A = 00
C = 10
G = 01
T = 11
Bugun birler ve sifirlar ile yaratilmis yazilimlar acik olarak dagitilabiliyorsa ayni durum DNA kodlari ile yaratilmis biyoteknolojik urunler icin de gecerli olmalidir. Turkiye'de bu durum nasil anlasiliyor?
Bu karsilastirma carpici ancak o kadar basit ve bire bir degil tabii ki. Biyoteknoloji alani yeni oldugundan cok karmasik bir yapiya sahip. Kose bucak anlasilmasi cok zaman alicaktir. Bugun dunyada Monsanto ve Syngenta gibi dev kuresel sirketler biyolojik bilginin yayilmasini kontrol edip bundan kapital yapmaya devam ederken, BIOS ve Science Commons gibi gruplar biyolojik ve biyoteknolojik bilginin acik olmasi icin savasiyorlar. Bu savasta kazanilan onemli bir gelisme gecenlerde cok faydali ama patentlenmis oldugu icin cok pahali olan bir yontemin alternatifinin gelistirilip acik olarak dagitilmasi oldu. Monsanto sirketinin patentledigi ve lisansini bilim adamlarina fahis fiyatlara sattigi Agrobacterium bu zamana kadar yabanci bir geni bitkilere tasiyabilen tek bakteri olarak bilinirdi. Ancak BIOS tarafindan alternatif bir bakteri TransBacter bulundu ve bu yontem BioForge sitesinde acik olarak dunyaya dagitilmaya basladi. Boylece bu hayati yontem su anda dunyada isteyen her arastirmaci tarafindan serbestce kullanilabiliyor. Usteklik kaynagi acik oldugu icin daha ileri noktalara gelistirilebilecek.
Dunayda hal boyleyken gectigimiz gunlerde TÜSİAD "Türkiyede Biyoteknoloji İşbirlikleri" baslikli bir rapor yayinlandi. Bu rapora gore Turkiye'deki biyoteknoloji firmalari uc ana konuda sikinti cekmektedir:
1. Para kaynaklarinin azligi;
2. universitelerde uretilen bilginin ticarilesmemesi;
3. arastirmacilar, musteriler ve tedarikciler ile guclu isbirlikleri kurulamamasi.
Bu "genel durum" hemen her teknoloji alani icin soylenebilir tabii ki. Derinlikten yoksun bu TUSIAD arastirmasi yine de gundem olusturmasi ve farkindalik yaratmak icin onemli bir adim. Bu arastirmanin sonucunda sekiz maddelik "atilmasi gereken adimlar" diye bir liste belirtiliyor. Bu maddeler yine ayni "genellikte" derinlikten yoksun. Biyoteknolojik arastirmalarin ekonomik degerle donusturulmesinin gerektigini savunan bu rapor, dunyada yeni yeni baslayan acik kaynakli biyoteknoloji fikirlerinden sozetmiyor. Amerika ve Avrupa'da gelisen biyoteknoloji endustrisini "saglikli" kabul edip, ordaki gibi isbirlikleri kurmaliyiz, ordaki gibi gelismeliyiz gibi tekil dusuncelerden bahsediyor. Bu geleneksel tutum Turkiye'de Sabanci, Koc vs. gibi dev sirketlerin liderligini yaptigi is ve ticaret ozentiliginden (sozde basarili ticari modellerini aynen Turkiye'de uygulama) ibaret. Ticaret alanindaki bu zayif tutumlar disinda, bu biyoteknoloji raporunda farkinda olunan onemli bir nokta biyoteknolojinin disiplinler arasi bir calisma alani oldugudur. Biyoteknoloji tarim ve hayvancilikla ne kadar iliskili ise bilgisayar bilimi ile de o kadar iliskilidir. Biyoteknoloji alaninda en cok yapilan is bilgi islemektir (information processing). Tartisma bu noktadan sonra bilginin acikligi ve bilgi isleme tekniklerinin serbest dagitimina gider. Bu sebeple acik kaynakli bir biyoteknoloji stratejisinin toplumun ekonomik ve sosyal gelismesine ne kadar faydali olacagi Turkiye'de ve dunyada acik kaynakli yazilim alaninda yasanan gelismelerden gorulebilir.
Devlet Planlama Teskilati'nin (DPT) biyoteknoloji alanindaki gelismelerin Turkiye'deki politik duruma yansimalarini inceleyen bir arastirmasi "Biyoteknoloji alaninda arastirma sayisinin ve niteliginin artmasini engelleyen bir neden calismalarda kullanilan maddelerin cok maliyetli olmasidir." diyor. Gercek su ki bu maliyetler direk patentlerle ilgilidir. Yine bu arastirma son yillarda Turkiye'de biyoteknoloji konusunda patent basvurularinin arttigi ama bunlarin hemen hepsinin yabanci patent basvurusu oldugunu soyluyor. Bu durum Latin Amerika ulkelerinden Asya'ya kadar bir cok ulkede Amerika ve Avrupa sirketlerinin en cok biyoteknoloji patentine sahip olmasina paraleldir.
