Kültür kılığında dolaşan cehalet...

0
bm
Bugünkü Radikal'den başyazı. Başlık: "Tanrı'nın varlığı bir teoremdir", bitiş cümleleri: "Oysa, bilimsel metodoloji açısından Tanrı bir teoremdir; ileri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia. Bunu söyleyince hemen karşı çıkanlar olacaktır: 'Peki yokluğunu kanıtlayabilir misiniz?' Bu bir totolojidir; Tanrı'nın yokluğunu kanıtlamaya gerek yok. Varlığını kanıtlamak ya da kanıtlayamamak aynı kapıya çıkar."

Tanrı'nın varlığı ve yokluğu yerine önce XXX koyun ve okuyun. Bu yazı "ben mantık bilmiyorum, mantık bilmediğimi de bilmiyorum, hatta bilmenin ne olduğunu da bilmediğim için neyi bildiğimi neyi bilmediğimi de çıkartamıyorum üç beş terimini duyduğum konuları anladım sanıyorum" demiyor mu sizce?
Not: Neyi bilip neyi bilmediğini bilenlerden bilmediğini öğrenmek isteyenler için ipuçları: 'teorem', 'ileri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia' demek değil. 'Kanıtlayamamak' ile 'zıddını kanıtlamak' ayni şeyler değil. "Scientoloji" sahtekârlığını tamamen isme bakarak yanlış anlamış bu adam ayrıca, onu ellemiyorum.

Görüşler

0
FZ
Söz konusu yazının yazarı, ki aynı zamanda gazetenin genel yayın yönetmeni, vakti zamanında da 3-4 Pazar boyunca Gödel'di, Turing'di filan yazmıştı. O yazılardan sonra böylesine basit ve önemli, yapılmaması gereken bir hatayı yapmış olması, temel mantık, matematik, felsefe nosyonlarından bu denli uzak yazması şaşırtıcı. (Ya da belki o kadar şaşırtıcı değil, en nihayetinde Türkiye'deki en büyük medaya sermaye gruplarından birinin çeşit olsun diye belli bir kitleye yönelik çıkardığı siyasi gazeteden bahsediyoruz, bilimsel bir yayından değil).

Belki de bu tür kitlesel basın organlarında bir bilimsel danışma kurulu olmasında fayda var. Ya da ne bileyim yazarın hiçbir matematikçi, mantıkçı, felsefeci tanıdığı yok mudur, bir açıp sorsun, ya ben bir şey dedim ama sen de bir bak, teknik manada saçmalamış mıyım diye.

Ya da belki ben ayaküstü fantazi yapıyorum, bu ülkede belli bir mevkiye geldiğinizde bu tür hataları yapmanız pek önem taşımayabiliyor, her konuda fütursuzca fikir beyan ederken devirdiğiniz çamlar, gaflar pek problem olmuyor.

Ben yine de diyorum ki, bu tür hataları yakalayıp tepkisini gösterebilen vatandaşlar olduğu sürece bu ülkeden ümit kesilmez, bir ihtimal bir gün düzlüğe çıkar bu günleri komik ve üzücü dönemler olarak anarız. Ya da belki tersi olur eğitim iyice dibe vurur ve bizi dibe çeken bir sarmalda ülkece debelenip dururuz.

Soru şu: O yazıyı okuyan kaç lise mezunu hatayı fark edecek? Soru şu, bu tepkiyi okuyan kaç lise mezunu ne denmek istediğini anlayacak? Bakın dikkatinizi çekerim, üniversite mezunu demiyorum, lise mezunu diyorum! Eğer üniversite mezunlarımız da sorunlu ise... vay halimize, durum vahimdir, güleriz ağlanacak halimize diyorum!

Not: Du bakalım, bu "thread"in altından sonu gelmez teolojik tartışmalara sapmadan kalkabilecek miyiz ;-)
0
Nightwalker
"Not: Du bakalım, bu "thread"in altından sonu gelmez teolojik tartışmalara sapmadan kalkabilecek miyiz ;-)"


Kalkarız kalkmasınada bu eğitim sistemi ile kalksak ne olur kalkmasak ne olur ? Türkiyede kaç üniversite var ki buradan mezun olanlar sorgulayarak, araştırarak, ezberlemeden mezun olmuş olsun.

