Ne olacak bu memleketin hali...

0
urxalit
Millet olarak insani değer yargılarını kaybetmeye başladık. İnsanlar hiç düşünülmeden kapının önüne konuyor. Pamukbank ile Yapı Kredi birleşeceğinden her şubeden en az 6 kişi çıkarılıyor. Milliyet, Hürriyet gibi gazeteler eleman çıkarıyor. Show TV dün yaklaşık 60 kişinin işine son vermiş. İşten çıkarmalar 1 hafta daha sürecekmiş. Show Basın tamamen kapanıyor.
Bence olay artık basit bir krizi geçti. Krizden para kazanmaya döndü.

Bu gidişin dönüşü yok gibi geliyor bana. İnsanlar zaten borç içinde zar zor yaşarken bir de işsiz kalınca ne yapar bilmiyorum. Yakın zamanlarda büyük toplumsal hareketler bekleyebiliriz gibi geliyor bana. Çünkü çıkarılan elemanın 1 yıl içinde iş bulması çok zor.

Ayrıca bulunduğum ortamda herkeste bir bunalım, stres hali gözlemliyorum. Sizi bilmiyorum ama ben geleceği hiç iyi görmüyorum.

Birgün paranın yenemeyeceğini gerçekten anlayacağız. Ama bütün bunlara vicdanı el verenler kimler? Birileri bunların bedelini ödeyecek mi? İnsana bu kadar değer vermemek nereden geliyor? Bu kadar soğukkanlı bir şekilde insanların hayatlarını yok etmek bana hiç normal bir hareketmiş gibi gelmiyor...

Üstelik bilişim sektöründe çalıştığı halde işine son verilen her arkadaşımla birlikte ben de aynı şeyleri yaşıyorum. Hepimize kolay gelsin, ama ben geleceği pek kolay görmüyorum...

Sundance: İlgilenenler için yüreğimizde yara olan bu konudaki diğer yazılarımız


IXIR vurur da Züperonline armut mu toplar?

Ixir Strikes Back

Bad Boys; What You Gonna Do When They Come For You ?

Görüşler

0
anonim
klasik bir yorum olacak.

basimiza ne geldi ise bugune kadar susuşumuzla geldi.
Isyerimizde biri sendika lafi ettiginde ya imkansiz dedik yada bolucu dedik. Varolan sendikayi sari diye begenmedik, degistirmek icin bir sey yapmadik.
Tabi bu lafim herkese degil. Birseyler yapanlar haric!!
Neyse gecmisi anlamli ama gecmise aglamakla vakit kaybetmemeli ne yapmamiz gerektigine bakmaliyiz.

yani Bir seyler yapmali ....
0
SHiBuMi
Evet durum zaman içinde dediğin gibi krizden faydalanma aşamasına girdi. Patron olsak biz de aynısını yapar mıydık diye düşünmek lazım, buradan bakmakla oradan bakmak çok farklı. Bunu patronları savunmak için söylemedim zira sistemin temelinde bu felsefe yatıyor. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir tam olarak şu andaki durumu açıklıyor bence ve gerçekten, kimse kimseye karşı en ufak bir acıma duygusu taşımıyor.
0
anonim
http://network54.com/Hide/Forum/120309 adresinde
bilişim sektöründe çalışanlara yönelik bir çağrı var. Belki de birşeyler yapmanın zamanı geldi..
0
sundance
Valla krizden yararlanılma durumuna girildiğini ben de düşünüyorum. Hani asit yağmuru var, biz içeri girelim, kapıyı bacayı kapatalım, yağmur bittiğinde de etraf dezenfekte olmuş olacak, yaklaşımı sözkonusu. Zira Bilişim fuarına gidenler eminim görmüşlerdir ki, kriz sadece bizlere var.

Öte yandan hakkını vermek lazım ki bütün işverenler de insafsız ve çakal değil. Mesela benim ayrıldığım GANTEK de, işten çıkartıldığımın ertesi günü öğlene kadar bütün tazminatım yatırılmış, dahası şirket önüme (istersen ayrılma, ücretsiz izne çıkartalım seni, üç ay sonra bir şey çıkmazsa o zaman ayrılırsın, hem kıdemin de ilerler gibi) alternatifler koymuştu.

Öte yandan insanları işten atmak için performanslarını/kariyerlerini karalamak, çalışamayacakları görevlere getirmek gibi ahlaksızlıkları yapan firmalar da var tabi
0
anonim
GANTEK konusundaki düşüncelerine katılmıyorum zira kanemici ve işi bittiğinde seni kabuk gibi atabilecek bir şirkettir. Seni neden işten attılar sanıyorsun .. baktılar ki sana laf geçiremeyecekler attılar. Hadi ordan ya . Piyasa kesinlikle aynı . Türkiye de her şirket aynı . Kimse kandırmasın kendini. Bir taksiciden veya bir bakkaldan ne farkımız var . Hadi hastalandın . Kaç gün tutar seni hangi şirket ve karşılar hayatını. İşsizlik sigortas mı var ?
Ben şu anda çalıştığım yerde satışçıyım ama mutluyum .
Geçin bunları .
0
sundance
Ben başıma geleni söylüyorum. Beni işten çıkarttılar ve iki saat içinde bütün tazminatım bankaya yatmıştı. Ha sözkonusu şirket iyi işletiliyordur iyi işletilmiyordur o ayrı ama kimseye bu anlamda çirkeflik yaptığını görmedim...
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

AB, Bilgisayar Güvenliği ve Diger Konular...

anonim

Bir haberi FM'ye yazmadan önce en az bir kez düşünürüm. Bu haberi yollamadan önce iki kez düşündüm. Sebebi haberin yalnızca bilgisayar güvenliğini değil aynı zamanda siyasi bazı konuları da içermesiydi. Ancak sonuç olarak FM camiasının bu haberi görmesi gerektiğine karar verdim.

