Greg Wilder ile müzik, yaratıcılık ve GNU/Linux üstüne

0
FZ
Bilgisayarla müzik besteleme ve düzenleme konusunda önemli çalışmaları olan Greg Wilder ile müzik, bilgisayarlar, işletim sistemleri, yaratıcılık, yapay zekâ ve doğaçlama üstüne bir röportaj gerçekleştirdik.

Wilder onca iş güç arasında bizi kırmayarak sorulara epey detaylı cevaplar verdi ve Türkçe konuşan bilgisayar ve müzik dünyası ile iletişim kurabilmiş olmaktan ötürü memnuniyetini belirtti. Bu röportaj şerefine daha önce yayınlamamış olduğu iki parçayı MP3 olarak röportajın sonundaki bağlantılardan edinip dinleyebilirsiniz.

3... 2... 1... Yayındayız!
Emre Sevinç: Merhaba Greg, röportajı kabul ettiğin için teşekkürler. Web siteni ziyaret ettim, sayfalar arasında gezindim, yaptığın müzikleri dinledim ve özgeçmişini okudum. Şaşırdığımı itiraf etmek zorundayım, şunu sormama izin ver: Sen kimsin, bir bilgisayar uzmanı mı yoksa bir müzisyen mi? Piyano, müzik teorisi ve müzik tarihi hakkında doktora derecesi almışsın ve doktora tezin "Bilgisayar Destekli ve Etkileşimli Müzik Besteleme" üzerine, öte yandan XEROX bilgisayar şirketinde çalıştığını ve pek çok farklı UNIX ve GNU/Linux sistem üzerinde program geliştirdiğini, sistem yöneticiliği yaptığını da biliyorum. Bu iki alan senin hayatından nasıl bir araya geldi, her şey nasıl başladı, anlatır mısın?

Greg Wilder: Bilgisayar ve müziği birbirlerinden tamamen farklı disiplinler olarak görmüyorum. Bir müzik parçası da tıpkı bir bilgisayar programı gibi gelişimini kontrol eden algoritmalarca oluşturulur ve kullanıcı için belli bir işlev görür ancak bilgisayar kodundan farklı olarak müzik iki kişi arasındaki çok derin ve kişisel bir iletişim şekli olarak da kullanılabilir. Bu bakımdan müzik belki de en iyi bilimsel bir sanat şekli olarak tanımlanabilir.

Bir programcı gibi bir besteci de belli bir amaca hizmet etmesi için (örn. dinleyicinin anlık duygusal durumunu değiştirmek için) dili manipüle edebilir (kültürel olarak kabul edilmiş referans noktalarını kullanarak). Yaratım sürecini gerçekleştiren kişi ister besteci ister programcı olsun müzikal eseri ya da bilgisayar kodunu çevreleyen dünyanın özgün temel kurallarını keşfedebilir ya da onları kendisi icat edebilir. Benim açımdan müzikal bir hayatın en heyecan verici kısmı da işte tam olarak bu keşif ve icat sürecidir.

Bu durumda, soruna doğrudan cevap vermek namına diyebilirim ki ben bilgisayarı bir performans enstrümanı olarak kullanmaya çalışan bir müzisyenim. Bilgisayar, benim yaratım süreçlerime pek çok olanak sağlayan bir araç.

Bilgisayar ve müziğin birleşmesi konusunda gelecek olursak: 3 yaşında iken piyano çalmaya ve 5 yaşında iken ilk bestelerimi yapmaya başladım, genel standartlara göre epey genç kabul edilebilecek bir dönemde yani. Müzikal olarak yalıtılmış bir çevrede büyüdüğüm için piyano benim tek dostumdu ve pek çok solo piyano eseri yazdım. Kendi enstrümanları olup da müzikle ilgilenen pek arkadaşım yoktu, ben de evdeki bozuk ev aletlerini kurcalayıp enstrümanlar yapıyor ve bunları kullanarak gerçekleştirdiğim müzikleri kaydediyordum. O esnada (1980'lerin başı) bir Apple IIe bilgisayarı üzerinde ilk program yazma deneyimlerimi edindim. Ve nihayet ilk gençlik yıllarımda elektronik "synthesizer" sahibi oldum, bir Roland JX-8P. Bu cihaz bana doğrudan sesin şekillendirilmesine müdahale etme olanağı vermişti.

