Türlerin Kökeni'nin 150. Yılında II. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu

0
FZ
Moleküler biyoloji ve genetik uzmanı, Sequences blogu yazarı Doç. Dr. Filiz Gürel bildiriyor:

Türlerin Kökeni'nin Yayınlanmasının 150. Yılında II. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu

23-24 Mayıs 2009, İstanbul

Charles Darwin'in, biyolojik evrim düşüncesinin bilimsel bir temele oturmasını sağlayan eseri Türlerin Kökeni'nin yayınlanmasının üzerinden 150 yıl geçti. Aradan geçen bir buçuk asır boyunca sürekli yenilenip geliştirilen bu kuram, bugün yaşam bilimlerinin yanı sıra tıp ve tarım gibi alanlarda temel bir konuma sahiptir. Ne var ki aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çeşitli ülkelerde evrim kuramının kabulüne ve bilimsel bilginin halka ulaşmasına karşı bir direnç mevcuttur. Türkiye'de 12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından iktidar, bilim karşıtlığı ve gericiliği toplumu kontrol aracı olarak görmüş, bu dönemde bilim ve evrim karşıtı görüşler eğitim müfredatına sokulmuştur. Türkiye halen ilk ve orta öğretim müfredatında bilimsel yöntemi yanlış öğreten, bilim dışı görüşlerin fen derslerinde yer aldığı sayılı ülkelerdendir.
Evrim kuramı bugün biyolojinin ana kuramlarından biri ve bilimsel bilgi birikiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Dolayısıyla bu kuramın toplum tarafından tanınması, ülkemizin bilimsel üretkenliği ve kalkınmasında kilit öneme sahiptir. Türlerin Kökeni'nin yayımlanmasının 150. yılında bizler bu bilinçle "II. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu"nu düzenliyor, toplumu bilimsel düşünceyle buluşturma sorumluluğunu yüklenen bilim insanları ve eğitimcilere sesleniyoruz: Tüm çabamız toplum ile bilim insanları arasındaki bağın yeniden kurulması, bilimsel düşüncenin güçlenip önyargı ve safsataların yıkılması içindir. Bu çabamıza katılmak isteyen herkesi aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

http://www.evrimsempozyumu.org

Önemli Tarihler

15 Şubat- Poster ve bildiri özetlerinin son kabul tarihi
2 Mart - Kabul edilen poster özetlerinin açıklanması
1 Nisan - Bildirilerin tam metninin son kabul tarihi
4 Mayıs - Posterlerin son kabul tarihi

Poster ve bildiri özetlerinizi (200 kelimelik) iletisim at evrimsempozyumu.org adresine gönderebilirsiniz.

Sempozyum programı büyük ölçüde belirlendiği için bundan sonra gelecek bildirilerin sempozyum kitabında yayınlanması düşünülmektedir.

Görüşler

0
edenspring
"Dolayısıyla bu kuramın toplum tarafından tanınması, ülkemizin bilimsel üretkenliği ve kalkınmasında kilit öneme sahiptir."

Bu görüşünüze katılmıyorum. Ayrıca enteresan bir şekilde "bilim=evrim" gibi çağrışımlar yapılmasını da sağlıklı bulmuyorum.

Bilgilendirme için teşekkürler...
0
FZ
Genel görelilik, kuantum mekaniği, evrim kuramı gibi bilimsel kuramların toplum tarafından daha çok bilinmesinin ve hayatın diğer alanları ile ilişkilerinin pek çok insan tarafından kavranmasının kilit öneme sahip olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Peki bir zararı olduğunu düşünüyor musunuz?

Maalesef ülkemizde eğitimden sorumlu en üst düzey kişiler bile, mesela Milli Eğitim bakanı, bilimsel kuramlarla (evrim kuramı) bilimsel olmayan söylemleri (yaratılışçılık, zeki tasarım, vs.) birbirine denk şeylermiş gibi lanse etmeye çalışıp bunların eğitim müfredatlarında birlikte anlatılması gerektiği gibi vahim iddialar öne sürebilmektedir. Bununla ilgili bkz. 'Hayatta En Hakiki Mürşit İlim… denirdi bir zamanlar bu ülkede' başlıklı yazım.

