İşaretler

0
m1a2
Bu sene ilginç bir Ramazan ayı geçiriyoruz. Çözülen şifreler, gizli kalmış kehanetler, 2006`da Newyork açıklarına ulaşması beklenen göktaşı vesaire. Shyamalan`ın yazdığı ve yönettiği Signs`a böyle bir atmosferde gitmeniz halinde aldığınız tadda farklı oluyor tabii. Benzer bir tadı almak isteyenlere önerim odur ki filme gitmeden önce ısınma hareketleri babında Ceviz Kabuğunu seyredin. Neyse... Zekeriya Beyaz yorum girerse şimdi yanarız. Film`e dönelim.
Bir film hakkında FM`de bir iki çift laf edeceksem şu üç şart gerekiyor: (1) Film çok güzeldir. (2) Filmin akıllara ziyanlığı beni çok duygulandırmıştır ve ağlamak için FM`den başka bir platform da yoktur. (İtiraf ediyorum ki `Ateş Krallığı`ndan sonra metanetimi korudum ve hiç bir şey yazmadım) (3) O film Yıldız Savaşlarıdır. Evet... Birinci gruba giren `İşaretler` hakkında niçin hâlâ bir arkadaş çıkıpta birşeyler yazmadı merak etmekteyim doğrusu. Hmmm... Yoksa nefesler Yüzüklerin Efendisine mi saklanıyor ;)

Film çarpıcı bir sahneyle değil ama çarpıcı bir müzikle başlıyor ve küçük şoklar yaşayacağınız gerilimli sahnelerle bitiyor. Aynı yönetmen tarafından çekilen `Altıncı His`de karşılaştığınız sürprizleri bu filmde de bulacaksınız. Dayak yememek için başlangıç ve bitiş arasına fazla giremiyorum :) 32 kısım tekmili birden: UFO`lar, mucizeler, rüyalar, sezgiler, inanç-inançsızlık... Bütün bu unsurları ortak bir terimde toplayan parapsikoloji gibi bir saha olsa da pratikte uzaylıların girdiği bir alana mucize ve inancın sokulması enderdir. (Carl Sagan`ın `Mesaj`ını belirtmeden geçemeyeğim) Filmin anafikrini zihni karışık bir pederi canlandıran ve bunu da çok çok iyi yapan- Mel Gibson`ın kardeşiyle yaptığı bir konuşmada bulacaksınız. `Rastlantı mı, Mucize mi?` başlığı atılabilecek bu diyalogları dikkatli takip edin.

Shyamalan Holywood etiketli yapımlara Hint kültürünün tadını katabilen bir yönetmen. Hazret, adetten olduğu üzere filmin birkaç yerinde de rol almış. (Oyunculuğu çok kötü ve bu yüzden doğru bir kararla profilden poz vermiş.) Filmin her karesi zekice planlanmış. Fakat zekice yazılan şiir -IMO- şiir olmaktan çıkacağı gibi fizik-metafizik sınırındaki konulara zekayı fazla katarsanız konuştuğunuz şey felsefe olmaktan çıkar. Dolayısıyla `filmin felsefi anlamı` türünde bir anlatıma girmek yakışık almaz. Amerika başkanını uçan dairelere saldırtma zevzekliğine girmeden sınırlı bir bütçeyle `Rastlantı -Mucize` ikilemi hakkında zekice tasarlanmış -fakat bir o kadar da doğal- bir film görmek istiyorsanız, buyrun seyredin. Herkese hayırlı bayramlar...

