlamında bir karşı çıkış söz konusu olabilir. Bunun haricinde yani ekstrem, ölüm kalım durumları haricinde bilgisayar programı filan söz konusu olduğunda ortada bir ürün var ve söz konusu ürünle ilgili tasarruf hakkı da ürünün sahibi. Özgürlük "benim dediğimi yaparsan özgürsün aksi takdirde değilsin"i dayatmak mıdır, bu da ayrı bir tartışma konusu.

"Ortada ürün yok, sadece bilgi var" derseniz, bu da ciddi bir iddia olur, bunu da deşmek gerekir. Gerçekten de "ürün yok bilgi var" mı? Bilgi nasıl tanımlanır? Kitaplardaki, bilimsel makalelerdeki "bilgi"leri kullanıp uçak, robot, AutoCAD, gökdelen, mekanik simülasyon yazılımı geliştiren bir kişi elle tutulan bir "ürün" geliştirmiş olmuyor mu? Söz gelimi, AutoCAD denen "ürün", bir kopyasını çıkarmanın bedeli çok çok çok çok çok düşük diye "ürün" olmaktan çıkıyor mu? "Bilgi" mi oluyor?
0
bm
Ancak konuyu uç noktaya çekersek, sağlık örneği filan, yani işte diyorsunuz ki ölüyorum ve filanca adamda beni bu hastalıktan kurtaracak bir ürün var, onu içersem kurtulacağım ama bu adam o ürün için, ilaç için 10.000$ istiyor ve benim bu kadar param yok o zaman yani yaşama hakkı bağlamında bir karşı çıkış söz konusu olabilir.

Bu her gun oluyor. Ilaci birakin, insanlar para nedeniyle ulasamadiklari 'iyi' doktorlardan o bilgi sermayesi+emegi alamadiklari icin oluyorlar. O acidan bakasaniz (ki bilerek carpittim) hangi sistemde olursa olsun o kit kaynagi birisi kullanacak digerleri mahrum olacak. Baska bir acidan bakin: o doktora muhtac iseniz, birisinin size $10k'lik bir cek yazmasi isinizi hallediyor. Ya caresini kimsenin bilmedigi hastaliklar? Bir adim daha ileri gidelim, acaba caresi bilinen ama hakkindaki bilgi mahalle doktoruna inmemis hastaliklar da bilen doktor o parayi kazanmasa caresi bilinmeyenler kumesine mi dahil olacakti? Ben bunun cevabini tam bilmiyorum. Siz biliyor musunuz? (Carpitma surada: cogaltilamayan ama yine icinde bildi olan birseye cevirdim).

0
yetgin
Bir adim daha ileri gidelim, acaba caresi bilinen ama hakkindaki bilgi mahalle doktoruna inmemis hastaliklar da bilen doktor o parayi kazanmasa caresi bilinmeyenler kumesine mi dahil olacakti?
Yada o doktor o bildiginden 10K kazanma sansına sahip olmasa, mahalle doktoruna inecek miydi? Yani o doktorun bilgiyi kendine saklamasına gerek kalacak mıydı?
0
bm
Yada o doktor o bildiginden 10K kazanma sansına sahip olmasa, mahalle doktoruna inecek miydi? Yani o doktorun bilgiyi kendine saklamasına gerek kalacak mıydı?

Bunun ikinci kismi uymasin diye isi kolay paylasilan ve ozellikle saklanan (formul, kaynak kodu vs.) seylere benzemeyecek sekilde carpitmaya calistim. Ilk kismi uyuyor tabii.

Iki kismina tam uyan senaryolar da mumkun. Ustelik bilginin _paylasildiigi_ (patent=acik) ama kullanilmasinin kanunla engellendigi durumlar var. Ilac vs. boyle.

0
bm
Ha bu arada AutoCAD dediniz de. O tam ornek, Autocad'in Autolisp'i David Betz'in Xlisp'inden turetme. Betz bilerek mi oyle acmisti onu bilmiyorum. Sanki once PD yapip sonra pisman olmustu gibi birsey kalmis aklimda. Oyleyse iyi bir ornek aslinda isin 'obur' teraflarindan birini gostermesi bakiminda.
0
bm
Bunu da flame olarak almayin: emegi uzerindeki kontrolunu kullanan (GPL'li acmak, BSD ile acmak, kapatmak vs.) kisiler hakkkinda 'ahlaksizdir' demenin dayandigi ahlaki olcutleri bir acabilir misiniz? 'Bilgi herkese aittir' soylemesi hos ama bu baglamda sizin bile sonuclarina dayanamadiginiz birsey (bunu yine burada konustugumuz 'eserlerimi sagcilar kullanamaz' arzunuza bagliyorum).

Bu konularda bir suru savunulabilinecek pozisyon var. Dogruyu bilen varsa da ben rastmadim. Genelde bir suru ek kabul sonucunda bazi seyler net dogruymus gibi gozukuyor. Sizin durumunuzda bu nedir bilmiyorum. Benim genelde gordugum: devlet ve/veya aileleri tarafindan bakilan insanlarin digerlerinin emegi hakkinda ileri geri konusmalarini memlekette -- ki anlasilmadigi asikar olan -- GPL hakkindaki propaganda kabul edilir hale getirmis.

Serbestlik-ozgurluk arasinda benim memlekette gordugum fark su: 'ozgurluk' bir takim ozgurluklerden nefret eden (komunist manifesto'da 'burjuva ozgurlugu' denen seyler herhalde yanlis hatirlamiyorsam) anarsistinden otoriterine asiri solun soylemini ezberlemis/benimsemis kisilerin agzina ciklet oldugundan hurriyet/ozgurluk arasinda bile fark olusmus. Bunlar yeni degil memlekette. Kendi fikrinden olmayana cahil demek arzusu da yeni degil. Uzucu olan cin gibi insanlarin belki de hakim olduklari konularda meramlarini anlatacaklarina (yahut 'bilmiyorum' diyeceklerine) devamli kendi seyircilerinden geri besleme alip digerlerini aydinlatici yoldan cikmalari, kendi gelsimlerini de baltalamalari. Bu da yeni degil, ama zeki insanlarimiz arasinda azalmasi faydali bir yenilik olur herhalde.

Benim arzum bu konularin _cok zor_ oldugunu anlayabilecegimiz bir dusunsel ortamin olusmasi. Bunun yolu nedir bulabilmis degilim. Bu arada (bu kadar mi cahiliz basligindaki gibi) dogrusu belli islerde bile yanlisi yayiyoruz malesef.

Flame degil isinde samimiyim. Kahveciiii, Loker'e bir caaaay, benim hesaba yaz.
0
darkhunter
Siz yaş itibariyle bu konuda en tecrubelilerimizdensiniz. Bunu algılamak lank diye olmuyor benim anladığım kadarıyla bazı şeylere şahit olmak, duymaktan ziyade yaşamak gerekiyor.

Bazı konuların zorluğunu insan tecrubesizken farkedemiyor, göremediği, yaşamadığı şeylerin teorisyenliğini yaparken kolayca asıp kesiyor, insanları itham ediyor. Bazen de atıp kaçıyor... Ne diyelim kırklı, ellili yaşlarında da bu ithamlarla dinleriz inşallah bu arkadaşı...

Hoş kimseye kızdığım yok, ben bile daha dün hakkında mangalda kül bırakmadığım bir sürü şeyi, bugün kendi gözlerimle gördüğüm için bir kez daha düşünüyorum...

Velhasıl, böyle "zor konular" hakkında bu kadar kesin itham verilmemeli...
0
ttk
Merhaba

İşin şu bu yönü toptan bir yana (hırsızlık asla bir yana olamaz ama neyse), açık kaynak kodlu ve piyasanın da gerçekten ihtiyacı olan, işini iyi yapan bir program yazın ve fakat pazarlama kâbiliyetiniz olmasın programınızı ortaya bir çıkartın o hâli ile bakalım kimlere lânet okumaya başlıyorsunuz... (sözüm size değil durumu ifade etmek için devam eden konunun altına yazdım kusura bakmayın.)

Daldan düşmek ne demek anlayabilmek için insanların illaki daldan düşüp üstüne bir de ölmeden kurtulabilmesi mi gerekiyor acaba hep ?
0
loker
Çay iyi oldu valla, sağol :-) gerçekten de olayın bir kahve düzeyinde ele alındığını da, yani fm'nin bilgisayarcılar kıraathanesi yanına güvenerek, rahat rahat o düzeyden atılmasını da unutmamak lazım...

