Hayatın içindeki matematik

0
FZ
Gün geçmiyor ki "imkansız"ı mümkün kıldığını iddia eden bir haberle karşılaşmayalım sayın fazlamesai.net okuyucuları!

ZeoSync şirketi, tesadüfi bir veri setini (random data) yaklaşık 1:100 oranında sıkıştırabilen bir algoritma geliştirdiğini iddia ediyor.

Daha düz bir dille söylemek gerekirse adamlar diyorlar ki: Verin bize 100 MB büyüklüğünde herhangi bir dosya, bizim yazılım bunu evirip çevirip 1 MB boyuna indirsin, sonra silin 100 MB olan dosyanızı, canınız isteyince bizim algoritmaya sokun 1 MB, aynen 100 MB büyüklüğündeki orjinal dosyanızı size anında geri versin!

Kendi yorumlarıma geçmeden önce şirketin duyurusu ile ilgili kriptografi üstadı Bruce Schneier'in yorumlarına yer veren şu güzel makaleye bir göz atmanızı isterim.
Şimdi, yani bu şirketin işbirliği yaptığı Harvard Üniversitesi, Stanford Üniversitesi ve Moskova Devlet Üniversitesi matematikçilerine saygım büyüktür ama gene de insan kıllanmadan edemiyor. Yani şimdi eğer bu adamların iddiası doğru ise o zaman 50 yıl önce temel bilgi işlem teorisini ortaya koymuş Claude Shannon amcamızın dediklerini epey bir gözden geçirmemiz, rot balans ayarı çekmemiz gerekecek. Üstelik bu da yetmeyecek çünkü tesadüfi veri kavramını da değiştirmemiz gerekecek, neden derseniz, yani eğer bir veri yığınını 100 kez sıkıştırabiliyorsanız, adama sorarlar bunun neresi tesadüfi diye! Kaldı ki şirket şimdiye dek algoritmasını çok küçük (!) bit dizileri üzerinde denediğini ve henüz ciddi bir uygulama testi yapmadığını söylüyor.

Şu andaki sıkıştırma teknolojilerinin kabaca 1:10 oranında yani 10 kat sıkıştırma yapabildiklerini göz önünde bulundurursak bu iddianın ciddiyeti (yoksa vehameti mi demeliyim?) ortada.

Tutucu adam profili çizmek istemem, şu var ki, eğer herhangi bir matematiksel fonksiyonu, mevcut donanımla en az 10 kat hızlandırabiliyorsanız buna illa ki binlerce uygulama alanı bulunur (bakınız hızlı Fourier dönüşümü, FFT).

Gene de ben olsam, söz konusu şirketin hisselerinden satın almak için acele etmez ve biraz bilgisayar bilimi kitaplarını karıştırırdım ;-)

Görüşler

0
omniheurist
En son belirttiğin düşünceye kesinlikle katılıyorum. Eğer random bir bit dizisini ortalama 100 kat sıkıştırabiliyorlarsa sıkıştırılmış bit dizisini de sıkıştırabilirler demektir!. Bu da olayın daha çok vehametini ortaya koyuyor gibi. Ayrıca sayfanın sonuna küçük puntoyla eklenmiş kısımda çok ilginç doğrusu :)

This press release may contain forward-looking statements. Investors are cautioned that such forward-looking statements involve risks and uncertainties, including, without limitation, financing, completion of technology development, product demand, competition, and other risks and uncertainties.

