Favori Paket Yönetim Sisteminiz nedir?

0
Soulblighter
http://www.osnews.com/story.php?news_id=8770 adresinde 'Favori Paket Yönetiminiz nedir?' başlığıyla anket düzenleniyor. Benim şu an için favorim (çünkü listedeki bazı paket yönetim sistemlerini bilmiyorum) Pkgtool. Bence Slackware'a program kurmak, güncellemek ve kaldırmak çok kolay. RPM'e ise hiç ısınamadım. RPM'in paket bağımlılıkları beni öldürüyor. Bir program kurmak veya güncellemek eziyet. APT ise ankete göre topuklamış gidiyor. Şu APT'yi test etmek için bir Debian kuracam bir gün valla :) APT hakkında kötü konuşana hiç rastlamadım. Herkes övüyor.

Görüşler

0
Challenger
Çok iyi çalışan bir sistemin kötü olduğunu söylemek için aşağıdaki seçeneklerden birisi olmak gerekir:
1- O sisteme rakip bir sisteminiz vardır ve onun sizinkisinden daha iyi olmasını kabullenemiyorsunuzdur.
2- Gıcıksınızdır.
3- O sistemi kullanan bir gıcığın lafına güveniyorsunuzdur.
0
FZ
Aslında apt-get, dpkg, vb. araçlar çok iyi değil, sadece olması gerektiği gibi. Bir grup akıllı adam yıllar önce GNU/Linux'la uğraşan insanların sabahtan akşama kadar program derlemekten, gerekli kitaplıkları takip etmekten ve bilgisayarla "oynamaktan" başka işleri olduğuna da karar verip program kurma, sürüm düzenleme, bağımlılıkları otomatik olarak takip edip son kullanıcıyı ve işi başından aşkın sistem yöneticisinin detaya boğmama gibi özellikleri Debian GNU/Linux sistemine eklediler. (Tabii bunun çok reklamı yapılmadığı için insanlar görünce şaşırıyorlar, oysa az önce de belirttiğim gibi, APT sistemi zaten kabul etmemiz gereken minimum standart, bilgisayar benim için çalışmalı, ben bilgisayar için gereksiz yere saatlerimi harcamamalıyım!)

Eğer evinizde bir iki makinaya birinci, ikinci ya da üçüncü kez heyecanla Apache, PHP, MySQL, PostreSQL, posta sunucu, FTP sunucu, vs. kuruyorsanız ve bol vaktiniz varsa sabahlara dek uğraşabilir, heyecanlanabilir, basit bir kurulumu gerçekleşip sistemin çalıştığını gördüğünüzde çocuklar gibi sevinebilirsiniz ama yüzlerce, binlerce bilgisayarın çalıştığı heterojen ağ ortamlarında mütemadiyen farklı farklı sunucu sistemlerin sorumluluğunu üstleniyor, bunları kuruyor, ayarlıyorsanız sizin için artık önemli olan bu işleri olabildiğince hızlı, otomatik, güvenli yapabilmek ve sonra da kolayca konfigürasyona müdahale edebilmektir. İşte Debian GNU/Linux belki de tam da bu yüzden sessiz sedasız, tantanasız 10 yıldır yoluna devam ediyor ve işi bilen insanların beğenisini, takdirini kazanıyor.

Yukarıdaki vurgu büyük ağ ortamlarına, sunuculara yönelikti ancak hemen eklemek lazım ki aynı paket yönetim sistemi son kullanıcının da işini kolaylaştırıyor, GNU/Linux'a yeni yeni ısınan bir insana APT sisteminden daha uygun bir sistem düşünemiyorum. Basit, hızlı, temiz. Sistemi GUI olarak kullanmak isteyenler için de gayet uygun çözümler mevcut:

http://www.nongnu.org/synaptic/action.html
0
conan
portaaajjjj :)

emerge world baby!
0
oktay
APT'ı denemek için Debian kurmaya gerek yok. RPM tabanlı bir çok sürüm artık APT'ı paket yönetim sistemi olarak kullanabiliyor. Aslına bakarsanız RPM kötü diyen kişiler aslında RPM'in paket yönetim araçları kötü demeye çalışıyorlar.

