BSA’nın Türk Ekonomisine ZARAR Açıklamasının Arkasında Ne Var? - 1

0
FZ
Şu BSA’dan çektiğimiz nedir, bilmem ki? Krizler, yüksek SSK, vergi vs problemlerle savaşan KOBİ’lerimize yaptıkları baskınlar bir yana, ikide bir kerameti kendinden menkul rakamsal açıklamalar yapıp duruyorlar. Neymiş, şimdi de BSA Dünya Başkanı Robert Holleyman gelmiş ve demiş ki, Korsan Yazılımın Türk Ekonomisine verdiği zarar 5 yılda % 40 arttı. Vay canına bunu nasıl hesaplamışlar dersiniz?

Devamı: turk.internet.com

Görüşler

0
SHiBuMiGo
Microsoft açısından kaç adet korsan yazılım kullanıldığını tespit etmek en azından Internet bağlantısı olan bilgisayarlar için çok zor olmasa gerek. %100 doğru bir veriye ulaşamasalar da bu yorumların yapılabileceği kadar bir veri elde etmeleri zor değil. Ama hesaplama yöntemleri tartışılır. Eğer Microsoft'un lisans satış kaybından kaynaklanan vergi geliri kaybından bahsediyorlarsa, bunun çok daha üzerinde vergi geliri şirketlerin Microsoft'a ödemeyerek kasalarında tutup yatırıma yönelttikleri tutarlarla elde ediliyor zaten. Bir de Microsoft'un Türkiye'de elde ettiği gelirin büyük kısmını yurtdışına transfer ettiğini düşünürsek Türkiye açısından korsan yazılım kullanılmasının ekonomiye net bir zararının olduğunu söylemek çok zor.

Öte yandan Windows'u tek kalemde silip atmak o kadar kolay değil. Bu insanlara kağıt mendile Selpak demeyi yasaklamak gibi bir şey. Devlet ya da özel sektördeki herhangi bir yönetici, Windows'tan tamamen bağımsız bir teknolojiyi gündeme getirdiğinde otomatik olarak psikolojik bir risk alır. Herhangi bir başarısızlıkta bilen bilmeyen herkes tarafından sorgulanmaya açık hale gelir. Üç kuruşun hesabını yapıp kullanıcıları daha kötü sistemlere muhtaç etmekle suçlanır. Denenmişi, bilinmişi varken gereksiz risk almakla suçlanır. Ucuz etin yahnisi yavan olur gibi teknoloji dünyasında hiçbir geçerliliği olmayan bir atasözüyle atalarına havale edilir.

Değişimi Pardus gibi sadece teknoloji üreterek gerçekleştirmek mümkün değil. İşin sadece teknolojisiyle ilgilenirseniz niye insanlar Windows kullanmaya devam ediyor diye şikayet etmeye devam edersiniz.
0
anonim
BSA'nın türk ekonomisine ZARAR açıklamasını bilemiycem, ama BSA'nın türk ekenomisine ciddi oranda ZARARI var.

Yazıda da hindistan örndeği çok güzel verilmiş.
Yabancı yazılım firmalarına yüksek vergi oranı, aynı zamanda BSA'yı ülkeden uzak tutarak bu gün BT ve IT alanında Hindistanı dünyanın dış kaynak (out sourcing) merkezi haline getirdiler.

Ve sanılanın aksine adamlar bizim ülkemizdeki programcılardan çok daha iyi işler çıkariyor, sadece sistemli bir çalışma ve devlet desteği söz konusu.

Türkiyede ise devletin inanılmaz bir köstek çalışması var. Dışarıdan gelen firmalara vergi indirimi sunulurken yurtiçindeki firmalar yüksek miktarlı vergi ödemeye devam ediyorlar.

Ülkemizde pek çok parlak beyin mevcut. Ama ne yazik ki yeterli desteği göremektedir.
0
yilmaz
BSA'nın memlekete zararı niye olsun. Sonuçta ortada bedeli olan bir ürün var. Bunun da fiyatı ne ise ödeyeceksin.
0
anonim
Siz direk benim ilk cümlemden almıssınız konuyu, devamını okursanız zati ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Eğer ortada bir ürün var ise, ve bu üründen ben para kazaniyorsam bunun bedelini ödemeliyim.