Ayrıca yine evrim konusunda TÜBA'nın (Türkiye Bilimler Akademisi) çevirdiği değerli bir eser vardır, onu da konuyla ilgili kişilere öneririm: ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nin yazdığı 'Bilim ve Yaratılışçılık - Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'nin Görüşü'
0
gentoo
Bu görüşünüze katılmıyorum. Ayrıca enteresan bir şekilde "bilim=evrim" gibi çağrışımlar yapılmasını da sağlıklı bulmuyorum.

++.

bilim != evrim.

Aynen katılıyorum ve şunu eklemek istiyorum ülkemizin bilimsel üretkenliği ve kalkınması üniversitelere seçilen profesör, rektör ve bilim adamlarının özgürce hiçbir politik ve dini unsur gözetmeden seçilmesiyle ve çalışmakla olur.

Evrim teorisinin okullarda okutulmadığını iddia ediyorsunuz ama biz lisedeyken insanin maymundan geldiğine kendini inandırmış bir biyoloji hocamız vardı :)

İkincisi evrim teorisi kisvesi altında materyalist düşünce propagandası yapılmasına karşıyım. Kaldı ki bizim inancımız ile evrim teorisi arasında çelişkili bir yer olduğunu sanmıyorum. Merak edenler bakabilir. Sadece insanların sıfırdan yaratıldığını söylüyor ve belki insanlar yaratıldığında diğer hayvanlar ve bitkiler varmıştı. Belki hayvanlar ve diğer bitkiler zamanla değişerek oluşmuştur. İnsanlarla ilgili tek bildiğim de insanoğlu, ilk insan Adem(as)'dan günümüze göre boy, bos ve güzellikte eksiliyormuş.
0
vst
"Türkiye halen ilk ve orta öğretim müfredatında bilimsel yöntemi yanlış öğreten, bilim dışı görüşlerin fen derslerinde yer aldığı sayılı ülkelerdendir."

Sayılı ülkeleden biri falan değildir. ABD dahil olmak üzere birçok ülke vardır böyle, özellikle konu evrim ise (bknz: Büyük Çekişmeler). Lüzumsuz bir popülizm.
0
shpynx
Arkadaşlar bilimi kabul etmeyip kendinize göre yorumlamak son derece yanlıştır. Bence asıl sorun sizin kendi inancınıza güvememeniz, eğer gerçekten inanıyorsanız bilmediğiniz değil bildiğiniz kadarı ile çok daha iyi ve doğru yorumlar yapabileceğinizi düşünüyorum. Evrim ile ilgili kafanızda kalan soruların yanıtı için aşağıda bir link veriyorum Kaliforniya Berkeley Üniversitesi'nin evrim konusunda hazırladığı web sayfasının türkçeye çevrilmiş halidir. Kolay gelsin iyi çalışmalar.

link : http://evrimianlamak.org/e/Ana_Sayfa
0
vst
Bana mi soyluyorsun? Yanlis adres... Ne bilimi, ne de evrimi kabul etmedigimi soyledim... Mevzu baska.
0
FZ
Popülizm deyince ben şunu anlıyorum: Uzun vadeli düşünmeden, o anda büyük kitlelerin hoşuna gidecek ve günü kurtaracak söylemleri tekrar etmek (ve böylece oy avcılığı yapmak, politik prim elde etmek). Ancak 'popülizm' sözcüğü çok farklı anlamlar yüklenerek de kullanılabiliyor tabii. Yine de günü kurtarmaya ve kendi ideolojisine kitleleri ikna etmeye çalışan politikacıların benimsediği bir davranış şekli desem herhalde çok büyük bir hata yapmış olmam.

