Usta bir felsefeci ile hayat,bilgelik, anti-depresanlar ve akademisyenlik üstüne

0
FZ
Ülkemizin tanınmış felsefecilerinden ve bilim felsefesi, bilgi teorisi, felsefe tarihi, ahlak felsefesi üzerinde uzmanlaşmış araştırmacılarından, ODTÜ Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam kendisiyle yapılmış son röportajlardan birinde pek çok konudan, her zamanki sıradışı ve çarpıcı üslubuyla bahsediyor.

İnam'ın değindiği konular arasında bilge bir adamın neden fırlama olması gerektiği, akademisyenliğin hiç bilgece bir iş olmadığı, şeytanla konuşmanın nasıl bir şey olduğu, ODTÜ gençliğinin büyük bir kısmının neden bunalıp anti-depresan kullanmaya başladığı, Platon'dan bugüne memleketinin halinin ne olacacağının neden bir türlü karara bağlanamadığı gibi şeyler var.

Zaman zaman FM'de girdiğimiz tartışmalar bağlamında da pek çok şey çağrıştırabilecek, güzel ve eğlenceli bir yazı.

Görüşler

0
malkocoglu_2
Disarida bazi 'kendine yardim guru'lari (self help guru)'larindan bir tanesinin (en ünlüsü denebilir) hayat tavsiyesi soyle ozetlenebilir; Kendine bir plan yap, uzun vadeli olsun, erismesi zor olsun, ve oraya erismek icin bugun, ertesi gun ne yapman gerektigini planla. Tercume: Mucahede... Kendinle, dogayla, birseyle. ODTU'lu cocuklarin karamsarligi belki hedefsizlik, belki de oraya erismekteki zorluklardir, kimbilir.

El bebek/gul bebek gorusune katiliyorum. Bu acidan aslinda Cin'e benziyoruz: Konfucyuz doktrini, kisinin ailesini dis dunyaya karsi korumasini desturlarmis, cocuklar bu sebeple bazen fazla izole ediliyor. Birakin, duvara carpsin, gorsun gercek hayati bacaksiz.

Ayrica ask konusunu da ne kadar fazla isleniyor, soruluyor, bir enflasyon var bu konuda. Uyumluluk, guven, hayat arkadasligi yerine bir ask almis gidiyor. Gecende Rahmi Koc'a roportajda sordular, "asik oldunuz mu" o da geri soruyla cevap verdi "ask da neymis?". :) Hah! Soruyu soran ve surekli siritan gazeteci p**venk dondu kaldi; Neydi adi, Civa bilmemne.

Fena bir roportaj degil, ama kendisinin de dedigi gibi, cevaptan fazla soru var. Tüm analizlerinde isabetli oldugunda supheliyim.

0
FZ
Ahmet İnam gerçekten de hoş bir üslubu olan, eğlenceli bir felsefecidir. Kişiliği yazılarına yansır. Nasıl bir adamdır? 'Yahu gençler Nietzsche okuyup odalarına kapanıp bunalıma giriyorlar, Nietzsche okuduktan sonra sokağa çıkıp ilk gördüğünüz insana sarılmanız, dans etmeniz gerekir, üstün insan olmak böyle bir şeydir, nasıl oluyor da bu kadar yanlış anlayabiliyorlar hayret ediyorum!' diyen bir adamdır (ki benim içimi rahatlamıştı, demek ki Zerdüşt Böyle Buyurdu'nun 'karanlık' bir kitap olmadığını düşünen tek ben değilmişim demiştim).

