Korsana hayır, korsana evet - II

0
sundance
BBC'de yeralan habere göre dünyanın önde gelen müzik şirketlerinden Universal, dünya çapında CD fiyatlarını %30 oranında azaltacağını açıkladı.

Daha önce Fazlamesai olarak bu konuya değinmiş ve aslında müzik ve film şirketlerinin ne kadar yüksek kar marjlarıyla çalıştıklarından, özellikle CD'lerin sebepsizce yüksek fiyatlı olduğundan bahsetmiştik. Görülen o ki, Universal'ın bu kararını değerlendiren bağımsız uzmanlar da bu indirimi korsan medyalara borçlu olduğumuza karar vermişler. Kuro5hin'in detaylı yorumlarını okumanızı tavsiye ederim.

Görüşler

0
anonim
radikal.com.tr'deki bir haberden ufak bir alintiyi yorumsuz aktariyorum: "Bugün Batı Avrupa ve Kuzey Amerika`da büyük firmalar albüm fiyatlarında ciddi indirimlere hazırlanıyor. Biz de aynı çabayı ülkemizde birkaç aydır görüyoruz. Artık 5 milyona albüm CD`leri almak mümkün. Peki bizi niye senelerce `düdüklediniz` efendiler? Madem 5 milyona oluyordu neden iki üç katı paralar verdik? Madem böyle de kazanıyordunuz, bize niye acımadınız?"
0
FZ
`Sayın tüketiciler, sevgili vatandaşlar! Sizi yıllarca düdükledik, evet bu doğru ve literatürde biz buna kısaca demokratik kapitalizm diyoruz. Bazen biraz taviz vermek zorunda kalıyoruz ama o kadarcık kusur her yerde olur. Halimizden memnunuz. Gücü gücü yetene, beğenmiyorsanız değiştirmeye çalışın ama unutmayın ki bizim sizden daha çok paramız, avukatımız ve politikacımız var. Yaşasın demokrasi, yaşasın kapitalizm! Özgürlük güzel bir şey ve biz bu özgürlüğü sonuna dek kullanıyoruz. Eğer beğenmiyorsanız sabaha kadar protesto edebilirsiniz. Sizin de protesto etme özgürlüğünüz var, tıpkı bizim sizi düdükleme özgürlüğümüzün olduğu gibi. Haydi, kalın sağlıcakla.´
0
murat09
Müzik bir gün bu mücadeleden çıkacak. Ama KokaRock mı, BarışaRock mı, işte bütün mesele bu ;-)
0
lazarus
Ben türkiyede korsan olayına karşı değilim . Warez ede karşı değilim . Hani kişi başına milli geliri 20.000 dolar olan bir ülke olsak tamam diyecem.
Ayıp zaten zenginiz yaptıgımız hırsızlık . Korsan cd sayesinde insanımızın sinema kültürü gelişti muzik kültürü gelişti warez sayesinde bir suru öğrenci ucuz yoldan 3d yazilimini öğrendi bize faydalı oldugu kesin olan bir olay . Zamanla işler düzeldikçe medya fiyatları insaflı rakamlara düştükce zaten korsan kendiliğinden azalacaktır .
0
yalcink01
Bozulmuş olan toplumsal ahlakı düzeltmek ve ülkede hırsızlığı meşru kılan anlayışı tekrar eski normal /* bu normal biraz sakat bir kelime ama neyse*/haline getirmek için ne tavsiye edersiniz? Bunu sırf merakımdan soruyorum. Fiyatlar düşünce hırsızlığın azaldığı ve ahlakın daha üst seviyelere geldiğine dair elinizde ne türlü veriler mevcuttur öğrenmek isterim.

saygılarımla

Yalçın KOLUKISA
meraklı bir adam
0
lazarus
İnsanların korsan cd almasının ahlakla falan alakası yok adım gibi eminim sizinde evinizde bilgisayarınızda korsan bişiler vardır o dinlediğiniz mp3 lerde korsan . Korsan cd leri bankaları hortumlayanlar almıyor sen ben alıyoruz . İşler düzelene kadar da almaya devam edecez . Enflasyonun yuksek oldugu ulkelerde hırsızlık ( rüşvet v.b ) oranı yuksek olur . enflasyon düşer hırsızlık düşer .
0
yalcink01
hırsızlığın, ahlak ile alakası yok ise, ne ile alakası olduğunu söylerseniz sevinirim. fakir olmak hırsız olmak için geçerli bir mazaret midir? ABD'de enflasyon bildiğim kadarı ile pek yüksek değil ama hırsızlık, banka soygunu, dolandırıcılık oldukça yüksektir. Newyork dünyanın en zengin şehirlerinden birisidir ama suç oranında dünya sıralamasında başa güreşir. /*son yıllarda bir düşüş yaşanmakla beraber, bunun NY'un daha zenginleşmesi ile alakası yoktur. daha sert kanunlar ve istisnasız uygulamalar sonucu bu suç oranı düşmüştür.*/

evde dinlediğim iki müzik CD'si var: 1-İzel 2-Kıraç
parasını verdim aldım ve şu anda kapitalistler beni kazıkladı diye ağlayıp iki yüzlülük yapmıyorum. gidipte başka CD'lere para verip almam. zaten pek müzik dinlemem. Piyasadaki şarkıcılar benim müzik zevkimi bozuyor.

