Müjde! Bilişimin arsa derdi çözülüyor...

0
bm
Biz burada Larry Wall'un davranışından felsefi manalar çıkartmaya, hem Malkoçoğlu rumuzu kullanıp hem beynelmilel seviyede kaliteli yazılar yazarak Türk'ün Türk kalarak sadece batılının sanılan oyunu oynabileceğini göstermeye ve bu nevi pek çok faydalı iş yapmaya çalışırken öbür taraftan birileri devletimizin aklına bilişimle ilgili birşeyler sokuyor. Buradaki habere göre Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun "Uygun yerde bedelsiz arsa tahsis etmeye ve Bakanlar Kurulu kararıyla enerji ve vergi muafiyeti gibi teşvikleri vermeye söz veriyoruz" demiş. Vergi muafiyetini anladım ama arsa ve enerji nereden çıktı? "Bilişim şirketlerinin toplanarak bir sanayi bölgesi kurmaları" teşvik edilecekmiş. Bana mı öyle geliyor yoksa "sanayi bölgeciliği" diye bir rant işi mi var Türkiye'de?

Internet yavaş, pahalı ve kesiliyor; ilginç donanım buraya getirilmiyor, iyi teknik kitap bulamıyoruz filan diye şikayet edildiğini duydum ama doğru dürüst iş yaptığını düşündüğüm bilişimcilerden "ah ah keşke bütün şirketler yanyana olsa" diye bir şey hiç duymadım. Pardon düzeltiyorum, hiçbir bilişimciden duymadım bunu. "Ne güzel ofis bilmemne maliyeti olmadan evimizden çalışabiliyoruz" yahut "net sağolsun bir sürü bilgili insanla dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar etkileşebiliyoruz" diyen çok bilişimci tanıyorum tabii. Bunun sebebi galiba benimle konuşan bilişimcilerle devletimizin aklına bu fikirleri sokan bilişimcilerin farklı olmaları.

Sizin aklınız eriyor mu "ithal veya yerli bilişim profesöründen gelir vergisi almayacağım", "telekom işini dehal halledeceğim", "bilişimde şirketleşmek artık 5 dakika", "Türk gençleri evde oturup annelerine çay yaptırıken ABD'nın yüksek katma değerli bilişim sektörününde yer almalı" gibi şeyler demek varken, "arsa tahsis edeceğim", "teşviği insana değil bölgeye vereceğim, siz bölgeye gelin", yani bir yerde efektif olarak "Türkler Türkler'le yakın durup hep Türkler'le konuşsunlar ki Türkiye dışında hiçbir yerde doğru olmayan doğrular üretelim" denmesine? Kimler bu insanların aklına bunları sokuyorlar Allah aşkına? Ben mi çok huysuz veya cahilim yoksa hakikaten ters bir perspektif mi bu?

Görüşler

0
mentat
sizin kadar ters bakmasam da olay bana da komik geliyor. son 5 senedir falan, en fazla alti ay arayla, dogunun silikon vadisi, turkiyenin silikon vadisi vir vir haberleri cikip duruyor ortalikta. odtu'de, bilkentteki teknokentler bunun varolan ornekleri (benim bildigim). tek dert dukkan acacak yer sorunuymus, ya da , yanyana dizelim sirketleri, olsun silikon vadimiz, gavura gosterelim gibi heyecanlar da seziyorum.

dukkanin adresi onemli degil belki cok, uretim ve bilgi/teknoloji gelistirmek hedef olmali tamam. ancak olayin aman ne gerek var dukkana internet varken zihniyetine de kaymamasi gerek. birkac sene once, teknokentte, girisimci genclere bir ofis, birkac ofis malzemesi, saglam internet altyapisi falan gibi hizmetler sunuluyordu. tabi bunu alabilmek icin elle tutulur projelerinizin olmasi ve onaylanmasi gerekiyordu.

dogru anlayip anlamadigimdan emin degilim aslen hala yazdiklarinizi, ancak yazilim sirketlerine toptan karsi olmak gibi bir tavir sezdim. ama emin olmadigimdan geciyorum, yazilim sirketlerine degil de onlarin obeklenmesine karsi oldugunuzu varsayarak devam edecegim bu yuzden.

sirketlerin yanyana olmasinin getirdigi avantajlara bakmak lazim. saglam bir altyapi (internet, network, vs vs), egitim kurumlarina yakinlik, calisanlar icin ucuz ve ulasimi rahat yerlesim merkezleri. bana teknokent tarzi olusumlar pek de sacma gozukmuyor acikcasi. komik gelen yeni silikon vadisi yaratiyoruz, ucacaz aya gidices gazlari.

bu sondaki turkler turklerle konussun yorumunu anlayamadim. ne alaka ki? turkiyelilerin turkiyelilerle yakin olmamak gibi bir sansi var mi ki? insaat sirketiyle, mimar, avukat burosuyla yanyana olmakla yazilim sirketiyle yanyana olmak arasinda secim yapiyorsun sonucta. ortada bir izolasyon, diger ulkelerden, goremiyorum ben. aslinda o son paragrafta soylediginiz herseye assagi yukari karsiyim diyebilirim.

