Büyük işler başarmak istiyorsanız büyük işlerle uğraşın!

0
lifesdkver0_1
Richard Hamming, Feynman, Fermi, Oppenheimer, Shannon gibi dev isimlerle beraber çalışma şansını yakalamış başka bir dev isim. 1986 yılında yaptığı "bilimsel araştırmanız ve siz" isimli bu konuşma, (haklı olarak) şu aralar net aleminde pek popüler. FM'ye de uğramazsa yazık olur diye düşündüm (ve hatta belki uğradıktan onra başkalaşıma uğrayıp Türkçe'ye de dönüşür.) süper matematikçi, sonsuz asal sayı, EFF şirketi gibi zırvalıklardan arınma dileğiyle.

Görüşler

0
robertosmix
Einstein, insanlık tarihini değiştiren çalışmalarını yaparken profesör bile değildi. Okuldan atılan, gerizekalı sıfatı yiyen dahileri de saymıyorum tabi. Freud'da bilim tarihinde yeri en az Einstein kadar büyük bir ilim adamı, ancak o da bütün kökten değişim çalışmalarına öğrencilik yıllarında başlamıştır.

Bende üniversitede yıllarımı çürüttüm ama zamanla şunu farkettimki ilim yüksek eğitim alanla almayanı ayırd etmiyor. (Hatta ülkemizde yüksek eğitim aldıklarını iddia edenleri dışlıyor :) ) Kim daha çok çalışır, kim daha çok sabahlarsa ilim ona hizmet ediyor.

süper matematikçi, sonsuz asal sayı, EFF şirketi gibi zırvalıklardan arınma dileğiyle.

Dolayısıyla şu ortaya çıkıyor. Ne ile uğraştıkları, neler ortaya koydukları hakkında fikir sahibi olmadığınız insanları eleştirmeye kalkmamalıyız. Ki özellikle bu kimseler bilimle uğraştıklarını söylüyorlarsa konuya çok daha hassas yaklaşmak gerekir. Aksi takdirde utanılacak bir davranış içine girdiğimizi farketmemiz uzun zaman alabilir.
0
lifesdkver0_1
ben onu söylerken haberi ve bilim okur-yazarlığını kastederek söylemiştim. ama sizin zihniniz o cümleyi Richard Hamming'in konuşması ile ilişkilendirmiş olsa gerek.

Aydın Cerit'in iddialarına gelince. Eğer elinizde önemli bir teori olduğuna inanıyorsanız, bunu başkalarına anlatmanın yolu çalışmalarınızı" notere onaylatıp", gazatelere haber vermek değildir. özellikle de internet gibi bir gerçek varken.
0
bm
bunu başkalarına anlatmanın yolu çalışmalarınızı" notere onaylatıp", gazetelere haber vermek değildir. özellikle de internet gibi bir gerçek varken.

Gazete kismi oyle ama isin icine odul (hatta patent filan) girince hangi tarihte bilginin ne safhada oldugunu tesbit ettirmek standart bir tedbir. EFF'in odul SSS'inden:

http://www.eff.org/awards/award-faq.html#Q1.4


0
FZ
Enteresan bir tavrınız var, burada matematik gibi bir disiplinden bahsediyoruz yani yüzyılı aşkın süredir yayınlanan hakemli dergiler var bu alanda, dün ortaya çıkmış bir disiplinden değil. Einstein örneğini de sanırım yanlış biliyorsunuz ya da yorumluyorsunuz ya da yanlış göstermeye çalışıyorsunuz. Pek çok çocuğumuzun okulda okuma güçlüğü çektiği bilinen bir gerçek, bu çocukların bir kısmının zekası, soyutlama yeteneği normal, bir kısmı da normalin üstünde. Bu ve benzer öğrenme güçlükleri olabiliyor ve elbette bu çocuklar ilerideki günlerde çok başarılı olabiliyorlar. Einstetin'ın da muhtemelen buna benzer bir öğrenme ve/veya okuma güçlüğü vardı ve bu tür çocuklarla nasıl uğraşılması gerektiğini bilmeyen o dönemin bir öğretmeni tarafından yanlış kategorize edilmişti (detaylar için eğer varsa doğrudan vaka analizi yapmamızı sağlayacak belgelere, öğretmen, ana baba şahitliği kayıtlarına ulaşmamız icap eder, eğer varsa öyle belgeler). Pekiyi güzel ve fakat bunun konumuzla alakası nedir sorabilir miyim? Einstein, bir bilim adamı idi, katı bilimler olarak tabir ettiğimiz teorik fizik ile uğraşıyor ve bununla ilgili yayın yapıyordu. Rölativite teorisini, fotoelektrik etkisini, vs. notere onaylatıp sonra da gazetelere haber verip "evreni kontrol altına aldım bulduğum fizik yasaları" ile mi diyordu? Notere ihtiyacı olmazdı herhalde, ne de olsa bizzat patent bürosunda çalışıyordu :) Burada konumuz bilimsel bir çalışmanın kaç yaşında yapılacağı değil ki. Neden Einstein'ın, Freud'un yaşını öne sürüyorsunuz? (Freud zaten çok problemli bir konudur, bilimsellik açısından, vs.). Konu "yaş" değil ki.

Yöntem bellidir, matematik gibi sağlam temelleri olan bir alanda çalışıyor iseniz çalışmanızı yazar, dergilere yollarsınız. Hayır, allah aşkına burayı TÜBİTAK ve politik eleştiri yumağına çevirmeyelim (bu bağlamda yapmayalım, yani başka bağlamda eleştirebiliriz, o ayrı). TÜBİTAK'ın Bilim ve Teknik dergisi popüler bir bilim ve teknoloji dergisidir, Scientific American gibi yani. Hakemli bir matematik dergisi değildir. Bu tür bir hakemli matematik dergisine (veya konferansına) yazınızı yollarsınız, bakın şöyle önemli bir sonucum, teoremim, ispatım, vs. var dersiniz ve uzmanların -bu örnekte sayılar teorisinde uzman matematikçilerin- gözetimine ve eleştirisine sunarsınız. Tabii tek dergi olmak zorunda değil, yerel olsun, uluslararası olsun pek çok hakemli ve prestijli matematik dergisi mevcuttur (eğer yazar İngilizce bilmiyorsa bir öğrencisinden ya da arkadaşından yardım alabilir orjinal makalesinin çevirisi için, bu da ayıp bir şey değil kesinlikle) bunlara gönderilebilir. Sonra da yayınlanır ya da yayınlanmaz, yayınlanırsa da zaten literatüre girmiş olur, dünyada bu konu ile ilgilenen pek çok insan da bunu okuyup, varsa itirazlarını, hatalarını, eleştirileri vs. iletebilir. Bu mekanizma birkaç yüzyıldır işleyen bir mekanizma, bununla ilgili bir sıkıntınız mı var?

Benim sıkıntım ne şahsın kendisi ile, ne de konu ile. Nasıl olabilir ki, kendisini tanımam etmem, üstelik ülkemden büyük matematikçilerin çıkması benim için olsa olsa gurur kaynağı olur, sıkıntı değil! Benim sıkıntım "sonsuz asal sayı", "bunların sayısını sınırsız şekilde arttırdım", "sayılarımın hem sayıları sonsuz tanedir hem de sonsuza ulaşanları var" gibi sözler ile. Eğer söz konusu kişi hakikaten bunları ettiyse, yukarıdaki sözler en temel matematik eğitimi almış kişinin bile tüylerini diken diken etmeye yeter (heyecandan değil, tahmin edilebileceği gibi).
0
jai
Yukarıdaki yorumu okuduktan sonra "bilim ve teknik dergisi" önerimin ne kadar mantıksız olduğunu kavramış durumdayım. Hakikaten böyle popüler bir bilim dergisi bilimsel bir patlama hakkında karar verme yetkisine de yetisine de sahip değil. Böyle bir dergi böyle bir konudan ancak konu yeterince anlaşıldıktan ve popülerleştikten ve hakkındaki karar verildikten sonra bahsedebilir.
0
robertosmix
Zannedersem bahsimi yanlış anladınız. Eğer tekrar okuyacak olursanız, gerizekalı damgası yiyen veya okuldan atılmış bir örnek olarak Einstein'i vermedim. Aslında hemen aklıma gelen bir kaç bilim adamını bu anlattığıma örnek olarak vermek gerekirse sanırım en iyi iki örnek Thomas EDISON ve Amedeo AVOGADRO olabilir.