ES: Sitende müzik üretimi için geliştirilmiş yazılımlara dair pek çok bağlantı ve bilgi var. Müzik ve bilgisayar dendiğinde insanların aklına genellikle şöyle tipik bir görüntü geliyor: Kulüplerde laptop'ı ve pikabı ile dans müziği yapan bir DJ. Müzik teorisinin yanı sıra bilgisayarla besteleme konusunda da dersler veren profesyonel bir müzisyensin. Müzik yaratımında bilgisayarların rolü ve müzisyen bilgisayar ilişkisine dair ne düşünüyorsun?

GW: Bence bilgisayarda müzik üretmek isteyen heveslilerin ilk yapması gereken şey akustik bir enstrüman kullanarak müziğin dilini akıcı olarak öğrenmektir. İster bir koroda söyleyin, ister bir grupta gitar çalın ya da Chopin Prelüdlerini ezberlemeye çalışın canlı olarak müzik performansının bir parçası olmak müzikal çizgilerin birbirleri ile nasıl kontrpuan oluşturduklarını, değişik enstrüman tınılarının nasıl birleşip tatmin edici etkiler yarattıklarını ve müzikal bir fikrin ritmik yapısının müzikal bir ifadeyi ateşlemek için nasıl bir işlev üstlendiğini görüp öğrenmek için en güvenilir yoldur.

Buna ek olarak bir müzisyen etkili bir şekilde müzik üretmeden önce enstrumanın özelliklerini öğrenmelidir. Şöyle bir şey düşünün, size daha önce hiç görmediğiniz bir alet verdim ve sizden bunun için bir müzik yazmanızı istedim. Haftalarca (belki de aylarca) bunu kurcalayabilir ve bir şekilde kulağa hoş gelen ses dizilerini çıkarmayı öğrenebilirsiniz ancak bu yöntemin pek de verimli olduğu söylenemez! Alternatif olarak diğerlerinin bu aleti kullanarak hangi tarzlarda müzik yaptıklarını öğrenebilir ve bunu başlangıç noktası kabul edebilirsiniz. Enstrumanın yapabileceklerini bildiğinizde onun sınırlarını gerçekçi ve anlamlı şekilde aşabilirsiniz.

Sahneye çıkan bir müzisyen olarak bilgisayara da piyanoya yaklaştığım gibi yaklaşıyorum. On yıllar boyunca piyanoyu doğrudan müzikal ifadeleri aktarma aracı olarak kullanabilmek için çalıştım ve bilgisayarı da benzer bir saygıyı hak eden, sürekli evrim geçiren güçlü bir enstruman olarak görüyorum.

ES: Bilgisayarla müzik üretimine dair yaygın görüşlerden biri de doğrudan kullanılan yazılımlarla ilgili. Karşılaştığım müzisyenler ve bilgisayarcılar genellikle müzik üretmek ve düzenlemek için hala en geçerli platformun MS Windows olduğunu söylüyorlar. Mac fanatiklerini bir yana bırakacak olursak insanların çoğu GNU/Linux'u duymuş olsalar bile MS Windows'u tercih ediyorlar bu bakımdan. Ciddi şekilde, profesyonel olarak bilgisayarda müzik üretmek isteyen insanlar için GNU/Linux uygun bir platform mudur? GNU/Linux üzerinde geliştirilmiş müzik yazılımlarının kalitesi ve daha da önemlisi açık kodlu özgür müzik yazılımlarının entegrasyonu yani uyumlu bir bütün olarak çalıştırılmaları hakkında ne diyebilirsin? Bilgisayardan faydalanmak isteyen bir müzisyen eğer GNU/Linux platformunu kullanarak müzik yapmak isterse senin gibi bir GNU/Linux uzmanı kadar bilgiye sahip olmak zorunda mı?

