FreeDays: Küçük bir değerlendirme

0
sundance
Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günleri'nin ikincisi Bilgi Üniversitesi evsahipliği ile düzenlendi

Fazlamesai ekibi adına etkinliği izleyip bazı notlar aldım. Etkinliğe gelemeyenlerin bilgilenmesi, gelip de üzerine konuşmak isteyenlere referans olabilmesi amacıyla. İstanbulda olup da gelemeyenlere diyecek bir şey yok zaten
Yaklaşık bir yıldır bu seneki etkinlik için yazışmaları, toplantıları izlerken, hatta nacizane bir iki noktada katkıda bulunurken kafamda bazı soru işaretleri vardı. Açıkcası Stalman, Murdock gibi 'babalar'ın gelmesi için Boran ve Bilgi Ünivesitesi'nden diğer arkadaşlar da başta olmak üzere elden gelen herşey yapılmıştı ve onlar da Free Software camiasına yakışır bir mütevazilikte gelmekten mutluluk duyacaklarını belirtmişlerdi. Benim asıl endişem bir şekilde bu camianın duayeni olan bu insanların "yahu bir hafta sonumuz var zaten onda da seminer di bilmemneydi onla mı uğraşacağız" zihniyetiyle ıskalanmasıydı. Şu anda herşeyden önce bu olmadığı için çok mutluyum.

Etkinlik hakkında bir şeyler anlatmaya başlamadan önce bir kez daha Bilgi Üniversitesi'ne ve sponsorlara bu kadar güzel imkanları böyle bir etkinliğin, böyle bir cemaatin :) kullanımına sundukları için alkışlamamız gerektiğini düşünüyorum. Çeşitli ekiplere ayrılmış masalarda Internet erişimi olması bile bu tür etkinliklerde malesef çok alışkın olmadığımız bir durum. Dahası neredeyse yarısından fazlası free software camiasının önemli projelerine imza atmış insanları olan, yabancı konuklarımızın bizlere yeteri kadar ulaşmasını sağlayan simultane çeviri sistemi için de sanırım başta IBM olmak üzere sponsorlarımıza ayrıca teşekkür etmek gerekecek. Böyle bir organizasyonu açıkcası simultane çevirisiz düşünmekte zorlanıyorum.
Gelelim etkinlik ne kadar etkin oldu, ne kadar etkilendik kısmına:
Gün 1:
Etkinliğin ilk günü olan cuma günü kendi adıma bir seçimle başladı. Ankara'daki bir sunumdan trenle İstanbul'a dönmüştüm. Sabah 8 itibariyle Haydarpaşa'da trenden indiğimde önümde iki seçenek vardı, ya eve gidip biraz uyuyup işe gidecektim ya da etkinliğe gidecektim. Karar vermek çok zor olmadı, Haydarpaşa'ya yanaşmış Karaköy vapuruna atlayıp karşıya geçtim.

Saat:0910

Bilgi Üniversitesi Dolapdere kampüsünün orta alanı, etkinliğin ana toplanma mekanını oluşturmak üzere planlanmıştı. Normalde tıklım tıklım olan bu bölge, okulun sömestr tatilinin daha bitmemiş olması sayesinde nispeten daha az kalabalıktı. Güzel olan, hafta içi olmasına rağmen şimdiden insanların toplanmaya başlamış olmalarıydı.
Ana yol üzerinde başta kayıt masası olmak üzere çeşitli masalar kuruldu, bu masalara PcNet, IBM, LKD, Linux34.com, Pusula ve Açıkkod yayınları yerleştiler. Bizim için güzel bir gelişme böyle bir etkinliğe yayıncı firmaların ilgi göstermesiydi, zira özgür yazılım konusunda en büyük eksikliklerimizden biri yeterli ve çok sayıda yazılımın olmaması, umarız bu firmalar bu türden yayınların artmasına cemaatin etkisiyle katkıda bulunacaklar.

