AB Gerçekten de Yazılım Patentlerini Reddeti Mi?

0
FZ
AB reddetti demiştik ama son yazılanlara bakılacak olursa durum o kadar net ve belirgin değil:

Yazılımlar gerçekten de patentlenemez mi? Patent kanununda her ne kadar aksi yönde hüküm bulunuyormuş gibi görünse de Türkiye’nin imza attığı Avrupa Patent Sözleşmesi kapsamında alınan Avrupa patentleri incelendiğinde fiili durumun hiç te yazılıp çizildiği gibi olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz.
Yazılımlar gerçekten de patentlenemez mi? Patent kanununda her ne kadar aksi yönde hüküm bulunuyormuş gibi görünse de Türkiye’nin imza attığı Avrupa Patent Sözleşmesi kapsamında alınan Avrupa patentleri incelendiğinde fiili durumun hiç te yazılıp çizildiği gibi olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz.

Evet, Ekrem Soylu, son yazılarından birinde yukarıdaki sözleri sarf ediyor. Durup tekrar bir düşünmekte fayda var.

Yazıdan diğer dikkat çekici kısımlar:

Avrupa komisyonunun bilgisayar uygulamalı buluşlar (computer implemented inventions) adı altında yazılımların patentlenmesini kabul etmemesi somut bir anlam taşımıyor. Zira patent haklarına ilişkin tüm düzenlemeler Avrupa patent ofisi tarafından gerçekleştiriliyor ve Avrupa patent sözleşmesinin Avrupa birliği, ya da onun kurumları ile direkt bir ilgisi yok.

Patentin ne olduğunu dahi anlamadan, üstelik daha da kötüsü bunu telif haklarını ihlal eden korsan ürünlerle karıştırıp arkasında duranlar Türkiye’deki henüz kendini dünya arenasında ispat edememiş yazılım sektörünün başarıya ulaşması ve para kazanabilmesi için ellerindeki önemli bir kozu da kesip atmaya çalışıyor.

Patent, yüz yılı aşkın zamandır dünyada uygulanan ve kişilerin, firmaların, fikri mülkiyet değerlerini koruyabilmeleri için en etkili silah. Bunu gereksizmiş gibi göstermek ise sadece kendini geliştirmeye adayan idealist firma ve insanların ürettiği yüksek katma değeri ellerinden alıp paylaşma kötü niyeti ile bağdaştırılabilir.

Özellikle diğer ileri teknoloji işiyle uğraşanlar gibi bilişimcilerin de patent konusunu iyi kavrayarak bundan yararlanmaya çalışmaları, doğrudan satış odaklılık dışında alternatif olarak lisans gelirleri için firmanın fikri mülkiyet altyapısını da sağlamlaştırmaları oldukça önemli. Patent araştırması, start-up stratejisi belirlemek için de doğru bir başlangıç noktası teşkil edecektir.

Görüşler

0
wizzyfx
www.nosofwarepatents.com da okuduğuma göre avrupa patent ofisi yasal dayanağı olmamasına rağmen zaten 30.000 yazılım patentini onayladı. Buna aklınıza gelebilecek en basit şeylerde dahil. Örnekleri buradan görebilirsiniz:
http://webshop.ffii.org

Evet patent bazı sektörler için gerekli birşey, çünkü aksi takdirde bir keşif yapan biri keşfettiği şeyi maddi bir getirisi olmayacağı için açıklamayı geciktirebilir yada beraberinde mezara götürebilir. Toplum mucit'e patent yani tekel hakkını belli bir süre vererek ona borcunu öder.

Fakat yazılım için patent değil telif hakkı yıllardır kullanılan ve şimdiye kadar hiç problem çıkmamış bir koruma türü. Bir yazılımın içindeki metodu patentleyebilisiniz, örneğin jpeg sıkıştırmanın metodunu patentlersiniz, ama bir jpeg modulünü patenlemezsiniz, telif hakkını saklı tutarsınız olur biter, eğer biri çok kullanmak isterse lisans ücretini öder kullanırsınız. Ama bu diğer yazılımcıların imaj sıkıştırma teknikleri geliştirmesini engellemez.

