Hani bu en sevdiğim Linux dağıtımına karşı yapılan bu yorumları duygusal olarak aldığımı söylerseniz biraz da olsa size hak veririm. Fakat burada başka bir şeyler de sözkonusu.Çünkü ciddi bilgi hataları var iki yorumda da.
1) Debian CD`sinde gayet minimum programlar var KDE2.2'i bile yüklemek zorunda kaldık KDE 2 Debian`ın ilk CD'si ile birlikte geliyor. Dahası Debian`ın ilk CD'si diğer dağıtımların aksine (Slackware hariç) oldukça da dört dörtlük bir cd, nerdeyse başka bir cd'ye ihtiyacınız yok. (500-600Mb Harddiskte yer tutacak bir RedHat 8 için bile 3 RedHat cdsine sahip olmanız gerekiyor.
2) Sonunda Debian'da da şifreleme programları OpenSsh, GnuPG var: Debian`da yıllardır bu paketler var. Sadece default dağıtımda gelmiyor, siz ekliyorsunuz. Belki Debian`ın hatası, RedHat`in genelde x.2 versiona kadar testing diye geçmesi gereken versionlardan bile güvenli unstable versionu olması. İnsanlar bunu yanlış anlıyorlar.
3) Diğer dağıtımların hepsi grafik arabirimle kuruluyor, debian ise hala text tabanlı kuruluyor Debian`ın kurulum birimi, benim şimdiye kadar gördüklerim içinde en iyisi. Kurulumun herhangibir anında Next: Option1: Option2: diye seçenekleriniz var ve illa dümdüz yoldan gitmek zorunda bile değilsiniz.
4) Debian`ın kurulum arabirimi aptal, hiçbir şeyi anlamıyor: Asıl sensin aptal! :p RedHat 8 kuracağınız zaman, paketleri seçtikten sonra size kurulumun kaç CD`sine sahip olduğunuzu bile sormuyor. Dahası, seçtiğiniz paketlerin elinizdeki CD`lerde bulunup bulunmadığını anlayabilmeniz için kurulumun sonuna kadar beklemeniz gerekiyor ki sizde diğer cd`yi isteyecek mi ? Aptallığa gelince, diyelim minimum bir sistem kurmak istediniz, ayarladınız fakat yine de üçüncü cd'yi istedi o da elinizde yok. Yapabileceğiniz hiçbir şey, seçebileceğiniz hiçbir seçenek yok. Kurulmadı, makinayı resetleyip tekrar başlıyorsunuz. Birileri bana aptallıktan bahsetsin...
Debian kendi işini kendi görmek isteyen, sisteme yakın kullanıcılar tarafından tercih edilen bir dağıtım olabilir. Fakat burada gözardı edilen çok önemli özellikler var. Bu da yıllardır süren, `Windows işletim sistemi çok daha kolay yönetiliyor, zira grafik kontrol araçlarına sahip` yaklaşımının bire bir devamı olması bu tartışmanın. Hayır efendim, Windows çok daha kolay yönetilemiyor, sadece çok daha kolay yönetiliyormuş gibi gözüküyor, hiçbir döküman okumadan, komutları, mekanizmaları bilmeden istediğinizi yapabilirmiş gibi gözüküp sonunda da çuvallıyorsunuz. Fakat Unix`de bir işin nasıl yapılacağını bilmiyorsanız, önce iyice öğrenip ondan sonra girişiyorsunuz, giriştiğiniz zaman da, komut satırından girdiğiniz komutlarla/scriptlerle yaptığınız konfigürasyon hızına/kolaylığına hiçbir grafik yönetim ekranı ulaşamaz.
Burada da bir kez daha satıraralarına serpiştirilmiş, `Keşke RedHat gibi olsaydı` incelemesi görüyoruz. Bütün Debian meraklıları adına keyifle diyebilirim ki, `iyi ki RedHat gibi değil` :)
Uzun bir aradan sonra çok kısa süre içinde iki tane Debian 3.0 Woody incelemesi çıktı. Linuxwatch`da yayınlanan, -daha olumlu- bu ikinci
inceleme
bende oldukça ciddi bir paranoya başlattı.
Adı üstünde paranoya işte, birilerinin çok ciddi şekilde Debian`a karşı tavır aldığını ve hatta onu tehdit olarak gördüğünü düşünmekteyim. Zira alenen beceriksiz ve dikkatsiz adamların yazdığı incelemeler birbiri arkasına yayınlanmaya başladı...
Adı üstünde paranoya işte, birilerinin çok ciddi şekilde Debian`a karşı tavır aldığını ve hatta onu tehdit olarak gördüğünü düşünmekteyim. Zira alenen beceriksiz ve dikkatsiz adamların yazdığı incelemeler birbiri arkasına yayınlanmaya başladı...
Ofis ortamımda 3 yıldır Windows2000 tabanlı bir PC üzerinde program geliştiriyorum ve insanlar benim makinayı hala birkaç kez formatlamamış olmama inanmiyorlar! Haklılar da çünkü makinam görünürde arka planda öyle ekstra bir uygulama çalıştırmamasına rağmen kayda değer olarak yavaşlayabiliyor gün içinde ve çözüm olarak da insanların aklına ilk gelen FORMAT, bu kadar içselleştirilmiş durumda bu saçma çözüm(!).
Ayrıca Debian sistemindeki Debian Jr. paketleri de ilgimi çok çekti, ciddi olarak etrafımda bilgisayar alacak ve sistem kuracak lise seviyesinde gençler olursa sinsiden onların aklını çelip bu sistemi kurmayı ve aaaa bak ne güzel uygulamalar var burada, bir kurcalasak mı acaba? demeyi planlıyorum ;-) GNU/Linux bir kez, anlayan biri tarafından kurulduktan sonra da standart bir bilgisayar kullanıcısının X-Window gibi bir grafik ortamında hele de KDE ya da GNOME gibi bir pencere yönetici sistemi olduğunda herhangi bir güçlük çekeceğini zannetmiyorum.
Herhangi bir doküman okumadan bilgisayar kullanmaya gelince, hep verilen bir örnek vardır biz arabayı kullanıp gezmek istiyoruz, motor uzmanı olmak değil, bildiğim kadarı ile arabaya binip gezebilmek için hatırı sayılır miktarda eğitim aldıktan sonra ehliyet için yazılı ve uygulamalı sınavdan geçmek gerekiyor ki bu sınavlardan sonra ciddi ciddi direksiyonda pratik eğitim almayanlar çuvallıyor ve en kısa gezilerinde bile kaza (!) yapabiliyorlar. Dolayısı ile ya araba analojisi terk edilmeli ya da güzel bir analoji olduğu kabul edilip bunun mantıksal sonuçları kabul edilmeli, aksi, samimiyetsizlik olur.