Saat:1000

İnsanlar gelmeye devam ediyor, toplam kayıtlı sayısı 800 civarında. Fazlamesai ekibinin bir bölümü olarak (Butch, FZ, Sundance) izlenimlerimize devam ediyoruz, ortada çok güzel bir enerji var.
Can Uğur Ayfer ile tanıştık. Bizim daha yeni doğduğumuz yıllarda Türkiye'nin en büyük bilgisayarlarında bu işlere başlayan Can hoca, Kim Korkar Unix'ten kitabı ile birçoklarımızın ufuklarını açmıştı. Aynı şekilde kendisinin Fazlamesai'deki yazılarından da feyz almış olduğumdan tanışmayı dört gözle bekliyordum. Tam da düşündüğüm gibi sıcakkanlı, alçakgönüllü bir insandı, sohbetimiz çok güzel geçti.
Duayenlerimizden Tonguç Yumruk'da aramızdaydı, meşhur 'Sign of the Hammer' çantası ile etkinliğe iştirak etti.

Saat: 1100

Açılış konuşmasını Bilgi Üniversitesi Rektörü Lale Duruiz yapıyor. İlginçtir yabancı konuşmacılarımızın bir kısmı Rektörün bayan olmasını hafif bir şaşkınlıkla karşıladılar :)

Saat 1145

Sjoerd-Melle van Dijk; Compiere CRM/ERP yazılımı çerçevesinde ne gibi geliştirmeler yaptıklarını ve bunun KOBIler ve sivil toplum kuruluşları için ne kadar önemli olabileceğini anlattı. Değindiği önemli bir başka nokta da, bir özgür yazılım projesinden hem para kazanıp hem de bu projenin gelişmesine katkıda bulunulabileceğiydi. Bence güzel içten bir sunumdu.
Malesef bu sunumun ardından benim artık işyerine gitmem gerekiyordu, aklım Bilgi Üniversitesi'nde olarak işe gittim (belki bir sonraki etkinliği streaming olarak web üstünden yayınlayabiliriz)
Sanırım FZ ve Butch Cuma gününün geri kalanı hakkında detaylı yorumlarda bulunabilirler. Ben direkt olarak Cumartesi gününe geçiyorum

Cumartesi

Saat 0915

Yine bende "acaba insanlar gelmezse" kaygısı var. Cuma günü lise öğrencilerine yönelik yapılan sunuma çok az lise öğrencisinin katılması biraz moral bozucuydu. Fakat korktuğum gibi olmadı, herne kadar öğrenciler yine kısıtlı sayıda olsa da katılım yeterliydi. Ben öncelikle FreeBSD ports sisteminin sunumuna girdim. Bu sunumun başında malesef laptop-barcode frekans uyumsuzluğu yaşandı. Bu çok sık olan bir şey o yüzden bu konu ile ilgili önceden hazırlık yapmak gerekiyor ve malesef bu her zaman da geçerli olamıyor.
Hafif uyku mahmurluğu ile dolaşırken biri kolumdan tuttu. Uzun süredir Internet üzerinden sohbet ettiğim, fakat bir kez bile yüzünü görmediğim sevgili dostum (sanırım bu abartılı bir ifade olmaz) Recai Oktaş karşımda duruyordu. Bir an afalladım, sonra derin bir muhabbete girdik. Kendisi yine her zamanki gibi derin bilgisi ile beni yeni mevzulardan haberdar etti, uykumu dağıtıp, gözümün önünde Debian sarmalleri görmemi sağladı.