GW: Müzikal çalışmalarımın %95'ini GNU/Linux ortamında gerçekleştiriyorum. Bugüne kadar edindiğim deneyime dayanarak söyleyebilirim ki en geniş yaratıcılık seçeneklerini görmek isteyen kişiler için GNU/Linux en uygun platform. Genellikle MS Windows platformu için üretilmiş ticari müzik yazılımları ABD popüler müziği tarzındaki müziklerin kolay ve hızlı üretimine yöneliktir. Bu da önemli müzikal kararların çoktan yazılım üreticisi tarafından alındığı ve kullanıcıya hazır sunulduğu anlamına gelir. Çoğu durumda yazılım kullanıcısı böyle bir şeyin yapılmış olduğunun farkına bile varmaz, eğer size o seçenek sunulmadı ise onu nasıl özleyebilirsiniz ki?

Öte yandan yukarıda bahsettiğim türden yaklaşımın şöyle bir avantajı vardır, ticari olarak üretilmiş bir müzik yazılımı belli başlı bazı işler için yüksek oranda optimize edilmiştir ve bu yüzden de o işleri çok kolayca yapmanızı sağlar. Söz gelimi yazılım tabanlı bir örnekleyici kullanarak çok gerçekçi bir flüt sesi oluşturabilir ve eğitimli kulağa sahip birini bile aldatabilirim ama ya o flüt sesinin yavaş yavaş obua sesine dönüşmesini ve sonra da yumuşak bir geçişle bir bebeğin kıkırdama sesine bürünmesini istersem ne olacak? Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Böyle bir talebim olduğunda mevcut ticari müzik yazılımları kümesinin ötesine bakmam gerekiyor. Bir de tabii bildiğiniz gibi alışılmış MS Windows problemleri aklıma geliyor, sık sık göçen sistemler, bilgisayar kaynaklarını etkin olarak kullanamama, vs.

Senin de belirttiğin gibi donanım uyumluluğu ilk bakışta bir problem gibi görünebilir ama sistemi GNu/Linux bakış açısı ile kurarsan bu kesinlikle söz konusu olmaz. En etkileyici ses donanımlarının yanı sıra en uygun fiyatlı olanlar da (örn. RME Hammerfall ve SBLive!) ALSA Projesi tarafından destekleniyor. Müzisyen dostu GNU/Linux dağıtımları açısından bakacak olursak pek çok fantastik ürün söz konusu, Stanford with Planet CCRMA, AGNULA projesine ve Kevin Ernste'nin Turn-Key (Anahtar Teslim) projelerine bir göz atın. GNU/Linux ile biraz uğraşmış insanlar bu bahsettiğim müzik üretimi için optimize edilmiş bu güçlü ve esnek sistemleri kurmakta hiçbir güçlük çekmeyecektir.

GNU/Linux'a yeni yeni ısınanlar için ise şirketim Steeprock Media kısa bir süre sonra (2005'in başında) %100 GNU/Linux uyumlu ve müzisyen dostu bilgisayarlar sunmaya başlayacak. Bu bilgisayarlarda yukarıda adı geçen dağıtımların en önemli özelliklerinin bir araya getirildiği ve benim derlediğim ses ve müzik paketleri yüklenmiş ve ayarlanmış olarak gelecek. Şu anda Steeprock Media bilgisayarlarının bir kısmı profesyonel müzisyenler tarafından test ediliyor, bir bölümü de Philadelphia'da sahne şovlarında kullanılıyor. Steeprock Media aynı zamanda kendi özel ses/müzik sistemlerini kurmak isteyen bilgisayar kullanıcılarına da danışmanlık hizmeti veriyor.

