Ülkemizin tanınmış felsefecilerinden ve bilim felsefesi, bilgi teorisi, felsefe tarihi, ahlak felsefesi üzerinde uzmanlaşmış araştırmacılarından, ODTÜ Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam kendisiyle yapılmış son röportajlardan birinde pek çok konudan, her zamanki sıradışı ve çarpıcı üslubuyla bahsediyor.
İnam'ın değindiği konular arasında bilge bir adamın neden fırlama olması gerektiği, akademisyenliğin hiç bilgece bir iş olmadığı, şeytanla konuşmanın nasıl bir şey olduğu, ODTÜ gençliğinin büyük bir kısmının neden bunalıp anti-depresan kullanmaya başladığı, Platon'dan bugüne memleketinin halinin ne olacacağının neden bir türlü karara bağlanamadığı gibi şeyler var.
Zaman zaman FM'de girdiğimiz tartışmalar bağlamında da pek çok şey çağrıştırabilecek, güzel ve eğlenceli bir yazı.
İnam'ın değindiği konular arasında bilge bir adamın neden fırlama olması gerektiği, akademisyenliğin hiç bilgece bir iş olmadığı, şeytanla konuşmanın nasıl bir şey olduğu, ODTÜ gençliğinin büyük bir kısmının neden bunalıp anti-depresan kullanmaya başladığı, Platon'dan bugüne memleketinin halinin ne olacacağının neden bir türlü karara bağlanamadığı gibi şeyler var.
Zaman zaman FM'de girdiğimiz tartışmalar bağlamında da pek çok şey çağrıştırabilecek, güzel ve eğlenceli bir yazı.
El bebek/gul bebek gorusune katiliyorum. Bu acidan aslinda Cin'e benziyoruz: Konfucyuz doktrini, kisinin ailesini dis dunyaya karsi korumasini desturlarmis, cocuklar bu sebeple bazen fazla izole ediliyor. Birakin, duvara carpsin, gorsun gercek hayati bacaksiz.
Ayrica ask konusunu da ne kadar fazla isleniyor, soruluyor, bir enflasyon var bu konuda. Uyumluluk, guven, hayat arkadasligi yerine bir ask almis gidiyor. Gecende Rahmi Koc'a roportajda sordular, "asik oldunuz mu" o da geri soruyla cevap verdi "ask da neymis?". :) Hah! Soruyu soran ve surekli siritan gazeteci p**venk dondu kaldi; Neydi adi, Civa bilmemne.
Fena bir roportaj degil, ama kendisinin de dedigi gibi, cevaptan fazla soru var. Tüm analizlerinde isabetli oldugunda supheliyim.