bozulan ekonominin temel sebeplerinden birisi, yaşanan ahlak çöküntüsüdür. ekonomi temelinde insan olan, sosyal ve sosyo-psikolojik etkenlerden direkt etkilenen/*bakınız : bizim salak borsamız*/ bir alandır. bu alanı insandan ve onun değerlerinden bağımsız kılıp değerlendirmek hangi akla ve mantığa sığar? /*peşinen söyleyeyim dinle imanla ekonomi düzelmez, duanın enflasyon üzerinde indirici bir etkisi yoktur*/

ve aslında en başa yazacaktım ama nedense insanlar son kısımları daha iyi hatırlıyor. bu nedenle buraya yazıyorum.

benim sorum oldukça basit ve art niyet içermeyen bir soruydu. başkalarının yaptıklarını yargılamak ve onları /*doğru yola*/ davet etmek gibi bir huyum yoktur. sizin ekonomi ve korsanı birbiri ile alakalandırmanız merakımı cezbettiği için sordum. yoksa sizin veya bir başkasının korsan Cd alıp almaması benim sorunum değil. bu nedenle yazdıkları kişisel saldırı olarak değil, sizin fikirlerinizin açıklamasını bekleyen satırlar olarak ele alırsanız daha faydalı bir sonuça ulaşabileceğimiz umuyorum.

yoksa ben daha çok satır yazmak ve siz de isminizi değiştirmek :--) zorunda kalabilirsiniz.

saygılarımla,
YALÇIN KOLUKISA
ne olursa olsun korsana karşı olan adam

NOT: aslında bu korsan olayının bir de düzene karşı gelmek adına "sivil itiatsizlik" boyutu var ama bilmem ki konuyla ne kadar alakalı olur
0
FZ
evde dinlediğim iki müzik CD´si var: 1-İzel 2-Kıraç
parasını verdim aldım ve şu anda kapitalistler beni kazıkladı diye ağlayıp iki yüzlülük yapmıyorum.


Kapitalistler seni kazıkladı, tıpkı beni kazıkladıkları gibi. Ağlayıp ağlamamak sana kalmış nasıl olsa durum değişmiyor. Yani ikiyüzlülüğünden (olan ya da olmayan) bağımsız olarak kazıklanmış durumdasın. Tıpkı milyonlarca insanın başına geldiği gibi.

gidipte başka CD´lere para verip almam. zaten pek müzik dinlemem. Piyasadaki şarkıcılar benim müzik zevkimi bozuyor.

Piyasadaki iki şarkıcının CD´lerinden bahsettikten sonra böyle bir yorum yapman enteresan.

Piyasada, `piyasa şarkıcıları´ dışında da tonla müzisyen var. Bir gün onları da dinlemen ve müzik zevkini düzeltmen dileği ile. (Zevkler ve renkler tartışılmaz geyiği yapılmaz ise mutlu bir insan olacağım, insana dair her şey tartışılır çünkü, bilakis de zevkler. Bir de sanat ve zevk, estetik, vs. gibi şeyler öyle nefes alıp vermek gibi `kendiliğinden oluveren´ şeyler değildir).
0
yalcink01
siz illaki kazınlanmış olmak istiyorsanız, bu sizin tercihiniz. ama size bir tavsiye "kazık yemek" kelimesinin anlamını bir kontrol edin. bu popüler çoğunluk söylemlerine benim karnım tok.

ve ayrıca birisi bana allah rızası için "kimsenin kimseyi kazıklamadığı fiyatın" ne anlama geldiğini ve bu fiyatın bir İzel CD'si için kaç TL veya USD veya bilmem ne olduğunu söyleyebilir mi? kapitalistler bizi yıllardır kazıklıyor, yazık bize mantığı ile ağlayacağınıza kazınlanmamayı öğrenmeyi neden denemediniz? ben bir kitap yazıp 100 milyona satarsam ve insanlar bunu alırsa, ben insanları kazıklamış mı oluyorum? acaba bu kitabı kaç liradan satarsam sizleri kazıklamamış olacağım? bütünsel anlamda bozuk olan bu sisteme karşı gelmek ve onun insanların paraya tapar hale getirmesini eleştirmek varken ve mümkünse buna karşı elinizden geleni yapmak varken; oturup kapitalistler bizi kazıklıyor olayını bu kadar ucuz biçimde alğılamak .............. boş verin gitsin.

fikirsel bazda satılacak kadar değerli fikirlerin varsa ben almaya hazırım, ama bu tür çoğunluk gazı ile gürültü yaratma olayları benden uzak dursun. şu kazık yedik ağlamasını kesip olayı irdeleyecekseniz buyrun ama ağlamaya devam edecekseniz benim daha önemli işlerim var.