Yazılım için patent almanın şu anda görebildiğim hiç bir iyiniyetli açıklaması yok.
0
ttk
Yazılım patentleme işi sömürgeciliği hayat tarzı hâline getirmiş batı zihniyetinin son halt etmelerinden birisi. Bu tahakküm hastalığının sonu Fransa'nın son zamanlarda başına gelenlerin dünya çapında bu tür zihniyet sahiplerinin başına gelmesi ile olacaktır tahmin ediyorum.
0
simor
Bu patent işi her konuşulup tartışıldığında bazı güçlerin, ilerde açık kaynak kodu yasadışı olarak ilan edeceğini düşünüyorum. Belki durum şu anda da böyledir.
Ayrıca beynini sadece sağa doğru çalıştırabilenlerin açık kaynak kod destkleyenleri anarşist olarak tanımlamaları da çok uzak değil.

Açık kaynak kod hiç bir zaman yazılım endüstrisinde kendine rahat yer bulamayacak galiba. Ben ne yazıkki geleceği böyle görüyorum.

Neden akk'a taktım?
Çünkü zaten bilimin özgür olmadığı bir dünyada yaşıyoruz ve kodların da bir şekilde kontrol altına alınması için çılgınlar gibi çabalayan gruplar ve insanlar var.
0
ekrems
Merhaba, Yazımda da belirttiğim gibi EPO (Avrupa patent ofisi) bazı Avrupa ülkelerinin bir araya gelerek imza attığı bağımsız bir sözleşme (EPC) ile kuruldu. Neredeyse tüm avrupa ülkeleri sözleşmeye dahil oldu. Bu yüzden avrupa ülkeleri imzalamış olmasına ve adı "avrupa" diye başlıyor olmasına rağmen konseyin direkt ilişkisi yok. Dolayısıyla bu kararın çok bağlayıcılığı yok. Zaten EPO'daki bilge adamlar bu işe öyle bir kılıf giydirdi ki yazılım patenti karşıtlarının bunun üstesinden gelmeleri oldukça zor (Bkz. caselaw).

Bu kılıf şarttı zira sadece yazılım ile gerçekleştiriliyor diye parlak bir buluşun korunamaması büyük haksızlık. Patent denen şey her başvurana verilmiyor. Bilakis belki her 100 başvurudan sadece 10u o da istediği koruma kapsamının sadece %10'una koruma alabiliyor.

Ben yazdıklarımı yazılım patentlerine taraf olma veya karşı argümanlarına odaklamak istemiyorum, esasen anlatmak istediğim yeni girişimcilerin işlerini nasıl iyi bir gelir modeline dönüştürebileceğine ilişkin alternatif bir yolun patentler olabileceğini göstermek. Çünkü iyi bir maddi birikim olmaksızın dünya devleriyle baş etme olasılığı çok zayıf. Özgür yazılımın amacı bu, bir network oluşturup onların paralı yazılımlarına karşın herkesin özgürce kullanabileceği yazılımlar geliştirmek diyebilirsiniz. Defakto öyle mi merak ediyorum. Yani özgür yazılım için bir insan nasıl ve neden o kadar efor sarfeder? Bu esnada sadece bağışlarla geçinilebilir mi?

Bence işin bir ucu özgür yazılımda aktif bir konuma gelip oradan iyi imkanlar sunan bir firmaya transfer olmak olabilir. İnsandan bahsediyoruz, menfaat olmadan kendi hayatını bile iyi sürdürememe pahasına kim bu kadar efor sarfedebilir ki? Üniversiteler istisna olabilir.

Kaldı ki patent körü körüne verilen bir hak değil. Siz elinizdeki bilgiyi kamuyla paylaşacaksınız bu sayede belirli bir süre tekel hakkına sahip olacaksınız. Yani bir buluş yapan ile toplum arasındaki karşılıklı kazanç ilişkisine dayalı bir anlaşma diyebiliriz.

İşte bu noktada dikkati patent veritabanlarına çekmek istiyorum. Zira her patent başvurusu, başvuru tarihinden 18 ay sonra yayınlanarak içeriğindeki tüm bilgileri kamuya ilan etmek durumunda. Bu bilgi çok değerli bir bilgi. Çünkü örneğin nokia firmasının hangi teknolojilere odaklandığını, bunu nasıl gerçekleştirdiğini, bu konuda neye ihtiyaç duyabileceğini ve bunu nasıl giderebileceğinizi bu veritabanında doğru aramalar yaparak tespit edebilirsiniz.