ES: Verdiğin dersler arasında özellikle ikisi çok ilginç görünüyor: "Görüntü, Hareket, Müzik" ve "Üst Düzey Bilgisayarlı Müzik Teknikleri". Bu derslerden biraz bahsedebilir misin. Bu derslerin amacı nedir ve genellikle ne tür öğrenciler bu dersleri alıyor?

GW: Üst Düzey Bilgisayarlı Müzik Teknikleri dersi Eastman'da sunulan en üst düzey ses tasarım dersidir ve UNIX ortamında geliştirilmiş yazılımların kullanımını esas alır. Görüntü, Hareket, Müzik ise Stephanie Maxwell, Allan Schindler ve Susannah Newman tarafından geliştirilmiş harika ve bir hayli özgün bir ders. New York'taki üç farklı okuldan gelen dansçılar, müzisyenler ve sinemacılar bir araya geliyor ve deneyimlerini paylaşıyorlar. Öğrenciler kurs sonunda ortaklaşa gerçekleştirdikleri multimedya projelerini sunuyorlar. Bu ders sayesinde gerçek anlamda sanatsal işbirliğinin ne demek olduğunu, kavramsal aşamadan somut uygulama aşamasına nasıl geçilebileceğini öğreniyoruz.

ES: "Eastman School of Music" nasıl bir okul? Geleneksel bir konservatuvar mı yoksa müziğe yaklaşımı farklı mı? "Eastman Computer Music Center"ın amacı nedir?

GW: Eastman, müziğe değişik yaklaşımları ve yaratıcılığı destekleyen bir ortam, tek bir kriterleri var ortaya konan müzikalitenin en üst düzey olması. Eastman'ın çok farklı öğeleri barındıran camiasının en çok kendini belli ettiği yer belki de Eastman Bilgisayarlı Müzik Merkezi. Merkezin yöneticisi Allan Schindler çok farklı müzik yaklaşımlarını destekliyor ve görebileceğiniz en gelişmiş, en esnek stüdyolardan biri de burada. ECMC doğrudan yeni müzik yazılımı geliştirmeye odaklanmıyor ancak kesin olan bir şey varsa o da ortada epey hareketli ve ilginç müziklerin olduğu!

ES: Görebildiğim kadarı ile bestelerin çok geniş bir yelpazeyi kaplıyor. Popüler müzik, klasik müzik ve modern müzik. Bu günlerde ne tür müziklerle uğraşıyorsun? Web sitenden anladığım kadar ile Dostoyevski'nin meşhur eserinden yola çıkarak "Crime and Punishment" (Suç ve Ceza) isimli bir opera bestelemenin yanı sıra marimbacı (marimbist) Nathaniel Bartlett için de besteler yapıyorsun. Dikkatimi çeken bir başka şey de yukarıda adı geçen opera için kullandığın enteresan yazılım:
"Suç ve Ceza için esnek, etkileşimli bir performans uzayı yaratabilmek amacı ile Linux tabanlı, nesneye yönelik bir ses programlama ortamı olan ve kendi geliştirdiğim PD isimli yazılımı kullandım. Çeşitli kontrol arayüzleri aracılığı ile bilgisayar sürüp gitmekte olan performansa dair veri topluyor ve sahnedeki aktörlerin seçimlerine anında tepki verebiliyor.

Gösteri ilerledikçe yazılım sıkı şekilde kontrol edilen algoritmaları kullanarak müziğin sunumu ile ilgili pek çok şeye dair karar veriyor. Bu şekilde sanatçılarla bilgisayar arasında tam anlamıyla simbiyotik bir ilişki oluşuyor, ortaya organik şekilde ilerleyen bir drama çıkıyor."
Kulağa gerçekten acayip gelen sözler! Bunu biraz daha açabilir misin?

GW: Genellikle iki farklı kategoride müzik üretiyorum: bir gelir elde etmek için ürettiğim müzik ve piyasa kaygılarından bağımsız olarak ürettiğim müzik. Müzik endüstrisinde çalıştıkça bu iki kategoriyi birleştirebilecek fırsatları kolluyorum. Suç ve Ceza operası için ürettiğim etkileşimli müzik yazılımı işte böyle bir kesişimi temsil ediyor.

