İ.T.Ü ve Internet

0
redogre
Bu aslında uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ama mahkemeye intikal edebileceği için geriye attığım bir konu. Kısa bir özet geçersem, İTÜ yüksek lisans programını öğrenci kayıt sisteminde ki hatalardan dolayı bırakmak zorundayım.

İTÜ lüler bilir, artık kayıt internetten yapılıyor. Ne güzel değil mi? Kayıt olmak için okula gitmek gerekmiyor... Burada yanıldınız işte, çünkü harç dekontunu elden vermek zorundasınız, ayrıca İşbankası'nın online harç ödeme seçeneği var ama İTÜ bunu kabul etmiyor.
Herneyse internetten ders seçtiniz, dekontuda götürüp verdiniz ama o da ne? Seçtiğiniz dersler değişivermiş, daha önce aldığınız bazı derslerin notları eksik! Dilekçe verince düzeltirler mi sanıyorsunuz? Yanıldınız, eğer database de kayıt yoksa o dersi almış olmanız birşey ifade etmiyor. Ve en büyük bomba:Bilgisayar Hata Yapmaz Bunu söyleyen de güya bu konuda yetkili, bilgisayardan anladığını iddia eden bir hoca!

3 ay uğraşma verilen sayısız dilekçe ve önümde geriye kalan tek yol mahkemeye başvurmak. Benzeri sebeplerden İTÜ'ye açılmış 16 dava var, ama yine de ben dava açmak yerine okulu bırakma niyetindeyim. Böyle bir zihniyetin sadece zaman kaybı olduğunu anladım çünkü!!!

Görüşler

0
FZ
1) Yöneticiler ve hocalar haklıdır.

2) Aksi belirtilmediği sürece 1. madde geçerlidir.

3) Aksi belirtilince de ısrarla ve inatla 1. madde geçerlidir.

4) Bilgisayar hata yapmaz.

5) Öğrenciler hata yaparlar, öğrencilerin eylemlerindeki artniyetler ne kadar gizli olursa olsun bunlar otoritelerce gün ışığına çıkarılırlar.

6) Giden gider, kalan sağlar bizimdir.

7) İTÜ ciddi bir müessesedir, iş bitirici bir rektörü canla başla iş bitirmektedir, bazen öğrencilerin işi bitirilmektedir, iyi ki bütün işler bitirilmektedir, her şey ne kadar güzeldir.

8) Milyon dolar bazında para dökülmüş bir bilgisayar sisteminin hata yaptığını söylemeye cüret eden zavallı ve kamuoyunu bulandırma niyetli bir öğrenciye nasıl olur da güvenirsiniz? İstirham ederim, yok öyle şey, biz haklıyız, bilgisayar haklı! Sus! Yazma, çizme! Alternatif görüş sunma! Eleştirme! Dikkat çekme! Rahatsız etme! Ya sev, ya terk et! Çekilebilirsiniz...
0
oeylem
Benzeri sikayetleri daha once de duydum, yasadim. Aslinda aldigin en dogru karar bence, zati 3. dünya ülkesinde ne gereksiz şeydir akademik kariyer, bilmek, boşver gitsin yani.
Yalnız daha sonra gelecek olan insanlari uyarmak adına birşeyler olsun diye, bence her yere haber salınmalı. ITU'ye gelecekseniz boyle süper gerizekalı bir sistem var ona göre demek için. Acaba diyorum Alo Reha Muhtarı mı arasak ?
0
anonim
bu eşek bilgisayarlar da ne yazsam birşey yok salak bilgisayar da
0
Blixa_Bargeld
Şaşırtıcı değil!

Bu belki dogrudan bilgisayarlarla ilgili değil ama tam bir if statement.
İtü ''nün ne kadar esnek bir yönetime sahip oldugunu gosteriyor.
Sene 1999 aylardan Mayıs
Rektorluk bir anda aksam saat altıdan sonraki butun etkinlikleri yasaklama kararı alıyor.Bu neye mi yol acıyor butuk zorluklarla sponsor bulunmus, tum muzik grupları ayarlanmıs afisleri asılmıs artık geleneksellesip istanbuldaki her rock severin beklediği bir festival olmak uzere olan itü istanbul rock festivali baslamasına birkac gun kala iptal ediliyor.Ve bir daha da festival mestival olmuyor.(Bir zamanlar böyle bir festivalin olduğunu bilen kaç itü öğrencisi kaldı acaba?)