ikinci paragrafta da, bilisimci ile girisimci kelimelerini karistirmissiniz sanki. bir bilisimci olarak, sirket kurma gibi bir derdim yoksa sikayet edecegim sey dogal olarak yavas internet, az kaynak/yayin falandir. ama bir sirket kurmaya girisirken, en az bu meseleler kadar o sirketi nasil kuracagim, elektrik parasini nereden odeyecegim falan da dert olur tahminen.

anneme cay yaptirip amerikaliya calismak da cok cekici gelmiyor acikcasi. bu da benim huysuzlugum herhalde..
0
mentat
herseye karsiyim dedim, hizimi almisken, lafimi ortada birakmayayim;


"ithal veya yerli bilişim profesöründen gelir vergisi almayacağım"

maden muhendisligi profesorlerinin sucu ne? ya da arkeologlarin basi kel mi?

ulke ekonomisine milyon dolar kazandiramiyorsan senin bilgin isime yaramaz mi desin devlet.

hadi tum proflara gelir vergisi muafiyeti getirdik. hmm, peki bizim kosedeki bakkalin sucu ne?

ulkede bir gelir adaletsizligi, genel olarak illa ki var, ama bu senin dedigin, hokkabazlarin kanal d'de cikip devlet bize yardim etsin demesini hatirlatiyor bana. adalet istiyorsak, herkes icin isteyelim di mi..
"telekom işini derhal halledeceğim"

bununla ne demek istediginizi anlamadim. internet altyapisinin gelismesi mi kastettiginiz, oysa lafim yok. ozellestirme falansa baska nefis tartismalar cikar buradan da.
"bilişimde şirketleşmek artık 5 dakika"

hmm evet, vergi kacirmak 10, iflas etmek de 15 dakika. uretecek kapasitemiz, nefis yaratici fikirlerimiz, bitmek tukenmek bilmeyen bir enerjimiz var, ama sirket kurmakla kim ugrasacak simdi.
"Türk gençleri evde oturup annelerine çay yaptırıken ABD'nın yüksek katma değerli bilişim sektörününde yer almalı"

yok bence bunun yerine, devlet, bilisimciler icin amerikanyada yesil kart kurasina bedava katilim hakki ve ucak bileti versin. yok olmadi, amerika bizim bedenimizi istemiyor ki, cay yaptiracak adami nereden bulacak. outsourcing denen sey, ucuz ulkelerinizden emeginizi somureyim idi. kafam karisti yine. o zaman, devlet naapsin, amerikanyadaki sirketlere bizim adimiza is basvurusu yapsin. ya da daha guzeli, devlet gitsin, amerikaya eyalet olma basvurusu yapsin. ama vize yine uygulansin, nasil olsa internet var.

0
bm
Zannetiğimden de daha iyi anlaşıyoruz esasında Mentat! Gayet tabi haklısınız. Teşvik düzeni kurarken teşvik edilmeyenleri niye teşvik etmediğimizi düşünmek lazım. Uzun cevabımda buna dokunduğum bir yer var, belki onu beğenirsiniz?

Telekom işini anlattım. Doğru bu lafın sonu gelmiyor. Ama gelmeme sebeblerinden biri bir şekilde bizim Türk'ler olarak özel durumumuz olduğuna inanmamız bence. Öyle hareket edince öyleymiş gibi olmaya da devam ediyor tabi.

Şirketleşme yorumuna katılmıyorum ama malasef insanlara manasız zorluk çıkartmamayı hırsıza kapı açmak olarak gören anlayış benim hatırladiğim en azından 30 senedir var TR'de. Bir yerde memur olarak çalışmayanlar uçağa binip Türkiye'ye gelirken tahminen Karadeniz üzerinde hırsız haline geliyorlar sihirli bir şekilde. Dışarıda "yahu yanlız çalışmak zor olsa gerek" denirken, burada "buna zorluk çıkartın, sürüden ayrılan hırsızdır" oluyor.

Annesi çay getiren çocuk örneğine verdiğiniz cevap kendimizi ne kadar hakır gördüğümüzü göstermiyor mu sizce? Ben 12 yaşında bir çocuk olarak bunu duysam "yaa demek ki burası berbat bir yer, ben sömürülmeye mahkumum, kesinlikle de özgün birşey yapmam beklenmiyor benden" demez miyim? Belki ben anlamadım cevabı?
0
SHiBuMi
Fırsatlar ve büyüme potansiyeli hangi alanda fazlaysa, büyüme trendi hangi alanda daha güçlüyse yatırım da, teşvik de oraya gider arkadaşlar. Ülkenin maden profesörlerine ya da arkeologlara olan ihtiyacı ile, bilişimcilere olan ihtiyacını yan yana koyun, ülkenin dışına çıkın bir de dünya genelinde yan yana koyun, şu anda neden bir madencilik ya da arkeoloji sitesine değil de, bir bilişim sitesine yorum yazdığınızı/yazılanı okuduğunuzu düşünün, böylece size çelişkili gelen durumun aslında çelişkili olmadığını anlamış olursunuz.

