Debian vs. Ubuntu

0
butch
Geçtiğimiz hafta yeni sürümü duyurulan Ubuntu'nun Debian için önemli bir tehlike oluşturduğu konuşulmakta(1, 2). Ubuntu için hazırlanan paketlerinin Debian Sarge ile uyumsuz olması temel eleştiri konusu. Debian temelli bir dağıtım olan Ubuntu'nun bu hızlı yükselişinin, hızlı gelişim sürecinin Debian'a da faydası olacağı düşünülürken, ortaya çıkan uyumsuzluk sorunlarının tam tersi bir etki yapması herkesi kaygılandırıyor. Bakalım gelecek günler neler getirecek.

Görüşler

0
Soulblighter
Aslında kafaya takılan bazı sorular var...

* Ubuntu neden ve nasıl bu kadar popüler oldu?
* Ubuntu'nun yaptığını Debian neden yap(a)madı?

Ubuntu şu anda kullanım kolaylığı açısından Debian'ın oldukça önüne geçti. Tabanını Debian'dan aldı fakat kendisi belki de Debian'ın yapamadığını yaptı ve bunu çok daha öteye taşıdı. Bu aşamada belki de Debian'a ait olan Sarge'ın da artık yetersiz olduğunu ve bunu da bir adım öteye taşımak istediklerini düşünebiliriz. Bu gelişme de uyumsuzluğu beraberinde getirebilir. Yani artık Ubuntu, Debian'la arayı o kadar açtı ki, ondan kopmaya başladı diyebiliriz belki de... Çünkü Debian'a bağlı kalmak demek, onunla aynı seviyede olmak demek ki bu da Ubuntu'nun amacına (kolay kurulan ve kullanılan bir sistem) ters bir durum olabilir.

Ama şu bir gerçek ki, Debian Linux dünyasına çok şey kazandırdı. Ubuntu'yu yapan ekibin de bunu unutmaması lazım ve Debian'a destek olması gerekiyor. Bu aşamada bence Ubuntu'nun Debian'la uyumluluğu bırakmaması gerekiyor.

Ben bu olayı biraz da Red Hat'ten türeyen Mandriva'nın durumuna benzetiyorum... Acaba yeni bir Mandriva mı doğuyor?
0
Soulblighter
Aslında kafaya takılan bazı sorular var...

* Ubuntu neden ve nasıl bu kadar popüler oldu?
* Ubuntu'nun yaptığını Debian neden yap(a)madı?

Ubuntu şu anda kullanım kolaylığı açısından Debian'ın oldukça önüne geçti. Tabanını Debian'dan aldı fakat kendisi belki de Debian'ın yapamadığını yaptı ve bunu çok daha öteye taşıdı. Bu aşamada belki de Debian'a ait olan Sarge'ın da artık yetersiz olduğunu ve bunu da bir adım öteye taşımak istediklerini düşünebiliriz. Bu gelişme de uyumsuzluğu beraberinde getirebilir. Yani artık Ubuntu, Debian'la arayı o kadar açtı ki, ondan kopmaya başladı diyebiliriz belki de... Çünkü Debian'a bağlı kalmak demek, onunla aynı seviyede olmak demek ki bu da Ubuntu'nun amacına (kolay kurulan ve kullanılan bir sistem) ters bir durum olabilir.

Ama şu bir gerçek ki, Debian Linux dünyasına çok şey kazandırdı. Ubuntu'yu yapan ekibin de bunu unutmaması lazım ve Debian'a destek olması gerekiyor. Bu aşamada bence Ubuntu'nun Debian'la uyumluluğu bırakmaması gerekiyor.