kutuphanede calışırken saat altıdan sonraya kalsan yemek yiyecek bir tek yer bile bulamadığın bir okulun bilgisayar sistemi de database''leri de boyle calısır.
Ben yuksek lisans kaydımı alırken zar zor denklestirip yatırdığım o 105 milyonu geri isterken de bana aynı seyi dediler: Sisteme girmis artık biz nasıl değiştirelim

Ben yine de mücadeleyi bırakmamanı diliyorum!
0
FZ
Hmm, eski güzel günler. Bu arada yav kardeşim sen çıldırdın mı ne rock'u ne festivali. Burası panayır yeri mi! Burası ciddi bir müessese, yukarıda arz etmiştim, okumadın mı? Öyle dışarıdan gelen bir sürü uzun saçlı tip, kafa sallıyorlar falan, ay ne kadar çirkin bir görüntü ya! Bizim okulumuza düzgün, temiz, parlak ve kaygan tipler lazım. Sonra bizim de öğrencilerin aklını çeliyorlar. Sosyal etkinlik de nereden çıktı, hem de akşam vakti! Zaten şüpheleniyordum sizden, küreselleşen güzel dünyamızda bu tip saçma sosyal etkinliklere ne gerek var ki hem? Gidin evinize açın MTV falan gece vakti izleyin rock programları, ne yani oradakilerden daha mı güzel müzik yapıyorsunuz ki... off, bir türlü anlamıyorsunuz bizi, oysa biz sizin için çalışıyoruz.

Kütüphanede geç saatlere dek çalışmak da enteresan bir durum, yahu genç adamsın, ne işin var o saatte kütüphane, kız arkadaşın falan yok mu? Git bir partiye, bir kafeye, bir diskoya falan, coş eğlen. Sonra gel evine, çalış dersini, oh ne güzel. Hem sosyal yönü gelişmiş hem de başarılı bir öğrenci ol. Bir taşla bir sürü kuş vur, imajını parlat, susuzluğunu gider, açlığını gider, ohhh.

Ha bir de utanmadan 105 milyonun hesabını yapıyorsun ki bu da çok gücüme gitti, yani zenginleşen dünyamızda 105 milyon kaç dolar ediyor ki, du bi hesaplayayım... Sadece 78$ yani şimdi bu kadarcık bir para için amma tantana yaptın yahu, var say ki okula bağışladın o parayı, fena mı işte çorbada senin de tuzun var ne güzel. E yani o kadar zor durumda isen satıver arabanı, eline nakit geçer... Anlamadım? Araban yok mu? Nasıl yani? Günümüzde arabası olmayan bir İTÜ öğrencisi, hadi canım sen de, kesinlikle saklıyorsundur, ya da otopark problemimiz olduğu için arabanı getirmiyorsundur ama bak sana söz en kısa sürede bu problemi de çözeceğiz, bu işi de bir güzel bitireceğiz...
0
anonim
Ben İTÜ''''ye girdim gireli iyiye giden birşey görmedim ve 3. sınıftayım.
İşyerinde beraber çalıştığım bir iş arkadaşım bundan tam olarak 12 sene önce mezun olmuş İTÜ''''den ve kesinlikle iyiye giden numunelik bir tutum olmadığı konusunda ikimiz de hemfikiriz.
Öğrenci olarak o da zerre kadar değer görmemiş ben de.
İşin ilginç tarafı ikimiz de aynı hocalardan yaka silktiğimizi falan farkettik.
Aşşağı yukarı benzer uygulamalardan şikayet ediyoruz.
Üstelik İTÜ''''de bulunduğumuz Süre içerisinde aynı şekilde öğrenci olarak en ufak bir değerimizin olmadığını ve ne kadar çalışırsak çalışalım bunu değiştiremediğimizi farkettik.
Bence Bunun Üzerinde durulması gereklidir
0
m1a2
11 yıllık bir mezun olarak şikayet ve serzenişlerinizi paylaşıyorum. Maalesef geçen o kadar yıl içinde makyaj değişti ama zihniyet aynı kaldı. Burada özellikle İ.T.Ü. modelinde hoca-öğrenci ilişkilerine yönelik bir kısmı sert kaçabilecek eleştirilerde bulunarak hâlâ hayırla yad ettiğim bazı hocalarıma da haksızlık yapmak istemiyorum. Böyle bir cümlenin kurulmasına yol açan şartların var olduğunu anlamak yeterlidir.