NOT:acaba kazıklanmadan bir Picasso'yu kaç dolardan alabilirim ki?
0
mysterious
İngilizlerin bir sözü vardır "ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim" diye. hiç bunu neden söylediklerini düşündünüz mü? Bu kaçak yada kopya bir malın ömrü kalitesi ile alakalıdır. Gider bi pazardan ayakkabı alırsın iki ay sonra birdaha almak zorunda kalırsın. Ama gidip de bi NİKE mağazasına bir kere alır ve yıllarca giyersin. (Paran cebinde kalır)..
Şimdi benim deyinmek istediğim konu da bu Neden kopya yada korsan cd alayım ki. Bu biraz da Prensip meselesi (başın ağrımaz) . Cd mi aldın evegeldin taktın cdrom'a oda nesi çalışmıyor hemen nerden aldıysan gider değiştirirsin. Ama korsan aldın diyelim tekrar git bakalım bulabiliyormusun adamı yerinde, sen yola çıkmadan toz olmuştur bile. Ha yıllaca orjinal cdlere verdik diyelim onca para sonra da bir açıklama; %30'lara kadar indirilecek fiyatlar diye. Burda ne mi yapılır. Burda hiçbirşey olmamış gibi davranılır ne üstüne soğuk bi su içilir nede ağlanılır. Olay budur.
Ben Orjinal cd aldığım zaman verdiğim para önemli değildir önemli olan benim kafamın rahatlığıdır. Cd nin kitapçığını açar içini okurkende dinlerim zevk alırım bakarım vokalist kimmiş sözlerini kim yazmış bla bla bla...
Zevkler ve renklere girmek bile istemem.. (This is your life)
0
sundance
Olaya tamamen materyalist olarak, iki artı iki dörttür gibi bakmakta fayda var. Çünkü, ne parasını verdim aldım, kapitalistler beni kazıkladı diye ağlayıp iki yüzlülük yapmıyorum (kazık yediğini kabul ediyorsun ama buna mertçe dayanıyorsun sanırım :) demenin ne de piyasadaki şarkıcılar benim müzik zevkimi bozuyor diyerek sonra da çok tutulan iki piyasa şarkıcısını dinlediğini belirtmenin çok tartışılacak yanı yok.
Burada ne var. Kapitalist düzen denilen sistem ve onun doğal uzantısı olarak görülen vahşilik derecesinde serbest piyasa. Etik kaygılar, tekelleşmenin engellenmesi, tüketici haklarının korunması, malların hakettikleri doğrultuda piyasa dengeleri içinde satılması gibi kavramlar yürürlükte mi ? Hayır!

Naif düşünmeyi bir an için bir yana bırakıp biraz daha olayların arkasına baksanız. Size desem ki, bazı müzik firmaları %45'ini vergiye verdikleri legal cdler yerine korsanlarını üretip el altından vergisiz satıyorlar ? ya da bazı yayınevleri, yine aynı sebeplerle kendi kitaplarının filmlerini üçüncü sınıf korsan matbalara satıp, korsan kitapçılıktan para kazanıyorlar ? Buna ne dersiniz ?

Hala delikanlılıkla yediğiniz kazığa tahammül edecek misiniz ? Yoksa ağlıyor muyuz, (söylenmek bir yana) bir şeyleri söylüyor muyuz anlamak için bize kulak verecek misiniz ?

Ne kadar tahammül ederseniz edin, unutmayın ki, o kazık bir şekilde tekrar çıkacak sizden/benden.

Basit soruya gelince, yukardaki satırlarda da belirttiğim gibi, korsan, bu serbest piyasa ekonomisinin bir parçası bir nevi hesaplanabilir bir riskidir. Ve tamamiyle de kurallara uyuyor, çünkü ahlaki kaygılar bir yana tek amaç kar etmek, rantable olmaksa, serbest piyasa sadece halkla ilişkiler kötüye gitmesin diye etik değerlere, tüketici haklarına, ekolojik dengeye önem veriyor gözüküyorsa, alın işte size, en harbici, dürüst serbest ekonomi oyuncusu.


Korsanın burdaki önemi bu. Kendi içinde bulunduğu ekosistemi yokeden bir virüs. Madem sizin kurallarınız bu, madem kötüsünüz, ben sizi kendi oyununuzda yenerim, sizin kurallarınıza daha iyi uyum gösterir, sizden (çok daha saf, çok daha dürüst bir şekilde) çok daha kötü olabilirim demesi.

