fazlamesai'ye soralım: Tek bir işletim sistemini dayatmanın hukuki boyutu nedir?

0
pinguar
Yaklaşık 4 senedir kullandığım emektar dizüstü bilgisayarımda düzeltilemeyecek bazı sorunlar çıkınca bana da yeni bir bilgisayar almak farz oldu. Kısa bir araştırmadan sonra gözüme ihtiyaçlarımı karşılayacak türden bir dizüstü bilgisayar kestirdim. Ama tahmin edersiniz ki üzerinde Windows XP işletim sistemi ile geliyor.
Açtığım telefonlardan ya da görüştüğüm yetkililerden maalesef olumlu cevap alamadım (sarfettikleri komik cümleleri hiç söylemeyeyim bile). Zamanım kısıtlı olduğu için göz göre göre üzerinde bu işletim sistemi yüklü olarak ve kullanmayacağım bir yazılım için lisans bedelini ödeyerek bilgisayarı satın aldım. Ve bu durum beni gerçekten (sokak ağzıyla söyleyeyim hadi) "gıcık etti". Sorun fazladan verdiğim para da değil, seçim şansımın olmayışı ve ortada bir tekel olması. Ne dediğimi hepiniz az çok anladınız, konuyu daha fazla uzatmanın bir manası yok aslında.

Daha önce Fazlamesai'de bu tür bir tartışmanın geçtiğini, yeni bir bilgisayarın üzerinde işletim sistemi olmadan satılamayacağını ve HP'nin üzerinde Linux yüklü bilgisayar seçeneğini sunduğunu biliyorum. Merak ettiğim şu: bu işin hukuki boyutu nedir? Herhangi bir ticari şirketin müşterilerine bu tür bir tekel oluşturma ve seçeneklerini elinden alma hakkı ne kadar saklıdır? Yoksa "Ürünüm bu, üzerinde sunduğum sistem de bu. Beğenmezsen almazsın" yaklaşımı mı hüküm sürüyor? Bu konuda yapılabilecekler neler?

Tanıdığım bir hukukçu olmadığı için bu işin hukuki boyutu hakkında bir bilgim yok. Kısıtlı araştırmalarımdan da pek bir bilgi edinemedim. Konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olan varsa böyle buyursun ;)

Görüşler

0
talat
ben hukuki boyutunu bilmiyorum ama hemen her notebook kullanıcısn basına gelen bir durumdur herhalde bu. Ben daha once almıs oldugum 2 notebooktada firma yetkililerinin Windows ile lisanslama israrına karşı sert bir tavırla "Kullanmıyacagım seye siz bana nasıl para verdirirsiniz. Microsoft babamın oglumu" şeklinde cümlelerin sonucu elimdeki 2 notebooku da Windows lisanslaması olmadan ve fiyatından windows fiyatı düşülerek aldım. Belki biraz set tavır gerekiyor bu konuda .
0
saman
Tartışmaya katkıda bulunmak için değil ama bazı üreticilerin iyi notebooklara linux koyabildiğini görmeniz açısından yazıyorum. MSI MegaBook M635 AMD Turion64 2.0GHz 1024MB 100GB DVD+-RW Notebook http://www.mavibilgisayar.com/katalog/urunler/detayli_bilgi.php?s=cHSZGMw3gIaO1ap8JDCO6J4KMP9WiUjzmqeqbMfUXIpnV0PpmZ&ad=tasinabilir&ur_no=653
0
saman
Tartışmaya katkıda bulunmak için değil ama bazı üreticilerin iyi notebooklara linux koyabildiğini görmeniz açısından yazıyorum. MSI MegaBook M635 AMD Turion64 2.0GHz 1024MB 100GB DVD+-RW Notebook http://www.mavibilgisayar.com/katalog/urunler/detayli_bilgi.php?s=cHSZGMw3gIaO1ap8JDCO6J4KMP9WiUjzmqeqbMfUXIpnV0PpmZ&ad=tasinabilir&ur_no=653
0
darkhunter
Bazı donanım üreticileri işletim sistemi seçimini kullanıcıya bırakıyor ama Türkiye'de çok yaygınlaşmadı henüz bu durum.

