Size bir hikaye anlatmama izin verin. Uzun, uzun zamanlar önce, uzak bir arge ortamında (o kadar uzak ki başka bir galakside olduğu iddia edilebilir), ben bir CP/M & MP/M jockey(operatörü) idim. MS DOS (kaba bir CP/M altkümesi) Tim Patterson`ın beyni dışında varolmamıştı daha. XENIX (SCO UNIX`in atası) x86 ortamına port edilmemişti. Apple II`lerin üzerinde koşan yazılım ise, bağışlanmış gibiydi. 1980 de MP/M, kendince çok kullanıcılı, çok görevli (multi-user, mutli-task) bir işletim sistemiydi ve iş çevreleri için kullanılabilirdi. En az 30 donanım üreticisi CP/M makinaları imal etmekteydiler ve ciddi uygulamaların çoğu bu platform için geliştirilmekteydi.
Kısa süre sonra önde gelen bilgisayar firmaları bu gelişmekte olan pazara girmeye başladılar. DEC bir CP/M makinası yaptı. Ardından NCR, bildiğim kadarıyla HP ve Sperry-Rand`da. Kötü tasarım ve pazarlama yüzünden pazara alay konusu olup yitip gittiler ve ana şirketleri ile bağlantıları koptu. 1980`lerin sonuna doğru 16-bit`e geçilmişti, i8086`lar ve i80286`ların erken modelleri vardı. Ardından IBM PC`i anons etti.
Bu alete baktık ve gülmekten karnımıza ağrılar girdi. Büyük şirketlerin pazara girmeleri sözkonusu olduğunda, bu örnek açık ara ile olabileceklerin en kötüsüydü. Çoktan güncelliğini kaybetmiş 8-bit 8088CPU ile çalışıyordu, herhangibirimizin gördüğü en kötü hafıza modeline sahipti, ancak 8 donanımsal kesinti (Interrupt) vardı, iki seri porttan fazlası yoktu ve harddisk desteğine bile sahip değildi, ne donanımsal, ne de yazılımsal açıdan. Gülmemiz bitip de yerden doğrulabilir hale geldiğimizde bu hindiyi (ED: birileri Turkey kelimesinin yerine Turkiye`kabul ettirmezse, ömür billah AÇ Macarlar gibi dalga konusu olacağız) aklımızın uzak köşelerine kaldırıp, gerçek OS`lara sahip, gerçek bilgisayarlarımızla çalışmaya devam ettik.
Yaklaşık bir yıl kadar sonra farkettik ki, piyasadan kaybolmak bir yana, bu salak makina büyük şirket alımlarında boy göstermeye başlamıştı ve bütün ana CP/M uygulamaları geliştiriciler uygulamalarını MS-DOS`a port etmeye başlamışlardı. Bir sene daha geçti ve bir zamanların azametli CP/M pazarı artık yoktu bile.
Birara bir arkadaşımın aynı konu üzerine şunları söylediğine şahit oldum `Eminim! Ölümcül derecede hata yapıyor olabilirim ama EMINIM`. Açıkcası ben de PC`nin CP/M için gerçek bir tehdit oluşturmadığına emindim. Bu kadar büyük bir yanılmadan dolayı egom bile hırpalanmış hissediyordu, bu yüzden ne olduğunu düşündüğüm şeydense gerçekten ne olduğuna etraflıca baktım.
Öncelikle, hiçbir CP/M cinsi birebir aynı değildi. Herbir donanım üreticisi kendi donanımına uygun olacak gibi değiştirmiş, kendi sürümünü oluşturmuştu. Birçok üretici biraz değişik disket formatları ve diğer küçük farklılıklara sahipti (ör: değişik adreslere sahip seri portlar ve değişik kesintiler). Herhangibir iki yazıcı kesinlikle birbiri ile uyumlu değildi, değişik komut setleri ve değişik yorumlayıcılar kullanıyorlardı ve her yeni çevrebirim için yeni bir kablo gerekiyordu. Dükkanlarda aynı yazılımların yarım düzine ayrı versionları bulunmak zorundaydı ve yazılım geliştiriciler bütün bu versionları desteklemek durumundaydılar. Üreticiler tarafından yazılımcılara nerdeyse hiç destek verilmiyordu, SDK`lar yoktu.
Öncelikle, IBM kesinlikle standart donanım ve yazılım ortamı sunuyordu. İkinci olaraksa yazılımcılarla yakın ilişkideydi ve onları çeşitli yöntemlerle destekliyorlardı. Piyasadaki en iyi donanım ve işletim sistemine sahip olmamız, ve onların de en kötülerine sahip olmaları bir fark yaratmıyordu. Üçüncü olarak ve belki de en önemlisi CP/M`e yatırım yapmış şirketler için, güvenli bir migration planı sunuyorlardı. Bütün önde gelen CP/M yazılımlarını PC`de çalıştırarak ve MS-DOS`a geçişe yardım vererek. İşte onlar, bu noktada kazandılar, biz kaybettik. Ve bütün bu olanlara 20 yıl ötede bir bakış açısından baktığımızda, biz fazlasıyla kıçımızın tekmelenmesini haketmiş, kibirli aptallarmışız.
Şimdi günümüze dönersek. Linux`un büyük ölçekte kabul görmesninin, özellikle de şirket ve devlet ortamlarında, bu ortamlardaki mevcut yazılımların desteklenmesinden (%95 Windows) geçtiğine inanıyorum. Bu yazılımlara, Linux ortamında sağlam bir destek ve şirketlerin geçişi için de güvenli bir yol bulmamız gerekmekte.