Korsan bu yüzden ne 'ben zaten müzik dinlemem'diyerek bir kenara atılabilecek basit bir şey, ne de 'sivil itaatsizlik'gibi içi boş bir şekilde 'evet arkadaşlar şimdi de bu kavramla gazı veriyoruz' görevi görecek post-modern ihtilal söyleminin bayrağı.

O, sistemin doğurduğu bir kanser, hem de sistemi belki de çökertebilecek kadar güçlü. Ve sırf bu yüzden bile, neden oluştu, nerden çıktı anlaşılması için incelenip, dersler çıkartılması gereken bir fenomen.

0
yalcink01
Anadolu halk ezgilerini rock formatına uydurmak ve geniş kitlelere duyurmak gibi bir iş yapan ve yaptığı işe önem ve değer verip daha iyisine ulaşmaya çalışan insanlara piyasa malı olarak bakmadım , bakmam da. Tartışılan olayı İzel ya da Kıraç ya da Abdülrezzak piyasa şarkıcısıdır veya değildir'e getirmek bu konu başlığına hiçbir fayda sağlamaz. Bence kaliteli müzik yapan ve verdiğim parayı hakeden iki şarkıcı bunlar. Sizce olmayabilir, belki bir başkası da çıkıp değişik bir yorum yapabilir. Ve sanırım piyasa şarkıcısı denince oldukça farklı şeyleri anlıyoruz. Neyse bunu bir kenara koyalım, konu sapmasın.

Kazık yediğimi kabul etmiyorum. Elimde "seçme hakkım" vardı ve ben para ödemeyi seçtim. Parayı kimin için ödeyeceğime/* burada hangi şarkıcı veya film olabilir*/ ben karar verdim. Hatta korsan alıp daha ucuza getirmek gibi bir şansım bile vardı. Ben bu "saçmalıkların" bu fiyatlara satılmasına baştan beri karşıyım. Burada ki ana nokta "saçmalıklar"

Bu saçmalıkları tanımlamak gerek: Benim tarzım dışında, benim zevkim dışında, benim beğenilerim dışında olanları ve ahlaksal, kültürel/*hadi abartıp folklorik deyeyim*/ getirisi olmayanları saçmalık olarak tanımlarsak, hafif sakat, bir tanım elde edebiliriz. Bu tanım ışığında piyasa sarkıçısını tanımlamak veya tanımlayamamak olası. Benim müzik zevkim/*belki de ben zevksizin birisiyim, kimbilir*/ A, B, C şarkıcılarını beğeniyor ve bunların bir artısı olduğuna kanaat getirip, bunlar için belli bir miktar parayı harcamamı emrediyorsa; ben bu noktada kazıklanmış olmam. Kimse kazıklanmış olmaz. /*burada tanım yapmamın sebebi çıkış noktamı daha berrak bir şekilde ortaya koyabilmek, yoksa bu tanım tamamen doğru ve eksiksizdir demiyorum*/

Kazık olayını reddeden bir bakış açısının; bunun için ağlanılmasını ikiyüzlülük olarak görmesi gayet doğaldır. Zaten ben de bu noktada durmaktayım.

Kapitalist sistemin gelmiş olduğu nokta ve görünürde gideceği nokta hakkında yapmış olduğunuz/*birinci parağraftaki tespite*/ tespite tamamen katılmaktayım.

Kitapevleri ve müzik yayıncılarının korsan Cd veya kitap basıp /*sırf vergiden kaçmak için*/ piyasaya sürmeleri olayının temeli/*istisnalar kaideyi bozmaz*/ bu yerlerde çalışan kişiler tarafından korsan olarak yapılmaktadır. Hiçbir ticari kurum %45 vergi ödemez. Çeşitli masraflar ve giderler + kanuni usulsüzlükler sonucu, karın %10-20 si oranında bir vergi verilir. Üretim masrafını daha yüksek gösterebilirseniz bu oran daha da aşağıya düşer. Bu nedenlerle 2 milyona satılan/* işportacının 1 milyona aldığını varsayarsak, daha ucuza çalışan işportacı pek bulunmaz*/ bir CD'den kalacak para /*0,15 USD en ucuz CD'nin Türkiye gümrük girişi, KDV'yi altetmenin bir yolunu bulduklarını varsayarak konuşuyorum*/ yasal yollar ile kalacak paradan çok fazla olmaz. Diyelim ki korsan Cd sattırmak, yasal Cd sattırmaktan çok daha karlı bir iş. Bunu önlemek kanun kolluklarının GÖREVİDİR. Korsan Cd alarak bu olayı körüklemiş olur+ vergi kaybına sebep olursunuz. Vergi kaçırmaya yardımcı olmak pek de hoş bir şey olmasa gerek.

