Bilgisayarlarla yarışırken önce
dama Dünya Şampiyonluğu'nu kaybettik, satrançta bilgisayarlar en büyük ustaları bile yenebiliyor, Dünya Şampiyonluğu'na tahminen birkaç yıl kaldı ama romantik olanlarımız, gizliden gizliye "Go var en azından" diye teselli buluyordu.
Zira bu güne kadar mevcut programlar(neredeyse CPU gücünden bağımsız olarak) ortalama bir amatör oyuncudan daha iyi Go oynayamayor, dahası hangi hamlenin diğerlerinden daha iyi olduğunu bile tam olarak anlayamıyordu.
Görünen o ki Go programları, yeni bir
algoritma sayesinde, doğru hamleyi yanlıştan ayırmaya başlıyorlar.
hep bir kasette bir oyun olmasına alışmıştık biz, sonra bir gün abim bir kasetle geldi.. içinde 40-50 tane oyun var. kağıdında numaratöre göre kayıt aralıkları yapılmış.. ne heyecan kaplamıştı içimizi anlatamam be:)
pitstop, turbo outrun, pool, boulder dash, international karate, barbarian, rick dangerous, giana sisters, flimbo's quest, operation wolf, yiear kung-fu, arkanoid..
televizyon'a bağlayacağız diye evdekilerin yatmasını beklerdik.. uykusuzluktan pes edene kadar oynardık..