Saat 1000

FreeBSD'e her zaman için belli bir ilgim olduğundan bu sunuma katıldım. Açıkcası sunumu çok doyurucu bulmadım. Öncelikle FreeBSD ports sistemi bana pek olgun gelmedi (gayri ihtiyari Debian ile karşılaştırdım) gerek yapabilirlikleri, gerekse paketleri temelde program geliştiricisinin web alanlarında host etmesi, paket güvenliği konusunda kafamda soru işaretleri oluşturdu. Malesef sunumu da çok beğenmedim, öncelikle sunumu yapan kişi ile slaytları ileri geri alan kişinin ayrı olması bence sorunlu bir uygulama, ikinci olarak da nispeten dağınık bir sunum sözkonusuydu, EnderUnix'in hayran olduğumuz detayda ve nitelikte (ve hatta nicelikteki) döküman arşiviyle karşılaştırdığımda, sunumu biraz sönük buldum.

Saat 1100

Bu saati belki bir daha fırsat bulamam diye Fazlamesai sunumumu biraz gözden geçirmek notlar almakla geçirdim.
Fazlamesai okurlarından Bahadır ve SametC ile karşılaştım. Küçük sohbetler oldu.

Saat 1200

Fazlamesai'nin duayenlerinden, yazılarından fazlasıyla feyz aldığımız Can Uğur Ayfer'in merakla beklediğim sunumu vardı. Can hoca bir sunum nasıl yapılır konusunda çok güzel bir ders verdi. Bahsettiği bütün gerçekler için kaynak belirtti ve zaman zaman "kaynak: MANTIK" ifadesiyle, mantığımızı hiçbir zaman için gözardı etmememiz gerektiğini hatırlattı. Windows 98'in 52 gün sonunda bir overflow hatası ile resetlendiğini ve bunun da ancak piyasaya çıktıktan 2 yıl sonra ortaya çıkabildiğini zira bu süre içinde kimsenin 52 gün boyunca Win98'i ayakta tutmayı başarmadığını söylemesi oldukça önemliydi. Tabi bunun karşısında 1760 gündür ayakta olan (yaklaşık 4.6 yıl) BSD sunucuları vardı. "Neden UNIX'siz olmayacak ?" çok önemli bir konuydu ve Can Hoca'da bu konuyu çok güzel izah etti.

Saat 1300

Yemek ve "aa ben şunla şunu konuştum" arası

Saat 1400

Debian GNU/Linux dağıtımının kurucusu Ian Murdock bizlere bir özgür yazılım projesinin nasıl başarıya ulaşabileceğini anlattı. Bu sunum sırasında birden çok yerde "when I found Linux" (Linux'u kurduğumda/bulduğumda) ifadesini kullanması dikkatimi çekti, bazı yerlerde Internet üzerinde ilk defa Linux projesine rastladığı zamanı değil, Debian dağıtımını kurmasına referans gösterirken bu kelimeyi kullandı. Çok önemli bir konuşmaydı bence, "enabling technology" ve "critical mass" gibi iki ifade kullandı ki, üzerine çok düşünülesi şeyler bunlar.

Saat 1600

Herne kadar Compiere projesinin teknik anlatımının olduğu sunuma katılmak istesem de malesef Fazlamesai sunumu olduğundan dolayı katılamadım. Etkinliğin en yoğun anı bu saatti, dört ayrı salonda toplantı vardı ve hepsi de oldukça ilgi çekici konulardı, bir tanesi büyük salonda olmak üzere. Fakat yine de Fazlamesai sunumuna yaklaşık kırk kişi geldi.

Sunum daha çok sohbet gibi bir formatta gerçekleşti, ortada bir OpenOffice sunumu yoktu. Herne kadar biz daha çok sohbet gibi bir ortamda geçeceğini hesaplamış olsak da bu konuda sanırım biraz hata ettik, zira katılım sandığımızın çok daha üstünde oldu ve yeteri kadar ilgi çekici bir sunum olup olmadığı konusunda şahsen kafamda soru işaretleri oluştu. Fakat FZ arkadaşımızın hazırlamış olduğu istatistiksel analizler sanırım bu açığımızı bir miktar olsun kapattı.