Bir başka önemli felsefecimiz olan Gürol Irzık [1] gibi mühendislik eğitimi aldıktan sonra felsefeye kendini adayan Ahmet İnam aynı zamanda bilim felsefesi, bilim dünyasındaki dogmatizm, donmuşluk, bir kurum olarak bilim ve anarşi ile dinamik ilişkisi, vs. üzerine epey yazmış çizmiş adamlardan biri. Memlekette ve dünyada Feyerabend tartışmaları yapılırken cesur yaklaşım sergileyebilmiş bir felsefeci aynı zamanda. Cesur diyorum çünkü felsefenin, karman çorman olmuş ideolojilerin, memlekete özgü köklü tartışmaların ve çok çok farklı kesimlerin iyice karıştırdığı bir tartışma idi (gerçi bu memlekette böylelerine alışığız öyle değil mi ;-)

Daha ziyade popüler bilim dergilerinden (Bilim ve Teknik, vb.) gibi takip etmiş olduğum İnam'ın en çok ilgimi çeken çabası ise bu topraklardan kök alan bir terminolojiyi felsefi olarak işlemek, geliştirmek çabası idi, mesela 'gönül' kavramını ele alıp, bunu batı felsefe geleneğindeki kavramlarla kıyaslayıp bir şeyler üretmeye çalışıyordu, kolay iş değil diye düşünüyorum. (Bir süredir kendisini okuma fırsatım olmadığı için o yıllardan bugüne hangi aşamaya gelmiştir bilemiyorum ama belki bu röportaj vesile okur, tekrar takip etmeye başlarım).

1- http://www.phil.boun.edu.tr/irzik.html
0
Nightwalker
Katıldığım ve katılmadığım pek çok konu olmasına rağmen Ahmet beyin yazısında Nietzsche konusuna biraz takıldım.

'Yahu gençler Nietzsche okuyup odalarına kapanıp bunalıma giriyorlar, Nietzsche okuduktan sonra sokağa çıkıp ilk gördüğünüz insana sarılmanız, dans etmeniz gerekir, üstün insan olmak böyle bir şeydir, nasıl oluyor da bu kadar yanlış anlayabiliyorlar hayret ediyorum!' diyen bir adamdır (ki benim içimi rahatlamıştı, demek ki Zerdüşt Böyle Buyurdu'nun 'karanlık' bir kitap olmadığını düşünen tek ben değilmişim demiştim).


Hmm... Belki Machiavelli okuyup onun da mutlu insanlar ülkesini yaratmaya çalıştığını düşünen vardır. Ancak Nietzsche'nin kendisi sokağa çıkıp insanları sevgiyle kucaklayan bir şahsiyetmiydi ki felsefesi öyle olsun ?

Katılıp katılmamak önemli değil ama adamın görüşlerini olduğu gibi ortaya koymak lazım. Ve evet her insanın algısı farklıdır. Okuduğundan farklı şeyler anlayabilir ancak bu kadar da farklı anlam yüklemeye kalkarsanız bir görüşe biraz yapay durur.
0
malkocoglu_2
Gonul kelimesini eselemek ilginc yerlere goturebilir, kesinlikle. Bu topraklara ozgu bir kelime ve hissiyat gibi geliyor bana, ya da buralarda en fazla yasanan. Ben bugunlerde surekli Mevlana'yi kafada cevirmekteyim. Meshur sozlerinin toplandigi bir kitabi okuyordum da... Babasi Gazali'nin takipcilerindenmis. Diyordum ki, Mevlana kitaplarindaki sevgi vurgusu cok mu fazla kaciyor? Yani dengeli bir sevgi mi bu? Sert sevgi (tough love) izlerini bulamiyorum, hani su arkadasina balik vermek yerine balik tutmayi ogreten turden olani.. Mevlana'nin sozlerini izleyerek bir insan hayat denen mucadelede ayakta kalabilir mi? Yoksa, onun amaci zaten o degil miydi? Ayrica cok onceleri elime dusen bir kitapta, Mevlana'nin cogu yazdiklarini "kemal'e giden yolda" kalp sakrasi acildiktan sonra yazdiklarini iddia ediliyordu. Daha sonra baska mertebelere erismis, o bu zamanlardan hicbir eser cikmamis. Hmmm... Guya.

A. Inam su konuda hak veriyorum, bilge hayatta her turlu cevabi reaksiyonu verebilmeli, tabii bazi seyler haricinde; Mesela fazla onurdan (pride) kaynaklanacak reaksiyonlar ona uzak olacaktr; Benjamin Franklin'in dedigi gibi "kucuk insanlarin onuru buyuk olur".






