Üniversiteler, Apache ve GNU üstüne düşünceler

0
FZ
Kardeşimin dikkatimi çekmesi üzerine birkaç üniversitenin kütüphanesinde bir arama tarama işine giriştim.

Arama konum şu anda web sunucu pazarını ezici bir üstünlükle elinde bulunduran Apache Web Sunucusu yazılımı idi.

Önce İTÜ'nün kütüphanesinde bir arama yaptım ve karşıma gelen sonuçları gayet doğal karşıladım. Her iki sonuç da doğrudan Apache web sunucusu ile ilgili idi.
Ardından Boğaziçi Üniversitesi üniversitesinin kütüphanesine bağlandım ve yine Apache ile ilgili kitapları taradım. Karşılaştığım sonuç benim için epey şaşırtıcı oldu. Başlığında Apache lafı geçen hiçbir kitap yoktu, üniversitenin kütüphane yazılımı beni benzer bir aramaya yönlendirdiği için kabul ettim oraya tıkladım bu sefer de karşıma gelen sonuçlar daha çok Amerika'daki Apache kızılderilileri ile ilgili antropolojik kitaplardı. Sadece tek bir teknik kitap vardı o da Python programlama ile ilgili idi.

Benzer bir araştırmayı sosyal bilimlere ağırlık verdiği söylenen İstanbul Bilgi Üniversitesi kütüphanesi üzerinde yapınca karşıma tıpkı İTÜ kütüphanesinde olduğu gibi doğrudan konu ile ilgili 2 kitap geldi (alakasız olan eser ise ilginç bir şekilde Coleman Hawkins'in bir ses kaydı idi). Kitaplardan bir tanesi Perl ve C ile Apache modülleri yazmayı anlatıyordu.

Şimdi bu araştırma sonuçlarına bakılarak yukarıdaki üç üniversite ile ilgili ne söylenebilir, belki hiçbir şey ama belki de çok şey. Şeytan ayrıntıda gizlidir sözü bir kez daha bizi kışkırtırsa bu basit araştırma biraz daha genelleştirilip hem söz konusu üniversitelerin sosyolojik yapıları, bilgi işlem sektörü ile olan ilişkileri hem de kütüphanelerine dair çok şey keşfedilebilir.

Ben daha fazla yorum yapmıyor ve sözü bu haberi okuyup yorum yapacaklara bırakıyorum.

Görüşler

0
cevreci
GPL lisanslı ürünlerin kitaplarını çıkarmak pek akıllıca gelmiyor bana.. düşünsenize, siz bir sürümüyle uğraşırken daha gelişmişi çıkıyor. :)

Şöyle 2-3 sene dayanan sürümler çıkan, arada tonla SP çıkaran programların kitapları daha çok satar gibime geliyor. Hem de Her ürünün File menüsü için 30-40 sayfa harcayabilirsin. :))

özetle.. nerde o eski fotokopi kitaplar.. :)
0
FZ
Uzunca bir süre daha, iyi bir kitabın yerini tutabilecek bir şey çıkacağını düşünmüyorum. Bir yazılımın yeni sürümü hızlı bir şekilde çıkabilir ancak gerçekten hızlı olarak güncellenen genellikle ufak tefek değişiklikler oluyor, GPL lisanslı olanlar da dahil olmak üzere, ciddi bir yazılımın bir sonraki ana versiyona geçmesi birkaç ayda olması beklenen ve hatta istenen bir şey değildir.

Bu yüzden de diyorum ki GPL lisanslı olarak da üretilenler dahil olmak üzere her türlü yazılım için iyi kitapların, referansların zararı yoktur faydası çoktur ;-)