Ben bu olayı biraz da Red Hat'ten türeyen Mandriva'nın durumuna benzetiyorum... Acaba yeni bir Mandriva mı doğuyor?
0
Soulblighter
Yorumu mu yazıp "Tamam" dedim veritabanı hatası verdi. Sonra bir daha bastım. Şimdi iki yorum girmiş oldum bunu silerseniz sevinirim :)
0
pismikrop
Debian felsefe açısından en beğendiğim dağıtımdı. Ama kullanımı zor (belki benim için) yani yeni bir sistem kurduğumda gnome'u istediğim hale getirmem 1 - 2 günümü alıyordu. ama Ubuntu ile tanıştım, yeniden aşık oldum galiba :) Her şey çok çok çok güzel. Çok marjinal özellikler ile geliyor ubuntu mesela "sudo" olayı en başta root hesabının kapalı gelmesi çok güzel bir düşünce. Can sıkıcı debian menüsü ortalarda yok. GNOME 2.10, x.org ve daha bir sürü güzel özellik bulunuyor. ACPI desteği harika, hibernate olabilen bir dağıtım kullanmak çok güzel. Bunun için debianda aylar harcamam bir sürü ACPI Howto'su okumam gerekiyordu.

Bence ubuntu debiana rakip görülmemeli, ikisi ayrı kulvarlarda. Ubuntu sitesinde sıklıkla kendisinin debian tabanlı olduğundan bahsediyor. apt-get yapısı synaptic vs.. bir çok özelliği ile o bir debian.

Ama debianda nedense senelerdir bir durağanlık hakim. Ben debian uluslararası listelerinde debian'ın sitesini yeniden tasarlamak istediğimi bunu seve seve yapabileceğimi söyledim.
Onlarda sitemiz gayet güzel neden böyle bir şey istiyorsunki dediler. Sonra listeden bir kaç kişi evet 1970'lere göre güzel dedi. Ufak çaplı bir tartışma doğdu. Ama genelde hepsi çok olgun ve vakur insanlar. Sonra bir kaç yazıdan sonra konu tamamen kapandı.

Sanırım ubuntu'da bu yok işte. Gelişime daha açık geri beslemeye açık oldukları dağıtımla beraber gelen aygıt veritabanından da anlaşılıyor. Sisteminizi ve çalışma durumuna hemen ubuntuya bildiriyorsunuz.
0
roktas
Debian web sayfalarının yenilenmesi güzel olur, ama yenilenmemesi durağanlık olarak adlandırılmamalı. Sana da şüphesiz bunu söylemişlerdir; hata takip sistem, paket arama arayüzü vb. ile birlikte bu öyle bugünden yarına yapılabilecek bir iş değil. Her dilde benzer bir Debian görüntüsü (look'n feel) sağlanması gerekiyor, yani o sayfalar çok dilli olmak zorunda. Ayrıca durağan ve dinamik içeriğin çok dikkatli şekilde ayrıştırılarak güncellemelerin "kendi işler" tarzda olması lazım. Bence bu konu başlıbaşına bir ekibin üzerinde çalışmasını gerektiriyor. Şu anki "wml" tabanlı alt yapı iyi kötü işliyor ve doğrusu bu çapta bir site için "wml" çok yerinde bir seçenek. Asıl mevzuu bu sayfaları Gettext-Po türünde bir sisteme taşımak, ki bu sayede çeviriler sağlıklı yapılsın. Bu yapılmadan sadece görüntü üzerinde yoğunlaşmanın bir anlamı yok bence.
0
pismikrop
Evet haklısınız, bunu ubuntu plone kullanarak yapmış. Debainda pek ala böyle bir çözüme gidebilir. Bence Ian MURDOCK kendi sitesinde MovableType (-ki GPL değil) kullanmış. Debianda ise nebilim typo gibi bir cms kullanılabilir. Hem i18n daha kolay olur.
0
darkhunter
Debian Sarge kullanıyordum uzun süredir. Artık kullanmıyorum. Bir USB bellek çubuğu Sarge'a mal oldu.

Ayrıntıları Ubuntu Hoary haberinin yorumlarına yazdım. Şunu söylemek isterim felsefe iyi güzelde, Debian'ın durumuna yapılacak yorum: "Boş laf karın doyurmuyor."