redogre`ye söyleyeceğim şeyler ise şu: Okulu bırakma niyetini doğru bulmam. Böyle bir karar için bütün yolların tükenmiş olması lâzım. Halen enstitü`ye kayıtlı bir doktorazede olarak söylüyorum bunları. Benim de enstitü ile yaşadığım tonla sıkıntı oldu ve halen de hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor ;) Açıkçası sıradan bir devlet dairesi olarak düşündüğüm söz konusu yerde ani öfke ve tepkilerden kaçınarak, bir miktar istihza ile olaya yaklaşmanı ve köprüyü (!) geçmeye çalışmanı öneririm. Maalesef durum bu. 1 milyar liralık bir elektrik faturasına bakarak `bilgisayar hata yapmaz` diyen TEDAŞ görevlisine nasıl uhulet ve sükunetle yaklaşıyorsak :) aynı yani (ne eksik ne de fazla). Türkiye`de yaşamanın kuralı bu...
0
redogre
Aslında pes etme niyetinde değildim ama dilekçe peşinde koşmaktan hiç bir dersle ilgilenemeyince, zaten atıyorlar lanet olsun diye 0 motivasyonla sürününce, insanları 1 ve 0 olarak gören zavallılara hocam dedikçe içimde birşeyler eksildiğini ve kendimi okuldan kurtarmazsam bir daha da yerine gelmeyeceğini farkettim.
0
conan
Bilgisayar hocalari onlar. 0 veya 1 gorcekler tabii ki... ;)
0
FZ
Geçen sene bugünlerde yapılan bir sempozyumda İTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Mühendislik Bilimleri Bölümü hocalarından Prof. Dr. Esin İnan benim bir sorum üzerine söz almış ve şunları söylemişti: Bizim okulda danışman hoca, danışmanlık, sağlıklı bir hoca öğrenci ilişkisi nerede ise yok gibi, bu sistem içinde yetişip hoca olanlar da hali ile hocalarından nasıl gördülerse öğrencilerine de öyle davranıyorlar. Oysa misal ben ABD'de bir üniversitede misafir profesör olarak ders vermeye gittiğimde bile beni bir ya da iki öğrencinin danışman hocası yapıyorlar ve ben o çocukların adli sorunlarıyla bile uğraşıyorum icabında. Burada ise maalesef bırakın bu tip bir sorunu, normal bir sohbet bile çok görülüyor hocalar tarafından. Ben gençliğimde lisans öğrencisi iken hocamın evine çay içmeye, sohbet etmeye falan giderdim, bugün size böyle bir teklifte bulunsam herhalde büyük çoğunluk çekinir, garipser, utanır falan ve bundan ötürü de suçlanamazlar çünkü ilişkilerin ne kadar kopuk ve yüzeysel olduğu hepimizin malumu.

Doğrudan senin durumunla ilgili olmamakla beraber bu sözleri buraya yazmak istedim çünkü benim için anlamlı idiler.

Türkiye'deki en köklü eğitim kurumlarından, ciddi ve saygın bir geçmişi olan, mühendislik eğitimi dendi mi yurt çapında akla gelen birkaç yerden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi makinalara, binalara, bilgisayarlara, paraya verdiği önemin daha fazlasını insanlarına, öncelikle de öğrencilerine vermediği sürece bu tip şeyler artarak devam edecek, dışarıdan bakıldığında haklı olarak epey etkileyici görünen bir kurumun zaten içtekilerin gözünde sarsılmakta olan prestiji iki paralık olma yolunda ilerleyecektir.

Ama belki de bu yazdıklarım, görüşlerim, gittikçe homojen hale gelen, sosyoekonomik konumu yekpareleşen ve daha üst seviyede gruplaşan bir kitlenin okumakta olduğu bir üniversitenin nezdinde çok da fazla bir şey ifade etmeyecektir çünkü insanların derdi farklıdır ve belki de herkesin derdi kendinedir.

En nihayetinde olacak olan dayanışma kültürüne olacaktır ve bundan da o yalnızca o dayanışmaya ihtiyacı olanlar etkilenecektir uzunca bir süre boyunca. Ancak nasıl ki 'adalet herkese bir gün gerekebilir' düsturu bize bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa, dayanışma denilen şey de bir gün güçlülere de gerekebilir.

Şimdilik bu kadar.