Siz de bu tür firmaların ihtiyaç duyabileceği çözümü üretip bunu patentlerseniz yine bu firmalara lisans verip kullanmalarını sağlayabilirsiniz. Tedarikçileri konumuna bile yükselebilirsiniz.

50 milyon patentin bulunduğu espacenet (okunuşı espasnet) veritabanında ampulden CTye herşey ile ilgili bilgi bulmak mümkün. İşte patent olmasa o zaman bu bilgiye erişim mümkün olmayacak. Tüm firmalar bu tür teknoloji verilerini ticari sır olarak saklayacak. Aslında patent bence özgür yazılım kadar asil amaca hizmet veriyor.

Espacenet adresi http://ep.espacenet.com

Nasıl arama yapmalı vs. konularında birkaç yazı hazırlamayı akabinde sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.
0
FZ
Bu detaylı ve bilgilendirici yorumlarınız için çok teşekkürler. Devamını bekliyoruz.
0
bm
Cok faydali bir is yapiyorsunuz, elinize saglik. Mumkun mertebe taraf olmama ve sadece bilgi verme gayretiniz de gayet yerinde. Ben izah ettiginiz faydaya su anki haliyle (an azindan cok uzun koruma suresi ve USPTO'nun lackaligi yuzunden) yazilim patentleri icin inanmiyorum ama bunlarin sarih bir sekilde anlatilmasindan ben dahil herkesin faydalanacagini dusunuyorum. Tesekkurler.
0
simor
Zaten ben kendi adıma patent veya tescillenmeye karşı değilim ama, ilerde patent dedikleri şeyi temel teknolojileri tekel altına almak için kullanmalarından korkuyorum.

Sonuçta nokia da 10 yılda bir gün özgün ve
merak yaratan, sattıran buluş yapıyorsa diğer zamanlar başkalarının teknolojilerini kullanıyor. Eğer problem sadece yazılım için veritabanı oluşturmak ise herhalde binlerce yolu vardır diye düşünüyorum.

Ama yazılım tek başına nedir ki donanım olmadan, biz burda tekonoloji konuşuyoruz derseniz; Başlığın teknoloji yi de içerecek şekilde değiştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Aslında bu durumlar zaten bizim ülkemiz için konuşmaktan bile çok uzak henüz. Savcıların ve hakimlerin GPL in veya yazılım patentlerinin ne olduğundan bi haber olduklarına eminim.

Tabi biz kendi aramızda istediğimiz kadar konuşabiliriz ama olmayan yazılım sektörümüzde ne kadar yer bulur merak ederim. Acaba yazılım sektörümüzdeki karavatlı güzide müdürlerimiz koçun, microfosun branchına giderken yeni teknolojileri mi konuşuyorlardır yoksa erp, crm vs vs diyerek boş boş yürüyor mudur? Bi de bu tipler siz neden yazılımla uğraşıyorsunuz ki derler. Acaba bu tipler bu aralar yazılım patentlerini de konuşuyorlarmıdır çok merak ediyorum. Konuluyorlarsa ne konuşuyorlardır.???
0
bm
Zaten ben kendi adıma patent veya tescillenmeye karşı değilim ama, ilerde patent dedikleri şeyi temel teknolojileri tekel altına almak için kullanmalarından korkuyorum.

Bu birileri kim tam bilemiyorum ama tahminim batinin guclu sirketlerini kastediyorsunuz. Dogu bati kismina girmeden, hem korkunuzun yersiz olmadigini soyleyeyim hem belki biraz ic rahatlatici birsey one sureyim.