Daha bir iki ay önce Cumhuriyet bilim teknik dergisinde ülkemizde adı duyulmuş önemli sayılan bilim adamlarından biri milli eğitim bakanlığının liselerde klasik fiziğin yanında kuantum fiziği öğretilmesi projesini laikliğe karşı yapılmış bir saldırı sayıyordu.

Bu zihniyetle nereye kadar ?


İllaki birşeyleri istismar etmek isteyen her koşulda yapmaya çalışacaktır bunu. Ama istismar edilmeye çalışılan kitlenin bakış açısı ne kadar geniş olursa bu iş o kadar zor olur. Ben bu ülkedeki insanların neden bu kadar hoşgörü yoksunu ve kendi fikirleri konusunda bağnaz olduğunu anlamaya çalışmaktan bıktım artık. Hani bir anlayan varsa fırsattan istifade bize de anlatırsa minnettar kalacağım.

Not: Kuantum fiziğinin nasıl istismar edilebileceği çok muğlak kaldıysa basitçe şöyle anlatayım;
Klasik fiziğin doğa üstü veya bilim dışı saydığı bazı olaylar (mucizeler kerametler vs.) kuantum fiziğine göre mümkün olabiliyor.
0
FZ
Tabii tabii bence de kuantum mekaniği gösterilsin gençlerimize, nasıl olsa büyük ve ezici çoğunluk Newton fiziğini de pek anlamadan mezun oluyor, çok fark etmez, kuantum fiziği filan da görsünler, istismar edilirse o da edilsin, yani istismar etmek istedikten sonra Newton da edilir ne var ki, bakın şu göksel düzene, bakın şu güneş sisteminin düzenine! diye başlayıp.

Memlekette edebiyat iptal oldu, magazinin ötesine geçmiyor, felsefe zaten ne zaman ne kadar vardı ki, fizik, geçiniz bir kalemde, tarih desen okuldaki en sıkıcı ders derdim (ta ki İTÜ'de pırıl pırıl, ilim irfan modundaki bir akademisyenden iki dönem boyunca Osmanlı tarihi dersi alıp, vay canına demek tarih dersi böyle yapılırmış diyene kadar, İTÜ bu hocaya tuvaletten bozma bir oda vermişti, adam pek şikayet etmiyordu, birkaç yıl sonra ise İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin tarih bölümüne geçtiydi). Mantık mı, eh artık gençler onu da Radikal'deki pek değerli, bilgili başyazarlardan öğrenirler.

Bu ülkenin en parlak beyinleri bu ülkede kalır, temel bilimler, temel teknolojiler konusunda araştırmacı olarak çalışır ve hocalık yapmayı kabul ederlerse, belki o zaman buradaki gençler bir şeyler edinecek ve belki o zaman en değerli hazinemiz olan genç beyinleri (genç beyin demek yaratıcılık demek, enerji demek, yahu kardeşim en nihayetinde bolluk, refah para demek, işte tarlada, kahvede, okulsuzlukta, gerizekalı hocalar, kesesini doldurmak için her türlü beyin tecavüzünü mübah gören medya organlarına emaneten çürttüğümüz o genç beyinlerdir kızıyla, erkeğiyle) harcamaktan kurtulacağız. E ne yapalım, biz Afrika'nın madenlerini sömüremedik Avrupa'lının yaptığı gibi, dünya şartlarını manipüle edemedik ordumuzla ve kültürümüzle büyük ülkelerin yaptığı gibi son birkaç yüzyıldır, bari elimizdeki yegane kaynağı kullanalım, kısır tartışmalarla değil de hakikaten bize stratejik güç, iktidar sağlayacak üretimlerle...
0
bm
Ya da belki ben ayaküstü fantazi yapıyorum, bu ülkede belli bir mevkiye geldiğinizde bu tür hataları yapmanız pek önem taşımayabiliyor, her konuda fütursuzca fikir beyan ederken devirdiğiniz çamlar, gaflar pek problem olmuyor.

Kucuk koyun buyuk agasi olmak diye bir laf vardir, o geliyor aklima.

Simdi buyuk koylerin basini daha mi iyi diyeceksiniz. O kadar da degil. Ben NY Times'i terbiyemi bozmadan okuyamiyorum mesela, ama tarzlari biraz daha degisik. Onlara kufrederken _bilerek ve isteyerek_ carpittiklarini dusunuyorum. Bu yazidaki hata o degil, neyi bilip neyi bilmedigini bilemiyor bu adamcagiz.

Hangisi daha iyi? Akilli dusmani mi tercih etmliyiz?