Sevgiler
SHiBuMi
0
bm
Kisa kisa cevap vereyim dedim uzun oldu. Bugun cenem duşuk benim! Herneyse:

Yazılım şirketine karşı değilim gayet tabi. Genel anlamda beni deli eden kötü internet, yıkıcı vergi düzeni ve muazzam bürokratik kırtasiyeyi Allah'ın emri gibi görüp ondan sonra 'bakın size yardım ediyoruz' diye aslında iyi niyetle bile olsa kendi ufuklarıyla bizim ve arkadan gelenlerin ufuklarını sınırlamak. Bunda Ali Coşkun'un bir kabahati yok, ona öyle söylenmis.

Ufuk nasıl sınırlanıyor? Önce şirketin ofisi olur diye birşey sorgulanmadan kabul ediliyor, habuki sektörün cazibesinin bir sebebi ofise bile gerek duyulmaması. Bilmeden de söylemiyorum bunu, ben (Tükiye'de değil) yaptığım için söylüyorum. Sırf ben değil bir sürü (aşağıda beirteceğim gibi) girişimci değil ama iyi kötü para kazanabilen bilişimci de böyle yapıyor. Niçin Türkiye'de böyle bir bilişimci sınıfının gelişebileceği dahi düşünülmüyor? Teşviği çayırdaki binaya verirseniz de gayet tabi bu gercekleşebilir, ama belki kanunsuz olur. (ben bunu sordum serbest bölge için, $20k civarı kira verip ofisi boş tüt abi, bisiy olmaz dendi. Kaç aileyi doyururum ben $20k ile Türkiye'de? Peki bu israfi kim yaratiyor sizce?)

Dükkanlar yanyana olurlarsa pozitif etkileşim olur diye düşünülüyor, oysa yine bu sektörün ilginç ve faydalı özelliklerinden biri dünyaya yayılmış insanların -- belki yüzyüze olmaktan çok daha verimli şekilde -- birbirleriyle fikir alış verişi ve devamlı temas halinde olmaktan doğanm etkileşim içinde olabilmeleri. Bakın sitede Türkler var, bir kısmımız Türkiye dışına çıkmayı bırakın belki İstanbul'a gitmemiş ama GPL diyoruz herkes arkasındaki felsefe dahil gayet güzel anlıyor anlamli fikirler yazabiliyor. MIT ile yanyana mı evlerimiz iş yerlerimiz de bunu öğrendik? Hayır. Ama buna inanıp bakanı da inandırırsanız esasında olmayan bir ihtiyaç doğurduğunuz gibi fiziksel olarak yer değiştirme istek ve imkanı olmayanlara da manasız fenalık yaparsınız.

Türk'un Türk'u etkilemesi işi söyle: zaten yabancıya karşı çekingen olabilen bir toplumuz, bir de devlet desteği ile 'işte yan yana gelin hallesin' diye bir araya konursak kapanmaya müsait kültür destek görmüş olacak. Böyle durumlarda esasında yanlış olan doğrular üretilip inanılabiliyor.

Ben bunun bir sürü örneğini gördüm gidip gelirken ilkini söyleyeyim: 91'de (galiba) 2400bps'in üstünü PTT hatları kaldırmaz diye bir batıl inanç vardı. Modem satanlar dahil herkes buna inanmıştı. Değildi tabi, şimdi unuttuğum bir şekilde bir S reğişteri yanlış ayarlıydı bir cins modemde; ötekinde de belki dışarıda farkedilmeyen firmware kaynaklı hata vardı. Bunlar iki büyük firmaydı galiba, ikisinin de teknik bölümü PTT fena diye inandığı ve birbirini de inandırdığı için insanlar aynı modemlerle 4-telli kiralık hat o da olmazsa Turpak kullanıyorlardı! Ben o zaman farkettim kapalı bir gurupta etkileşmekten kaynaklandığını bunun, çünkü bu hataya düşenlerin zekaları ziyadesiyle yerindeydi. İmkan ve istek olsaydı da bu adamlar mesela comp.dcomm.modems'i okuyor olsalardı, hatta birbirleriyle konuşacaklarına oradaki insanlara güvenselerdi iki günde iş bitecekti. Kaç kişiye böyle kiralık hat ve Turpak masrafı yaptırdılar bilmiyorum ama 'yahu ne fena bu benzer arkaplanli insanlarla kendi dogrunu yaratmak' dedigimi hatirliyorum.

Bazı aşağılık komplekslerini de birbirimizden öğrendiğimizi düşünüyorum. Bir şekilde bazı şeyler için 'Türkiye'de bu kadar olur' deniyor. Bu öğrenilen birşey, hele bunu kabullenmek kesinlikle öğrenilen birşey. Çare ne? Bilmiyorum, ama mümkün olduğu kadar dışa açılmanın birbirimizin yanında durmaya çalışmaktan daha faydalı olacağını düşünüyorum. Bunu en iyi akademisyenlerin bilmeleri lazım. Devamlı aynı okulun içinde dönen bir öğrenci->hoca trafiğinin sakatlık doğuruduğu evvelce gözlemlenlendiğinden genelde kaçınılan birşey üniversitelerde. Yani bakana anlatılan 'birlik olalım birarada duralım'dan ziyade, 'biraz uzak duralım birbirimizi bozuyoruz' daha faydalı olabilir.