Karakter itibariyla hem patent hem telif haklari bir konuda kisitli sureli tekel yaratmak amacli imtiyazlar. Biraz bildigim (olduka iyi yazilmis bir tarihi oldugu icin) ABD'deki durum hem korkunuzu dogrulayacak hem icinizi rahatlatacak mahiyette. Telif hakki da patentler de (tam sayi olarak almayin) baslangicta 14 sene icin verilirken, iki asir icinde telif haklari yazarin omru+70 sene, patentler de 17-20 seneye uzamis. Telif hakkinin bu sekilde dibi cikarken patentlerin cikmamasinin bence acik sebebi, birinde uzun sureli tekelden zarar gorenin konsantre bir guc olmayan halk olmasi, digerinde ise cikar sahipleriyle tekelden zarar gorenlerin ayni insanlar olmasi. Birisi karsisinda baska bir guc olmadan devlete etki edebilirken, oteki o yola o derece girememis. Burada buyuk kusur politikacilarda tabii, o ayri, ama demek istedigim patent isinde surelerin muazzam uzamasinin onunde tabii engeller var. (Tabii engellerin bu sekilde ortaya cikmadigi, bir endustrinin kendi icinde surelerin uzamasinda gorus birligi ettigi bir konu ilac sektoru mesela. Orada patent uzatma calismalarnin yaninda politikacilara etki edip tekel surelerini veri korumasi vs. ile uzatmalari soz konusu olmus.)

0
simor
Eh tabi şirketler, "birileri"içinde önemli yer tutuyor.

.....

"Telif hakkinin bu sekilde dibi cikarken patentlerin cikmamasinin bence acik sebebi, birinde uzun sureli tekelden zarar gorenin konsantre bir guc olmayan halk olmasi, digerinde ise cikar sahipleriyle tekelden zarar gorenlerin ayni insanlar olmasi"

Tabi sonuçta patent işlerinin yürütülmesinin kimin elinde olduğu ve kimlerin, istedikleri yerde ve zamada taş koyduğu ve bu taşı istedikleri yere koyabilecek güçlerinin varlığı ve gerektiği zamanda kullandıkları aşikâr.

Zaten ben burada, patentleri reddetti mi? neoldu? gibi sorular sorduğumuz zaman bizim de kafamızada bu konuyla ilgili eksik gedik kaldığı ve ortada birşeylerin kesin olmadığı veya kesin anlaşılacak şekilde bize yansıtılmadığını anlıyorum

Dediklerinize anlamak ve katılmakla birlikte, hem size ve genele hem de yorumuna cevap verdiğim ekrems için de şunları eklemek istiyorum.

Bedavaya emek ve insan gücü tüketen bir insan gibi gözükmek istemiyorum.
Ben özgür yazılımın ticari gücünün ciddi boyutlarda olduğunu düşünen biriyim. Tanıdığım ekonomist ve ticaret insanlarının dediği gibi, özgür veya serbest yazılım üretenleri para kazanmayı bilmeyenler olarak görmüyorum. Geleneksel ticaret yapanların arasında ticareti bilmeyenlerin oranı çok yüksek :). Hatta ülkemizde sadece parayla para kazananlar herşeyi bildiklerini sanıyorlar.
Ben şirketlerin globalleşmesi yerine kanunların globalleşmesi taraftarıyım. Herşey sırayla tabi. Bu yazılımları üreten insanların ise başka teknolojileri kullanırken de özgür olması gerektiğine inanıyorum. Bu özgür yazılımı yaratan kişi veya kurumun ise bu alanda ticari başarısını kendi yaratması gerektiğini düşünüyorum. Ticari yazılımlarla iş yapan herkes ticarette kesin başarılı olacak diye bir kanun yok.

Bilmeden de olsa, sadece belli zümrelere para kazandıracak patent veya lisansları savunmak bana yanlış geliyor. Farklı görüşlerin ve düşüncelerin, daha da önemlisi bilgilerin cesaretle paylaşılması gerektiği taraftarıyım.

Özellikle bizim ülkemizde hâlâ birşeyler eksik.

0
bm
Ozellikle para kazanma konusunda kategorik olarak 'bu sekilde para kazanilmaz' diye yaklasilmasina ben de katilmiyorum. Orada anlastik. Diger yerlerde de anlastik herhalde. Bir yere elleyecegim:

Ben şirketlerin globalleşmesi yerine kanunların globalleşmesi taraftarıyım.