Kaldı ki benim yazıda vurgulamaya çalıştığım şey bu değildi, buna da dikkati çekerim ;-)
0
larweda
Bir ürün, ne tarz lisanslı olursa olsun bence o ürün hakkında kitaplar yayınlanması her zaman faydalı olabiliyor, ancak normal ticari yaılımların kitapları da gayet ticari olarak hazırlanıp, allanıp bullanmış olarak fahiş fiyatlara satılıyor, ancak GPL lisanslı yazılımların kitapları da GPL felsefesine uygun olarak allanıp pullanmadan, görüntüden çok içeriğe dikkat edilerek, makul fiyatlara satılabiliyor. Bu tarz örnekler var; PHP, Apache vs için güzel kitaplar var mesela, ticari kitaplar da var ama ben şahsen kitabın kapağı kaliteli malzemeden diye, ya da internetten rahatlıkla indirebileceğim şeyleri CD''ye koymuşlar diye kitaplara iki katı fiyat vermeyi tercih etmiyorum. Hal böyle olunca da GPL ürünler için de elinizde kaynak olması güzel oluyor. Alın okuyun, hatta fotokopilerini, PDF'lerini paylaşın, olayın keyfi bir kat daha artsın.
0
sundance
Valla çok haklı olduğunu düşünmüyorum. Zira 1999 yılında yazılmış Securing And Optimising RedHat Linux kitabı (6.2 için yazılmıştı) hala çok sağlam kitaptır, üstünden üç yıl geçmiş olmasına, RedHat 8'e gelmiş olmasına rağmen. Keza Apache veya PHP üzerine yazılan kitapların %90`ı da halihazırda işe yarar kitaplardır, o kadar eski geçmişleri olmasına rağmen. Demem o ki, zamanla OpenSource ürünlerin versionları ilerlese bile kitaplar hala işe yarar kalıyor, çünkü öz değişmiyor. Open Source`u geçelim, dünyanın Microsoft`dan sonra en çok C kodu üreten firması olan AutoDesk, AutoCad 2.6`dan sonra 9,10,11,12,13,14,2000 ve 2002 versionlarını çıkarttı, yaklaşık 15 yıllık bir süre içinde. Hala AutoCad 2.6`nın kitabı ile (o zamanlar AutoCad bir tane 1.4 diskete sigiyordu, simdi bir CD`e zor sigiyor) temel bütün çizim işlemlerini öğrenebilirsiniz, hatta şu anda piyasada çizim yapan bir çok adamın ismini bilmediği komutları bile bulup çıkartabilirsiniz.

O yüzden araç amacı gölgelememeli... Güncel/Çağdaş olanın özünde geçicilik vardır. (The biggest portion of the word conTEMPORARY is TEMPORARY :))
0
JvN
Bence kesinlikle bu konudan pek cok yorum cikarilabilir, apache icin degil de perl icin bakarsak itu'de 10-15 kitap bogazici'nde ise yanlis hatirlamiyorsam da 4-5 kitap gelecek. Bu arada sadece linux-unix ve konuyla ilgili tool'lar dusunulmesin. Data stuctures, algorithms windows programming konularinda da ITU nun belli bir arsiv olusturmus oldugu goruluyor. Buradan benim cikardigim, okullarin dusunce yapilarinin - ogrencilerin yapmak istedikleri projelerin kitapliklarina yansimis olmasi. (Linux proje yarismasinda en cok proje takiminin itu den cikmasi da raslanti degil sanirim)


0
FZ
Kütüphanelerden yola çıkarak genelleştirilebilecek bir sosyolojik araştırma gerçekten de çok faydalı olurdu diye düşünüyorum hem üniversiteler için hem de bu toplumu anlamaya çalışanlar için.
0
anonim
Bilgi Universitesi kutuphanesini bilemiyorum ama ITU ve Bogazici icin aaa o kutuphanelerde kitap varmis diye kalkip gidecek olan varsa diye soyleyelim, bu kutuphanelere disaridan giremezsiniz. ancak yuksek lisans ogrencileri fahis sayilabilecek bir ucret ile bu kutuphanelerden yararlanabiliyor.

0
FZ
Bildiğim kadarı ile Bilgi Üniversitesi'nin kütüphaneye adam girerke problem çıkarma gibi bir durumu yok. Olsa olsa eğer üniversitenin öğrencisi ya da çalışanı değilseniz kitabı ödünç vermekte problem çıkarabilirler, ancak kütüphane içinde her türlü araştırmanın sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebileceğini tahmin ediyorum.

İTÜ'ye gelince, evet İTÜ problemlidir kütüphane girişleri bakımından ancak bilgiye ulaşmak ve onu paylaşmak isteyenlerin, bunu gerçekten isteyenlerin bir iki ufak bürokratik engeli kolayca aşabileceğinden hiçbir şüphem yok. Bir ipucu vermek gerekirse, fazlamesai.net'e katkıda bulunan ve onu izleyen insanlar arasında İTÜ'lü öğrenciler var, onlardan destek alınabilir mesela. Benzer şey Boğaziçi Üniversitesi için de düşünülebilir.