0
anonim
Merhaba
Zaten yazı kendisiylede çelişmiyormu.
Random bir data 1/100 oranına erişiyorsa yeni data da random dur ve bu da 1/100 oranına gelebilir.
Bu benim aklıma ortaokuldayken ilk defa arj programını kullandığımızda düştüğümüz hayret ve hemen bunu geliştirip cok daha iyi bir sıkıştırma olan copy a1.arj + a2.arj /b (iki arjlı dosyayı birlestirme) ve bunları tekrar arjlama ile yarıyarıya düşürebilme imkanını denemiştik. Tabiki sonuç hüsran oldu dosya boyutu %0.5 kadar büyümüştü...
0
anonim
yeni data random değildir aslında pek, basbayağı modifiye olmuş datadır. adamın randomdan kastı sanırım şu; kimi data vardır cillop gibi sıkışmaya müsaittir (1:1000 mertebelerinden bahsediyorum), kimisi vardır hiç sıkışmaz. ama adam her türden data sıkıştırma denemelerim sonucunda ortalamada 1/100''e ulaştım diyor, doğrudur yalandır o ayrı konu.
0
FZ
Ulaştım demiyor, ulaşacağım diyor. Dedim ya konuya balıklama para yatıracak yatırımcılara dikkatli olmalarını önerirdim ;-)
0
anonim
yanlış hatırlamıyorsam adamlarda sıkıştırbildikleri bir data'nın sıkıştırılmış halini tekrar sıkıştırbaileceklerini iddia ediyorlardı ama tam hatırlamıyorum. Yanlış olabilir.
0
FZ
E ama olmaz ki, bu gidişe bir dur demek lazım, sıkıştır, sıkıştır, nereye kadar? Patlamaz mı bir noktadan sonra? Bu yetmezmiş gibi okullardaki 'Coding Theory' ders müfredatını da gözden geçirmek gerekmez mi? Al başına belayı, bir sürü iş çıkar! :)
0
anonim
Aklima lisede yazdigim SIKISTIRma programi geldi. 1/100 oraninda SIKIStirabiliyordum... Ama acamiyordum.. o ayri...
(Sonra bilgi kaybinin ne oldugunu ogrendim) :)
0
FZ
Adamların iddia ettiği kayıpsız (yani 'lossless') sıkıştırma. Yani diyorlar ki sıkıp suyunu çıkarcaz! Sonra suyunu içip kendisini elde edebileceğiz :)
0
FZ
Herhalde bu algoritmayı üst üste 10 kere uygularsak elimizde kala kala aşağıdaki bit yığını kalacak:

10

:)
0
anonim
İyi de pratikte elimizdeki datalar random değildir ki genelde. Yarı düzenlidir. Mesela herhangi bir geyik random sayı oluşturma algoritması ile oluşturulmuş random sayılar dizisini atıyorum 12 byte'a kadar sıkıştırabilirsiniz.Seed code'u verin başlangıç bitiş sayılarını verin diziyi baştan oluşturayım. (3 adet sayıya indirgendi 100 MB'lık random sayı kümemiz). Bu bir örnek.Yani bu algoritmanın pratikte 1/100 gibi oranlar vereceğinden kuşkuluyum ben.
0
anonim
Adamin birisi, bir doktor, bir gun cikti dedi ki, Zakkum'dan kansere deva olur. Bizim doktor taifesi hisimla uzerine yurudu. Adami afaroz ettiler nerdeyse. Isin aci tarafi pek coklari belki zakkum ciceginin kokusunu dahi duymamisti hayatinda. Milletimizin en buyuk hasletlerindendir bu, hemen uzerine yuruyup Olmaz bu is diyerek insanlari sikbogaz etmek. Amerika Ay'a gidecek uzay aracinin Denize'mi karaya mi inecegini hesaplarken bizim hocalarimiz oturmus Hic bir uzay aracinin Ay'a gidemeyecegini ispatlayan tezler yazmisti.
Belki hakikaten Zakkum isi bir aldatmaca olabilir, bu 1/100 meseleside bir gozboyama olabilir. Fakat henuz Olur/olmaz yorumlari icin cok erken. Henuz bu algoritmanin yapisi hakkinda hic bir sey bilmiyoruz. Biraz sabredelim.