Bu ozelde bir yerde biraz da sacma bir hale donusen kanunlarin dunyaya yayilmasi demek olabiliyor bu. Kastiniz o degil buyuk ihtimalle, ama ozellikle ekonomik konularda kanunlarin artik ulus-devlet seviyesinden de cikip iyice merkezilesmesinde korkutucu bir boyut var. Serbest ticaret, mal ve sermaye hatta insan dolasimi gibi insanlara engel olmamaya dayanan olgularla, taa yukaridan butun dunyaya kanun dayatilmasi cok farkli seyler. Bugunku kursellesmedeki bir sahtekarlik serbestlesme gibi yaparken aslinda kural dayatilmasi. Sonucu iyidir veya kotudur bir tarafa, fikri mulkiyet denen imtiyazlarda toplumlarin ne oluyoruz yahu dahi demeden baska toplumlara ait asirlarin birkimini 'dogrusu budur' diye yukaridan alip benimsemeleri hem zor hem belki dogru degil. Hayirlisi olsun tabii, ama orada tedirgin olunacak bir cok sey var hissedip tahsil/terbiyem yetmedigi icin lafa dokemedigim.

0
simor
hmss (ürpetme efekti)... Evet haklısınız. Ben ideal düşündüm tabi. Halkların ideali için düşündüm ama gerçekler başka tabi. Globalleştirenin kanununu getirmesi bişey, kanununu getirenin globalde halklara kendisini doğru veya yanlış hemde kanunen dayatması ise korkunç bişey. Kayıtlardan çıkarılsın lütfen.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

MERNİS Projesinde Hayalkırıklığı

FZ

Herkese bir TC kimlik numarası verilmesini hedefleyen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi'nde (MERNİS) kargaşa yaşandı. İçişleri Bakanlığı'nca verilen TC kimlik numarası ile Maliye Bakanlığı'nca verilen vergi kimlik numarası arasında yüzde 100 uyuşma sağlanması gerekirken, verilerin sadece yüzde 12'sinde uyuşma sağlanabildi.

Tek numara sisteminin, dünyanın en mükemmeli olacağını ifade eden İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü Aydoğdu, tam olarak uygulamaya geçildiğinde vatandaşların vergi, sosyal güvenlik, bankacılık işlemlerine tek numarayla ulaşılabileceğini söyledi. MERNİS projesi 1972'de gündeme geldi. Veri tabanı ise Kasım 2002'de oluşturulmaya başlanan proje için bugüne dek 50.000.000 $ harcandı.

Kaynak: Radikal

Satanistler Taktik Değiştirmişmiş

SHiBuMi

NTVMSNBC'de yer alan habere göre yeni öğretim yılının başlaması ile birlikte satanistler de eski örgütlenme alışkanlıklarından vazgeçip yeni taktiklere yönelmeye başlamışlar. Mesela artık siyah giymeyeceklermiş, saçlarını kısa keseceklermiş ve anormal barlara değil normal barlara takılacaklarmış, ayrıca satanist olduklarını belli edebilecek takılardan da uzak duracaklarmış. Böylece Türkiye'deki satanistler yalnızca dünya tarihindeki ilk siyah giymek, saçlarını uzatmak ve garip barlara gitmek eylemleriyle örgütlenebilen grup olmakla kalmadı, bu eylemlere son vererek bir anda bütün taktik anlayışı değişen ilk güruh olma ünvanını da kazanmış oldu. Öyle ki polis bu yeni örgütlenme taktiklerine karşı da yeni taktikler geliştirmiş. Saçını kesip beyaz t-shirt giyerek taktik değiştiren bir güruha karşı, nasıl karşı taktik geliştirilebilir o bizim yaratıcılığımıza bırakılmış olmalı ki alınan tedbirler hakkında bir açıklama yazılmamış.
Haydi satanist avına.

Telekom der ki: Firefox 1.5 kullanmayın.

euler

Az önce adsl kotamı kontrol etmek amacıyla adsl kota sayfasına girince ilginç bir ifadeyle karşılaştım. Aslında ilginç olarak nitelemek de ne kadar doğru bilemiyorum, halihazırda alışık olduğumuz zihniyetin eseriydi bu da.