Bu sunumun ardından (ve dört saatlik uykunun da etkisiyle) ben biraz dinlenmek için orta alana çekildim bu seanstaki sunumlara girmedim. Halbuki çok da görmek istediğim GSU Linux Holepatcher, R-project ve Borg Kümeleme projesi sunumları vardı.

Bu günün bitimiyle birlikte IBM'in konuğu olarak, yabancı misafirlerimizle birlikte güzide bir lokantamıza gittik. Burada özellikle Tony Kenny ve ActFact ekibinden (Compiere üzerine sunum yapan) Sjoerd-Melle van Dijk ve Eldir Tomassen ile çok keyifli sohbetler yaptık.
Küçük bir komplo ile Ian Murdock'ın yanına oturttuğumuz Recai Oktaş, herne kadar alçakgönüllülük yapıp resmi bir debian geliştiricisi olduğunu söylemek istemese de gecenin ilerleyen saatlerinde Ian'a Türkçe'nin I i problemini izah etmeyi başardı. Çok güzel sohbetler konuşmalar oldu, Fazlamesai ekibi olarak çok keyif aldık.

Pazar

Saat 0910

Stalman sağsalim gelmiş (Cumartesi gecesi 1 gibi) Hemen ezogelin çorba içmek istediğini belirtmiş, mercimek çorbasına razı olmuş :). Gelmesini dört gözle bekliyoruz. Şu anda programda ya da organizasyonda bir aksama yok.

Saat 1000

Bu etkinlik beni şaşırtmaya devam ediyor :) Bir önceki sene Linux Şenliği'nde pazar sabahı dört kişiye sunum yaptığımdan bu yana benim için "Pazar sabahına beni mi koydunuz koya koya" şeklinde tepkiselliğe dökülen bir fobi oluşmuştu. İlginçtir şu anda içerde 40'a yakın insan var Unix Junkie olmak isimli semineri bekliyorlar :)

Saat 1200

Ortalık pazar günü için fazlasıyla canlı, organizasyon aksamadan devam ediyor. Hacker olmak ya da olmamak üzerine bir sunum bizi bekler.

Saat 1400

Yemek arasından sonra belki uyuyanlar vardır diye Prof. Brian Fitzgerald Açık Kaynak Yazılımın Temel Sorunları isimli bir sunum yaptı. Valla uyuyanları bilmiyorum ama ben kabus gördüğümü sandım şahsen. Bilişim alanındaki çalışma modelleri üzerine yıllardır birçok yazı yazmış birçok eleştriler getirmiş Prof. Fitzgerald, bütün bu heyecan ve gazla gözardı edebileceğimiz bazı önemli noktalara parmak bastı. Kesinlikle vurgulanması gereken "eğer bu da 68 kuşağı gibi geçerse, özgür yazılımın lokomotif isimleri çekildikten sonra ne olacak, RedHat Microsoft'a mı benziyor ve Open Source Free Software kavgası çok itici" gibi çok doğru saptamaları vardı. Fakat kişisel fikrim, bu sunumun yukarda bahsettiklerim dışında hemen her yönüyle hatalı olduğu şeklinde.

Herşeyden önce bence bulunduğu yer yanlıştı. Böyle bir sunumun son gün sondan bir önceki sunum olarak verilmesi, ortaya koyduğu noktaların tartışılması için yeterli zaman vermedi bizlere.

İkincisi tarz olarak yanlıştı. Zira Prof. Fitzgerald bu sunumu bir açık oturumda yapsa bütün camiaya ne kadar yararlı olabilecekken bunu bu şekliyle (monolog olarak) sunduğu için bir o kadar zarar verdi. Bütün bu iki buçuk gün boyunca Özgür Yazılım hakkında konuşulan güzel şeylerin sonuna sonuç olarak karanlık bir tablo çizdi. Tekrar söylüyorum, üzerine tartışılabilir olsa bu tablonun da başımızın üstünde yeri vardı ama bu haliyle olmamalıydı.

