Open Source Savaş olabilir mi?

0
anonim
"Bilgisayar bilimleri dışında başka alanlarda open source olabilir mi?" diye aklımızı akıtmaya başladığımızda, doğal olarak kavramın kendisini düşünmeden önce mevcut sistemlerle karşılaştırma yaparız.
Açık kaynaklı işletim sistemlerinden, en küçük programa kadar düşündüğümüzde "production" süreci sonucu ortaya cıkmış ürünlerden bahsettiğimizi fark edebiliriz. Diğer yandan bilgisayar programları endüstri ürünü olduğu halde bir tuvalet kağıdı değil, bir otomobil değil, bir çamaşır makinesi değil. Bunlardan ayrılan ana fark küçük insan grupları tarafından üretiliyor olmasıdır. Ve belki da daha önemlisi program yazarak "fabrika ürünü"nü degil, "fabrika"yı masa başında üretiyoruz.

Bir otomobili veya tuvalet kağıdını parçalarına ayırdığımızda her bir öğesinin nasıl oluştuğunu anlamaya çalışmak, kaynağını ve mantığını görebilmek, pek mümkün değil. Bunun fabrikasina gidip oradaki sistemleri gözlediğimizde anlamamız biraz daha kolay gibi gözüküyor. Sistem açılmış olarak önümüzde oluyor, hatta içinde oluyoruz. Eğer fabrikadaki üretim dilini anlayabilirsek, ki doğal dile yakındır diyebiliriz - doğada bildiğin bir hammadeden oluşma -, akışları ve mantığını yavaş yavaş çözmeye başlayabiliriz.

Peki savaş bir üretim midir? Üretim süreci var mıdır? Belli bir zaman içinde kurulan bir gerginlik olduğu aşikar. Tartışması buraya sığmayacak kadar geniş siyasi, toplumsal ve politik konular üzerine kurulu bir konu, ancak savaşı oluşturan dili açık tutmak mümkün olabilir. Şeffaf devlet, şeffaf toplum, şeffaf siyaset v.s. diye yakından tanıştığımız yapış yapış söylemleri açık kaynak (kod) şeklinde düzenleyip yeniden düşünmek mümkün. Diğer yandan devlet büyüklerinin birbirlerine mühürle kapanmış mektup gönderdiği devirleri çok öncelerde kapattığımıza göre, böyle evrimleşen bir iletişim yapısı içinde, açık kaynaklı iletişim daha kolay sağlanabilir. Uzun uzun toplantılarla tartılıp, düşünüldükten sonra "üretilen" demeçlerin, açıklanan kararların, yapılacak hareketlerin kaynakları açılabilirse, muhtemelen siyaset, politika gibi kavramları yeniden düşünmek gerekecektir. Açık kaynaklı savaş söylemi kendi içinde bir paradoksa gidiyor, tüm kaynakların açıkça ortada olduğu bir ortamda savaş olamayacağını düşünebiliriz.

Açık kaynak eklemlendiği kavramların yıkılmasına sebep oluyor gibi gözüküyor. Açık kaynaklı savaş dediğimizde savaş olmayacağı gibi, açık kaynaklı sinema, açık kaynaklı yazılım dediğimizde bu kavramları tekrar düşünmemiz gerekecektir.

burak

* Fazlamesai'de "open source" diye bir konu başlığı olmamasi üzücü, biraz daha duyarlı olunuz sayın fazlamesai çalışanları...

* Yukarıda bahsedilen konu ilginizi çekiyorsa bu linklere bakınız:
http://groups.yahoo.com/group/openfilm
http://www.ucantekme.com

Editörün Notu: Türkçe karakter kullanınız, bana acı çektirmeyiniz (yalvarırım ;-)

Görüşler

0
SHiBuMi
Açık kaynak eklemlendiği kavramların yıkılmasına sebep olmaz. Ancak kurulu sistemdeki mülkiyet kavramı ile çelişir. Sistem mülkiyete direk yapılan saldırılara karşı bir güvenlik kalkanına sahiptir. Başkasına ait olan bir nesneyi alıkoymak tanımlanmıştır, hırsızlıktır. Açık kaynak ise mülkiyetsizliktir, her nesnenin bir sahibi olmalı mantığı üzerine kurulu sistemin kavrayabileceği ve yönetebileceği bir şey değildir, sistem karşısında esas gücünü de burdan alır. Sistemin tam göbeğinde, onun düzeni ile entegre yaşamasına rağmen, onun yönetimi altında değildir.