Benim kizmam yazardan cok, zihinsel terbiye olarak bu derece yoldan cikmasina sepep olan ortama. 'Bu ne dedi simdi?' demiyoruz. Demedigimiz icin konuskanlarimiz, eli kalem tutanlarimiz yoldan cikiyor gibi geliyor bana.



0
FZ
Acaba bir yerlerde Mantık-101 gibi bir belge var mıdır, kopyalayıp sağda solda dağıtabileceğimiz? Mantık nedir, teorem nedir, önerme nedir, birinci dereceden yüklem hesabı/mantığı nedir, öncüllerden yola çıkıp ispat yapmak ne demektir, ispat yapılırken kullanılan mantık kuralları nedir, niceleyeciler nelerdir, tüm bunların güçlü yanları, eksik yanları nedir, "zaman" kavramı sembolik mantıkta nasıl ele alınır, vs.?

Yani madem insanlar liselerde bunalıyor, üniversitelerdeki derslerine bitse de gitsem ruh haliyle giriyorlar, hiç değilse belki popüler sitelerde, bu tür yanlışlara dikkat çekilerek hazırlanmış eğlenceli ama doğru, katı, net, keskin bilgi veren kılavuzları okuyarak bir nebze bilgi sahibi olabilirler, hmm, demek işin doğrusu buymuş diyebilirler.

Yoksa elitizm yani seçkincilik yapıp, yahu kardeşim zaten kaliteli okullarda okuyanlar durumu bilir, eh bilmeyen de bilmediği ile kalsın, bu dünya o kadar adil değil deyip geçelim mi...
0
dwfwfan
bu yazıyı yazan yazar, bu gibi düşüncelerin insanoğlunun bir numaralı düşmanı olan şeytan'dan geldiğini bilseydi keşke. biri ona bunu uygun bi dille anlatsın. ben neler çektim bu şeytan'dan neler.
0
malkocoglu_2
Yapmayin, seytan da lazim. Gazali diyor ki, insanin dogasinda hayvan da, seytan da, melek te vardir. Bu ozelliklerin herbiri hayatin akisi icinde gerekebilir. Sirf melek olsaniz, hayat (ve doga) karsisinda bazen gucsuz kalabilirsiniz. Hep seytanlik ta iyi degil tabii.

Bu tur adamlarin (mevzubahis olan kose yazari mesela) dusundukleri hakkinda "dusunce" gelistirmek ve onlara cevap aramak bile yersiz. Cunku dunyaya diktikleri referans cubugu, cogu zaman yanlis yerde. Ikinci elden bir akilcilik ve kulaktan dolma tasavvuf ve felsefe bilgileri ile dunyayi olcup biciyorlar. Ali Nesin Matematik Dunyasi son sayisi giris sayfasinda ne kadar guzel soylemis: "Ne bilmedigini bilmek en onemlisi".

Yaygin medya icerik ureten zatlara teorik matematik ve belki de hesapsal uygulamali bilimlerde bir acil ders (crash course) gerekiyor. Bence bu dertlerini cozerdi. Ve bunu soylerken cok secenekli ve zaman kisitli sorulardan bahsetmiyorum. Erdal Inonu'nun dedigi gibi, o tur sinavlar cabuk dusunmeyi tesvik ediyor, derin dusunmeyi degil.





0
bm
Boyle bir dokuman yoksa, bu matematik dergisini cikartanlarla FM okurlari olarak isbirligi yapalim, icab ediyorsa biraz para toplayalim, duzgun bir acik dokuman ortaya ciksin.

Mantik/zaman konusu ise, _belki_ ileride James Allen filan roportajiyla baslatacagimiz bir sembolik YZ serisinde iyice ortaya cikar.
0
FZ
Hmm, J. Allen lafını görünce NLP !! diye zıplayıp Pavlovyen tepki veren kaç FM takipçisi var acaba, ona göre yapalım röportajı ;-)

Not: Pavlov lafını görüp de bozulmayın! Numerical Recipes in C kitabında FFT anlatırken der ki: bugün bir mühendise Fourier Transform deyin size Pavlovvari şekilde Fast Fourier Transform tepkisi verir o anlamda dedim ;-)
0
malkocoglu_2
Uzerinde "mantik", "teorem", "ispat" ve "tanri", vs. diyen tuşları olan bir klavye hazirlasaniz, ve bir maymunu bu klavye uzerinde ziplatsaniz, herhalde ayni derecede anlamli (belki de daha anlamli) yazilar cikartmaniz mumkun olabilir. Radikal Turkiye'de "okumus" ve "aydin" gecinen bir gazetedir, fakat iste durumlari ortada. Ne tez dogru durust ortada, ne isin ozunu gormek, ne de hafiften bir farklilik ortada.