öncelikle sevgili fz'nin, sıkça 'kültürsüz' sözcüğünü sıfata çevirme hatasının bir kopyasını yapmış olmamı vurgulamasına teşekkürler, evet ahlaksız sözcüğü sıfat olarak çok anlamsız... herhalde ahlaken yanlış bulduğum bir tutumu vurgulamak istediğim anlaşılmıştır...

Konuya geçecek olursak, ben ürüne dair 'kısıtlama'dan da söz etmiyorum, bilgiye ait kısıtlamadan söz ediyorum. Benim eserlerimden bazı insanların faydalanmamasını istiyorum; ama burada bahsettiğim şey 'ürün' ve ürünün amaca uygunluğuna dair bir kısıtlama... Ben düşünsel yönü yoğun tüm ürünlerimi daha özgür bir dünya hayalimin bana kazandırdığı bir perspektif sayesinde gerçekleştiriyorum; dolayısıyla insanlar arasında ayrımcılık öngören/kabul eden bir düşüncenin benim eserlerimden faydalanması amaç/araç konusunda bir çelişki yaratıyor. Öte yandan ürettiğim bir bilgiyi tüm kamuya sunuyorum, ki görüşlerini onaylamadığım, paylaşmadığım insanlar benimle aynı bilgiler ışığında belki benimkine daha yakın kanaatlere sahip olur da daha paylaşımcı bir dünya kurmak mümkün olur diye bir ümit de bunun içinde saklı (tamam asıl motivasyon bu değil ama).

Programcılar bugün kodları kapalı programları kullanımımıza sürerken bunu yapma nedenleriyle ilgili hangi koşulları öne sürmekteler ve bu koşullar onların bir program yazma motivasyonlarıyla nasıl bir ilişki içinde?

Bugün özellikle gnu/linux dünyasında kodları açık ama son kullanıcı için ikili (binary) biçimdeki dosyaları ya da kuruluma/kullanıma hazır medyalarda sunulan kopyaları ücrete tabii ürünler görmeye alıştık. Buradaki bilgi paylaşım mantığında benim ahlaken yanlış bulacağım bir şey yok örneğin. Bilmem biraz daha somut olabildi mi?

not: valla yıllardır yaşlanıyorum, sertliğimden bir şey kaybetmiş değilim... 40'ıma çok uzun zaman yok, çok yumuşayacağımı sanmam... ama o zaman hep birlikte göreceğiz :)
0
yetgin

Bir kac görüse toplu cevap veriyorum.

FZ

 Olsa olsa bir insanın ya da bir grup insanın değer sistemini tasvip etmediğimizi ve buna karşı olduğumuzu belirtebiliriz.

Bunu 'ahlaksız' kelimesini kullanarak yapmıyor muyuz? Ahlakın göreceli olduğu konusunda mutabıkız. Ama ahlaksız derken bir ahlakı oluşturan kabuller bütünün eksikliğini değil, o kabullerin tasvip etmediğimiz şeyler olduğunu söylüyoruz. Örneğin benim yargılarıma göre para ile seks yapmak(beden satın almak) ahlaksızlıksa bunu yapana/savunana da ahlaksız diyebilirim. Bu sadece bütün insanların birleşmeyeceği bir yargıdır.

"Bilgi" meselesine gelince, yukarıdaki laflarım doğrultusunda, bilgisini kullanıp bir şey geliştiren ve buna bir fiyat biçen adamın ahlakına karşı çıkmam mümkün değil mevcut ekonomik sistemde (mevcut ekonomik sistemin eleştirisi ayrı bir tartışma konusu).

Bütün problem burada yatıyor bence. Bu tartışmayı ekonomik sistemin doğrularından/yanlışlarından kopararak bir yere vardırmak mümkün değil. İşin aslı ekonomik konularla bir bütün olarak değerlendirmenin de, bizi ortak bir sonuca götürmeyecegi kanaatindeyim. Yine de düşüncelerimizi paylaşmaya engel değil.

 Özgürlük "benim dediğimi yaparsan özgürsün aksi takdirde değilsin"i dayatmak mıdır, bu da ayrı bir tartışma konusu.

Eger burada BSD/GPL ikilisine de bir gönderme varsa, bahsi gecen özgürlüğün yazanın değil, yazılımı alanın/kullananın özgürlüğü olduğunu da hatırlamak gerek. Kaynagı elimde olan bir yazılım üzerinde degisiklik hakkına sahipsem ve bu özgürlükse; bu kaynagı kapatmayı serbest bıraktığımda bir baska kullanıcının o haktan mahrum etmeyi de serbest bırakmıs oluyorum.

bm

hangi sistemde olursa olsun o kit kaynagi birisi kullanacak digerleri mahrum olacak.

Bilgi bir kıt kaynak degil. Bu durumda konumuz için de geçerli değil.

Ayrca mesele tam eşitlik mi, olabildiğince eşitlik mi? Buradan varacağımız sonuc mümkün değil diye eşitlik mücadelesini tümden reddetmek mi? Böyle bakınca kusura bakmayın ama bir fikirden çok kelime oyunu gibi duruyor.

Bu konularda bir suru savunulabilinecek pozisyon var. Dogruyu bilen varsa da ben rastmadim. 

Belki de mutlak dogru yoktur. Sonucta dünyayı algılayışı farklı olan insanlarız ve buna göre farklı sonuclara varmamız da normaldir. Hepimiz aynı seyleri söylüyor olsaydık, o zaman tuhaf olurdu. Bir koyun olma durumu sözkonusu olurdu yani, o söylediğimiz seyi ilk söyleyenin pesinden. Şimdi en azından farklı farklı koyunlarız :)

 Sizin durumunuzda bu nedir bilmiyorum. Benim genelde gordugum: devlet ve/veya aileleri tarafindan bakilan insanlarin digerlerinin emegi hakkinda ileri geri ..

Burada direk çamur atma pozisyonundasınız. İzi kalsın der gibi. Aynı sekilde düsünme ihtimali olan insanlara da söylenmis oldugu için kendi adıma cevap vereyim. Bana kimse bakmıyor. Bir ailem iki çocugum var. emegimle para kazanıyorum. Özgür yazılımcılar/açık kaynakçılar adına değil kendi adıma fikirlerimi beyan ediyorum. Doğru yada yanlış. Değerli yada değersiz.

Benim arzum bu konularin _cok zor_ oldugunu anlayabilecegimiz bir dusunsel ortamin olusmasi. Bunun yolu nedir bulabilmis degilim.

İnsanların neyi kadar bilip bilmediklerinin farkına varması. Önce cehaletin azalması lazım. Nasıl olur bilemem. Eğitim şart :p Yine de cahilin cahilliğini yüzüne vurmak ta yöntemlerden en az kullanılanlarından biri galiba. Çalışıp üretmenin değil, pazarlamanın ve yolunu bulmanın gençler arasında itibar gördüğünü görür gibiyim. (Muhtemelen önceki kusakta böyleydi, bir anda olusmadı ya?) Buda çok canımı sıkıyor.

darkhunter

Siz yaş itibariyle bu konuda en tecrubelilerimizdensiniz. Bunu algılamak lank diye olmuyor benim anladığım kadarıyla bazı şeylere şahit olmak, duymaktan ziyade yaşamak gerekiyor.


Bazı konuların zorluğunu insan tecrubesizken farkedemiyor, göremediği, yaşamadığı şeylerin teorisyenliğini yaparken kolayca asıp kesiyor, insanları itham ediyor. Bazen de atıp kaçıyor... Ne diyelim kırklı, ellili yaşlarında da bu ithamlarla dinleriz inşallah bu arkadaşı...

Yani yeteri kadar görüp geçirirsek ve sayın BM yaşında olursak, biraz da insaflıysak sayın BM ile (yada sizinle) aynı görüşte olacağı(m/z) öyle mi?

İnsan degisiyor. Sahsen ben önceden kendimi muhafazakar/sagcı görüyor idim. Su an düsüncelerimle eskiden kendime uygun gördüğüm yakıstırmalar arasında mutlak farklılık görüyorum. Yine de sizin düsündüğünüzün aksi yönde ilerliyorum sanırım. Doğrudur, yanlıştır ama, aynı fikirde olduğunuz insanlara destek atmak için tutarsız bir argüman bence. Eğer sizinle farklı görüşte olsaydı da, sayın bm'nin yaşı var deneyimi var. Ben kendimi bir gözden geçireyim diyecek miydiniz?