Mandrake'in urpmi'ı, Apt, Yum vs bu soruna çözüm olup RPM'cileri de mutlu edebiliyor.

Tabi herşey düzgün ve güncel paketlerin hazırlanmasına bağlı ki bunu da üçüncü şahıslar hallediyorlar.

Oktay
0
loker
http://www.linuxpackages.net/pkg_details.php?id=3326 adresinden slackware paketi olarak apt-get türevi bir deneyim yaşayabilirsin... Ama bence de yaşasın slackpkg... gerçi kuracağın tgz'nin bağımlılığı varsa haber vermediği için sorun olabiliyor, ama efendi gibi doküman okuyup ne çalışmak için neye ihtiyaç duyar diye bakıyorsan sırayla verirsin kurar...

Hayır normal bir insan, normal bir sisteme ne kadar sıklıkla yeni yazılım kurmak isteyebilir ki :-p (ünlü sonsözlerden olabilir...)
0
y0rk
kesinlikle APT yi denemelisiniz. Linux'a geçmeye çalışan windows kullanıcıları için inanılmaz kolaylık saglıyor.ben synaptic [www.nongnu.org] kullanıyorum.arama motorunda arama yapar gibi anahtar kelimlerle istedigim programı buluyorum. bagımlılıklar vs.. ile ugraşmıyorum. gereken herşeyi kendisi kuruyor. bütün güncellemeleri kernel dahil yapabiliyor. bana işimi yapmak için daha fazla zaman birakiyor. APT siz bir hayat düşünemiyorum dogrusu. mutlaka deneyin. SYNAPTIC ile bir düzine windows kullanıcısını linux kullanmaya ikna ettim. :)
0
skoylu
Öncelikle apt, apt-get diye bir paket yönetim sistemi yok. DEBIAN için paket yönetim sistemi dpkg olarak bilinir. Bu noktada apt bu sisteme bir tür frontend olarak kullanılır. Sonuçta, apt ile rpm'i tartmaya çıkmak abes olacaktır.

Aynı şekilde portage'de bir paket yöneticisi değildir.

Paket yöneticisi olarak RPM feature list açısından dpkg'den vs. bir hayli önde gider. Teknolojisi vs. çok daha ileridir.

Ama elbette sizlerin gözünde hepsi paket kurmak için birer araç olarak görüldüğü için, hepsini aynı kefeye koymak mümkün oluyor. Bu açıdan bakınca, konu önce keskin bir çatallaşmaya tabidir. Bir takım dağıtımlar internet tabanlı olarak geliştirilir. Paketleri her durumda bir yerlerdeki repository'lerde saklanır. Bu dağıtımlara en iyi örnek gentoo ve debian olur. Bazı dağıtımlar ise, bir takım paketleri seçer bunları birarada çalıştırmak üzere gerekenleri yapar ve bir CD seti çıkarırılar. Mandrake veya SuSE'nin yaptığı gibi.

İkinci yolu izleyen dağıtımların kaygıları bellidir. Destek verirken elde ne var ne yok, güncelleme yaparken ne takip edilecek vs. gibi kaygılar. Bu tür dağıtımlarda unutulmaması gereken, paket kaynağının internetteki bilmem hangi repository üzerinde duran RPM'lerde değil, eldeki CD'lerde olduğudur. Bu nedenle de örneğin YaST veya URPMI bu CD'lerde mevcut olan her şeyi gayet başarıyla kurarlar.

DEBIAN apt-get olayı ise daha farklı bir olaydır. Burada genelde aradığınız şey olsa olsa experimental veya unstable depolarında bulunur. Yani, kısaca, güvenilmez durumdadır. Dahası DEBIAN için destek vermek gibi bir durumda sözkonusu olamaz bilindiği üzere. Bu nedenle de sorunda değildir. DEBIAN kullanıcısı kendi göbeğini kesmeyi bilir. Bu yüzdende unstable/experimental durumu çok kritik olmaz.