TR'de buyuk bir sorun var, o da "uzmanlasamama" sorunu. Kose yazarlari bunun canli ornekleri; K. yazari, heeeer seyden anlayan ve her konu hakkinda otorite ile yazabilen adamdir, ama stratejik, harekete ya da karara yarayacak turden bilgisi bir konuda cok azdir. Bu heriflerin sayisi, son sayima gore onbinlerle olculmekte... Tabii bu insanlari teker teker kotu ornek gostermek te yanlis, sonucta onlar da iclerinden geldikleri guruhu yansitiyorlar. Demek ki bundan memnun bir kisim var.

Fakat bilgilendirmekte gazetelerin ne kadar sinifta kaldigi ortada: Ne komiktir ki, iyi bir universitemizin (temel bilim olmasa da) bazi ogrencileri, en son Stephen Hawking ve kara delikler hakkindaki gelismeler sonucu "kara delikler yokmus, oyle mi" sonucuna atlayabiliyorlar. Bu, hani su unlu telefon oyununa benziyor. Telefonun bir ucunde bilgiyi uretenler, oteki ucunda da 9-10 aktarimdan sonra sacma sapan sonuclari dinlemek zorunda kalanlar. Neyse, bu kucuk bir ornek.

Fakat ben yeni jenerasyondan umutluyum. Bir uyanma da var. Nihayet sacmaliklari yerden yere komedyenler var mesela. Onemli mi? Onemli. ABD'de komedyenler cok akilli adamlardir, zaten o sayede komik olunur (eger soytari degilse). Komedyenin sablonu dogru olacak ve cuk diye oturacak ki, sablona oturmayan veri noktalarini (outlier) gostersin, ve bu uymaz noktalar komik olsun. Gora filmi hakkinda bir soylesi de Cem Yilmaz'a "AB hakkindaki gorusleri" soruldu, ve hicbir gorus vermedi. Harika. "Buralarda herkes herseyde uzman, benim o gorusumu sormayin, iyi bir gorus degil o" dedi ve kapatti. Zaten stand-up'i sirasinda yerden yere vurdugu bir konuymus. O. Bayulgen de fena degil. "Cok agresif" diyorlar, hayir. ABD'deki bir komedyene kiyasla ilimli bile sayilir. Jay Leno "Jaywalking" programinda California sokaklarina cikip halkin hicbirsey bilmemesini apacik gosteriyor. Chris Rock bir filminde baskani oynayan aktore dedirtiyor ki "God Save America.... and no one else!". :) Analizlere bakiniz.

Eger sorumlu insanlar elinden geleni yaparsa, ve onlara bu yaptiklarindan para kazanma olasiligi da saglanirsa (ozel universiteler, vs ile bu yone gidis vardir ve sorumlu insanlar ellerinden geleni yapiyorlar), herhalde yeni neslin secenekleri daha da genis olacaktir.



























0
malkocoglu_2
C. Rock esprisi "God Bless America" olacakti, duzeltirim.
0
feran
Komedyenlerden söz edilince ben Lenny Bruce'u da anmak istedim sadece! Adam ne pahasına Amerikada "ayakta " kalarak stand-up yapabildiydi... Bizdekilere o örnek olsa ya.
0
feran
Komedyenlerden söz edilince ben Lenny Bruce'u da anmak istedim sadece! Adam ne pahasına Amerikada "ayakta " kalarak stand-up yapabildiydi... Bizdekilere o örnek olsa ya.
0
SHiBuMi
İnce detaylara gireceksek:

'teorem', 'ileri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia' demek değil.

Yazarın yazdığı yazıda da böyle bir ifade yok zaten. Yazar, teorem = ileri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia dememiş. Teoremden sonra noktalı virgül koymuş, yani Tanrı = 'ileri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia' demiş. Bunu şöyle düşünebilirsin

Tanrı büyüktür
Tanrı uludur
Tanrı tektir
Tanrı yaradandır

Gördüğün üzere
büyük = ulu = tek = yaradan

gibi bir çıkarıma gitmeden Tanrı'ya çeşitli özellikler atayabiliyoruz. Durum bundan ibaret. Bence fazla heyecan yapmışsın.
0
FZ
Yazıdan alıntı:

Oysa, bilimsel metodoloji açısından Tanrı bir teoremdir; ileri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia.