Bursadaki bir arkadaşımız yurt dışından Macromedia programları satın almıştı.
Faturası herşeyi olmasına rağmen BSA yurtdışı alımının geçerli olmadı(!) gibi bir bahane ile tekrardan lisans aldırdırlar.

E çok afedersiniz ama ben bunun altında art niyet ararım. Maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.
0
yilmaz
Ben sizin yazdıklarınıza karşı birşey yazmadım. Yazmış olsam zaten sizin mesajınızın altında görünür.

Arkadaşınızın başına gelen talihsiz bir olay fakat lisansların geçerli olduğu ülkeler var. Örneğin X lisansını ABD den ucuza alıp Türkiye'de kullanamayabilirsiniz. EULA'ya bakmak lazım. Birşey diyemem.
0
wime77
EULA dediğiniz şey MS in uydurup uydurup değiştirdiği ve her seferinde yenisinden sorumlu tutultuğunuz saçmalıklar listesidir.Amerikada birçok davada EULA hukuğa aykırı bulunmuş ve davaları kaybetmişlerdir.

Bu nedenle yazılımın nereden alındığı ile ilgili bir arguman BSA yı ilgilendirmez. İşin mali konusu ise hiç ilgilendirmez.
BSA hukuksuz bir şekilde hareket ederek yazılımların 5 yıla kadar faturasını istemektedirki buna hakkı yoktur.Bir yazılım lisansının firmaya ait olup olmadığını firmanın faturaları belirlemez.

O zaman şunuda göz önünde bulunduralım.

Bazı firmalar ( Örnek IBM) ikinci el bilgisayar satmaktadır. Aktive edilmiş lisansları iç kullanımından sonra son kullanıcıya satmaktadır. Bu EULA ihlalidir.Lisans devredilemez ibaresi ile sabittir.
Şimdi IBM EULA ihlali yaptı
Aynı şekilde ikinci el bilgisayar alanların hiçbirisinin lisansı GEÇERLİ DEĞİLDİR: Bakınız EULA.
0
yilmaz
M$ için şoyle birşey diyebilirim. Örneğin siz A şirketi olarak 1000 tane lisans aldınız fakat iflas ettiniz ve bu lisansları yeni bir pc ile satamadınız Elinizdeki bu lisansları doğrudan satabilirsiniz. IBM notebook bolumunu Lenova ya sattıktan sonra elindeki lisansların bir bölümünü çok düşük bir fiyattan bu şekilde sattı. Burada dikkat etmeniz gereken bir husus var. IBM-M$ arasındaki lisans anlaşması ile son kullanıcı ile yapılan lisans anlaşması farklıdır. EULA'yı dikkatli incelemek lazım. Yeni bir pc ile satılan lisans ile sizin talep edip aldığınız lisans da farklıdır.

Lisansları edinirken dikkatli olmak lazım. Bizde korsan zihniyeti yeni yeni kırılmaya başladığı için lisans nedir kapsamı nedir pek bilinmiyor. Benim tavsiyem lisans edinmenen once mutlaka lisansın ana sahibi olan şirket ile irtibata geçip doğru satıcı ile iş yapın.

Elinizde lisans belgesi var ise BSA sizden fatura isteyemez. Yasal herhangi bir hakkı yok. Sizden bunu talep ediyor ise haklarında hukuki işlem başlatabilirsiniz.
0
wime77
Bu konuda yazılmış tartışma götürmeyen bir başka yazı.

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=313
0
erika
Devletimizin teknolojiye bakis acisindan Cin'i ornek almasi lazim. Haziri tuketerek bir yere varmak zor. Cin'i yurudu gidiyor biz yaya kaldik. Ayrica issizlik %15 ten fazla tarim dahil. Tarim disi belki de %30 bile olabilir. Bunun sebebi kendi teknolojimizi uretme ve uygulama konusunda geri olmamiz.
0
erika
Çin demişken tekrar edeyim. Adamlar gümbür gümbür geliyor. Microsoft Office alternatifi yazılımı 14$ satmaya başladılar bile. Ölümüne rekabet edebiliyorlar. Çünkü devletin bu yönde stratejisi var. En azından kendi alternatifleri var her konuda. Merak eden aşağıdaki linke tıklasın yeter.

http://www.evermoresw.com
0
mos
hem ms windows 'tan vazgeçemeyen, hem lisanssız windows kullanan ve hem de windows şöyle kötü, microsoft böyle adi diyen herkesi kınıyorum.