Sonucta mehmet barlas, ali kırca, 'cengiz candar' hatta ertugrul özkök gibi bir sürü (ne diyecegimi bilemedim burada) kişinin örnek olarak önümüze dayatıldıgı bir medya var önümüzde. Cogu sizin dediginiz türden örnektir. Gencliklerinde yasadıklarından dolayı sol argümanları iyi bilirler. Kimi devrim icin banka soymustur, kimi filistine devrim icin savasmaya filan gitmiştir. simdi birer liberalizm/globalizm/amerikan savunucusudurlar. Hepimiz böyle olacaksak vay halimize! (Çarpıtmaysa çarpıtma.)

...

Basa dönmek istiyorum, bu konuları ekonomik düzenden ayırarak bir yere varmak mümkün değil.

Sonucta özgür yazılımdan isim yapıp iyi bir firmaya girmek isteyen gönüllü de var. Özgür yazılım yapan firma kurup bunu büyük firmanın satın alamasını hayal eden de var.

Bir de bu düzen bozuk bir düzen, göle bir damla da olsa yogurt calayım diyen de var. Bilginin sahibi olmaması gerektiğini savunmak bile kimimiz için havalı bir şeyken, kimimiz için geleceğe atılmış bir ümit tohumu. (Yazılımın bilgi mi ürün mü olduğu noktasında bir çarpıtma olsa dahi.)

En kötüsü bu son kategori de olan insanların da bir sekilde para kazanması gerekiyor. Özgür yazılımdan para kazanmak mümkün, ama proprietary bir üründen kazanmaktan daha kolay degil. bİr taraftan proprietary ürün geliştirirken bir taraftan (boş vakitlerimizde filan) özgür yazılımdan para kazanacak modeli kurmak ise bir çoğumuz için hayale yakın bir ihtimal. Bir çoğumuz için özgür olmayan yazılımdan çok para kazanmanın hayal olduğu gibi.

Ve varacagimiz farklı yargıların temelinde "Servet dagilimi, toplumsal sorumluluk ayri konu bence. Aci doyurmam icin aci benim veya herhangi baska birinin somurmus olmasi gerekmiyor, tipki kimse celme takmadan sendeleyen insanlarin koluna girmem gibi.)" görüsüne katılıp katılmadıgımız ana ekseni olusturacaktır. Ben calısmayı göze alıyorsam, yine de acsam veya hakca olmayan bir pozisyondaysam; beni doyurmak kimin haddine düsmüs. Tamam ben bilgisayar mühendisiyim, kolay ac kalmam ama ya asgari ücretle calısan kardesim? O da serbest meslek mi icra etmeli? Herkesin etmesi mümkün mü?

Bana da bir çay söyleyiniz.

0
bm
Burada direk çamur atma pozisyonundasınız. İzi kalsın der gibi. Aynı sekilde düsünme ihtimali olan insanlara da söylenmis oldugu için kendi adıma cevap vereyim.

Ortada Stallman gibi bir ornek varken (yoluna istifa ile baslayan) bunu 'ayni sekilde dusunme ihtimali' olanlara camur diye dusunmemistim dogrusu. Ama oyle okumak da haksizlik olmaz. Soylendigi sekliyle iyi bir laf degil ettigim, ben de begenmedim simdi.

(kitliga cevap vermistim yukarida ellemiyorum onun icin)

Ve varacagimiz farklı yargıların temelinde "Servet dagilimi, toplumsal sorumluluk ayri konu bence. Aci doyurmam icin aci benim veya herhangi baska birinin somurmus olmasi gerekmiyor, tipki kimse celme takmadan sendeleyen insanlarin koluna girmem gibi.)" görüsüne katılıp katılmadıgımız ana ekseni olusturacaktır.

Hmm, bunu ben demistim galiba. En azindan katiliyorum diyene.

Ben calısmayı göze alıyorsam, yine de acsam veya hakca olmayan bir pozisyondaysam; beni doyurmak kimin haddine düsmüs.

Niye boyle bu? Ne yapalim insanlar acsa 'haddimiz degil' deyip yuruyelim mi? Yapiyoruz zaten gormeden. Emegin fiyatinin satanin alanin razi oldugu rakam degil de baska turlu tayin edildigi bir sistem ise neyin 'hak' oldugunu ortaya koyan o zaman cok farkli birseyden bahsediyoruz. Kendi emegimde kendisine ait bir parayla olculen deger goremedim hic bir zaman. Degeri oyle goremiyorum. Onun icin ulasabildigim yerlerde emegim bes para etmedigi zamanlarda da haksizliga ugramis gibi hissetmiyorum kendimi. Butun evler yeni boyanmis ama ben elimde boya firca calismaya hazirim, eee? Yahut ben 10 lira diyorum, 1.3 milyar Cinli'nin bir kismi bes kurus bes kurus diye bagiriyor. Simdi benim hakkim ne? Evi boyatacak olanin bana 10 lira vermek gibi bir ahlaki mecburiyeti mi var? Varsa, o zaman Cinliye boyatip kalan 9.95'i verse de hic yorulmasam? Bu arada yas tecrube filani cok buyutmeyin bence gozunuzde. Hele bu konularda (IP dahil) sifira yakin tecrubem var, sadece aklimin erdigini belki biraz anladigimi yaziyorum. Hasbelkader 80'lerde Lisp makinesi filan kullandim diye tecrubeli gozukuyorum herhalde yoksa iki cocuk sahibi insanlarin _hayat_ tecrubeleri benden fazladir. (41 yasindayim bu arada). Ihlamur istiyorum ben.

0
darkhunter
Nedense ben sizi 60'lı yaşlarında düşündüm hep... Neredeyse akran çıkacağız. FZ "dinazor" deyince bir yerde (sanırım forumdaydı) :)
0
FZ
Ben Chris Stephenson'a da dinozor diyorum bazen, bir nevi saygı ifadesi :) (Gerçi o 50'nin üstünde, vakum tüplü bilgisayar kullanmış filan ama olsun, gençler ve genç kalanlar hesaabı, dinozor aynı zamanda görmüş geçirmiş ve benim diyen birçok genci cebinden çıkarabilecek kafa ve ruh yapısında insan manasında da kullanılıyor benim tarafımdan).

Dinozoru ile acemi çaylağı ile, biraz bir şeyler öğrenip belli bir seviyeye gelmişi ile FM'de en teknik konudan tutun en ciddi politik tartışmalara girebiliyorsak ne mutlu bize diye düşünüyorum.
0
bm
Ben soyle dusunuyorum: eger meramimizi duzgun anlatamiyorsak yas/tecrube/bilgi ek bir otorite saglamamali genelde. En azindan bana karsi 'buyuk' konumunda olanlardan bana birseyler ogretebilenler boyle davranan insanlardi. Elbette tecrubenin getirdigi ve belki ifade edilmesi cok zor seyler var, ama ozellikle online ortamlarda ayni zeminde genci yaslisiyla sadace yazdigimiz/okudugumuzla birbirimizi bilirken diger seyleri on plana cikartmak her zaman dogru/verimli olmuyor. 'Hayir', 'bu soyledigin bana sacma geldi', 'bu dedigin su sebepten yanlis' demekten caydirici olabildigi icin belki de bir sekilde 'buyuk' olmak handikap.
0
darkhunter
Valla konunun tecrubeyle ilintili olduğunu düşündüğümden size atıfta bulundum ben. Bu yaş konusunda bir yanlış anlaşılma oldu, şöyle de bir durum var: Ne kadar yaşlıysanız o kadar tecrubelisiniz aynı zamanda...

Yoksa sosyal statü, yaş, ırk v.s. konular birinin fikirlerini gözden geçirirken baktığım son şey bile olmaz çoğu zaman... Kaldı ki yaşlı falan değilmişsiniz, yanılmışım :)
0
yetgin
Ne yapalim insanlar acsa 'haddimiz degil' deyip yuruyelim mi? Yapiyoruz zaten gormeden. 

Çalışan kimsenin nasıl aç kalmayacagına kafa yormak da farklı bir yaklasımdır belki.