Doktora çalışmalarım sırasında bilgisayarı akustik bir enstruman gibi kullanmanın yöntemlerini araştırdım fakat bir silikon yığını gerçekten dramatik etkileri olan sesleri nasıl oluşturabilir ki? Bunun cevabı canlı bir gösteriyi takip eden ve gerçek zamanlı olaylara tepki verip müzikal çıktıyı kontrol eden bir yazılım. Bu, müziğe bakış açımı değiştirdi. Bilgisayar nihai ürünün ortaya çıkışında karar verici olduğu için müzikal yapının da öngörülemeyen değişiklikleri kaldırabilecek esneklikte olması gerekiyordu.

"Suç ve Ceza"nın ilk ciddi atölye testlerinden sonra ürün pek çok ticari şekle büründü. Caz ve kabare gösterilerinde orkestra görevi görebilecek bir sürümünü geliştirdim ve bunların yanı sıra tiyatro gösterilerinde kullanılan karmış multikanal ses tasarımlarını kontrol edecek bir şeklini de tasarladım. Bu yazılım için ne zaman yeni bir uygulama alanı bulsam yeni bir algoritma kümesi oluşturuyor ve kullanacak kişiye basit bir grafik kullanıcı arayüzü sunuyorum. Gerçekten de çok eğlenceli!

ES: Mimar, mühendis ve besteci Xenakis'in 60'lı yıllardaki bilgisayarlı müzik çalışmaları hakkında ne düşünüyorsun? Bildiğim kadarı ile bu alandaki öncülerden biri, ayrıca matematik, mekanik, akışkanlar mekaniği, mühendislik ve mimarlık gibi alanlardan esinlenmiş bir müzisyen. Xenakis'in sanatı ile senin eserlerin arasında bir bağlantı kurulabilir mi? Yoksa ikinizin bakış açıları farklı mı?

GW: Kesinlikle haklısın, Xenakis geçen yüzyılın en önemli sanat öncülerinden biridir. Onun çalışmalarına saygım büyük ancak bence müzik bestelemeye yaklaşımlarımız farklı. Anlayabildiğim kadarı ile Xenakis nihai ürün nasıl olursa olsun parçalarının kavramsal çatısının değişmeden kalmasına izin veriyordu. Besteleme süreci ile bunun doğrudan uygulanması onun ilgi alanına giriyordu. Ben ise eğer o anki müzikal ihtiyaçlarıma uymazsa başlangıçtaki fikirlerimin değiştirilmesine (hatta reddedilmesine) izin veriyorum.

ES: Bu günlerde neler dinliyorsun?

GW: En son dinlediklerim: Beethoven, Bach, Mozart ve Monteverdi.

ES: Doğaçlama hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle caz müzisyenlerinin benimsedikleri türden doğaçlamaları kast ediyorum. Caz ile ilgili fikirlerin nedir?

GW: Doğaçlama aracılığı ile müzikal bilgisini ve aynı zamanda enstruman hakimiyetini sergileyebilen herkese büyük saygım var. Bence Keith Jarrett bu türden bir müzisyen. Piyanist olarak epey caz çaldım, gerek bir trio lideri olarak gerekse turnedeki bir "big band" üyesi olarak ancak yine de kendimi doğaçlamada o kadar usta görmüyorum. Şunu da söylemeliyim ki en iyi hatırladığım ve heyecan verici müzikal deneyimlerimi ortaklaşa ve doğaçlama çalan müzisyenlerle ike çalarken edindim.

ES: Müzikte yapay zekâ (YZ) kullanıyor musun? Müzik araştırmalarında ve müzik üretiminde YZnin rolü hakkında ne düşünüyorsun?