madem işinde ya da evinde windows kullanacaklar, o zaman iş ürün sahibinin talep ettiği ücreti ödemeye gelince geri vites yapmasınlar. sonra da birileri haklı olarak bunun takibini yapınca da olayı dramatize etmesinler..
0
ZZombie
Buradaki "Windowstan vazgeçemeyen" kısmını iyi tartılıp söylenmesi gereken bir söz.

insanlar windowsu vazgeçemediklerinden değil mecbur olduklarından kullanıyorlar.

bir muhasebeci windows kullanmaz, onun için önemli olan kullandığı paket programının çalışmasıdır.
bir acente görevlisi windows kullanmaz, önündeki bilet satış ve rezarvasyon programı çalışssın yeter.
bir belediye memuru windows kullanmaz (açıp kapamayı bile pek bilmezler) önlerinde bir belediyecilik programı vardır, ona girer çıkarlar.
vs.

Bu kişilerin kullandıkları ekranları bire bir olarak "nediyOS" işletim sistemine taşıyın, o kişiler hiçbir şikayet etmeden hatta aradaki farkı anlamadan aynı işlerini yapmaya devam edeceklerdir.

Pekiii, dedik ki daha bir bilinçli kesim. Tamam o da var. En basit konu oyunlar, pek çok aktif Linux ve Mac kullanıcısı windows'u üzerine oyunları kurmak için kullanıyor. Onlar için bir oyun makinesi kıvamında.

Keza kendimden örnek vereyim. İşletmeye alınan her cihazla beraber (istemci) yığınla lisans alınıyor.
Sunucu odasında hali hazırda koşan 2 adet windows serverimiz mevcut, neden peki? Çünkü kullanılan yazılımlar windows sunucu istiyor.
Ama geri kalan 9 sunucu Linux üzerinde koşuyor. Sanallaştırmayı da yapiyoruz, dosya playlaşımını da, ağ yönetimini de mail trafiğini de vs.

Aynı şekilde sahadaki kimi noktaları da Linux clientlere çeviriyoruz.

Fırsat buldukça işletme içindeki yazılımları da linux'a portlamaya çalışıyoruz.

Şunu belirtmek gerek, Windows kötü değil, sadece verdiğiniz paranın karşılığını alamadığınız bir işletim sistemi.
0
SHiBuMiGo
Peki sizin işletmeniz windows lisansı vermeyerek elde ettiği getirinin ne kadar daha fazlasını linuxa port etme işlemlerini yapan ve bunların desteğini veren mühendislere harcıyor?
0
FZ
X bir yazılım yerine çok daha düşük maliyetli bir Y yazılımına geçip elde ettiği tasarrufun bir kısmını çalışanlarına vermeyi düşünen bir yönetici ile, işletme ile hiç karşılaşmadım. Eğer varsa öyle bir yönetici, öyle bir işletme ne mutlu orada çalışanlara :)
0
ZZombie
Yazımdaki vurguya dikkatinizi çekerim "Fırsat buldukça işletme içindeki yazılımları da linux'a portlamaya çalışıyoruz. "

Buradaki "Fırsat buldukça" kısmından da anlayabileceğiniz gibi bu iş için ek bir ekip çalışmıyor. Halihazırdaki B.T. deparmanında "Sürekli iyileştirme" kapsamında bizlerin soktuğu bir plan.

Biraz daha açayım. Hiçbir şekilde işletim sistemi ya da bir uygulama fanatikliği yapmiyoruz. Bizim ana amacımız dışa bağımlılığımızı en aza indirmek.

Yeni yapılan kodlamalar ile de hem eski sistem üzerinde iyileştirmeler yapılmakta, hem de elimizde geliştirmeye açık kodlar birikmektedir.