Bir deli/* deli:korsan*/ kuyuya taş atıyor diye, benim de o taşın peşinden gitmem gerekmez. Eğer atılan taşın bana, aileme, ülkeme bir zararı dokunuyorsa; o taşı atan kişinin durdurulmasını talep etmek gerek. O kişiyi onure edip yaptığı işi normal bir şeymiş gibi kabul etmenin kimseye faydası olmaz. Yapılan bir yanlışa karşılık olarak başka bir yanlış hareketle cevap verilmez. İki yanlış bir doğru etmez. Kötüden emsal olmaz. Korsan yollara sapan yasal üreticelere karşı söyleyeceklerim bunlardır.

Korsan yayınlar serbest piyasa ekonomisinin değil, denetimsiz ve kontrolsüz piyasa ekonomilerinin bir parçasıdır. Sıkıyorsa ABD içinde korsan kitap veya CD basıp satmaya kalksınlar bakalım. Önce korsanlıktan sonrada VERGİ KAÇIRMAKTAN/* ABD'de bu suç vatan hainliği ile eş değer sayılır, cezası çok ağırdır. Zaten bu amerilkalı lavukların sevdiğim nadir yanlarından birisi de budur*/ yargılanır ve ağır cezalar ile karşı karşıya kalırsınız. BU demek değildir ki ABD'de bu işler hiç olmaz. İnsanın olduğu her yerde şeytanda tezgahını kurmuş sayılır. Liberal ekonomi bu korsan işini tolere edecek bir yapıda değildir, aksine bunu yok etmek ya da minimal bir değere indirmek liberal veya kapitalist ekonomilerin birincil amacıdır. Bunu önleyemeyen ekonomilerin sonucu bize benzer.

Dürüstlük bölümünü saymazsak, virüs benzetmeniz çok doğru. Benim de bu korsan olayına karşı olmamım sebeplerinden birisi de bu virüstür.

VE KİŞİSEL CEVAP:
"Ben zaten müzik dinlemem" değil, pek müzik dinlemem olacak. Ve ben gerçekten pek müzik dinlemem, sinemaya gitmem, film seyretmekten hoşlanmam. Çok nadiren bir kaç şarkıcıyı dinlerim, Müzeyyen Senar'a bayılırım, sinemaların yolunu bile bilmem, TV' yi sadece bir kaç çizgi film için seyrederim. Ama bunlara dayanarak korsanı bir kenara atmış değilim. Aksine bu korsan üreticilerine ve satıçılarına tamamen karşıyım.

Ve bence fakir edebiyatı tarzında yapılmış olan " kapitalistler bizi kazıkladı, hadi sıra biz de, gidip korsan alalım " lafı basit bir toplumsal gaz vermekten öteye gidemedi ve gidemez. Bakınız: bugün ülkede başbakan olan şahıs.

Ayrıca sivil itaatsizlik boş bir deyim değil, aksine içi engin sular ile doldurulabilecek bir denizdir. Ve kapitalist sisteme karşı korsan malları desteklemek bir noktada sivil itaatsizlik sayılabilir. Tüm sorun bu desteğin amaç mı yoksa araç mı olduğudur. Ve bu desteğin ne şekilde verildiğidir. Korsan mallar satarak birilerini zengin ederek mi? Bu nedenle sizin bu konudaki ifadenize katılmak mümkün değil.

Korsan mallar tekel konumunda belirli mafya tipli kişiler tarafından yürütülmektedir. Tayvan ve civarında bu tip CD basımının daha ucuza mal olması sebebi ile Türkiyeden şarkıcı, film isim listeleri ve CDlerinin oralara gidip, çoğaltılıp, kaçak yollardan ülkeye sokulduğu dahi söylentiler arasındadır. Aldığınız her ürün kapitalist şirketlere bir kazık olmakla birlikte; yeni, ucuz ve aşağılık bir kapitalist sınıfı yaratmada bir basamak taşı olmaktadır. Attığınız taş ürküttüğünüz ördeklere değmemektedir. Ve mafya kapitalistlerden daha acımasız olabilir.

Ve haklısınız; bu korsan olayı bir gün sistemi çökertecek ve maalesef yerine daha iyi bir şey getirmeyecek. Şu lanet olası kapitalist sistem çökünce geriye sadece ama sadece kaos kalacak. İşte o noktada ayıklayın pirincin taşını./* korsan tek başına, bu günkü hali ile sistemi çökertemez ama devam eden akımların sonucu korsan bir sistem haline gelebilir, bence bu şekilde devam ederse kesinlikle sistematik bir şekile dönüşecek, ve bu sistem kendine yer açmak için kapitalist sistemi yok edecek araçlar bulma yoluna gidebilir, gidecektir. İki ayrı sistemin aynı pazarda var olması mümkün değildir. Kapitalist sistem zaten pek çok düşmanı ve açığı olan topal ve kör bir sistem. Bu sistem yıkılınca yerine tek kollu, ayakları olmayan, hem kör hem de sağır bir sistem, korsanlık, geçecek. İki rezalet içinden seçiminiz yapın. */

Ders çıkarabilmek için, illaki ağlamaklı sloğanlar ve çığlıkar atmak gerekmez. Ve unutmayın ki ihtilaller halk ile değil halka rağmen azınlık güçleri ile yapılır. Bu kadar bağırmaya gerek yok diye düşünmekteyim.