Muhafazakar Debian kitlesinin affına sığınarak : Yeni bir donanım aldığımda günlerce How-to okumak, onlarca deneme yapmak insanın sinirlerini bozuyor. Böyle basit şeyler için efor harcayınca, insanın üretkenliği de harcanıyor. Debian'ın gelenekçi yapısı sonunu hazırlayacak gibi.
Çevremde uzun süredir Debian kullanıpta Ubuntu/Kubuntu ile tanışan herkes nasıl olsa bu da Debian deyip (daha doğrusu delikanlılığı bozmamak adına buna sığınıp:)) Afrika ile yakından iletişim kuruyor :) Bu arada Ubuntu afrika kökenli bir felsefeymiş aynı zamanda. 'Ne olursan ol, gel'in Afrika versiyonu gibi bir şeyler duydum :))
0
pismikrop
"humanity for others" :)
0
sundance
Valla diğer dediklerinizin bir kısmına katılırım ama sanırım Debian için söylenebilecek son sözlerden bir tanesi "boş laf karın doyurmuyor" olsa gerek.

Yoksa, bazı durumlarda donanımların tanıtılması konusunda pürüzler yaşanmıyor değil (örnek: 2002 Ağustos'unda ilk Debian kurduğumda yaşadığım Linux'a IDE CD-Writer Tanıtma makalesi).

Bu tür yaklaşımların "Bilgisayar sonuçta bir araçtır, ben makul bir süre içinde işimi göremedikten sonra, kurcalama zevkim de kaçar" olarak ortaya konulmasına da hak veririm. Öte yandan, mesela sözkonusu makaleyi yazarken ben Debian'ı da Linux'u da daha da yakından tanıma fırsatı buldum ve bu benim için bir kazançtı. Daha kolay olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Bilmiyorum, açıkcası o kadar da emin değilim. Hayatımda kolay hallettiğim birçok işi daha sonra bir daha yapmak durumunda kaldığım da oldu, aslında öğrenmeden yaptığım için birazcık daha değişik bir problemle karşı karşıya geldiğimde afallayıp kaldığım da.

Benim çevremdeki, uzun süre Debian kullananların hiçbiri mesela Ubuntu'ya geçmedi. Zira Ubuntu'nun bir miktar kısılmış bir Debian olduğunun farkındalar ve bu birçok kurcalayıcının (hacker) pek işine gelen bir şey değil. Öte yandan "devamlı işletim sistemimle güreşmek istemiyorum" demek de herkesin hakkı ve bu yaklaşımda Ubuntu çok güzel bir seçim. Dahası Ubuntu projesinin bir çok yazılımın geliştirilmesi ve özellikle dil desteklerinin sağlanması açısından çok ciddi yararları var. EncFS şifrelenmiş dosya sistemi bunlardan bir tanesi mesela. Ubuntu Traffic ise bir başka güzel periodik yayın.

Ubuntu'nun anlamına gelince, "herkes için insanlık" anlamını taşıyormuş. Ubuntu.org'da (herne kadar ubuntu linux ile alakası olmasa da güzel bir açıklama var)

Bence kesinlikle çeşitlilik güzel bir şey, fakat çok kötü bir yan etkisi de maymun iştahlılık, her yeni Mandrake çıktığında, her yeni fedora çıktığında "Nasıl olsa bedava, şimdi diğerinde konfigürasyon sorunları ile uğraşmak yerine bunu kurarım bu herşeyi konfigüre eder" yaklaşımı ile kurmak, özellikle yeni başlayanları ancak Linux'dan uzaklaştırır. Ben 2002 Ağustos'unda kurduğum ve 2003 başında unstable'a geçtiğim Debian Woody 3.0'ı hala kullanıyorum, üç defa harddisk ve iki defa da mainboard değiştirmeme rağmen ne yeniden kurdum ne başka bir şey.

Bu arada ise birsürü şey öğrendim.
0
darkhunter
İşletim sistemi üzerine uzmanlaşmak için doğru bir yaklaşım : Debian kullanmak. Debian için benim de söyleyebileceğim bir sürü güzel şey var ama bundan ziyade ne yazık ki çoğu zaman "gecikmeli".

Aslında bir konuyu anlayamadım, beni aydınlatırsanız sevinirim : Ubuntu için Debian'ın kısılmış versiyonu olduğunu söylerken tam olarak neleri kastediyorsunuz ?

