Bu bildiğim kadarıyla eski bir haber. Vatan gazetesi muhabirinin yeni mi haberi olmuş pek çözemedim. Ayrıca TTNET Wi-Fi ağını kendi kurmaya başladı. İstiklal caddesine henüz kurmadılar(büyük ihtimal söktürdükleri için henüz kurmuyorlar ama yazık oluyor) ama havaalanlarında ve bazı tesislerde bu uygulama ücretsiz olarak devam ediyor. Haberi okumadım ama bayat haberleri yeniymiş gibi vermek gazetecilik etiğine pek uygun değil diye düşünüyorum. Onun yerine ttnet'in kurmaya çalıştığı wi-fi ağıyla ilgili bilgiler de verilerek wi-fi nedir ne değildir halka daha bir güzel bilgi verilebilirdi...

Dikkat edin akademisyenlere yönelik bir oluşum. Ayrıca bazı makalelerin pdf linklerini de veriyorlar denedim. Fakat üyelik gerektirenleri almıyor. Zaten abstractları sitelerde açık olduğu için bunları da indeksliyor doğrudur. Çoğu üniversitenin yayın kütüphanelerine erişimi olduğu için bu bir dert değil, asıl zorluk gerçekten ararken çıkıyordu ve google bunu oldukça kolaylaştıracak. Diyeceksiniz ki benim üniversitemde bu üyelikler yok. O üniversiteye o ödeneği ayırmayan ya da onları üye yapmayanların suçu. Güzide bir üniversitemizin laboratuvarlarından tanesi 20-30 dolara edinebilen makalelerden en az 20-30 adet indirdiğimi bilirim(hayır çıkışta kasaya da yönlendirmediler). Sonuçta belki çok az kişinin işine yarayacak olan bu makalelere erişimin paralı olmasının tartışılması gerektiğine inanıyorum. Üniversitelerin bu yayınlara sınırsız erişebilmesi gerekiyor ki bilgilenebilsinler ve üretebilsinler. "Uçucu küllerin ani donma etkisi altında betonarme betonuna etkileri" konulu bir makaleyi cidden kaç kişi okumak ister? (araştırma konusu değilse tabi).

Bildiğim kadarıyla 2. el de almak mümkün. Ben aldım ve gümrükte sorun olmadı. Gümrük kanunlarına göre sanıyorum herşey yasak ve nedense karşılığını ödemek istesek de bu yüzden amazon gibi siteler elektronik ürünleri ülkemize göndermiyorlar. Bu noktada duwi (douwantit.com devreye giriyor elbette ama oradan da 250-300 doları geçen bir ürün almak imkansız. Öyle bir vergi koyuyorlar ki bir ürün 2 ürün fiyatına geliyor.

Haklısınız ben de okuyucu sayısı biraz bundan dolayı etkilenmektedir diye düşünüyorum. Fakat yine de düşünen ve sorgulayan bir internet kullanıcı profili yerine genelde mp3, logo-melodi ve yetişkin içerikli sitelere girmeyi seven bir kullanıcı profiline sahibiz. Bunu belki çok ciddi olmayan ama yılların tecrübesine dayanarak(yılda bilmemkaç tane insanın bilgisayarına teknik destek vermek ve bu kişilerin internet kullanım alışkanlıklarını sistemde bıraktıkları izlerden(spyware'ler sayesinde kolaylaştı bu iş) tahmin etmek gibi) söylüyorum bu konuda bir araştırma yapılmışsa FM'de görmeyi çok isterdim. Tüm dünyada da böyledir diye düşünüyorum ama /. elbette 300 milyonluk Birleşik Devletlerdeki oldukça fazla olan 'geek' tayfasını barındırdığı için o hitlere Türkçe yayınla ulaşmak biraz zor olacaktır. Ayrıca ülkemizde de IT ortamında çalışan bazı arkadaşlarımın bilgisayardan bahsedince "yine mi iş!" diyerek konuyu dağıtmaya çalıştıklarını da oldukça yakından takip ediyorum. Böyle olunca zaten bu kişilerin arasından da FM'ye ilgi göstereceklerin sayısını tahmin etmek zor. Gönül ister ki /. benzeri ilmekler bizde de olsun ve bu konuları derinlemesine tartışabilelim.
(Tabi karma puanımız da olsun, iletilerimiz puanlansın ve çocuklar şeker de yiyebilsinler. ;) )
Telefon o zaman yanılmıyorsam gündüzleri 6 dakikada geceleri ise 10 dakikada 1 kontör atıyordu fakat sonra interneti baltalamak isteyen zihniyet bu süreleri de azalttı ! İndirim yapıyoruz diyerek BİNNdirim yapmak zaten çok iyi bildiğiniz gibi bir telekomünikasyon kurumumuzun matematik dehası yöneticilerinin eseri! O yıllık 50 milyonluk paket interneti kısarak kullanmak zorunda olan zamanın öğrencileri olan ben ve benim gibileri oldukça rahatlamıştı onu söyleyebilirim. ADSL ilk geldiğinde ise ADSL'e geçtim ve o gün bugündür kullanıyorum. Şimdi sorunum ise yeterince boş vaktimin olmaması!