Siteye Firefox 1.5 tarayıcı ile girenleri şöyle bir uyarı karşılıyor:
"UYARI: Şu anda FIREFOX 1.5 tarayıcısı kullanıyorsunuz. FIREFOX 1.5 taracısıyındaki bir hatadan dolayı sayfa görüntüleme problemi yaşanmıştır. Gerekli inceleme yapıldıktan sonra, sayfa FIREFOX 1.5 tarayıcısına uyumlu hale getirilmiştir. Ancak, FIREFOX 1.5 taracısında çıkan çok fazla problem yüzünden bu tarayıcının kullanılması önerilmemektedir."

Milletvekilleri sanal âlemde sitesiz kaldı!

FZ

Milletvekillerinin internet sitelerinin bir hafta önce çöktüğünü söyleyen CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu, konuyu TBMM Başkanı Bülent Arınç'a götürdü. Çerçioğlu soru önergesinde, sitelerin kurulması işinin ahbap çavuş yöntemiyle bir şirkete verildiğini, şirket iflas edince sitelerin de ortada kaldığını belirtti.

TBMM'nin de kendi imkânlarıyla internet sitesi kurabileceğini vurgulayan CHP'li vekil, "Site kurucusu şirketin iflas etmesiyle site çökmüş ve milletvekillerine ait bütün bilgiler yok olmuştur. Bu uygulamada sizleri yanlış yönlendiren bürokratlarınız hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz? Milletvekillerine ait bilgiler, bu şirketten alınmış mıdır; bu bilgiler şirketten alınıp, Meclis çatısı altında web sitesi açılarak uygulama devam ettirilecek midir?" diye sordu. Çerçioğlu, sonucu tahmin ettiği için kendisinin bu şirkete site kurdurmadığını da belirtti.

Kaynak: Radikal

Türkiye´de Bilim Teknoloji ve İnsani Gelişme Düzeyi

FZ

Gerçek bilimin değeri hatta göstergesi, kanımca, ondan türetilebilen buluş ve ürünlerdir. G.W.Leibniz

``Bu yazı Türkiye’de bilim ve teknoloji politikalarının hazırlanması, uygulanması ve ARGE çalışmaları konusunda atılan adımların kısa bir özetini çıkarmak, bununla ilişkili olarak Türkiye adresli (çıkışlı değil) bilimsel yayın sayısındaki artışa ilişkin son günlerdeki tartışmaları Türk insanının gelişimi ile ilişkilendirerek irdelemek için hazırlanmıştır. Burada anahtar sözcük "insan gelişimi"dir.

... Üstelik toplam yayın sayısında sağlanan bu artışa karşın ortalama atıf sayısının düşmesi (yayın sayıları Türkiye’nin altında olup ta atıf sayıları Türkiye’nin üstünde hatta iki katı olan ülkelerin sayısı azımsanmayacak düzeyde) ve etki faktörünün hemen hemen sabit kalması (bkz., CBT 832), aşağıda da gösterileceği üzere, yapılan yayınların kaliteden ödün verilerek, endüstri ve üretimden kopuk, genelde ünvan ve parasal ödül alma amaçlarına yönelik olduğunun önemli bir göstergesi.

... Küçük örneklemelerle yapılan çalışmalar bu yayınların ne değerde olduğunu ortaya koymakta. Örneğin, (elektrik, elektronik, haberleşme, bilgisayar ve benzeri dalları içeren) bilişim teknolojileri ve uygulamaları alanlarında uluslararası saygın dergilerin başında ABD’de basılan IEEE, İngiltere’de basılan IEE dergileri gelmekte. Bu dergilerde basılan Türkiye adresli toplam yayın sayısı son on yılda ortalama 50 civarında (bu 50 yayının da ortalama % 60’ı sadece Türk yazarlarınca, % 40’ı ise yurt dışı ortaklıklarla gerçeklenmekte). Gelişmiş ülkelerde istihdamın % 50'sinden fazlasını yaratan böyle bir alandaki yayınlarımızın toplamın sadece % 0.5 oluşturması çok düşündürücü ve yayınlarımızın ne kadar ülke gereksinimlerinden kopuk olduğunun iyi bir göstergesi.´´

Prof. Dr. Levent Sevgi ve Prof. Dr. Nejat İnce tarafından yazılmış olan bu önemli makalenin tam metnine buradan erişebilirsiniz.

Kaynak: Cumhuriyet Bilim Teknik, 24 Ocak 2004, Sayı: 879