Uzun süredir Debian kullanıyordum, bu distro'ya hakim olduğumu düşünüyorum kendimce. Her iki sistemde de doğru seçimlerle ve zaten aynı temele oturmuş bileşenlerle çalışmak durumundayız. Benim Ubuntu da hissettiğim tek kırpılmışlık root hesabı, bu da shadow'a küçük bir müdahale ile aşılıyor.

Açıkçası farklı yerlerden bakıyoruz.
"Devamlı işletim sistemimle güreşmek istemiyorum" diyemem, aksine bundan büyük bir haz duyuyorum.

Fakat programlanmamış bazı durumlarda ilk kez gördüğüm bir donanıma 2-3 saniye içerisinde erişmem gerektiğinde ve bunun aksi bir durum gerçekleştiğinde, bu bana zaman ve para kaybettirdiğinde, burada bir yaklaşım sorunu olduğunu düşünürüm.

Bu şekilde basit olarak nitelenebilecek konfigurasyon ayarları için (daha önce defalarca yapmış olmama ve her seferinde yeniden yapıyor olmanın bana bir şey kazandırmadığını düşündüğüm için) zaman sarfetmek abes geliyor. Bunlardan başımı alıp başka şeyler kurcalamayı arzu ediyorum. Bu konuda kolaylık sağlayan bir dağıtım tanıdık bir stabillikle birleşince beni mutlu ediyor.

Linux'un geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz ? Sizce bundan 10 yıl sonrada GNU/Debian konfigrasyonunu elle mi yapacaksınız? Yada benzer durumların yarattığı sorunları benzer mantıklarla çözmeye alışmış bir kullanıcı için bunları tekrarlamak mı daha makul ?

Bilemiyorum ubuntu script'lerini incelemenizi öneririm : Bir çok şeyi şu ana kadar hiçbir dağıtımın ulaşamadığı bir kesinlikle çözüyor. Mesala linux hayatımda ilk kez xorg.conf a müdahale etmedim. Etmekten de bıktım. Şimdi siz bana git windows kullan o zaman diyebilirsiniz :) Ama anlatmak istediğim, bazı şeylerin kemikleşmesi beni rahatsız ediyor.

Ben kalıplara sığdırılmış bir işletim sisteminden sıkıldığım için Linux kullanmaya başladım. Şimdi aynı kalıplara, Linux altında takılmamalıyım diye düşünüyorum ve şükürler olsun ki böyle bir şansım var.

Şu "maymun iştahlılık" doğru yönlendirildiğinde başarılı edinimlere neden oluyor.

Linux hakkındaki how-to ların % 90'ı donanımla ilgili. Bu sorunsalın ortalama maküllükte aşılmış olduğunu düşünelim o zaman linux kullanıcıları linux ile yapacak bir şey bulamaz mı? Yoksa başlarını kaldırıp yıldızlara mı bakarlar?
0
darkhunter
Bir de, Linux kullanıpta işletim sistemiyle güreşmiyor olmak mümkün mü bilemiyorum..
0
sundance
Ubuntu'nun "kısılmış Debian" olması durumu basitçe, bütün Debian depolarının Ubuntu'ya çevrilmiş olmamasından kaynaklanıyor.

Ubuntu dağıtımının belli bir yaklaşımı var ve bu yaklaşım doğrultusunda belirlediği temel işler için temel araçlar var. Ve bu paketleri yönetiyorlar. Benzer bir yaklaşım bildiğim kadarıyla Pardus'da da var ve amacı, kullanıcılara çalışacakları, rahat bir ortam sunmak. Öncelik bin çeşit pencere yöneticisi, yüz çeşit editörden çok rahat konfigüre edilebilecek, çoğunluğa hitap edecek birkaç alternatif.

Bu sebeple söyledim, kötülemek amacıyla değil.