Görüşler

0
Challenger
Selamlar;
Bir tartışma konusu oluşturmak istemiyorum ama yine de yazmadan edemeyeceğim. Filmi izlemedim ama kardeşim izlemiş ve az çok anlattı. Film öncelikli olarak bilimsel gerçekliklere uymayan bir film. Mesela, yıldızlar arası yolculuklar yapabilecek kadar yüksek teknolojiye ve bunu fiziksel zorluklarına katlanabilecek bir bedene sahip bu zeki yaratıklar nasıl olur da sudan zarar görürler?
m1a2 kardeş Carl Sagan' ın Mesaj adlı romanından bahsetmiş (gerçi onun sinemaya uyarlanmış halinden). Ben de Carl Sagan' ın Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı adlı kitabından bahsedeyim. O kitabı okuyanlar herhalde filme ne açıdan bakacağımı bilirler. Bir de filmin gazetelerdeki reklamlarında GERÇEKLERİ GÖRMENİN TAM ZAMANI yazıyor. Hangi gerçekleri? O tahıllara aslında tahta ya da demir bir silindir ile düzlenerek şekil verildiği gerçekği mi yoksa uzaylıların dünyaya gelip bize çaktırmadan üzerimizde bilimsel deneyler yaptığı safsatası mı?

Neyse ben tartışma konusu oluşturmak istemem. Sadece fikir beyan etmek istedim.

Saygılar, Sevgiler.
0
FZ
Carl Sagan'ın Mesaj (Contact) isimli romanı harika bir bilimkurgu romanıdır. Maalesef film uyarlaması aynı derinlikte değildir (Jodie Foster'a taparım o ayrı). Filmin bir sahnesinde Jodie Foster kızgın bir şekilde der ki : 'Ben size düşüncemi söyledim o ise sizin duymak istediğinizi söyledi!'. Bu ne büyük ironidir ki filmin sonu da Carl Sagan'ın uygun gördüğü finali değil 'insanların görmek istediği' finali yansıtmaktadır.
0
Challenger
Zaten filmlerde ya da medya gerçeklerin saptırılması insanların görmek istedikleri adına yapılıyor. Neyse, Carl Sagan insanlara bilimin ışığında gerçekleri göstermek amacıyla çok çalışmıştı.Hatta lösemi bile onu engelleyememişti.

Saygılar, Sevgiler.
0
anonim
gercekten mesaj filmi çok kötü bir uyarlamadır. filmin mesaj(lar)ı arada heba olmuştur. film es geçilerek direkt kitap okunmalıdır.

oeylem
0
felix
Bilim kurgu eserleri ele alırken şunu kabul etmek gerekir ki bilim-kurgu bilimsel olmak zorunda değildir. Bilim-kurgu var olmayan bir dünyadır ve geleceği ya da fiziksel gerçeği temsil etmez; ancak kendi gerçekleriyle tutarlıdır. Belki suda eriyen uzaylı bize garip gelebilir ama bunu bir postula olarak kabul etmeliyiz ki postulalar sorgulanmaz, su içen bir uzaylı görmediğimiz sürece bu noktadan getireceğimiz eleştiri kendi subjektif beğenimizden öteye geçemez.
0
tongucyumruk
Filme gitmemdeki tek sebep konuştuğum herkesin ya filmi çok beğenmiş ya da nefret etmiş olmasıydı... Herhalde filme bir ben ılımlı yaklaştım. Sadece filmde beğendiğim ve güldüğüm iki noktayı belirtmeden geçemeyeceğim...

Beğendim:
Film uzaylı istilasını anlatmasına rağmen Amerikan başkanı süper bir insandır icabında uçar gider dünyayı kurtarır, işte biz başkanı böyle seçeriz gibi salakça bir yaklaşım yerine kendinin ve çocuklarının hayatını kurtarmaya çalışan basit bir adamın gözünden olayların anlatılmış olması kesinlikle güzeldi.

Güldüm:
Uzaylılar oldukça salak olmalı. Tabiiki her canlının çeşitli zayıf noktaları olabilir. Onlar sudan ölür, insanlar radyasyondan vs... Ancak hangi aklı başında canlı suya karşı aşırı hassas olduğu halde gidip %75'i sulardan oluşan ve hemen hemen her yerine gökten su inen bir gezegeni istila etmeye kalkar? İnsanların güneşin çekirdeğine yerleşmeye çalışması gibi birşey bu.