Sağlam internet için çayırda arazi tahsisine ihtiyaç yok, bu bakan bir başka bakana gidedecek 'genel müdürüne söyle kimsenin önünü kesmesin, icab ediyorsa mahalledeki kutulara kadar açsın' diyecek. Sırf teşvikliler değil ne kadar faydalı işler yapacağıdan bırakın bizi, kendisinin dahi haberi olmayan gençlerin de imkanı olacak böylece. Oturduğu yerden, ve kimseyi akıllı olduğuna inandırmaya çalışmadan...

Bilişimci ile girişimci arasındaki fark şirket kurmakta değil ki? Şirket kurmak büyük iş haline getirildiği için öyle gözüküyor. Bilişimcinin para tahsil etmesi sadece bordro ile olmak zorunda değil ki? 0'a yakın eziyetle şirketleşilebilse ve teşviği bırakın bir takım masrafları basitçe ve ne muhasebeci ne noter kullanmadan düşebilse insanlar, 'benim ticari tarafım da sıfırdır kardeşim' diye kendini tarif edenler de şirketleşir. Burada belki AB'ye bakmamak lazım, ABD'de birçok eyalette özellikle değişik isim almayan şahıs şirketi olmak SİFİR kırtasiye gerektiriyor (mesela Mr. Guk yerine Gükky Enterprises olmak istiyorsanız en azında bankaya ben Gükky olarak iş yapacağım bu çek hesabımdan diye haber veriyorsunuz). Beyanname kolay ve postayla borcunuz varsa çek ekli olarak gidiyor. Belki o da olabileceği kadar kolay değil ama an azından başlangıç olabilecek bir örnek. Özellkile küçük hacimde iş yapacak olan kişilerin başlarken sadece müşterilerinin ihtiyacını düşünüyor olmaları lazım, işin içine noter/muhasbeci/ticaret odası/teşvik komitesi/serbest bölge kirası filan girdiği için gayet tabi ilk hareket maliyeti para ve zaman bakımından şişiyor. Siz yarın çok zorlanmadan yapabileceğiniz $3k'lık bir proje görseniz ve hem masrafı vergi matrahından düşmek, hem müşterinizin size verdiğini muhsabeleştirmesini sağlamak için kaç saat ve para harcarsınız? (Kayıt dışını bir taraf bırakın.) Eğer bu mesela iki saat ve ne bileyim $30 ise "bunun devamı olabilir de olmayabilir de ama yapayım bakalım" diyebilirsiniz belki, daha zorsa? Mali müşavir gerektiriyorsa? O zaman girişimci oldunuz belki, çünkü geri dönüşü meçhul bir mesai harcıyorsunuz. Nedir şirket yahu, zor olması makul degil ki bunun?

Genelde rahatsızlığımın sebebi memleket için özellikle benden daha genç olanlar için iyi şeylerin yeterince hızlı gerçekleşmediğini aksine bir takım devletçi/plancı/müşgulatçı alışkanlıklarımızın benim neslimi geri bıraktiği gibi onları da geri bırakacağını düşünmem.

Hasbelkader internet işinde 96-2004 arası ABD-Türkiye makasının heves/yatırımcı/pazar/bilgi mevcut olmasına rağmen devlet eliyle ve kanun zoruyla açıldığını gördüm mesela. Benim gördüğümü siz de görseniz siz de deli oludunuz. Belki bunun bir sonucu olarak memleket Mikcosoft'a kayıyor. "Proje getirin, destek olacağız, şu bölgede hızlı ucuz internet vereceğiz" ile olacak birşey değil bu, 'okulda var'la da olacak birşey değil. Bunlar hep 'su başarılı olabilir'in önceden tahmin edilip (belki devlet eliyle kıtlaştirilmiş) kaynağa kavuşturulmasına dayanıyor. Binlerce gencin (belki koylu babalarının prono indirmek için aldığı?) ucuz/yaygın broadband üzerinden devamlı megabytelarca program indirip deneyebilmeleri, devamlı bütün dünya ile etkileşim içinde olabilmeleri gayet tabi bu imtiyazın kime ait olacağının komiteyle belirlenmesinden daha iyi sonuç doğuracaktı, doğurdu da. 'Büyüklerimiz bizim için bizden iyi düşünür'un tarzından memleketin gördüğü zarara örnek bu. 95-96'da ABD'de kac akademik olmayan kisi Linux'a hakimdi? Simdi? Ya burada? Ayni yerden basladik ama!

