Herşeyden önce Bill Hilf'in kim olduğunu öğrenmekte fayda var. Geçmişte IBM'in Linux/Open Source Yazılımlarının teknik stratejilerinden sorumlu olan Hilf, başta Apache olmak üzere birçok F/OSS projede yeralmış birisi. Bundan üç yıl kadar önce de MS'da çalışmaya başlamış.
Bu kadar ön bilginin ardından seminer hakkında da bir miktar bilgi vermekte fayda var. Öncelikle bu seminerin verilmesi için talep MS/Bill Hilf tarafından gelmiş.
Açıkcası bu seminerin konusu kadar önemli bir gelişme. MS, Bilgi Üniversitesi'ne böyle bir seminer vermek için başvurmuş. Temel amaçları bilgi üretmek olan ve aslında iş dünyası ile çok daha yakın pozisyonlanması gereken üniversiteler için, açıkcası bu güzel bir gelişme.
Üstüne üstlük bunun Özgür Yazılımlar konusunda olması, MS'un bu konuda en önde gelen adamını böyle bir sunuma yöneltmesi hem Özgür Yazılım hem de üniversite cephesinde bazı şeylere sandığımızdan da fazla dikkat ettiklerini düşündürtüyor.
Seminer Bilgi'nin Mahkeme Salonu denilen anfisinde yapıldı, herne kadar başlangıçta dokuz kişi ile gelen MS ekibinin çoğunlukta kalması gibi bir rezaletten korkulsa da sonuçta salon dar geldi ve birçok kişi ayakta kaldı.
Oldukça sakin, huzurlu bir görüntüsü olan Hilf sunumuna Boğaz köprüsünün bir resmi ile başladı ve amaçlarının bir köprü kurmak olduğunu söyledi. Ardında da İstanbul'un en büyük sorunlarından biri olan trafik ile başedilmesinden dem vurdu. Fakat bu noktada kullandığı slide bir Arap ülkesinden alınmaydı, bunu itiraf etti ;)
Ardından kendisinin MS'da neler yaptığından, MS'un Açık Kaynak Kodlu Yazılımlar konusunda durduğu yerden bahsetti. Doğal olarak piyasadaki hemen her yazılım firması ile işbirlikleri olduğunu ve yine hemen hepsi ile rekabet halinde olduklarını söyledi.
Ardından kendisinin MS'a ilk geldiğinde yaşadığı zorluklardan bahsetti (Pine'dan Outlook'a geçiş vs.) MS çalışanlarının kendisine ve ekibine biraz garipseyerek baktığını, bunun da çok anormal bir şey olmadığını söyledi. Ve MS içinde Firefox başta olmak üzere birçok AKK projesinden yararlanıldığını ekledi. Bunlar arasında Xen, Zend/PHP, Moodle, JBOSS, Python vs. gibi önemli oyuncular vardı.
(Burada bir parantez açıp, kullandığı terimin genellikle Open Source Software olduğunu belirtmekte fayda var, yazının sonlarına doğru bunla ilgili bir açıklama da olacak)
İlgilenilen projeler içinde benim en çok ilgimi çeken Moodle oldu. MS'un Özgür Yazılım camiasının en önde gelen uzaktan eğitim projesi ile, çok da popüler bir proje olmamasına rağmen ilgileniyor olması ilginç geldi.
Projeler arasında JBoss'un bulunması da bir başka ilginç noktaydı. Web programlama denildiğinde ".net'ten başka birşey var mı ki?" diyen yeni yetme programcıların dünyasında, MS'un JBOSS'u MS platformunda koşmak için çaba göstermesi gerçekten ilginç geldi.
Ama sırasıyla bahsetmek gerekirse, Hilf'in üstünde durduğu konu çoğu tahminin aksine xml tabanlı bir installasyon yazılımıydı. Söylediğine göre sözkonusu yazılım açık kodlu hale getirildikten hemen sonra ilk yapılan My SQL'in Windows kurulum paketinin oluşturulması olmuş.
Bu paket o kadar çok tutmuş, kullanıcılar tarafından o kadar çok indirilmiş ki, MS'un SQL Server ailesinden sorumlu yöneticisinin biraz da kızgın bir suratla Hilf'in kapısında belirmesi çok sürmemiş. "Sen ne yaptığını düşünüyorsun?" diye başlayan konuşma "Bilmiyor olabilirsin ama MySQL bizim rakibimiz ve sen onların işine yarayan bir şey yapıyorsun" ifadesiyle biraz da gergin bir hal almışken Hilf "Eğer MySQL kullanıcılar tarafından sırf daha kolay kurulduğu için tercih edilecek bir ürünse ve bizim ürünümüzün başka bir avantajı yoksa, sanırım ben yanlış şirkete gelmişim, çok geçmeden IBM'e dönsem iyi olacak" diye cevap vermesi üzerine biraz yatışmış.
Bunun ardından benzer bir durum JBOSS konusunda da yaşanmış. .NET'çiler, birara Hilf'i ofisinde ziyaret edip "Arkadaşım, sen buralarda yenisin o yüzden bilmiyor olabilirsin, anlarız. Malum bizim .net diye bir ürünümüz var, bu Java ile rakip durumda, sen şimdi böyle yaptın ya, o yanlış" mealinde bir konuşma yapmışlar. Kendisi de halihazırda javayı kullanan birçok sistemin bulunduğunu, bunların gözardı edilmesindense, javayı Windows üzerinde kullanmayı tercih edebilecek kullanıcılara bir imkan sağlamanın daha doğru olduğunu düşündüğünü söylemiş.