GW: Yukarıda müzik gösterisi sırasında bilgisayara karar verme rolü yüklediğimden bahsetmiştim fakat bu iş için kullandığım algoritmalar çok karışık değil (örn. eğer bu olursa x ile y veya z arasında bir seçim yap ya da x ve y gerçekleşene dek bir şey yapma). YZ konusunda çok derin bir bilgim yok kayda değer bir müzik üretimi için de çok karmaşık algoritmaların gerekli olduğuna henüz ikna olmadım. Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki en başarılı ürünler sürekli değişen bir ortama ayak uydurabilen müzikal fikirlerden yola çıkarak inşa edilen ürünler.

ES: Son olarak eklemek istediğin başka bir şey var mı?

GW: Bu röportajdan ötürü çok teşekkür ederim, gerçekten güzel ve anlamlı sorulardı!

ES: Vakit ayırdığın için ben teşekkür ederim Greg.

Greg Wilder'ın bu röportaj için okurlara hediye ettiği ve daha önce başka bir yerde yayınlanmamış iki eseri dinlemek için aşağıdaki bağlantılardan faydalanabilirsiniz (teşekkürler Greg!):

Yüksek kaliteli ve büyük boylu dosyalar

Persona
Night Mind

Biraz daha düşük kaliteli ve daha küçük dosyalar

Persona
Night Mind

Not 1: Bu röportajın özgün adresi burasıdır.

Not 2: Bu röportaj için beni teşvik eden değerli FM üyesi bm'ye teşekkür ederim.

Görüşler

0
conan
wow! cok guzel bir roportaj olmus. Elinize agziniza saglik. :)
0
FZ
İlaç için kıdemli FM üyelerinden biri yorum yazdı ve tepkisini belirtti ya, buna da şükür, gözüm açık gitmem gari. Greg Wilder hakikaten epey kafa dengi bir adam ve röportaja gelecek tepkileri de merak ediyordu.

Şaka maka ben yine n'oluyo lan bu FM camiası niye bu kadar tepkisiz kaldı gene halbuki o kadar da ADSL ile kesintisiz bağlantı moduna geçmişti memleket, sabah akşam bilgisayar başında duranlar nerede diye dellenmeye başlamıştım.

Mesela Pitman'ın Lisp röportajı sadece 330 hit aldı, yazılan 24 yorum sadece üç kişiden geldi bunlardan ikisi zaten Lisp bilen ve kullanmış olan insanlar. Ondan sonra insanlar, gençler şikayet ediyor anadilimizde güzel yazılar yok falan diye, buyrun anadilimize çevirdik, yine pek tepki yok. Hiç mi bir şey merak etmediler o yazıdan sonra, hiç mi bir tepki göstermediler iyi ya da kötü, anlamadım gitti valla.
0
bm
FZ dogru soyluyor. Pitman roportajiya ilgili konusanlar ben FZ ve malkocoglu. Pitman zaten benim arkadasim, FZ ceviriyi yaptigina gore zaten Ingilizcesi iyi, malkocoglu da belli ki disarida ya okumus ya zaman gecirmis. Ucumuzun de bu tercumeye ihtiyaci yok yani.

Sitem olsun diye soylemiyorum (zaten isleri yapan FZ bana sitem etmek dusmez), ama harcanan enerji beklenen ise yaramiyorsa o zaman bu enerjiyi gonullu harcayanlarin bundan haberdar olmalari onlari daha iyi yonlendirecektir.
0
conan
Ben de baktim kendi kendime dedim ki ilk dakikalarindan itibaren sundance'in TTnet sitemine 7 yorum gelmis, ama bu yazida tis yok. Ne alaka oldum? Insanlarin oncelikleri baska olsa gerek... Tekrar kutlarim ;)
0
St
+1