0
Nightwalker
Mevlana yeri geldiğine (genelde günlük zevkleri üstün tutan insanlara karşı) oldukça sert olmakta onları eşek, köpek benzetmeleri ile aşağılayabilmektedir.
Örnek olarak ; "Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir." gibi.
(Buna benzer bir iki yaklaşım (günlük zevklere dair) Ahmet beyin röportajında da var )

Ayrıca Mevlana konusunda Semerkand yayınlarından çıkan oldukça güzel ve özet bir kitap var onu tavsiye edebilirim. Eserlerini hayatının hangi dönemlerinde verdiği ve o dönemlerde ne gibi koşullar ve ruh hali içerisinde olduğunu daha iyi kavrayabilirsiniz.
0
FZ
A. Inam su konuda hak veriyorum, bilge hayatta her turlu cevabi reaksiyonu verebilmeli, tabii bazi seyler haricinde; Mesela fazla onurdan (pride) kaynaklanacak reaksiyonlar ona uzak olacaktr; Benjamin Franklin'in dedigi gibi "kucuk insanlarin onuru buyuk olur".

Benim çok sevdiğim bir sözü çağrıştırdı: "Alçakgönüllü davranmanıza gerek yok, henüz o denli büyük bir insan değilsiniz." (Bu lafı kimin söylediğini bilene 10 puan! ;-)
0
malkocoglu_2
LOL! Cok guzel soylemis .. :)
0
malkocoglu_2
Lafi soyleyen kimdi? :)
0
bm
http://en.wikiquote.org/wiki/Golda_Meir
0
loker
Akademik Bilişim'den döneceğim gün otobüs beklerken Atlas ve Birgün alıp bu ropörtajı okumuştum... Sonra 'yahu keşke o sayfayı yanıma alsaydım' diye çok üzülmüştüm... Yeniden karşılaşmak harika oldu, dahası adamın durduğu yeri, yaptıklarını ve bunun insanda yarattığı hissiyatı çok güzel ifade etmişsin... 'hakkat yaaav' diye sırıttım (tabii sırıtmada, bm'nin yarattığı kahkahanın sonu etkisi de var...) paylaşayım dedim...
0
bm
Bu %50sinin anti-depresan kullanma isi dogru mu hakikaten? Anti-depresan sadece receteyle alinabilen birsey degil mi? Bunu yazan doktorlar cikip bu okulda birseyler oluyor galiba demezler mi?
0
Nightwalker
Türkiyede herhangi bir devlet hastahanesi psikiyatristine gidip "bu aralar çok mutsuzum bu gün de canım çok sıkkın " demeniz bile bir kutu xanax ve bir kutu seroxat yazması için yeterlidir.
0
loker
>Bu %50sinin anti-depresan kullanma isi dogru mu hakikaten? Anti-depresan sadece receteyle alinabilen birsey degil mi? Bunu yazan doktorlar cikip bu okulda birseyler oluyor galiba demezler mi?

HIIHOHAHAHAHAHAHAAHHA AHAHAHAHAHAHAHA

Sabah sabah... Allah da seni güldürsün..... En son ne zaman doktor gördün yahu? Bizim doktorlar herhangi bir şey diyebiliyorlar mı da, kalkıp bunu diyecekler... oooh... çok güldüm....
0
bm
Valla bilmeden Xanaxtan daha basarili oldum galiba, uc nusha recete gormeden yazmam boyle giderse.

Yahu bu olacak is degil. Simdi baska birsey daha soyleyeyim iyice gulun: peki cocuklarin yarisi hayata ilacla dayanir bir haldeyse o okuldaki profesorler iste ask sudur, iki kadeh sarap icilmeli bilmemne demek yerine baska seyler dememeli mi? Seyredilecek hal midir bu?
0
sefalet
verilen linkteki yazı kalkmış biriniz elinde varsa yazıyı ekleyebilirmi tekrar buraya
0
paprika
yazı duruyor yerinde
0
sefalet
valla linki tıklıyorum birgün halkın gazetesi sitesinin ana sayfası açılıyor onda da haberler falan var abd de bilmem ne yaptı gibisinden haberler çıkıyor.