Guncel algoritmalar tekrarlayan bit dizileri icin ugrasiyor genellikle. Belki bu adamlar farkli bir formul buldular. Mesela bu seed kodunu cikartip dizileri bir matematik fonksiyon olarak sakliyor olabilirler. Size su kadarini soyleyeyim, hic bir sey rastgele degildir. Eger yeterli bilgiye sahipseniz, bunlari isleyecek formulleriniz de varsa, 25 yil sonra 1 ocak sabahi saat 10:00'da Ankara'da havanin kac derece sicaklikta olacagi bellidir. Rastgelelik yoktur, Quantum aritmetigi ve Kaos aritmetigi vardir. Ama maalesef biz fanilerin akli bu iki aritmetik duzene pek ermiyor.

Bekleyelim gorelim. Belki hakikaten balondur (Bence bir hayli buyuk ihtimal..) Malum MS her zaman boyle bir suru sey vaadeder, hepsi balon cikar. Belki Gates kadar uyanik baska adamlarda bizim sektorumuze gozunu dikmis olabilir..
0
FZ
Görebildiğim kadarı ile argümanlarınız fiziksel ya da teknolojik olmaktan öte felsefi (ya da metafizik).

Biz zavallı bilgisayarcılar ve faniler için rastgelelik var ve biz bununla başa çıkmak için çabalayıp duruyoruz, tanıma, tahmin etme sistemleri geliştiriyoruz falan.

Bence, olup bitenler, mevcut insanlık bilgisinin ötesinde kaldığı ve %100 tahmin edilemediği sürece rastgelelik kavramını kullanmaya devam etmemizin bir sakıncası yok.

Ama metafizik olarak bakarsak Douglas Adams'a göndermede bulunarak sık sık kullandığım şu cümleyi burada bir kez daha tekrarlamaktan çekinmem : 'Tesadüflere inanmam' ;-)
0
sundance
Gel bunu aya iniş konusu gibi tartışalım. Kaosçular gibi günlük hayattan, sıkça da geziler üzerinden örnek verelim, mesela diyelim ki ben, Kadıköyden Beşiktaşa giderken otobüsle ya da vapurla gideceğim. Vapurla gittim diyelim ve yolda bir kız gördüm, aşık oldum, sonra eve geldim, durdum ve yaw ne hoş kızdı diyip onu düşünerek bir hikaye yazdım veya bir resim yaptım. Daha sonra da bu hikayeyi bir arkadaşım göndermek için bilgisayara geçirdim / resmi scan ettim.

Sen de bana diyorsun ki belli bir seed value dışında bu hikaye/resim bir formüldür, sadece bu formülü bilmiyoruz...

Eğer mevzu bu şekilde olsaydı, inan bana aya hiçbir araç inemezdi :)

Öte yandan herhangibir algoritmanın 1/1000 sıkıştırması da şart değil. Random bir datayı 1`den büyük herhangibir oranda sıkıştırıyor olması yeterli. Elimizde, her koşulda eldeki dataıı illa da sıkıştıran bir algoritma olsa, iterasyonla 1/1000 ne 1/sonsuz sıkıştırabilirsin ki sonunda hakkaten 1 ve 0 kalır.
0
FZ
Veya belki de elimizde birkaç güzel hikaye, birkaç karakalem resim ve aşağıdaki bit dizisi kalır:

101010 (evrenin anlamı, bkz. Douglas Adams ;-)

bunu da sıkıştırırsak:

1011 (yani '10' dizisini 3 kere tekrarla!)

Ve daha fazla sıkıştıramadığımız bu hayat sürer gider...
0
anonim
Hayir, hayir, seed value'de dahil buna. Olaya soyle bakarsan, daha anlasilir olur. Ben senin zevklerini vs. cok iyi biliyorsam, senin o saatte evden cikacagini biliyorsam, o kizinda o saatte vapurda olacagini biliyorsam, bir martinin oradan gecerken kafana carpip vs. ilgini dagitmayacagini biliyorsam vs. vs. senin kiza vurulup bir seyler yapacagini, hatta vs. yazacagini bilmem zor olmaz. Eger yoldan gecerken basima saksi duserse bu benim icin tesadufi bir durumdur. Ama saksiyi birisi kasten basima atmissa, bu benim icin tesadufi olurken, saksiyi atan icin dogal bir durum olur. O Kirdim kafasini pis Linux'cunun diye ellerini ovustururken, etraftakiler Ya tesadufe bak, gel sen adamin kafasina dus. Hic olacak is mi yaa.. diye dusunurler.