Bunların bir kısmı ise kimi endüstriyel cihazdan okuma yapan programlar.
Açıkçası bizler için eğlenceli projeler.
0
gentoo
Ben mecbur olduklarından ziyade kolay kullanımdan dolayı kullandıklarını düşünüyorum. Herkesin saatlerce MAN sayfası okuyacak, kullanma kılavuzlarını okuyacak, anlayacak kadar vakti olamayabiliyor. Bir de bunların çoğunun ingilizce olduğunu düşünürsek..
Dediğiniz gibi ben de windows sistemlerin işinin ehli mühendisler tarafından hazırlandığı ve çoğu durumda gayet sorunsuz çalıştığı kanaatindeyim.
Artık son bilgisayar kullanıcısı da o kadar eskiden olduğu kadar bilinçsiz değil. Büyük bir kısmı günlük işlerini yapabiliyor, yazılım sürücülerini yükleyebiliyor hatta kurulum yapabiliyorlar.
Linux'un eksik yönlerine gelecek olursak bence bunlardan en önemlisi yazı tipi teknolojisi. Her şeyden önce bence bunun düzelmesi gerek ki insanlar kolay uyum sağlayabilsin. Bunun için de bir sürü mali kaynak, AR-GE masrafı gerekiyor.
İkincisi de mali kaynaklar. Bir şekilde açık kaynak iş modelinde bu yazılımı geliştiren kişiler için bir kaynak oluşturulmalı. Eğer böyle olmazsa Linux bir kaç amatörün ya da bir yerlerde çalışıp da sadece boş vakitlerinde linux için kod yazan programcının geliştirdiği işletim sistemi olmaktan kurtulamaz. Bunları neden yazıyorum diyeceksiniz. Yaklaşık 5 senedir kullandığım Gentoo sisteme 6 ay kadar ara vermiştim. Tekrar kurayım dedim. İlkönce stabil olmayan sürümü kurdum hatalar çıktı. Tekrar stabil sürümü kurdum ve karşılaştığım manzara şu oldu Gentoo bir bug cenneti haline gelmiş. ATI'nin özel sürücülerini kurmak mümkün değil. Bugzilla sayfasında radeonhd sürücüsünü kurmayı tavsiye ediyorlar ama o da ayrı bir bugla beraber geliyor herhangi bir şekilde X oturumunu kapatırsanız ekran kararıyor. Firefox ancak dbus--launch firefox diye çalışıyor. Alsa ses sürücülerinde bir hata var bir şekilde bazen ya da her zaman bilgisayarın kapanmasına engel oluyor. Konsoldaki hatalı fklavye yerleşimi hala düzelmemiş. Bu kadar hatayı kararlı olması gereken bir sürümde görünce artık eh! dedim ve şu anda Linux Mint üzerinden bunları yazıyorum. Nerden nereye Gentoo'yu ilk kullandığım zamanlarda Daniel Robbins'li günlerde çok farklı seçenekler sunuyordu. Örneğin oyun, sunucu, güvenlik vs.. vs.. Kısacası bir gelecek vadediyordu. Stage1'den sorunsuz derleme yaparak kurulum yaptığımız günlerden bu günlere geldik. Bunun da sebebi işte bahsettiğim mali eksiklikler ...
Üçüncü eksiklik de bence sizin de bahsettiğiniz gibi oyunlar..
0
ZZombie
Yazınızdaki vurgulara belli noktalarda katılıyorum.
Yazı tipi teknolojisi can sıkan bir sorun, birkaç takla ile halledilebiliyor, tabii son kullanıcı için yapılabilecek bir işlem değil.

Gentoo hiç kullanmadım bu güne kadar.
Ubuntu ile mutlu mesut bir yaşantımız var :)
Size de tavsiye ederim.
ATI sürücü ne yazik ki ortak derdimiz. Umarım bu kısmı da çözerler.
(Tabii ki de windows kullaniyorum, iş yazılımları için bağımlı durumdayım)

Bu aralar bazı testler için CentOS ve SuSE arasında gidip geliyorum. Kimi olumlu tepkiler ile SuSE yi masa üstü dağıtımım haline getirebilirim. Ya da Develop ve test için kalabilir.

Linux yine de kullanabilirlik konusunda epey yol katetmiş durumda.
Son kullanıcı haricinde ilk önce kurumsalda yer edinmesi gerektiği taraftarıyım. Zira barındırdıı yetenekler bu iş için çok ideal durumda.

Önceki örnekte de bahsettiğim gibi kurumsaldaki kullanıcıların 90%'ı önlerindeki ekranları kullanır.
Ek olarak soliter açarlar :)

Linux'a geçişi firma bazlı maliyet düşüşü olarak görmemek gerek.
Ülkemizdeki paranın yine ülkemizde kalmasını sağlıyoruz. Ve en önemlisi dışa bağımlılığınızı en az indirmek olmalı, içini açıp nerede ne olduğunu görebildiğiniz bir sisteminiz var.