Donanım üreticisi açısından ise şöyle bir durum söz konusu:
Ürününü, "MS ile kullanmanızı öneriyoruz" gibi bir logoyla sattıklarında, aynı ürünü FreeDOS yada Linux ile pazarlamaları durumunda elde edemeyecekleri bir karları var... Alınan teşvikler, ucuza gelen MS yazılımları, Rebate'ler falan... Kısaca endüstriyel üretim yapan kurumlar MS satarak ek bir gelir elde ediyorlar.

Kullanıcı açısından hukuki açılımı ise tam olarak şöyle: "Beğenmiyorsan alma" :)

Global Anti-Trust yaklaşımlarının odağı genellikle tekel olmakla suçlanan şirketin, diğerinin pazardan silinmesi için bir takım dayatmalarda bulunması durumudur. Sizin konunuzda bir dayatma yok, yani en azından size bir takım seçenekler bırakılıyor: başka bir donanım üreticisine gitmek gibi... Ama siz bir donanım üreticisinin belirli bir modelini MS ile değilde Linux ile satmasını istiyorsanız. Bu sizin hukuki hakkınız değildir. Ancak bir istek olabilir. Üreticinin bu konudaki tavrı sadece onu bağlar, sizin için ya da pazar için bir tehlike olarak görülmez (aslında öyle ama :). Alınan ürün temel ihtiyaç kapsamını da girmediği için üreticiyi bu derece baskı altında bırakmak mümkün değil...

Aslında yerinizde olsam biraz daha beklerdim, 3 ay içerisinde INTEL öncülüğünde bir toplama laptop platformu oluşması bekleniyor. İstediğiniz konfigürasyonu (işletim sistemi de dahil) oluşturup, pazarda güçlü firmaların garanti ve servis seçeneklerini kullanabileceksiniz...

Kimse almadan sormuyor ki FM'ye, hep aldıktan sonra 8-D
0
tongucyumruk
Bu konuyu bundan birbuçuk yıl önce gündeme getirmiştim. O zaman işi tüketici derneklerine ve rekabet kurumuna kadar götürmüştüm. En son Rekabet Kurumu ile yaptığım görüşmede bunun hukuki anlamda toplamda MS lehine bir tekel durumu oluştursa da birden fazla üreticinin bağımsız hareketleri sonucu ortaya çıktığı için Rekabet Kurumu'nun bu konuda birşey yapamadığını öğrenmiştim. TÜketici derneklerinden ise tam ve belirgin bir yanıt almam ne yazık ki mümkün olmamıştı.

Kısacası yapılan iş son derece yasal (kılıfına uydurma anlamında tabii). Bunun yanında o kabul ettiğiniz lisans anlaşmasındaki bazı maddeler lisans ücretinizi geri alabileceğinizi belirtiyor fakat ne yazıkki ne MS Türkiye, ne de bilgisayar üreticileri buna pek yanaşmıyor. Konuyla ilgili daha önce yazılıp çizilen uzunca bir tartışmayı da buradan okuyabilirsiniz.
0
pinguar
Rekabet Kurumu benim de aklıma gelen seçenekler arasındaydı; zaten işin hukuki boyutunu merak etmemin sebeplerinden biri de buydu.

Tamam, zaten milyarlarca dolarlık bir şirketin en büyük gelir kaynağının musluğunu kapatacak yasal bir hakkım olduğunu düşlemiyordum ama (keşkee..) yine de elimizin kolumuzun bu kadar bağlı olması hazmedilemeyecek birşey.

Aslında imza kampanyası ya da bu tür birşey de işe yarar belki diyordum.. en azından sesimizin duyulmasını sağlayabilir..
0
loker
Dizüstü bilgisayarlardaki problem aslında zaten bir derleme bilgisayar olarak sunulmalarında... Yalnızca windows değil, bir çoğunda ek olarak anti-virüs, çeşitli adobe ürünleri vs. de ürünü cazip kılmak açısından sunuluyor...