Şimdi benim merak ettiğim yukarıda kast edilen şöyle bir şey mi: Dünyada pek çok ülke gençlerine bilimsel yöntemi yanlış öğretmekte, bilimdışı görüşlere (misal yaratılışçılık) ortaöğretimde yer vermektedir. İddia bu mudur yani? Eğer bu ise bu doğru ya da yanlıştır, bunu tespit etmek ise çok kolay değildir zira 200'e yakın sayıda ülkenin ortaöğretim müfredatını incelemek kolay iş değildir. Yahut konuya farklı bir açıdan bakabiliriz, bilimsel ve teknolojik açıdan gelişmiş kabul ettiğimiz ülkelerde ortaöğretim müfredatında bilimsel yöntemin ne kadar aktarılabildiğine ve yaratılıçşılık (ya da modernize edilmiş hali zeki tasarım) gibi bilimdışı görüşlerin müfredata sokulup sokulmadığına bakabiliriz, Japonya'da, Avrupa Birliği ülkelerinde, Kuzey Amerika kıtası ülkelerindeki ortaöğretim müfredatlarını incelemek bir önceki işe birazcık daha kolay olacaktır herhalde (Velev ki ABD gibi bir ülkede (bize de ithal edildiği şekillerde) yaratılışçılık ve zeki tasarım konularına tonlarca para akıtılıyor olsun, buna bakarak ABD bilimsel açıdan gelişmiş bir ülke, demek ki bilimdışı görüşlerin müfredata sokulmaya çalışılması bir sorun yaratmıyor, abartacak bir şey yok canım! mı diyeceğiz? Yahut bakın ABD'de bile bilimdışı görüşler var, Türkiye sayılı ülkelerden biri değil, asıl ABD sayılı ülkelerden biri, ne diye yaygara koparıyoruz... mu diyeceğiz? Bu mudur takip edilmesi gereken mantık?).

Hangi ülkenin eğitim sisteminde ne gibi sorunlar var meselesini bir kenara bırakırsak o zaman da şunu sorabiliriz: Türkiye'de sorun var mıdır, ne gibi sorunlar vardır, gidermek için neler yapılabilir? Buna cevaben yukarıda yazdığım bir yorumdaki linke bakılabilir, orada Milli Eğitim bakanının vakti zamanında yaratılışçılık ile ilgili sözlerine gönderme vardır. Ayrıca TÜBA ve ABD Ulusal Bilimler Akademisinin konu ile ilgili raporları ve görüşlerine dair kaynaklar da mevcuttur.

Ülkemizde ortaöğretimdeki problem sadece evrimle ilgili değildir, o konuda problemler olduğu gibi felsefe, sosyoloji, vb. alanlardaki eğitimde de sorunlar bulunmakta, bunun yanısıra insan hakları konusunda da çok problemli yaklaşımlar sergilenmektedir. Bununla ilgili olarak Evrensel Kültür dergisinin 2008 Aralık sayısının 63-79 sayfalarına bakılabilir. Ayrıca Tarih Vakfı Yayınları'ndan çıkan 'Lise Sosyoloji, Psikoloji ve Felsefe Ders Kitaplarında İnsan Hakları' başlıklı araştırma sonucuna da incelenmesi gereken bir kaynaktır.

Uzun lafın kısası ortaöğretimimizde türlü çeşit iktidarın türlü çeşit yol açtığı ve bilimsel bakış açısı aktarımını olumsuz yönde etkileyen problemlerin deşilmesi, sertçe eleştirilmesi, bunun sempozyumlara, konferanslara, araştırmalara ve çözüm önerilerine konu olması, konunun sürekli medya gündeminde tutulması popülizm midir bilemem ama kesinlikle lüzumlu bir eylemdir ileriki yıllarda daha akıllı insanlardan müteşekkil bir ülkede yaşamayı arzuluyorsak.
0
vst
Konu evrim mi? Yoksa karsilastirmali mufredat analizi mi? Ben ve benim gibi bir cok insan bilime (turlu turlu nedenlerin yaninda) nesnelligi sebebiyle de tutkun. Evrime de herseyden once nesnelligi yuzunden egiliyorum.