(acik soyleyeyim, konu ilgimi cekmedigimden okumadim, ama bu degerli yazida (degerli oldugu duru$undan belli ;)) emegi gecenlere tekrar tekrar te$ekkurler)
0
lifesdkver0_1
http://www.bilgidata.com/yorum_goster.jsp?id=002-00000t-001
http://www.bilgidata.com/yorum_goster.jsp?id=002-00000t-002
0
sametc
bu kadar guzel roportaja neden yorum yapmamışlar cidden dusunmeye basladım.. FZ bizlerin ufkunu genişletiyor sessiz kalmayalım bence tesekkur etmek yerinde olur hatta az bile tesekkur yemin billah..

persona muziği :) harika ;) bu adamı takip edelim..
0
FZ
/. sitesinde müzik ile ilgilenen birileri varmış:


http://linux.slashdot.org/article.pl?sid=04/11/17/141238&tid=141&tid=106

0
everestk
gerçekten güzel bir iş
ben çok merak ediyordum bu konuyu
arkadaşlarım ms de yapıyorlar müzik kayıtlarını filan
ben onlara böyle birşey var demek için biraz araştırmıştım ama pek bişey bulamamıştım
onlar içinde faydalı olacak
onlar metal yapıyorlar ama işlerine yarar heralde
http://www.eudaimonialand.com/ adresleri bu
melodik metalle ilgilenen varsa çok güzel bir demo çıkardılar
http://www.students.itu.edu.tr/~yerli/Eudaimonia-Smellofsnow.mp3
http://www.students.itu.edu.tr/~yerli/Eudaimonia-Call.mp3
bunlarda iki şarkısı
0
malkocoglu_2
Ben de su baglantiyi paylasayim:

http://www.io.com/~jimm/music.html

Bu arkadas ile bir C++/Corba projesinde beraber calistik, kendisi Emacs buyucusu, cok dilli, cok merakli bir zattir. Sıkı keyboard'cu idi ve zamaninda muzik gurubu ile bircok konser verdigini anlatirdi. Bilgisayarli muzige olan ilgisi, MIDI programciligi ile alakali. MIDI tek bir makinadan bircok muzik aletini kontrol etmekle alakali zannediyorum (?) . Jim'in sayfalarindan daha fazlasini bulabilirsiniz.

Jim'in ilginc bilgisayar dillerine onceden atlamak gibi bir hobisi de vardir, kendisi Java dilini "daha ismi Java olmadigi zamandan beri" kullaniyormus (zannedersem ismi o zaman Oak idi) . Kendisi ayrica sıkı bir BeOS muptelasi/fanatigidir. Java ve Ruby ile ilgisi halen devam ediyor, DataVision adli acik yazilim projesi de bayagi ilgi gordu, ve bu urun icin danismanlik yaparak para bile kazaniyor. GNU felsefesinin canli bir ticari ornegi!

0
FZ
Bağlantı paylaşımı için teşekkürler :) Bu tür adamları ve yaptıkları işleri tanıtmakta fayda var diye düşünüyorum çünkü böylece FM sitesini takip eden gençler dünyanın değişik köşelerinde ne tür işler yapılmış/yapılıyor bunları görebilir başka yerde kolay kolay karşılaşmadıkları seçeneklerin farkına varabilirler. (Bakınız standart bilgisayar yayınlarının yekpareliği, bakınız pek çok web sitesinin üç aşağı beş yukarı hep aynı konuları evirip çevirip sunuyor oluşu, bakınız alternatif görüş kısırlığı, bakınız daracık ufuklar, vs.).

MIDI, evet bir tür elektronik müzik cihaz kontrol dili/spesifikasyonu.