Buradaki tablo da doğal olarak "size şu işlemci, şu marka/miktar hafıza vs. ve şu işletim sistemi, bu hede yazılımı ile hazırladığımız XKA3431-44Q ürününü sunuyoruz" diyorlar... Bu tek başına bir sorun değil, sorun başka alternatif sunmamalarında doğabilir, onun etrafından dolaşmak için de göstermelik ikişer tane linux yüklü (gelecek, pardus, mandriva, ubuntu duydum bugüne kadar) model bulunduruyorlar zaten... Sorun şu ki, henüz yeterince iyi donanım tercihlerinin linux yüklü olanına rastlamadım.

Firmalar aslında bu konuda epey az sorumlu, çünkü o dizüstü bilgisayarlar fabrikalarında toplu sözleşmeler ile hazırlanıp dağıtılıyor. Yani Xka3431-44P modeli de linux yüklü olarak gelsin, kalan özellikler aynı olsun durumu yaratılamıyor.

0
simor
Bu biraz teknik biraz da arz ve talep konusu galiba.

"Ticari ürün" satıyorlar ve işletim yazılımı belli.
Pazarlama adına, işlevini yerine getiremeyen bir ürün satmaları (içinde "işletim" yazılımı olmayan) çok mantıklı değil üretici-pazarlamacı-satıcı adına.

Size dayatma olarak içine bu yazılımı yüklemezler. Pazarlanabilir olması (en azından bir sloganı olacak) ve son kullanıcının bir elektrik süpürgesi gibi fişini takıp düğmesine basabileceği gibi kolay bir şekilde çalıştırıp bilgisayarın yapabileceklerine erişebilmesi gereklidir. Bunu da pazarlanabilen (zaten sadece pazarlanabiliyor) ve ibm uyumlu tek işletim sistemi ile yapabiliyorlar şu anda.

Bu ticari organizmalar, belli pazar ve kitle araştırmaları ve bunların geri dönüşlerini değerlendirerek ulaştıkları sonuçlar sayesinde üretim ve satış stratejilerini geliştirirler.
Bu stratejileri etkileyen başka etmenler de vardır. Şirket içi veya anlaşmalı oldukları diğer hizmet ve ürün sağlayıcıların, poltika ve stratejileri gibi.
En önemlisi ise, uluslararası firmalar bu çalışmalar esnasında, ürün için teknik destek ve garanti maliyetlerini de dükkanlarından çıkış yekünlerine eklerler. Bİldiğiniz üzere garanti ve teknik destek olmadan adım bile atamazsınız üretici ve satıcı olarak.

Gelelim şu önemli kitleye. Hedef kitle, bu malı alacağı muhtemel olarak hesaplanmış veya hedef kitle olması için reklam ve bilimum zamazingo ile yönlendirilecek insancıklardır. Bu insancıklar kelebek gibi ışığa gider.
Bu ışık biraz fiyat, önce ihityaç(?), sonra albeni, en fazla da güvendir.

Kısa keseyim; eğer herhangi bir linux sürüm üreticisi, destekleyicisi veya pazarlamacısı, bir dizüstü üreticisine onun stratejisinde kıstas aldığı kriterleri ve şartları garantileyemezse, kitleden aşırı talep olmadıkça, üretici için linux yüklü bir makinenin ticari değeri yoktur.

Kitlenin talepleri belli bir doza kadar, genellikle merdiven altı imalatlarında maliyeti düşürülerek ve zaten fiyatı fonksiyon veya kalitesini aratmayan ürünlerle tatmin edilebilir. Fakat dizüstü piyasası birçok sebepten merdiven altı olamamıştır.

500 dolara bile laptop yok brakın 100 doları...

Yani kardeşim diyor 1000 doları veren 150 yi de versin diyor.

Peki nasıl olacak bu iş?.

Bence, pazarlamacıların en çok değer verdiği ve özellikle kayıtlı müşterilerin bu konudaki geridönüşlerinin, üreticinin ticari risklerini en aza indirecek kadar çoğalmasıdır.

Aynı zamanda belki linux sürümü üreticilerine de baskı yapmak gerek.

Bence sonsuz tartışmaya yol açacak esas konu ise, hangi linux sürümü yüklenecekse yüklensin inanın bedava olmayacak. Çünkü hiç bir ticari dizüsütü üretcisi yukarda dediğim gibi garantisini ve teknik desteğini almadığı bir ürünü kendi ürününde kullanmaz. Evet şimdiye kadar birkaç promotif ürün çıktı ama ...