Kullanıcı açısından baktığımdan dolayı bağlantı paketlerini almak serbestliğinden bahsetmekteydim aslında.. Aylık 10 dolar devlete ödüyorduk, yanılmıyorsam 35 ya da 45 dolar gibi o zamanların en büyük firması şimdilerin yine büyük ama adı pek duyulmayan firmasına dial-up accountu için ödeme yapmaktaydık. O zaman için büyük paraydı ama ödüyorduk paşa paşa.(illegal account kullanımı da çoktu aslında). Diğer paketler de aynı fiyataydı dolar olarak müthiş paralar ortada dönmekteydi. Haklısınız devletten belli sayıda hat için bedeli de belli olan bir hat kiralamaktaydılar(en büyük kapasite yine bu şirketindi sanki) ama bunu mecburen(çok sık arızalar ya da kapasite yetmediğinden dolayı) uydu ile backuplıyorlardı diye hatırlıyorum. Yine konumuza dönersek o zamanlar bile bağlantı paketlerinde büyük tekeller oluştuğunu ve son kullanıcıya olduğundan ya da olması gerektiğinden daha yüksek fiyata paketler satıldığını hatırlıyorum. Yanılmıyorsam bu karmaşa yıllar sonra ttnet'in yıllık 50 milyondan daha ucuz bir fiyata internet paketlerini piyasaya sürmesiyle bitmişti.Bu arada yüzlerce dolar ödeyenler ise bizler olduk elbette. Tabi unutmadan İSS'ler buna da dava açtılar ve ttnet mecburen dial-up paketlerine zam yaptı şu anda ne kadar olduğunu takip etmediğim bir yere getirdi. Sonra yine yıllar geçti ama bilmiyorum hala dial-up ın esamesi okunuyor mu? Büyük savaş geniş bant pazarında devam etmekte ve edecektir. Bunun en büyük sinyalini haberde okuduğum son satıra sıkıştırılmış İSS'lere büyük indirimlerin yapıldığı kısımda aldım ve umarım haklı çıkmam. Geniş bant pazarının doymaya başlamasıyla beraber bunları zaten göreceğiz. Belki iyi olacak belki kötü bunu şimdiden bilemiyorum ama umarım herkes için hayırlısı olur. Yurtdışında örneklerini gördüğümüz rekabet daha iyi hizmet ve daha düşük fiyat getirir olayını ülkemizde de görmek güzel olurdu.

Kaygılarım dışarıdan gelen paketler için de sürüyor aslında ve bu ücretlendirme %99 ihtimalle giden ve gelen trafik toplamına göre yapılacağından dolayı çoğu insan risk altında olacak. Yoksa 29 milyonluk paket eczane gibi sürekli internete bağlı olması gereken kurumlar için de bir rahatlama sağlayabilir. Yeter ki ölçüm doğru yapılsın.

Bu arada ilginizi çekti mi bilmiyorum ama İSS'lere verilen son 5 bin port için büyük indirimler(!) yapılmış. Artık İSS'lerin yarı yarıya kar etme olanakları bulunmakta ki bu da TTnin uyguladığı yüksek fiyat sızlanmalarının önüne geçecektir. Bahse konu olay ise TT madem İSS'lere bu 5 bin portu yarı fiyatına verebiliyor neden portlarda daha da ucuzluk yapamıyor? Birileri bunu engellemek mi istiyor dersiniz? Şahsen servestliğin o kadar iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum çünkü zamanında (822li hatların bedava olduğu zamanları hatırlayın) nasıl bir İSS tekeli oluşmuşsa ve fiyatları belli seviyelerde tutmuşlarsa ADSL de de karları açısından aynı durumu yaratmak istiyorlar. Tabi ki onlar açısından mantıklı çünkü ürettikleri bir şey yok başkasından alıp halka satarak kar etmek için marjınızın oldukça yüksek olması lazım! Ayıp oluyor beyler!

