Greg Wilder: Bilgisayar ve müziği birbirlerinden tamamen farklı disiplinler olarak görmüyorum. Bir müzik parçası da tıpkı bir bilgisayar programı gibi gelişimini kontrol eden algoritmalarca oluşturulur ve kullanıcı için belli bir işlev görür ancak bilgisayar kodundan farklı olarak müzik iki kişi arasındaki çok derin ve kişisel bir iletişim şekli olarak da kullanılabilir. Bu bakımdan müzik belki de en iyi bilimsel bir sanat şekli olarak tanımlanabilir.
Bir programcı gibi bir besteci de belli bir amaca hizmet etmesi için (örn. dinleyicinin anlık duygusal durumunu değiştirmek için) dili manipüle edebilir (kültürel olarak kabul edilmiş referans noktalarını kullanarak). Yaratım sürecini gerçekleştiren kişi ister besteci ister programcı olsun müzikal eseri ya da bilgisayar kodunu çevreleyen dünyanın özgün temel kurallarını keşfedebilir ya da onları kendisi icat edebilir. Benim açımdan müzikal bir hayatın en heyecan verici kısmı da işte tam olarak bu keşif ve icat sürecidir.
Bu durumda, soruna doğrudan cevap vermek namına diyebilirim ki ben bilgisayarı bir performans enstrümanı olarak kullanmaya çalışan bir müzisyenim. Bilgisayar, benim yaratım süreçlerime pek çok olanak sağlayan bir araç.
Bilgisayar ve müziğin birleşmesi konusunda gelecek olursak: 3 yaşında iken piyano çalmaya ve 5 yaşında iken ilk bestelerimi yapmaya başladım, genel standartlara göre epey genç kabul edilebilecek bir dönemde yani. Müzikal olarak yalıtılmış bir çevrede büyüdüğüm için piyano benim tek dostumdu ve pek çok solo piyano eseri yazdım. Kendi enstrümanları olup da müzikle ilgilenen pek arkadaşım yoktu, ben de evdeki bozuk ev aletlerini kurcalayıp enstrümanlar yapıyor ve bunları kullanarak gerçekleştirdiğim müzikleri kaydediyordum. O esnada (1980'lerin başı) bir Apple IIe bilgisayarı üzerinde ilk program yazma deneyimlerimi edindim. Ve nihayet ilk gençlik yıllarımda elektronik "synthesizer" sahibi oldum, bir Roland JX-8P. Bu cihaz bana doğrudan sesin şekillendirilmesine müdahale etme olanağı vermişti.
ES: Sitende müzik üretimi için geliştirilmiş yazılımlara dair pek çok bağlantı ve bilgi var. Müzik ve bilgisayar dendiğinde insanların aklına genellikle şöyle tipik bir görüntü geliyor: Kulüplerde laptop'ı ve pikabı ile dans müziği yapan bir DJ. Müzik teorisinin yanı sıra bilgisayarla besteleme konusunda da dersler veren profesyonel bir müzisyensin. Müzik yaratımında bilgisayarların rolü ve müzisyen bilgisayar ilişkisine dair ne düşünüyorsun?
GW: Bence bilgisayarda müzik üretmek isteyen heveslilerin ilk yapması gereken şey akustik bir enstrüman kullanarak müziğin dilini akıcı olarak öğrenmektir. İster bir koroda söyleyin, ister bir grupta gitar çalın ya da Chopin Prelüdlerini ezberlemeye çalışın canlı olarak müzik performansının bir parçası olmak müzikal çizgilerin birbirleri ile nasıl kontrpuan oluşturduklarını, değişik enstrüman tınılarının nasıl birleşip tatmin edici etkiler yarattıklarını ve müzikal bir fikrin ritmik yapısının müzikal bir ifadeyi ateşlemek için nasıl bir işlev üstlendiğini görüp öğrenmek için en güvenilir yoldur.
Buna ek olarak bir müzisyen etkili bir şekilde müzik üretmeden önce enstrumanın özelliklerini öğrenmelidir. Şöyle bir şey düşünün, size daha önce hiç görmediğiniz bir alet verdim ve sizden bunun için bir müzik yazmanızı istedim. Haftalarca (belki de aylarca) bunu kurcalayabilir ve bir şekilde kulağa hoş gelen ses dizilerini çıkarmayı öğrenebilirsiniz ancak bu yöntemin pek de verimli olduğu söylenemez! Alternatif olarak diğerlerinin bu aleti kullanarak hangi tarzlarda müzik yaptıklarını öğrenebilir ve bunu başlangıç noktası kabul edebilirsiniz. Enstrumanın yapabileceklerini bildiğinizde onun sınırlarını gerçekçi ve anlamlı şekilde aşabilirsiniz.
