Milletvekilleri sanal âlemde sitesiz kaldı!

0
FZ
Milletvekillerinin internet sitelerinin bir hafta önce çöktüğünü söyleyen CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu, konuyu TBMM Başkanı Bülent Arınç'a götürdü. Çerçioğlu soru önergesinde, sitelerin kurulması işinin ahbap çavuş yöntemiyle bir şirkete verildiğini, şirket iflas edince sitelerin de ortada kaldığını belirtti.

TBMM'nin de kendi imkânlarıyla internet sitesi kurabileceğini vurgulayan CHP'li vekil, "Site kurucusu şirketin iflas etmesiyle site çökmüş ve milletvekillerine ait bütün bilgiler yok olmuştur. Bu uygulamada sizleri yanlış yönlendiren bürokratlarınız hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz? Milletvekillerine ait bilgiler, bu şirketten alınmış mıdır; bu bilgiler şirketten alınıp, Meclis çatısı altında web sitesi açılarak uygulama devam ettirilecek midir?" diye sordu. Çerçioğlu, sonucu tahmin ettiği için kendisinin bu şirkete site kurdurmadığını da belirtti.

Kaynak: Radikal

Görüşler

0
jai
Şaşırmadım da üzülmedim de. Bunları hissedemediğime üzüldüm.
Yalnız birşey geçti aklımdan, bu tür durumlara karşı istemsiz gelişmiş tilki kurnazlığı ile, acaba bu vekilin nasıl bir planı var sitelerle ilgili? Ve acaba bu vekil fırsattan istifade bilişim karizması peşinde olabilir mi?
0
FZ
Katı olan her şey buharlaşıyor ya, pek katı olmayan ve her ortama gelen "web sayfası yaparız hocam" da buharlaşıyor galiba.

Övünürüz bazen Osmanlı İmparatorluğu filan diye, aklıma geldi, mimarlık, mühendislik filan... Köprü yaptırıp da mimarı ve işçileri köprünün altına yerleştiren, üzerinden büyük yükle geçip o şekilde kalite kontrol yapan bir ecdadın torunları olarak görülen o ki biraz ciddiyet erozyonu ile idareten sürdürüveriyoruz hayatları. Her şey sanki gereğinden fazla hızlı ve sanat, zanaat, mimarlık, mühendislik gibi şeyler de bambaşka şekillere bürünüyor. Ustalık yerini tatsız tuzsuz bir hayata bırakıyor ve kültürün içi boşalıyor...
0
sefalet
"Beş dakikada site yapılır" lakırtıları ya da Milletvekilleri site açar da ne için kullanır gibisinden soru ve düşünceler aklıma gelmek ile beraber, bunlara değinmeyeceğim.

Ama "Övünürüz bazen Osmanlı İmparatorluğu filan diye" laf edilince FZ tarafından, bu nokta ilgimi daha çok çekti.

Acaba bugünün her yanlışı tarihin ve tarihsel süreçlerin mirası mı? Burada demek istediğim tarihsellik geçmişin herhangi bir anı değil.Tarihsel süreçten kastım bugüne uzak tarihi anlar.(Osmanlı gibi)Acaba bugünün olup bitenini hafife almak ve bugünün insanının sorumluluğunu hafifletmek değil mi tarihe mal etmek bazı şeyleri?

Osmanlı pek çok şekilde çözümlenebilir, eleştirilebilir.Fakat mimari konusunda FZ'nin belirttiği üzere bir yaklaşım, "çarpıtma" ve aşırı genelleştirme olarak tanımlanabilir.Osmanlı mimarisi Osmanlı'nın övünülecek özelliklerinden biri olmak ile birlikte insan hayatına verilen önemsizliğin bir belirtisi olarak kullanılması haksızlık olur.Hele ki bir imparatorluk için "insancıllık"(hümanizm) boyutunda köklü bir geçmişi olduğunu söylemek mümkün iken.
0
FZ
Yapılan bir mühendislik hatasının insanın canını alarak ödetilmesini talep ediyor ya da bunu mutlak surette takdir ediyor değilim. Dikkatleri çekmeye çalıştığım hususu herhalde pek iyi anlatamadım. Konu işin ciddiye alınması ve aldırılması konusu.

Öte yandan, mühendislik ve müteahhitlik açısından bakacak olursak, memlekette depremler oluyor binlerce insan ölüyor. Can çekişerek. İmzayı basan mühendisler, mimarlar, müteahhitler hala bina yapmaya devam ediyor mesela. Hayır bu adamları asmayalım, öldürmeyelim tabii ki. Cezalandıralım hukuk sistemimiz doğrultusunda ama asıl mesele çürük çarık sistem yapmayı akıllarından bile geçirmelerini engellemek, geçirenlerin ürpermelerini sağlamak değil mi?

Geçmişe özlem duyanlardan değilim ama bu topraklardaki birtakım oluşumların da geçmişini bilmek isterim, mesela "ahilik". Meslek örgütleri. Geçmiş zamanın "sertifikasyon" ve toplumsal kontrol sistemleri. Kalitesiz iş yapan nasıl cezalandırılırdı, kaliteli iş çıkması için insanlar nasıl usta olarak yetiştirilirdi.