Ancak, girizgahta "luzumsuz" gordugum ve hatta yanlis olduguna inandigim, kesinlikle nesnellikten yoksun bir ifadeyi, referans da gostererek elestirdim. Her ne kadar Fazlamesai bu referansi begenmeyerek baglantisini silmis olsa da... Aha, referans da burada: http://www.kitap.tubitak.gov.tr/k144.html

Turkiye'nin hali vahim. Ama yurtdisina cikip 2-3 bilim adami ile iki cift muhabbet ettiginizde neler hissettiginizi de merak ediyorum. Bazen onlarin yerine utanayim mi, kendi adimiza sevineyim mi diye sasiriyorum. Dunya da tek egitim sorunu olan ulke Turkiye degildir ve de egitim sorunu olan sayili ulke de yoktur. (Ayrica "Sayilabilir" tabi ki, cok fazla ulke yok ne de olsa.)

Evrime inaniyorum ve insanlarin da evrimi dikkate almasi gerektigini dusunuyorum diye de bu yanlisa kiyak gecemedim.

Populizm lafindan da isteyen istedigini anlayabilir. Senden bir onceki arkadas gibi okumadan, anlamadan, on yargi ile hareket edebilecek bir "populasyon" var. Ve bu populasyonun da ahenk icerisinde cosku gostermesi istenir. Elestirdigim ifade de bu cosku icin bir kaynaktir (Cosku ornegi icin az once bana atilan cevaba bakila).

Pismanim, tovbeler olsun. Hepsi bu...

(Dip not: Inancimi saklayacak degilim ve akli ve nakli bilginin birbirine karistirilmasina da zerre musamaha gostermeyeceklerin de basinda gelirim. Benim icin kutle cekimi ne ise, evrim de odur.)
0
FZ
Konu evrim mi? Yoksa karsilastirmali mufredat analizi mi?

Konu, özgün duyurudan anladığım kadarı ile başta evrim olmak üzere ortaöğretimde bilimsel yöntemin doğru dürüst anlatılmaması ve bilimdışı görüşlere resmi müfredatta yer verilmesi meselesi. Türkiye bu problemi yaşayan sayılı ülkelerdendir lafında ciddi bir hata vardır iddiasını da "hayır öyle değildir ortaöğretiminde bilimdışı görüşlere yer veren pek çok ülke vardır" olarak anlıyorum ve soruyorum, öyle midir? Eğer öyle ise bunlar hangi ülkelerdir ve sayılarına bakalım diyorum. Bunu durup dururken demiyorum "Türkiye bu problemden muzdarip sayılı ülkelerdendir lafı popülizmdir" iddiasına mukabil diyorum.

Ancak, girizgahta "luzumsuz" gordugum ve hatta yanlis olduguna inandigim, kesinlikle nesnellikten yoksun bir ifadeyi, referans da gostererek elestirdim. Her ne kadar Fazlamesai bu referansi begenmeyerek baglantisini silmis olsa da... Aha, referans da burada: http://www.kitap.tubitak.gov.tr/k144.html

Burada yanlış anlayabilecek FM okurlarını bilgilendirsek iyi olur, herhalde bazı web adreslerinin sistem tarafından otomatik yahut moderatörler tarafından elle sansürlediğini düşünmüyoruz değil mi? Olsa olsa sistemdeki teknik bir saçmalıktan, "yorum Metin Biçimli yorumla, HTML olarak yorumla" vs. meselesi yol açmıştır ona.

Kaynağa gelince, şimdi gidip baktım. Kitabı okumadım ama açıklamalarından anladığım kadarı ile bilim dünyasındaki paradigma değişmelerinde gündeme gelen çalkantılardan bahsediyor olsa gerek. (Yanılıyorsam düzeltin ve konumuzla ilgili olarak kitabın çeşitli bölümlerinden örnekler verin lütfen). Bunun 3.5 darbe geçirmiş, bunlarla hala hesaplaşamamış, gelişmeye çalışan ve ortaöğretim müfredatında başta evrim kuramı olmak üzere bilimsel konularla, felsefe, vs. ilgili sorun yaşayan ve yaşatan ülkemizle bağlantısı nedir? Kitabı kast ediyorum yani.