Biliyorsunuz Ubuntu da isteyene, profesyonel teknik desteği para ile satmaya başladı. Satacak ta, satmalı da.

Sonuç olarak bence dayatma değil, ticaret.

Ama şunu da öngörebiliriz. Açık kaynak kodlu yazılımlar bu destek rüzgari ile devam edip, bilgisayar kullanıcı ve sistem entergratörleri tarafından sadece maliyet düşürme ve promosyon amacının dışında alternatif sunmak için incelenmeye ve kullanılmaya başlanırsa, laptop kutusunun tam üzerinde gpl sözleşmesini çiçek gibi görebiliriz. Laptopçularda birkaçbin pazarlamacı ve strateji uzmanlarını tatile gönderirler belki ne dersiniz?
0
simor
düzeltme: 2. paragrafta, "ve ibm uyumlu tek işletim sistemi ile" yerine "ve ibm uyumlu makinelerde çalışan tek işletim sistemi ile" olacak.
0
ryagmur
Linux ile satışa sunulan düzüstü bilgisayarlar, üreticilerin ucuz bilgisayar almak isteyen kullanıcılara (bedava kullanmak dışında amaçları olmayan bedavacılar olarak gördükleri kişilere!!!) daha ucuz bilgisayar sunarak satışlarını arttırmak amacından fazlası değil.

Yani iyi bir bilgisayar istiyorsanız neden Linux isteyesiniz ki! Bilgisayara verdiğiniz paradan sonra 100$ civarında bir ek fiyat sizi sarsmayacaktır.

Düzüstünde sizin için seçilmiş özelliklerle , işletim sisteminde sizin için seçilmiş şeyler sizi mutlu etmelidir, bu da daha önceden sizin için seçilmiş bir durumdur.

Kullanmama ihtimaline gelince kimin umrunda?

Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

fazlamesai.net'e soralım: Bilimsel ve Grafik Hesap Makinesi Tercihleriniz Nedir?

FZ

Üniversitede doktorasını yapmakta olan bir dostum bilimsel/grafik hesap makinesi satın almak istediğini ama kararsız kaldığını söyledi. Ben kendisine ayak üstü bir şeyler söyledim, yıllar önce aldığım bir HP 48G'den falan bahsettim ancak benim de aklıma takıldı ve dolayısı ile FM camiasına sorayım dedim.

Siz hangi bilimsel hesap makinelerini kullanıyorsunuz? Hangilerini, hangi sebeplerden ötürü tavsiye edersiniz? CASIO? HP? TI? Fiyat/performans olarak nasıl değerlendirirsiniz? Daha da önemlisi Türkiye sınırları içinde satın alınabilecek makul ve mantıklı cihazlar hangileridir sizce? Hangi şirketleri önerirsiniz?

İkinci El Bilgisayarlarınızı İstiyoruz. Hemen, Şimdi

butch

Fazlamesai.net TV programının bu haftaki bölümünde The Free Linux CD Project, Second Strings Project hareketlerinden bahsederken, neden biz de ikinci el bilgisayarlarımızı ihtiyacı olan öğrencilere ulaştırmıyoruz dedik ve bunu FM camiası ile tartışmaya karar verdik.

Hi! How are you?

musshani

Son günlerde Internet üzerinde dolaşan ve hızla yayılan bir virüs tespit edilmiştir. Eğer içinde; " Hi! How are you? I send you this file in order to have your advice See you later. Thanks " metni geçen bir e-posta alırsanız, eklerini açmadan acilen silmenizi önemle tavsiye ederim.
Hızla yayılan ve W32.Sircam.Worm@mm olarak adlandırılan bu virus, gelen e-posta içinde bulunan ekli dosya açıldığında açan kişinin bilgisi dışında e-posta programının adres defterinde bulunan tüm e-posta adreslerine farklı konulu ekli dosyalar göndererek yayılmakta ve yayılırken de kullanıcının bilgisayarında bulunan şahsi dosyaları da 3. şahıslara göndermektedir.
Hergün , farklı yöntemlerle yayılan yeni ve farklı virusler ortaya çıktığından bilgisayarınızda anti-virüs / güvenlik programı kulllanmanızı eğer halihazırda kullanıyorsanız bu programı sürekli güncellemenizi ve internet üzerinden e-posta yolu ile yayılan virüslerden korunmak için tanımadığınız e-posta adreslerinden gelen mesajları açmamanızı ve e-postalar içerisinde gelen ekli dosyaları virus taramasından geçirmeden okumamanızı önemle tavsiye ederim.