Bunun dışında filmin anlatımı pek te hoşuma gitmedi açıkçası... Sürekli olarak doğrudan mesajı verip konuyu kesmeye yönelikti gibi geldi.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Ghost In The Shell - Matrix

sundance

Açıkcası bir William Gibson hayranı olarak Matrix'in bana oldukça doyurucu geldiğini söylemem lazım. Ta ki Ghost In The Shell'i seyredene kadar. O kadar çok sahne GIS'le benzerlik gösteriyordu ki, üzüldüm. Monkeygod adında bir arkadaşsa üzülmekle kalmamış, GIS ve Matrix'in benzeyen sahnelerini bire bir yanyana koyup yayınlamış Matrix ve Ghost in The Shell

Ne @#!* Biliyoruz Ki!?

FZ

Gösterime girdiği ülkelerde tahmin edilenin ötesinde bir başarı kazanarak yüz binlerce insanın hayatını pozitif yönde etkileyen “Ne @#!* Biliyoruz ki!?”, Türk seyircilerle ilk kez !F İstanbul'da buluştuktan sonra Mart 2006’da ülkemiz sinemalarına geliyor.

Oscar ödüllü oyuncu Marlee Matlin’in başrolünde olduğu yapımda, dünyanın önde gelen fizikçileri, nörokimyagerleri, hekimleri ve metafizikçilerinden 14 önemli isim, aydınlatıcı olduğu kadar şaşırtıcı bilgilerle izleyicinin karşısına çıkıyor. Etkileyici görsel efektler ve animasyonlarla da desteklenen film, tam anlamıyla türünün ilk örneği.

Sonuç sadece bilgilendirmek ve düşündürmekle kalmayıp aynı zamanda eğlendiren, pozitif bir iz bırakarak izleyiciye yeni bir bakış açısı getirebilen, son derece özgün bir yapım...

Memento: Oldukça değişik bir film

conan

Geçenlerde Memento filmine bir kere daha gittim. Bir kere daha diyorum çünkü film, yapısı itibari ile beyne oldukça cimnastik yaptıran bir film. Dolayısıyla ilk seferinde filmi tam olarak çözememiştim! :)

CUBE

FZ

Tek kelimeli vurucu filmler listem var: Karakter, Yalancı ("Deceiver"), Heat, Şarküteri, ...

Bu listeye çok önemli bir film daha eklendi!

"CUBE".

Süper şahane ve de kaliteli bir film olması itibari ile vizyonda fazla barındırılmayacağını tahmin ediyorum o yüzden bu haberi okur okumaz gitmenizi tavsiye ederim :-).

Nedir mevzu derseniz... Asal sayılar, bir kübe sıkışmış ve kafayı yemek üzere olan bir grup sıradan (!) insan, insanların yavaş yavaş ama vurucu şekilde değişen ilişkileri, sinir bozucu ve rengarenk mekanlar, müthiş diyaloglar, bir an bile düşmeyen tempo, müthiş bir yaratıcılık!

Filmin finalinde aklımdan geçenler: "Sanırım yeni bir Stanley Kubrick doğuyor!"

Son söz: "CUBE", gidin!
Ve tabii yorumlarınızı yazın :-))

Kopya koruması mı ? O da ne ?

sundance

DVD`lerdeki kopya koruması CSS kırılalı bir yılı aşkın bir süre oldu. Bu süre içinde birçok dava açıldı, CSS`i kıran kodun yayılmasını engellemek için bir çok önlemler (ve karşı önlemler) alındı. En son iki tanesi kodun t-shirtlere basılması ve bir profesor tarafından Haiku (bir çeşit japon şiiri) haline getirilmesi söz konusuydu. (T-shirt`ü giyen öğrencilerden biri de dava kapsamına alındı bu arada)
Dün aldığımız bir habere göre ise MIT`den iki öğrenci 7 satırlık bir Perl programı ile CSS`i kırmayı başarmışlar.
USA Today'in haberi ve 7 satırlık Perl kodu, meraklılar için.