Yazara göre, Tanrı, bilimsel metodoloji (!) açısından, bir teorem imiş. "İleri sürülmüş ama kanıtlanmamış bir iddia" imiş.

Benim de anadilim Türkçe ve ben de yukarıdaki şeyi anlıyorum. Tanrı ....dir noktalı virgül ....müş ama ..... olan bir şey.

Ortada bir yanlış anlama olduğunu sanmıyorum. Eğer bir yanlış anlama varsa da bu bence yazarda ve yukarıdaki yorumdadır, yazara tepki gösterenlerde değil. Ha belki bir de noktalı virgülün kullanımının biraz sorunlu olduğunu kabul edebiliriz. Aynı cümle içinde filanca bakış açısına göre Tanrı bir teoremdir, ileri sürülmüş ama kanıtlanamamış bir iddia deniyorsa bunun anlamı tam da bu tartışmayı başlatan yazıdaki anlamdır diye düşünüyorum, anadili Türkçe olan biri olarak bana böyle görünüyor. Yok eğer İsmet Berkan, tanrı bir bakış açısına göre teorem başka bir bakış açısına göre kanıtlanmamış bir iddia demek istedi ise, bu ikisi birbiri ile çelişen şeylerdir, yazarın birbiri ile çelişen durumları tanrıya atfettiğini söylüyorsan bu yazar açısından çok daha vahim bir hata. Eğer bu durumu "büyük", "ulu", "tek" gibi birbiri ile çelişmeyen durumların tanrıya atfedilmesi haline benzetiyorsan o zaman yine yanlış bir şey yapılmaktadır.
0
iscariot
Tanrının varlığı konusu herkesin farklı düşüncelere sahip olduğu bir konu. Bence sadece yazarla aynı görüşte olmadığınız için yazıdaki mantık hatalarını abartarak aşırı tepki gösteriyorsunuz. Sorulması gereken soru, Türkiye'de kaç lise mezununun söz konusu yazıyı okuyup, hataları algılayıp, tepki gösterebileceği değil, Türkiye'de kaç lise mezununun söz konusu yazıyı okuduğudur. (Sayfa sayfa yarı-çıplak kadın resimleri basan gazeteleri okumak yerine, yanlışda olsa mantık - bilim - felsefe gibi konuları işleyen bir gazeteyi okusa keşke halkımız. En azından merak edip doğrusunu öğrenirler belki bir gün).
Yapacak onca içimiz varken, belirtildiği gibi sadece belli bir kesime hitap eden bir gazetede çıkan bir garip köşe yazısı yüzünden ortalığı ayağa kaldırmanın hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorum. Söz konusu yazar bugünkü yazısında da feynman'dan alıntılarla aynı ayarda bir yazı yazmış, hayırdır inşallah diyorum.
Yazıdaki mantık hatalarına tepki verilmesi doğal, ama sırf ilahi bir konuda sizinkine karşı olan bir görüş belirtti diye tepki verilmesi de vahim bir durum bence.
0
bm
Bence sadece yazarla aynı görüşte olmadığınız için yazıdaki mantık hatalarını abartarak aşırı tepki gösteriyorsunuz.

Bunu nereden cikarttiniz? (Samimi soruyorum) Yazarin ne dedigini anlamak mumkun mu? Mumkun degilse benim dusundugumun tersini dusundugunu nasil anlayayim? Onu birakin siz soylenmeyen iki seyin birbirine zit oldugunu nereden anladiniz?

Burada iscariot ile ugrasmak istemiyorum, ama boyle soylenmeden anlama aliskanligimiz bilmeden bilirmis gibi yapma aliskanligini doguran faktorlerden biri bence. Rengi hissettirdigimiz zaman fikir beyan etmis gibi olunabiliyor. Simdi dusundum 'olsa olsa' Radikal basyazari teolojik mevzulara 'bilimsel' yaklasir, 'olsa olsa' buna tepki gosteren bu bilimsel yaklasimi sevmez dersek, ustune bir de insanlarin soylediklerinin degil onlari soylediklerini soylemeye iten tahmini sebeplerden hareket ederek tepki verirsek, o zaman hem ben hem basyazar icin soylenenin gecerli oldugunu kestirebiliriz. Benim de soylenmeyenden cikarttigim bu. Olmus mu? Bunu yazarken ne dusunmus olabilirim sizce?