Aslın
0
darkhunter
Aslında ben marillat depolarına erişebiliyorum, el yordamıyla bazı debian depolarında gezmem mümkün ve en önemlisi şimdiye kadar indirdiğim (www) hiç bir deb, sen ubuntu kullanıyorsun demedi. Ubuntu'nun paket yaklaşımı çok kolay müdahale edilebilir durumda. Misal Ubuntu ile Fluxbox kullanmak.
0
pismikrop
Hacker'lar debian kullanıyor diğerleri kullanmıyor yaklaşımı çokta doğru değil bence. Ben ubuntu kullanıyorum. Hala "vim" ile program yazıyor, init betiklerini kendim yapılandırıyorum, kendi kernelimi yapılandırıyor, hatta kodlarına müdahele ediyorum. Bence mandrake kullananda hacker olabilir. Nasılki çoğumuz bir zamanlar windows kullanıyorduysa.

Ama hepimiz farklı meslek gruplarında çalışıyoruz. İşletim sistemi kurcalamak herzaman ilk işimiz olmayabilir. Bir işletim sistemi kurduktan sonra istediğimiz hale getirme süresi kısa olsun istenir. Ve ubuntu debian'dan ziyade bunu sağlıyor.

Bir de Türkiye'de belki dünyada şu gerçek var. Herkes dağıtımını takım tutar gibi tutuyor. Mesela bir ara slackware kullanıyordum sanki ben delikanlıyımda fedora kullananlar değil gözü ile bakıyordum :)
0
sundance
Yoo, böyle bir şey söylemiyorum, burda bir yanlış anlama sözkonusu.

Kurcalayıcılar, bir şeyi kurcalayacakları zaman önlerine engel çıkmamasını, kullanım kolaylığına hemen her zaman tercih ederler. Biraz daha fazla uğraşayım ama benim kontrolümde olsun yaklaşımı hakimdir.

Yoksa, kurcalayıcı olmak için bilgisayar kullanıyor olmaya bile gerek yok.
0
roktas
Debian'ın "gelenekçi yapısına" kolay kolay birşey olmaz merak etme, hele hele Branden işin başındayken [lists.debian.org] hiçbir şey olmaz :-) Lütfen Ubuntu'ya "kudos"larımızı ifade ederken basit bir gerçeği gözden kaçırmayalım: Ubuntu'yu kolay kurulur yapan en önemli husus Debian'ın, bazılarınca fi tarihinden kalma "geleneksel" araçlarına ve altyapısına dayalı olarak geliştirilen d-i'dır. Ubuntu'yu kolay güncellenebilir yapan şeyin ne olduğunu söylemeye bile gerek yok. Öte yandan sundance dostuma katılırım, zengin seçenekli bir pazar (bazaar olarak okuyun) arzu ettiğimiz bir durum.
0
darkhunter
Bende bir şeyi düzeltmek isterim ki Ubuntu sist. konf.'nun script'leri bu dağıtımla ilk kez lanse edilen kodlardır. Yani sorunsuz kurulum tek başına d-i ile ilgili değil. Şunun farkında olmak lazım: Debian geliştiricileri (nedendir bilmem) yıllardır benzer kodları yazamadılar mı, yoksa hiç kasmadılar mı? Debian'ın geleceği bununla ilgili :) Unutmadan kaç Breanden geldi geçti :) Siz benden daha iyi bilirsiniz..
0
tongucyumruk
Debian tabanlı bir çok dağıtım varken (Xandros, Linspire vs...) ve bunların hemen hemen hiçbiri yaptığı modifikasyonları hiçbir şekilde bırakın Debian'ı özgür yazılım camiasıyla dahi doğru düzgün paylaşmazken Debian'a bu kadar bağlı ve yaptığı her türlü geliştirmeyi Debian ile paylaşan Ubuntu gibi bir dağıtımın neden bu kadar hedef olduğunu anlamış değilim.

Bildiğim kadarıyla Ubuntu Debian üzerinde yaptığı bütün geliştirmeleri, yamaları vs... Debian camiası ile paylaşıyor. Bu gelşmeleri Debian'a uyarlamak ise Debian'ın ağırkanlılığı sebebiyle gecikiyor veya hiç gerçekleşmiyor. Bu durumda Ubuntu'yu Debian'a uyumlu değil diye suçlamak ne kadar mantıklı bilmiyorum. Dahası biri bana Debian'dan türemiş ve %100 Debian ile uyumlu bir dağıtım gösterebilir mi?