Daha öncede söylediğim gibi, ben her türlü iyi fikrin alıcısıyım. Dinsel ve bilimsel bağnazlıkla işim olmaz. Mümkün olduğu müddetçe daha iyiye ulaşmaya çalışmaktan yanayım. Ama sağcı ya da solcu bazlı sloganlardan hiç hoşlanmam. Sloganlar sadece ve sadece gerçekleri örtmek içindir.

saygılarımla,

YALCIN KOLUKISA


0
yalcink01
Anadolu halk ezgilerini rock formatına uydurmak ve geniş kitlelere duyurmak gibi bir iş yapan ve yaptığı işe önem ve değer verip daha iyisine ulaşmaya çalışan insanlara piyasa malı olarak bakmadım , bakmam da. Tartışılan olayı İzel ya da Kıraç ya da Abdülrezzak piyasa şarkıcısıdır veya değildir'e getirmek bu konu başlığına hiçbir fayda sağlamaz. Bence kaliteli müzik yapan ve verdiğim parayı hakeden iki şarkıcı bunlar. Sizce olmayabilir, belki bir başkası da çıkıp değişik bir yorum yapabilir. Ve sanırım piyasa şarkıcısı denince oldukça farklı şeyleri anlıyoruz. Neyse bunu bir kenara koyalım, konu sapmasın.

Kazık yediğimi kabul etmiyorum. Elimde "seçme hakkım" vardı ve ben para ödemeyi seçtim. Parayı kimin için ödeyeceğime/* burada hangi şarkıcı veya film olabilir*/ ben karar verdim. Hatta korsan alıp daha ucuza getirmek gibi bir şansım bile vardı. Ben bu "saçmalıkların" bu fiyatlara satılmasına baştan beri karşıyım. Burada ki ana nokta "saçmalıklar"

Bu saçmalıkları tanımlamak gerek: Benim tarzım dışında, benim zevkim dışında, benim beğenilerim dışında olanları ve ahlaksal, kültürel/*hadi abartıp folklorik deyeyim*/ getirisi olmayanları saçmalık olarak tanımlarsak, hafif sakat, bir tanım elde edebiliriz. Bu tanım ışığında piyasa sarkıçısını tanımlamak veya tanımlayamamak olası. Benim müzik zevkim/*belki de ben zevksizin birisiyim, kimbilir*/ A, B, C şarkıcılarını beğeniyor ve bunların bir artısı olduğuna kanaat getirip, bunlar için belli bir miktar parayı harcamamı emrediyorsa; ben bu noktada kazıklanmış olmam. Kimse kazıklanmış olmaz. /*burada tanım yapmamın sebebi çıkış noktamı daha berrak bir şekilde ortaya koyabilmek, yoksa bu tanım tamamen doğru ve eksiksizdir demiyorum*/

Kazık olayını reddeden bir bakış açısının; bunun için ağlanılmasını ikiyüzlülük olarak görmesi gayet doğaldır. Zaten ben de bu noktada durmaktayım.

Kapitalist sistemin gelmiş olduğu nokta ve görünürde gideceği nokta hakkında yapmış olduğunuz/*birinci parağraftaki tespite*/ tespite tamamen katılmaktayım.

Kitapevleri ve müzik yayıncılarının korsan Cd veya kitap basıp /*sırf vergiden kaçmak için*/ piyasaya sürmeleri olayının temeli/*istisnalar kaideyi bozmaz*/ bu yerlerde çalışan kişiler tarafından korsan olarak yapılmaktadır. Hiçbir ticari kurum %45 vergi ödemez. Çeşitli masraflar ve giderler + kanuni usulsüzlükler sonucu, karın %10-20 si oranında bir vergi verilir. Üretim masrafını daha yüksek gösterebilirseniz bu oran daha da aşağıya düşer. Bu nedenlerle 2 milyona satılan/* işportacının 1 milyona aldığını varsayarsak, daha ucuza çalışan işportacı pek bulunmaz*/ bir CD'den kalacak para /*0,15 USD en ucuz CD'nin Türkiye gümrük girişi, KDV'yi altetmenin bir yolunu bulduklarını varsayarak konuşuyorum*/ yasal yollar ile kalacak paradan çok fazla olmaz. Diyelim ki korsan Cd sattırmak, yasal Cd sattırmaktan çok daha karlı bir iş. Bunu önlemek kanun kolluklarının GÖREVİDİR. Korsan Cd alarak bu olayı körüklemiş olur+ vergi kaybına sebep olursunuz. Vergi kaçırmaya yardımcı olmak pek de hoş bir şey olmasa gerek.