Bugünkü derdimiz de çok farklı değil, insanlar mesleklerini iyi icra etsinler, elimizdeki kaynaklarla mümkün olabildiğince güven, huzur ve konfor içinde yaşayalım istiyoruz. Kalite kontrol dediğimiz şey bir yanı ile terbiye, insan yetiştirme meselesi. Bunun içine köprü yapan mühendisin cezalandırılması da girer, üniversiteye yeni başlayan bir gencin bir terbiye ile tanışması da.

Geçmişimizle bağlantılı o kültürel ve sosyal yapıları, terbiyeyi, vs. iyice bir öğrenmekte bir zarar olduğunu düşünmüyorum. Bugün insanlar yönetim ve işletme "guru"larını ülkemize getirtip saati bilmem kaç yüz dolardan konferans verdirtiyor, bir sürü kitaplar satılıyor. Ben de diyorum ki, biraz da bu toprakların geçmişine bakalım, iş terbiyesi, iş kültürü, işi ciddiye almak, düzgün ve sağlam yapmak ne demekmiş, nasıl algılanmış, insanlar birbirlerini nasıl denetliyormuş vs. biraz inceleyelim, belki geleceğe ışık tutacak kıvılcımların fosilleri ile karşılaşır, bundan faydalanırız.
0
sefalet
Söylediklerinize katılıyorum sadece verdiğiniz örnek yanlış anlamalara açık geldi.
0
East
Bende örneğe dikkat çekeyim. Bana kalırsa o örnekte usta ve işçilerin kendine güvenleri saklı. Biz bir işi yaptıkmı tam yaparız. Yok eğer bu başka türlü bişeyse zaten örneğin konuyla alakası olmaz . 5 dakikada site yaparız . peki yaptın 5 dakiikada siteyi sonra hertürlü garantiyi verebilirmisin ??? Ya da bu tip şeyler . Kalite insanın önce kendisinin kaldırabileceği kriter olmalı ( bi bakımada öyle ) . O ustalar zamanında kaldırabilecekleri şekilde yapmışlar. Neyse lafı daha fazla uzatmayayım. herkese iyi günler.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Durumu incelemek için de mi savcı lazım?

experience

Türkiye'de internet hakkında düşünceniz nedir bilmem ama belki şuna bi goz atmak istersiniz.(Ed: Tabi isteriz ama umarım bir dahaki sefere siz de Türkçe karakterlerle yazmak istersiniz :)
Gectigimiz ay dedicated sunucumuzun da barındığı serverlara DDOS saldirilari olmustu. Saldırılarda ortalık biraz karışmış ve bize de ISPmizden mailler gelmişti. Sistemini koruyun vs. tadinda. ve bize bazi loglar maillemişlerdi. Bariz syslog'ları idi, saldırılara yönelik. Yani bu logları ciddiye almışlardı.
Bundan yola çıkarak bizim serverımıza sürekli saldıran bir saldırgani logları ile beraber Türk Telekom'a bildirmeye karar verdim. Ve şu emaili yazdım.

Türkiye'nin Bilişim Karnesi: Yine Sınıfta Kaldık

FZ

3 milyar dolarlık bir pazar yaratan Türk bilişim sektörünün ağırlığı donanım satışı üstüne. Yazılımın payı hâlâ çok küçük. Türk firmaların yazılım ihracatıysa 80 milyon doları geçmiyor. Örneğin Hindistan'da bu rakam 15 milyar dolar; 2008 yılı hedefiyse 50 milyar dolar.

Araştırma şirketi Gartner'ın DataQuest raporuna göre Türkiye 1000 kişi başına toplam PC sayısı sıralamasında 44. sırayla en dipteki ülkelerden biri.

Türklerin yüzde 77'si bilgisayar, yüzde 82.5'iyse internet kullanmamamış.

Bilgisayar Atıklarından Sanat Eseri

FZ

Kullanılmış disketler, bilgisayar kasaları, vs. sanat eseri oldu. Sanatçı ROŞ'un (Rukiye Onurel Şimşek) bilgisayar atıklarından yararlanarak yaptığı eserler, 11 Kasım'a kadar İTÜ Taşkışla'daki Deneme Bilim Merkezi'nde sergilenmeye devam edecek.

E-devlet Uygulaması

darkhunter

Burada güzel bir e-devlet uygulaması var, herkesin kullanmasını öneririm.

Devrim Gündüz'ün blogun da bahsettiği e-devlet uygulaması bizim "e-devlet" den ne anladığımızı çok güzel gösteriyor. Lütfen buna komik bir durum olarak bakmayın :) Gayet ciddi bir e-devlet uygulaması işte, bol bol kullanın işleriniz kolaylaşsın :)

Eczaneler Microsoft'a Emanet

ErdemDemir

Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde bütün sigorta kurumları "Genel Sağlık Sigortası" altında birleşecek. Ve bu yolda yeni bir adım olarak yeni yılın başından itibaren SSK, bugünden itibaren de Bağkur provizyon sistemleri kapatıldı ve artık bu kurumlardan gelen reçetelerin provizyonları da Emekli Sandığı sistemi üzerinden alınmaya başlandı.