Problemler, engellemeler her zaman vardır ve olacaktır; bunlara bakıp lanet okumak yerine hemen düşünüp, olanakları değerlendirip pratik çözümler üretmek ve hedefe yönelik çalışmak bence fazlamesai.net gibi bir siteyi takip eden gençlerin en temel karakteristiklerinden biri olmalıdır!
0
anonim
Herşeyden önce bir üniversitenin kütüphanesi birikim ve finans ile olur, Ya köklü bir üniversite olup her konudan azda olsa, yılların getirdiği birikimle kitapınız olur(bağışlar ve okulun kitaba ayırabildiği parayla) ya da Sabancı veya Bilkent ün. gibi olmayan birikminizi sürekli güncel kitaplar alarak karşılarsınız. Bunun sonucu olarak Köklü bir üniversitide her konudan az-çok ihtiyaç ve araştırma gereksinimlerine göre kitap vardır. Oysa yeni açılan özel üniversitelerde güncel olan her kitabı bulundurma zorunluluğu varmış gibi bir saplantıları var. Söz gelimi Redhat system administration book her yıl yenisi alınır çünkü her yıl yeni sürüm ve yeni kernel vardır.Oysa üniversitenin amacı bilgiyi ezberletip uygulatmak değil, bilakis bilginin nasıl kullanılacağını öğretmek ve bilgiyi üretmektir. Bu mantaliteden uzak dimağların görüşü şudur: En güncelini biz öğretelim ve onu uygulasınlar. Oysa siz bilgiyi üretmediğiniz sürece başkalrının üretttiği bilgiye papağan olmaktan öteye gidemezsiniz. Bu zihniyetinde üniversiteleri en son sürüm programın kitaplarıyla doldurma hevesi sanırım anlaşılmışıtır...
0
FZ
Teknik ve bilimsel kitaplardan (çok kötü olanlarını ayrı tutarsak) bir zarar geldiğini hiç görmedim, göreceğimi de düşünmüyorum. Üniversitelerin amacı elbetteki gençlerin beynine zehir gibi bir araştırmacı zihniyeti kazımak, onları sürekli soru sormaya, şüphe etmeye ve farklı düşünmeye yöneltmektir ya da en azından böyle olmalıdır ve bu amacın da kitaplar tarafından baltalanacağını düşünmek biraz garip kaçar. Kitapları ezberletmek ya da o kitaplardan yola çıkarak çok ilginç projeler yaptırmak tamamen üniversitedeki hocaların elinde olan bir şeydir. Ha ama eğer kast edilen şu ise, yani her yıl falanca programın yeni sürümüne dair kitap alınıyor ama bilgisayar bilimleri ile ilgili temel kitap yok, buna itiraz edilebilir elbette, Bilkent ve Sabancı kütüphaneleri bilmiyorum, durumları yukarıda yazdığım gibi ise vahim ancak öyle olmadığını ümit ediyorum.

Bence fazla kitap göz çıkarmaz ve kaynak bolluğu da herhangi bir problem yaratmaz. Güncel kitapları bulundurmak da herhalde insanları strese sokup onların araştırmacı zihniyetini kösteklemez, öyle değil mi?
0
cartman
Boğaziçinde okuyan bi öğrenci olarak şunu söylemeliyim ki zaten kütüphanede 10-11 tane Linuxla ilgili kitap var 30-40 arası da 1980 lerden kalma UniX kitabı var burda temel problem ise genelde kütüphanenin kütüphaneye bağışlanan kitaplarla genişlemesi yani Microsoft geçen yıl MCSE kitaplarını bağışladı ok güzel de şimdi ben 30-40$ a Apache ile ilgili bi kitap aldıktan sonra kütüphaneye bağışlamam pek de kolay değil sonuçta bi öğrencinin ekonomik durumu belli...
0
anonim
Kütüphane kitap alımlarında bagışlar önemli olsa da asıl iş kütüphaneye ayrılan ödenekte biter. Bu ödenek harcanırken de ilk olarak hocaların tavsiyeleri göz önüne alınır. Bu yüzden populer bilgisayar kitapları server kitapları, genel bilgisayar kültürü kitapları vs. spesifik araştırma kitaplarının gerisinde kalır bu yüzden öğrenciler hocalarına baskı yapmalıdır eğer daha fazla bu tip kitaplar istiyorlarsa.. (düşük cümle oldu ama düzeltecek ne zaman ne de takatim var şimdilik böyle olsun :)
0
anonim
Bizim kütüphanede (TEF) herhangi bir kitap yok.65 yılında yazılmış yüksek gerilim hatlarında manyetik dalgaların sağlıağa zararları dışında tabi.Birde Word 95 gördüm ama ne oldu bilemem.
Zaten özgür yazılım felsefeside bizim öğrencilerin ya haberinin olmadığı yada şöyle kolay bedeva bişey çıksada kullanıp para kazansam mantığı ile yaklaştıkları bir felsefe.
Acı ama gerçek...
Gazi TEF.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Vatandaşlık, Kişisel Bilgiler, 250 YTL Ceza ve Bilgi İşlem...