Kısaca, her paket yöneticisi aslen yeterlidir ve bahsedilen yönlerden sorunsuzdur. Ama unutulan, gözardı edilen husus, bu araçların aynı amaca yönelik olarak geliştirilmediğidir. Kısaca, urpmi için apt-get'tten kötü demeniz anlamsızdır, o hiç bir zaman apt-get gibi çalışmak üzere düşünülmemiştir. Haa, synoptic veya apt-rpm apt-get ile karşılatırılabilir, bu ayrı bir durum.

Bu noktada kendi seçiminizi yapmanız önemlidir. eğer ben bilirim experimental bir paketle boğuşmayı diyebiliyorsanız, debian gibi internet tabanlı bir dağıtım size daha uygundur. Ama bu debian'ı her durumda en iyi yapmaya yetmez..
0
conan
> Aynı şekilde portage'de bir paket yöneticisi değildir.

"Portage is a very powerful advanced package management system. "*
Gentoo seninle alni fikirde degil galiba serdar :)

* Kaynak: http://www.gentoo.org/doc/en/portage-manual.xml
0
skoylu
Windows'ta kendinin en güvenilir işletim sistemi olduğunu söylüyor o hesapla bakınca..

Portage diğer paket yöneticisi denen şeylerden farklı bir yapıdır. Diğerleri "install" işlevi icra ederken portage "merge" işlevi icra eder.

Bu tanımla, bilinen türde bir paket yöneticisi olmaması onu kötü adam yapmaz. Sadece diğerleri ile karşılaştırılmasını engeller.

Konu biraz karışıyor. Tedavi için ameliyat veya ilaç kullanılabilir. DEB, RPM vs. bir tür ilaç tedavisi sunarken portage ameliyat sunar. Unutulmamalıdır ki, ameliyat en son tercih edilmesi gereken yöntemdir ve her zaman en iyi değildir.

Kısaca, portage bir paket yöneticisi değildir. Portage paket değil, binary veya source kaynakları sisteme ilave etmeye yarar. *.ebuild dosyaları bir paket tarif etmez. Bunun yerine içeriğinde nasıl derlenir vs sorularına cevap veren yordamlar bulundurur.
0
sundance
Bence Debian sistemini yeteri kadar incelememişsin hocam.

Öncelikle "Genelde aradığınız şey olsa olsa experimental veya unstable depolarda bulunur" yanlış bir genelleme. Öncelikle Debian'da experimental diye bir depo yoktur, stable, testing ve unstable vardır. İkincil olarak, burada Debian paket yöneticileri kelimeleri gerçek anlamlarında kullanmakla hata! etmektedirler. Yani, unstable aslında hiç de unstable değildir, benim şu ana kadarki tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki, Red Hat jargonunda .3 (6.3, 7.3 gibi) zamanında önce çıkmış ve delikteşik olduğundan dolayı üstüne üç sürüm çıkmış 6.0, 7.0 gibi versionların katlanılabilir haline denk gelir ve bu durum bile Debian tayfası için yeterli değildir, bunu unstable kabul ederler.

Aradığınız yazılımı %90 stableda bulursunuz, belki bulamayacağınız şey güncel sürümüdür, ama burada ıskalanan kısım da güncel sürümlerin genelde Debian ekibi için "alanda yeteri kadar denenip güvenilirliği kabul edilmiş" bulunmamasıdır. Nasıl bulunabilir ki bir kaç hafta önce çıkmış bir yazılım, onu kaynak kodundan compile etseniz ne olacak, FreshRPM'den download etseniz ne olacak. Ha, RedHat/Fedora böyle yapmaz direkt basar geçer gider, ondan sonra da gelsin dependency problemleri, gelsin bozuk kurulumlar.

Son olarak, belki sizin için elzem bir şey Debian Stable'da bulunmuyordur (Apache'nin önemli bir yenilik getirilmiş hali ya da MySQL'in bilmemne sınırı kaldırılmış versionu) Bu gibi durumlar için de, yeni sürümlerin eski kütüphanelere uygun dolayısıyla Stable'a uygun backportları vardır (bkz. backports.org) Eğer gerçekten önemli bir paketse, backportunu bulursunuz. Ha bulamadınız, bu sefer de (genelde yapıldığı gibi) derlersiniz.