Bir deli/* deli:korsan*/ kuyuya taş atıyor diye, benim de o taşın peşinden gitmem gerekmez. Eğer atılan taşın bana, aileme, ülkeme bir zararı dokunuyorsa; o taşı atan kişinin durdurulmasını talep etmek gerek. O kişiyi onure edip yaptığı işi normal bir şeymiş gibi kabul etmenin kimseye faydası olmaz. Yapılan bir yanlışa karşılık olarak başka bir yanlış hareketle cevap verilmez. İki yanlış bir doğru etmez. Kötüden emsal olmaz. Korsan yollara sapan yasal üreticelere karşı söyleyeceklerim bunlardır.

Korsan yayınlar serbest piyasa ekonomisinin değil, denetimsiz ve kontrolsüz piyasa ekonomilerinin bir parçasıdır. Sıkıyorsa ABD içinde korsan kitap veya CD basıp satmaya kalksınlar bakalım. Önce korsanlıktan sonrada VERGİ KAÇIRMAKTAN/* ABD'de bu suç vatan hainliği ile eş değer sayılır, cezası çok ağırdır. Zaten bu amerilkalı lavukların sevdiğim nadir yanlarından birisi de budur*/ yargılanır ve ağır cezalar ile karşı karşıya kalırsınız. BU demek değildir ki ABD'de bu işler hiç olmaz. İnsanın olduğu her yerde şeytanda tezgahını kurmuş sayılır. Liberal ekonomi bu korsan işini tolere edecek bir yapıda değildir, aksine bunu yok etmek ya da minimal bir değere indirmek liberal veya kapitalist ekonomilerin birincil amacıdır. Bunu önleyemeyen ekonomilerin sonucu bize benzer.

Dürüstlük bölümünü saymazsak, virüs benzetmeniz çok doğru. Benim de bu korsan olayına karşı olmamım sebeplerinden birisi de bu virüstür.

VE KİŞİSEL CEVAP:
"Ben zaten müzik dinlemem" değil, pek müzik dinlemem olacak. Ve ben gerçekten pek müzik dinlemem, sinemaya gitmem, film seyretmekten hoşlanmam. Çok nadiren bir kaç şarkıcıyı dinlerim, Müzeyyen Senar'a bayılırım, sinemaların yolunu bile bilmem, TV' yi sadece bir kaç çizgi film için seyrederim. Ama bunlara dayanarak korsanı bir kenara atmış değilim. Aksine bu korsan üreticilerine ve satıçılarına tamamen karşıyım.

Ve bence fakir edebiyatı tarzında yapılmış olan " kapitalistler bizi kazıkladı, hadi sıra biz de, gidip korsan alalım " lafı basit bir toplumsal gaz vermekten öteye gidemedi ve gidemez. Bakınız: bugün ülkede başbakan olan şahıs.

Ayrıca sivil itaatsizlik boş bir deyim değil, aksine içi engin sular ile doldurulabilecek bir denizdir. Ve kapitalist sisteme karşı korsan malları desteklemek bir noktada sivil itaatsizlik sayılabilir. Tüm sorun bu desteğin amaç mı yoksa araç mı olduğudur. Ve bu desteğin ne şekilde verildiğidir. Korsan mallar satarak birilerini zengin ederek mi? Bu nedenle sizin bu konudaki ifadenize katılmak mümkün değil.

Korsan mallar tekel konumunda belirli mafya tipli kişiler tarafından yürütülmektedir. Tayvan ve civarında bu tip CD basımının daha ucuza mal olması sebebi ile Türkiyeden şarkıcı, film isim listeleri ve CDlerinin oralara gidip, çoğaltılıp, kaçak yollardan ülkeye sokulduğu dahi söylentiler arasındadır. Aldığınız her ürün kapitalist şirketlere bir kazık olmakla birlikte; yeni, ucuz ve aşağılık bir kapitalist sınıfı yaratmada bir basamak taşı olmaktadır. Attığınız taş ürküttüğünüz ördeklere değmemektedir. Ve mafya kapitalistlerden daha acımasız olabilir.