Leibniz ölene kadar, ısrarla kütle çekimi konularındaki bazı matematiksel tanımları kendisinin bulduğunu ancak Isaac NEWTON'un bunu kendisininden çaldığını söyledi. Dava açtı. Davanın hakimi ise o zamanların İngiltere kraliçesinin atadığı Isaac NEWTON idi. :) Tabii sonucu tahmin edersiniz. Leibniz'in yalan söylediğini sanmıyorum. Kaldı ki Leibniz kadar büyük bir matematik dehasının böyle bir yalana ihtiyacı olduğunu hiç sanmıyorum.

Oysa Leibniz, Isaac NEWTON'a yaptığı çalışmaları herhangi bir kuruma onaylattıktan sonra göstermiş olsaydı, şimdilerde bilim tarihi belkide çok daha farklı bir şekil almış olurdu. Dolayısıyla, herhangi bir bilim insanının yaptığı çalışmaları herhangi bir makama taahhüt ettirmesinden daha normal birşey olabileceğini zannetmiyorum.

Benim sıkıntım "sonsuz asal sayı", "bunların sayısını sınırsız şekilde arttırdım", "sayılarımın hem sayıları sonsuz tanedir hem de sonsuza ulaşanları var" gibi sözler ile.

Direkt kendi ağzından duyduğumuz şeyler değil bunlar şüphesiz. Basın aracılığıyla gelen bildirimler. Basın mensupları anlaşılması güç olan tanımları halkın anlayacağı dile çevirirken saçmalamışta olabilirler.. Kimbilir?

0
deathline
Zırvaladığını iddaa ettiğiniz kişinin bizzat dersine katılmış biri olarak konuşuyorum;
Bir yaz tatili boyunca evinden hatta odasından dışarı çıkmadan çalışmış dershanede öss maratonu başlayınca sosyalite promblemleri yaşamış biri çünkü nerdeyse konuşmaya unutmuş.

Güzel birşey bulursa sabaha kadar onun üzerinde çalışır ve uykusuz kalır.
Tamam bu yazdıklarım bulduklarının doğru olduğunu kanıtlmaz ama emeğe saygı denen birşey var.
Süper matematikçi lafına gelince malum ilgi çekmek için yapılmış abartmalar yoksa çok tevazulu bir insandır.
0
bm
Bu listemizdeydi zaten tercume ettirmek icin. En az bir okuyani cikacagini duymak iyi oldu. Cok ustune gitmedim cunku bazi tavsiyeler Bell Labs tipi/havasindaki yerler icin gecerli, o perspektif olmadan anlasilmaz diye endise ettim. (Bell Labs de kalmadi buyuk olcude, AT&T/Lucent bolunmesinden sonra iyi insanlarinin bir kismi ayrildi (bazi isimleri Google'da gorebilirsiniz), simdi AT&T de kaybolunca ne olacak bilmiyuorum).

0
bm
Bir de baska birsey ekleyeyim bari. Hamming ile 'Bel Labs'de calisti' biti haricinde ortak noktasi yoktur herhalde, ama Andy Hessler'in kitabinin acik oldugunu ogrendim. Lispmeister PDF'e direkt link de veriyor:

http://lispmeister.com/blog/books/how-we-got-here.html
0
FZ
lifesdkver0_1'e çok teşekkürler, aklımızda olan bu yazıyı burada gündeme getirdiği ve çeviri mevzusunu vurguladığı için :) Bence de çevirmeliyiz, evet belki Bell Labs havasını bilemeyiz (şahsen ben bilmiyorum :) ama en azından burada teknolojik/bilimsel araştırma geliştirme konularına heves edenlere bir kıyaslama imkanı sunar. Ya da hali hazırda büyük firmalarımızın araştırma geliştirme bölümünde çalışan mühendis arkadaşların kıyaslama yapmasına yardımcı olabilir.
0
bm
Hmm, tanidigim insanlarin cogu AT&T tarafinda kaldigi icin bir halt edip AT&T/Lucent ayriliginda Bell Labs _ismi_ AT&T'de kalmis gibi yazmisim. Dogru degil bu, Lucent tarafinda kaldi. Ozur dileyip reklamlarini yapayim bari:

http://www.bell-labs.com/
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

ODTÜ'den Bir İlk

FZ

ODTÜ'de geliştirilen yeni maddeyle cep telefonu, televizyon, elektronik gazete gibi görüntü cihazlarının ekranları, plastik malzemeyle ve daha ucuza üretilebilecek. Yeşil renk oluşturulamadığı için bugüne kadar kullanılmayan plastik malzeme, devrim niteliğindeki son gelişme sayesinde kullanılabilecek.

Kutudaki Beyin Kavramına Bir Adım Daha Yaklaşıldı!

FZ

University of Florida bünyesinde çalışan bilimadamları bir uçak simulatörünü "uçurabilen" bir beyin "yetiştirdiler". Bu çalışma sayesinde beyin hücrelerinin bir ağ olarak çalışma sistemlerini anlamak için yeni olanaklar gündeme gelecek.

Söz konusu “beyin” -- yaklaşık 25,000 canlı sıçan beyni nöronundan (sinir hücresi) oluşan ve bir cam tabakta korunan sistem -- beyin süreçlerini gerçek zamanlı ve hücresel ölçekte incelemek için bilimadamlarına eşsiz bir fırsat sunuyor.Beyin hücrelerinin erişimini inceleyecek olan araştırmacılar sara krizleri gibi pek çok sinir sistemi hastalığını çok daha detaylı öğrenebilecekler ve bunu yaparken kimseye zarar verme riski taşımayacaklar.

Bilim ve Gelecek Temmuz Sayısı: Özgür Yazılım

FZ

Bilim ve Gelecek dergisinin Temmuz sayısında Özgür Yazılım dosyası açılıyor. Konuya 8 sayfa yer ayıran dergide Richard Stallman ve değerli FM üyelerinden Oktay Altunergil´in de yazıları mevcut.

Bunun dışında dergide yer alan konulardan bazıları: TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinin Mayıs sayısında yer alan "Doğada Haremlik Selamlık" başlıklı makalenin eleştirisi, Doğu´da ütopya kavramı, Ray Charles ve satranç, matematikçi Taniyama´nın intiharı, vs.

Zombi Köpekler...

conan

Resident Evil gerçek oldu: Amerikalı bilim adamları zombi köpekler yarattılar! İşlem sırasıyla şöyle gerçekleşiyor. Önce köpeklerin kanları 7°C tuzlu bir sıvı ile değiştirilmiş. Sonrasında köpeklerde hipotermiaya bağlı olarak beyin ölüme gerçekleşmiş. 3 saat sonra damarlarındaki sıvı kanla değiştirilip elektrik şokla hayata döndürülen köpeklerde hiç bir beyin sorununa rastlanmamış. Bu çalışma ile silahla ya da trafik kazalarında ağır yaralanan insanların hastaneye yetiştirilirken beyin ölümünü önlemeyi düşünüyorlarmış. İşte bu da ingilizce haber [news.com.au].

Labrotuarda Kara Delik Yaratıldı

anonim

Parçacık hızlandırıcı çalışmalar yürüten bilim insanları, kara delik özellikleri gösteren bir ateş topu yarattılar.

Laboratuvardaki yapay ortamda yaratılan ateş topu, minik bir kara delik olarak işlev görüyor. Bilim insanları, kara deliğin ömrünün 10E-23 saniye gibi kısa bir zaman için sürdüğünü, kara deliğin bu süre zarfında da çarpıştırmayla ortaya çıkan etrafındaki tüm partikülleri yuttuğunu ifade etti.