Bakana nasıl bağlıyoruz bunu? Soyle bir Türkiye'de yaşadığınızı düşünün: bakan ikna ediliyor ve rant, güç odağı, seçme komitesi, arazi ihsanı vs. yaratmayan ve gerektirmeyen çok basit bir karar veriliyor: bilişimle ilgili insanlara XYZ şeklinde bir vergi teşviği veriyoruz. Bilşimle ilgili insan tarifimiz şudur. (öğretmenleri de dahil etmek lazım tabi). NOKTA bu kadar. Tarifi de kısa ve makul tutarsınız iş biter. Haa kaçak mı olur diyorsunuz? Acaba elle tutulmaz bir ürünü sadace ihraç edeceğiz diye serbest bölgede üretenlerin aklına yahu su programı serbest bölge dışındaki ofisimize e-maillesek kim ne bilecek demiyorlar mıdır? Ne durduruyor bunlari? "Vergilediren kazancin kutsal" olması mı?
0
FZ
Grup içi aynı fikirlerin geribesleme yöntemyle aşırı güç kazanması çok önemli bir olgu. Sizin de belirttiğiniz gibi bir cemaatin gayet akıllı üyeleri dahi bu durumdan etkilenebilir ve etkilendiklerinin farkında olmayabilirler.

Daha bugün konu ile ilgili bir makale okumuştum ACM´nin eLearning sitesinde:

- http://www.elearnmag.org/index.cfm
- http://www.elearnmag.org/subpage/sub_page.cfm?section=3&list_item=25&page=1
0
Ansugo
bm'nin yorumu cok hos.

Lakin burada sanayici kavramina sokulmanin bazi getirileri oldugu belirtiliyor haberde. KOSGEB'in tesvikleri cok ahim sahim tesvikler degilse de gene de girisimciler icin guzel tesvikleri de mevcut.

Ancak madem sanayici olarak goruluyor, bari sanayi odasina baglasalarda tesvikler daha rahat alinabilse.
0
SHiBuMi
-----------------
Sizin aklınız eriyor mu "ithal veya yerli bilişim profesöründen gelir vergisi almayacağım", "telekom işini dehal halledeceğim", "bilişimde şirketleşmek artık 5 dakika", "Türk gençleri evde oturup annelerine çay yaptırıken ABD'nın yüksek katma değerli bilişim sektörününde yer almalı"
------------------

Valla benim aklım asıl Ali Coşkun'un bunları söylemesine ermezdi. Daha dün internet sitelerinin içeriğinin yazılı hale getirilip dönemsel olarak valiliğe ve emniyet müdürlüğüne teslim edilmesi gerekliliğine dair yasa çıkartıp çıkartmamayı tartışan bir ülkedeyiz. Bu adamlardan bir anda kendilerini 90 derece açıyla aşmalarını ve birer bilişim gurusunun seviyesinde bilişim politikası üretmelerini bekleyemeyiz. Ne olacaksa adım adım olacağı, hatta 2 ileri 1 geri biçiminde olabileceğini kabul etmek gerekiyor. Yeter ki 1 ileri 2 geri gitmeyelim.

Bu yazıda iletildiği kadarıyla, Ali Coşkun'un bunları söylerken Silikon Vadisi gibi bir oluşuma özendiğini fark edebilmek için üstün zekalı olmaya gerek yok. Adamın kendi önüne hedef olarak koyabileceği bir model Silikon Vadisi ve ben de onu pek haksız bulmuyorum. Haa, bu teşviklerin tamamen birilerinin ceplerini doldurmaya yönelik olduğunu mu iddia ediyorsunuz, evet bunun onlarca örneği var, bu da onlardan biri olabilir de, olmayabilir de. Bunu zaman gösterir ancak, sanık suçu kanıtlanana kadar masumdur sözünün dışına çıkmamakta fayda var :)

"Türkler Türklerle yakın olsun, doğru üretilmesin" yorumuna dayanarak da, sende de yazılarının sonuna demagojik örnekler koyma eğiliminin başgösterdiğini söyleyebilirim :)

Sevgiler
SHiBuMi
0
bm
Valla haklısın demagoji konusunda galiba. Burada provokasyon ve ajitasyon teşebbüsünde bulunurken, yanda daha bir damagojik bir e-mail yazıyordum. O laflar oradan transfer, Onun için oturmuyor tam zaten. Ama:

Adamın kendi önüne hedef olarak koyabileceği bir model Silikon Vadisi ve ben de onu pek haksız bulmuyorum.

Olumlu etkileşimi sağlamakta coğrafı yakınlığın çok önemli olduğunu kabul etsek bile Silikon Vadisin'dekiler Silikon Vadisin'dekilere yakın. Bizim durumda bizim insanlar Silikon Vadisinde 77 milletten insanin yüzbinlerce fikrinin (+ paranın) havada uçuştuğu ortama yakın olmayacaklar, aynı tarlanın mahsulü insanlara yakın olacaklar. Saf demagoji değil yani dediğim. (Gayet tabi Türk yerine başka bir milleti koysak da yanlış olmaz, herhalde onu kastettiğimi düşünmedin?)