Emegin fiyatinin satanin alanin razi oldugu rakam degil de baska turlu tayin edildigi bir sistem ise neyin 'hak' oldugunu ortaya koyan o zaman cok farkli birseyden bahsediyoruz. 

Evet. Bahsetmiyoruz aslında ama ben o yana cekip biraz zihin egzersizine zorlamaya ugrasıyorum. Bir sey bildigimden de degil ustelik. Yani size su sistem diyemem. Benim için önemli olan öyle bir sistemin hayalini kurup kuramayacagımız. Her sey hayal etmekle baslar cünkü. Sistemin kendisini degilse de hayalini sonraki kusaklara bırakmak da hic yoktan iyi bir seydir. Birileri bana bırakmıs, ne iyi etmis. Her ne kadar 25inden sonra dank ettiyse de.

Kendi emegimde kendisine ait bir parayla olculen deger goremedim hic bir zaman. Degeri oyle goremiyorum. 

Bunun sacma olmadıgı iddiasında mısınız? Pardon herkes böyle görüyor zaten. Bana sacma geliyor sadece.

Onun icin ulasabildigim yerlerde emegim bes para etmedigi zamanlarda da haksizliga ugramis gibi hissetmiyorum kendimi. 

Belki de hedeflediginiz minimal seviyeyi tutturabildiğiniz içindir. (Yada başka türlüsünün mümkün olabileceğine ihtimal vermediğiniz için.) Ama haksızlıga ugradıgını hisseden cok fazla kisiyi uzaktan tanıyorum. (Bir kısmını yakından). Bana enteresan gelen bu kişilerin silme sag görüşlü olması, sendika lafını duyunca da tüyleri ürperen/irkilen kişiler olması. Türkiye de sag sol algılanısında bir carpıklık var. Sol olmaması yüzünden diye düsünüyorum.

Butun evler yeni boyanmis ama ben elimde boya firca calismaya hazirim, eee? Yahut ben 10 lira diyorum, 1.3 milyar Cinli'nin bir kismi bes kurus bes kurus diye bagiriyor. Simdi benim hakkim ne? Evi boyatacak olanin bana 10 lira vermek gibi bir ahlaki mecburiyeti mi var? 

Piyasayı acık noktaları bulup köseyi dönebileceğimiz bir oyun gibi algılamak, kendini zeki hissedenler için sisteme sahip çıkmayı destekleyen bir argüman, evet. Ne 1.3 milyar Cinli yasadıklarını hakediyor bana sorarsanız, ne boyacı. (Bu arada istanbulda boyacılar fena kazanmıyor gibi geliyor bana. Elimden gelse haftasonları yapmayı düsünmedim degil. Sorunları işin mevsimlik olusu olabilir. bir de boya tiner solumak). Anlayamadıgım ne demeye calıstıgınız, '1.3 milyar Cinli sürünüyor; boyacı da sürünsün, su da sürünsün, bu da sürünsün' mü?

Varsa, o zaman Cinliye boyatip kalan 9.95'i verse de hic yorulmasam?

O dediginiz zaten oluyor. Bir isi alıp daha ucuza yapana paslamak. Outsourcing deniyor ona. Mesela devlet ihalelerine referansları olan bos firmalar girip alıyor. Referansı olmayan firmalara fason is yaptırıyorlar. Yeni referans da o bos olan firmaya gidiyor. Aziz Yıldırım filan böyle bir örnektir.

Neyse vakit az. Belki de ilgilenen olmadıgına göre bu benim yaptıgım ukalalıktır. Sorulanlara da cevap veremeyeceksem (genellikle zamandan dolayı) bu konulara hic girmemem daha iyi olacak galiba.

Yine de insan dayanamayıp bir iki laf ediyor.

Konunun baslangıcına dönüp son bir çift laf etmek istiyorum. Kapalı yazılım yapıp satmanın(ki ben de bundan para kazanıyorum) bu sistem içinde ahlaksızca bulmuyorum. Sistem alan razı satan razı modeline göre isliyor madem. Ben sistemi kökten ahlaksızca buldugum için kapalı yazılımın ahlakı beni o kadar enterese etmiyor.

Evet fahiselik diye bir sey de var. Alan razı. Satan razı.

0
bm
Çalışan kimsenin nasıl aç kalmayacagına kafa yormak da farklı bir yaklasımdır belki.

Bunu biliyoruz duz cevap vermek gerekirse, bulabilirse ac birakmayacak kadar para eden bir is yapsin? Piyasa her zaman bu imkani vermeyebiliyor, verdiyse de beklentiler bunu kabul edilmez hale getiriyor, 'ac kalmamak' tek amac olmayabiliyor, insanlar aile sahibi olup ustelerine ek sorumluluk alabiliyorlar tabii. Ben serbest duzenlerin bireylere sadece calisma degil yardimlasma konusunda cok daha fazla sorumluluk getirdigini dusunuyorum, aslinda. Ayrildigimiz nokta belki yardimlasmanin geregi veya erdemi ile ilgili degil zaten.

{demisim ki: Kendi emegimde kendisine ait bir parayla olculen deger goremedim hic bir zaman. Degeri oyle goremiyorum.)
Bunun sacma olmadıgı iddiasında mısınız?

Iddia cok iddiali olur(!), ama bilerek sacma oldugunu dusundugum birseyi soylemiyorum. Emegin harcandigi sartlari goz onune almadan kendisine nasil bir deger bicilir bilemiyorum. En nihayet uretimin nihai amaci tuketim/kullanim, dolayisiyla fiyatlandirmada alicinin rizasini etkileyen diger diger faktorleri isin icinden nasil cikartiriz bunu bilemiyorum.

Burada konu olmustu, bunu RMS/GNU'ya baglayayim. GNU Manifesto'da bile emegin yonlendirilmesini fiyatlandirma/fonlamayi emegin dogurdugunu tuketenlere yonlendirtecek bi mekanizma onerililiyor. Acik/kapali konusu burada konusulurken hep fiziki mulkiyet veya gelir dagilimi isin icine giriyor ama, bu isleri akim haline getirenler bilgi paylasimindaki emegin bedellendirilmesini bile (isin icine devleti soksalar da) nihai tuketiciye baglamanin yollarini dusunmusler. Bence hepimizin aklini karistiran bize rahatsizlik veren fakirlik imkansizlik caresizlik vs. seylerin uretimi yonlendiren ve kaynaklari uretime kanalize eden metodlardan farkli dusunulememesi.

Belki de hedeflediginiz minimal seviyeyi tutturabildiğiniz içindir. (Yada başka türlüsünün mümkün olabileceğine ihtimal vermediğiniz için.)

Hedefledigimden cok, rahatsiz etmeyen minimal seviyenin ustu diyelim. Yahut hedefimi davranisimdan gorebildigim kadariyla oyle tesbit edebiliyorum. Belki biraz alternatifimsi ve ucuz yasayabildigimdendir. Bir de bekar ve ucuz yasamaktan pek rahatsiz olmayan birisinin (ustelik yurt disinda calisip) para biriktirmesi, aile sahibi cocuklarina para yetistirmek durumunda olan birinin biriktirmesinden cok daha kolay. Ben bircok bakimdan iyi bir ornek degilim.

Piyasayı acık noktaları bulup köseyi dönebileceğimiz bir oyun gibi algılamak, kendini zeki hissedenler için sisteme sahip çıkmayı destekleyen bir argüman, evet. Ne 1.3 milyar Cinli yasadıklarını hakediyor bana sorarsanız, ne boyacı.