("Burada bu yazi cikmali miydi" sorusunun muhatabi ben degilim, ben aklima gelince yolluyorum FZ yahut diger editorler uygun gorurlerse basiyorlar. Herhalde 'ortalığı ayağa kaldırmanın hiçbir anlamı olmadığını' dusunurken onlari kastediyorsunuz. Ortalik hakikaten ayaga kalkiyorsa ne mutlu onlara!)
0
FZ
Burada birkaç şeye dikkati çekelim izninizle, yazıyı yazan FM üyesi bm, onaylayan editör FZ. Farklı insanlar. Değişik konularda farklı görüşleri olan insanlar. FZ yorum olarak ne demiş, buna bir bakalım önce lütfen. Demiş ki konu temel mantık bilgisidir, matematik bilgisidir, felsefe bilgisidir. Tepki gösteren bm'ye bu konuda katılıyorum, yazıyı ben de okudum ve yahu bu nasıl bir yazıdır dedim. Benim derdim ilahiyat, tanrı filan değildi düpedüz ve çok ciddi terim hatalarının yapılmış olması, en temel kavramların yanlış aktarılmasıydı. Söz konusu bir gazete, lütfen buna da dikkatinizi çekerim, büyük medya yani, insanları etkileme gücü azımsanacak türden değil, izin verin de biz de tepkimizi ortaya koyalım. Konu din, iman, ilahiyat falan değil, benim derdim, bu yazı bağlamında en azından, bunlar değil. Yazıya tepki gösteren kişinin müslüman, hıristiyan, budist, yahudi olması da beni ilgilendirmiyor, beni ilgilendiren çok temel teknik bir konuda ama aynı zamanda insan düşüncesini de ilgilendiren ve bağlayan mantık gibi önemli bir teknik konuda sert bir eleştiri olması. Eleştiriye canı gönülden katılıyorum.

Hatalı bulduğumuz bir konuda bir eleştiri yapmak kötü müdür? İnsanların dikkatini çekmek abesle iştigal midir? Eleştiri sizce değersiz bir şey midir? Yapılacak başka işler de var, daha önemli işler de var diye bu tür eleştiriler asla yapılmamalı, engellenmeli midir?

Ortalığı ayağa kaldırmak? Keşke! Yahu FM sitesinden bahsediyoruz, bizim etimiz ne budumuz ne! Siz bu sitede herhangi büyük bir firmadan alınmış bir reklam gördünüz mü? Bu sitenin tirajı kaçtır, bir gazete ile, gazete web sitesi ile boy ölçüşebilir mi? Aydın Doğan gibi dev bir sermaye grubu karşısında bizim sesimiz ne kadar çıkabilir ki? Ama onların parası, büyük yayın organları var ise, bizim de bir camiamız vardır, o camia içinde mantık, matematik, felsefe, bilgisayar bilimleri, vb. pek çok konuda uzman insan vardır ve bu camia karınca kararınca bazı eleştiriler yapıyorsa burayı takip eden gençler bundan neden faydalanmasın? Bu tür çarpıcı ve popüler örneklere getirilen sert eleştiriler dikkat çekicidir, insanların bazı şeyleri kolayca öğrenmelerini ya da hiç değilse akıllarının bir köşesinde soru işareti oluşmasını sağlar.

Evet, o yazıyı kaç genç okur, kaç vatandaş okur ki diyorsunuz, valla bilmiyorum ama herhalde bizim eleştirileri daha da az insan okur, eğer daha çok insanın okumasını istiyorsanız buyrun siz de destek verin, çevrenize yayın bunu, böyle böyle enteresan bir yazıya böyle böyle acayip bir tepki geldi deyin.

Ya da işim olmaz, boş konuşuyorsunuz deyip susun. Tercih sizindir.
0
bm
Bir dakika, bir dakika, nesi sert o elestirinin? Adama kotu niyet filan mi atfetmisim? "2+2=9, yani 3 bolu uc 21, buna da carpma denir" desem, siz de yahu aritmetik bilmiyorsun, bilmedigini de bilmiyorsun bu soylediginden ben ancak bunu cikartiyorum deseniz bu 'sert elestiri' mi oluyor? Yoksa ben mi nette konusa konusa kasarlastim, farketmeden olcuyu kaciriyorum?
0
FZ
Sert eleştiri benim nezdimde kötü bir şey değil zorunlu olarak. Kötü niyet, kötü niyet atfetmek falan hiç değil.