Ubuntu GNU/Linux'u masaüstünde hakettiği yere taşımaya en yakın özgür yazılım ürünüyken (Xandros veya Linspire'ı tam olarak özgür yazılım kabul edebileceğimizi sanmıyorum) bu tip tartışmaların abes olduğunu düşünüyorum.

Unutmadan, Mandriva/Red Hat meselesine de değineyim. Mandriva ilk ortaya çıktığında tamamen Red Hat tabanlı, hatta %99 Red Hat uyumlu olmakla övünen bir sistemdi, fakat daha sonra yolları ayrıldı. Burada Ubuntu ile Debian ilişkisi Red Hat - Mandriva ilişkisinden farklılaşıyor. Red Hat ve Mandriva birbirine rakip olan şirketlerdi. Bir süre sonra Mandriva kendi ayakları üzerinde durmaya başlayınca yolları ayrıldı. Ubuntu - Debian ilişkisi ise bundan oldukça farklı bir durum. Ubuntu arkasını tamamen Debian'a dayaması sayesinde bu kadar hazır bir şekilde piyasaya girebildi. Debian'ın meşhur sağlamlığını ve gelişmiş infrastructure'ını masaüstü kullanıcısının seveceği bir sistem oluşturmak için temel olarak kullandılar. Debian ile Ubuntu'nun birbirine rakip dağıtımlar olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta birinde gerçekleşen bir gelişme diğerinin de gelişmesini sağlıyor. Üstelik Ubuntu sırtını Debian'a dayaması sayesinde bir kuruş (cent?) bile ödemeden 1000 kişilik bir geliştirici ordusuna da sahip olmuş oluyor.
0
pismikrop
Panthera Pardus Tuliana = Anadolu Panteri
Ubuntu = Afrika Kaplanı :)
0
skelyus
öncelikle debian-ubuntu karşılaştırmasını yersiz buluyorum. ubuntu gibi popüler bir dağıtımın ortaya çıkmasında emekleri gözardı edilemeyecek debian geliştiricilerinin de ubuntu'nun debianı solladığı , daha da önüne geçtiği gibi yorumları taktıklarını ise hiç sanmıyorum. ben bir debian kullanıcısıyım, ubuntu'yu denedim, xandros denedim ve debian hariç diğer iki dağıtım dizüstü bilgisayarımın ses kartını tanıdı. debian'da ise bu işlem 5 dakikada tarafımdan yapıldı. yani anlatmak istediğim debian kullananlar için bu debiandan ubuntuya geçiş ya da ubuntunun daha başarılı olduğunu kabulleniş sebebi olamaz. paket depoları açısından, çeşitlilik açısından zaten karşılaştırılamazlar. dilerim ki debian daha nice dağıtımlara öncülük yapıp temel olarak alınsın, ubuntu nun debian a yeterince destek vermediği savı da bana komik geliyor, yani debiana şu saatten sonra ubuntu ne verebilir onu bilmiyorum. debian tabanlı bir dağıtımın bu denli tercih edilmesi zaten debian hanesine bir artı olarak geçer. o yüzden bence debianı bir yere koyalım, ubuntu'yu başka bir yere, yolları açık olsun...
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

TrustedDebian 1.0 Çıktı

FZ

Hem Debian´ın getirdiği kolay yönetilebilirlikten faydalanmak hem de güvenli bir bilgi işlem ve veri iletişimi ortamı sağlamak isteyen GNU/Linux kullanıcıları için TrustedDebian 1.0 hizmete hazır.

Sistemle ilgili bir demo belgesini de burada görebilirsiniz.

FM´nin kıdemli üyelerinden, Debian´dan sorumlu Internet bakanı roktas arkadaşımızın da yorumlarını bekliyoruz ;-)

Anaconda´lı Sarge

butch

Redhat'in Anaconda'sının Debian'da kullanılacağını duymuşsunuzdur. Peki denediniz mi? Hemde Sarge'la. Buyrun deneyin, ama dikkat edin. Çünkü ne anaconda ne de sarge henüz tam anlamıyla hazır değll.