Başka ülkelerde de sorun var denilecekse eğer, hemen her ülkede hemen her türden sorun bulmak çok zor olmasa gerek,

Başka bir ülkede mesela İngiltere'deki bir soruna örnek vermek gerekirse The Scientist dergisinin Aralık sayısına (Vol. 22 No. 10) sayfa 29'a bakılabilir, "What Makes Science 'Science' - Trainee teachers don't have a clue, and most scientists probably don't either. That's bad news." başlıklı makalede İngiltere'de öğretmen yetiştiren fakültelerdeki yetişkin öğrencilerin kafalarının ne kadar karmaşık olduğundan dem vuruluyor ve bunun nasıl düzeltilmeye çalışıldığı anlatılıyor. Tabii bu İngiltere'nin durumunu bizimki kadar vahim mi yapıyor bu açıdan onu bilemiyorum, bunun için İngiltere'deki ortaöğretim müfredatlarındaki bilimdışı bilgi oranına bakıp bizimki ile kıyaslamak lazım.

Turkiye'nin hali vahim. Ama yurtdisina cikip 2-3 bilim adami ile iki cift muhabbet ettiginizde neler hissettiginizi de merak ediyorum. Bazen onlarin yerine utanayim mi, kendi adimiza sevineyim mi diye sasiriyorum. Dunya da tek egitim sorunu olan ulke Turkiye degildir ve de egitim sorunu olan sayili ulke de yoktur. (Ayrica "Sayilabilir" tabi ki, cok fazla ulke yok ne de olsa.)

O halde hangi gelişmiş ülkelerin hangi bilimcilerinin kendi ülkelerindeki ortaöğretim müfredatlarında ne tür kritik, radikal bilimdışılıklardan şikayet ettiklerine dair birkaç örnek verebilir misin? Yalnız bir ricam olacak mümkünse o bilimciler AB, Kuzey Amerika ve Japonya gibi yerlerden olsunlar çünkü ülke olarak kendimizi gelişmişlik açısından çok daha düşük ülkelerle kıyaslamak isteyeceğimizi sanmıyorum, bu olsa olsa züğürt tesellisi olur.

Populizm lafindan da isteyen istedigini anlayabilir. Senden bir onceki arkadas gibi okumadan, anlamadan, on yargi ile hareket edebilecek bir "populasyon" var. Ve bu populasyonun da ahenk icerisinde cosku gostermesi istenir. Elestirdigim ifade de bu cosku icin bir kaynaktir (Cosku ornegi icin az once bana atilan cevaba bakila).

O tür coşkular elbette rasyonel açıdan eleştirilebilir lakin sanırım bundan isminin başına bazı akademik ünvanlar getirilmiş ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi en kritik kurumların başındaki bakanların hayrete şayan ve kesinlikle yakıştıramadığımız, vahim bulduğumuz açıklamaları da katkıda bulunuyordur.

Yine coşkudan laf açılmışken bir örnek vereyim Milli Eğitim bakanının bilim karşıtı sözlerine yer verip blogumda bunu eleştirdiğimde, benim o tek tük hasbel kader takip edilen blogumdaki e-posta adresini bulan bazı coşkulu arkadaşlar "dikkat et, ayağını denk al, artık siz azınlıktasınız, biz iktidardayız, ona göre..." gibi cümlelerle başlayan ve çeşitli tehditlere varan e-postaları yollamakta beis görmemişlerdi. Tabii için neşe ile dolmuştu memleketteki bu özgürlükçü ve çoğulcu tartışma atmosferinin yansımalarını görünce gözlerim yaşarmıştı (çoğulculuk demişken sakın bu aralar popüler olan bir kavramı işin içine sokup bilimdışı görüşleri 'çoğulculuk'a hizmet etme bahanesi ile savunmasın birileri, bunu da beklerim, hele de Feyerabend'i işin içine sokup bakın ecnebiler de böyle düşünüyor diye öne sürerlerse ballı kaymaklı olur işler).

Pismanim, tovbeler olsun. Hepsi bu...

Yukarıdaki tepkiyi pek çok insandan beklerim de Internet ve tartışma kültürüne aşina olan birinden beklemem. Şimdiye kadar bu başlık altında herhangi bir saygısızlık yapıldığını düşünmüyorum hiç kimse tarafından hiç kimseye. Tabii kimse tartışmak zorunda değil, o ayrı ancak çabamız olsa olsa birbirimizi anlamak ve eleştirmek yönünde olabilir diye düşünüyorum.
0
shpynx
Arkadaşlar bilimi kabul etmeyip kendinize göre yorumlamak son derece yanlıştır.