Bütün bu sebeplerle "DEBIAN için destek vermek gibi bir durum sözkonusu olmaz bilindiği üzere" yaklaşımı pek sağlam temellere dayanmamaktadır. Debian'da diğer dağıtımlara göre destek vermek çok çok daha kolaydır, bunun en güzel kanıtlarından biri Progeny, UserLinux gibi temel amacı "güvenilir, kolay yönetilebilir ve destek verilebilir sistem" kurmak için yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu Debian tabanlı olmalarıdır.
0
sundance
Düzeltme: Experimental var. Ben, experimental'ın sadece paket yöneticilerine açık bir depo olduğunu biliyordum, görünen o ki bu konuda hatalıymışım :) herkese açıkmış.

0
zahter
Ekleme:Experimental paketler kullanilabiliyor diye hemen atlamamak lazim."Ne olur?" diyorsaniz,deneyin gorun.:)
0
skoylu
Püf noktası atlanıyor elbet. Debiana sen veya ben destek veririz, progeny gibi ama DEBIAN'ın kendisi bir destek vermez. DEBIAN bir non-profit organizasyon. Destek gibi bir şey vermiyor. Kaldı ki ben debian'a "destek verilemez" gibi bir yaklaşımda hiç bulunmadım.

konuyu farklı taraflara çekmemek gerekiyor. Debian ve Gentoo birer internet tabanlı dağıtımdır. Bunlar sürekli güncel haldedir ve paketlerin birlikte çalışabilirlik testleri yeterli değildir. Bundan debian (veya gentoo) yetersizdir gibi bir anlam çıkarılmamalıdır. Sözkonusu olan diğer dağıtımlarda çerçevesi belirlenmiş ve bu çerçeve içinde testleri yapılmış paketlerin olmasıdır. Ben bir USB fareyi tanıtamadım dendiği zaman, hangi X, hangi kernel, hangi hotplug agent, HAL/DBUS varmı vs. gibi bir ton suale cevap aramam gerekir. Bir SuSE veya Mandrake için bu altyapı belirlenmiştir önceden. Sistemde sürpriz bileşenler olmaz. Elbette bu açıdan bakınca, SuSE veya MDK kullanmanın bir püf noktası da gidip CVS update/compile yönteminin pek tercih edilmemesidir. Kısaca kernel her daim stok kernel olmalıdır vs. Bu sundance veya skoylu için problem değildir. Zaten benim diyen Helpdesk uzmanı bizler kadar bilmez olayı.

USB Fare çalışmayınca, lsmod ile bakıp hid device'leri göremezsek RH için bunun zaten stok kernelde builtin olduğunu bilmek gerekir mesela. Aynı durumda MDK'nın ise hid cihazlarını module olarak desteklediğini bilmekte gerekir mesela. Konu budur. Hangi paket nasıl sistemde yeralıyor iyi belirlenmiştir. Sürprizler yoktur (elbette uretici açısından) sistemde. Bu yüzdende MDK vs. XYZ N sürümünü çıkarınca, bu sürüm için X tane paketi seçer. X+1'nci paket veya X paketinin seçilen Y versiyonu dışında bir paket olmaz ortalıkta. Taa ki, kendileri bir nedenle yeni versiyon eklemediği sürece. Bu da kabul edilebilir bir durumdur. Ama ben kabul etmem, hiç te iplemem, paşalar gibi basarım apt-get'i. Yada cvs -z5 update/make/make install der geçerim. Hiç işim olmaz oturup beklemekle RedHat efendiyi.

Ama herkes bunu istemez. Redhat kullanan pek çokları cpanel, ORACLE vs. yüzünden bir tür mecburiyet taşır.

Kısaca, ne istediğini bilmek icap eder. O zaman kolay olur işler. elbette sabrın sonu selamet olabilir. ULUDAG ile kullanılacak yeni paket yöneticisi (PISI) belki size çok daha iyi gelebilir. Beklemek görmek icap eder..



Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Acaba bir bilgisayar simülasyonunda mı yaşıyoruz?