İngilizce vikipedyaya göre:

Musical Instrument Digital Interface nam-i diğer MIDI
elektronik müzik cihazları arasında bilgi iletişimi için tasarlanmış bir sistemdir. MIDI standardı 1983 yılının Ağustos ayında yayınlanmıştır.

http://en.wikipedia.org/wiki/Midi

Bu arada gördüğüm kadarı ile MIDI mevzusunu gayet güzel anlatmışlar, Türk diline kazandırıp Türkçe vikipedyaya eklemek isteyen bir arkadaş çıkar mı aramızdan acaba? (Vikipedya ile uğraşmak istemeyenler Türkçeye çevirip bana yollayabilirler, yerleştirmekle ben uğraşabilirim):

http://tr.wikipedia.org
0
FZ
Konu ile ilgili profesyonel bir müzik sitesinde alevli bir tartışma başladı ;-)

http://muziktek.com/forum/viewtopic.php?p=16934

Haydi bakalım! :)
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Leonardo Da Vinci'nin Not Defteri

Ragnor

/. 'ta okuduğum habere göre The British Library yani İngiliz Kütüphanesi 14 muhteşem kitabı Internet üzerinden sergilemeye başlamışlar. İçlerinde Da Vinci'nin 1508 tarihli not defteri de bulunmakta.

Türkçe pyqt kitabı projesi başladı

tetir

Merhaba,

http://www.opendocspublishing.com/pyqt/ adresinde bulunan Boudewijn Rempt'in yazmış olduğu "GUI Programming with Python: QT Edition" adlı kitabı Türkçe konuşan insanların da faydalanabilmesi amacıyla Türkçe'ye çevirmeye karar verdik. Pyqt konusunda Türkçe kaynak sıkıntısı yaşanması ve Python-Qt'nin popülerliği bu kararı almamızda etkili oldu.

50 Sene Sonra Üniversite Olacak Mı? E-öğrenme Üstüne Serbest Bir Diyalog

FZ

Acaba sizce gelecek 50 sene içinde üniversiteler başta olmak üzere eğitim kurumları ve e-öğrenme nasıl şekillenecek? Bilgiye bakış açımız nasıl dönüşecek?

Bilgi biriktirme ve bunu sunmanın ötesine geçeceğimiz kesin. Günümüzde okul soru sormayı öğretmekten ziyade cevapları öğrenmeyi sağlayıcı bir rejime dönüşmüş durumda. Orta vadeli gelecek tahminlerimize göre, bilgi artık edinilmeye değer bir meta olarak görülmeyecek. Kolay elde edilen her şey toplumun gözünde değer yitirir ve aynı durum bilginin de başına gelecektir. Değer verilen şey güzel sorular olacak.

Unutmayın ki cevapların değeri düştükçe soruların değeri artar. Dolayısı ile insanları soru sormaya yöneltmek ve bunu sağlayacak türden soru sorabilme tekniklerini geliştirmek önemli olacaktır.

Yazının devamı buradan okunabilir.

Free as in Freedom

FZ

Sam Williams'ın GNU hareketi ve Richard Stallman üzerine, bu yılın Mart ayında kaleme aldığı "Free as in Freedom" adlı kitabın tamamına Internet üzerinden de erişebilirsiniz.

Kitabın belki de en zevkli bölümü 1. bölüm: Bu bölümde 80'li yılların başında MIT yapay zekâ laboratuvarında çalışan Stallman'ın bozuk bir XEROX yazıcının yazılımına düzeltmek için müdahale etmek istemesi ama XEROX'un kaynak kodunu vermemesi ve sonrasında gelişen olaylar anlatılıyor. Önce efendi ve nazik bir dille derdini anlatmaya çalışan Stallman, insanların "hadi len, biz burada ticari iş yapıyoruz, yok sana kaynak kod, mod, ne halin varsa gör!" demesi üzerine ufaktan bir şok geçiriyor ve "sizin allahınız, kitabınız var mı üleennn!" diye elini kolunu sıvıyor ve GNU isimli organizasyonu kuruyor. (Ve bugün çoğumuzun bu organizasyona ait olduğunu bilmeden, Linux ve benzeri sistemler üzerinde kullandığımız bir ton çok önemli yazılım geliştirilmeye başlanıyor.)

D. E. Knuth´tan Özel Dersler

malkocoglu

Dr. Bilgisayar Bilimi'nin kendisinden özel ders almak ister miydiniz? Donald Knuth'un bilgisayar bilim derslerini buradan izleyebilirsiniz.