Boyle bir metaforla basetmek hakikaten cok guc. Matrix'i hatirla Sundance.. Sonra hayal et. Belki bir gun o kadar yogun datayi isleyebilecek aletlerimiz olacak. Basitce hava tahminlerine bak. Deprem tahminlerine bak.

Eger hic bir seyin temelde rastgele olmadigini kabul edersek (Oylemidir ? Bilmem, belki de olabilir..) 1/100 meselesi farkli bir boyut kazanabilir. Fakat bunu cozmekte biraz gerer dogrusu. Olusacak matrisleri dusunmek bile aklima sigmiyor..

Bu olayda biraz da quantum teorisi isi bozuyor. Bir quantum bilgisayarin, bir anda, 128 bitlik cryptoyu cozebilecegi iddialari filan var. Ustelik teoriyi atomalti parcaciklardan gercek hayta dogru tasirsak, malum kediye mudahale etmeden bir sey yapma sansimiz yok.

Niyetim su sadece, boyle de bir teori var. Belki bu teorinin pratik bir uygulamasini bulmuslardir demek. Yoksa matematik ve felsefede pek iddiam yok.

-----
Malum Kedi: Bir kutu bir kedi var. Olu mu ? Canli mi ? Bilmiyoruz. O halde, kedi hem oludur, hem canlidir. Quantum fiziginin meshur bir ornegidir. Eger kutuyu acar bakarsaniz mudahale etmis olursunuz.
0
anonim
schrodinger''in kedisi adlı bu deneyi biraz daha açıklamak gerekirse;
bir kutu var, içinde gelen ışığın yarısını yansıtan, yarısını geçiren yarı saydam bir ayna var, aynanın bir tarafında tek bir tane foton salan bir kaynak, öte tarafında bir foton dedektörü var. dedektör bir foton algıladığında bir mekanizmayı harekete geçirerek bir silah ateşliyor ve içerdeki kedi ölüyor. durum şu; kuantum mekaniğine göre aynaya çarpan fotonun akıbeti ya geçti ya geçmedi şeklinde değil de hem geçti hem geçmedi şeklinde ifade edilir, yani durum bu iki olasılığın bir süperpozisyonudur. ama ortada makroskopik bir deney var, dedktöre foton ulaşabilirse kedi ölüyor, ulaşamazsa yaşıyor. halbuki kuantum mekaniği bize kediyi hem ölü hem diri kabul etmemiz gerektiğini söylüyor, çünkü foton aynadan hem geçiyor hem geçmiyor.
deney kuantum mekaniğinin bazı prensiplerini çürütmek için ortaya atılmış bir düşünce deneyidir, hala bir açıklama getirilememiştir.
0
FZ
Şu anda en ileri teknoloji ile geliştirilmiş kuantum bilgisayarı ancak 15 sayısını çarpanlara ayırabilecek hesaplama gücüne sahip (fazlamesai.net'te konu ile ilgili haberlere bakabilirsiniz). Sistemin ölçeklenebilirlik problemi var. Ancak bu problem çözülebilir ve sistem biraz daha pratik hale getirilebilirse bizden önceki kuşakların ve hatta belki bizim dahi hayal edemeyeceğimiz bir hesaplama gücü söz konusu.

Yani 128 bit, 4096 bit, 10500 bit falan sorun değil, getirin çözelim diyebilecek duruma gelebiliriz bir gün. Hatta bir yazarın iddiasına göre, şifre çözmek şifrelemenin kendisinden daha hızlı gerçekleştirilebilir.