Sahneye çıkan bir müzisyen olarak bilgisayara da piyanoya yaklaştığım gibi yaklaşıyorum. On yıllar boyunca piyanoyu doğrudan müzikal ifadeleri aktarma aracı olarak kullanabilmek için çalıştım ve bilgisayarı da benzer bir saygıyı hak eden, sürekli evrim geçiren güçlü bir enstruman olarak görüyorum.
ES: Bilgisayarla müzik üretimine dair yaygın görüşlerden biri de doğrudan kullanılan yazılımlarla ilgili. Karşılaştığım müzisyenler ve bilgisayarcılar genellikle müzik üretmek ve düzenlemek için hala en geçerli platformun MS Windows olduğunu söylüyorlar. Mac fanatiklerini bir yana bırakacak olursak insanların çoğu GNU/Linux'u duymuş olsalar bile MS Windows'u tercih ediyorlar bu bakımdan. Ciddi şekilde, profesyonel olarak bilgisayarda müzik üretmek isteyen insanlar için GNU/Linux uygun bir platform mudur? GNU/Linux üzerinde geliştirilmiş müzik yazılımlarının kalitesi ve daha da önemlisi açık kodlu özgür müzik yazılımlarının entegrasyonu yani uyumlu bir bütün olarak çalıştırılmaları hakkında ne diyebilirsin? Bilgisayardan faydalanmak isteyen bir müzisyen eğer GNU/Linux platformunu kullanarak müzik yapmak isterse senin gibi bir GNU/Linux uzmanı kadar bilgiye sahip olmak zorunda mı?
GW: Müzikal çalışmalarımın %95'ini GNU/Linux ortamında gerçekleştiriyorum. Bugüne kadar edindiğim deneyime dayanarak söyleyebilirim ki en geniş yaratıcılık seçeneklerini görmek isteyen kişiler için GNU/Linux en uygun platform. Genellikle MS Windows platformu için üretilmiş ticari müzik yazılımları ABD popüler müziği tarzındaki müziklerin kolay ve hızlı üretimine yöneliktir. Bu da önemli müzikal kararların çoktan yazılım üreticisi tarafından alındığı ve kullanıcıya hazır sunulduğu anlamına gelir. Çoğu durumda yazılım kullanıcısı böyle bir şeyin yapılmış olduğunun farkına bile varmaz, eğer size o seçenek sunulmadı ise onu nasıl özleyebilirsiniz ki?
Öte yandan yukarıda bahsettiğim türden yaklaşımın şöyle bir avantajı vardır, ticari olarak üretilmiş bir müzik yazılımı belli başlı bazı işler için yüksek oranda optimize edilmiştir ve bu yüzden de o işleri çok kolayca yapmanızı sağlar. Söz gelimi yazılım tabanlı bir örnekleyici kullanarak çok gerçekçi bir flüt sesi oluşturabilir ve eğitimli kulağa sahip birini bile aldatabilirim ama ya o flüt sesinin yavaş yavaş obua sesine dönüşmesini ve sonra da yumuşak bir geçişle bir bebeğin kıkırdama sesine bürünmesini istersem ne olacak? Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Böyle bir talebim olduğunda mevcut ticari müzik yazılımları kümesinin ötesine bakmam gerekiyor. Bir de tabii bildiğiniz gibi alışılmış MS Windows problemleri aklıma geliyor, sık sık göçen sistemler, bilgisayar kaynaklarını etkin olarak kullanamama, vs.
Senin de belirttiğin gibi donanım uyumluluğu ilk bakışta bir problem gibi görünebilir ama sistemi GNu/Linux bakış açısı ile kurarsan bu kesinlikle söz konusu olmaz. En etkileyici ses donanımlarının yanı sıra en uygun fiyatlı olanlar da (örn. RME Hammerfall ve SBLive!) ALSA Projesi tarafından destekleniyor. Müzisyen dostu GNU/Linux dağıtımları açısından bakacak olursak pek çok fantastik ürün söz konusu, Stanford with Planet CCRMA, AGNULA projesine ve Kevin Ernste'nin Turn-Key (Anahtar Teslim) projelerine bir göz atın. GNU/Linux ile biraz uğraşmış insanlar bu bahsettiğim müzik üretimi için optimize edilmiş bu güçlü ve esnek sistemleri kurmakta hiçbir güçlük çekmeyecektir.
GNU/Linux'a yeni yeni ısınanlar için ise şirketim Steeprock Media kısa bir süre sonra (2005'in başında) %100 GNU/Linux uyumlu ve müzisyen dostu bilgisayarlar sunmaya başlayacak. Bu bilgisayarlarda yukarıda adı geçen dağıtımların en önemli özelliklerinin bir araya getirildiği ve benim derlediğim ses ve müzik paketleri yüklenmiş ve ayarlanmış olarak gelecek. Şu anda Steeprock Media bilgisayarlarının bir kısmı profesyonel müzisyenler tarafından test ediliyor, bir bölümü de Philadelphia'da sahne şovlarında kullanılıyor. Steeprock Media aynı zamanda kendi özel ses/müzik sistemlerini kurmak isteyen bilgisayar kullanıcılarına da danışmanlık hizmeti veriyor.