Bilakis, eleştiri olacaksa sert olsun, net olsun ki kimin ne dediği açık seçik anlaşılsın, problemin, tartışmanın doğası keskin hatları ile belli olsun.

Eleştiri sert olsun ki ortada her ne varsa, eğrisi doğrusu apaçık görünsün, eğer çoğu kişi eleştirinin gereğinden fazla sert olduğunu düşünürse zaten yine tartışma süreci içinde eleştiri de eleştirilir, yeni şekillere bürünür, yumuşar ya da belki daha sertleşir ve bundan da pek bir kayıp olacağını düşünmem. Ağız dalaşına dönüşmediği, açık seçik argümanlara dayandığı sürece en kıran kırana tartışmanın dahi taraflara bir şeyler kattığını düşünüyorum, sadece taraflara mı, okuyanlara ve okuduklarından yola çıkıp akıl yürüten insanlara da.
0
bm
Anladim, ben 'sert'ten baska birsey anlamisim. Tesekkurler.
0
Said
Şimdi şöyle düşünün! bir yazı var ama yazarı yok!!! mümkün mü? Hayır hiç bir akıl sahibi o yazının kendi kendine olduğunu idda edemez. bunun teorisi bile olamaz.

madem herkes bunu kabul etti. yani kimse yazarsız bir yazı olamayacagında hem fikir, o halde herbir harfinde bir kitap yazılı olan şu kainat nasıl katipsiz olabilir??? koca kainat içerisinde bir insanın yeri ne kadardır? koca bir kitap içerisinde bir harf kadar değil midir?

Peki insan hakkında kaç kitap yazılı bileniniz var mı?
ben diyeyim binler siz deyin milyonlar.

Demek ki neymiş? iki lafı döndürüp dolaştırıp ne dediğini kendisi bile anlamayan insanda ilimden zerre miktar söz edilemez. ancak bu adam cerbeze yapıyordur.
Neyse gelelim sadede. asıl söylmek istediğimiz şu: "Bir kitap katipsiz olmaz, bir nakış nakkaşsız olmaz, bir sanat saniisiz olmaz, öyleyse nasıl oluyor ki şu koca kainat kitab-ı kebir-i kainat katip oluyor?"
Eşek muzaaf bir eşek olsa bu fikri kabul etmem deyip kaçacak. ama bizim eşekten daha aşağı herifler kendini felsefeci yada mantıkçı sanıp kendilerince bişeyler söyleyip Allah'ı kabul etmiyorlar.

Walla ister kabul edin ister etmeyin. Allah'ın varlığı herşeyden daha zahirdir.

aslında sayfalarca yazı yazabilirim ama sizi çok fazla yormayayım dedim.

sağlıcakla kalın.
Said
0
eyeQ
Oldukça derin bir konu sayfalarca yazılır düşünceler, eğer biraz araştırmada yapıldıysa. Ama gereksiz çünkü inana delil çoktur inanmayana delil yoktur.

Tanrı din kitaplarında genelde kral gibi tanımlanıyor. Onu seversen sana iyi daranıyor sevmezsen kötü. Tanrı bağışlayandır ibaresi ile gönüllere su serpiyor. 1 yıl önceki tarihi konuların oldukça garip boyutlarda saptırabilen insanoğlunun binlerce yıl önceki sanrılarından oluşmuş bir yapıyı kült halinde zayıflıklarına yamaması din olmamalı.

Semavi dinler insanoğluna şekilcilikten kurtarmak için gönderildi. Peygamberleri öldükten hemen sonra hepsi şekil manyağı oldu. Halen takvayı anlamamak için hayvan boğazlamak adetini dinleştirmiş şeytanlar bunun resmiyeti. Allah rızası için keserler. Yani Allah istedi diye keserler. Allah adına keserler. Kendilerini Allah yerine koyarlar. Şeytanın en büyük silahı Allah adına saldırmasıdır. Yalanla gerçeği karıştırmasıdır.

Bir kutuluş olması gerekiyorsa, din insanlar için kurtuluştu, mahvediliyor. Geriye sadece İlim bilim kaldı yada kaldığını sanıyorum... zira insan egosu linç ediyor onuda.