Aşağıdaki linkte AB Türkiye temsilcisi Karen Fogg'un e-postalarını ele geçiren şahıs ile yapilan röportajı bulacaksınız. Aslında konu ile ilgili söylenebilecek pek çok sey olmasına rağmen ben yazıdan şu alıntıyı yapmak istedi:

Türkiye´de Bilim Teknoloji ve İnsani Gelişme Düzeyi

FZ

Gerçek bilimin değeri hatta göstergesi, kanımca, ondan türetilebilen buluş ve ürünlerdir. G.W.Leibniz

``Bu yazı Türkiye’de bilim ve teknoloji politikalarının hazırlanması, uygulanması ve ARGE çalışmaları konusunda atılan adımların kısa bir özetini çıkarmak, bununla ilişkili olarak Türkiye adresli (çıkışlı değil) bilimsel yayın sayısındaki artışa ilişkin son günlerdeki tartışmaları Türk insanının gelişimi ile ilişkilendirerek irdelemek için hazırlanmıştır. Burada anahtar sözcük "insan gelişimi"dir.

... Üstelik toplam yayın sayısında sağlanan bu artışa karşın ortalama atıf sayısının düşmesi (yayın sayıları Türkiye’nin altında olup ta atıf sayıları Türkiye’nin üstünde hatta iki katı olan ülkelerin sayısı azımsanmayacak düzeyde) ve etki faktörünün hemen hemen sabit kalması (bkz., CBT 832), aşağıda da gösterileceği üzere, yapılan yayınların kaliteden ödün verilerek, endüstri ve üretimden kopuk, genelde ünvan ve parasal ödül alma amaçlarına yönelik olduğunun önemli bir göstergesi.

... Küçük örneklemelerle yapılan çalışmalar bu yayınların ne değerde olduğunu ortaya koymakta. Örneğin, (elektrik, elektronik, haberleşme, bilgisayar ve benzeri dalları içeren) bilişim teknolojileri ve uygulamaları alanlarında uluslararası saygın dergilerin başında ABD’de basılan IEEE, İngiltere’de basılan IEE dergileri gelmekte. Bu dergilerde basılan Türkiye adresli toplam yayın sayısı son on yılda ortalama 50 civarında (bu 50 yayının da ortalama % 60’ı sadece Türk yazarlarınca, % 40’ı ise yurt dışı ortaklıklarla gerçeklenmekte). Gelişmiş ülkelerde istihdamın % 50'sinden fazlasını yaratan böyle bir alandaki yayınlarımızın toplamın sadece % 0.5 oluşturması çok düşündürücü ve yayınlarımızın ne kadar ülke gereksinimlerinden kopuk olduğunun iyi bir göstergesi.´´

Prof. Dr. Levent Sevgi ve Prof. Dr. Nejat İnce tarafından yazılmış olan bu önemli makalenin tam metnine buradan erişebilirsiniz.

Kaynak: Cumhuriyet Bilim Teknik, 24 Ocak 2004, Sayı: 879

Milli Otomobil Yaptık (Mı?)

FZ

Murat Koç'un blogunda Türklerin geliştirdiği bir 'milli otomobil'e dair haberi ve soruları görünce paylaşalım istedik:

"Ülkemizin gelişimine katkıda bulunmak için 'ETOX' u üretmeye karar verdik. 7 aylık bir tasarım sürecinden sonra, günümüz otomotiv sektöründe kullanılan tüm mühendislik teknolojilerini içinde barındıran teknoloji kullanılarak prototip imalatı başarıyla tamamlanarak, seri üretim belgesi almak için İTÜ Otomotiv Teknolojileri Araştırma Merkezi (OTAM)’ da testlere tabi tutulmuş ve 33 ana başlıkta toplanan testleri başarıyla tamamlamıştır.

MERNİS Projesinde Hayalkırıklığı

FZ

Herkese bir TC kimlik numarası verilmesini hedefleyen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi'nde (MERNİS) kargaşa yaşandı. İçişleri Bakanlığı'nca verilen TC kimlik numarası ile Maliye Bakanlığı'nca verilen vergi kimlik numarası arasında yüzde 100 uyuşma sağlanması gerekirken, verilerin sadece yüzde 12'sinde uyuşma sağlanabildi.

Tek numara sisteminin, dünyanın en mükemmeli olacağını ifade eden İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü Aydoğdu, tam olarak uygulamaya geçildiğinde vatandaşların vergi, sosyal güvenlik, bankacılık işlemlerine tek numarayla ulaşılabileceğini söyledi. MERNİS projesi 1972'de gündeme geldi. Veri tabanı ise Kasım 2002'de oluşturulmaya başlanan proje için bugüne dek 50.000.000 $ harcandı.

Kaynak: Radikal

Blogcu Söyle Bana Kimsin Sen?

FZ

Araştırmaya göre Türkiye'deki blog yazarlarının büyük çoğunluğu 20 ile 30 yaş arasında, erkek ve bu işi para için yapmıyor. Araştırma blog'cuların önemli bir kısmının üniversite mezunu, yarıya yakının full-time iş sahibi olduklarını da ortaya çıkardı...