Ve haklısınız; bu korsan olayı bir gün sistemi çökertecek ve maalesef yerine daha iyi bir şey getirmeyecek. Şu lanet olası kapitalist sistem çökünce geriye sadece ama sadece kaos kalacak. İşte o noktada ayıklayın pirincin taşını./* korsan tek başına, bu günkü hali ile sistemi çökertemez ama devam eden akımların sonucu korsan bir sistem haline gelebilir, bence bu şekilde devam ederse kesinlikle sistematik bir şekile dönüşecek, ve bu sistem kendine yer açmak için kapitalist sistemi yok edecek araçlar bulma yoluna gidebilir, gidecektir. İki ayrı sistemin aynı pazarda var olması mümkün değildir. Kapitalist sistem zaten pek çok düşmanı ve açığı olan topal ve kör bir sistem. Bu sistem yıkılınca yerine tek kollu, ayakları olmayan, hem kör hem de sağır bir sistem, korsanlık, geçecek. İki rezalet içinden seçiminiz yapın. */

Ders çıkarabilmek için, illaki ağlamaklı sloğanlar ve çığlıkar atmak gerekmez. Ve unutmayın ki ihtilaller halk ile değil halka rağmen azınlık güçleri ile yapılır. Bu kadar bağırmaya gerek yok diye düşünmekteyim.

Daha öncede söylediğim gibi, ben her türlü iyi fikrin alıcısıyım. Dinsel ve bilimsel bağnazlıkla işim olmaz. Mümkün olduğu müddetçe daha iyiye ulaşmaya çalışmaktan yanayım. Ama sağcı ya da solcu bazlı sloganlardan hiç hoşlanmam. Sloganlar sadece ve sadece gerçekleri örtmek içindir.

saygılarımla,

YALCIN KOLUKISA


Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

EMO'dan Telekom Zammına Dava

anonim

Türk Telekom’un uluslararası ve şehirlerarası görüşmelere indirimle üstünü örtmeye çalıştığı zamlı tarife bu ayın başından itibaren yürürlüğe girdi. Telekomünikasyon Kurumu’na daha önce zammı onaylamaması için çağrıda bulanan Elektrik Mühendisleri Odası, uygulamadaki hukuka aykırılıkları saptayarak, 8 Mart 2007 tarihinde Danıştay’a başvurdu. Açılan davada, Telekomünikasyon Kurulu’nun yeni tarifeye yönelik onay kararının, ayrıca bu karara dayanak teşkil eden tebliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istendi. Basın açıklamasına www.emo.org.tr adresinen ulaşabilirsiniz.

Çocuğa devlet böyle mi öğretilir?

FZ

Tarih Vakfı ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından 2002'nin Mayıs ayından beri yürütülen 'Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi' kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı'na sunulmak üzere bir rapor hazırlandı. Tarih Vakfı Başkanı Orhan Silier, incelemeye katılan hukukçuların ders kitaplarını 'ayıplı mal' olarak nitelediğini belirterek değişim sürecinin yavaş ilerlediğini, kitapların değişiminin 2009'u bulacağını söyledi.

Türk bilim insanı Japonlar'ı dolandırdı

anonim

Geçtiğimiz yıllarda 4 üniversitede yaşanan intihal olayını yeni unutmuşken bu kez de Tokyo Üniversitesi bir Türk bilim insanının doktora derecesini iptal etti. Karar 130 yılını devirmiş üniversitenin tarihinde bir ilk.

Derdini söylemeyen derman bulamaz!

demolish

Sophos Antivirus 9 Eylül 2004 tarihli makalesinde Türkiye kaynaklı bir bilgisayar kurtunun bulaştığı makinanın kullanıcısı ile konuştuğunu (Microsoft Speech Engine) bildiriyor.

Sophos Antivirus baş teknoloji uzmanı Graham Cluley, virüs yazarlarının Türkiye' de aktif olmalarının endişe virici olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Öyle görünüyor ki bu virüsü kim yazdıysa ülkesindeki bağlantı hızlarından pek memnun değil, fakat bu yol düşüncesini kabul ettirmek için doğru bir yol değil."

Enigma´dan sanal klavyeye(!)

bmg

Bu sabah ATV haber programında hacker'lara karşı geliştirilen yeni bir güvenlik önlemi duyuruldu. İlk önce 2. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren, ünlü Enigma şifreleme tekniği ve etkileri bir kaç dakika boyunca anlatıldı. Sonra teknolojinin gelişmesine paralel olarak özellikle bankacılıkta ortaya çıkan risklerden ve key-logger programlarının tehlikesinden bahsedildi. Key-logger'lara önlem olarak da bankalar Enigma sisteminden esinlenerek- yanlış hatırlamıyorsam- sanal klavye diye birşey bir şey geliştirmişler. HTML butonlarına tıklayarak, javascript yardımıyla, form alanlarını doldurabiliyorsunuz. Böylece klavyeye dokunmadığınız için key-logger'lardan korunmuş oluyorsunuz. Konu bunun ne kadar güvenli olduğu değil. Ne Enigma'sı ya?!?!