Olaya duygusal yaklaşılması doğal çünkü 2 kişiyle 50 küsür sayfa dergi yazmak çok kolay bir mevzu değil. Dolayısıyla zorlamayla yapılan iyiliğin bir karşılığı gelmeyince insan ister istemez üzülür ve hatta sinirlenir. Şimdi iyilik karşılıklı mı yapılmalı demeyin, yukarıdaki fiil hakikaten bir şekilde karşılık alması gereken bir süreci gerektiriyor. Örneğin çok yakın bir arkadaşım [öğrenci olduğundan dolayı] makale konusunda bir yardımı olup olamayacağı hakkında mailleşiyordu dergi yönetimiyle. Öteki reklam yapmış, beriki çoğaltarak yaymış bu iş bu şekilde yürüyebilirdi. Amatörce mi? 5 ay profesyonelleşmeye "başlamaya" başlamak için yeterli olamaz mı peki? Saygılar...
Sadece bir noktaya takılmak istemedim fakat bu imam hatip mevzuuna acaip takılıyo kafam. Hep "imam olacaksan o okula gideceksin, o okuldan mezun olan bilim adamı, mühendis vs. olamaz" dayatması var toplumun belli kesimlerinde. Benim bildiğim genetiğin babası Mendel de bir din adamıydı, örnekleri çoğaltılabilir... Demem şu, bu imam hatip olgusuna çok fazla ideoloji önyargısıyla bakmıyor muyuz..
Bir bilg. mühendisi olarak okulumun uygulama ağırlık olmaya özen gösterdiğini biliyorum.Ancak "Anadolu Üniversiteleri" tabir edilen bizimkisi gibi çoğu üniversitenin sıkıntısı öğretim elemanı eksiği. Şu an daha yeni prof. olmuş bir bölüm başkanı ve 3 doç. var. Gerisi asistan ve okutman. Bu kadar az öğretim elemanı olan bölümüm YÖK'e 50-60 arası (ki bu bile fazla) kontenjan sunuyor, YÖK 80+yabancı uyruklular diyor... Haliyle öğrenci başına düşen öğretim elemanı bu kadar az olan bölümde uygulamalar alabildiğine havada kalıyor.
Bu arada Sayısal Analiz dersinde (Fen Edebiyat'tan gelen) bir hocamız bizim üniversitemizde uygulanan eğitim sistemini açıklamıştı. Amerikan sistemi olduğunu öğrendiğimiz sistemde hoca öğrencilere belirli alıştırma ödevleri verir, öğrenci araştırıp kendini geliştirir, böylece öğretmenin fazla bir anlatım yapmasına gerek kalmaz... Bu sistemin ülkemizde uygulanmasındaki sıkıntının ekonomik olduğunu belirten hocamız Amerika'daki öğrenci 60-70$'lık kitaptan 3 tane alabilecek ekonomik güce sahip ve kütüphanelerinin de aynı güce sahip olduğunu belirtmişti. Ülkemizde gerek öğrencinin kendisi gerekse kütüphane yetersizlikleri dolayısıyla hocaların arada kaldıklarından yakınmıştı, çünkü ortada araştırma yapmayan yüzlerce öğrenci vardı...
Eğitim sistemimizde elbet pek çok sorun var ama özel sorunları bir kenara bırakmalı ve genel sorunlara FZ'nin belirttiği (staj yaklaşımı) gibi çözümler sunabilmeli diye düşünüyorum... Saygılar
Ufak bir sorum olacak nacizane:
Simdi Turkcelestirilen konularda ingilizce wikide meydana gelen gelismeleri surekli takip mi etmek zorundayiz... Yani soyle, örnegin FZ ve diger arkadaslar sagolsunlar %99'unu halletmisler bir konunun. Olay bitti mi, su durumda hayir. Cunku Turkce gelistirmeleri birakin su anki Ingilizce metinde bi degisiklik olursa bunun duzeltilmesi biraz zahmetli olmaz mı. Sadece bu maddeyi degil de cevrilen cogu konulari dusundugumuzde tum o konularin surekli gozden gecirilmesi gerekmekte... Bu da is yukunu artirmaz mi? Ha oneri ne getirilebilir bu mevzuda derince dusunemedim ama fikirlerinizi almak istedim. Belki konu disi gorulebilir ancak yukaridaki tartismalara binaen aklıma geldi.
Affiniza siginirim :)
Türlerin Kökeni'nin 150. Yılında II. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu ( 10)
Bu görüşünüze katılmıyorum. Ayrıca enteresan bir şekilde "bilim=evrim" gibi çağrışımlar yapılmasını da sağlıklı bulmuyorum.
Bilgilendirme için teşekkürler...