Eğer öğrenciyseniz, okulda size verilen ödevleri yaparken internet'in nimetlerinden bol bol faydalanıyorsunuzdur. Hatta verilen ödevin çözümünü zahmetsizce hazır olarak internette biryerlerden bulabilmeniz bile çok çok mümkün, hatta bu internetin en temel güzelliklerinden de biri. Ancak eğer öğretmenseniz, ödev verdiğiniz zaman öğrencilerin verdiklerinin bir çalışma sonucu mu olduğunu, yoksa başka bir ödevden kopyalama sonucu mu olduğunu bilememe gibi bir riskiniz var. Sonuçta ödevler öğrenciler araştırsın, kafa patlatsın, birşeyler öğrensin diye veriliyor, internet'ten çözümü afırttmak :) da istenen bir durum değil.
Bu durumu gören girişimci bazı arkadaşlar, bir çözüm bulmak yoluna baş koymuşlar, sonuçta da internet teknolojisinin ortaya çıkardığı yepyeni bir hizmet alanı ortaya çıkmış. Sonuçları da gerçekten şaşırtıcı.
Senaryo şu şekilde:
Siz bir okul yönetiminizsiniz, gidiyorsunuz turtitin.com ile bir anlaşma yapıyorsunuz, bu anlaşmanın sonucunda elinizdeki tüm eski ödevleri arkadaşlara veriyorsunuz. (Tabii başka okullar da veriyor) Sonra öğretmenleriniz yeni bir ödev verdiği zaman öğrencilere ödevi teslim edecekleri bir upload adresi veriyorlar. Bu adrese gelen ödevleri turnitin.com alıyor, sizin okulun ve diğer tüm okulların eski ödevlerini ve interneti tarıyor, öğrencinin verdiği ödevle benzerliklerini araştırıyor ve benzerlikleri içeren bir rapor'la beraber öğretmene iletiyor. Rapor da şuna benzer birşey oluyor: Örnek.
Bu, aslında öğrenciler açısından bakıldığı zaman tamamen adilik, ama öte yandan hem teknolojik, hem sosyolojik olarak çok etkili bir fikir.
Öte yandan nasıl virüslerin çoğalması anti-virüs şirketleri, programları vs.'yi artırdıysa, internet'in kolaylaştırdığı aşırma işlemleri de bu tip önlemlerin artmasını tetikleyecektir, öyle değil mi?
fazlamesai.net'e soralım: Para karşılığı ödev yapıyor ya da yaptırıyor musunuz?
http://www.fazlamesai.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2480
Son aldığım duyumlara göre çok değişen bir şey yok, söz gelimi Boğaziçi Üniversitesi'nin özellikle de sosyal bölümlerinde (felsefe, ekonomi, sosyoloji, vs.) yüksek lisans, doktora, vs. yapan arkadaşlar yurdumuzun güzide özel üniversitelerindeki lisans öğrencilerine dersleriyle ve ödevleri ile ilgili olarak bir hayli yardımcı (!) oluyorlarmış. Hocaların da açıkçası bunu çok dert edip yukarıda tanıtılan teknolojik çözümleri kullanmayı düşündüklerini sanmıyorum. Eğer kendi tecrübeleri ile yakalıyorlarsa yakalıyorlar, yok eğer çok göze çarpan bir şey olmazsa zaten güzel güzel notlar alınıp o ödevlerden, derslerden filan geçiliyor.
Bir başka enteresan örnek: Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birinin özel üniversitesinde bir sosyal bilimler dersi alan bir grup öğrenci. Elemanlar dersle hiç mi hiç ilgilenmiyorlar, derse girmiyorlar filan. Ama aynı çocuklar bir sürü para verip, Boğaziçi'nden bir öğrenciyi "öğretmen" olarak tutuyor, araba göndertip evinden aldırtıyor ve o Boğaziçi'linin anlattıklarını can kulağı ile dinliyor, gayet güzel tartışıyorlar filan. Yani düşündüm de bütün mesele birinde çocukların bir şeye mecbur bırakılması ve buna karşı tepki koymaları da işte yani ikinci durumda kendi inisiyatifleri ile bir şey yapmalarının getirdiği heyecanla işe girişmeleri ve ders çalışmaları mı? Yani ders aynı ders, konu aynı, okunan materyal aynı ama kendileri organize ettikleri o özel ders seansında çok daha ilgililer samimi olarak kafa patlatmaya çalışıyorlar filan. Bu, "para verdik bari dinleyelim" ile açıklanamaz çünkü özel üniverisiteye de para veriliyor (yoksa yani kendi harçlıklarından veriyorlar, o yüzden mi, anlamadım valla!). Gerçekten de enteresan durumlar ama artık çok da garip gelmiyor, Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı isimli romanından pasajları hatırlıyorum, içten gelen hevesle çalışan orta yaşlı, motor tamirciliği yapmış bir makina mühendisliği öğrencisiyle genç ve bir şekilde kendini kampüste bulmuş hevessiz öğrencisinin çalışmalarının kıyaslanması filan...