Kuantum sistemlerin içkin paralel (implicit parallelism) yapıya sahip olmaları, pek çok insanın iştahını kabartıyor. Yorumlarda sık sık geçen süperpozisyon ilkesi tam da bu paralel bilgi işlemeyi sağlayan durum.

Düşünüyorum ve düşündükçe kafam karışıyor...
0
bmg
Ankara`da hava tahmini mevzusuna katılıyorum.
Sundance,
Lisede aklıma şöyle birşey geldi: Bir bilardo masası düşünün. Bu masa üzerinde bir topun kenarlara çarpıp durduğunu düşünün. Topun hangi kenara, ne kadar hızla ve ne açıyla çarptığını, masaya ve havaya sürtünmesi ve hatta havadaki toz parçacıklarına çarpığında oluşan etki gibi onlarca, yüzlerce veriyi bildiğinizi düşünürseniz topun herhangi bir zamanda nerede olacağı, nereye gideceği, hızı, nerede duracağı gibi bilgileri TAM olarak hesaplayabileceğimizi düşünmek pek zor değil.(ne cümle oldu be)
Bu örneği genişletirsek(!) farz-ı misal büyük patlama(Big Bang)dan sonra saçılan parçacıkların akibetinin ne olacağı da tam olarak tahmin edilebilir(bence). Tabiki evrendeki tüm kurallar ve etkenler bilindiği takdirde. Son cümlede bahsettiğim bilgi miktarı, bırakın fizik kurallarını sırf saçılan parçaların etkileneceği olaylar(diğer parçalar, çekim güçleri, toz falan gibi) düşünüldüğünde belki de daha önce hiç düşünmediğiniz miktarda olacaktır. her neyse...
Fakat işin içine canlılar girince aynı mantığı onlar üzerine kuramadığımı gördüm. Yani Ankaradaki havayı tahmin edebilirsin, bırak tahmin etmeyi kesin olarak bilirsin ama canlılar, özellikle de akıl sahibi olanlar için yani bahsettiğin aşk mevzusu için bir şey söylemek şu anda mümkün değil. Mesela şu an karşımdaki adam burnunu kaşıdı. O adamın kimyasından psikolojisine kadar herşeyini tek hücre olduğu andan itibaren bilsek bile yukarıdaki mantığı uygulayarak ilerideki bir anda ne düşüneceğini veya yapacağını bilebilmek bana inandırıcı gelmiyor. Bu iki şeyi karıştırmayalım bence.
Yukarıdaki teorim evrende matematik(en genel anlamda)e aykırı bir şey OLAMAYACAĞI görüşüme dayanıyor. Bana mantıklı gelmesi dışında bir dayanağı olmadığını belitrmek isterim.
0
anonim
Burada Kuantum fiziği yanlış algılanmış. Kuantum'un önümüze çıkardığı, gerçekten, pozitif olarak raslantının varlığıdır. Klasik fizik; Evrenin herhani bir anında durumunu tamamiyle bilirsek, evrenin sonuna kadar tüm yaşam öyküsünü çözebiliriz, der. Ancak kuantum kimi durumlarda o anı öyle yada böyle etkileyen tüm şartlar elimizde olsa bile sonucu 100% tahmin edemiyeceğimizi söyler. Yani raslantı vardır.
0
tongucyumruk
Ne yazikki elimizde ne kadar formul ne kadar veri olursa olsun hatta zaman makinasiyla gidip gorsek bile 25 yil sonra 1 ocak sabahi saat 10:00 da ankarada havanin kac derece olacagini tahmin edemeyiz (cunku gidip gordugumuzde sistemin isleyisini etkilemis oluruz). Elimizde evrendeki tum atomalti parcaciklarin her turlu bilgisini bulundurursak o zaman hesaplayabiliriz belki... Ama bu bilgiyi elde etmemizede kuantum kurallari (belirsizlik) engeldir. Sonucta dev bir makineyle evrendeki tum parcaciklari olcmeye kalktiginizda bu yaptiginiz olcum parcaciklari etkiler ve olctugunuzden farkli degerler cikmasina sebep olur. Bu nedenle hayatin icinde her zaman icin elinizdeki aletlerin kalitesinden bagimsiz olan hesaplayamayacaginiz bir rastgelelik vardir.
0
SHiBuMi
Güzel cevap :) Yalnız rastgele değil rasgele olacak.
0
FZ
random yerine 'gelişigüzel' ya da 'tesadüfi' desek, en azından rastgele-rasgele karmaşası yok :)
0
anonim
Hem oyle mudahale dogru bir terim. Ama onemli olan, Evrendeki tum Atomalti ve Atomustu parcaciklarin bilgilerini elde tutabilmek.Bunu yapabiliyorsaniz, rastgele kavramini lugatten silebilirsiniz.