site içinde arama yaptım ahmet inam'a dair yazı çıkmadı.başka bir bilgisayarda verilen linki tıklayınca yazı çıkmıştı eve geldim bendekinde durum bu.bende yazı kaldırıldı zannettim.çıkamadım işin içinden.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Yaşasın Internet, yaşasın sansür!

anonim

Internet üzerinde Türkçe yayın yapan ve güncel medya eleştirisi konusunda haklı bir şöhret sahibi olan MEDYAKRONİK geçen hafta aldığı bir kararla maalesef hem bu şöhretine gölge düşürdü hem de ülkemizin içinde bulunduğu sosyoekonomikpolitik durumu ve büyük sermaye bağlantılı medya gruplarının nelere kadir olduğunu bir kez daha gösterdi.

Matematiksiz Eğitim

FZ

Radikal'deki habere göre 2004 yılı Liselere Giriş Sınavı'yla ilgili 'skandallar' bitmek bilmiyor. 64 bin 598 öğrencinin 'sıfır' puan almasıyla Türk eğitim tarihine geçen bu sınav sonucunda, matematikten 'bir tek net bile yapamayan' öğrencilerin, Anadolu liselerine '1.' olarak girebildiği belirlendi.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2004 yılı LGS sonuçlarına ilişkin istatistik çalışması, 'seçkin' sayılan bu liselere girmenin aslında sanıldığı kadar zor olmadığını gösterdi. Sınavda Türkçe (25), matematik (25), sosyal bilimler (25) ve fen bilimleri (25) dallarında toplam 100 soru soruldu.

Buna göre, Erzurum'un Hınıs, Afyon'un Çay, Bilecik'in Gölpazarı ve Van'ın Erciş ilçelerindeki Anadolu liselerine 'birinci' olarak giren öğrencilerin dördü de LGS'de matematik sorularından bir net bile çıkaramadı.

Taban puanı en düşük Anadolu Lisesi Çankırı'daki Çerkeş Anadolu Lisesi oldu. Bu okula son sıradan giren öğrencinin puanı 482.866. Bu öğrenci toplam 100 sorudan dört netle Anadolu lisesine kaydını yaptırdı. Öğrencinin matematik neti -5, Türkçe neti ise -2 olarak gerçekleşti.

Kaynak: Radikal

Kafa Kırmak İster misiniz Gençler !!!

mambo

Hani burası Türkiye'ye her şeyin suyunun çıktığı yer. 5-6 aydır dumur içersindeyim yaşadığım semtte (ki nezih aile semti olarak bilinir) uyuşturucu almış başını öyle bi yürümüş ki sokakta yürürken kendimi Harlem'de zannetmeye başladım.

Daha önce sokakta gördüğüm tipler şu anda torbacı (yani satıcı), esrar kullanımı 15-16 yaşlarına kadar düşmüş. Esrar temin etmesi sadece 5 dakika sürüyor. İşin ilginç tarafı bu olayın polisler de biliyor fakat bişey yapamıyorlar ya da yapmıyorlar.

Kopya Cd ...

mambo

Bu ülkede her şeyin olduğu gibi sonunda cd kopyalama işininde suyu çıktı.Yeni çıkan her albümün ve filmin cd'sini orjinali çıktıktan 1 gün sonra tezgahlarda bulmanız mümkün. Hem de albümün türü ve kimin söylediği hiç önemli değil.

Tekno-Karne Zayıf Çıktı

FZ

Türkiye'nin sınai üretimi ve ihracatının büyük bölümünün düşük teknolojili ürünlere dayanıyor. Türkiye'nin patent sayısında da birçok az gelişmiş Asya ve Latin Amerika ülkesinin gerisinde gerisinde kaldığı belirlendi. Milli Prodüktivite Merkezi'nin (MPM), teknolojik gelişmişlik düzeyi konusunda yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'de imalat sanayii katma değeri içinde orta ve yüksek teknoloji ürünlerinin payı yalnızca %38. Teknolojisi, katma değeri düşük ve verimsiz çalışan sektörler saanyi üretimi ve ihracatta ağırlıklı paya sahip.