Henüz resmi olarak tarife teknik detayları elime geçmese de kotalı kullanımda oluşabilecek sorunlar kesinlikle var gibi duruyor. Eğer kota aşımı otomatik yapılıyorsa ve sistemde her an olabilecek(özelikle günde yarım saat e-posta kontrolü yapmaktan öte amacı olmayan ve her eki açmaya kalkan bilinçsiz bir kullanıcıysa) virüs ya da worm gibi sorunlar yüzünden 3 gb gibi bir sınırlama 3 günde rahatlıkla aşılabilir. Geri kalan 27 günde de kullanıcı her üç günde bir bile 1000 mb transfer yapsa 90 milyon TL fazla ödeme yapmak zorunda kalır. Kesinlikle can sıkıcı bir durum bu da adsl değil dialup mantığı gibi duruyor. Bence kotaları daha makul bir seviyeye getirmeleri gerekiyor. Eğer getirmiyorlarsa bu kendilerinin kötü niyetindendir..Diğer bir alternatif ise kota bitti erişim bitti şeklinde olabilir ya da hız otomatik olarak 1 kb gibi can sıkıcı bir seviyeye düşürülebilir..

Öte yandan düşününce yapılan bu uygulama hoş olmuş. Ülkemiz için bir ayıp olan 128k'nın kaldırılması gerçekten büyük bir adım ki teknolojik altyapı ve bilgisayar kullanma oranı olarak bizden çok daha geride olan Kazakistan'da bile 256k ADSL sorunsuz olarak bizden ucuza sunulabiliyordu! Fakat aynı bant genişliğine göre giydirme politikası umarım Kazakistan gibi olmaz çünkü 256 k üstü hızlarda kota uygulamaları bulunmakta ve download edilen her ekstra MB için ek para istenmekte.. Bizde de bunun olmasından kaygı duymaktayım. Hızlı internetiniz var ama kullanamıyorsunuz bu ilginç bir durum. 128 k hız bana internet sayfalarında gezinmek için fazla bile. Eğer downloadlarımı hızlı bir şekilde yapamayacaksam ne yapayım o hızlı hattı?

Kesinlikle her zaman parayı tercih etmemek gerekiyor fakat işi gereği sürekli fazla mesai yapmak zorunda kalan ve hakkı ödenmeyenler ne yapsın.. Şu an yurtdışındayım ve çalışma tempom 7 gün/12 saat minimum mesai, herhangi bir tatil kesinlikle yok. Bu çalışmadan insan üstü bir verim bekleniyor bunu da belirteyim. Bilgisayar başında sürekli verilerle oynayarak 12 saatten sonra nasıl verimli olabileceğinizi varın siz düşünün.

Sadece L ve M? Sanırım Türk Penguenlerin arasında fazla XL, XXL ve XXXL yok ya da bu kişiler online alışveriş mi sevmiyor?

Bunun devamının gelmesi MS'in açık kodlu işletim sistemlerine karşı savaşı baştan kaybettiğinin göstergesi olacaktır. Birleşik Devletlerde %20'lerde olan korsan kullanım oranı doğuya gidildikçe daha da artmakta fakat bu ülkelerde yaşayanlar zaten bunu alabilecek güçte olmadıklarından pek yapacak bir şey yok. O yüzden MS, BSA desteğini de arkasına alarak en azından ürünlerinin ticari olarak kullanıldığı yerlere baskınlar düzenledi ve düzenlemeye devam ediyor. Bence bu strateji çok daha iyi gibi çünkü bir üründen ticari olarak para kazanıyorsanız onun bedelini ödemelisiniz. Ama sadece uyumluluk ya da alışkanlık gibi bir problemden dolayı amatör olarak kullanabiliyorsanız ve bunun parasını karşılayabilecek güçte değilseniz buna izin verilebileceği kişisel görüşümdür. Sonuçta ürününü kullandığınız şirketin milyarlarca dolar bile verse elde edemeyeceği sadık müşteri konumuna geliyorsunuz. İş yerinizde Linux kullanamadığınız için alıştığınız MS ürünü istiyor ve böylece MS'ye direk para kazandırıyorsunuz. Bence oldukça güzel bir strateji fakat 3-4 yıl önce işyerlerine de bu kadar sık baskınlar yoktu, eğer ev kullanıcılarını da aynı şekilde zorlarlarsa GNU/Linux camiası açısından çok güzel gelişmeler yaşanabilecektir. MS çok para kaybedeceğinin bilincinde olduğu için bu hamleyi biraz geciktirebilir fakat yine de gelecekten bunu beklemekteyim.