Ama bunun evini boyatacak insanin karariyla alakasi yok. Alt tarafi hizmet almak istiyor adam. Acik nokta bulup koseyi donmek degil bes kurusa alabilecegine on lira vermemek -- onundeki sartlari degerlendirip en iyi gozuken karari vermek sadece. Bu konuda anlasiyoruz anladigim kadariyla. Benim Cinlileri ortaya surmemin sebebi, uzun sure bildigimiz ekonominin disindayken bir anda ona dahil olup dengeleri degistirmeleri. Yeni bir kita kesfedilmis ve icinde insanlar varmis gibi dusunebiliriz. O acidan bakinca bu insanlari evvelce somurmus olmamiz mumkun degil, istesek de onlarla ekonomik munasabet icine giremiyorduk. Fakirlikleri (ki o da bizim algilamamizla) daha zengin olanlarin eseri degil. Varlik ve konforda esitlik haktir diye dusunursek o sinir acildigi anda bir hak hasil olup varligimizi paylasmamiz gerekirdi. Degil mi? Yani tanimadigimiz insanlarin bir anda ortaya cikmasi dun hakkimiz oldugunu dusundugumuz ve edinmis oldugumuz varligi bugun haksizlik haline getirecekti. Pek akla yakin degil eger ne miktar olusa olsun varliga 'sahip' olabiliyorsak. Verebilir miyiz? Veririz tabii, o farkli. Ama bir muhasebe yapip vermemizin sebebini onlardan _almis_ olmamiza baglamamiz degil ekonomik hesabin/faaliyetin disinda sebep ve gudulerden dolayi veririz.
(Tabii isimdi o ornekte piyasa dengelerini bozup emek fiyatlarini suratle degistiren gelir yapisini bozan birseyden bahsedip varlik yapisini degistirmesinin yavas olmasini makul gosterdim. Bunun uzerinden de cok konusulabilir. Evvelce somurmus olmamamamiz, da simdi ekonominin icine girince bize gore ucuza calisma arzularinin istenirse 'somurme' olarak nitelenebilecegi gercegini degistirmiyor. Ama o zaman soru ayni: hangi fiyata calisirsa somurulmuyor? Nerede bunun tarifesi?)

O dediginiz zaten oluyor. Bir isi alıp daha ucuza yapana paslamak. Outsourcing deniyor ona. Mesela devlet ihalelerine referansları olan bos firmalar girip alıyor. Referansı olmayan firmalara fason is yaptırıyorlar. Yeni referans da o bos olan firmaya gidiyor.

Devlet ihalesi zaten pek piyasa mekanizmalarina tabi birsey degil bence. Esas itibariyle sorumululugu ustune alanin sadece ondan dolayi kazanmasi bene yanlis gelmiyor, ama oralarda daha cetrefilli isler de olabilir. Al kardesim ayni miktarda teminat mektubum, ayni teknik sartnameyi tatmin edecek, ayni muyyidelere sahip anlasmayi imzalayacak bir firmayim denebildigi durumlarda bunda bir yanlis gormuyorum ben. Denemiyorsa, yani makul olmayan bir tercih yapiliyorsa durum farkli. Orada ek rant batamayan ve muazzam borc bulabilen bir kurumun oldukca denetimsiz bir sekilde at oynatabilmesinden geliyor bence. Rakamlara bakarsaniz bu sekilde hareket eden bir kurumun zaten batmis oldugunu devletlik ozelligi olmasaydi ortadan cokan kaybolmus olacagini goreceksiniz.

Konunun baslangıcına dönüp son bir çift laf etmek istiyorum. Kapalı yazılım yapıp satmanın(ki ben de bundan para kazanıyorum) bu sistem içinde ahlaksızca bulmuyorum. Sistem alan razı satan razı modeline göre isliyor madem. Ben sistemi kökten ahlaksızca buldugum için kapalı yazılımın ahlakı beni o kadar enterese etmiyor.
Evet fahiselik diye bir sey de var. Alan razı. Satan razı.

Heh. Tam da aklima o gelmisti. Evet, var. Uyusturucu ticareti de var. Eger duz anlaminda ozgurluk acisindan bakarsaniz buna yapabileceginiz birsey yok, acliktan fahiselik yapani doyurdugunuz zaman vicdanlari rahatsiz edeni azaltabiliyorsunuz belki ama sinif atlamak vs. icin yapilan fahiselik devam ediyor. Iyice ugrasirsaniz bu sefer ne fahiseliktir, 'imkanli' adam veya kadinla yatmak (hatta evlenmek) fuhus mudur filana variyor (sinif atlamayi maddiyati cikartsaniz da bu sefer baska cikarlar var yani para maddiyat yok deyince is bitmiyor). Ayni problemler seriat duzeni taraftari arkadaslarla konusurken de cikiyor. Faiz yasaktan baslayip. hangi ticari sozlesmelerin yapilmasina engel olunacagini konusur hale geliyorsunuz. Iki durumda da prensipli yaklasmaya kalktiginizda muazzam baskici duzenler cikiyor bence. Boyle olmasi sart mi bilmem, ama cinsel veya ticari bir munasebetin ince ince arastirilip filanca prensibi ihlal mi ediyor diye kararini siddet kullanarak uygulatan ucuncu sahislar tarafindan engellenebilmesi de bana pek hos gelen birsey degil.

Vakit sIkIntInizI anliyorum. Alt tarafi kiraathane sohbeti bu, herhangi bir zorunluluk yok.

0
darkhunter
FLAME GIBI OLMASıN AMA:

Yazdığım şeyi bir kez daha okumanızı önereceğim. Benimle aynı fikirde olmayanların tecrubesiz olduğu gibi bir saçmalığı nerden çıkardınız bilmiyorum.

Özetlemem gerekirse, insanların tecrube kazandıkça yada yaşlandıkça kesin yargılar vermek konusundan (eğer aptal değillerse) uzak kalmayı yeğlediklerini (hele ki konular böyle metaforlarsa) belirtmek istemiştim. Burada kimsenin üstüne alınmasına gerek yok, benimle aynı fikirde değilseniz sizin de bir bildiğiniz vardır muhakkak, dinlerim.

Konu M. Barlas'a kadar uzandı ama toparlamak gerekirse:

*Bence sosyolojik olguların tümevarım yoluyla değerlendirilmesi hatalı bir yaklaşım olur. Bugün milyonlarca insan kapalı kaynak yazılımlar geliştiriyorlar. Dünya bir yana, ben çevremdekilerin "ahlaksız" bir tavır içinde olduklarını sanmıyorum.

Ben yazdığım şeylerin kaynak kodlarını da ürünle beraber teslim ederim, böylesi benim açımdan daha makul. Ama benim şartlarımı taşımayan geliştirme ortamları kapitalin en önemli çarklarını döndürüyor şu an. Bilgiyi paylaşmanın güzelliği bir yana...

Şimdi kimse atıp tutmasın bütün yazılım ekonomisi kaynağı tamamen açmalı diye. Öyle durumlar doğar ki ağzınız açık kalır. Çöken herşeyden önce yazılım ekonomisi olur.

Ama önce şunu anlayın, ben bütün dünyanın açık kaynak kullanması gerektiğini düşünüyorum, bunun için çaba harcıyorum. Ama biri bana bu sistemin tüm yazılım sektörünü -bir anda- çevreleyeceğini yada çevrelemesi gerektiğini söylerse ve de tüm talepleri karşılayacağını bilmem neremle gülerim... Yada kapalı kod sisteminin "ahlaksızlık" olduğunu söylerse anca "Tecrubesizsin be gülüm" derim :)

Bende bir gazoz istiyorum.
0
FZ
Benim kafam karıştı.

Neye ürün diyoruz?

Neye bilgi diyoruz?

Lütfen önce cevap vermek isteyen bunlara cevap versin.

Eğer AutoCAD ya da ANSYS ürün değildir diyorsanız bunu bana açıklayın.

Eğer üründür diyorsanız o zaman AutoCAD ve ANSYS yazılımlarını geliştirmiş ve satmış ve para kazanmış ve para kazanmaya devam eden insanların "kötü ahlaklı" oluşları üzerine net bir açıklama yapın.

Bir araba tamircisi, bir ayakkabı tamircisi, bir xxxxxx ustası sizin bir probleminizi çözdüğünde yani yılların birikimini, deneyimini ve teknik ustalığını kullanıp size yol gösterdiğinde ya da bir cihazınızı tamir ettiğinde yani sizin bir işinizi çözüp yardımcı olduğunda ve karşılığında da bir para istediğinde bu kötü ahlaklı olmak mıdır, bunu da ele alalım mesela. O teknik uzmanlığa sahip xxxxx ustası söz gelimi yaptığı işler için 100000000000 YTL talep ediyorsa ama ona yakın beceride ustaların da işin içine girmesi ile istenen bedeller düşüyor ve 100 YTL civarında belli bir dengeye (belli bir dönem için) ulaşıyorsa, şimdi burada bir kötü ahlak durumu mu vardır? (Bir başka soru, xxxxx ustası bir şey keşfetti ise ama bunu henüz kimse keşfetmedi ise, yani adam tekel konumuna geçmişse bu farklı bir durum mudur, burada iyi ahlaklı davranmak neyi gerektirir, özgürlük düsturumuz, düsturunuz neyi emreder?)