Blixa_Bargeld

Yale Üniversitesi felsefe bölümünden Nick Bostrom'un makalesine göre Matrix gerçek olabilir!
Bostrom'a göre yaşadığımız hayatın insan-sonrası bazı varlıklar tarafından yaratılmış bir bilgisayar programı olma olasılığı var.
Eğer böyle bir programın içindeysek nasıl davranmalı?
Robin Hanson'un makalesi ise bir simülasyonun içinde nasıl davranmamız gerektiğini tartışıyor...
hepsi burada http://www.simulation-argument.com/

Dünya´nın En Hızlı Ticari Treni Hizmete Giriyor

conan

Şangay'ın 30 km kuzeyinde bulunan Pudong uluslararası havaalanını şehre bağlayacak olan yeni manyetik tren şu ana kadar hizmete girmiş en hızlı ticari tren ünvanını alacak gibi gözüküyor. Trafikte şanslıysanız yaklaşık 40 dakikada alabileceğiniz bu mesafeyi yeni tren yaklaşık 7 dakikada alıyor. Trenin yaptığı maksimum hız 430 km/h. Tren bu hıza yaklaşık iki dakika içerisinde ulaşıyor. Manyetik trenlerle ilgili güzel bilgileri ve de evde nasıl manyetik tren yapabileceğinizi anlatan yazıyı buradan okuyabilirsiniz.

21. Yüzyılın En Önemli Mühendislik Problemi: Kişiye Özel Öğrenme Sistemleri

FZ

ABD Ulusal Mühendislik Akademisi 21. yüzyılda en önemli kabul ettiği 14 mühendislik problemini "Grand Challenges" başlığı altında yayınladı. Bu listedeki maddelerden biri de "kişiselleştirilebilen öğrenme sistemlerini geliştirmek".

Türk Kökenli Arama Motoru: Hakia

anonim

"Hakia'nın hedefi kullanıcılarına hızlı, verimli ve kapsamlı bir arama hizmeti sunmak. Elbette bu iddiaların hiçbiri yeni değil. Hatta bunlar geleneksel arama motorlarının en geleneksel sloganları. Hakia'nın bu unsurlarla hizmet verirken benzerlerinden farklılaşacağı noktaysa semantik (anlam bilimi) altyapısı. Bu sitede yaptığınız aramalarda sizi sonuca ulaştıracağını düşündüğünüz anahtar kelimelerini arka arkaya sıralamak yerine doğrudan bir soru cümlesi yazıyorsunuz. Araştırma şirketlerinin raporları kullanıcıların çoğunun sadece bir anahtar kelimeyle arama yaptığını gösteriyor olsa da doğal dil kullanımı işi değiştirebilir.

Örneğin internetteki kaynakları kullanarak ahtapotun kaç tane kolu olduğunu bulmak için şu ana kadar 'ahtapot kol' benzeri kelimelerle arama motorlarında sorgulama yapılıyordu. Hakia'daysa doğrudan 'ahtapotun kaç kolu var?' şeklinde bir cümle yazıyorsunuz (Yaptığımız denemede ilk sayfada sonuca ulaştık). Açılışı yapıldığında hala yer alıp almayacağını bilmediğimiz 'Challenge' (meydan oku) başlıklı düğmeyse bir anlamda 'ainesi iştir sitenin, lafa bakılmaz' demeye getiriyor. Bu başlığa tıkladığınızda Hakia yaptığınız aramanın sonuçlarını Google, Yahoo ve MSN gibi sektör liderlerinin sonuçlarıyla aynı sayfada karşılaştırmanız için veriyor. Denememizde rakiplerin ilk sayfada etkili sonuç bulamadığı bir arama yaşamadık ancak henüz deneme sürecindeki bir arama motorunun 10 yıllık rakiplerle aynı indeks zenginliğine sahip olması da etkileyiciydi.

Turing Ödülünü İlk Kez Bir Kadın Kazandı

FZ

IBM'in ilk kadın üyesi olan eski matematik öğretmeni Frances E. Allen bu hafta bilgi işlem dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olan A. M. Turing Ödülünü aldı. Allen bu ödülü alan ilk kadın. Kendisi ile bir çiftlikte büyümenin nasıl bir şey olduğu, kadınların teknolojideki rolü ve ödül parasını nasıl kullanacağı hakkında Deborah Perelman'ın yaptığı 1 Mart 2007 tarihli eWeek.com röportajının Türkçe çevirisini yazının devamında okuyabilirsiniz.