Bugün görevim ekip üyelerimle uzay mekiğini emniyetle yörüngeye oturtmak. Uzay yürüyüşünü ve gerekli bilimsel deneyleri tamamlamak için zorluklarla mücadele etmemiz gerekecek. Yarın tasarladığımız Mars kolonisini diğer takımlara sunmak için hazırlanmalıyız. Meraklanmayın, bir başka bilimkurgu rüyasından uyandırılmam gerekmiyor. İzmir'deki Uzay Kampı öğrencileri için bu gerçek hayat.
Öğrencilerin fen bilimleri ve teknoloji konularına ilgilerini geliştirmek amacıyla kurulmuş Türkiye Uzay Kampı. İlginç bir kuruluş öyküsü var. Ege Serbest Bölgesi'nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Kaya Tuncer çocuklar için bir şeyler yapmak istediğine karar verince yakın dostu ve eski NASA görevlisi, Apollo Proje Mühendisi
İsmail Akbay uzay kampları hakkında kendisine bilgi vermiş. Böylece dört sene önce Amerika'dan getirilen eğitim amaçlı son teknoloji ürünü cihazlarla donatılmış Ortadoğu, Güney Avrupa ve Türkiye'nin ilk ve tek uzay kampı İzmir'de öğrencilere açılmış. Talebin beklenenin altında olması üzerine Tuncer'in desteği ile iki yıl önce bir burs programı eklenmiş ve bu amaçla ABD'de Uzay Eğitimi ile Küresel Dostluk (Global Friendship Through Space Education) adlı bir vakıf kurulmuş, kamp bütün dünya gençlerine açılmış. Bu sene 15 ülkeden 850'yi aşkın öğrenci katılıyormuş kampın sunduğu programlara. Amaç kamp aracılığıyla gençler arasında uluslararası dostluklar geliştirmek.
Haberin devamı:
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=cts&haberno=3675&tarih=12/08/2004&ek_tarihi=07/08/2004
Yıllardır bilimkurgu okuyorum, seyrediyorum, her türlüsünü, ilaç için bi tane uzay gemisi, bi tane ``mesac´´ gelmedi allah için!
Yok arkadaş ben ümidi kestim. Hayat çok sıkıcı. Bu gezegende heyecan namına insanların başına gelebilecek maksimum şey ya kan revan içinde savaş, ya çok zengin olmak, ya işte birileri için işletim sistemi yazmak falan. Ama yani işte hep belli bir çerçeve içinde. Evrenin temellerine dair öyle enteresan bir keşif olduğu filan yok. En fazla teknoloji gelişiyor hepi topu bu. 1 günde kat ettiğin yolu 1 saatte kat edersin, nedir ki. Daha küçük daha hızlı bilgisayar filan yaparsın. Sevdiğin insanı odanın ortasına hologram olarak üç boyutlu şekilde odanın ortasına yansıtırsın, ee? Çok mu enteresan?
Uzaylılar? Pek sanmıyorum. Bence çok ``insanmerkezli´´ bakıyoruz. ``Hayat´´ dediğimiz şey ``canlı´´ dediğimiz şey sadece bu gezegende gördüklerimizle sınırlı. Öyle bir zekâ ve yaşam formu olabilir ki biz onu görsek bile onun canlı ve zeki olduğunu anlamayabiliriz. Bkz. Solaris.
Yok eğer ben yanılıyorsam, hakikaten birileri bir sinyal filan yolluyorsa evet işte o zaman macera başlıyor demektir ama dediğim gibi kendi yaşam sürecimde gerçek anlamda beni şaşırtabilecek şeyle karşılaşabileceğimi sanmıyorum.