Bu gün dünyanın pek çok yerinde ülkeler ve bölgesel yönetimler açık kaynak kodlu uygulamalara geçiyorlar. Bunun temel nedeni maliyet harici olarak kritik sistemlerini başkasının eline bırakmamak.
0
anonim
benim Gibi yapın. arabistandan 150SAR yani 40$ eng. vista işletim sistemi getirtsinler. Türkiyede ise Vistanın fiyatı belli. :D Fark ingilizce olması :)
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Eski DMOZ Editörüne 10 Ay Hapis Cezası

FZ

Açık Internet Dizini Projesi (Open Directory Project) eski editörlerinden H. Ertaş, adı geçen sitede PKK ile ilgili bir düzenlemeden ötürü suçlu bulunarak 10 ay cezaya mahkum edildi. Ertaş'ın avukatı Suna Coşkun müvekkilinin DMOZ sitesi için gönüllü olarak çalıştığını ve Kürt kategorisinden sorumlu olduğunu belirtti. Coşkun, Ertaş'ın sadece DMOZ'a yollanan adresleri düzenlediğini, sıraladığını, içeriklerinden ve orada belirtilen görüşlerden sorumlu tutulamayacağını belirterek ortada herhangi bir suç olmadığını söyledi.

Mahkeme, silahlı terör örgütünün şiddet yollarına başvurmasını özendirici yönde propaganda yaptığı gerekçesiyle, 3713 sayılı Yasa'nın ”terör örgütleri” başlıklı 7/2. maddesi uyarınca 10 ay hapis, 416 milyon 666 bin lira da ağır para cezası verdi. Mahkeme, cezaları ertelemedi.

Sizin izanınız kaç paraya ihaleye çıkıyor?

bm

http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=11180 adresinden alıntı yapıyorum.

"Her yazılım mühendisi, kendi ülkesinin doğal ajanı olmalıdır, işin doğası bu değil mi?"

"Üstelik yazılımcıların bir kuralı vardır. Yazılımcı hangi işi yaparsa yapsın, mutlaka kopya alır." (müşteri verilerinden bahsediliyor)

Türkiye Ne Okuyor?

FZ

1999 yılında hizmete geçen ve 300 bini aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük web kitapçısı konumuna gelen ideefixe, satış ve gönderim istatistiklerine dayanarak en çok ve en az okuyan şehirleri belirledi. Sonuçlara göre İstanbul ve Ankara en çok okuyan şehirlerin başını çekiyor. İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun büyük bir kısmıysa en az okuyan illerin toplandığı bölgeler arasında. Ayrıntılara ve haritaya buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: Radikal Sanal Alem

Yargı Sisteminde Sayısallaşma Adımları

FZ

Adalet Bakanlığı, yargı sisteminin daha hızlı, güvenilir ve "sayısal" şekilde işlemesi için UYAP'ı (Ulusal Yargı Ağı Projesi) yavaş yavaş devreye sokuyor.

Yargı sisteminin daha kesintisiz ve kolay işlemesi için devreye sokulan sistemlerden biri de avukatların kullanması için hazırlanmış e-takip sistemi. Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca kamuya sunulan e-takip programı Java ile geliştirilmiş ve girilen verileri XML tabanlı bir metin dosyasında saklıyor. Program, 512 MB'lık Pentium IV işlemcili bir PC'de bir miktar hantal çalışmakla birlikte iş görür vaziyette. Yine de, hukukçu arkadaşlarımızdan aldığımız duyumlara göre pek çok hukuk bürosunun işlerinde yavaşlamalar ve aksamalar olduğu söyleniyor.

UYAP ile ilgili verilen bilgilerden birkaç dikkat çekici alıntı:

Bir Üniversite İlk 500'e Nobel'le mi Girer Rektörle mi?

FZ

Her zaman çok özel ve tartışmaya müsait olmayan koşullarda yaşayan TC'den SharpenLess bildiriyor:

ZAMAN gazetesinde 2 Ağustos 2007, Salı günü, Kemal Alemdaroğlu gitti, İstanbul Üniversitesi ilk 500'e girdi başlıklı bir haber çıktı. Haberde Türkiye'den İstanbul Üniversitesi'nin Dünyadaki En İyi 500 Üniversitesi listesine girmiş olduğu belirtiliyor ve başlıkta da olduğu gibi bu durum bir rektörün gidişi ve farklı bir rektörün gelişi ile yoğun şekilde ilişkilendiriliyor. Oysa...