Üçüncüsü de yöntem yanlıştı. Prof. Fitzgerald gibi bir akademisyenin, ortaya kanıt olarak sunduğu şeyler, akademik olmayı bırakın bilimsel olmaktan bile ziyaedesiyle uzaktı. Çok tartışılabilir bir kişi olan Eric Raymond'un saçma sapan ettiği bir lafı vurgulaması, 'MIT'den bir mühendis 17 saatte Linux kuramamış, bakın bu bir problem' veya 'Bakın adamın biri bir gün bir developerdan Mr. Jerk (Bay Serseri) diye sözediyor' gibi anonim ve muğlak kanıtlar sunması beni hayal kırıklığına uğrattı ki belki de haddimi aşıp 'Sanırım MS burada olsaydı bu şekilde bir sunumla muğlak ifadelerle Free Software'i kötülerdi' demek durumunda kaldım. Bence bütün etkinliğin en kötü sunumu çok önemli bir görevi üstlenip (bakın kralın çıplak yerleri var) bunu yanlış bir şekilde (bakın kral çırılçıplak) ifade eden Prof. Fitzgerald tarafından yapıldı.

Akabinde uzun süredir beklediğimiz Richard Stalman (nam-ı diğer RMS) geldi sahneye. Masaya oturdu, ayakkabılarını çıkarttı ve Chris hoca'nın sunum konuşması sırasında biraz kestirdi. İnsanlarda 'Abi bu adam bitmiş' düşüncesi uyanmaya başladığı sırada ayağa kalktı kürsüye çıktı ve yaklaşık iki buçuk saat süren akıllarımızda uzun süre kalacak bir sunum yaptı. Herşeyi bir kenara bırakırsak (ki mümkün değil) bu adam sunumlar üzerine bir kariyer yapabilirmiş. Albert Einstein'ın para kazanmak için sosyete toplantılarında ceketini çıkartmadan yeleğini çıkartma gösterisi yapması gibi Stalman'da oldukça ekzantrik bir kişilik sergiledi.

Konuşmasının ana ekseni zaten birçoğumuzca malum olan bir şeydi;

Özgür Yazılım herşeyden önce özgürdür. Özgürlüğü bir kenara bırakıp, pratik olmak adına diğer özelliklerinin öne çıkartılması çok büyük bir hatadır. Linux bir işletim sistemi değildir, GNU araçları ve Linux kerneli bir işletim sistemidir. İnsanlara GNU'nun ne olduğu, hareket noktası, özgür yazılımın gelecekte bizim özgürlüğümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturacağını vurgulamak gerçekten de ilk aşamada pratik olmayabilir. Ama en azından insanlara GNU işletim sisteminden bahsederken Linux demeyin, GNU/Linux ya da GNU+Linux deyin ki insanlar en azından bu GNU'da neymiş diye kendileri merak etsinler araştırsınlar ve bu işin arkasındaki asıl düşünceyi, özgürlüğü farketsinler. Bizim burada yapmaya çalıştığımız Microsoft düşmanlığı ya da Microsoft'a alternatif sunmak değil, yazılımların özgür olmasının ne kadar önemli olduğunu vurgulamak.

Şeklinde (kendimce yorumladığım) bir sunum yaptı. Sözkonusu konuyla yıllardır ilgilenen sayfalarca döküman okumuş biri olarak ben birçok yeni şey öğrendim ama belki de en önemlisi Stalman ın gözlerindeki parıltıyı gördüm, uğruna hayatını kullandığı (harcadığı demek kaybetmeyi çağrıştırıyor) bu amacın sadece adam gibi yapılmış iyi yazılımlar kullanmaktan ne kadar ötesini kastettiğini anladım. İnanılmaz bir tecrübeydi benim için, sanırım o salondan çıkanlar hayatlarını bir kez daha gözden geçirecekler, bir ilke doğrultusunda yaşamanın ne demek olduğunu ya da bunun kanlı canlı örneklerini görmeyi unutalı çok oluyor zira.