Bunu sadece size söylememiştim zira en yakın arkadaşlarımdan birisi fizik bölümü 4. sınıf öğrencisi bu arkadaşla yaptığımız bi diyalogda söylediğimin Kuran'a ters olduğunu söylemesi beni şaşırtmış ve üzmüştür.

İnancınıza güvenmeme lafı da tam olarak bu noktada oluşan sorundan dolayı söylenmiş bir laftır. Kimseyi rencide etmek yada üzmek için söylenmediğini açık yüreklilikle söyleyebilirim. Eğer kastı aştıysa sizden ve diğer okuyuculardan özür dilerim.

Tüm bu anlaşmazlıklardan sonra altını çizmek istediğim şey insanların bilime yada inançlarına yeterince güvenmemeleri çünkü inançlarını kaybetme korkuları gelişmeleri kabul etmeme yada farklı yorumlamaya yolaçıyor ki bence insanlığın kendine yapabileceği en büyük kötülüktür. Herkese kolay gelsin...
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Türkçe Bilişsel Bilim Sitesi

FZ

Bilişsel Bilim ülkemizde çok az sayıda kişinin farkında olduğu ve üzerinde çalıştığı bir bilim dalı. Tamamen bu konuya adanmış bu sitenin amacı hem bilişsel bilim konusunda çalışanları ve bu konuya ilgi duyanları bir araya getirerek birikimlerini paylaşacakları bir ortam oluşturmak hem de kamuoyuna bu yeni bilim dalını ve önemini anlatmak.

Gelecek buzul çağı 15 bin yıl sonra

e2e

"Bilim adamları Antartika’da bir buzulu 3 km delerek, buzul köküne ulaştılar. Bu derinlikte ısının son 740 bin yılda hiç değişmediği belirtildi. Buzul kökünde yapılan araştırmalara göre, buradaki ısı yeryüzünde sürekliliği en eskiye dayanan ısı derecesi. Bu süre zarfında, atmosfer çeşitli değişikliklerden geçerken, yeryüzü de 8 ayrı buz çağları yaşamıştı."

Kaynak: NTV MSNBC

Hayvanlar Alemi MATRIX'de Yaşıyor!

darkhunter

Tavuk çiftliklerinde hayvanlara daha üretken olmaları için mutluluk hormonu verildiğini biliyor musunuz ? Peki ya kapalı alanlarda yaşayan hayvanlara, kendilerini açık alanda hissetmelerini sağlayacak bir çip takıldığını ve konunun teknik boyutunun sorun olmaktan çıkıp ahlaki boyutu üstüne tartışmaların başladığını biliyor musunuz ?

Konunun ahlaki boyutu tartışmaya açık. Nitekim bazı bilim adamları hayvanın kendisini mutlu hissetmesinin, kandırılmasından daha önemli olduğunu ve üretim açısından daha verimli sonuçlar doğurduğunu söylüyor.

Peki ya aynı şey bir gün insanlara da uygulanırsa... Mutlu olmak, kandırılmaktan daha mı önemli ?

There is no spoon neo...

Kendini Kopyalayan Robot

anonim

Yahoo coglist'e az önce düşen habere göre kendini kopyalayan robot yapıldı. Cornell üniversitesi araştırma laboratuvarlarında geliştirilen robot hakkında daha detaylı bilgiye buradan ve kopyalama olayının mpeg formatındaki görüntülerine de buradan ulaşabilirsiniz.

Müzik ve Psikoloji

FZ

Boğaziçi Üniversitesinin Uludağ Üniversitesi ve TÜBİTAK ile birlikte düzenlediği bir etkinlikte konuşacak olan ve Max Planck Enstitüsü'nden gelen bilişsel bilim araştırmacısı Peter Keller'in 23 Kasım Cuma günü saat 15:00'da Kriton Curi salonundaki konferansına müzik, psikoloji ve bilişsel bilimler ile ilgilenen herkes davetlidir.