Tebrik ediyorum bir süredir böyle(GNU/Linux) bir muhasebe uygulaması arıyordum. Malumunuz piyasada daha geçerli programlar mevcut fakat kullanmak istediğim işletme pek kar getiren bir işletme olmadığı için onlara göre(burası önemli çünkü bazı insanlarda ön yargı var işletim sistemim kadayıf marka olacak, muhasebe programım da su böreği marka olacak gibi kesin saplantılar ve bunu değiştirmenin tek yolu da o elemanı işten çıkarmak ki bunu yapmak da çoğu zaman doğru olmayabiliyor) kullanım kolaylığı olmasına rağmen lisans problemi olduğu için windows işletim sistemi kullanamıyor. Bu güzel programınızı orada kurup işletmeyi deneyeceğim. Umarım başarılı olurum.

"Fakat banka sistemlerine girip kırmak söz konusu değil, fake mail'lerle kullanıcıları kandırmak söz konusu"

Çok güzel tespit. Büyük ihtimal sosyal mühendislik ve bu yöntemdir. Eğitim gerçekten şart yıl 2005 olacak neredeyse insanlar hala maille gelen linklere tıklayıp kullanıcı adı ve şifre gibi bilgilerini tanıdıklarını sandıkları biri tarafından gönderildi diye çekinmeden girebiliyorlar.

Aklıma gelen başka bir komik örnek ise iki cin fikirli arkadaşın yaza doğru güzide bir kampüsteki tüm mail adreslerine "internete bağlanmak için bunu yükleyin- imza:bilgi işlem" gibi bir mesaj atarak kampüse virüs yaymalarıydı. Neredeyse hepsi üniversite mezunu hatta profesör bile olanların bu bilgisayar cahilliğine olay yayıldığında çok gülmüştük diye hatırlıyorum. Virüs temizlensin diye çok uğraşılmıştır sanırım ve bu sosyal mühendisliğin sadece çok küçük bir yanıydı. Hepimizin bildiği gibi çok daha detaylı ve korkutucu sosyal mühendislik yapılma imkanı var ve ne yazık ki Türk insanı olarak bu konuya yatkınız. Çok safımız da var çok cinimiz de ama banka sahtekarlıklarında yakalanmanın en büyük nedeni para hırsı oluyor. O parayı çekerken/kredi kartını kullanırken bir şekilde sizi tespit edip bir dahaki gelişinizde sizi bekliyor oluyorlar. Kullandıkları sorgulama yöntemleri sayesinde de tahmin edersiniz ki yakalananların bülbül gibi ötmeleri sadece 1-2 saati alıyor. O yüzden çeteler bu kadar kolay göçüyor. Çapraz sorgu teknikleri konusunda çetelere brifing vermek lazım !

Ayrıca medyanın her konuda aşırı bilgili stajer muhabirlerine(!) gidip uzmanlık isteyen haberleri vermeleri ne büyük talihsizliktir. Halbuki medyanın kendi içinde bile bu konularda bilgili kavramlara hakim insanlar bulunmakta. Onlara ya da dışarıdan bağımsız danışmanlara danışmaları çok mu zor ve pahalıya patlayan bir iştir? Deprem ve yapı güvenliği konusunda akıllandılar çok eskiden olduğu gibi kafasına esenin görüşünü açıklamak yerine belli ünvanı olan kişilerle görüşüyorlar. Zaten halkımız da bunu istiyor(herkes deprem uzmanı olmasına rağmen!).

Sırada şarkı söyleyeni olsa gerek. Merakla bekliyoruz!

Bir şeyi saklamanın en iyi yolu onu herkesin gözü önüne koymaktır.

Gerçekten öyle. Örneğin işyerinde root şifremi monitörün üzerine yazıyorum ve kimse ne olduğunu anlamıyor. Tek sorun LCD'ye geçince monitörde yazılacak alan kalmaması sanırım eski şifreleri monitörden temizleme zamanı geldi de geçiyor.

Kredi kartı merkezlerine fiziksel olarak bile erişim sadece belli kişilerce mümkünken demek internetten bu kadar kolay ulaşılabiliyor. Güldürmeyin adamı! Bu olay ya sosyal mühendislik (social engineering) ya da pos'lardan bir şekilde bilgi aktarımıyla mümkün olabilir(geçmişte bunu başka bir çete yaptı ve oldukça da basit ve hatasız bir yöntemdi) fakat bunları tespit edebilecek bir uzmanın bulunmadığını sanıyorum. Belki Boğaziçili arkadaşımız MİT'e girmeyi düşünüyordur bu yaptığıyla kim bilir?