Yok eğer içinde bulunduğumuz ya da büyük ekonomilerin bulunduğu kapitalist düzen ise derdimiz, o zaman bence hiç yazılım konusuna girmeyelim en genel anlamda insanların emekleri hakkında kimin nasıl söz sahibi olabileceğini, vs. bunu tartışalım (tartışacak mıyız o ayrı, binlerce yılın soruları, yüzlerce yılın politik kavgaları, derin felsefe, ekonomi ve ahlak meseleleri...). Bu arada ben de bir bitki çayı alayım! (Yerli olsun, elin kapitalistine para kazandırmayayım, yerli kapitaliste kazandırayım :-P)
0
darkhunter
"Bilgi" ve "Ürün" kavramlarını ben sözlük anlamlarıyla kullanıyorum. Bu bağlamda, basit düşününce benim pek kafam karışmıyor artık.
0
FZ
"Basit" düşünmeyelim, detaylı düşünelim. O kadar basit olsa idi, "bilgi", "ürün" tartışması yapıyor olmazdık. Birileri geliyor ve "bilgi herkese açık olmalıdır" diyor, ben de soruyorum AutoCAD, ANSYS gibi yazılımlar "bilgi" midir, "ürün" müdür? Bunları geliştirmiş olan kişilerin bunlar üzerindeki haklarına kim karar verecek? Geliştiren ya da bir şekilde bunlara sahip olmuş olan insanların bu "şey"lerin üzerinde yasalar çerçevesinde istediklerini yapması "kötü ahlaklı" olmak mıdır? (Yasalara uymak zorunlu olarak iyi ahlaklı olmaktır demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın).

Stallman'a göre mesela, yazılım bir tür yemek reçetesi gibi bir şey ve isteyen istediği reçeteyi arkadaşı ile filan paylaşır. Bu, doğru bir benzetme mi? Birebir karmaşık yazılımlara (ürünlere?) uygulanabilir mi?

Anlamaya çalıştığım şey şu: Açık kodlu, BSDli, GPLli ürünleri geliştirenlere minnettarım, saygı duyuyorum, ne bileyim çok daha öncesinde TeX'i geliştiren üstad Donald E. Knuth'a da çok büyük minnettim, saygı borcum var. İyi ki varlar diyorum o insanlar için, öte yandan birisi gelip bana, "çok acayip program yazdım, çok güzel iş güç yapıyor, istersen sana 1000$ bedele satarım, başkalarına da satarım ve ancak benim izin verdiğim koşullarda kullanabilirsiniz" dediğinde bu bana "kötü ahlaklı" olmak gibi gelmiyor bu ekonomik düzen içinde. Tabii ben mümkünse o fiyatın düşmesi, daha doğrusu rekabetin oluşabilmesi için olabilecek şeyleri desteklerim, o adam tekel olmasın mümkünse filan ama "ahlaksızlık"? Adama gidip, bak sen ahlaksızsın çünkü bu yaptığın aslında bir tür tariftir, reçetedir, yemek tarifi gibi bir şeydir, insanlığın ortak malıdır, bilgi birikimidir, elekronik diye bir şey olmasa idi, Shannon olmasa idi, bilgisayar olmasa idi, ilk asseblerları, ilk derleyicileri yazan adamlar olmasa idi sen rüyanda görürdün bu teknolojiyi, bak borçlusun o adamlara, onlar öldü gitti ama sen işte bu borcundan ötürü onlara ödeyemezsen bile o bilgilerden faydalandığın için kimseden de 5 kuruş isteme hakkınsa sahip değilsin... mi demeliyim? Benzer argümanı bir ayakkabı, TV ya da araba tamircisine karşı uygulayabilir miyim? Karşımdaki de bana, evet bilgi açık zaten, benim yaptığım her şeyi mevcut matematik, fizik, elektronik, algoritma bilgilerinden yola çıkarak ve yeterince çaba sarf edip kafa çalıştırarak sen de yapabilirsin, bunu da engelleyen yok, buyur istersen çalışmaya başla, hadi bana eyvallah madem ürünümü satın almak istemiyorsun derse o zaman yine "ahlaksızlık" etmiş olur mu? Bu duruma ne denir?
0
darkhunter
ANSYS ve AUTOCAD bilginin yaratısı olan birer ürün bence...

Şu ahlak mevzusuna geri dönersek. Yukarıda da belirttim bazılarımız rüyaya yatıyoruz ta ki dış dünyayla "iş ilişkisi kurmaya" zorlanana kadar.

Kapalı yazılıma, bunu satmaya ahlaksızlık demek o kadar kolay değil. Yine söylüyorum, yeri geldiğinde tekrar tekrar söylerim : Bunu böyle nitelemek tecrubesizlikten öte birşey değildir. Bunu böyle nitelememin bir nedenide kesin yargı koyma arzusu... Şimdi biri çıksa ve dese ki: "Kapalı yazılım kullanan ahlaklıdır." Ona da aynı yakıştırmayı yaparım, hiç şüpheniz olmasın.

Reçete konusu bir yana, bilgisayar dünyasının "miraslara" borçlu olduğu çok şey var. Özgür ve açık kaynak hepimizin temennisi ama saçmalamadan, provake etmeden...

Sonra bu da bir yana, hadi ekonomik dengenin çökmesine de çözüm buldunuz bunu da bir yana alalım; peki ya özgürlük?

İnsanlara: "Kaynağını açacaksın! Özgür olacaksın! Bunu ücretsiz dağatacaksın! Yoksa Ahlaksızsın!" derseniz, bunu böyle yaparsanız, insanların özgürlüklerini kısıtlamış olmaz mısınız?

0
bm
Bence guzel bu soru, isin icinde kanun lafi gecti simdi vektim ancak ona biraz bulasmaya yetiyor. Once kanun duzeni her yerde farkli onu hatirlatip biraz bildigim ABD duzenini ana hatlarini vermeye calisayim. Bunun kitap/yazili eser, patent baglaminda adina 'fikri mulkiyet' denmesine ragmen aslinda mulkiyet degil imtiyaz olarak tarif ediliyor. Kisitli sure (ama uzaya uzaya bir hal oldu o ayri). Patent de oyle, o da kisitli sure. Ticari marka oyle degil ama onu da korumazsaniz kontrolunu kaybediyorsunuz. Yazilim biraz degisik, dogrudan telif hakki yerine karsilikli anlasma (lisans) da soz konusu. Yemek tarifinde (metodda, anlatimda degil) koruma yok. Patent verilmemis diger metod tariflerinde de yok. Tekrar altini ciziyorum, karsilikli sozlesme disindaki dayanak olan kanunlar da bunlari mulkiyet kavrami olarak _gormuyor_. Aslolan dogru veya yanlis uretimi (ve patent durumunda paylasimi) tesvik amaciyla verilen imtiyaz. 'Sen anlatirsan, ben seni bir sure senden ogrenenlerin rekabetinden korurum' fikri var. 'Evini nasil koruyorsam fikrini de oyle korurum' yaklasimi yok. Bu ise cikar sahipleri tarafindan buyuk propaganda katildigi icin tarih icinde isin oralarda devletin elleyemedigi 'mulkiyet' kavramina en azindan soylem bakimindan iyice kaydigini goruyoruz ama asli o degil. (Gordugum kadariyla Ingiltere'de gelisim bunlardan evvel oldugu icin daha degisik, isin icine kontrol edelim izne baglayalim sansur kolay olsun filan da karismis. Mulkiyete benzetme ticaridan ziyade ahlaki haklar icin var. Avrupa'yi hic bilmiyorum.)

Bu arada Ingiltere'de ilk telif hakki kanunu olarak kabul edilen "Statute of Anne" [1] 1710'da cikmis, ABD anayasasi devlete bu hakki[2] 1789'da veriyor. Ingiltere'ye matbaanin girisi 1400'lerin sonuna dogru, bizde Muteferrika 1727'de kuruyor. Haliyle bu gelisim bizim disimizda olunca biz ithal (simdiki durumda da AB ve WTO eliyle zorlama) yoluyla edinmisiz. Bunlari konusurken baska kulturlere ait tarihsel yuk, ve simdiki muazzam cikar hesaplarini da goz onune almaliyiz bence. Bilgi mi urun mu sorusunun bir ucu 'urun ise sahip olunabilinir'e dokundugu icin o tarih belki o acidan onemli.