Microsoft gibi kurulu sistemin amiral gemilerini eleştirirken de insanlar aslında yazılımın kalitesini, buglarını vs.sini değil, sosyal hayatlarında kendilerini boğduğunu hissettikleri ama uyum sağlama zorunluluğu yüzünden dışa vuramadıkları sistemin baskısını eleştirirler. Açık kaynak bu sebeple hızla yalnızca bir yazılım geliştirme düzeni olmaktan çıkmış ve bir felsefe, bir yaşam biçimi, bir kimlik haline gelmiştir. Kurulu sistemin bütün savunma mekanizmalarını neredeyse hiç savaşmadan - cepheden saldırmadan - etkisiz hale getirip sistemin içinde yaşayarak sistemi yönlendirebilmek, kesinlikle saygı duyulması gereken, çok ciddi bir başarıdır.

Savaş konusuna gelince, şu anda savaşı engellemek adına yapılan uluslararası gösteriler organize etme, canlı kalkan oluşturma gibi eylemlerin hepsi başarısızlığa mahkumdur ve bırakın karşısında olmayı, düpedüz savaşa hizmet etmektedir. Seçimlerden önce Tayyip Erdoğan ile ilgili yayınlanan her olumsuz haberden sonra, partisinin biraz daha güçlendiğini hatırlıyor musunuz? Buradaki mekanizma oldukça basittir. Düşmanına tam cepheden hurrraaa diye saldırırsan, hem seni püskürtmesini kolaylaştırmış olursun, hem de her geri çekilişinde, rakibinin direncini arttırmış olursun. Savaş karşıtları gibi, sistemin hem dışında olup, hem cepheden saldırırsan, yalnızca onun direncini arttırmış olursun. Dışında olduğun için eylemlerine müdahale edemezsin, işin sonunda üzüm yiyemediğin gibi, bağcıdan da bir temiz sopa yersin.

Açık kaynak diye adlandırdığımız kavram, bence kurulu sisteme kıyasla insan ruhuna çok daha fazla hitap ediyor. Ancak kurulu sistem karmaşık üretim yapılarını yönetebileceğini, krizlere rağmen bir şekilde hayatta kalarak gösterdi. Karşısındaki rakipler de - globalizm karşıtları gibi - sisteme cepheden saldırıp onu güçlendirme konusunda kararlılar. Açık kaynak yaklaşımının kendi sistemini yaşamın bütün alanlarında var edip edemeyeceği, sistemin kendisinden çok, onu kurup yöneteceklerde bitiyor...
0
barikan
>> Açık kaynak diye adlandırdığımız kavram, bence kurulu sisteme kıyasla insan ruhuna çok daha fazla hitap ediyor.

Açık kaynakla olan bütün alışveriş bilgisayar ve monitorden yapıldığından yanlız ve kişisel oluyor, dolayısıyla insan ruhuna hitap ediyor gibi gözüküyor. Bunu bilgisayar programları ötesinde düşünmek için aklımızı akıttığımızda her yerimizi sarabileceğini görebiliriz. Başka bir çok alanda açık kaynaktan söz edilebilir.

>> sistem

Aklımızı meşgul eden anahtar kelime sistem, içinde, dışında, karşısında, yanında olunabilecek bir kavram. Açık kaynak, içinde bulunduğu sistem dışında bir sistem tanımlama yolunda ilerliyor. Alışverişin olmadığı hediyeli bir dünya şekli mi oluşuyor, ya da bilgi miti yüzyıllardır süren aydınlanma projesinin aldığı son şekil olarak açık kaynağın tabanında yatan ana motivasyon mu?

burak
0
anonim
gsd
0
conan
> burak
>* Fazlamesai''''''''de open source diye bir konu başlığı olmamasi üzücü, biraz daha duyarlı olunuz sayın fazlamesai çalışanları...

burak git bi login name al. Cok zor degil.

Open source basligi ne demek? Bu sitenin basliklar kismina bir goz at istersen tekrardan. Linux, Perl, PHP, Debian, Mozilla, GNU/GPL!!! (Ok open source`dan cok free software demek istiyor orada ama...), RedHat, DivX ;-), basit, daha ne olsun? Yani ben bu dusunce tarzina inanamiyorum ya! Turkiye`de open source`un en cok tartisilip konusulan sanal ortamlarindan birisini open source basligi olmamasi ile suclanmasi beni DELiRTiYOR!
0
FZ
Bu güzel bir yorum olmuş ;-)

FZ
0
anonim
Yazım tam da Open Source kavramının genişlemesiyle iligli bir yorum içeriyor, konunun tartışıldığı bir ortamda bu yüzden open source gibi genel bir başlık olması iyi olur diye düşünüyorum.