Kapanış konuşması Chris Stephenson yönetiminde, Mustafa Akgül, Ian Murdock ve Brian Fitzgerald tarafından yapıldı. Bu güzel etkinliğin organizasyonu için aylardır çalışan Boran Puhaloğlu ve diğer kişilere teşekkür edildi, simultane çeviriyi başarıyla gerçekleştiren çevirmenlerimiz alkışlandı :)

Çok ama çok doyurucu bir etkinlikti umarız daha geniş bir katılımla gelecek sene daha bile iyisini yapmak mümkün olabilecek.

Görüşler

0
coskung
Bilgi Universitesi calisani ve de organizasyonun bir parcasi olarak bende gelen herkese tesekur etmek istiyorum. Katilimin dusuk olmasi korkusu en bastan beri pek dile getiremedigimiz ama icten ice bizi rahatsiz eden bir konuydu. Neyse ki korktugumuz basimiza gelmedi.
Bir istisna disinda:
Stallman'in konusmasi icin 2 salon ayirtmis, ikinci salona da canli goruntuyu aktarmistik ama malesef bir salon tikabasa doldu ama ikinci salonu doldurmayi basaramadik.

3. gun ogle saatlerinde web uzerinden kayit olanlarin sayisi 1050 olmustu. Bu da bence cok cok iyi bir rakam.

Son bir not olarak, gerek orta alandaki masalarin hazirlanmasi, gerek sunum yapilan salonlardaki teknik konularda yardimci olan Bilgi Universitesi teknik elemanlari en az bizim kadar kosturdular. Onlara da ozel olarak tesekkur etmek isterim.

gelecek yil bu zamanlar, etkinlikte gorusmek uzere.
0
oktay
"New Model Army" Türkiye'ye geliyor diye triplere girmiştim. Vay efendim nasıl olur. Sen 20 sene orda yaşa gelmesinler, gidemeyeceğin zaman tak diye gelsinler diye. Neyse, ona bir şekilde alıştım da.. RMS geldi de gidemedim ya ona yanarım. Programını takip edip buralarda yakalamak şart oldu. Gerekirse groupie olurum :P

oktay
0
burakarikan
sundance, boran ve bu olaya katkisi olan - bilmedigim - herkese tesekkurler. bu etkinlik sirasinda istanbul'da olmayi ve katkida bulunmayi cok isterdim. umarim bir cok kisiyi aydinlatmistir.

bu konferansin online bir dokumantasyonu var mi?

bi de gecenlerde Revolution O.S'i seyrettim, acik kaynak hareketinin boyutlarini ortaya seren bir belgesel, bulunsun:
http://www.revolution-os.com

- - -
bu konuda duygularimi yazma istegi unuttugum sifreleri, kullanici adlarini ve sifre hatirlatma sistemlerinin yarattigi bariyerleri gecerek yeni bir kullanici adi almami sagladi. bir ricam olacak, login isleri YALIN olursa pek cok kisi memnun olabilir. boyle bir guvenlige ihtiyac var mi gercekten? daha once de kac defa yazmak istedim, ayni seyler oldu ve yazamadim.
- - -

kolay gelsin
burak
0
sundance
Valla Burak siteye giriş yapmak için üç şey gerekiyor, username, password ve bot olmadığına dair bir sayı. Bunu bir kez girdin mi, makinanda da cookieler açıksa bir daha sana bir şey sorulmuyor.

Şimdi bunu indirsek indirsek ikiye indiririz, ama şifre ve username kısmını kaldırmamız mümkün değil. Hal böyleyken (kendi adıma) bir kez yapılması gereken bu işlemi yapmayıp siteye bir şey yazmayan adamı da kayıp olarak görmüyorum, hatta bu sebeple elenenler varsa da ne mutlu bize diye düşünüyorum, çünkü burada 2000'e yakın makale ve bir o kadar yorum yazan insanlar bu giriş işleminin onbinlerce katı emek harcıyorlar.