[1] http://www.copyrighthistory.com/anne.html
[2] http://www.law.cornell.edu/constitution/constitution.articlei.html#section8 kanun koyucuya verilen yetki sundan ibaret: "To promote the progress of science and useful arts, by securing for limited times to authors and inventors the exclusive right to their respective writings and discoveries"
0
feran
Ben "bilgi" ve "ürün" kavramlarının hangi sözlük anlamlarıyla kullanıldığını daha da çok merak ettim. Daha doğrusu üründe o kadar sorun yok bence de "bilgi" yi açmak gerekir sanırım. "Knowledge", "Information", "Data" bunların hangisinin kastedildiğine bağlı olarak görüşlerin çok değişeceğini düşünüyorum. Yoksa bu sözcüklerin üçünün karşısında da (diğer sözcüklerin yanında) "bilgi" yazar sözlüklerde... Ama "knowledge" Türk dilinde bilgi yanısıra ilim ve irfan olarak da kullanılır, "information" bilgisayarda işlenecek verilerin toplamı olarak da belirtilir sözlüklerde, "data" için ise bilgi yanısıra veri sözcüğünü kullanmak daha yaygındır.
0
darkhunter
Benim tavsiyem Türkçe-İngilizce sözlüğün yanı sıra bir de "Genel Türkçe Sözlük" (http://www.tdk.gov.tr/) kullanın. Bakın o zaman bir problem kalıyor mu :) Bilgi ve ürün sözcüklerinin "Türkçe" karşılıklarıdır/anlamlarıdır söz konusu olan, derme çatma ingilizce karşılıklar değil...
0
feran
Belirttiğim Türkçe karşılıkların "derme çatma" olduğu konusundaki "yorumunuz" kaynağınız ve referanslarınızı çok merak ettim doğrusu. Ben de kaynak gösterebilirim ama bu kadar "iddialı" ve tekyanlı bir karişı çıkış ve de tarz üzerine birşey söylemeyip sadece "yeminli" çevirmenlik belgem olduğunu belirtmekle yetineceğim. Bunun anlamını da çeşitli kaynaklardan araştırabilirsiniz...
0
darkhunter
Bunu kişisel almayın, "derme çatma" olan bu terimlerin karşılıklarını bulmaya çalışırken, bütün kaşların ve gözlerin çıkartılmasıdır. "Yeminli" iştikaliniz icabı bunu iyi bilenlerden olmalısınız.

Zira tanımlamaya çalıştığınız şey üzerine bırakın yeminli tercümanları, ne profesörler gördüm birbirlerini yiyen...

Sonuç olarak öyle kolay değil bu iş, siz kolayca hallettiğinizi düşünüyorsanız "kendi çalıp kendi oynamak" deyimini aşan referanslarınız varsa bende bunu merak ettim :)

Benden referans istemişsiniz ama bu konuda fikir birliği sağlamış aklı selim insanlar tanımadığım için referans veremiyorum... Benim bildiğim kadarıyla bu tartışmalı konu için "kutsal kitap" niteliğinde gönderme yapılan bir yerel yayın yok...
0
feran
"Elbette tecrubenin getirdigi ve belki ifade edilmesi cok zor seyler var, ama ozellikle online ortamlarda ayni zeminde genci yaslisiyla sadace yazdigimiz/okudugumuzla birbirimizi bilirken diger seyleri on plana cikartmak her zaman dogru/verimli olmuyor." bm'nin yukarılarda yer alan ve aynen katıldığım bu cümlesine rağmen nasıl da "tuzağa düşüp "yeminli iştigalimden" söz etmişim hiç bana yakışmadı.
Ha bu arada -üzerinde konuşulan metin İngilizce olduğu için dümdüz bir şekilde "ürün" sorun değil ama "bilgi" sözcüğünü İngiliz dilindeki hangi sözcük karşılığında kullanıyorsunuz gibi bir soruyu anlamamakta ısrar edip konuyu dönüp dolaştırarak ve kendilerine "bilgisayarcı" (ne demekse!) (musluk tamircisi gibi bişey-sakın yanlış anlamaya çalışmayın musluk tamircilerini aşağılamak gibi birşey asla aklımın ucundan geçmez) diyenlere ve de
"Sonuç olarak öyle kolay değil bu iş, siz kolayca hallettiğinizi düşünüyorsanız "kendi çalıp kendi oynamak" deyimini aşan referanslarınız varsa bende bunu merak ettim :) " cümlesini kurabilenlere
karşı "insanın cinayetin zararlı birşey olduğunu kavraması için ille katil olması gerekmez" gibi ucuz argümanlarla yanıt verebilmek çok kolay olurdu.
Bu işin öyle kolay olmadığını belki de buralardaki "bilgisayarcı" lardan çok daha iyi bilenlerdenim. O nedenle de en basit diye nitelenebilecek sözcüklerle uğraşıp görüş belirttiğim örnekler var. Ama bu cümleniz bilgi sahibi olmadan fikir yürütmenin en tipik örneklerinden biri işte. Ne yapmalıyım yani? CV'lerimizi mi tokuşturalım!
Benim buralarda yazılanları okuyup yazmamın dümdüz bir gerçeği var; unumu eleyip eleğimi duvara asmış, (ille de merak ederseniz iki mühendis ve birkaç yabancı dile çok iyi düzeyde hakim evlat yetiştirebilme şansına sahip) son 2-3 yıldır ailevi sağlık nedenleriyle ev ve hastahane arasında sıkışıp kaldığından ve ardı ardına annesiyle babasını kaybeden, artık bilgisayar başında geçirebilecek hayli zamanı olan, zihin dinlendirmek, gençlerin nelerle uğraştığına bakmak kafa dinlemek, belki yazmakta olduğum birşeyler için malzeme toplamak, belki de eğlenmek... Ama siz yaşlarda ve iddia ettiğiniz konumlardakilerin, umarım "kendini gerçeklemek için" buralarda çok zaman geçirmenin psiko-sosyolojik nedenleri de irdelenmeye değmez mi?
Bakın bana yönelik düşüncesizce kullandığınız "kendi çalıp kendi oynamak" cümlesine karşı aynı ölçüde "edepsiz" ve "terbiyesiz" davranmaya çalıştım. Ama ne yaparsınız böyle özellikler sonradan edinilmiyor!!!
0
feran
Bir ekleme yapmam gerekiyor "bilgisayarcılara" ya da "musluk tamircilerine" karşı asla önyargım yok. Sadece "mankenlerden oyuncu olur mu, olmaz mı" tartışmalarına gönderme olsun diye yzadım. Bu konuda da "hem alaylı-hem de mekteplilere" -duruma göre-saygım vardır.
0
darkhunter
"Sonuç olarak öyle kolay değil bu iş, siz kolayca hallettiğinizi düşünüyorsanız "kendi çalıp kendi oynamak" deyimini aşan referanslarınız varsa bende bunu merak ettim :) "

Valla düşünmeden edemedim, acaba ikimiz tv deki bir tartışma programında katılsaydık, konu bu şekilde gelişseydi ve ben sizin yüzünüze karşı, kendi jest ve mimiklerimi kullanarak, "kendi çalıp kendi oynamak" değimini aşan referanslarınız var mı?" deseydim, bu kadar alınır mıydınız merak ettim... Ya da günlük bir konuşmada... Herneyse...

Tartıştığımız konu hakkında fikirlerimi koruyorum. "Doğuştan terbiyesiz" biri olmama rağmen, sizi konu hakkında bir "sonsöz" yazmaya itecek kadar yıprattığım için affedin... Doğrusu, algıladığınız anlamda vurgulamıyorum yazdığım cümleleri.
0
FZ
"Derme çatma" karşılık ne demek?

Burada bahsettiğimiz kavramlar doğrudan bu topraklardan, bu kültürden çıkma şeyler değil. Ne özgür yazılım, ne telif hakkı, vs. Bu yüzden kavramlardan, sözcüklerden bahsederken başka büyük kültürlerin, özellikle de tartıştığımız bazı kavramlar üzerinde hukuk, tartışma, vs.yi birkaç yüzyıl öncesinden geliştirmeye başlamış kültürlerin dillerinde neyin nasıl algılandığını, ayrıştırıldığını bilmek fena olmaz diye düşünüyorum. Bir dili diğerine dayatmak anlamında değil, başka dile dair bilgileri de işin içine katarak düşünceyi genişletmek ve derinletmek anlamında.