Not: Yok yok harbiden bilgisayarı falan bırakalım ve sosyoloji çalışalım diyorum. Esas olay görüldüğü gibi teknolojik değil, bariz sosyolojik!
0
oeylem
Aslında hiçte fena bir fikir degil. FM Sosyoloji ya da FM Ağlama Duvarı gibi bir forum bu ahval ve şeraitte çok iş yapar.
ITU konusunda soylenecek şeylerin çoğu söylenmiş zaten ama 1993ten bugüne hala orada olan birisi olarak bir kaç birşey ekleyebilirim. Hoca kalitesi, akademik dedikodu, gelen öğrenci kalitesindeki düşüş (FZ'nin dediği üzere gelenler daha yüksek kesimden olmaya başladı öte yandan hangi kesimden olursa olsun gelen ögrenci televole kuşağına ait olduğu için düşüş kaçınılmaz oluyor), fantastik yönetim karar ve uygulamaları vs. vs.

Peki, gördüğüm kadarıyla şöyle bir durum var ki memleket genelinden çok da farklı değill. İşini iyi yapan, ciddi manada idealist ve gerçekten iyi birkaç hoca var (isimde verebilirim isterseniz). Onlar öyle bina sutunu gibi yalnız başlarına duruyorlar.

Son olarak böyle bir hocanın bana hocam niye uğraşıyorsunuz ki? soruma binaen verdiği cevapla bitirmek istiyorum.

SİSTEMİMİZ KÖTÜ BİR SİSTEM BUNUN HİÇ SAVUNULACAK TARAFI YOK. ANCAK BİREYLER İYİ NİYETLE ELLERİNDEN GELENİ YAPTIĞI SÜRECE HER SİSTEM İNSANLARI MUTLU EDEBİLİR yada buna benzer birşeydi çok zaman girmiş araya yaşlanıyoruz tabi.
0
FZ
Yok, yok ağlama duvarı değil kesinlikle ama FM sosyoloji olabilir. Hakikaten de sosyoloji çok önemli ve gayet elle tutulabilir bir bilim dalı. Ben 1994 yılında İTÜ'ye girdim ve süreç içindeki değişimi ara ara gözlemleme fırsatım oldu ancak tabii bunu bilimsel olarak yapmak lazım, iyice mıncıklamak, didik didik etmek lazım. Öğrenci kitlesi ve özellikle de bunların aileleri falan, Pierre Bourdieu'nün 'The State Nobility' adlı eserindekine benzer bir yöntemle mesela geniş zaman çerçevesinde gelen öğrenciler nereden, hangi bölgeden geliyor, hangi okullarda okumuşlar, anaları babaları hangi mesleği yapıyorlar falan inceleyip olası korelasyonları incelemek, yorumlamak, eleştirmek lazım. Tabii bu iş nmap ile web server markası belirlemekten daha zor çünkü işin içine insan faktörü giriyor ama ben gene de önemli şeyler keşfedilebileceğini düşünüyorum.

Gelenler yüksek kesim derken kast ettiğim entelektüel gelişmişleri ya da bu doğrultudaki potansiyelleri değildi, bu bakımdan pek iç açıcı bir durum söz konusu değil. Mühendislik okuyan öğrenciler seçmeli sosyal bilimler dersi aldıklarında oradaki hocaların gözünde epey bir gülünç duruma düşüyorlar çünkü kimi dünya savaşlarının tarihini bilmiyor, kimi daha doğru dürüst bir roman okumamış falan...

Şimdilik yazıma son verirken sana ve hocana katılıyorum ama eklemeden de edemiyorum, sistem dediğimiz şey işte biraz da mevzuyu insan duygularından, saçmalıklarında uzaklaştırıp, daha düzgün çalışabilmek ve çalıştırabilmek için geliştirilen bir mekanizma değil midir? Yoksa yani insanların iyi niyetli olmasında hiçbir problem yok, olsunlar elbette ama sistem dediğimiz şey kötü niyet karşısında gerekli tedbirleri almış olmalı ki varlığının bir anlamı olsun.
0
anonim
bu yüksek lisans olayları çok ilginç Ankara''dan da ben ekleniym dertliler kervanına.Ünv Hacettepe.Dil sınavından önce toplam 750 kişinin başvurduğu sadece 30 kişinin alındığı bir yüksek lisans.Mülakatta ;çalıştığımı duyan hoca
ooo çok güzel ikisini birden götüreceğine inanıyorum demişti . Dönem başladı . Haftanın 4 günü ders var. Haydaaa nası gelecez ? iş var.....Ama yoklama almıyorlar sadece 1 gün gelerek yırtabiliyorsun dediler iyi dedim diğerlerine de çalışırız yaparız.