Dunya olcaginde bakinca pratikte mumkun gibi gorunmuyor. En azindan cok cok uzun yillar boyunca oyle kalabilir. Biz hala isiktan daha hizli gidilip gidilemeyecegini bile bilmiyoruz net olarak. Adamin beyninin MR'ini alabiliriz ama o an kafasindaki bilgileri alamiyoruz mesela (henuz).

Fakat, elnizde malum bir bit yigini varsa, bunu inceleyip belki bir seed fonksiyonuna cevirebilirsiniz. Boylece veri SIKISTIRMADA bir devrim yaratabilirsiniz. ...siniz deyince, 'Bu mumkundur, bu soyle olursa olur..' gibi bir tezim yok. Ama olabilir, insanin gorunen ufuklarin otesini dusunup her daim, hayallerle baslayan daha otesini kesfetme durtusu, Mars'a gitmek noktasina kadar geldi. Hayallerinize ve olabilir mi gibi fikirlere pranga vurmayin. En azindan ugrasin, bir teorinin dogrulugu veya yanlisligi ihtimal hesabiyle degil ispatiyla yapilir. Bu ispati cikarirken elde edeceginiz know-how dahi sizin icin bulunmaz bir nimettir.

Bu adamlar, belki hic dusunmedigimiz bir metot buldular.Bu yolda biraz yol aldilar.. Bir fonksiyon soyut bir kavramdir. Bir data yigini degil, bir tariften ibarettir. Bunu daha fazla kucultemezsiniz, belki sadelestirebilirsiniz :)) Bu nedenle 1/100'u tekrar SIKISTIRMAK imkansiz olabilir. Belki bulduklari algoritma 1/100 u bir kac tane 1/10, 1/5, 1/7 gibi nestingle sagliyor zaten. Biz ise sanki Huffman bufferlerinin yeni bir versiyonu aciklanmis gibi davraniyoruz. Hep buffer bazinda dusunuyoruz. Durun bakalim bir gorelim. Bazi uyanik uckagitcilar boyle bir sansasyon yapip Isvicre ucagina yer ayirtmis da olabilirler elbette.

Biz kendi fikirlerimizle baskalarinin fikirlerini yargiliyoruz. Bu is atomalti sicimlerin kac boyutta uzandigi gibi kompleks bir fizik durumu degil. Bitler orada duruyor. TEspih tanesi gibi dizilmisler. Huu diyede cekseniz, Subhanallah diyede cekseniz, 33'u gecmiyor. 1 er, 3'er beser, saymis olmaniz, terazide agirligini alip tek bir tanesinin agirligina bolmus olmaniz vs. onlari degistirmiyor.Yani burada olecek bir kedi yok. Belki Analitik bazi fikirler onlarda pratige donmus olabilir. Bekleyip gorelim. Beklerken, aklimizdan gecen analitik fikirleri hayata dokebelicegimiz bir seyler yapalim. Mesela bir arkadasimin 'CD-ROM'un resmini cekip GIF olarak saklayarak 650 MB'i 10 MB'ta saklamak' gibi bir fikri vardi.Bu fikir elbette hatali ama bir fikir genede... Ugrasiyorum, belki GIF'le olmaz ama, JPEG gibi ozel bir algoritmayla bu is yapilabilir, belkide havanda su dogerim, ama bakarsiniz bununla ugrasirken daha iyi bir ECC kodu kesfederim. Belki, neden olmasin ? Fazlamesai'lerde hep geyik yapmaktansa arada bir bu site gibi faydali seyler uretmek fena mi oluyor ? Sundance'a soralim, bu guzel siteyi fazla mesai yaparak uretmis olmak nasil mutluluk veriyor ?