Bu arada yıllarca gazetecilik ve çevirmenlik yapmış Ferhan Hanım'a da FM'ye katkıda bulunduğu ve renk kattığı için teşekkür ederim. Dilerim işi doğrudan "bilgisayarcılık" olmayan, program filan yazmayan insanlar buraya gelmeye ve tartışmalara katılmaya devam ederler.
0
darkhunter
Ben mi anlatamıyorum acaba... Karşılık vermek diyorsunuz e zaten türkçe karşılığı var bunun, yerel anlamlar içeren. "Bilgi" ve "Ürün" söz konusu olan, bunların sözlük anlamı yok mu? Varsa, yetmiyor mu? Neyi, nasıl, niçin karşılıyorsunuz; gerçekten faydalanmaya gerek var mı bu anlamda diğer büyük kültürlerden? "Bilgi" ve "Ürün" ingilizce kökenli kelimeler de ben mi uzaydan geldim anlamadım ama...
0
feran

Teşekküre gerek yok ben buralara bakarak hala pek çok şey öğrenmeye çalışıyorum, yani teşekkür benim borcum. Ama bilgisayarcılıktan anlamadığımı her fırsatta da belirttiğimi sanıyorum. Sözcüklere takılmak benim işim. Burada da "çeşitlendirmek" için küçük hatırlatmalarda bulunmaya çalıştım. Oysa özgün metne şöylece bir bakınca adamların basbayaa üründen sözettikleri (işte bunu anlayabilmek için bilgisayarcı olmam değil metin ve satır aralarını okuyup anlayabilme konusundaki deneyimim ve dilbilgim yetiyor) anlaşılıyor. Şimdi bu konuya itiraz edebilirsiniz yanlış da anlamış olduğum söylenebilir konuyu bilmediğim için yani bilgisayarcı olmadığım için bu konudaki yabancı dildeki bir metni bir bilgisayarcı kadar anlayamayacağım da öne sürülebilir (önceden olduğu gibi) . Ama ben buradaki genel görüşlerin de teknolojiden çok satış ve pazarlama tekniğine yönelik olduğunu anlıyorum. Konuyu böyle irdeleyip çeşitlendirmek bence daha yararlı olanı... Tıpkı bu platformdaki "bilgisayarcıların" ekonomi, siyaset, medya üzerine söz söyleyebildikleri gibi. Söylediklerimim "mutlak gerçek" olduğu iddiasında değilim. Dediğim gibi "çeşitlendirmek" adına sohbete katkı. Bilgisayarcı olmamam yanısıra bir özelliğim de sohbete katılanlar arasında belki de tek "gerçek" dinazor ve de..kadın olmam. Ben çay istemem, bir bardak kırmızı şarap alayım lütfen:)
0
FZ
Burada karşımıza çıkan alışık olduğumuz bir problem: Bir dilde pek çok kavramı tek bir sözcük bağlama göre gösterirken, başka bir dilde öyle bağlamla filan uğraşamayız açık açık söyleriz diyen insanlar pek çok farklı sözcük kullanıyorlar.

En sevdiğim örnek: "çekirdek". Şimdi bu siteyi takip eden bilgisayarcıların kafasında yanan ilk ampul, akıllarına gelen ilk anlam işletim sistemi çekirdeğidir. Bununla birlikte biliyoruz ki "çekirdek" sözcüğü çok farklı anlamları "taşıyabilir" ve biz bunu bağlamdan çıkarmaya çalışırız. Bir de İngiliz diline bakalım:

core: çekirdek
nucleus: çekirdek
kernel: çekirdek
seed: çekirdek
bean: çekirdek

Buyrun buradan yakın. Meyvenin çekirdeği, atomun çekirdeği, işletim sisteminin çekirdeği, çekirdek aile... uzuyor gidiyor. Gördüğüm kadarı ile İngiliz dilinin kullananlar da yeterince ayrıştırma yapamamışlar aslında, bir de matematikte kullanılan "çekirdek" var, ona da "kernel" diyorlar ama bunu "operating system kernel" gibi tamamen alakasız bir şeyden ayrıştırmayı düşünmemişler!

Bağlamdan çıkarmak yani işlem gücüne önem vermek mi daha iyi yoksa "her farklı şeyin adını bir koyalım hele" tavrı mı daha iyi bilmiyorum, bir şekilde kafayı gözü yara yara anlaşıyor ya da en azından anlaştığımızı sanıyoruz. Kesin konuşabilmek içinse hala yeterli bilgimiz ("wisdom", "knowledge", "information" ve "data" anlamlarında - anadilim Türkçe ve tüm bu anlamları kast ettim bu bağlamda, hadi bakalım!) olmadığını düşünüyorum (ve derin bir tefekküre dalıyorum :)

Not: Nereden nereye geldik yahu! Bir nevi "process" "fork" etti, adeta birbirinden bağımsızmış gibi çalışan "thread"ler oluştu, inşallah uçları bir yerlerde birleşir bu "thread"lerin (sahi, "iplik" ya da "iplikçik" deyince neden gülüyor insanlar?).
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

En sinsi bilgisayar solucanı

pulsar

Bilgisayar virüsleri insanların kendilerini aktif hale getirmesi için bin bir türlü numaraya başvurdu, ancak son olarak yayılan bir virüs sinsilik konusunda öncekilere göre daha iddialı gözüküyor. Hard ya da Symantec virüsü olarak bilinen yeni solucan, kendisini bir anti-virüs uyarısı olarak ‘gizliyor’.

Microsoft ve C++ İle C# Dillerinin Geleceği

FZ

Geçen Perşembe günü duyurulan Tablet PC ürünü için New York'a giden Bill Gates Washington eyaletine döndü ve C++ ile C# dillerinin geleceğine dair bir brifingi yazılım geliştiricilere, bilgisayar bilimcilere ve öğrencilere sundu.

ACM (Association for Computing Machinery) kurumunun 17. yıllık Nesneye Yönelik Programlama, Sistemler, Diller ve Uygulamalar (OOPSLA) konferansında söz alan Gates Microsoft Visual C# .NET ve Visual C++ .NET ilgili gelecek vizyonunu koydu ve yazılım geliştirme ekiplerinin ürün ürün problemlerini hızlı şekilde tespit etmelerini sağlayacak olan bir yazılım test etme sistemini tanıttı.

Microsoft, Linux Vakfı'na katıldı

butch

.net kaynak kodlarının açılması, Linux için SQL Server duyurusu haberlerini hazmetmeye çalışırken asıl bomba haber bugün geldi. Microsoft, Linux Vakfı'na Platinum üye olarak katıldı.

Bundan 15 yıl kadar önce Linux'u kanser olarak tanımlayan Microsoft, şimdi "Bugünün Microsoft'u en büyük açık kaynak katkıcılarından" sözleri eşliğinde Linux Vakfı'na katılıyor.

Bilişim...

Microsoft Süperbilgisayar dünyasına giriyor

tongucyumruk

News.com'ta yayınlanan habere göre Microsoft şimdi de dağıtık sistemler ve süperbilgisayarlar piyasasına girmeye hazırlanıyor. Şu an Linux'un baskın olduğu alanlardan biri olan süperbilgisayar sistemlerinde Windows'un ne kadar tutunabileceği ise merak konusu.

Son olarak News.com'daki haberin orjinal metninden bir alıntı:

Microsoft hopes that its new Windows version will make it easy to manage clusters and to develop software for them. It also promises "a secure...platform with high performance and low total cost of ownership."

Micros~1 yok olma tarihi

KiPSOFT_

Belkide çoğumuzun istediği olayın tarihini birkaç fütürist bilimci bulmuş ve yayınlamışlar.

"Avustralyalı 'gelecek bilimciler' Richard Watson ve Ross Dawson, 2050 yılına kadar yok olması muhtemel 'şey'leri gösteren bir çizelge hazırladı. Buna göre, gelecek yıl kül tablası, 2016'da ise bilgisayar fareleri ve emeklilik tarihe karışacak. Bu tahminlerin gerçekleşmesi zor gibi görünebilir ama onlar "Lütfen bu çizelgede kusur aramayın" diyor."