Anlaşılan Hilf'in bu konuda bayağı bir anektodu var, bu gidişle daha birsürüsü de olmaya devam edecek. Sunumun bu noktasında MS bünyesinde bulunan Open Source Lab'den bahsetti. Bu laboratuvarda VectorLinux'dan FreeBSD'e kadar birçok donanım platformunda birçok işletim sisteminin kurulu olduğunu ve bunlarda devamlı denemeler yapıldığından sözetti. Keza Xen ile yapmakta oldukları işbirliği doğrultusunda yeni nesil Windows'ların Xen üzerinde performans kayıpsız sanallaştırılabilmeleri için yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Bu noktada -bence- belaltı vurup "Vista'yı gördünüz mü?" diyip görsel hokkabazlıklara girdi. Salondan "Neydi o xgl mi?" nidaları yükselince çok uzatmadı :)
Çok uzatmadan, MS'un Windows'un bütün kaynak kodunu eğitim amaçlı olarak açtığı ve başka birkaç şeyden daha bahsettikten sonra soru cevap bölümüne geçildi.
Bu noktada ilk sorulan soru Novel ile yapılan dumanı tütmekte olan anlaşmaydı. Bu anlaşma doğrultusunda MS ticari olarak kullanılmayan özgür yazılım ürünlerindeki fikri mülkiyet haklarını takip etmeyeceğini belirtti. Bu sayede geliştiricilerin bu durumdan etkilenmeyeceklerini ve bunun topluma, gelişmeye faydalı olduğunu söyledi.
Gözünü sevdiğimin avukatları boşuna almıyorlar o paraları.
İfadeye bakar mısınız, "ticari olarak kullanılmayan özgür yazılım projeleri". Fikir patentlerinin ne kadar işlevsel, ne kadar doğru bir uygulama olduğu yoğun olarak tartışılırken tam da ihtiyacımız olan bu kadar anlayışlı bir yazılım üreticisiydi. Satır aralarını okursanız bunun karşılığı şudur "bakın biz burada hobi amaçlı yazılım geliştirenleri kısıtlıyor görünmek istemiyoruz, amacımız sadece kanca yerine oturana kadar misinayı çekmemek. Pardon anlayacağınız gibi ifade edeyim, bizim bu hareketimizle siz hiçbir zaman için hiçbir özgür/açık kaynak kodlu veya hernehaltsa yazılımın içinde sizi donunuza kadar dava etmemize imkan sağlayan bir patent olup olmadığını bilemeyeceksiniz, çünkü sesimizi çıkartmayacağız. Ta ki, siz böyle bir yazılımı ticari olarak kullanmaya kalkıncaya kadar. Ve o zaman avukatlarımız vasıtasıyla öyle bir şiddetle vuracağız ki...
(Pulp Fiction'dan alıntıdır The path of the righteous man is beset on all sides by the iniquities of the selfish and the tyranny of the evil men. Blessed is he who, in the name of charity and goodwill, shepherds the weak through the valley of darkness, for he is truly his brother's keeper, and the finder of lost children. And I will strike down upon thee with great vengeance and furious anger those who attempt to poison and destroy my brothers. And you will know my name is the Lord when I lay my vengeance upon thee!
Türkçe meaili: Dürüst insanın yolu, bencillerin haksızlıkları ve kötülerin zorbalıkları ile sarılmıştır. Yardım etmek amacıyla ve iyi niyetle zayıf olanlara, karanlığın vadisinden geçerken yol gösterenler, gerçekten kardeşlerinin koruyucusu ve onların kayıp çocuklarının kurtarıcısı olarak kutsanacaklardır. Ve ben kardeşlerimi zehirleyip yoketmek isteyen sizlere öyle bir intikam ve öfke ile vuracağım ki, intikamım sizi bulduğunda adımın Tanrı olduğunu anlayacaksınız.
(Bana daha çok Özgür Yazılım yanlısı bir ifade gibi geldi ama ;)
Bunun ardından klasik "Neden Özgür Yazılım değil de Açık Kaynak Kodlu Yazılımlar?" diyorsunuz sorusu geldi ve ona klasik Eric Raymond cevabı "Ben filozof olmaktansa daha pratik bir adamımım, o yüzden AKKY'ı daha tercih ediyorum, ama iki ifadeyi de kullanıyorum. Mesela siz MS yazılımları konusunda ne diyorsunuz? Kapalı Kodlu Yazılımlar mı? (Closed source software)? Ya da başka bir şey mi? (Bu noktada "Evil Source Software" diye bağırdığım duyulsa bayağı eğlenecektik.)
Bence faydalı bir seminerdi. Hilf herne kadar çok dişe dokunur bir şey söylememiş olsa da, aklı başında hiçkimsenin dünyayı siyah beyaz görmediği konusunda aydınlatmış oldu.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü'nün davetlisi olarak, MS'un Platform Teknolojileri Strateji Müdürü Bill Hilf bir seminer verdi.
Bu seminerde konuşulanların bir kısmı gerçekten önemliydi. Seminer ve hakkındaki izlenimleri şöyle bir güzel toparlayabilmek için haftasonundan yararlandım.
Umarım sizler için de bilgilendirici olur.