Kadın kıçı işini bir tarafa bırakın, Ali Coşkun çapsız bir adam değil bence (Özal zamanından hatırlayın). Onun için kim bu insanların aklına bunları sokuyor acaba diye düşündüm. Oyuncuları tanımadığım için el yordamı ile çıkarım yapıyorum. Serbest bölge suistimalini iyi tahmin ettim mi?
0
SHiBuMi
Benim demagoji sözüm FZ'ye idi :) Canın sağolsun :)
0
FZ
"Türkler Türklerle yakın olsun, doğru üretilmesin" yorumuna dayanarak da, sende de yazılarının sonuna demagojik örnekler koyma eğiliminin başgösterdiğini söyleyebilirim :)

Benim demagoji sözüm FZ'ye idi :) Canın sağolsun :)

El insaf diyorum! Bu ``thread´´de nerede demagoji yaptım allah aşkına? Yok eğer kast edilen başka bir yazı ise, bunu bilemem, neden buraya yazıldığını da anlamış değilim ;-)

Genellikle fikirlerimi net olarak ifade etmeye, herhangi bir konunun fanatiği olmamaya, değişik açılardan bakmaya çalışıyorum konulara, demagojiden hazzetmeyen biri olarak böyle bir şeyin bana atfedilmesi -üstelik bu yazı bağlamında- beni şaşırttı desem yalan olmaz.
0
malkocoglu_2
||yerde bedelsiz arsa tahsis etmeye ve Bakanlar
||Kurulu kararıyla enerji ve vergi muafiyeti gibi
||teşvikleri vermeye söz veriyoruz" demiş. Vergi

Bu tur tasarilari duyunca, aktif hale gecen ilk tarafim, "ona degil, bana verin" turden lobici/obez-yiyici/taraftar/kaptikacici/firsatci adam oluyor, nedense. Su anda icinde oldugum sirket icin konusursam, "calisacak guzel bir yer arayalim" sorusu icin teknokent 'lerin ciddi bir sekilde irdelendigini gordum. Gidilmedi, fakat, fakat teknokent'te calisan bir sirkete danisman olarak gitmisligimiz var. Altyapisinin iyi oldugunu soylemeliyim. Yanliz burada ek baharat olarak sunu ekleyeyim: Teknokent'te calisan sirketin muduru yakinma moduna girdiginde sunlari soyledi "teknokent'in amaci ufak sirketlerin desteklenmesi olarak gozukuyordu, ama Sun, Oracla, Koc.Net, vs, hepsi buradalar. Ufak olmamizin ne farki kaldi?".

Ha, bir de baaaazzi sirketler, teknokent'te adam calisiyor gibi gosterip ama esas calisan adamlarini baska yerde tutup ,tum bordro gelirlerini vergiden dusmektedirler. Cik cik cik...

Sirket baskani olan zatta aslinda hak veriyorum. Sosyal refleksleri olan kapitalizm, ulke hedeflerini gozonune alarak kucuk adami tesvik (aragazi?) vermelidir, ve Teknokent cirosu _vs_ altinda olan sirketlere destek ve altyapi saglamalidir.

Ve devlet, destek verecekse, babalar gibi kontrolunu de yapmalidir diyorum.... ama Ozal zamani naylon ihracatlarini hatirlayalim. Devletin iyi islemesine hic guvenim yok. 20,000 mufettisin oldugu ulkede, milyar dolarlarin goturulmesini hatirlayalim.

Bu yuzden teftis/kontrol degiskenini ATALIM. Devlet parayi sallasin, sirket cirosu 1-2 senede buyume gostermezse parayi kessin. Yalin ve basit. Nuamaral konusur. Parayi goster bana! (Show me daaaa money!)


0
T-u-N-i-X
Merhaba Arkadaşlar,

Açıkcası bazı düşüncelerinize katılıyor bazılarına katılmıyorum. Birçok şeyi baştan yanlış yapıp sonra yamayarak düzgün yapmaya çalışan bir ülkeyiz biz.. Bu konuda genel olarak hem fikiriz sanırım.. Bunun örneklerinden bazıları Olimpiyat'larla her sene gündeme geliyor zaten...

Ancak bu ülkenin bir Silikon Vadisi'nin olması gerektiğini düşünüyorum. Tabii boş olarak değil... Ancak arazinin bedelsiz olarak verilmesi, elektrik vb bağlantıların yine aynı şekilde olması benim de aklıma insanların kafasının başka sorunlardan arındırılarak bilime kaymasını sağlayabilir gibi geliyor.

Tabii siz kalkıp şehir dışında Istanbul'un bir ucuna teknokent kuracağım derseniz oraya kimse gitmez, Silikon Vadi'miz de bize kapak olur.

Bu işin nasıl yapılacağı, kimler tarafından nasıl yapılmasının istendiği tabii ki çok önemli... Ben daha çok proje geliştiren, bu projeleri de ülkenin kalkınmasında kullanacak, bir marka olma emelini gerçekleştirebilecek birşey olsun isterim orada... Belki size basit ve çocukca gelebilir ama gönüllü insanların bir araya geldiği LKD gibi gruplara bu tarz birşey ilaç gibi gelebilir bence... Yalnızca tek bir sektörde çalışan, işine konsantre olmuş insanlar ve şirketler oluşturma konusunda iyi bir başlangıç olabilir diye düşünüyorum.

