İmece Usulü Bilim Cinayeti Konferansları

0
FZ
Bazı suçlar vardır, o kadar büyüktürler ki, aslında ortada bir suçlu yoktur.

ABD'de doktora çalışmalarını sürdürmekte olan A. Murat Eren, Türkiye'deki akademik ortamın barındırdığı trajikomik ve içler acısı bir konferansa dair zehir zemberek eleştirlerini İmece Usulü Bilim Cinayeti Konferansları başlıklı blog girdisinde sıralamış
A. Murat Eren'in yazdıkları sadece belli bir üniversiteyi, birkaç kişiyi ya da birkaç akademisyeni ilgilendirmiyor. Herkesi ilgilendiriyor, ilgilendirmeli. Eren'in yazısında bahsedilen örnekler buzdağının görünen kısmı. Suların altında fokurdayan çamurlar, eğer tedbirini almaya başlamazsak, yavaş yavaş hepimizi saracak bir bataklığın hammadesini oluşturuyor.

Görüşler

0
okanakyuz
Denecek hiç birşey yok. Akadamisyen olmadığıma sevindim en azından iş yerinde iki satır rapor yazarken dahi olsa matematik ve fen bilimlerini kullanabiliyorum. Demekki sistem buna izin vermiyor. Demekki bir yanlışlık var.

Bu yazıyı birkaçyüz gazeteci ile de paylaşmalı sanırım.
0
ez_guard
Ne olursa olsun yapılan iyi şeyler de var mesela http://www.ultraindir.com/Pardus.html gibi
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Gazete okurken sinirlenmeyenimiz var mı?

maat

Başlığa bakarak sadece geçirmekte olduğumuz şu günler ve buna paralel olarak verilen haberlerin içeriğini kastettiğimi düşünmeyin lütfen. Her geçen gün daha da özensizce hazırlanan haberler beni deli eden.

İTÜ´de Kayıt Rezilliği

FZ

Türkiye´nin en köklü, büyük, mühendislik ve bilim öğretim kurumlarından biri olan İTÜ´nün bir mezunu olarak bu satırları yazarken utanıyorum. Akşam Kanal D televizyonunda dumura uğratıcı görüntülere şu sözler eşlik ediyordu:

"Bu gördükleriniz ne sokak çocuğu ne de evsiz insanlar, bunlar ders kaydı yapmak isteyen İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri. Derslerine kayıt yapabilmek için ta bir gece öncesinden okula gelen öğrenciler, ateş yakarak ısınmaya çalışıyorlar. Bazıları şanslı çünkü hazırlıklı gelmişler yanlarında çadırları da var..."

Milyonlarca dolar harcanmış teknolojilerin uygulaması sonucunda insanların gelip dayandıkları rezillik bu. Gerçekten içim sızlıyor. Bu üniversitede okuyan insanlar bunu hak etmiyor, hiçbir üniversitedeki hiçbir Türk öğrencisi bunu hatk etmiyor! Ben, kendi adıma İTÜ rektörü olan hanımefendiye üsturuplu bir e-posta yazmayı ve protestomu iletmeyi düşünüyorum, siz de tepkinizi bu şekilde ve daha yaratıcı şekillerde dile getirebilirsiniz.

Kaynaklar:
- http://www.istanbul-teknik.com/default.asp?sayfa=1&yazi=36508
- Kanal D Ana Haber
- javascript:play('/anahaber/2004.01.17/universite.asf') *

* : Bu satırı tarayıcının adres çubuğuna yazmak sureti ile doğrudan ilgili görüntülere erişebilirsiniz.

Tekno-Karne Zayıf Çıktı

FZ

Türkiye'nin sınai üretimi ve ihracatının büyük bölümünün düşük teknolojili ürünlere dayanıyor. Türkiye'nin patent sayısında da birçok az gelişmiş Asya ve Latin Amerika ülkesinin gerisinde gerisinde kaldığı belirlendi. Milli Prodüktivite Merkezi'nin (MPM), teknolojik gelişmişlik düzeyi konusunda yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'de imalat sanayii katma değeri içinde orta ve yüksek teknoloji ürünlerinin payı yalnızca %38. Teknolojisi, katma değeri düşük ve verimsiz çalışan sektörler saanyi üretimi ve ihracatta ağırlıklı paya sahip.

AB Gerçekten de Yazılım Patentlerini Reddeti Mi?

FZ

AB reddetti demiştik ama son yazılanlara bakılacak olursa durum o kadar net ve belirgin değil:

Yazılımlar gerçekten de patentlenemez mi? Patent kanununda her ne kadar aksi yönde hüküm bulunuyormuş gibi görünse de Türkiye’nin imza attığı Avrupa Patent Sözleşmesi kapsamında alınan Avrupa patentleri incelendiğinde fiili durumun hiç te yazılıp çizildiği gibi olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz.

Türkiye´de Bilim Teknoloji ve İnsani Gelişme Düzeyi

FZ

Gerçek bilimin değeri hatta göstergesi, kanımca, ondan türetilebilen buluş ve ürünlerdir. G.W.Leibniz

``Bu yazı Türkiye’de bilim ve teknoloji politikalarının hazırlanması, uygulanması ve ARGE çalışmaları konusunda atılan adımların kısa bir özetini çıkarmak, bununla ilişkili olarak Türkiye adresli (çıkışlı değil) bilimsel yayın sayısındaki artışa ilişkin son günlerdeki tartışmaları Türk insanının gelişimi ile ilişkilendirerek irdelemek için hazırlanmıştır. Burada anahtar sözcük "insan gelişimi"dir.

... Üstelik toplam yayın sayısında sağlanan bu artışa karşın ortalama atıf sayısının düşmesi (yayın sayıları Türkiye’nin altında olup ta atıf sayıları Türkiye’nin üstünde hatta iki katı olan ülkelerin sayısı azımsanmayacak düzeyde) ve etki faktörünün hemen hemen sabit kalması (bkz., CBT 832), aşağıda da gösterileceği üzere, yapılan yayınların kaliteden ödün verilerek, endüstri ve üretimden kopuk, genelde ünvan ve parasal ödül alma amaçlarına yönelik olduğunun önemli bir göstergesi.

... Küçük örneklemelerle yapılan çalışmalar bu yayınların ne değerde olduğunu ortaya koymakta. Örneğin, (elektrik, elektronik, haberleşme, bilgisayar ve benzeri dalları içeren) bilişim teknolojileri ve uygulamaları alanlarında uluslararası saygın dergilerin başında ABD’de basılan IEEE, İngiltere’de basılan IEE dergileri gelmekte. Bu dergilerde basılan Türkiye adresli toplam yayın sayısı son on yılda ortalama 50 civarında (bu 50 yayının da ortalama % 60’ı sadece Türk yazarlarınca, % 40’ı ise yurt dışı ortaklıklarla gerçeklenmekte). Gelişmiş ülkelerde istihdamın % 50'sinden fazlasını yaratan böyle bir alandaki yayınlarımızın toplamın sadece % 0.5 oluşturması çok düşündürücü ve yayınlarımızın ne kadar ülke gereksinimlerinden kopuk olduğunun iyi bir göstergesi.´´

Prof. Dr. Levent Sevgi ve Prof. Dr. Nejat İnce tarafından yazılmış olan bu önemli makalenin tam metnine buradan erişebilirsiniz.

Kaynak: Cumhuriyet Bilim Teknik, 24 Ocak 2004, Sayı: 879