Ama gel gelelim bütün derslerden hemen her hafta verilen ödevler var.Ödevler kütüphanede yapılıyor ama kütüphane akşam 4''e kadar açık.Haftasonları ise hiç açılmıyor.E ben zaten 1 gün gelip derslere giriyorum akşam işten çıkıp nası 4''te kampüste olacam ki iş Çankaya''da okul Beytepe''de 1 saat yol :(

Ben bu üniversitede lisansımı tamamladım [yazık oldu 5 seneme :(] o zaman açıktı kütüphane geceleri diyorum şimdi böyle diyorlar.Masterdan atılmak için herhangi bir dönemde 1 den fazla dersden kalman yeterli.Master değil dikenli tel üzerinde ayağını kanatmadan yürüyebilecek misin ? yarışması.
SONUÇ:Atıldım .Daha önce girdiğim LES''in süresi dolduğu için 12 Mayıs''ta yeniden LES''e gireceğim.Neye üzüleceğimi şaşırdım : Herkesin vay be helal nasıl girdin o mastera dediği bir masterı kaçırdığıma mı , bu saçma zihniyeti her sene yeniden uygulayan insanlara mı ?

Ama esasen kafama takılan şu : mülakattaki hoca işle masterı beraber götürürsün diye benimle kafa mı buldu yoksa biyonik insanlar var da ikisini birden mi yapıyorlar ??
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Amazon'un Mekanik Türk'ü

vst

İnsanların (şimdilik) bilgisayarlardan daha iyi ve hızlı bir şekilde yaptığı işleri yapıp para kazanmak ister misiniz? O zaman Amazon'un yeni servisi "Mekanik Türk" ilginizi çekebilir.

Peki biz Türklerin konuyla ilgisi ne ki?

Internet´in Gelişme Hızına Dair Rakamlar

FZ

Birleşmiş Milletler'in ülkeler arasındaki internet kullanım farkını ortaya koymak için yürüttüğü çalışmanın sonuçlarına göre internet hizmetlerini kullananların sayısı 655 milyonu geçmiş durumda. Gelişmekte olan ülkelerin toplamı bu rakamın üçte birini oluşturuyor. Geçtiğimiz senenin online nüfusunun 500 milyon olduğu hatırlandığında kullanım oranının geçtiğimiz yıla oranla yüzde 30 artış gösterdiği ortaya çıkıyor. Kullanım artışındaki dağılıma bakıldığında Asya yüzde 44'lük bir oranla lider durumda. Afrika yüzde 43, Latin Amerika yüzde 33, Avrupa yüzde 33'lük bir artış göstermiş. Araştırmanın en ilginç sonucu Kuzey Amerika'da internet kullanımının sadece yüzde 10 oranında arttığı. Buna karşılık e-ticaretin üçte biri ABD ve Kanada'da gerçekleşiyor.

Kaynak: Radikal Gazetesi, 2/12/2002

Gezegenler arası Internet!

sundance

Geçen hafta katıldığım bir sunumda, bir uzman Gezegenler arası Internet projesinden söz etti.

Güvenlik ile ilgili bir sunumdu ama benim aklımda nerdeyse sadece bu proje kaldı. Mars'a insanlı uçuş sırasında bile astronotların Internet'i kullanabilmelerini amaçlayan bu proje, aradaki önemli mesafe farkı nedeniyle, protokoller üzerinde bazı değişiklikler gerekiyor (iletişimin yaklaşık yirmi dakikada bir olması gibi sebeplerle).

İlginç bir fikre ilginç çözümler.

Gevşek İçerik Problemi!

sundance

Sanırım hepiniz son zamanlarda oldukça popülerleşen PokeImam, Karate Kamil vs. gibi Flash Çizgi filmlerinin sayılarındaki artışın farkındasınız.

Görüntülere, kamera hareketlerine vs. bakıldığında gerçekten emek harcanmış, keyifli ürünler var ortada. Fakat içerik 8 yaşında bir ilkokul çocuğunun kurgusundan daha maharetli değil.

İşin ilginç yanı bu trend bu şekilde de devam edeceğe benziyor. Yapılan bütün espriler, magandalar, sümkürme, geğirme, kadınlara taciz vs. üstüne. Peki sadece bunları mı yapabiliriz ?

Linuxcuyuz.biz

Dirty_tux

İsteyen herkese ücretsiz olarak Linux dağıtımlarının CDlerini gönderen Linuxcuyuz.biz sitesi 1 Mart'ta açıldı. Sonunda herkesin merakla beklediği bir proje daha hayata geçirildi ve artık Türkiye'de de ücretsiz olarak isteyen herkes istediği Linux dağıtımının CD'lerine ulaşabilecek. Ayrıntılı bilgi için: http://linuxcuyuz.biz