Kendi işlemcisini geliştiren, bunu başarabilmesi için de devletten ödenek alan bir şirket....Türkiye'de.....Güzel olmaz mıydı ? Ya da kendi işletim sistemimiz.. Uludağ gibi... Sayısız örnek çıkabilir sonuçta... 10 sene öncesini düşünüp bugün teknokent vb kurulma planlarının ortaya çıktığını, Antalya'da açılacak olanın yalnızca bir imzaya kalmasını duymak benim için çok sevindirici.. Bu adımlar şu anki zihniyetle belki sığ kalabilir ancak 10 sene sonrası için aslında gerekli ve yapılması gereken adımlar olacaktır bence...
0
bm
Istedigimi yazmama vesile olacak cumleleri cimbizla cekiyorum TuNiX, yoksa belli ki ayni cins seyleri istiyrouz memleket icin.

Ancak bu ülkenin bir Silikon Vadisı'nin olması gerektiğini düşünüyorum.

Ben bu ülkenin insanının eğer hür bırakılırsa yahut yönlendirici değil onunu açıcı şekilde teşvik edilirse bizim su veya bu olmalı diyerektahmin dahi edemeyeceğimiz şeyler yapabileceğine inanıyorum. Devletve devleti yönlendirenlerin birşey yapacaklarsa "biz size neyin gerekli olduğunu söylemeye teşebbüs dahi etmeyeceğiz, çünkü bizim düşünemediğimiz güzellikte işleri bizim aklımızın ermeyeceği şekileyapacağınızı biliyoruz" demelerini istiyorum. Zaten teşvikten esas beklediğimiz sonuç gençlerin bürokrat/Ankara kulisçisi insanların akıllarının ermeyeceği işleri yapmaları değil mi? Ben vatanımı sevdiğimi düşünüyorum, bu bahsedilen yerlerde profesyonel olarak bulundum, yaşım da çok küçük değil ama ben serbestliği arttırmak dışında 'ne lazım biliyorum' deyip devleti yönlendirmekten korkarım. Cunku sirf kaynak aktarimi degil yapilan, sektore hakim kultur etkieniyor. Silikon vadisini taklit etmek istiyorsak, niçin devlete oradaki devletin yaptığı şeyleri yaptırmak aklımıza gelmiyor? Yani kanunlara güvenebilelim, her yerde manasız bir şekilde karşımıza çıkmasın, ille de yapacaksa vergi teşviği versin. O kadar. Sanayi bakanı "yahu ayağınıza bastığımız bir yer kaldı mi? İnsanımıza zorluk çıkarttığımızı gördüm dün kabusumda" filan demeli. Devlet bunu bir on sene yapsin, Türk insani başarılı olmazsa bütün bu laflarımı 80 gramlik kağıda bastirin verin bana yiyeyim. (burada gaza geldim konuşuyorum tabi, belki fena fikir değil SV).

Kendi işlemcisini geliştiren, bunu başarabilmesi için de devletten ödenek alan bir şirket....Türkiye'de.....Güzel olmaz mıydı ?

Peki Türklerin ne eksiği var ki dini milliyeti olmayan girişim/risk sermayesini ilgilendirecek bir işlemci projesi yapamıyorlar da en nihayetinde ticari bir teşebbüs için -- vergi oranı teşviği bile değil-- doğrudan milletin vergisini kullanmaya muhtaç oluyorlar? Niye bu tip işleri yurt dışındaki Türkler yapabiliyor da Türkiye'dekiler yapamıyor? Yapabilecek olanları yabancılar çalıyor demeyin, TR'de kalan insanlara haksız hakaret olur. Size bulaşıyor olmak istemiyorum ama ben bu yaklaşımları ilk cümlede özetlediğim gibi algılayıp Türk'un Türk'u hakır görmesi gibi anlıyorum. Yine kimseye bulaşmak istemiyorum ama buradaki konuşmalardan 'Turke zorluk çıkartmazsan serbest bırakırsan hırsız olur' diye algılanması çok kolay bir ifade de duyduk. Bunu farkında olmadan yapıyoruz ama galiba içten içe dediğim negatif şeylere inanarak ve memlekete ne lazım sorularına cevap verirken devamlı yapıyoruz. Biz o kadar eşeksek zaten hic teşebbüs etmeyelim bu işlere, devlet de o odenegi ciftciye versin -- ancak o isi yapariz.

Malkoçoğlunun dediği gibi, Silikon Vadisinde batmayı göze alıp büyük paraları riske atan insanlar var, taklit edeceksek artık ödenekten arsa tahsisinden imzadan filan bahsetmiyor olmamız lazım. Bu işler memur zihniyetiyle ödenekle filan olmuyor, olamaz zaten -- hangi teknolojinin doğru olduğunu bilen insan var mi? İşlemci dediniz de aklıma geldi: hangi devlet rüşvet yemeden Transmeta'ya ödenek verirdi? Ben yatırım yapacak olsam vermezdim. Transmeta batabilir tabi, emin olun batarsa birkaç ay içinde o kadro bu seferki sahane diyerek yine fikir elde para peşine düşerler. Devlete dilekçe vererek olmuyor bu işler. Zaten olmamali, sizin verdiğiniz verginin benim hayalimi gerçekleştirmemle ne alakası var? O vergiyle hakim filan besleyelim ben de işimi yaparken kazık yersem adalet bulabileceğimi bileyim, o çok daha iyi.