İnançsızlığın, İnanç biçimi olması durumunda insanoğlu yaşamın zorlu koşullarında ne gibi teknikler geliştirecek merak konusu. Ego yetecek mi?

İluzyon inana mı iyi geliyor yapana mı?
Her ikisi içinde iyiyse "nothings come free" ne olacak?

Son yazıdığım çok saçma oldu ama ego işte!
0
roktas
Vay biz şeytanlar... Kurban bayramı arefesinde etrafında kolaylıkla cedel anaforu oluşturabilecek bu köşeli cümleleri yadırgıyorum. Mütevazi kalmayı başarmış bir kafa karışıklığına birkaç okuma önerisinden[1] başkaca sözüm olmazdı ya, neyse... İbn-i Sina'ya atfedildiğini hatırladığım bir söz var, mealen: " Cedel [sozluk.sourtimes.org]'den ilim çıkmaz."

Sevgilerimle,

[1] Korku ve Titreme [www.pandora.com.tr]
0
bm
Bu "cedel"e bakinca verilecek insani tepki icin Kierkegaard'in o eseri biraz yersiz, varsa bunun tercumesini tavsiye etsek:

http://www.pupress.princeton.edu/titles/4440.html





0
eyeQ
Bu cedel derken benimi kastediyorsun yoksa sozlukteki anlamdan yola cikarak mi cevap veriyorsun bunu anlayamadim.
0
bm
Yook. Umumi 'cedel'di aklimdaki (sozlukteki).
0
eyeQ
Aydinlandim - tesekkur ederim.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

HDRI ve Geek Uygulamalar

darkhunter

HDRI (High Dynamic Range Images), bilgisayar grafiklerinde (cg), sinematografide ve fotoğrafçılıkta sıkça başvurulan bir teknoloji. Kısaca açıklamak gerekirse: HDRI standart paletlerin (RGB, CYMK, v.s.) yanı sıra, resimin çekildiği ortamdaki ışık bilgisinin de kesin olarak kayıt edilmesini sağlayan bir teknoloji. Bu teknoloji, şu an gerçek dünyayı yansıtmaya en yakın kayıt ortamı olarak görülen bir takım teknikleri de bünyesinde barındırıyor...

Daha ayrıntılı bilgi için wikipedia maddesine göz atılabilir.

The Codebreakers: BBC'den Açık Kaynak ve Özgür Yazılım Belgeseli

FZ

BBC tarafından hazırlanan ve açık kaynak ile özgür yazılım dünyasına ışık tutmayı hedefleyen The Codebreakers Mayıs ayında yayınlanmıştı.

İki bölümlük belgeselin 40 dakikalık bir sürümü OGG (90MB), WMV (60MB), M4V (225MB) veya DVD ISO torrent (1.5GB) olarak indirmek mümkün.

OSEC Linux Eğitimleri : 22 Mayıs

anonim

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Open Source Enterprise Centre tarafından gerçekleştirilen Linux eğitimleri yeni dönemi 22 Mayıs'ta başlayacak.

Eğitim programı hakkında detaylı bilgi için http://open.bilgi.edu.tr adresindeki programı mutlaka inceleyin. Bizimle iletişime geçin.

Dünyanın ilk Açık Kodlu Birası!

zilog

BBC'de yayınlanan bir haberde dünyanın ilk açık kodlu birası tanıtıldı. Our Beer v.1 isimli bira, Kopenag'daki Information Technology University'de, fikir hakları üzerine yapılan bir workshop sırasında ortaya atılan bir fikirden doğmuş. Workshop'u yürüten Rasmus Nielsen, öğrencilerden, yazılım dışında bir açık kodlu yaklaşıma bir örnek bulmalarını isteyince, bu fikir ortaya atılmış. Creative Commons Licence altında sunulan biranın tarifine sitesinden ulaşmak mümkün.

Adobe, Macromedia'yı Satın Aldı

anonim

Evet arkadaşlar Adobe bugün itibari ile en büyük rakibi Macromediayı 3.4 milyar dolar karşılığı satın aldığını duyurmuş bulunmakta. Acrobat ve Photoshop vb. gibi yazılımları ile ünlü Adobe ile, Dreamweaver, Flash Freehand ile ünlü Macromedia, geliştirdikleri bu yazılımlar ile masüstü yayıncılık alanında dünya pazarının büyük bir kısmını ellerinde bulundurmaktaydılar.