Adobe, Macromedia'yı Satın Aldı

0
anonim
Evet arkadaşlar Adobe bugün itibari ile en büyük rakibi Macromediayı 3.4 milyar dolar karşılığı satın aldığını duyurmuş bulunmakta. Acrobat ve Photoshop vb. gibi yazılımları ile ünlü Adobe ile, Dreamweaver, Flash Freehand ile ünlü Macromedia, geliştirdikleri bu yazılımlar ile masüstü yayıncılık alanında dünya pazarının büyük bir kısmını ellerinde bulundurmaktaydılar.
Dünya çapında 3700 çalışanı bulunan ve 2003 mali yılında 1.295 milyar dolar ciro açıklayan Adobe'nin Macromedia'yı satın alması dünya yazılım pazarında büyük yankı uyandırırken, Adobe tarafından yapılan açıklamada, bu birleşme ile çoklu platformlarda çalışabilecek daha güçlü yazılımlar üretebilmelerinin mümkün hale geleceği belirtiliyor.

http://www.adobe.com/aboutadobe/invrelations/adobeandmacromedia.html

Görüşler

0
darkhunter
3.4 milyar dolar ..........

0
iasci
neredeyse turkcell kadar fiyatı :)
0
simor
Ufff acımıştır yauu. 3.4 milyar dolar
Senelerdir her yazılımını kullandığım bazılarını kullanmak zorunda kaldığım iki yazılım devi. Birini mecburen küfür ederek kullanır ve hadi bu işin programı budur ne yapalım der otururduk aşağı ve öbürünün halihazırda alternatif bir yazılımı bulunmasına rağmen alışmadığımızdan kullanmazdık. Hatta hep birbirlerine teğet geçen yazılımlar üretir muhakkak öbürüne de bazen ihtiyacınız olurdu profesyonel anlamda. Fakat hiç hoşuma gitmedi bu satış, çok çok kötü. İki köşe başını tutmuş firma son senelerde bence güzel paylaşımlı rekabet ortamları yaratmıştı. Dijital grafik endüstrisinde, son 3 senedir Macromedia zaten hiç bizaman beceremediği masaüstü yayıncılıktan uzaklaşmaya başladığı ve gerçekten çok sağlam yazılımlar ürettiği web alanına hedeflenmişti. Adobe zaten dijital 2b grafik işleme ve masaüstü yayıncılık konusunda yazılımı bırakın standartlar üretmiş bir firma. Şimdi ise tekel oldu.
Benim sağduyu mekanizmalarım, kullanacağım yazılım nekadar da iyi olsa alternatiflere kaymaya başlar. Mesela ps dışında ne biliim quarkın son versiyonlarının saçmalamaya başlaması sebebi ile indesign ve illustrator kullanmak (bu arada freehand 9 da çakılmış kalmıştık, 10 ve mx ayrı bir rezalet) amacındaydım.
Fakat scribus kullanacam öyle gözüküyor. Anarşistmiyim neyim :))

Bence amerikanya, antitrust yasasını bir daha gözden geçirsin. 70 yıl evvelki gibi sadece demir/çelik veya otomotiv vs. sektörleri yok artık.
0
simor
"Bence amerikanya, antitrust yasasını bir daha gözden geçirsin. 70 yıl evvelki gibi sadece demir/çelik veya otomotiv vs. sektörleri yok artık." cümlesindeki "amerikanya" kelimesi yanlış olmuş. Bir daha okuyunca ters geldi bana. Ulusların değerleriyle ilgili presiplerime aykırı olmuş. Bunu okurlara ve kanal yöneticisi arkadaşlara "Amerika" diye düzelttiğimi bildiririm.

Teşekkürler.

0
okan
adobe ve macromedia programları arasındaki uyum mükemmel olacak
0
robertosmix
Adobe'dan çok zekice bir hamle.. Hem Macromedia'nın daha fazla hata yapmasına engel oldu, hemde pazarını şimdilik 2'ye ama uzun vade içerisinde de 3'e yada 4'e katlama gibi bir durumu da garantiledi kanımca..

Kendilerini kutluyorum..
0
zentoo
Macromedia, Adobe den önce Linux ile uyum çalışmalarını başlatmıştı. Bu satın alma ile iyice devleşmiş 'görünen' Adobe nin Linux ürünlerini çıkarmasıyla 'anarşist' ve 'anti-kapitalist' geliştirici ve kullanıcılarını kamçılayabilir.


Macromedia için 3.4 milyar dolar değer biçmek pek abartı değil. Zira Internet ekonomisinin neredeyse yarısı Macromedia nın teknolojileri ile dönüyor. (ne yazıkki)


Bir dedikodu ise AVID in Adobe nin peşine düşmüş olması. :-]
0
simor
Benim merak ettiğim, macromedia veya bunun benzeri satın alınan şirketlerin ortakları veya sahipleri herneyse ne yapar? Emekli mi oluyorlar? Yoksa Adobe'un hissedarı mı?

Sonrasında çok uluslu şirketlerin "tek" leşmesi globalleşmenin süreci gibi görülebir. Fakat bu kurumsallaşmanın da sonunu getirmezmi?
Birileri en azından bu sektörde bunu gördü de bu sebebten mi açıkkodu sisteme dahil etti.?