ES: Verdiğin dersler arasında özellikle ikisi çok ilginç görünüyor: "Görüntü, Hareket, Müzik" ve "Üst Düzey Bilgisayarlı Müzik Teknikleri". Bu derslerden biraz bahsedebilir misin. Bu derslerin amacı nedir ve genellikle ne tür öğrenciler bu dersleri alıyor?
GW: Üst Düzey Bilgisayarlı Müzik Teknikleri dersi Eastman'da sunulan en üst düzey ses tasarım dersidir ve UNIX ortamında geliştirilmiş yazılımların kullanımını esas alır. Görüntü, Hareket, Müzik ise Stephanie Maxwell, Allan Schindler ve Susannah Newman tarafından geliştirilmiş harika ve bir hayli özgün bir ders. New York'taki üç farklı okuldan gelen dansçılar, müzisyenler ve sinemacılar bir araya geliyor ve deneyimlerini paylaşıyorlar. Öğrenciler kurs sonunda ortaklaşa gerçekleştirdikleri multimedya projelerini sunuyorlar. Bu ders sayesinde gerçek anlamda sanatsal işbirliğinin ne demek olduğunu, kavramsal aşamadan somut uygulama aşamasına nasıl geçilebileceğini öğreniyoruz.
ES: "Eastman School of Music" nasıl bir okul? Geleneksel bir konservatuvar mı yoksa müziğe yaklaşımı farklı mı? "Eastman Computer Music Center"ın amacı nedir?
GW: Eastman, müziğe değişik yaklaşımları ve yaratıcılığı destekleyen bir ortam, tek bir kriterleri var ortaya konan müzikalitenin en üst düzey olması. Eastman'ın çok farklı öğeleri barındıran camiasının en çok kendini belli ettiği yer belki de Eastman Bilgisayarlı Müzik Merkezi. Merkezin yöneticisi Allan Schindler çok farklı müzik yaklaşımlarını destekliyor ve görebileceğiniz en gelişmiş, en esnek stüdyolardan biri de burada. ECMC doğrudan yeni müzik yazılımı geliştirmeye odaklanmıyor ancak kesin olan bir şey varsa o da ortada epey hareketli ve ilginç müziklerin olduğu!
ES: Görebildiğim kadarı ile bestelerin çok geniş bir yelpazeyi kaplıyor. Popüler müzik, klasik müzik ve modern müzik. Bu günlerde ne tür müziklerle uğraşıyorsun? Web sitenden anladığım kadar ile Dostoyevski'nin meşhur eserinden yola çıkarak "Crime and Punishment" (Suç ve Ceza) isimli bir opera bestelemenin yanı sıra marimbacı (marimbist) Nathaniel Bartlett için de besteler yapıyorsun. Dikkatimi çeken bir başka şey de yukarıda adı geçen opera için kullandığın enteresan yazılım:
"Suç ve Ceza için esnek, etkileşimli bir performans uzayı yaratabilmek amacı ile Linux tabanlı, nesneye yönelik bir ses programlama ortamı olan ve kendi geliştirdiğim PD isimli yazılımı kullandım. Çeşitli kontrol arayüzleri aracılığı ile bilgisayar sürüp gitmekte olan performansa dair veri topluyor ve sahnedeki aktörlerin seçimlerine anında tepki verebiliyor.Kulağa gerçekten acayip gelen sözler! Bunu biraz daha açabilir misin?
Gösteri ilerledikçe yazılım sıkı şekilde kontrol edilen algoritmaları kullanarak müziğin sunumu ile ilgili pek çok şeye dair karar veriyor. Bu şekilde sanatçılarla bilgisayar arasında tam anlamıyla simbiyotik bir ilişki oluşuyor, ortaya organik şekilde ilerleyen bir drama çıkıyor."
GW: Genellikle iki farklı kategoride müzik üretiyorum: bir gelir elde etmek için ürettiğim müzik ve piyasa kaygılarından bağımsız olarak ürettiğim müzik. Müzik endüstrisinde çalıştıkça bu iki kategoriyi birleştirebilecek fırsatları kolluyorum. Suç ve Ceza operası için ürettiğim etkileşimli müzik yazılımı işte böyle bir kesişimi temsil ediyor.
Doktora çalışmalarım sırasında bilgisayarı akustik bir enstruman gibi kullanmanın yöntemlerini araştırdım fakat bir silikon yığını gerçekten dramatik etkileri olan sesleri nasıl oluşturabilir ki? Bunun cevabı canlı bir gösteriyi takip eden ve gerçek zamanlı olaylara tepki verip müzikal çıktıyı kontrol eden bir yazılım. Bu, müziğe bakış açımı değiştirdi. Bilgisayar nihai ürünün ortaya çıkışında karar verici olduğu için müzikal yapının da öngörülemeyen değişiklikleri kaldırabilecek esneklikte olması gerekiyordu.