Umarım daha sonraki etkinliklerde görüşürüz.

Not: P2P ortamlarında Revolution OS-additional Interviews diye bir ikinci cd sözkonusu + The Code diye başka bir dökümanter daha var onu da tavsiye ederim.
0
burakarikan
eyv, dedigin cok dogru.

tavsiyeler icin tesekkurler.

burak
0
aRda_
Tavsiye 1: Umarım gelecek seneki atölyenizde seminer sürelerini daha iyi ayarlarsınız..Millet seminerlere girmekten çıkamadı.Çünkü seminer arası bir dakika bile değildi.Biri bitiyor diğeri hemen ardindan başlıyordu..Hal böyle olunca, standlar öylesine kendimizi eglendirme amacli acmis olundu..

Tavsiye 2: Stallman hoca bile "Ingilizce`de free kelimesi hem bedava hem özgurluk anlaminda oldugu icin buyuk sorunlar yasiyoruz.Ama yeni ogrendim, Turkce`de özgür diye ayri bir kelime varmis..Sizden ricam Ingilizce iki anlamli free kelimesi yerine kendi dilinizi yani özgür kelimesini kullanın" dedi.Fakat konu başlığı bile hala "FreeDays" diye başlıyor...

Yetkililere, ilgi ve bilgi..
Arda Cetin
0
sundance
Seminerlere ara koymamak gerçekten bir hataydı, onu illa ki düzeltiriz.

İkinci olarak, Stalman yıllardır Türkçe de Özgür kelimesinin olduğunu biliyor, sitede de yer alıyor. Bahsettiği konularda hassasiyete biz de hemen her noktada değiniyoruz GNU/Linux kullanımı, Linux'un arkasındaki asıl hareketin gözardı edilmemesi vs. Fakat yapılan etkinliğe, özellikle de uluslararası kabul edilebilecek bir etkinliğe isim olarak Özgür'ün ingilizce karşılığının konulması, hem de Freedays gibi hoş bir ismin bulunması, buna karşılık bütün türkçe dökümanlarda pratiklikten vazgeçerek önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak için Özgür Yazılım Açık Kaynak Günleri denilmesi bence yeterliden fazladır, (tamamen doğru olan) FreeDays lafına takılınması abesle iştigaldir.
0
SHiBuMi
Hepinizin eline sağlık, orada bulunmuş olmasam da, sundance'in anlatımından ve katılımcılardan, yaratılan ortamın ne kadar kaliteli olduğu ve ciddi bir emeğin harcandığı anlaşılıyor. Okuduğum kadarıyla ilk defa düzenlenen bir etkinlik için oldukça başarılı geçmiş. Önümüzdeki yıllarda yalnızca ziyaretçi sayısında değil, fazlamesai ekibi gibi üreten ve ürettiğini paylaşabilen katılımcıların da sayısının artmasını dilerim.

Sevgiler
0
FZ
İlk defa düzenlenmiyor, bu sene ikincisi düzenleniyor.
0
polymorphic
kanımca en doyurucu seminerlerden biri Serdar Köylü'nün linux programlanya giriş semineri idi. 1.5 saate farklı platformlarda proglamayı, linux/windows da programlamanın ana hatlarını çizdi ki resmin görüntüsü hala gözümün önünde...