Bu tür büyük geçişlerde tecrübeli biri olarak (Lockheed`de bir ay içinde 150,000 masaüstünde MS Exchange'e geçiş, 40,000 değişik lokasyonda 400,000`in üstünde bilgisayarda NT`e geçiş (USPS) ve 3000 Gap dükkanında NT ve uygulamalarına geçiş gibi), bu ölçekte konuçlanma ve destek problemlerin ve bu ortamlarda karar verme mekanizmasındaki insanların farkındayım. Bu insanlar Windows ile göbek bağı ile bağlı değiller, fakat sonuç olarak bu kadar büyük ölçekte konuçlanmak için Linux daha hazır değil (ED: bence bu yazıdaki en büyük eksik bu, şu anda Linux buna diğerlerinden çok daha acısız bir şekilde hazır!)
Ana noktamıza geri dönersek, Bay Boorshtein`ın Why are we bringing VB to Linux'da dediği herhangibir şeye teknik olarak karşı çıkmamakla birlikte sonuçlarına karşı çıkıyorum. VB`nin güçlü ya da zayıf olduğu noktalar, CP/M ve S-100 makinaları arasındaki fark kadar önemsiz. Unix destekçileri son yirmi yıldır mühendis-olmayanların masaüstüne Unix taşımaya uğraşıyorlar. IBM ve MS ise bu konudaki her türlü şirketi şimdiye kadar süpürdüler. Bu piyasada sağ kalan bir kaç Unix ise niş pazarlara yöneldiler. Lütfen beni yanlış anlamayın, Linux ve Serbest yazılım taraftarıyım fakat söylenmesi gereken bazı şeyler de var.
Bence, Linux için en önemli yol, Windows Office ve diğer öndegelen Windows uygulamalarını desteklemek ve bu dün yapılmış olması gereken bir şey (ED: OpenOffice sağolsun ;) VB ortamının desteklenmesi de bu konuda önemli. Freeware ve Shareware olarak bu uygulamaların klonlarının yapılması Linux pazarı oturduğunda olacak bir şey (Ed:makalenin yazıldığı 2000`den bu yana gittikçe olan bir şey bu.) Benim gibi birisi bir CIO`nun ofisine girdiğinde, Excel veritabanlarını, makrolarını veya PowerPoint sunumlarını gösterebildiğinde. Veritabanları ve groupware yazılımı sorunsuz çalıştığında, mevcut ortamla problemsiz uyum gösterdiğinde işte o zaman Windows makinaları Linux makinalarla 100,000`ler mertebesinde değiştirebileceğiz.
by Kenneth Broll, in Editorials - Saturday, October 28th 2000 23:59 PST
Sundance: Herşey bir yana, yirmi iki yıl öncesinin, iki yıl önce yapılan bu analizinden hepimizin alacağı dersler var bence. Öncelikle, bir makinanın özelliklerinin iyi olması varolması ya da sürdürülebilir olması için yeterli sebep değil. bkz Amiga. 1980`lerin sonunda, gerek GUI, gerek multitasking, gerek multimedia alanında ne PC ne de başka bir bilgisayarı rakip kabul etmiyordu. Dahası işletim sistemi, Unix vari bir yapı ile çalışmakta, gelmiş geçmiş en büyük shareware kütüphanesi olan Fred Fish diskleri, nerdeyse Freshmeat'in bugünü kadar çok yazılım içermekteydi. Fiyatı da bugünkü çok ucuzlamış PC`lerden bile ucuzdu.
Fakat ne yaptı Commodore firması, önünde C-64 gibi mükemmel bir örnek varken, gitti inanılmaz aptalca pazarlama teknikleri ile göz göre göre PC`nin öne geçmesine izin verdi. Hem de sadece tek bir büyük hata ile üçüncü parti donanım şirketlerine Amiga lisansı vermeyerek.
CP/M`in başına gelen ise tam tersi bunun. Fakat mesele, SHIBUMI`de Trevenian`ın ifade ettiği `Seni, hor gördüğün küçümsediğin can sıkıcı insanlar bitirecek. Çünkü hiçbir parıltı, hiçbir deha görmediğin bu insanlarda, bunun yerini tutan insanüstü bir bıkmazlık, sabır var ve ayağın kaydığında orda olacaklar`
Sonuç olarak, şu anki Internet ortamında, sanmıyorum ki GNU/Linux ve OpenSource hareketi sönsün. Fakat yazıda bahsedilen bazı öngörülerin, şu anda gerçekleşiyor olduğunu görmek açıkcası beni keyiflendiriyor. Ama zayıf karınlarımızı da unutmamak lazım. Özellikle de BSA`nın logo olarak üstüne (C) damgalanmış bir dünya haritası kullanma arsızlığını gösterebildiği ülkemizde
Sevgi saygı GNU/Linux ;)
Bir zamanlar Freshmeat`de bu makaleye rastlamıştım. Nedense bu sabah hatırladım ve bu kadar önemli bir makaleyi sizlerle paylaşmak istedim.
80'li yılların başında çok hızlı bir şekilde çok başarılı olan, MS-DOS'un 90`larda olmadığı kadar da becerikli, gelişmeye açık bir işletim sistemi olan CP/M`in bütün bu avantajlarına rağmen neden yokolup gittiğini anlatan ibret alınması gereken bir yazı...
80'li yılların başında çok hızlı bir şekilde çok başarılı olan, MS-DOS'un 90`larda olmadığı kadar da becerikli, gelişmeye açık bir işletim sistemi olan CP/M`in bütün bu avantajlarına rağmen neden yokolup gittiğini anlatan ibret alınması gereken bir yazı...