İnceleme: Debian 3.0 - Woody (1)

m1a2

Debian 3.0 sürümü (aka Woody) 19 Temmuz 2002 tarihinde duyurulmuştu. Resmî duyurudan önceki karanlık dönemde (Forty years of darkness ;), Debian`ın kendine özgü dağıtım mimarisi içinde testing niteliğinde olan bu sürüm sadık Debian kullanıcılarının disklerinde çoktan yerini almıştı bile. Fakat her resmî duyuru önemlidir ve benim gibi kendi ölçütleriyle en iyi Linux dağıtımı arayışında olan geek`ler için resmî duyuru aynı zamanda yakılmaya hazır ISO`ların elde edilebilmesi anlamına geldiğinden, Debian`a tam geçiş fırsatı oldu. Woody`den önce -biraz da eski bir makinanın yaşlı bünyesine uygun düşmesinden dolayı- Potato`yu kurmuş ve çok memnun kalmıştım. (VectorLinux da tabiatına uygun bir makine parkında yaşamına devam ediyor :)

Debian Proje Yöneticisi Martin Michlmayr ile Söyleşi

e2e

NewsForge, Debian'ın 25 yaşındaki yöneticisi Martin Michlmayr ile bir söyleşi yapmış.

Söyleşide, Debian takımının Sarge ve sonrasına ilişkin planları ve hedefleri de yer alıyor. Kullanılacak bazı paketlerin sürümleri, neden tercih edildikleri, yeni debian-installer, Sarge sonrasında uygulanacak "sürüm periyodu" ve güvenlik desteği gibi sorulara verilmiş yanıtları bulabilirsiniz.

- Niçin ötanımlı çekirdek olarak 2.4 tercih edildiği
- X.org'un kullanılıp kullanılmayacağı
- Apache, KDE ve GNOME'un hangi sürümlerinin Sarge'da yer alacağı.
- KDE ve GNOME'lu bir kurulum için kaç cd'nin yeterli olabileceği.
- Niçin MTA (Mail Transfer Agent) olarak Postfix yerine Exim tercih ettikleri...

gibi ilginç soruya da çok sevimli yanıtları var.

Bir Windows XP ve Debian deneyimi

FZ

Bir arkadaş bir avukat tanıdığından aldığı ve adam edip geri vereceğini belirttiği eski bir makinaya (266 Mhz'lik bir Celeron, 256 MB RAM, 4 GB HDD, S3Virge ekran kartı) Windows XP kurmaya kalkar. Bunun icin önce harddiske gerekli XP dosyaları aktarılır (neden çünkü makina CD'den boot edememektedir) sonra da hadi başla kuruluma denir, XP uyarır, bu alette SmartDrive yok, kurulum biraz vakit alabilir! Arkadaşımız da ne kadar sürebilir ki en fazla diye düşünür ve kurulumu başlatır, sistem çalışmaya başlar, aradan 1 saat geçmesine rağmen herhangi bir hareket görünmemektedir, arkadaş "alet kilitlendi herhalde kapatıp açsam mı" diye düşünürken biraz daha beklemeye karar verir ve başka bir bilgisayarda oyun oynamaya başlar, oyuna dalar, saatlerce oynar, 10 saat sonra XP kurulumunu hatırlar, sistem bir sonraki aşamaya geçmiştir. Bir sonraki aşama yaklaşık 8 saat sürer.

18 saat sonra büyük bir heyecanla bilgisayar XP ile boot etmeye çalışır ve mavi bir ekran çıkar, şuna benzer bir mesaj yazmaktadır:

error c000002 Windows Hard Error
systemRoot lablabal tdll.dll


Evet, hem isminden hem de uzantısından dll olduğuna dair en ufak bir şüphe etmeyeceğimiz ntdll.dll şikayet etmekte, "hard" bir problem olduğunu söylemektedir. Hardware? Hayır, Hard!