"Suç ve Ceza"nın ilk ciddi atölye testlerinden sonra ürün pek çok ticari şekle büründü. Caz ve kabare gösterilerinde orkestra görevi görebilecek bir sürümünü geliştirdim ve bunların yanı sıra tiyatro gösterilerinde kullanılan karmış multikanal ses tasarımlarını kontrol edecek bir şeklini de tasarladım. Bu yazılım için ne zaman yeni bir uygulama alanı bulsam yeni bir algoritma kümesi oluşturuyor ve kullanacak kişiye basit bir grafik kullanıcı arayüzü sunuyorum. Gerçekten de çok eğlenceli!
ES: Mimar, mühendis ve besteci Xenakis'in 60'lı yıllardaki bilgisayarlı müzik çalışmaları hakkında ne düşünüyorsun? Bildiğim kadarı ile bu alandaki öncülerden biri, ayrıca matematik, mekanik, akışkanlar mekaniği, mühendislik ve mimarlık gibi alanlardan esinlenmiş bir müzisyen. Xenakis'in sanatı ile senin eserlerin arasında bir bağlantı kurulabilir mi? Yoksa ikinizin bakış açıları farklı mı?
GW: Kesinlikle haklısın, Xenakis geçen yüzyılın en önemli sanat öncülerinden biridir. Onun çalışmalarına saygım büyük ancak bence müzik bestelemeye yaklaşımlarımız farklı. Anlayabildiğim kadarı ile Xenakis nihai ürün nasıl olursa olsun parçalarının kavramsal çatısının değişmeden kalmasına izin veriyordu. Besteleme süreci ile bunun doğrudan uygulanması onun ilgi alanına giriyordu. Ben ise eğer o anki müzikal ihtiyaçlarıma uymazsa başlangıçtaki fikirlerimin değiştirilmesine (hatta reddedilmesine) izin veriyorum.
ES: Bu günlerde neler dinliyorsun?
GW: En son dinlediklerim: Beethoven, Bach, Mozart ve Monteverdi.
ES: Doğaçlama hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle caz müzisyenlerinin benimsedikleri türden doğaçlamaları kast ediyorum. Caz ile ilgili fikirlerin nedir?
GW: Doğaçlama aracılığı ile müzikal bilgisini ve aynı zamanda enstruman hakimiyetini sergileyebilen herkese büyük saygım var. Bence Keith Jarrett bu türden bir müzisyen. Piyanist olarak epey caz çaldım, gerek bir trio lideri olarak gerekse turnedeki bir "big band" üyesi olarak ancak yine de kendimi doğaçlamada o kadar usta görmüyorum. Şunu da söylemeliyim ki en iyi hatırladığım ve heyecan verici müzikal deneyimlerimi ortaklaşa ve doğaçlama çalan müzisyenlerle ike çalarken edindim.
ES: Müzikte yapay zekâ (YZ) kullanıyor musun? Müzik araştırmalarında ve müzik üretiminde YZnin rolü hakkında ne düşünüyorsun?
GW: Yukarıda müzik gösterisi sırasında bilgisayara karar verme rolü yüklediğimden bahsetmiştim fakat bu iş için kullandığım algoritmalar çok karışık değil (örn. eğer bu olursa x ile y veya z arasında bir seçim yap ya da x ve y gerçekleşene dek bir şey yapma). YZ konusunda çok derin bir bilgim yok kayda değer bir müzik üretimi için de çok karmaşık algoritmaların gerekli olduğuna henüz ikna olmadım. Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki en başarılı ürünler sürekli değişen bir ortama ayak uydurabilen müzikal fikirlerden yola çıkarak inşa edilen ürünler.
ES: Son olarak eklemek istediğin başka bir şey var mı?
GW: Bu röportajdan ötürü çok teşekkür ederim, gerçekten güzel ve anlamlı sorulardı!
ES: Vakit ayırdığın için ben teşekkür ederim Greg.
Greg Wilder'ın bu röportaj için okurlara hediye ettiği ve daha önce başka bir yerde yayınlanmamış iki eseri dinlemek için aşağıdaki bağlantılardan faydalanabilirsiniz (teşekkürler Greg!):
Yüksek kaliteli ve büyük boylu dosyalar
PersonaNight Mind
Biraz daha düşük kaliteli ve daha küçük dosyalar
PersonaNight Mind
Not 1: Bu röportajın özgün adresi burasıdır.
Not 2: Bu röportaj için beni teşvik eden değerli FM üyesi bm'ye teşekkür ederim.