Terminatör ve Apple

butch

Başarılı bir açık kod programcısının maddi durumu

FZ

"I didn't have the money to buy a new laptop"
Yukarıdaki cümle genç bir çocuğa ait değil. Yukarıdaki cümle genç bir üniversite öğrencisine de ait değil. Yukarıdaki cümle sıradan bir programcıya ait değil. Yukarıdaki cümle başarısız ya da meşhur olmayan bir programcıya da ait değil.

Cümle, yaklaşık 15 yıl önce Perl programlama dilini yaratan karizmatik programcı ve dilbilimci Larry Wall´a ait. Bu programcının geliştirdiği Perl programlama dili sözlük hazırlama esnasında yine bu programlama dilinden faydalanan Oxford resmi İngilizce sözlüğe girdi. Onbinlerce sistem yönetim yazılımında kullanıldı. Yüzbinlerce web sitesi Perl kullanarak iş güç yaptı ve yapmaya devam ediyor. Perl son zamanlarda moleküler biyoloji alanında veri işleme için de kullanılıyor. Söz konusu adam işte bu dili geliştirmiş ve Linus Torvalds henüz lisede okurken insanlık kültürüne armağan etmiş olan adam. Bu adam şimdi yeni bir efsaneye, Perl 6´ya imza atmaya çalışıyor. Geliştirdiği Perl açık kodlu, karşılığında 5 kuruş istenmiyor ve aklınıza gelen hemen her işletim sisteminde çalışıyor. Böyle bir adamdan bahsediyoruz yani.

Bu adam, yeni bir dizüstü bilgisayar alacak kadar parası olmadığını söylüyor.

Şaşırdım mı? Evet. Şaşırdım mı? Hayır.

Larry Wall, efsanevi State of The Onion sunularının sonuncusunda, 4. sayfada bu yazının açılış cümlesini sarf ediyor.

Ne dersiniz? Sizce bu adam zor durumda mı? ;-)

Hani gündemdeki popüler konulardandır, "ya hoca biz şimdi bu kodları açarsak aç kalmaz mıyız yaa?" falan denir. Bunu diyenler muhtemelen Larry Wall kadar çok ve kaliteli kod üretmemişlerdir. Acaba diyorum şimdi Larry Wall gerçekten de acınası durumda mı? Başka bir perspektif: Daha çok kazanmak varken neden daha az kazanalım? Sahi, Larry Wall, bir dönem NASA için çalışmak dururken acaba daha bol paralı bir işe mi girseydi? Aklıma Once Upon A Time In China filmindeki bir sahne geliyor. Yağmurlu bir ortamda canını dişine takarak gösteri yapan ve sonra yere atılan paraları toplayan bir kung-fu, demir gömlek ustası. Bir süre sonra aynı usta çetin bir kavgada kılıçlı bir adamı silah kullanmadan yendikten sonra bir genç yanına gelip "usta bana da öğret, zor durumdayım, bana saldırıyorlar, artık para bile kazanamıyorum," der. Usta önce biraz ilerideki lokantadaki lezzetli yemeklere yutkunarak bakar, acı acı gülümseyip cevap verir: "Kung-fu ustası olsan ne olur ki, ben de pek para kazanamıyorum".

Sanırım en temel kavramların yeniden düşünülmeye ve irdelenmeye ihtiyacı var; sanırım felsefeye keyfi yerinde, sadece entelektüel olarak huzursuz olan insanların değil asıl ciddi anlamda zor durumda olan insanların ve belki de en çok gençlerin ihtiyacı var. Sanırım büyük adamlar küçük adamların bazı temel kavramları yeniden düşünmelerini istemiyor. Sanırım bu isteklerini gerçekleştirmeleri sahip oldukları muhteşem güce rağmen yine de kolay olmayacak. Ne dersiniz? Şimdi biz bu kodları kapayıp da mı saklasak yoksa açıp da mı saklasak? ;-)