FZ

Bilgi almak, bilgi vermek. Devletin vatandaştan bilgi alması ve vatandaşın devletten bilgi alması. Garip bir asimetri. Söz gelimi artık adresinizi bildirmezseniz 250 YTL'den başlayan para cezasına çarptırılacaksınız.

Bir başka habere göre ise İçişleri Bakanlığı, başlangıçta sadece nüfus kayıtlarının doğru düzgün tutulmasını amaçlayan Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi'ndeki (MERNİS) bilgileri, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu hizmeti veren kurumlarla paylaşacak. Kimlik Paylaşımı Sistemi Uygulama Yönetmeliği, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Elektronik fişleme tartışmalarını yeniden gündeme getiren yönetmelik şöyle işleyecek.

Uzun yıllar ABD'de yaşamış bir tanıdığımın deyişi ile: "11 Eylül sonrası ABD'de yabancı pasaportlu Müslüman olmak burada vatandaş olmaktan daha az kayıt ve bürokrasi gerektiriyor."

Sağlık Bakanlığı Sitesi Ele Geçirildi

murat09

M$ teknolojisi ve güvenliği (!) ile donatılmış T.C. Sağlık Bakanlığı sitesi 28 Aralık 2003 günü Brezilya'lı olduğu sanılan bir grupça bir süreliğine ele geçirildi. Site halen kapalı, değiştirilmiş haline ise buradan bakabilirsiniz.

Editörün notu: Site şu anda normal görüntüsüne ve işleyişine kavuşmuş durumda.

Ticari istihbaratta hangi rengi seçtiniz?

FZ

Rakip firma hakkında bilgi toplamak, her zaman 'yasa dışı' bir iş değil. Tüm mesele, sınırların doğru çizilmesinde. Yani nereye kadar uzanacaksınız? Rekabet ve istihbarat uzmanları bu işi çözmüşler. İstihbarat çalışmalarını üçe ayırmışlar. Beyaz, gri ve siyah bölgeler...

... İstihbaratın hiçbir zaman modası geçmedi. Sadece biçimi, yöntemi değişti. İşin içine elektronik girdi. Casuslar da işsiz kalmadı. Üstelik devletlerin yanına bir de dev şirketler eklendi. Öyle ki artan rekabetle birlikte 'istihbarat' şirketlerin önemli yatırım konuları arasına girdi. Geçtiğimiz günlerde bu konu İstanbul'da bir konferansa da konu oldu. Yeditepe Üniversitesi ve SESAR'ın (Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji) düzenlediği konferansta 'endüstriyel espiyonaj' masaya yatırıldı. Yazının girişinde kullandığım iki örnekte bu konferansta 'model' olarak ele alındı.

Şaziye Karıklı'nın yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.

FATİH projesinde neden PARDUS kullanılmıyor?

anonim

FATİH projesinde PARDUS'un neden kullanılmadığına dair bir bilgi bulabilsek ne iyi olurdu. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlar varsa yorum yazarsa iyi olur. Sabah gazetesinin haberine göre proje çok kapsamlı ve büyük. Bu kadar kapsamlı bir projede eğer PARDUS kullanılsa idi ne olurdu? Veya kullanıyor da biz mi bilmiyoruz?

Türkiye'de Tehlikeli Bir Salgın: 400.000 kişi hasta

FZ

Dünya Sağlık Teşkilatı'nın salgın hastalıkları izleme odasında bilgisayarlara bağlı duran alarm kesik kesik ötmeye başladı. Nöbetçi iki uzman hemen özel ekranın başına koştular. Ne oluyordu? Çin'de yeni SARS vakaları mı görülmüştü? Yoksa beklenen 'kuş gribi' bir yerde çirkin yüzünü mü göstermişti? Ya da Afrika'daki AIDS faciasında yeni bir sıçrama mı gerçekleşmişti?

Ekrandaki verileri izleyen uzman: "Kötü haber Türkiye'den" dedi. Tuşlara birkaç kez dokunup bir süre araştırma yaptı. "Bir çeşit üst solunum yolları enfeksiyonu olarak başlıyor ama başka biçimlerde de kendisini gösterebiliyor. Özellikle gençleri vuruyor. Kız-erkek ayrımı yapmıyor."