0
FZ
Geyik tesadüfi sayı algoritmaları çok basit oyun simülasyonları haricinde ya da programlamaya yeni başlayanları eğitme amacı haricinde pek kullanılmıyor bildiğim kadarı ile.

Günümüzde kullanılan ciddi tesadüfi sayı algoritmaları başlangıç değeri olarak (seed value) pek çok kaynaktan veri alıyorlar (klavyeye bastığın tuşların zamanlaması, fareyi gelişigüzel hareket ettirdiğinde elde edilen koordinatlar, diske yazarken kullandığın sinyallerin zamanlaması, vs.) ve bunları iyice harmanlayıp, çalkalayıp, karıştırıp o şekilde sunuyorlar. Bu da elde edilen sayı dizisinin uyduğu kuralı, örüntüyü (pattern) bulmayı çok ama çok güçleştiriyor.

Son olarak, algoritma konusundaki kuşkularına katılıyorum ;-)
0
FZ
Hazır söz tesadüfi sayılardan açılmışken, olayı iyice karmaşıklaştırıp, önceden tahmin edilemez hale getirmek için kasan şirketlerden biri de Counterpane, yani üstad Bruce Schneier'in şirketi.

Bu şirketin geliştirmiş olduğu ve herkesin serbestçe kullanabileceği bir tesadüfi sayı üretme algoritması var YARROW diye. İlgilenenlerin bir göz atmasını ve bilgisayarda (pseudo)tesadüfi sayı üretme sistemlerinin hangi noktaya vardığını görmesini tavsiye ederim.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Slackware GNU/Linux'un Babası Ağır Hasta!

FZ

Son haberlere göre Slackware GNU/Linux'un mimarı Patrick Volkerding tam olarak ne olduğu belli olmayan ve tedavisi aranan bir hastalığın pençesinde.

Volkerding'in kamuya son mesajını buradan okuyabilirsiniz. (Mesajın bir kopyası da burada.)

Kablo internet; sonunda

mos

Kısa bir süre önce ADSL tarifelerinde düzenlemeye gidilmesinin ardından Kablo internet aboneleri de beklediği indirimi sonunda aldı. Telekomünikasyon Kurumu indirimi sonunda açıkladı.

Gelecek Açık!

innaw

O'Reilly European Open Source Convention 2005 17 Ekim'de başlıyor. Açık kaynak ve özgür yazılım dünyasının ağır ağabeyleri ile kongreye bir kez daha sponsor olan microsoft da orada olacak.

Bu yıl "Gelecek açık" temasıyla düzenlenen etkinliğin tüm ayrıntıları burada.

Entegre Devrenin Mucidi Jack Kilby Aramızdan Ayrıldı

vst

Entegre devrelerin mucidi Jack Kilby 81 yaşında hayata gözlerini yumdu. 2000 Fizik Nobel ödüllerinden birinin sahibi olan Jack Kilby'nin entegre devreler ile ilgili bu serüveninde tatile çıkamayan yeni bir işçinin icadına tanık olabilirsiniz.

Not: 2000 Fizik Nobel Ödülünün diğer sahibi Robert Noyce 1990 yılında öldü.

Ebay, Skype'ı Satın Aldı

wizzyfx

Son zamanlarda sıkça duymaya başladığımız şirket birleşmelerinden biri daha gerçekleşti. Hepimizin yakından tanıdığı açık arttırma sitesi Ebay, internet tabanlı populer sesli iletişim programı Skype'ı satın aldı.