Bilgisayar programları bu kavramla tanıştığımız ilk alan. Bunu hayatımızdaki diğer alanlarda da düşünebilir miyiz?

Sinema, muzik, gibi üretim süreci içeren diğer alanlar open source gözlüğüyle tekrar incelenmelidir.

burak
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Thunderbird SPAM Eklentisi

GaripFakir

Thunderbird "spam" mekanizmasinin (Bayesian filtreleme ) oldukça başarılı oldugunu biliyoruz. "Spamato4Thunderbird" adlı yeni bir eklenti ile ayrıntılı raporlar almak ve çok sayıda yeni filtreleme yöntemleri ile "spam" tespit başarımını artırmak mümkün. Thunderbird'e dğger bir eklentiler gibi kolayca yüklenebiliyor. Yalnızca sisteminizde Java 1.5 veya üstü olmalı. Thunderbird icin bir eklenti olmakla beraber Outlook ve diğer e-posta istemcileriyle de beraber çalışan sürümleri de mevcut:

http://www.spamato.net/

fazlamesai.net´e soralım: Programcı Verimliliği, UML, DSM

FZ

Birden fazla programcının belli bir sektöre yönelik olarak geliştirdikleri ve pek çok farklı insan tarafından kullanılacak olan uygulama programlarını geliştirmek belli bir dilde ``kodlama´´ bilgisinden çok daha fazlasını getirir. Bu tür projelerin geliştirilmesi için yazılım mühendisliği disiplini bağlamında pek çok metodoloji, disiplin, vs. önerilmiş, denenmiştir. Bunlardan en önemlisi, en ciddi mantalite değişkliği belki de nesneye yönelik programlamadır.

Nesneye yönelik programlama kavramı tüm dünyayı etkilemiş ve başka kavramların, soyutlamaların, vs. ortaya atılmasına yol açmıştır. UML yani "Unified Modelling Language" son yıllarda epey popülerdir ve bunu geliştiren ekibin geliştirdiği RUP (Rational Unified Process) de yazılım mühendisliğini bir üst seviyeye taşıma iddiasındadır.

O'Reilly'den Open Books

sundance

Bilgisayar yayıncılığı alanında önde gelen firmalardan OReilly aynı zamanda Özgür Yazılım dünyasına büyük katkılarda bulunan web siteleri ve düzenlediği organizasyonlarla "toplumdan aldığını topluma geri verme" konusunda en başarılı şirketlerden biri olarak, Open Book Project'i başlattı.

Öncelikle, yeni baskısının yapılması pek karlı gözükmeyen fakat yine de insanların ihtiyaç duyduğu kitaplara erişebilmelerini sağlamak amacıyla başlayan bu proje kapsamında bir çok kitaba web üzerinden özgürce erişilebilecek ki bunlar arasında Learning Debian GNU/Linux ve Free As In Freedom gibi kitaplar da bulunmakta.
Not: Asıl merak ettiğim, sözkonusu kitapların Türkçe'ye çevrilip yayınlanması konusunda da bu kadar Özgür yaklaşırlar mı ;) Eğer olursa Fazlamesai için bu bir proje olabilir

Gözlem: Ne zamandır birşey yazmamıştım ama gene

cayfer

Tipik bir "Windows power user" ortalama günde iki saatini boşa harcıyor...
Kendi çevremde "bilgisayar işini bilen" ve XP gibi güncel Windows işletim sistemi kullanan insanların ortalama günde iki saatlerini sistemlerine "ilgi" göstermekle geçirdiğini gözlüyorum.

Bu gözlem herhangi bir bilimsel yönteme dayanmıyor. Ölçmedim, hesaplamadım. Baştan belirteyim de metodoloji konusunda eleştiriler almayayım.

Bir Bilimadamının Dünyanın Gidişatı Üzerine Dedikleri

FZ

Gelmiş geçmiş en büyük, en vizyon sahibi bilimadamlarından, insanlık kültürünün yüz akı insanlardan Albert Einstein'i çoğumuz fotoelektrik üzerine yaptığı çalışmalar ve aldığı Nobel ödülü, evrene, uzay-zamana bakış açımızı kökünden değiştiren "Rölativite Teori"leri ile biliyoruz.

Aynı bilimadamının kendi zamanında dünyanın gidişatı üzerine düşüncelerini bilen var mı peki? Görebileceğiniz gibi üstad, fildişi kulesinde denklemlerle boğuşup durmanın dışında başka konular üzerine de düşünmüş vakti zamanında. Hazır iş-güç-patronluk-işçilik muhabbeti açılmış iken damardan gireyim dedim:

Why Socialism?