K Hindistan'ın "hacker olmak/olmamak" semineri içerksel ve biçimsel olarak en renkli etkinliklerde biri oldu, zannımca..
0
sametc
bende o serdar koylu'nun seminerine katılmayı coook isterdim .. ama sadece ilk 10 dakikasını dinleyebildim. cıkarken nasıl uzuldum. 17:30 basladı yani baslaması gerekenden 30 dakika sonra .. :(

hacker olmak ya da olmamak semineride en cok katılmak istediklerimdendi ama maalesef 13:00 de bilgide oldum .. :)
bundan sonra serdar koylu'nun seminerinden bahsederken uzulmeyeyim :) anlatmayın
0
dfisek
Aslında seminer başlaması gereken saat olan 17:30'da başladı. Ne yazık ki konferans alanında dağıtılan program matbaanın gazabına uğramış.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

INET-TR 2003 İçin Geri Sayım Başladı: 11-13 Aralık

FZ

Türkiye'de Internet ve bilgi işlem teknolojileri ile ilgili grupları biraraya getirerek İnternet'i tüm boyutlarıyla tanıtmak, geliştirmek, tartışmak, İnternet teknolojileri ile toplumsal verimliliği arttırmak ve toplumun dikkatini olabildiğince bu yöne çekmek amaçlarıyla ulusal boyutta düzenlenen geleneksel INET-TR konferansı bu sene yine pek çok deneyimli konuşmacıya evsahipliği yapacak.

Benim en çok dikkatimi çeken başlıklardan birkaçı: Mono ile C#/.NET, E-Posta Sunucularda Filtreleme, Linux 2.6 Çekirdeği ve Güvenlik, Linux ile Gömülü Sistemler ve Linux ile Kablosuz (Wireless) Ağlar.

Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.

Düzeltme: Dr. Akgül´ün yolladığı e-postayı biraz karışık bir kafa ile okumak sureti ile yanlış bilgilendirme yapmışız, Turquaz ve Samba seminerleri INET-TR kapsamında ve belirlenen tarihlerde değilmiş. Uyarısı için Doruk Fişek´e teşekkür eder, gereksiz heyecan ve yanlış bilgilendirme için en içten özülerimizi sunarız.

Dinamikler 2006 Kongre Duyurusu

SHiBuMi

İstanbul Proje Yönetimi Derneği tarafından her yıl düzenlenen Dinamikler Kongresi, bu yıl Dinamikler 2006 adı altında 7-8 Nisan 2006 tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü, Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek.

2006 kongresinin teması Yenilikçilik, Girişimcilik ve Finans olarak belirlenmiş. Panel başlıkları arasında "Girişimcilik ve Gençler", "Girişimci Projeleri Finansmanı" gibi konular yer alıyor.

John Nash, A Beautiful Mind ve Oyun Teorisi

FZ

Ariel Rubinstein 9 Ocak Cuma günü Sabancı Üniversitesi´nde John Nash, A Beautiful Mind and Game Theory başlıklı bir seminer verecek.

Seminer tüm katılımcılara açık ve herhangi bir önbilgi gerektirmiyor. Konu ile ilgili ilginç bir nokta ise şu: Sitede oyun teorisi ile ilgili küçük bir oyun var, birkaç soru cevaplıyorsunuz ve bunlardan bir istatistik çıkarılıyor. Buradan elde edilen veriler Oyun Teorisi bağlamında, Cuma günkü konuşmada yorumlanacak. Yani katılacağınız konuşmanın ilginç şekilde bir parçası olabilirsiniz kolayca ;-)

LKD sunar: Uludağ semineri

loker

02 Nisan Cumartesi günü Ulusal Dağıtım
projesinden Barış Metin 13:30'da EMO İstanbul Şubesi'nde bir seminer verecek. Katılım herkese açık.

Linux Semineri : Delphi/Kylix ile cross-platform yazilim gelistirme

anonim

Linux Kullanıcıları Derneği bugün saat 18.30'da Borland Kylix/CLX'i avantajlari ve dezavantajlari ile tartışılacağı, Delphi ile geliştirdiğiniz uygulamaların, Borland Kylix/CLX kullanarak Linux'a port etmenin yollari konusunda edinilen bilgilerin paylaşılacağı bir linux semineri düzenliyor. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'ndeki seminer, her zaman olduğu gibi herkesin katılımına açık ve ücretsiz.
- Ayrıntılı bilgi -