Enformasyon teknolojileri açısından, transistörün icadı ile eşdeğer bulduğum açıkkod felsefesinin, globalleşme sürecinin evrimleşme altyapısını da sağlamlaştırması sözkonusudur diye düşünüyorum.
Yani; büyük balık küçüğü yutar, kalıtımsal teknolojisine küçük balıklarınkini katar, tek ve mükemmel olur. Sonra, yeniler gelir büyür, bu büyümeyi serbest yazılım teknolojilerini kulanarak hızlandırır, amerikayı yeniden keşfetmez ve oda satın alacak veya alınacak seviyeye gelir.

mi?

yoksa ilerde korku-bilimkurgu türünde filmlerde seyrettimiz gibi korkunç deneyler yapan şirketlerle mi karşılaşacağız?
0
loker
yoksa ilerde korku-bilimkurgu türünde filmlerde seyrettimiz gibi korkunç deneyler yapan şirketlerle mi karşılaşacağız?

Valla korkunç diye neyi kast ettiğini bilemesem de, şimdiki şirketleri ne zannediyorsun acaba? : )

Istanbul Modern'de bu ay ortasına kadar oynayan Corporation belgeseli çok uluslu şirketler ve politikalarıyla ilgili sağlam bir yapıttı... Keza Naomi Klein'ın No Logo kitabını da tavsiye edebilirim... İçinde bilim etiği ve şirketlerle ilgili bilgi bulabilirsin...

Ben şimdiden korkuyorum yani, bir şey beklememe gerek kalmadı...
0
simor
Şöyle düzelteyim ozaman; "yoksa ilerde korku-bilimkurgu türünde filmlerde seyrettimiz gibi korkunç deneyler yapan "şirketle" mi karşılaşacağız?"


Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

RTÜK çıktı çıkacak...

anonim

Günlerdir konuşulan rtük yasası üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan köşke geri gönderildi.
Ayrıntılar için... internethaber.com

Askerliği Gelenlere Duyurulur...

musshani

Türkiye’nin YÖK tarafından onaylanan ilk sanal üniversitesi bu yıl öğrenci alacak. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç ve programa destek veren Microsoft Türkiye’nin Genel Müdürü Haluk Maga İstanbul Ceylan Inter Continental Otel’de düzenlenen basın toplantısında Türkiye’nin ilk sanal üniversitesi hakkında bilgi verdiler.

Bilgi Yönetimi’ne programına Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) ile 500 öğrenci alınması planlanıyor. Öğrencilerin 2001-2002 öğretim yılında kayıt yaptırabilmek için Eşit Ağırlıklı ÖSS Puan türünde en az 105 puan almaları gerekecek.

4 Temmuz, Özgürlük ve Bir Bilim Adamının Bireysel İtaatsizliği

FZ

Bugün 4 Temmuz, Amerika Birleşik Devletleri'nin Bağımsızlık Günü. Bu önemli günde pek çok ABD'liye 2 yıl önce iki bilimadamı arasındaki önemli bir mektuplaşmanın adresi gidiyor.

Taraflardan biri: Prof. Dr. Daniel J. Amit. Diğeri ise saygın bir bilimsel dergi olan Physical Review adına Prof. Dr. Martin Blume.

Konu: Dr. Amit'in Physical Review ya da herhangi bir ABD kurumu (bilimsel ya da başka türlü) ile işbirliği yapmayı reddetmesi ve bunun sorumlusu olarak ABD'nin, sahip olduğu gücü kötüye kullanan en büyük ve zarar verici ülke oluşunu göstermesi. Dr. Blume her ne kadar mektuplarında bilimin uluslararası, tarafsız ve politikaya mesafeli bir kurum olması belirtse de Dr. Amit, bilimin modern dünyada tarafsız kalamayacağını, 1939'da bilimin ne kadar tarafsız olabileceğinin herkes tarafından görüldüğünü belirtiyor, gelecekte torunlarına hesap verebilmek için bireysel olarak bu kararı aldığını, bireysel olarak pek bir gücü olmasa da bu bireysel itaatsizliğinin önemli olduğunu vurguluyor.

Tutma Şu Lazeri Gözüme!

parsifal

Plazma TV'mi daha iyi yoksa LCD'mi diye tartışırken yeni bir taraf daha tartışmaya katıldı. Lazer TV

/.'daki habere göre 2007 Noel'inde aramıza katılacak lazer tv ile gözün ekranda görebildiği renk oranı %30-35'lerden %90'lara çıkacak.

Beni ilgilendiren kısmı ise, bu yeni teknoloji ile eskisinin değer kaybetmesi ve telaffuz edilebilen fiyatlara inmesi.

ABD Medya Edebiyat (ya da Anna Karenina nasıl çok satar?)

FZ

Aldığımız haberlere göre ABD´deki en popüler talkshow programlarından birinin sunucusu Oprah Winfrey programında Anna Karenina´dan bahsedip ve bu kitabın aslında o kadar zor bir kitap olmadığını, güzel bir kitap olduğunu belirtince Anna Karenina´nın satışları bir anda patladı.

961.030 yeni kopya için baskıya giren Penguin Yayınları yetkilileri bu talep karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler.

TV programcısı Winfrey´e göre bu kitap biraz kalın bir kitap olmakla birlikte aslında o kadar da zor değil ve insanların gerçek edebiyatla uğraşmaları lazım bazen. 1 numarada yer alan kitabını ve yer alma sebebini üstad Leo Tolstoy görseydi acaba ne derdi?

Bu fantastik haber karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyor, TV, medya, kitaplar, edebiyat, garip bağlantılar üzerine bir kez daha derin bir tefekküre dalıyor, dumurlararası bir gezintiye çıkıyoruz.