Eğer Türkiye'de ciddi ciddi işlemciye kaynak aktarımı düşünülüyorsa, İngiltere'nin Inmos macerasına bakılmalı. Benim hatırladığım biraz daha hızlı hareket edip planladıkları yeni transputerları ortaya cıkartabilselerdi belki ayakta kalabilceklerdi. Bu deneme İngiltere için karlı mı olmuştur araştırılabilir. Ticari başarı sadece işin bir boyutu, orada yetişen kadro sonra neler yapmış ona da bakmak lazım tabii. Ama Türkiye'de böyle bir şeye ödenekle teşebbüs edilecek konjonktür oluşursa yapılacak ilk iş zaten diğer işlemcileri yasaklamak olur. Gülmeyin, o devirleri de gördük. Böyle işler oluyordu Türkiye'de ithalat bir nebze serbestleşmeden. Bu 'devlet planlasın, devlet versin, devlet bilir, devlet izin vermediyse yasaktir' yaklaşımları o istibdat devrinden milli fikriyatta kalan kalıntılar zaten. Komünizm'le mücadele doruktayken biz de kuzey komşumuzdan o bakımdan pek farklı değildik aslında!

Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

4.500.000 € Bedelindeki Özgür Yazılım Zaferi

FZ

Erkan Tekman'ın blogunda geçtiği habere göre:

Bakanlığın yaklaşık 4,5 milyon € değerinde Microsoft lisansı alımı için Şubat ayında açtığı ihale, yine Bakanlık tarafından iptal edildi. Dernek, ihale şartnamesinin yalnızca tek bir üreticinin 11 dağıtıcısını kapsadığını ve ilgili yasanın "Kamu kurumları yazılım satın alırken özgür yazılım dahil tüm seçenekleri değerlendirmeli" hükmüne aykırı olduğunu belirterek ihalenin iptali için mahkemeye başvurmuştu. Bakanlık, mahkemenin konuyu görüşmesini ve bir karar almasını beklemeden geri adım attı. Dernek bu durumu, bilgiye özgür erişim (açık formatlar), güvenilir teknolojilerin kullanımı (özgür yazılım) ve kamu parasının vatandaşlar yararına harcanması açısından tarihi bir zafer olarak niteliyor. Derneğin icraatları devam edecek...

Sun Microsystems PostgreSQL'i Takibe Aldı

gz

Slashdot sitesindeki habere göre Sun firması PostgreSQL ile ciddi olarak ilgilendiğini yazdı. John Loiacono'nun (Sun, Ex. vice president) açıklamalarına dayandırılan haberde Sun'ın Oracle, IBM ve hatta Micro~1 ile olan lisans sözleşmelerin maliyetli olması dolayısıyla PostgreSQL'e daha farklı bir gözle bakıldığı bildirildi. İleri bir tarihte PostgreSQL'i sistemlerine entegre edeceklerini de sözlerine ekledi.

İngilizce tam metni http://developers.slashdot.org adresinden okuyabilirsiniz.

Yalancı Ofis tartışması

anonim

Microsoft bir süre önce Zoho'yu yalancı ofis olarak anons etti. Zoho'da bunun üzerine http://fakeoffice.org/ isimli yeni bir site açarak Microsoft'a yanıt verdi.

XML Yarışması

SHiBuMi

Software AG, herkese açık bir XML proje yarışması düzenliyor. XML'01 adı altında yürütülen yarışmanın ana teması, Software AG'nin ürünü olan Tamino uygulama ortamını kullanarak önceden belirlenmiş e-ticaret, e-pazaryeri ( kulağa garip gelmiyor değil ), e-içerik gibi konulardan birini seçerek ya da kendi konunuzu yaratarak bir uygulama geliştirmek. 6 Haziran akşamına kadar konunuzu belirleyip iletmeniz gerekiyor o nedenle katılmak isteyenlerin acele edip "Tamino Starter Kit" için başvuruda bulunmaları gerekiyor.
Bu kit içersinde birkaç ufak hediye, XML için başlangıç derecesinde doküman ve üç CD'lik bir uygulama kiti yer alıyor. Bu kit evinize kadar kurye ile getiriliyor. Yarışma sonucunda dağıtılacak ödüller de freelance çiler için oldukça cazip :)
Yarışma ile ilgili daha fazla bilgiye www.softwareag.com adresinden ulaşabilirsiniz.

SGK 103 Adet Sozlesmeli Yazilimci Alacaktir

sadettinpolat2

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü birimlerinde 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi, 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan esaslar ile ek ve değişikliklerine göre istihdam edilmek üzere; 2008 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) (B) grubu puan sıralaması (70 puan ve üzerinde alanlardan) esas alınmak suretiyle 103 adet sözleşmeli Programcı alınacaktır. detaylar icin buraya ya da ilan icin buraya (PDF) bakabilirsiniz.