Hal boyleyken biyoteknoloji gelisimi icin TUSIAD'in onerdigi gibi özel şirketlerle üniversiteler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için tek bir noktada toplanmak yerine, acik kaynakli ve bilgi gucunun topluma dagilmis oldugu bir sistem gelistirmeye odaklanmaliyiz. Biyoteknoloji temelinde hayat ile ilgilidir. Hayatin kaynagi ancak paylasildiginda toplum gelisebilir. Son zamanlarda dunyanin onde gelen universitelerinde kurulan "Hayat Bilimleri" (Life Sciences) bolumleri ile hepimizin ilkokuldan bildigi "Hayat Bilgisi" dersi ayni sey degildir. Hayat Bilimleri bolumleri biyoteknoloji calismalarini disiplinler arasi bir bicimde yurutebilmek icin kurulmaktadir. Bu disiplinler arasi calismalar dogasi geregi ancak acik bir sekilde paylasildiginda saglikli yuruyebilir.
Turkiye'de gelistirilecek biyoteknoloji stratejilerinin Avrupa ve Amerika'daki sozde saglikli ticari stratejilerden kopyalanmasi yerine, bu stratejilerin anlamsizligini sorgulayan ve toplumun daha iyi gelismesini saglayacak acik kaynakli biyoteknoloji stratjileri uzerine odaklanmasi gerekir. Turkiye'deki arastirmacilar dunyadaki acik kaynakli gelismelere katkida bulunabilecek icatlarda bulunabilirler. Bu hem dunya toplumlarina hem kendi toplumlarina faydali bir gelisme olarak en saglikli gelismedir.
Bu yazida kullanilan Internet adresleri
BIOS (Biological Innovation for Open Society)
http://www.bios.net/
Science Commons (Creative Commons'tan esinlenme)
http://sciencecommons.org/
BioForge acik kaynakli araclarin toplandigi bir platform
http://www.bioforge.net/
PatentLens
CAMBIA'nin gelistirdigi biyoteknoloji alanindaki patentleri inceleyen, ve bunlari saydamlastirarak halkin anlamisini ve otoritelere aciklik icin baski yapmasini saglayan bir platform.
http://www.bios.net/daisy/bios/patentlens.html
Open Source Biotechnology Doktora Tezi, Janet Hope
http://rsss.anu.edu.au/~janeth/home.html
http://opensource.mit.edu/papers/hope.pdf (PDF)
Türkiyede Biyoteknoloji İşbirlikleri Raporu (PDF)
http://www.tusiad.org/haberler/basin/duyuruno850.pdf
DPT Arastirmasi: "Byoteknoloji Alanindaki Gelismelerin Yansimalari ve Turkiye'nin Politika Secenkleri"
http://ekutup.dpt.gov.tr/planlama/42nciyil/kiymazt.pdf
Vikipedi Biyoteknoloji
http://tr.wikipedia.org/wiki/Biyoteknoloji
http://tr.wikipedia.org/wiki/DNA
Harvard Life Sciences
http://www.lifescience.fas.harvard.edu/
Semantic Web for Life Sciences
http://www.w3.org/2004/10/swls-workshop-report.html
Burak
Yazınız güzel bilgiler içeriyor. Çok teşekkür ederim.
Patent'in bir tekele neden olduğu doğrudur. Ama patent sadece çok parası olana verilen bir hak değil. Araştırma yapıp hayatımızı kolaylaştıranlara bunu devam ettirmeleri için verilen sınırlı süreli geçerliliği olan bir teşvik ödülü.
Varsayalım üniversitelerimizden birinde değerli hocalarımız kendilerine verilen imkanlar dahilinde biyoteknoloji üzerinde çalıştılar. Üstelik bir buluşta yaptılar. Bunu herkesle bedavaya paylaşmaları kıt kaynakları olan bir ülke için lüks değil mi? Halbuki patentleseler lisans gelirleri sayesinde hem üniversiteye yeni çalışmalar için kaynak sağlayacaklar hem de buluşu ticarileştirip bir şirket kurarak bu konuya daha fazla yatırım yapacaklar. Kalifiye insanları istihdam edecekler.
Patent olmasa ne olur? Biyoteknolojiye yatırım yapan global sermaye yaptığı buluşları nasıl gerçekleştirdiği bilgisini hiç kimseyle paylaşmaz. Ancak verdiğiniz linkteki gibi kar amacı gütmeyenlerin münferit geliştirme çabaları ortaya çıkar. Şirketler ise kâr edebilmek için buluşları ticari sır olarak kabul eder. Bu yüzden herkes kendi mağarasında tekerleği tekrar icat etmek zorunda kalır.
İlaçlara bakın, iki muhteşem buluş Zocor ve Zoloft'ın nasıl yapıldığı bilgilerini içeren dokümanlar kamuya mâl oldu. Milyarlarca dolar geliştirme bedeli ödemeden insanlar bu buluşları kullanabilecekler. Patent sayesinde.
Patent teşviki olmasa sermayenin yenilik yapması ve bunu kamuyla paylaşması için bir neden kalmaz. Nasıl olsa birileri sizi taklit edip sizden daha ucuza satacaksa geliştirmeye para harcamanın ne alemi var.